Displaying items by tag: IŞİD

Çarşamba, 17 Aralık 2014 00:00

ABD’den IŞİD’e uçak dolusu silah yardımı

Irak parlamentosunda Neyneva eyaleti temsilcisi Nahle el’Hobabi ABD’den IŞİD adlı terörist gruplara silah yardımı yapıldığını söyledi.
 
Irak parlamentosunda Neyneva eyaleti temsilcisi Nahle el’Hobabi, Amerika’nın gelişmiş silah ve patlayıcı dolu üç uçağının Telafer’e indiğini ve bunların IŞİD adlı terörist gruplara teslim edildiğini söyledi.

El’Ma’lume haber ajansına demeç veren el’Hobabi,  söz konusu uçaklarda terörist IŞİD için elbise, gıda maddesi ve silahların olduğunu bildirdi.

El’Hobabi,  IŞİD teröristlerine verilen silahların Irak ordusunun silahlarıyla aynı değerde olduğunu belirterek, teröristlerin söz konusu silahları aldıktan sonra kutlama yaptıklarını dile getirdi.

El’Hobabi, Telafer’den alınan haberlere göre söz konusu üç uçağın belirle zaman aralıklarıyla havalimanına indiğini ve IŞİD teröristlerin ihtiyaç duyduğu, silah, elbise, gıda maddesinin teröristlere teslim edildiğini bildirdi.

Daha önce de Irak parlamentosu Güvenlik Savunma Komisyonu Başkanı Hakim ez’Zameli, Telafer’e IŞİD teröristlerine yardım amacıyla uçakların indiğini bildirmişti.

 shafaqna
 

 

 

 

Published in Rapor
Tagged under

Amerikan dışişleri bakanı John Kerry, İran’ın Irak ve Suriye’de IŞİD aleyhinde her türlü askeri saldırısını olumlu olarak değerlendireceklerini söyledi.
 
Fransa haber ajansına göre, Kerry’in bu açıklaması, Amerikan savunma bakanlığının İran’ın Irak’ta IŞİD’e yönelik askeri saldırı düzenlediğini bildirmesinin ardından geldi. Kerry açıklamasında, İran’ın Irak’ta IŞİD aleyhinde saldırılarının etkili olması halinde kendilerinin bu saldırıları olumlu değerlendireceklerini söyledi.

Bu arada Amerika’nın Sesi radyosunun verdiği habere göre, Amerika Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğamiral John Kirby, İran’ın Irak’ta hava saldırıları düzenlediğine dair bilgi edindiklerini açıkladı. İran’a ait güçlerin Irak’ta kara saldırıları da düzenlediğini bildiren Kirby, Amerika’nın İran’la işbirliği yapmadığını, hava sahasında karışıklık yaşanmamasını sağlama sorumluluğununsa Irak’a düştüğünü belirtti.

Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry de IŞİD’e karşı yürütülen hava operasyonları sayesinde militanların toplanma, seyahat etme ve saldırı düzenlemelerinin artık çok daha zor hale geldiğini belirtti.

Bakan Kerry, bu açıklamayı, Brüksel’de toplanan 60 koalisyon üyesi ülkenin dışişleri bakanlarının IŞİD’le mücadele çabalarını ele aldığı toplantıda yaptı.

Kerry, toplantıyı NATO Dışişleri Bakanları zirvesi için gittiği Brüksel’de düzenledi. Amerikalı bakan, 60 koalisyon üyesinin katıldığı görüşmenin NATO toplantısı ile ilintili olmadığını belirtti.
 

Published in Rapor

Amerikan dergisi Newsweek yeni sayısında İranlı Generel Süleymani’nin resmini kapak yaptı.


Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Amerikan ünlü Newsweek dergisi General Kasım Süleymani’nin resmini kapak yaparak “İlk önce Amerikalılar’la savaştı ve şimdi ise IŞİD’i ezip geçiyor” yazısına yer verdi.

Yayınlanan yazıda Süleymani ile ilgili İran’ın IŞİD ile mücadeledeki gölgedeki adamının Iraklılar’ı eğittiği ve “Daha önce Amerika’ya karşı savaşan bu adam şimdi ise IŞİD’e karşı mücadele veriyor”  diye bahs edildi.

Bu Amerikan dergisi Iraklılar’ın İran’ın bu ülkedeki varlığı ile ilgili hiç bir kuşku duymadıklarını ve Iraklı milletvekili ve eski Irak ulusal güvenlik danışmanı olan Al-Rabii’nin “Musul’un düşmesinden sadece üç gün sonra Irak’a yardım eden kimdi?” sözlerine yer verdi.

Newsweek bu raporun bir diğer bölümünde ise bir çok askeri yetkilinin General Süleymani’yi olağanüstü yeteneklere sahip bir komutan olarak baktıklarını da yazdı.

Geçen günlerde bir çok batılı basın kuruluşu Kasım Süleymani’nin Suriye ve Irak’taki IŞİD ile mücadeledeki rolüne yer vererek Irak ve Suriye’de IŞİD’i yenen ve yok edenin aslında Amerika değil belki General Süleymani olduğunu aktardılar.

Published in Rapor

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, IŞİD saflarında 600 Türk vatandaşının savaştığı, 100 Türk vatandaşının ise Suriye’deki çatışmalarda öldürüldüğü yönündeki açıklamada bulundu. Türkiye Dışişleri Bakanı, Suriye krizinin başladığı andan beri ilk kez Türk vatandaşlarının Suriye krizine katılımına ilişkin bir açıklama yaptı.
 
  Peki, Türk vatandaşları neden IŞİD saflarında savaşıyorlar? Türkiye’nin güvenliği için tehdit oluşturuyorlar mı?

Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) uzmanlarından Hanife Çetin, Uluslararası Haber Ajansı ‘Rusya Bugün’e verdiği demeçte konuyla ilgili görüşünü anlattı:

‘IŞİD sosyal medyaya bugüne kadar terör örgütlerinde görülmemiş derecede hakim bir örgüt. Bir şirket ya da belki kurumsal bir yapı gibi sosyal medyayı etkin kullanıyorlar ve bu yolda dünya çapında milyonlarca insana ulaşmışlar. Bu bakımdan sosyal medyadaki propaganda yöntemiyle mücadelede sosyal medya kullanımı IŞİD’in militan toplamasına büyük bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan Türkiye’de maalesef uzun bir süredir IŞİD’in bir terör örgüt olarak anılmamış olması da IŞİD’e duylan sempatinin altındaki bir başka etken. Türkiye’den IŞİD’e katılımlar da ayni şekilde bu çerçevede değerlendirilebilir. Yani hem sosyal medyanın hem siyasi söylemlerin bunda önemli bir etkisi var. Hani bu sadece dışarıdan, Avrupa’dan çok fazla gelenlerin, katılanların olduğu haberlerini gördük ama bu sadece Avrupa’nın bir sorunu değil. Burda bir kandan gelen bir motivasyon var oradaki insanların radikalizmin sınırlarını zorladığını görebiliyoruz, kafa kesmelerden bahsediyorum burda, ya da işte daha ciddi vahşet dolu görüntülerden bahsediyorum. Yani bunlardan etkilenmemek yani bu savaşa girip te bunlardan etkilenmemek mümkün değil. Bu kişilerin de topluma geri kazandırılmaları oldukça zor görünüyor. Bu bakımdan bu geçecek süreçte bunların geri kazandırılıp kazandırılamıyacağı konusunda ciddi endişelerimiz var ve bu endişeler de tehdit endişeleridir. Bu katılımlardan tehdit algılamamız gerekiyor’.

Bizim diğer muhatabımız İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Kıvanç Ulusoy bu konuda şunu dedi:

‘İdeolojik sebeplerden katılıyorlar diye düşünüyorum. Büyük ölçüde inanıyorlar tabii böyle bir şeye. Suriye’de bir İslamci devleti kurabileceklerini düşünüyorlar. İkinci sebep, hükümetin doğrudan desteği olmasa da uygun bir ortam var. Türkiye’de buna uygun siyasi bir ortam var. Yıllarca bu yaklaşımlar destekleyen bir yapı vardı ve şimdi o yapının sonuçlarını alıyoruz. Türkiye açısından ciddi bir güvenlik tehdidi aslına bakarsanız. Yani ben bu politkaları doğrusu yapılmış bir politikalar olarak görmüyorum hiç bir şekilde. Kesinlikle uzun vadede Türkiye açısından böyle politikaların negatif etkileri olacak diye düşünüyorum’.

Published in Rapor

Gazeteci ve Yazar Ercan Dolapçı Ortadoğu'daki son gelişmeler ve bu konuda Türkiye'nin tutumu ile ilgili olarak MHA'ya konuştu. Dolapçı ile yapılan demeç aşşağıdaki gibidir:


1- Son günlerde Ortadoğu bölgesinde devam eden olaylar ile ilgili ve özellikle de Türkiye neden IŞİD'e karşı hava operasyonu düzenlemiyor? bu konuda yorumunuz nedir?

- Bölgeyi karıştıran ABD. PKK gibi İŞİD'i de kullanıyor. Ancak İŞİD, kukla Kürt bölgesine girince işler değişti. Çünkü ABD toprağına girmiş oldular. ABD uzun yıllardır Kürt ayrılıkçı hareketini kullanıyor ve onların hamisi durumunda. İstiyor ki, Kürtleri Türkiye korusun ve kollasın. Kimse o yapıyı bozmasın, hatta kendi ülkesini bölsün ve Kürtleri ayırsın! Bu olacak şey mi? Türkiye buna 35 yıldır direniyor. ABD, Türkiye topraklarında bir Kürt devleti kurmaya çalışıyor. Türk Ordusu bunu 1990'lardan beri tespit etti ve buna göre konumlandı. ABD'de bu direnci kırmaya çalışıyor. Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis'i suikatla öldürdü. Çünkü o, ABD planlarını tespit etmiş ve onları bozmak için çalışıyordu. Uçağına kurulan tuzakla şehit edildi. Daha nice subayımızı katlettiler. Ama direncimizi kıramadı.

 

İŞİD-PYD çatışmasında da bizden PYD'yi korumamız, hatta onlar adına İŞİD'le mücadele etmemiz isteniyor. Bu kabul edilemez. Türkiye buna girerse, bir anda bölgenin çukuruna düşer ve bataklıktan bölünerek çıkar. Bu bir tuzaktır.

Türk Genelkurmay'ı yaptığı açıklamayla PYD ve PKK'yi, İŞİD gibi 'terör örgütü' olarak ilan etti ve bunu da Tezkere'ye yazdırdı. Dolayısıyla Türkiye her ikisini de tehdit olarak gördü. Onların birinin yanında savaşamaz. Dolayısıyla hava harekâtı da yapamaz. ABD bastırıyor, PYD'yi İŞİD'in elinden kurtarmaya çalışıyor. Bunu da bize yaptıracak. Ama hükümet ve Genelkurmay direniyor. Bu direnci kırmak için de PKK eliyle Geneydoğu illerimizde olaylar çıkardı. 35'e yakın insanımız alçakça katledildi. Çok büyük maddi zarar verildi.

 

Bu olaylarla şu görüldü: AKP'nin PKK ile yürüttüğü 'Açılım' politikası bitmiştir. Türk ordusu ara verdiği PKK mücadelesine bundan sonra hız verecektir. PKK, İŞİD saldırısıyla boş ve kof olduğunu kanıtladı. Kendi halkını koruyamıyor. Zavallı duruma düştü. ABD desteği olmasa, birgün bile ayakta kalamazlar, ezilirler. Zaten Kobani dedikleri Ayn el Arab'ta insan kalmadı ki. Orada kimi koruyorlar? Bu yalan. Orada sivil kalmadı, hepsi Türkiye'ye sığındı. Kalanlar da PKK militanı. Kendini koruyamayan, İŞİD'e karşı savaşamayan PKK, kimin için savaşacak? Ancak yakıp yıkmayı bilirler. Boşuna terör örgütü denmiyor.

Kürt halkı da PKK'nın gücünü çok iyi gördü. Boş olduğunu gördü. Zaten olaylarda büyük destek yoktu. Militanlardan başka yakıp yıkan yoktu. PKK'nın halk desteği daha da azalacaktır.

ABD birkez daha başarısız oldu. İŞİD'e karşı ne kendisi, ne de müttefikleri gelip savaşabildi? Seyrediyorar. Hava operasyonlarıyla bunun olmayacağını onlar da biliyor. Göstermelik saldırı yapıyorlar. Karadan giremezler. Türkiye de girmeyecek.

Bu politikalar bölgede istikrar yaratamaz. Tek çare olaylara bölge ülkelerinin müdahale etmesi ve birlikte çözüm için çalışmasıdır. Emperyalist ülkeler bölgeden uzak durursa, bu sorunlar bir haftada biter ve huzur gelir. Amerika iyilik yapmak istiyorsa şer elini bölgeden çeksin!

 

2- Türkiye’nin Amerika ve Katar gibi Batılı ve bölgedeki müttefiklerinin Esed rejiminin yıkılmayacağını anlamaları ve IŞİD ile mücadeleye odaklandıkları bu dönemde bile Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan hala Suriye olaylarının başladığı günden beri izlediği siyaset üzerinde ısrar etmektedir neden? Ve İran’ın izlediği politikayı eleştiriyor?

 - Bölgedeki olayların gelişmesi ve büyümesi Erdoğan'ın yanlış politikaları sonucudur. Erdoğan da tıpkı ABD gibi bölgede yenildi. Politikaları iflas etti ve Türkiye'ye zarar veriyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihinde görülmedik şekilde, bölgedeki istikrarsızlığa katkı sunuyor. Türkiye geleneksel olarak kimsenin içişlerine karışmaz. 'Yurtta sulh, cihanda sulh' der ve bu politikayı uygular. Bölgede hep yapıcı olmutur. Bunu maalesef Erdoğan bozdu ve başımıza iş açtı. Başarısızlığını örtmek için sağa sola saldırıyor. Bir haftada Şam'da, Obama ve Netenyahu ile namaz kılacaktı? Ne oldu? Olmadı... Suriye halkı direniyor. Hem de kahramanca. Direnmeyle bölgenin kaderini değiştiriyor. Suriye direnişi tarihseldir.

Suriye kalesinin düşmesi, Türkiye'nin de hızla bölünmesi demektir. Erdoğan kişisel hırsları ve ABD'ye aşırı bağlanmasından bunu göremiyor. Hele İran'a sataşması çok yanlıştır. İran bölgede yapıcı davranıyor. Suriye'yi ve Lübnan'ı desteklemesi hepimiz için önemli. Bunu Türk halkı görüyor. Cumhuriyet’ten buyana İran'la çok özel ve özenli dış politika güttük. Bunu bozmak Türkiye'ye ihanettir. Çünkü çok politikaları aynı, bunu bozmak demek Türkiye'yi istikrarsızlığa sokmak demektir. Bugün yaşananlar da budur.

Kaldı ki İran dini lideri Ayetullah Ali Hamanei, çok iyi bir politikacı ve önderdir. Allah ona sağlık ve afiyet versin. Rahmetli İmam Humeyni'den buyana çok iyi politika güdüyor ve İran'ı başı dik ve onurlu bir ülke yaptı. Güçlendirdi. Emperyalizme karşı da kale gibidir İran! Buna laf söylemek ne insanlığa ne komşuluğa ne de İslâm'a uyar. Başka da birşey demeyeceğim. Ancak bunu şöyle izah edebiliriz: Erdoğan kaybettikçe kadim dostlarımıza da saldırıyor.

 

3- Geçen 30 yıla bir dönüp baktığımız zaman, İran ve Türkiyenin dünya görüşleri ve politikaları arasında uçurumlar kadar tabir edebileceğimiz kadar farklılıklar olsa bile bu iki ülke hiç bir zaman şimdiki kadar bir biri ile zıt duruma düşmemişlerdir bunu neye bağlıyorsunuz?

- Bunu tek kelimeyle İran bağımsız politika güdüyor. Türkiye ise ABD ve İsrail yanlısı politika. Temel çelişki budur. Bu da yakında sonlanacak ve İran ve Türkiye eskisi gibi daha da birbirine kenetlenecektir. Eğer Atatürk'ün miras bıraktığı 'Bölge Merkezli' ve antiemperyalist politikaya dönersek, çok şey değişir ve bölge ülkeleriyle birlik kurarak daha büyük atılımlar yaparız. Bunu istemeyen güçler aramızı bozmaya çalışıyor. Ama bozamayacaklar. Eninde sonunda dost olacağız ve birlikte bütün sorunların üstesinden geleceğiz. İran ve Türkiye el ele verse dünyanın gidişi değişir. Ama bu da olacak. Bizler burada '5 deniz 5 ülke' siyaseti için çalışıyoruz ve bu politikayı savunuyoruz. Tek çare de budur. Türkiye, İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Azerbaycan birlikte hareket etsin bakın neler oluyor? Olaylar da buraya gidiyor. Artık dünya tek kutuplu değil. Çok kutuplu olacak ve burada Türkiye ve İran da buna öncülük edecek. Sayın Hamaney'in de bunu savunduğunu biliyoruz.

 

4- AKP'nin Türkiye Cumhuriyeti geleceğindeki yeri nasıl olacaktır?

DOLAPCİ- AKP'nin geleceği yoktur. Dağılacaktır. Yanlışlarının altında kalacaktır. Hem de yakında. Bunu bütün dünya görecektir. ABD desteğiyle ayaktalar. O çekilsin, bir gün kalamazlar. Türk hakının yarısı bile istemediğini sandıkta gösterdi. Türkiye'de bölge merkezli politikaları savunan, bağımsızlığı savunan, kardeşliği savunan ve milli politikalar güdecek partiler yükselecektir. Bu potansiyel vardır. Türkiye halkı ayağa kalkarsa bütün dünya şaşar kalır. Bunu 2013 Taksim direnişiyle gösterdi.

 

Omid Shamizi, MHA

Çarşamba, 26 Kasım 2014 00:00

Amerika’nın IŞİD’e hediye ettiği silahlar

İmam Hamanei’nin de Uluslararası tekfirci ve radikal guruplar kongresinden gelen heyetle yaptığı görüşme sırasında değindiği son zamanların önemli konularından olan, Amerika’nın IŞİD’e mühimmat göndermesi konusunda daha fazla ayrıntı için konuyla ilgili yayınlanmış video incelenerek ciddi veriler elde edilmiştir.

IŞİD’li bir terörist tarafından açılan bu el bombası kutusunda, 100 ile 150 arası el bombası bulunmaktadır. Bu hesap ile gösterilen 3 kutuda, eğer her birinde 120 adet bomba bulunduğunu düşünürsek paraşütle atılan bir gurup mühimmatta 360 adet el bombası bulunuyor demektir.

IŞİD tarafından yayınlanan videonun devamında RPG kurşunlarının bulunduğu 3 kutu görülmektedir ve her kutu da 6 adet RPG kurşunu bulunmaktadır. Bu hesap ile paraşüte bağlı bir mühimmatta 6 adetlik 3 kutu RPG kurşunu bulunmaktadır, yani 18 RPG kurşunu.

RPG kurşunu IŞİD tarafından Suriye ve Irak’ta yoğun olarak kullanılmaktadır çünkü IŞİD Suriye ve Irak Ordusunun zırhlı araçları ile sadece bu silahlarla mücadele edebilir.
Yayınlanan videonun devamında da IŞİD’li teröristlerin kullandığı elbiseyi giymiş olan bir kişi başka bir kutuya yöneliyor. Kutunun açılması ile DM41 cinsi el bombası ortaya çıkıyor.
DM41 el bombaları Alman yapımı bir bombadır.Almanya IŞİD’e karşı kurulan koalisyonun üyesi olan ülkelerden biridir ve Irak’ta IŞİD’e karşı yapılan hava saldırılarına destek vermektedir ancak ülkenin hava kuvvetleri yapılan saldırılara katılmamaktadır.

IŞİD tarafından açılan kutuda 30 adet bu bombadan bulunmaktadır ve resimde 9 kutu görülmektedir. Bu hesapla toplamda 270 adet Alman yapımı DM41 el bombası bulunuyor demektir.

Elbette şunu söylemek gerekir ki; atılan her mühimmat yüklü paraşütün çeşitli silah barındırma ihtimali vardır. IŞİD tarafından yayınlanan video daki bu resimde içinde ne olduğu gösterilmeyen bir kutu göze çarpmaktadır ancak kutunun dış görünüşünden içinde mayın olduğu anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak toplamda atılan mühimmatın içinde; 270 adet Alman yapımı el bombası, 360 adet klasik el bombası ve 18 adette RPG kurşunu bulunmaktadır.Eğer IŞİD tarafından yayınlanan bu videonun paraşütle atılan mühimmatın sadece bir gurubunu kapsadığını düşünürsek, uçaklardan atılan her mühimmat yükünün 15 paraşüt barındırdığı ve her paraşütün de mühimmat yüklü olduğu dikkate alındığında toplamda atılan mühimmat; yaklaşık 4000 Alman yapımı el bombası, 5400 klasik el bombası ve 270 adet RPG kurşunundan oluşmaktadır.

Bu sayıdaki mühimmat, IŞİD’in sahip olduğu diğer silahlarla birlikte bir taburun bir kaç haftalık ihtiyacını karşılayacak miktardadır.

Published in Rapor
Tagged under
Pazar, 23 Kasım 2014 00:00

Dünyanın merkezi İran

İran’ın 5+1 ülkeleri yani Güvenlik Konseyi üyeleri ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’nın yanı sıra Almanya ile 12 yıldır devam eden nükleer dosya görüşmeleri bugün ya da yarın bitmek zorunda.Taraflar ya anlaşacaklar ya evlerine dönecekler.


Rusya ve Çin’in ‘Tahran dostu’  olduğu hatırlanırsa geri kalan ülkeler farklı oranlarda İran üzerine yükleniyorlar : Vaz geç şu nükleer bomba hevesinden.
Suriye’nin kimyasal silahlarını tasfiye etme konusunda olduğu gibi Batı, İran konusunda da İsrail’i rahatlatacak mutlak ve net bir sonuç elde etmek istiyor.Ama aynı Batı, İran ile uğraşırken bölgesel ve uluslararası alandaki tüm çıkarlarını kollamaya ve garantilemeye çalışıyor.
Özetle Viyana görüşmeleri başta bölgemiz olmak üzere dünyadaki tüm dengelerin geleceğini belirleyecektir. İşte bu nedenle Batı müttefiki Suudi Arabistan OPEC kotasına uymaksızın uluslararası piyasaya sürekli petrol pompalıyor. Amacı petrol fiyatını düşürüp Esad’a destek veren İran, Rusya ve Venezuela ekonomilerini çökertmek. Batı, işbirlikçisi Suudi Arabistan ve Körfez Ülkelerinin petrolü ile Rusya’dan Ukrayna’nın intikamını almayı amaçlıyor. Yapılan hesaplara göre, varil fiyatının 110’dan 70 dolara düşmesi sonucu AB ve ABD ekonomisi yılda 180 milyar dolar tasarruf ediyor. İşte bu nedenle Batı’ya böyle bir kıyakta bulunan Suudiler şimdi o aynı Batı’ya ‘Sakın tarihsel ve mezhepsel düşmanımız İran ile anlaşmayın’ baskısı yapıyor.
İşin ilginç tarafı aynı baskıyı İsrail de yapıyor.

Batılı ülkelerin bu baskılara nasıl karşılık vereceği bugün ya da yarın belli olacak. İran baskılara boyun eğmeyip anlaşmaya yanaşmazsa o zaman herkes çok karmaşık, zor ve tehlikeli döneme hazırlanacak.
1- Batılı ülkeler İran’a yönelik ekonomik, ticari ve mali baskılarına devam edecek.
2- Batılı ülkeler bölgesel müttefiklerini kullanarak İran’ı sıkıştıracaklar.
3- Ekonomik zorluklar yaşayacak bir İran, Esad ve  herkesin korkulu rüyası Lübnan Hizbullahı’na destek veremeyecektir.

Böyle bir durumda Esad ve Hizbullah’ın çökertilmesi çok daha kolay olacaktır.

Böyle bir durum, başta Türkiye olmak üzere kendi aralarında düşman gibi görünen Suudi Arabistan, İsrail, BAE, Afganistan  ve bölgenin benzer ülkelerini mutlu edecektir.
4- Batı mutlu olan bu ülkeleri de kullanarak bu kez İran’ı içten çökertmeye çabalayacaktır. Örneğin Azeri, Kürt, Arap ve Belucilerin ayaklandırılması ya da  genel olarak İranlıların yeni bir ‘bahar’ için sokaklara sürüklenmesi.
5. Tüm bu planlar için Batı yeniden Sünni-Şii provokasiyonuna sarılacaktır. Yani Müslümanları birbirine kırdarımaya devam edecektir.
6- İran’ı ve İran’sız Suriye ve Hizbullah’ı bertaraf eden Batı bu avantajı ile geleneksel rakip ve düşman Rusya’yı başta enerji kaynakları olmak üzere her alanda sıkıştırabilecektir.
7- Çevreden sıkıştırılmış bir Rusya’nın kendi içinde çok ciddi sorunlar yaşayabileceği hesaplanıyor. Örneğin Müslüman özerk cumhuriyet ve azınlıkların ayaklandırılması.
Elbette Batı’nın başka üst ve alt başlıklı hesapları var ama böyle bir durumda İranlılar da boş durmayacaktır.
1- İran Batı’ya hizmet edecek ülkeleri karıştırmak için harekete geçecektir. Başta Irak, Bahreyn, Suudi Arabistan, Afganistan ve Pakistan olmak üzere bölgenin tüm ülkelerindeki Şii ve Alevileri ayaklandıracaktır.
2- Bununla yetinmeyecek bir İran, kendisi için ölüm-kalım savaşı niteliğinde olan bu kavgayı kazanabilmek için var gücü ile Esad ve Hizbullah’a destek verecektir. Hizbullah başta İsrail olmak üzere herkesin korkulu rüyasıdır.
3- İran Batı’nın tükettiği petrol ve doğalgazın yarısının geçtiği Hürmüz Boğazı’nı ve bu yetmezse Yemen’deki Husileri kullanarak Kızıl Deniz’in güney girişini kapatacaktır.
4- İran böyle bir durumda kendisi ile ortak kaderi paylaşacak olan Rusya ile yalnız kendi bölgemizde değil  Asya, Latin Amerika ve Afrika’da Batı’nın karşısına çıkacaklardır.
Elbette İran ve müttefiki Rusya’nın yapacağı daha bir çok şey var . Bunu bilen batı ise tüm olasılıklar için farklı senaryolar hazırlıyordur.
Özetle taraflar karşılıklı olarak mevzi kazıp olası hamleye karşı gardlarını alıyor.
Taraflar  olası tüm sonuçların ne anlama geleceğini  çok iyi bildikleri için hesaplarını çok iyi yapmak zorunda kalıyorlar.
Öyle olmasaydı nükleer program görüşmeleri 12 yıl sürmezdi.
12 yıl içinde bölgemizde ve dünyada neler neler yaşandı.
Ve son olarak IŞİD.
Batı şimdi çok ciddi bir samimiyet testi ile karşı karşıya.
Ya IŞİD ve IŞİD’i yaratan bölge ülkeleri ya da İran ile dost olup bölgenin tüm sorunlarını çözecektir ya da başta coğrafyamız olmak üzere tüm dünyayı sonu gelmeyecek bir savaşa sürükleyecek.
İsrail istiyor diye.

Peki Türkiye , İran merkezli tüm bu karmaşık denklemlerin neresinde ne yapabilir?

yurt

Hüsnü Mahalli

İran Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri, IŞİD ile mücadele adı altında bir araya gelen birliğin, şüpheli amaçlar ile oluştuğunu belirtti.

 
 MHA’nın haberine göre Çin Komünist Partisi’nin merkez komitesi üyelerinden, Meng Ching Chu ile görüşen İran Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri, Ali Şemkhani, iki ülke arasındaki ilişkilerin, özellikle terör ile mücadele konusu başta olmak üzere, birçok farklı konuda işbirliği yapmak için olanak sağladığını belirtti.

Şemkhani sözlerinin devamnda ise İran İslam Cumhuriyeti’nin terör ile mücadele konusunda öncü olduğunu belirterek, IŞİD ile mücadele adı altında bir araya gelen koalisyonun, şüpheli amaçlar ile oluştuğu söyledi ve sözlerine “IŞİD ile mücadele birliğine üye ülkelerin politik, ekonomik ve güvenlik çıkarları, terör ile mücadele çalışmaları ile çelişki içerisindedir” diye ekledi.

İran’ın nükleer müzakereler ve NPT yasalarına bağlı olduğunu belirten Şemkhani, “İran’ın tüm barışçıl nükleer çalışmaları, ilk baştan itibaren gerçek ihtiyaçlar doğrultusunda ve UAEK denetimi çerçevesinde gerçekleşmiştir. İran, her zaman iyi niyet ve ortak çalışma programı çerçevesinde, tüm görevlerini yerine getirmiştir. Müzakerelerdeki karşı tarafımızın da gerçekçi, mantıklı ve politik dışı bir yaklaşım ile müzakereye devam etmesi durumunda, çok kısa bir zaman içerisinde nükleer anlaşmaya varılabilir” dedi.

Şemkhani sözlerinin devamında ise İran’a karşı uygulanan yaptırımlar hakkında konuştu ve “İran’a karşı uygulanan tüm yaptırımların tamamen kaldırılması ve İran’a NPT çerçevesindeki yasal haklarının verilmesi, yapılacak olan her türlü anlaşmada yer alması gereken konulardır. Ülkelerin bu konudaki aç gözlülükleri ve iç sorunları, İran nükleer müzakere timinin görüşlerini değiştirmeyecektir” dedi.

Çin Komünist Partisi’nin merkez komitesi üyesi ise Şemkhani ile yaptığı görüşmede, “İran, barışçıl nükleer enerjiden yararlanma hakkına kesinlikle sahiptir ve şüphesiz İran’ı nükleer müzakereler boyunca destekleyeceğiz” dedi ve dünyada gelişen terör tehlikesine dikkat çekerek, bu sorun ile mücadele etmek için uluslararası ortak çalşmaları yapılması gerektiğini söyledi ve sözlerine “Terör ile geniş kapsamlı, ayırım yapmadan ve ciddi bir mücadele yapılmaması durumunda bu tehlike, kontrol dışı bir durum alacaktır” diye ekledi.

Published in Rapor
Tagged under
Cumartesi, 15 Kasım 2014 00:00

IŞİD Emirlerini kim öldürüyor?

IŞİD şok üstüne şok yaşıyor gelen son dakika haberlere göre esrarengiz operasyonlarla emirleri birer birer yok ediliyor. 

 
IŞİD işgal ettiği yerleri ‘komutan’ statüsündeki ‘emir’lerle idare ediyordu. Ancak son günlerde arka arkaya emirlerine esrarengiz operasyonlar düzenlenmeye başladı. Son olarak 2 emirleri daha bilinmeyen silahlı gruplar tarafından öldürüldü. 

IŞİD’de korku yaratan esrarengiz emiroperasyonlarının sonuncusu dün gece kayıtlara geçti. Musul’un güneyinde Ayın Beyza – Hırba Elhadideyin yolunda, IŞİD emirlerinden Hamza El Mısıri öldürüldü. 

Esrarengiz emir avı bununla bitmedi. Bu kez kentin doğusunda Şii Türkmenler’i bölgeden uzaklaştırılmasından sorumlu IŞİD’li emir Ahmed Kamil öldürüldü. 

 

ESRARENGİZ EMİR AVINI KİM YAPIYOR?

Emirleri bir bir yakalayarak öldürenlerin kimler olduğu muamma. Bilinen tek şey silahlı bir grup kişinin emirlere operasyon düzenleyerek yok ettikleri yönünde. Ancak bu silahlı grupların arkasındaki güç bilinmiyor. 

Bir süredir, Musul’da, kim oldukları bilinmeyen silahlı gruplar, IŞİD mensuplarına saldırılar düzenliyor. Saldırılarda birkaç emirin yanısıra, onlarca IŞİD mensubu öldürülürken, örgütün bazı noktaları da bombalanmıştı.

Öldürülen emirler arasında, örgütün “vilayet mahkeme başkanı” Usame Abdulwaha Altai ile “din eğitimi sorumlusu” Abu Dua ElYemeni de bulunuyor. Musul’daki sözkonusu emir avını şimdiye kadar üstlenen kimsenin olmaması olayı daha da esrarengiz kılıyor. 

 

PERDE ARKASINDA O MU VAR? 

İsmi Kasım Süleymani… İran’ın, Irak’ta ABD’ye kök söktüren Kudüs Gücü‘nün başındaki isim. Şimdiye kadar medyadan uzak dururken IŞİD’den sonra Irak’ta çeşitli mekanlarda çekilmiş fotoğrafları bolca servis edilmeye başladı. 
IŞİD emirlerine yönelik esrarengiz operasyonlar da arka arkaya gelmeye başlayınca gözler İranlı general Kasım Süleymani’ye döndü. 

 

Peki kimdir bu Kasım Süleymani?

2008 yılı baharında ABD’li General Petraeus’un Celal Talabani’nin cep telefonunda okuduğu bir mesajda şunlar yazıyordu;

-“Benim adım Kasım Süleymani. Şunu bilmelisin ki İran’ın Irak, Lübnan, Gazze ve Afganistan politikalarını ben kontrol ederim.”

Mesajın sahibi İlkokul mezunu eski bir inşaat işçisi olan ve Irak’ta kendilerine yıllardır kök söktüren Kudüs Gücü’nün başındaki Kasım Süleymani’den başkası değildi.

 

HEM HER YERDE HEM HİÇBİR YERDE

Esrarengiz bir kişilik olarak tanımlanan Kasım Süleymani, İran’ın perde gerisindeki en önemli adamı. 
The Guardian’a konuşan kıdemli bir Amerikalı yetkili, Süleymani’yi tanımlarken şöyle diyordu;

-“Acımasızlığı ve etkisi herkesi dehşete düşürür. O hem her yerdedir hem hiçbir yerde değildir”.

 

İNSANLARI BÜYÜLER ONU MELEK GİBİ GÖRÜRLER

Irak’ın önemli Sünni liderlerinden biri olan Salih Mutlak da Süleymani’yi şöyle tanımlıyor:

-“Süleymani’nin gücü doğrudan Hamaney’den gelir. Herkesi, cumhurbaşkanı da dahil herkesi by-pass eder. İslam’da anne-babaya itaat kuralı vardır. İran ve İran dışındaki bütün Şiiler Hamaney’e, dolayısıyla doğrudan onun adına hareket eden Süleymani’ye anne-babalarına itaat ettikleri gibi itaat ederler. Irak’taki bütün önemli insanlar onu görmeye gider. İnsanlar onun tarafından büyülenmiş gibiler, onu bir melek gibi görürler.” 

 

YAŞAYAN ŞEHİT

İran’ın dini lideri Hamaney’in has adamı olan Kasım Süleymani, Hizbullah operasyonlarının da kilit ismi konumunda. Hamaney, kamuya açık alanlarda birçok kez onu “Cephede defalarca şehit olduğu halde hâlâ yaşayan bir devrim şehidi” diye övdü.

Şimdi İran’ın lideri olan Ali Hamaney, İran-Irak Savaşı’nda cephedeyken. SağındaKasım Süleymani , solunda ise dönemin Devrim Muhafızları Komutanı Rızai.

  

ABD’Lİ KOMUTANA YOLLADIĞI İRONİK NOT

2006’daki Hizbullah-İsrail savaşında da Hizbullah’ın operasyonlarının belirlendiği karargâhın kilit ismi Süleymani’ydi. 44 gün süren savaş boyunca, Irak’ta Şii milislerinin Amerikan hedeflerine yönelik saldırılarını büyük oranda azaltmış olması Amerikalıları şaşırtmıştı. Savaş bittiğinde Kasım Süleymani, Bağdat’taki Amerikalı komutanlara şöyle bir mesaj yollamıştı:

-“Umarım Bağdat’taki huzurun ve sakinliğin keyfini çıkarmışsınızdır. Ben Beyrut’ta biraz meşguldüm de!”

 

 

SON FOTOĞRAFLARI IRAK’TAN

Kasım Süleymani’nin İran sitelerine son dönemde sıkça düşmeye başlayan fotoğraflarının neredeyse tamamı Irak’tan ve cephede çekilmiş. Son olarak bir grup silahlı grupla Irak’ta verdiği poz medyada yer aldı.

Bu pozlarla da Kasım Süleymani Irak’ta baş aktör olmaya soyunduğunun mesajını verdi. Haliyle esrarengiz IŞİD emiri infazlarında onun parmağının olması çok da şaşırtıcı olmaz. 

 

IŞİD’e karşı mücadeledeki en büyük komutan
Bir Lübnan gazetesi General Süleymani’nin Curf Al-Nasr bölgesinin IŞİD’in elinden alınmasındaki kilit rolünü gündemine taşıdı.
 
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Lübnanlı Al Ahbar gazetesi bugün yayınlanan bir yazısında son dönemde Irak’ta IŞİD’e karşı gerçekleştirilen operasyonlara yer vererek General Kasım Süleymani’nin Irak’ın Curf Al-Nasr bölgesinin IŞİD terör örgütünden temizlenmesindeki rolüne yer verdi. 

Bu gazete Iraklı güçlerin General Süleymani’nin ortaya koyduğu savaş taktiklerine büyük oranda ihtiyaçları olduğunu ve bu bölgenin IŞİD’den temizlenmesinin ardından bu terör örgütünün yenilmezliği yönündeki söylentilerin suya düştüğünü yazdı. 

Bu Lübnanlı gazete yazısında ayrıca General Süleymani’nin IŞİD’e karşı savaştaki en büyük komutan ve yıldız niteliğinde birisi olduğunu da yer verdi.

nehir

Published in Rapor
Cumartesi, 15 Kasım 2014 00:00

BM: IŞİD Suriye’de ‘terör estiriyor’

Birleşmiş Milletler (BM), Irak Şam İslam Devleti IŞİD’in, Suriye’de denetimindeki bölgelerde ‘terör estirdiğini’ duyurdu.


BM’nin, 300’den fazla tanıkla yapılan söyleşilere dayandırdığı ‘Terör Yönetimi: Suriye’de IŞİD idaresinde yaşamak’ adlı raporda, IŞİD’in sivillere karşı ‘aşırı şiddet’ uyguladığı belirtildi.

Rapora göre, sigara içen erkeklerin parmakları kesildi, bir erkek hastayı tedavi eden kadın diş hekiminin de halkın gözü önünde kafası kesildi

İnsan hakları denetçilerinin hazırladığı rapor, BM’nin IŞİD’in taktiklerini yakından incelediği ilk rapor olarak kayda geçti.

Raporda, IŞİD’den kaçan veya Suriye’de IŞİD kontrolünde yaşayan erkekler, kadınlar ve çocuklarla yapılan söyleşilerin yanı sıra örgütün dağıttığı fotoğraflar ve videolar da incelendi.

BM, halka açık alanlarda yapılan infazların yaygın olduğunu ve cesetlerin ‘yerli halka uyarı’ olarak teşhir edildiğini belirtti.

Raporda, IŞİD’in bölge istikrarına oluşturduğu tehdidi uluslararası toplumun göz ardı ettiği vurgulanırken Suriye’deki krize siyasi bir çözüm bulunamamasının da ‘tehlikeli bir boşluk doğurduğu’, bu boşluğun da IŞİD tarafından doldurulduğuna dikkat çekildi.

 

İşkence yaygınlaştı

IŞİD militanlarının gıda ve tıbbi malzeme yardımı tedarik yollarını engellemesi, tecavüz, recm ve sivillere yönelik işkenceler, Ezidi kadınların seks kölesi olarak alı konulması ve IŞİD militanlarının çocuklarını doğurmaya zorlanmaları da raporda yer alan maddeler arasında.

BM ayrıca, IŞİD’in çocukları savaşmaya zorlamasına ve yine çocuklara zorla toplu infaz videoları izletmesine dikkat çekti.

IŞİD militanlarının, ABD hava saldırılarına karşı sivillerin evlerine ve çiftliklerine konuşlanmaları da raporda yer aldı.

Rapor, BM’nin Uluslararası Bağımsız Suriye Arap Cumhuriyeti Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlandı.

Komisyon, Suriye’deki insan hakları ihlallerini inceleme amacıyla BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından 2011 yılında kurulmuştu.

Raporda, IŞİD’in yanı sıra sivillere ve ele geçirilen savaşçılara yönelik insan hakları ihlallerinden Suriye hükümeti dâhil diğer tarafların da sorumlu olduğu belirtildi.

Diğer tarafların ihlalleri sakladığı, IŞİD’in ise kendi idaresini zorla kabul ettirmek için ‘ihlalleri ve suçları’ açıkça teşhir ettiği kaydedildi.

 

BBC

Published in Rapor
Tagged under