
کارگر
İmam Hamanei’nin Fetvası İran'ın Son Sözüdür
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, ABD merkezli PBS kanalına verdiği demeçte, 'İslam İnkılabı Lideri'nin atom bombasının haram olduğuna dair fetvası, İran'ın son sözüdür' dedi.
İranlı yetkililerin her zaman İran'ın nükleer programının barışçıl doğası ve atom bombasının haram olduğundan bahsettiği sorusuna yanıt veren Salihi, 'Son söz İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei tarafından söylenmiştir. Sadece dini değil, aynı zamanda tartışmasız bir fetva yayınlamıştır. Bu konuda tartışmaya hiç yer yok' yanıtını verdi.
"Herkesin zihniyeti ve istekleri hakkında konuşabildiğini ancak pratikte fetvanın söylediğini yapmak zorunda olduklarını dile getiren Salihi, İran yönetiminde atom bombası sahibi olmayı uygun görenlerin olup olmadığı yönündeki soruya, 'Bilmiyorum, belki vardır' diye belirtti.
Bir atom bombasının nasıl yasak olduğu ancak yüksek menzilli bir füzenin yasak olmadığı sorulduğunda Salihi, 'Hedeflemek istediğiniz belirli amaçlar için yüksek menzilli bir balistik füze kullanılabilir, ancak Hiroşima ve Nagazaki'de kullanılan atom bombası sonucu 200 bin kişi anında yok edildi' diye açıkladı.
ABD'nin Nükleer Anlaşma'dan çekilmesine ve İran'ın bu mekanizmadaki varlığına atıfta bulunan Salihi, 'Konuyu neden karmaşıklaştırmak istiyoruz? Bu anlaşmadan çekilen önce geri dönmeli. Nükleer mesele yapay bir sorundur. Bu, siyasi hale gelen teknik bir sorundu. Bu nedenle, sorunu çözmek için politik araçlar kullanmalıyız' ifadesini kullandı.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun gözetiminin sınırlamaları hakkında da açıklamada bulunan Salihi, 'Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun İran'daki denetimini sınırlamadık, Ek Protokol kapsamındaki gönüllü taahhütlerimizin yalnızca bir kısmını terk ettik. UAEK güvenlik kameraları hala mevcut ve istediklerini kaydediyor, ancak UAEK üç aya kadar bunların bilgilerine erişemeyecek. Nükleer Anlaşma geri gelirse, bu bilgiler onlara iletilecektir' diye konuştu.
Parstodayın verdiği haberde İran'ın nükleer programının şeffaflığı ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun gözetleme kameralarının diğer tarafların Nükleer Anlaşma kapsamındaki taahhütlerine geri dönmedikleri takdirde imha edilmesiyle ilgili konuşan Salihi, 'Bu sorunu çözmek çok kolay. Nükleer Anlaşma'ya dönerek bu olayın yaşanmasına izin vermeyiniz' diye ekledi.
Düşmanla Yüzleşmek İçin İki Önemli Unsura İhtiyaç Vardır
İmam Hamanei, Me'bes bayramını İran halkına, tüm İslam Ümmetine ve dünyanın tüm özgür insanlarına tebrik etti.
İslam Devrim Lideri’nin İran milletine sesleniş konuşmasından satır başları şöyle:
- Bi'set gönderilmek demektir. Bütün peygamberlerin gönderilmesinde hedefler vardır; İlahi amaçlar ve Tevhid, bunun en büyük amacıdır.
- Peygamberlerin gönderilmesinin bir amacı, adaletin kurulması ve insan toplumunun adaletle yönetilmesi ve güzel bir yaşamın var olmasıdır. İnsan çevresinin güvenliği, inasanın refahı ve mutluluğu bu güzel yaşamı oluşturuyor. Bu hedefler çok büyük ve zordur. Bunlara ulaşmak için kapsamlı sosyal planlama siyasi güç gerekiyor. Dolayısıyla siyasi bir düzen oluşuyor. Peygamberlerin gönderilmesi de büyük bir siyasi güç ve planlama içermektedir.
- Hangi peygamberin böyle bir siyasi düzeni kurmakta başarılı olup olmaması söz konusu değil; Önemli olan bu tür düzenin oluşturulmasıydı. Böyle bir siyasi düzende peygamberler Allah tarafından indirilen kitapta sunulan toplumdaki dinî ve ilâhi kuralları gerçekleştirir.
- Günümüz dünyasında düşmanların propagandasında siyasi bir İslam’dan bahsediliyor. Siyasi İslam İran’ın siyasi düzeninde gerçekleşen ve İslam Cumhuriyeti’nin Kurucusu İmam Humeyni’nin (r.a) yaptığı şeydir. Siyasi İslam, bir hükümet kurarak askeri, siyasi, sosyal ve ekonomik gibi çeşitli sistemler oluşturan ve bir millet için dini ve İslami bir kimlik teşkil eden bir İslam’dır.
- İran’da İslam Devrimi, çağdaş dönemde Bi’set’ın temasını yeniden yeniledi.
- İmam Humeyni (ra) dinin unutulmuş olan siyasi ve sosyal boyutlarını yeniden canlandırdı. İran İslam Devrimi, zulme ve emperyalizme karşı farklı dinlerden olan mazlum insanları savundu.
- İslam Devrimi zaferi ardından İran İslam Cumhuriyeti düzeninin kurulmasıyla peygamberlerin karşılaştığı aynı olaylar yaşandı ve dünyadaki zalimler devrimin karşısında durdu. Devrimin ilk gününden itibaren başta ABD ve sonra da diğer güçler tarafından İslam Cumhuriyeti'ne karşı komplolar başladı.
- Bu düşmanlıkla yüzleşmek için iki önemli unsura ihtiyaç vardır. Her zaman ve hala tavsiye ettiğim iki önemli unsur: İçgörü ve sabır. Bu iki unsur olursa, düşman hiçbir şey yapamaz.
- ABD’nin Arap ortağı 6 yıldır Yemen’in mazlum halkını evlerinde, sokaklarda, hastanelerde ve okullarda hedef almaktadır. Ekonomik kuşatma yaparak onların gıda, ilaç ve petrole ulaşımını engelliyor. Bu da tabi ABD demokrat yönetiminin yeşil ışık yakmasıyla gerçekleşmiştir.
- Yemen halkı kendileri için savunma teçhizatı edinerek bugün bu 6 yıllık bombalamalara yanıt veriyor.
İran Nükleer Silah Elde Etmek İsterse Siyonist Palyaço Engel Olamaz
İmam Hamanei; İslam nizamı düşmanın şartlı baskısı ile karşı karşıya kaldığında ve yaptırımları kaldırmayı bir veya birkaç şarta bağladığında, ki bunlar uygulandığında yolun sapmasına ve yok olmaya sebep olabilir, İslam nizamının ne yapması gerekir sorusuna cevaben: Böyle bir durumda, özellikle insanlar bir kısmı düşmanın baskılarından kaynaklanan sorunlarla karşılaştıklarında, dini sebat ve sabır kavramı toplumda kolektif bir hareket haline gelmelidir dedi.
İslam İnkılabı Rehberi, Nükleer Anlaşma yükümlülüklerinin azaltılmasına atıfta bulunarak; Parlamento kanunu onayladı ve hükümet de bunu kabul etti, düne kadar yapılması gerekenler yapıldı inşallah yarın da bu kanunun bir maddesi uygulamaya konulacağını ifade etti.
İslam İnkılabı Rehberi, yaptırımların kaldırılmasına yönelik ‘Stratejik Eylem Yasasının’ uygulanması konusuna ilişkin; “hükümetin yaptığı ve meclisin kaldırdığı konuda meclis ve hükümet arasında görüş ayrılığı olduğunu duydum, meclis ve hükümet görüş farklılıklarını sonlandırmalı ve görüş farklılıkları iki sesliliğe sebep olmamalı” açıklamasında bulundu.
İmam Hamanei; bunlar halledilebilir ve halledilmeli. Hükümet kanunları uygulamakla yükümlüdür. Dikkatli bir şekilde uygulanmalı. İki taraf bu konuda işbirliği yaparak amel etmeliler değerlendirmesinde bulundu.
ABD ve üç Avrupa ülkesinin İran’ın Nükleer Anlaşmadaki yükümlülüklerini azaltmasını kibirli, talepkar, mantıksız ve yanlış bir edebiyatla okuduklarını vurgulayan İmam Hamanei; İslam Cumhuriyeti ilk günden itibaren uzun bir müddet İslami eğitim esasına göre verdiği sözlere amel etti fakat ilk günden sözlerinde durmayan bu dört ülke oldu. Bu nedenle onlar sorumlu tutulmalı ve kınanmalılar. İran, nükleer enerji konusundaki mantıksal yaklaşımından vazgeçmeyecektir. Ülkenin yararı ve ihtiyaçları doğrultusunda gerekirse yüzde 60 oranında uranyum bile zenginleştirilecek dedi.
ABD, Nükleer Anlaşmadan ayrıldığında diğerleri de ABD ile işbirliği yaptılar, Kur’an’ın emri onlar sözlerinden caydıklarında sen de cay şeklindedir buna rağmen saygın hükümetimiz sözlerinden caymadı ve yükümlülüklerinden bir kısmını tedrici olarak azalttılar. Elbette, Onlar yükümlülüklerini yerine getirdikleri takdirde bunlar da geri dönelebilir.
İslam İnkılabı Rehberi, istikbar edebiyatının sonucunu İran halkının batıya olan nefretinin artması olarak değerlendirdi.
İmam Hamanei; uluslararası siyonist palyaço sürekli, İran’ın nükleer silah elde etmesine izin vermeyeceğini söylüyor, eğer İslam Cumhuriyeti nükleer silah elde etme kararı alırsa o ve ondan büyüğü buna engel olamaz açıklamasında bulundu.
İmam Hamanei; İslam Cumhuriyeti’nin nükleer silah elde etmesine engel olan şey İslami ilkeler ve düşüncedir, sivil halkın katliamına neden olacak kimyasal ve nükleer silah üretmek yasaktır açıklamasında bulundu.
İmam Hamanei, ABD'nin atom bombası saldırısında 220 bin kişinin katledildiğini, Yemen'deki mazlum halkın kuşatıldığını ve Batı yapımı savaş uçakları tarafından pazar, hastane ve okulların bombalandığına işaret ederek, "Sivilleri ve masum insanları öldürmek, Amerika ve Batı yöntemidir. İslam Cumhuriyeti bu yöntemi kabul etmiyor. Bu yüzden de nükleer silahların üretilmesini düşünmüyor." ifadelerinde bulundu.
İslam İnkılabı Lideri, "Nükleer silah meselesi bir bahane. Onlar İran’ın konvansiyonel silahlar edinmesine bile karşı çıkıyor. Çünkü İran’ın güçsüz kalmasını istiyorlar. Nükleer santraller; daha sağlıklı, daha temiz ve daha ucuz enerji sağlayarak yakın gelecekte en önemli enerji kaynaklarından biri olacak. Ülkenin uranyum zenginleştirme ihtiyacı apaçık bir konudur. Bu ihtiyacı da gelecekte zamanı geldiği gün değil, bugünden itibaren düşünmemiz gerekir" dedi.
İmam Hamanei, "Batılılar, İran'ın nükleer enerjiye ihtiyaç duyduğu bir günde onlara muhtaç kalmasını ve bu ihtiyacı bize baskı aracı olarak kullanmalarını istiyorlar. İran İslam Cumhuriyeti nükleer meselesinde diğer durumlarda olduğu gibi geri adım atmayacak ve ülkenin bugünkü ve yarınının ihtiyacının olduğu yönünde güçlü bir şekilde ilerleyecektir." dedi.
UAEA'ya Koruma Önlemleri Dışında Erişim Hakkı Verilmeyecek
İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEA) nezdindeki temsilcisi Kazım Garipabadi, İran'ın UAEA'ya koruma önlemleri dışında erişim hakkı verilmeyeceğini duyurdu.
İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEA) nezdindeki temsilcisi Kazım Garipabadi, kişisel Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Meclisin kararının tam olarak uygulanması oldukça önemli ve hiç kimsenin bundan vazgeçmeye hakkı yoktur.” dedi.
Garipabadi’nin paylaşımında şu ifadelere yer verildi:
“Artık uzatma veya erteleme yok. UAEA'ya koruma önlemleri dışında erişim hakkı verilmeyecek. İran ve UAEA'nın ortak açıklamasına göre teknik ekte belirtilen bazı izleme faaliyetlerine ilişkin veriler 3 ay boyunca İran tarafından muhafaza edilecektir. Bu süre zarfında Ajansın söz konusu verilere erişimi sğlanmayacak ve yalnızca İran’da kalacak. Yaptırımlar üç ay içinde tamamen kaldırılırsa İran verileri Ajans'a sunacak, aksi takdirde sonsuza kadar silinecektir."
Zarif: Gizli saklı bir şeyimiz yok/Nükleer silah peşinde değiliz
Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, UAEK Genel Müdürü Rafael Grossi’nin İran ziyaretine işaretle, Tahran yönetiminin gizli saklı hiç bir şeyi olmadığını belirtti.
Bir TV kanalının programına çıkan Dışişleri Bakanı Zarif, İran Bercam adı ile anılan KOEP nükleer anlaşmasının 36. maddesi uyarınca karşı taraf yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde bazı önlemleri alma hakkına sahip olduğunu belirtti.
Zarif, Amerika bu anlaşmayı ihlal ettiğini, Avrupa da yükümlülüklerini yerine getirmediğini, İran da anlaşma çerçevesinde yükümlülüklerini askıya aldığını, İran anlaşmayı ihlal etmediğini kaydetti.
Zarif ayrıca, UAEK Genel Müdürü Rafael Grossi’nin İran ziyaretine işaretle, Tahran yönetiminin gizli saklı hiç bir şeyi olmadığını, İran nükleer silah yapma peşinde de olmadığını belirtti.
İmam Hameni ve İnkılabın İkinci Kırk Yılı
İmam Hamenei’nin İnkılabın ikinci kırk yılı hakkındaki mesajını idrak edebilmek için birinci kırk yılıni doğru değerlendirmek gerekir.
İmam Hamenei’nin ikinci kırk yıl beyannamesi sadece İran halkına yönelik olmayıp İslam inkılabı özleminde ve yanında olan herkesin dikkatlice okuyup üzerinde düşünmesi gereken bir manifestodur.
İnkılabın kimliği
42 yıl önce dünya ideolojiler savaşına tanık oluyordu. Firavuni ve Nemrudi düşünce ile sistemleştirilmiş toplumlar bu ideolojileri kendi iradeleriyle seçer duruma getirilmişti. Çünkü başka seçenekeleri yoktu. Nemrut ve Firavun yoktu ama onların düşüncesi sistem haline getirilmiş ve insanlar da kabul etmişlerdi.
İslam inkılabı insanlığın tarihi seyrinin en hassas bir döneminde gerçekleşti. Beşeri toplumlar müslüman olsun gayri müslüman olsun doğu ve batı bloku denilen iki emperyal gücün kıskacında sıkışıp kalmışlardı. Ya Sovyetlerin başını çektiği doğu emperyal gücün esaretindeydiler veya Amerika’nın başını çektiği batı bloku tarafından zincire vurulumuştu.
Bir toplumun yaslanacağı tercih edeceği üçüncü seçenek yoktu. Dünyaya iki paradigma hakimdi; bütün toplumlar ya doğu paradigması olan SOSYALİZM‘i seçip doğu blokunun yanında yer alacaktı veya batı paradigması olan KAPİTALİZM‘i seçip batının esiri olacaktı.
Sadece siyasi değil, ekonomik, kültürel, hukuk, ahlak, ilim, bilim, teknoloji, dünyaya bakış açısı… bütün alanlardaki kanun ve yasalar bu paradigmalar doğrultusunda şekilleniyordu.
İşte dünyaya hakim bu atmosferde İslam inkılabı gerçekleşiyor. Başlangıçta diğer inkılablardan pek farkı yoktu, diğerdevrimler gibi bir mevcut dikta bir rejim yerine farklı bir hükümet sistemi, değişik bir iktidar devrimi gibi düşünüldü.
İmam Humeyni (ra) inkılabın hedef, ilke ve söylemlerini beyan edince, İslam inkılabının sadece Şahlık sisteminin devrilip yeni siyasi bir sistemin kurulması olmadığı anlaşılıyordu.
Artık İslam inkılabının, İran’a özgü, o coğrafyayla sınırlı olmadığı, kendi içine kapanık ulusal değerlere sahip bir inkılaptan öte küresel bir mesaj içerdiği anlaşılmış oluyordu.
İnkılabın söylemleri/ şiarları evrensel değerler içeriyor kendi sınırlarını zorluyordu. Dünya halklarına ulaşmak onların uyanışını, kıyamını sağlamayı planlıyordu.
Özetlersek; İslam İnkılabı üçüncü bir paradigma ortaya koyuyordu. Dünya siyasi literatürüne yeni bir paradigma girmiş oluyordu. İslam inkılabının kimliğini bu paradigma oluşturuyordu. İslam Devleti olan “Velayeti Fakih“ adında; siyasi, kültürel, ekonomik, ahlaki, hukuki, eğitim-öğretim kısacası insan hayatının bütün alanlarını dini öğretilerle şekillendirecek, yapılandıracak, yönetecek alternatif bir sistem olarak ortaya çıkmıştı.
Elbette dünyaya hakim emperyal paradigmalar buna tahammül edemezlerdi.
Birbirine düşman gibi görünen, Ustad Şehid Mutahhari’nin, “doğu ve batı bir makasın iki ağzı gibidir,“ olarak tanımladığı bu iki paradigmanın karşısına yeni bir paradigma çıkmıştı; Birinin müzeye koyduğu, diğerinin ise emrine alıp sömürdüğü ve inzivaya sürüklediği DİN paradigması.
Batı ve doğu her iki emperyal gücü rahatsız eden de işte tam bu noktadır. Bundan dolayı iç ve dış savaşlar, inkılabı devirme girişimi, ambargolar, baskılar, terör eylemleri hepsi bu İnkılap/din paradigması dünyaya tanıtılmasın diye gerçekleştirildi.
İslam inkılabının ilk kırk yılı;
İslam inkılabının ilk kırk yılı analiz edilmeden ikinci kırk yılını anlamak mümkün değildir; kuvvet noktaları, zaafları, yapabildikleri, yapamadıkları, kat ettiği yol, gelinen süreç, atlattığı badireler ve geldiği aşamanın bilinmesi gerekir.
İslam inkılabı bir taraftan müstekbir güçlerin hileleri ve düşmanlıklarına karşı mücadele verirken diğer taraftan dünya halklarına kendisini tanıtması gerekiyordu ve onların gönlünde yer etmek için çaba göstermeliydi.
İslam inkılabının diğer inkılablar gibi olmadığını İnkılabın evrensel değerlere sahip olduğunu duyurmalıydı.
Öte yandan dünya mustazaflarının dertleriyle dertlenip onların sorunlarına eğilmeliydi. Müslüman ve mustaz‘af halkları uyandırmak zalim ve tağutlara karşı direnmelerini öğretmeliydi.
Bütün bu mücadelelerin sonunda ilk kırk yılda kendisini kabullendirmiş, dünyanın kaderini belirleyecek, toplumları yönlendirecek paradigmaya sahip olduğunu hissettirmiş ve dünyada söz sahibi olmuştu.
İlk kırk yıl İslam inkılabının rayına oturması, istikbara/müstekbir güçlere kendisini kabul ettirmesi ve İslam hükümetinin kurulma aşama ve süreçlerini tamamlamakla geçmiştir.
İslam inkılabını diğer devrimlerden ayıran özellik şudur;
Diğerdevrimler ya siyasi inkılaptır, ya ekonomik inkılaptır veya kültürel bir devrimdir yani aynı paradigma içinde farklı düşüncelerin bir birine karşı gerçekleştirdiği bir devrim, bir doktrinin diğer bir doktrine galib gelmesidir. İslam inkılabı ise bir paradigmayı devirip yeni bir paradigma sunan bir inkılabtır.
İnkılabın getirdiği paradigmanın hakikati tanınmazsa, dünyada gerçekleştirdiği değişim, insanlık tarihinin seyrinin değişmesindeki rolü bilinmezse ne birinci kırk yılı, ne de ikinci kırk yılında yapılmak istenen idrak edilebilir.
İslam inkılabının ikinci kırk yılı
İslam inkılabını diğer devrimlerden ayıran özelliklerden birisi beş aşamadan oluşmasıdır. İmam Hamenei defalarca bu noktaya işaret etmiş ve inkılabın merhalelerini söyle sıralamıştır;
İslam inkılabının merhaleleri
İslam inkılabının her merhalesi birer süreçtir.
1- İslam inkılabını gerçekleştirmek; yani topluma hakim sistemi değiştirmektir
2- İslam hükumetini kurmak; ülkede idare mekanizması, yönetim mekanizmasını oluşturmak
3- İslam devletini oluşturmak; hedefe ulaşmak için istenilen rejimi oluşturmak
4- İslam toplumunu oluşturmak; İslam inancı ve değerleri doğrultusunda toplumu yetiştirmek
5- İslam medeniyetini hakim kılmak; ideal İslam medeniyetini tamamen hakim kılmaktır.
Hedef hz. Mehdi (af) inkılabına ortam hazırlamak olduğu asla unutulmamalıdır. Bu mukaddes hedef unutulursa veya bu hedef başka bir hedefe evrilirse veyahut bu hedef maslahatlar icabı üstü örtülür ve bazi sapmalar meydana gelirse İslam inkılabı geldiği merhaleden bir adım öteye gidemez. Statükocu olur, yani mevcudu korumak diğer paradigmalara ayak uydurmak zorunda kalır.
Bu yüce mukades hedefe ulaşmak için iki merhale geride kaldı; yani 1- İslam inkılabı ve 2- İslam hükümeti geride kaldı ve bir miras olarak bırakıldı. Bu miras iyi değerlendirilip nihayi hedefe ulaşmak için diğer merhalelerin sermayesi olarak kullanılmalıdır.
İkinci Kırk yılın başlangıç noktası
İslam inkılabının ikinci kırk yılının başlangıcı İslam devleti merhalesine ulaşmasıdır. “İslam devleti“ olma İslam inkılabının 3. merhalesidir.
İslam devleti ne demektir? İslam devleti kurum ve kuruluşları İslami anayasa ile yapılandırılmış, hükümetlerin değişmesiyle, idareci ve yöneticilerin değişmesiyle değişmeyen sağlam bir yapıya sahip olan sistemdir.
İslam toplumu oluşturmak için hukuk, eğitim-öğretim, kültür, ekonomi, müdüriyet ve bütün sosyal alanlarda öğretileri olan ve toplumu eğitebilen ve evrensel değerleri ve mukaddes hedefi koruyabilen sistemdir.
Yasama, yargı ve yürütmenin birbirinin emrinde olmadığı, hepsinin İslam devletinin hizmetinde olduğu sistemdir.
Toplumun güvendiği, geleceğinden endişe duymadığı, sorunları çözeceğine inandığı sistemdir. İslam devleti sosyal ve insani bilimlerin Kur‘an ve nebevi sünnet kaynaklı olmasını sağlamaktır. Batı sosyal bilim öğretileriyle İslam toplumunu yönetmek bir paradokstur. Ayrı bir ifadeyle henüz İslam devleti oluşturulamamıştır demektir.
a)- Evrensel söylemleri pratize etme; adalet, özgürlük, izzet, keramet, emniyet, refah, ilahi ve insani değerleri hakim kılmak
b)- İslami öğretilerin gölgesinde evrensel söylemlerin ilmi ve aklaniyetini ortaya koymak
c)- İlahi öğretilerin bireysel ibadetlerin, sorumlulukların yanısıra insanın toplumsal ve küresel hayatındaki rolü ve etkisinin beyan edilmesi
d)- Siyasal alanda bir yenilik getirip siyasette dini paradigmayı ortaya koyduğu gibi sosyal bilimlerde de dini paradigmayı öne çıkarabilmeli, sonuçlarını ortaya koymalıdır.
İslam inkılabının ikinci kırk yılında hayatın çeşitli alanlarını ilgilendiren konularda dünyaya sunacağı doktrinleri olması gerekir. Batı beşeri paradigmanın her alanda doktrinleri olduğu gibi. Bunlar ancak İslam devleti kurulabilirse gerçekleşebilir.
Son söz olarak İnkılabın ikinci kırk yılında yapılması gereken ilk iş “İslam devleti“ ni oluşturmak olacaktır.
Sabahattin Türkyılmaz
Imam Hamanei: Amerika yaptırımları tam olarak kaldırmalı
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei Hava Kuvvetleri ve Hava Savunma Kuvvetleri Komutanları ile görüşmesinde vurguladı: İran’ın Bercam adı ile anılan nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerine geri dönme şartı, Amerika’nın pratikte tüm yaptırımları kaldırmasıdır.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei, Hava Kuvvetleri personelinin hş. 19 Behmen 1357’de İmam Humeyni'ye -ks- tarihi biatinin yıldönümünde Hava Kuvvetleri ve Hava Savunma Kuvvetleri Komutanları ile görüşmesinde İran İslam inkılabının önemli gelişmelerinden ve İslam inkılabını zafere götüren temel etkenlerinden ve Amerikalıların hesap hatasını ortaya koyan hareketlerden biri bu biat olduğunu belirterek şöyle dedi:
İnkılabın ivmeli hareketinin devam etmesi halkın meydanlarda bulunması, aralıksız çalışması ve çaba harcaması, aralarında ve özellikle yetkililerin arasında kelime anlamıyla vahdet olması, ilahi vaatlere inanılması ve pratikte milli güç bileşenlerinin geliştirilmesine bağlıdır.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei görüşmede yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Trump’ın fiyasko sonunu Amerika’da sosyal ve siyasi düzenin çöküşü niteledi.
Konuşmasında İran’da Bercam adı ile anılan Kapsamlı Ortak Eylem Planı KOEP nükleer anlaşmasına da temas eden imam Hamanei, İran’ın nükleer anlaşmadaki yükümlülüklerini yerine getirme şartını, Amerika’nın İran’a dayatılan yaptırımları tamamen kaldırmasına endeksledi.
imam Hamanei, bu durumda İran bu sürecin doğruluğunu sınadıktan sonra gerekli kararı vereceğini, bu tutum İran İslam Cumhuriyeti’nin kesin ve kat’i politikası olduğunu ve hiç kimse bu politikadan şaşmayacağını vurguladı.
Başkumandan imam Hamanei görüşmede hş. 19 Behmen 1357’de yaşanan gelişmeyi ilahi günlerden biri niteleyerek şöyle devam etti:
Ordunun önemli bir bölümünün bu yapıdan kopması ve İmam’a ve halka katılması bir mucizeyi andırıyordu; zira Tağut rejiminin esas dayanakları ordu ve Savak adlı gizli teşkilattı ve sonunda da hiç ummadıkları yerden darbe yedi.
imam Hamanei o günlerde Amerika’nın demokrat yönetiminin İran’ın ve milletin şartlarını değerlendirmekte tuhaf hesap hatalarına işaretle şöyle dedi:
Amerikalılar şahın ordusuna umut bağlamıştı ve kesin haberlere göre bir darbe tasarladılar ve böylece inkılap liderlerini ve öncülerini yakalamak ve halka karşı geniş çapta şiddet uygulamakla şah rejiminin çökmesini önlemek istediler. Ancak onların şeytani planını suya düşüren etkenlerden biri, Hava Kuvvetleri’nin 19 Behmen’de gerçekleştirdiği hareketti.
Amerika’nın İran’la ilgili yanlış hesapları halen devam ettiğini ve İran milletini doğru tanımadıklarını kaydeden İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei şöyle dedi:
Bu hesap hatasının bir örneği hş. 1388 fitnesiydi. Amerika’nın demokrat Başkanı kendince İran işini bitirebileceğini hayal ederek resmen bu fitneyi destekledi.
imam Hamanei İran’ı görülmemiş yaptırımlarla dize getirmek, Amerikalı yetkililerin hesap hatalarının bir başka örneği olduğunu belirterek şöyle ekledi:
Şu birinci sınıf Amerikalı ahmaklardan biri de iki yıl önce Ocak 2019’u Tahran’da kutlayacaklarını söyledi. Şimdi ise o kişi tarih çöplüğünü gitti ve patronu de tekme tokat ve fiyasko bir şekilde beyaz saraydan atıldı, fakat İran İslam Cumhuriyeti Allah’ın inayeti ile halâ ayakta duruyor.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei konuşmasında düşmanlara ve sakat hesap sistemlerine karşı saf davranmamak gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
İslam inkılabının 42 yıllık hareketinde etkili olan başka etkenler de vardı, ki bunlar halkın çabaları ve emekleri ve meydanlarda hazır bulunmaları ve buna inanmaları, ilahi vaatlere inanmalarıydı. Oturup seyretmekle hiç bir iş ilerlemez. Yetkililer iş ve amel meydanlarında hazır bulunmalarını sürdürmeli ve Allah’a güvenerek sürekli milli güç bileşenlerini geliştirmeli ve pratikte güç üretmeye devam etmelidir.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei güç üretmenin simgelerinden biri silahlı kuvvetleri bölgesel ve küresel zaruretlere uygun biçimde takviye etmekten ibaret olduğunu belirterek son günlerde düzenlenen askeri tatbikatları takdirle karşıladığını, bu tür büyük ve harika tatbikatların yaptırım koşulları altında düzenlenmesi ülkenin milli güvenliği silahlı kuvvetlerdeki evlatlarının eliyle temin edildiğini ortaya koyduğunu ve çok da onur verici sayıldığını vurguladı.
imam Hamanei, silahlı kuvvetlerde güç üretmek için askeri teçhizatı geliştirmenin yanı sıra askerlerin moralini, iman ve manevi gücünü de geliştirmek ve korumak gerektiğini belirterek şöyle ekledi:
Bölgede bazı ülkelerin en büyük hatası, milli güvenliğini ecnebilerden talep etmeleridir; üstelik milyarlarca dolar ödemelerine karşın hakaret işitiyorlar, aşağılanıyorlar, ama sonuçta güvenlikleri de temin olmuyor; nitekim bunu son yıllarda Mısır ve Tunus’ta ve daha önce Pehlevi şahı Muhammed Rıza’nın kaderinde gördük.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei konuşmasının devamında içeride her türlü hatanın işlenmemesine özen gösterilmesi gerektiğini hatırlatarak şu ikazda bulundu:
En büyük hatalardan biri düşman gücü karşısında korkuya kapılmak veya siyasi ve iktisadi işlerde düşmana umut bağlamaktır.
imam Hamanei iç imkanları ve gücü abartmak hedef olmadığını belirterek şöyle ekledi:
İçerideki gerçekleri görelim ve onları geliştirelim. Bilin ki düşman karşısında korkuya kapılırsak, hiç bir şey yapamayız.
imam Hamanei bazılarının Amerika ve diğer bazı güçlerin gücünü değerlendirmekte gerçekçi yaklaşmadıklarını belirterek Amerika’da yaşanan son hadiseleri referans gösterdi ve şöyle ekledi:
Amerika’da yaşanan son fiyasko hadiseler basit meseleler değildir ve eşi görülmemiş bir Başkan çöküşü şeklinde değerlendirilmek ve hatta bu hadiseleri Amerika’nın gücü ve sosyal düzeninin çöküşü olarak görmek gerekir.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei Amerikalı seçkin siyaset meseleleri uzmanlarının açıklamalarını hatırlatarak bunlar bizzat Amerika’da sosyal düzenin çöktüğünü ve bazıları post Amerika dönemini gündeme getirdiklerini ifade etti.
imam Hamanei şöyle ekledi:
Eğer Amerika’da yaşanan olaylar dünyanın başka bir yerinde ve özellikle Amerika ile sorunu olan bir ülkede yaşanmış olsaydı, Amerikalılar peşini bırakmazdı; ancak şimdi onların haber imparatorluğu bu maceranın sona erdiğini telkin etmeye çalışıyor, oysa macera bitmedi ve halâ devam ediyor.
imam Hamanei bölgede başta siyonist İsrail olmak üzere ABD’nin uydu rejimlerinin şaşkınlığı ve perişanlığı ve son günlerde lafügüzaf etmelerini Amerika’nın çökmesinden duydukları panik ve korkunun sonucu olduğunu vurguladı.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei konuşmasının bir başka bölümünde Amerikalı ve Avrupalı yetkililerin yaptırımlarla ilgili son sözlerine işaretle şöyle dedi:
Evvela İran İslam Cumhuriyeti hiç kimse Amerika ve Avrupa’da hiç bir hakkı olmana konuşanların yaftalarına ve yaygaralarına kulak vermiyor. İkincisi, mantık ve istidlale göre Amerika ve üç Avrupa ülkesi Bercam nükleer anlaşmasında yükümlülüklerini çiğneyen taraflardır ve bu yüzden bu anlaşma için yeniden şart belirleyemezler.
imam Hamanei şöyle ekledi:
Bunlar sırf çok kısa bir süre ve işin başında bazı yaptırımları geçici olarak askıya aldılar, fakat daha sonra yaptırımları yeniden dayattılar ve hatta arttılar. Dolayısıyla bunlar şart koyamazlar.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei şöyle devam etti: Bercam anlaşmasının devamı için şart koyma hakkı olan taraf İran İslam Cumhuriyeti’dir. Zira İran ta baştan Bercam’daki tüm anlaşmalarını yerine getirdi, fakat onlar yükümlülüklerini çiğnedi.
imam Hamanei İran İslam Cumhuriyeti’nin tüm yetkililerin üzerinde mutabık oldukları Bercam konusunda kat’i ve şaşmaz ve geri dönülmez politikasını şu şekilde beyan etti:
Eğer onlar İran’ın Bercam anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini istiyorsa, Amerika sözlü veya kağıt üzerinde değil, pratikte tüm yaptırımları kaldırmalıdır. Bunun ardından İran yaptırımların kaldırıldığını sınayacak ve ondan sonra Bercam’daki yükümlülüklerine geri dönecektir.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei konuşmasının sonunda yetkililere vahdet tavsiyesini yenileyerek şöyle dedi:
Halkın ve yetkililerin kelime anlamında vahdeti son 42 yılda birçok sorunu aşmanın temel etkeni olmuştur ve bu birliktelik ve vahdet devam etmelidir. Nitekim yüce Allah’ın inayeti ve Hz. Mehdi’nin duaları ile İran milleti ve ülkenin yarını kesinlikle daha iyi ve daha yüce olacaktır.
İslam İnkılabı Lideri imam Hamanei’nin konuşmasından önce Hava Kuvvetleri Komutanı General Nasirzade kuvvetin geçen sene faaliyetleri hakkında bir rapor sunarak şöyle arz etti:
Hava Kuvvetleri inkılap sürecinde etkili faaliyetleri ve inkılabın getirilerini korumakla beraber bugün de eli dolu direniş düşüncesi ve şehit Süleymani mektebinin öğretileri temelinde daha da saikli bir şekilde gücünü geliştirmektedir.
İran’ın yeni korona aşısı “Razi Cov-Pars” görücüye çıktı
İranlı bilim adamlarının geliştirdiği ve enjeksiyon ve solunum yoluyla alınabilen yeni korona virüs aşısı görücüye çıktı.
İranlı bilim insanlarının Razi Serum ve Aşı Müessesesi’nde geliştirdiği ve “Razi Cov-Pars” adını verdikleri İran’ın ürettiği ikinci korona virüs aşısı, bugün başkent Tahran’da klinik test aşamasına başlıyor.
Biyo teknoloji kullanılarak İran’ın Razi serum ve aşı müessesesinin uzmanları tarafından geliştirilen ve Razi Cov-Pars adı verilen ikinci korona virüs aşısı klinik test aşamasının iki fazını uygulamak üzere gerekli izin belgesini almayı başardı.
Sağlık Bakanı Said Nemeki Pazar günü Razi Cov-Pars aşısının tanıtımı gerçekleştirildiği törende yaptığı konuşmada, İranlı bilim temelli firmalar korona virüs aşısını üretmek için en etkili yöntemleri kullandıklarını ve şimdiye kada Cov-Iran Bereket ve Razi Cov-Pars aşıları sonuca ulaştığını belirtti.
Zarif: Amerika’nın havuç sopa politikası artık etkili değil
Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Amerika’nın havuç sopa politikası artık eskisi gibi etkili olmadığını vurguladı.
Russia Today kanalına mülakat veren Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, bir kez daha Amerika’nın yeni yönetiminden Washington’un İran’a karşı izlediği iktisadi terör politikasını gözden geçirmesini istedi.
Zarif, terörist Trump’ın İslami İran’a karşı azami baskı politikası bozguna uğradığını, yeni Başkan Biden Trump’ın bu tür politikalarını yeniden gözden geçirmesi ve havuç sopa politikasının artık cevap vermediğini bilmesi gerektiğini vurguladı.
Zarif, Trump yönetiminin izlediği politikalar sadece İran için değil, tüm bölge ve dünya için facia boyutunda zararlara yol açtığını, Amerika Kapsamlı Ortak Eylem Planı KOEP anlaşmasından daha iyi bir anlaşma bulamayacağını kaydetti.
Dili Doğru Kullanma Şekilleri
Hak Teâlâ'nın insana bağışta bulunduğu sayısız nimetlerden biri dildir. İnsan, Allah'ın kendisine bahşettiği dil vesilesiyle konuşmakta, duygularını, düşüncelerini ve derdini beyan etmektedir. Dilin iyilik ve güzellikleri çok olduğu gibi kötülük ve çirkinlikleri de büyük ve ağırdır. Hikmet sahibi arifler, dil hakkında şöyle demişlerdir:
"Dilin hacmi küçük ama suçu büyüktür."
Büyük âlimlerden Molla Muhsin Feyz-i Kaşani, "Mehaccetül Beyza" adlı kitabında dilin, gıybet, iftira, laf taşımak, alay etmek, dedikodu, sövgü ve insanları aşağılamak gibi yirmiden fazla büyük günah işlemeye kadir olduğunu yazmıştır.
Kur'an-ı Kerim dilin sadece on şekilde konuşmasını güzel olarak zikretmiş ve izin vermiştir. Eğer insan bu on çeşit konuşmayı eda edecek olursa, diliyle Allah'a kulluk etmiş olur. Bu on şekil konuşma dışında kalan kullanım ise günaha ve hakikatte şeytan'a kulluktur.
Kuran'ın dile izin verdiği söz söyleme yöntemleri şunlardır:
1- Güzel söz
Güzel söz, insanlara karşı kırıcı ve incitici cümlelerden kaçınmaktır.
"İnsanlara güzel söz söyleyin." (Bakara-83)
2- En güzel söz
En güzel söz, İnsanları Allah'a davet etmektir.
"Allah'a çağıran, salih amelde bulunan ve «Gerçekten ben Müslümanlardanım» diyenden daha güzel sözlü kimdir?" (Fussilet-33)
3- Adil söz
Adaletli söz, anlaşmazlık anlarında haktan yana şahitlik etmektir.
"Konuştuğunuzda, akraba bile olsa sözünüzde adil olun." (En'am-152)
4- Doğru söz
Doğru söz, yaşanılan toplumda geçmiş mümin kulların hayrını zikretmek ve dilini yalandan korumaktır.
"Sonra gelecekler arasında bana bir doğruluk dili (güzel bir ün) ver." (şuara-84)
5- Yüce söz
Yüce söz, anne ve babayla saygı ve sevgiyle konuşmaktır.
"Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne babaya iyilikle davranmayı emretti. şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa onlara, «çf» bile deme ve onlara sesini yükseltme. Onlara yumuşak söz söyle." (İsra-23)
6- Yumuşak söz
Yumuşak söz, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak farizasını yerine getirirken kullanılan kalp okşayıcı sözlerdir.
"İkiniz Firavuna gidin, çünkü o, azmış bulunmaktadır. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki o öğüt alıp düşünür ya da içi titrer korkar." (Taha-43/44)
7- İman sözü
İman sözü, Allah'ın birliğini, ibadet ve itaat edilmeye sadece O'nun layık olduğunu ve Peygamberin (s.a.a) İlahi risaletini kabul ve tasdiktir.
"Biz Allah'a ve bize indirilene (Kur'an'a) ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a ve onun torunlarından indirilene, Musa'ya ve İsa'ya verilene ve Rableri tarafından tüm peygamberlere verilenlere inandık. Biz onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeyiz ve biz O'na teslim olanlarız." deyin." (Bakara-136)
8- Sağlam söz
Sağlam söz, her zaman ve mekânda şartlar ne olursa olsun doğru sözü söylemektir.
"Kendilerinden sonra güçsüz evlatlar bıraktıkları takdirde onlar için (sıkıntıya düşmekten) endişe edenler, (haksızlık etmekten) korksunlar; Allah'tan çekinerek sağlam söz söylesinler." (Nisa-9)
9- İyi söz
İyi söz, yetimlere ve insanın kendi ailesine karşı söylediği sözdür.
"Allah'ın geçiminize dayanak kıldığı mallarınızı aklı ermeyenlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin." (Nisa-5)
10- Yetkin söz
Yetkin söz, etkili hikmetle yoğrulmuş ve delile dayalı sözdür.
"Allah, onların kalplerinde olanı bilir. Onlardan yüz çevir (onları cezalandırmaktan vazgeç) onlara öğüt ver ve kendi halleri hakkında onlara açık ifadeli ve etkili söz söyle." (Nisa-63)
Resulullah (s.a.a)Hz. Ali'yi (a.s) insanları Allah'a davet etmesi için Yemen'e gönderdiğinde Hz. Ali'ye (a.s) hitaben şöyle buyurmuştu:
"Ey Ali! Kendisini hakka davet etmedikçe hiç kimseyle savaşma. Allah'a yemin olsun ki eğer Allah senin elinle birini hidayete erdirecek olursa, bu senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır." (el-kâfi, c5.s28, Bab-u Vasiyeti Resulullah, 4. Hadis).
Dilin namaz Allah'ı zikretmektir.
Kur'an okumak Allah'ı zikretmektir.
Gözyaşları ile bezenmiş dualar Allah'ı zikretmektir.
Kur'an ayetlerinde dilin kullanım şekilleri hakkında işaret edilen on yönteme uyumlu sözler, Allah'ı zikretmenin başka bir haletidir.
Dil vesilesi ile yapılan bütün zikirlerin en yücesi, en faydalısı ve en çok övülmüş olanı ise gaflete düşmüş bir insana Allah'ı hatırlatmak ve onu hak yola davet etmektir.
Allah'a Karşı Suizan
İlk suizanda bulunan varlık Şeytandır. O, Allah'ın fiilini kötü ve yanlış bildi... Rivayette şöyle geçer; "Şeytan 6 bin yıl her gökyüzü tabakasında bir yıl Allah'a itaat etti ama Allah'ın fiiline kötü zanda bulunup itaat etmeyerek suçlu duruma düştü." Bunun için Suizan Şeytan'ın bir sıfatıdır.
Bu konu oldukça fazla araştırılma gerektiren bir konudur. Kötü düşünce ve suizannın kökleri nelerdir? Neden bazıları Allah'a suizanda bulunur?
Bir imtihan ve bela anında Allah’a suizanda bulunurlar; insanların çoğu bu günaha müpteladırlar. Belalar ve musibetler Allah'ın İmtihanıdır.
“İnsanlar imtihandan geçirilmeden sadece iman ettik demeleriyle bırakılacaklarını mı sandılar.” Ankebut/2
Bazıları Allah'ın imtihanını doğru bir şekilde anlayıp tahlil edemiyorlar. Bu yüzden suizanda bulunuyorlar. Dr. Refii şöyle anlatır:
"Bir gün İmam Rıza'nın (a.s) türbesine gitmiştim. Haremin bahçesinde bir genç yanıma geldi ve şöyle dedi:
'Ben eskiden Ehl-i Beyt meddahıydım. Ehl-i Beyt hakkında çokça meddahlık yaptım; mersiye ve sinezen okudum. Bir süre önce de Kerbela’ya kafile götürdüm. Kırk kişiydik ve otobüsle yola çıktık. Bu yolculuktan maneviyat kazanmak için çok çalıştım. Allah’ın rızasını kazanmak için doğru bir şekilde mersiye ve ağıtlar okumaya çabaladım. Kerbela ve Necef ziyaretimizi tamamladık. Derken dönüş yolunda trafik kazası geçirdik. Bütün yolcular kazayı sağ salim atlattı ama o kırk kişi içerisinden yalnızca ben sağlığımdan oldum; artık yürüyemiyorum. O günden beri Allah’a karşı kötü düşüncelere kapıldım. Peki ben ne yapmıştım ki başıma bu olay geliverdi? Bu yolcular arasında öyle ciddiyetsiz, şımarık insanlar vardı ki hatta bazıları ibadetlerinde özensiz ve bazıları da günah işlemekten çekinmeyen insanlardı. Ama ben onların hepsinden daha fazla dikkat ediyordum. Bütün dikkatimi ziyarete vermiştim layıkıyla ibadet yapmaya çalışıyordum. Onlara mersiye ve ağıtlar okuyordum. Neden sadece ben bu şekilde oldum? Ben ne günah işledim ki bu musibetler benim başıma geldi?
O şahsa dedim ki; 'Ben sana bu kadarını söyleyeyim; imtihan, musibet ve bela birkaç kısımdır. Bazıları günahkarlar ve kafirler içindir. Günah işleyen ya da hata yapan insan imtihan edilir. Onun için bir uyarıcıdır, doğru yola yönelsin diye. Bazıları müminler içindir; çünkü Müminlerin Allah katında dereceleri vardır. Bu imtihan ve belalar müminlerin Allah katındaki derecesini yükseltir. İmanının gelişmesine ve yücelmesine sebep olur. Bütün peygamberler, Hz. Eyüp, Hz. Yusuf, Hz. Yakup hepsi zorluklar çekmiştir.
Kerbela'da İmam Hüseyin'in başını bedeninden ayırdılar. Evlatları ve yarenleri şehit oldu. Acaba İmam Hüseyin bir hatamı yapmıştı? İmtihana tabi olan ve musibet gören her insan günahından ya da hatasından dolayı yaşamaz bunları. Allah sadece günahkarları değil evliyaları da imtihan eder.
Yahudi bir şahıs Hz. Ali'nin yanına gelir ve der: 'Ey Efendim! Vasilerde imtihan edilir mi?' İmam şöyle buyurur: 'Evet, evliyalar, vasiler ve enbiyalar hepsi imtihan edilir. Kimisi servetle Hz. Süleyman gibi, kimisi fakirlikle Hz. Eyüp gibi. Bazısı elindeki imkanlar alınarak imtihan edilir. Allah Hz. Musa’ya 38 çocuk verdi ama İmam Rıza'ya 48 yıl bir çocuk bile vermedi. 48 yaşındaydı İmam Cevad ona verildi ve o İmam Rıza’nın tek çocuğuydu.
Hz. İmam Hüseyin'in çocukları ve yârenleri Kerbela'da şehit edildi. Allah sadece İmam Zeynel Abidin'in kalmasını istedi bu tesadüf ve cebir değildir. İnsan vazifesini yerine getirir ve Allah'ın İmtihanı kabul ederse yüce mertebelere ulaşır.'
Sonra Hz. Ali (as) o Yahudi’ye şöyle der: '14 defa imtihana tabi tutuldum. 7 defa peygamber zamanında 7 defa peygamberin vefatından sonra.
Allah Davut peygambere şöyle buyurdu: 'Sana cennette seninle aynı terazide olacak birini tanıtmamı ister misin?' Bazen insan cennette peygamberle olabilir ama onun derecesinde olamaz. Davut peygamber 'evet' dedi. Şöyle hitap geldi: 'Git falan semtte falan kadının yanına o hem cennetliktir hem de senin derecendedir.' Kimdir ki hem cennetlik olsun hem de Davut Peygamber ile aynı derecede olsun. Hz. Davut gitti, o kadını buldu ve sordu: 'Yaptığın amelini bana açıklar mısın? Hangi ameli işledin ne yaptın anlatır mısın?'
Peygamber şöyle der: 'Bu kadının özel bir ameli yoktu. Normal bir insan, benden farklı değil. Vacip amelleri yerine getiriyor, hatta müstehap amel bile çok fazla yapmıyordu. Kendi kendime nasıl oluyor da bu kadın cennette benimle aynı derecede olur dedim. Kadına: 'Biliyor musun Allah seni cennette benimle aynı derecede karar kıldı.' Kadın: 'Evet, bana da söyledi.' Hazreti Davut: 'Nereden biliyorsun? Nasıl bu makama ulaştın?' diye sorunca kadın: 'Sebebi şudur; yaşantımda karşılaştığım her duruma şükür ettim. Fakirlik görsem şükrettim, servet sahibi olsam şükrettim. Allah neyi benim için istediyse ona şükür ettim. Hiçbir zaman suizanda bulunup isyan etmedim.'
Ehlader/Üstat Dr. Refi'i