Print this page

Türkiye’nin İran’a Karşı Suçlamalarının Ve Ardından Hızlı Bir Şekilde Özür Dilemesinin Nedeni Nedir?

Rate this item
(0 votes)
Türkiye’nin İran’a Karşı Suçlamalarının Ve Ardından Hızlı Bir Şekilde Özür Dilemesinin Nedeni Nedir?

 Türkiye Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının İran’a karşı suçlamaları ve bir haftadan daha kısa bir süre içerisinde Tahran’dan özür dilemesi, “esasen Türkiye neden bu suçlamaları dile getiriyor?” sorusunu gündeme getirdi.

Abdel Bari Atvan bugün kaleme aldığı yazısında Recep Tayyip Erdoğan ve Mevlüt Çavuşoğlu’nun İran’a karşı yaptıkları suçlamalara ve bir haftadan daha kısa bir süre içerisinde Tahran’dan özür dilemelerine değindi ve şunları yazdı: “Bu konuda şu soru gündeme gelmektedir: Neden Türkiye İran’a karşı bu suçlamaları dile getiriyor ve sonrasında bir hafta bile geçmeden özür dilemek zorunda kalıyor?

Türkiye’nin özür dileyeceği tahmin ediliyordu

Atvan’a göre, Türkiye’nin İran’a karşı yaptığı suçlamalar, onların Suriye ve Irak’ı bölme çalışmalarının İran’ın çok sert uyarısı ile karşı karşıya kalmasına dayanıyor. Tabi eski tecrübelere dayanarak ve Türkiye’nin geçen altı yıl boyunca resmi duruşuna derin bir şekilde bakıldığında Türkiye’nin şiddetli tutumunu azaltacağı öngörülüyordu.

Erdoğan ya da Davutoğlu’nun Tahran’a ziyarette bulunması muhtemeldir

Bu beklenti doğruydu ve Recep Tayyip Erdoğan ve Mevlüt Çavuşoğlu çok çabuk bir şekilde İran’a karşı yaptıkları açıklamalardan geri adım attılar. Öyle ki Çavuşoğlu İran resmi haber ajansına verdiği röportajda şu açıklamalarda bulundu: “İran halkının ve hükümetinin darbe girişiminde Türkiye’ye verdiği desteği asla unutmayacağız. Türkiye ve İran arasında birçok ortak nokta bulunmaktadır ve bu noktalar iki ülke arasındaki kardeş ilişkilerin gelişmesine yardım edecektir.”

Çavuşoğlu’nun iki ülkenin ilişkileri güçlendirmek ve yanlış anlaşılmaları engellemek için daha fazla görüşmelerde bulunulması gerektiği yönündeki açıklamaları, Türkiye Dışişleri Bakanı ya da Erdoğan’ın çok yakında Tahran’a bir ziyarette bulunmasının muhtemel olduğunu gösteriyor.

Türkiye yine hızlı bir şekilde tutumunu değiştirdi

Türkiye’nin geri adım attığına ilk kez şahit olmuyoruz. Ankara’nın bu konudaki dosyası oldukça kabarıktır ve bu olay Rusya’dan özür dilemekle başlamış, Siyonist Rejim ile stratejik ilişkilere yeniden başlamakla ve Gazze’deki kuşatmanın sonlanması konusundaki bütün şartlardan taviz vermekle devam etmiştir ve son olarak ta İran’a karşı yapılan suçlayıcı ifadeler yerini kardeşlik ilişkilerinden bahsetmeye bırakmıştır.

İran Dışişleri Bakanının Türkiye’ye tepki olarak açık ve sert ifadeleri

Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun İran’a karşı yaptıkları suçlamaların ardından, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif, bu suçlamalara sert bir dille yanıt verdi ve şunları söyledi: “Türkiye hafızası zayıf, nankör bir komşudur, çünkü İran’ı mezhepçilik yapmakla suçlarken, Türkiye bir Şii hükümeti olmamasına rağmen, bizim darbe gecesi duruşumuzu ve tutumumuzu ve süreci sabaha kadar takip ettiğimizi unutmuş gibidir.”

Türkiye’nin hafızası gerçekten zayıf mı?

Bu konuda şunu söylemeliyiz ki, evet Türkiye’nin hafızası zayıf ve nankördür. Bu yüzden de etrafını dostları yerine düşmanları sarmıştır ve on yıl önce özellikle Suriye’de olmak üzere mezhep savaşının alevlenmesinde yer almış ve aynı zamanda bu ülkenin topraklarını tampon bölge oluşturma bahanesiyle işgal etmiştir.

Öte yandan şunu sormak gerekir, eğer Türkiye hükümeti Rusya ile ilişkilerin gerginleşmesinden ve Vladimir Putin’in muhtemel ekonomik yaptırımlarından korktuğu için özür dilemek zorunda kaldıysa, neden birkaç saniyeliğine hava sahasını ihlal ettiği bahanesiyle Rus uçağını düşürdü?

Diğer bir soru ise, eğer Türkiye İran’a karşı yaptığı kışkırtıcı açıklamalardan geri adım atmak zorunda kalacaksa, neden bu suçlamaları dile getirdi?

Türkiye’nin duruşuna güvensizlik

Burada şunu söylemek gerekir ki, Türkiye’nin bu sarsıntılı açıklamaları ve hızlı bir şekilde attığı geri adımlar, bu ülkenin duruşu ve tutumunda güvensizliğe neden olmuş, bu ülkenin itibarını azaltmış ve bölgesel ve uluslararası konumunu etkilemiştir ve tabi Türkiye’nin durumu bütün komşuları için çok acı vericidir.

Türkiye’nin düşmanlık çıkarmada ve dostlarını kaybetmedeki hızı

Atvan yazısının devamında şu ifadelerde bulundu: “Şu an Türkiye’nin istikrarı hükümetin politikaları nedeniyle tehdit altındadır ve düşman safları onun karşısında dizilmiş, ayrılıkçılar sınırlarında konuşlanmıştır ve bir zamanlar Ankara’nın bölgesel ve dünya boyutunda gelişmişliği ile gurur duyduğu bu ülkenin ekonomisi de çökmek üzeredir. Bu ülkenin otellerinde turist kalmamıştır ve liranın değeri de aynı şekilde düşmektedir. Bütün bunlara rağmen Türkiye yetkilileri görülmemiş bir hızla düşmanlık çıkarmaya ve birbiri ardına dostlarını kaybetmeye devam etmektedir.

Türkiye’nin İslam karşıtı Amerika Başkanı Donald Trump’a umut bağlaması boştur ve İran, Rusya ya da Çin karşısında saf tutması çok riskli bir kumardır. Çünkü Türkiye’nin gerçek gücü, komşuları ile iyi ilişkilerde bulunmasında ve mevcut krizlerin çözümü için müzakere kanallarını açık tutmasında gizlidir. Bununla birlikte Türkiye, bütün ırklarla ve gruplarla barış içerisinde yaşamaya dayalı eşsiz kültürel mirasını korumalıdır. Bunun dışında yapılacak olan tüm eylemelerin sonucu, yıkım, iç savaş ve ekonomik çöküş olacaktır.”

Read 1667 times