
کارگر
Batılı Devletler’in Korkusu İran, Irak ve Suriye’den ….
Moskova Üniversitesi’nde enerji ve enerji güvenliği üzerine çalışan Yardımcı Doçent Tuğçe Sevim Varol, İsrail’in güvenliği, S.Arabistan ve Katar’ın çıkarı doğrultusunda Orta Doğu’da Kürdistan projesinin devreye sokulduğunu söyledi.
Irak’ın kuzeyinde bağımsızlığını ilan edecek Kürt devletinin yaşaması için Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e koridor açılacağını vurgulayan Varol, “Kürt koridorunun taşları döşeniyor. Türkiye, en büyük politik gollerden birini yedi” dedi.
İsrail’in güvenliği, S.Arabistan ve Katar’ın çıkarları için Irak’taki Bölgesel Kürt yönetimi Suriye’nin kuzeyinden açılacak bir koridor ile Akdeniz’e bağlanaca Moskova Üniversitesi’nde enerji ve enerji güvenliği üzerine çalışmalarını sürdüren Yardımcı Doçent Tuğçe Sevim Varol, İsrail’in güvenliği, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’da İran, Irak ve Suriye’den oluşan bir Şii bloğunun ABD ve NATO üyesi Batılı devletler tarafından istenmediğini belirterek, bunun için Kürdistan projesinin devreye sokulduğunu söyledi. Irak’ın Kuzey’inde bağımsızlığını ilan edecek bir Kürt devletinin yaşaması için Suriye’nin Kuzey’in den Akdeniz’e bir koridor açılacağını vurgulayan Varol, şöyle konuştu:
Yeni yol planı
“Kürt koridorunun taşları döşeniyor. Amaç, Kerkük Ceyhan boru hattı ile Erbil’den gelen boru hattının birleştiği Fişabur’dan itibaren döşenmesi planlanan boru hattının yolunun üzerindeki güzergahı boşaltmak. Bu boru hattının Halep üzerinden geçirilerek Lazkiye’de Akdeniz’e ulaştırılması planlanıyor. Fişabur’dan Ayn el-Arap’a doğru yeni bir çıkış yolu planlanıyor. Buraları da tabii ki Peşmergeye verilecek. Kesinlikle ve kesinlikle ben buraya giren peşmergenin hiç bir şekilde geri çıkacağını düşünmüyorum. Mümkün değil. ABD, Ayn el Arap’ı tekrar Esad’a geri vermek için mi yardım etmiyor. Şunu da gözlemliyoruz. Her geçen gün Barzani bir devlet başkanı statüsüne yükseliyor.”
Türkiye gol yedi
Varol, Türkiye’nin tarihindeki en büyük dış politika gollerinden birini yediğini kaydederek, şöyle konuştu: “Çünkü, Bölgesel Kürt yönetimi ile kurduğu enerji politikaları ile zannetti ki, Barzani kendisine bağlanacak. Onun bütün enerji çıkışları Türkiye’den olacak. Ama Barzani Türkiye’den çıkışın değil, Suriye’den çıkışın peşinde. Türkiye’nin düşman sayısı daha fazlalaştı. Esad var, PKK var, PYD var, IŞİD var.
Peşmerge bile Türkiye’nin müttefiki değil. Türkiye bu sözde çözüm sürecinde PKK’ya o kadar çok göz yumdu ki PKK’nın orada devletçilik oyunu oynamasına. Şimdi Türkiye bundan pişman oldu ve geri adım atmaya çalışıyor. Ama iş öyle kritik bir noktadaki şimdi devletleşmeye çalışan Kürdistan, PKK’nın o bölgede kazandığı otoriteyi kaybetmesini istemiyor. Çünkü, peşmergenin PKK’ya da ihtiyacı var. IŞİD ile savaşmasında. Türkiye şu anda PKK’ya tekrar ‘Sen teröristsin’ tanımlaması yapmaya çalışıyor. İki yıldır yapmıyordu biliyorsunuz. Ama bu sefer karşısında koca bir blok var. Bu koca bloğun arkasında da bir ABD gölgesi var.
ajanslar
Obama’dan İmam Hamanei’ye mektup ve İran’ın cevabı
Medyada yayılan haberlere göre; ABD başkanı Obama IŞİD ile mücadele konusunda, İmam Hamanei’ye gizli bir mektup yazdı..
Wall Street Journal gazetesinde de yer alan bu habere göre ABD başkanı, Barack Obama, geçen ayın ortalarında, İmam Seyyid Ali Hamanei’ye gizli bir mektup yazmış İran ve Amerika’nın IŞİD ile mücadele konusundaki ortak çıkarlarını kaydetmiştir.
İran halkı 4 Kasım Emperyalizmle Mücadele Günü ve Aşura Günü merasimleri çerçevesinde düzenledikleri gösteri ve mitinglerde attıkları sloganlar ve yayınladıkları bildirilerde Amerika ve İsrail’i insanlığın ve özellikle de Müslümanların baş düşmanı ilan etmiş ve ABD ile her türlü uzlaşma ve işbirliğini reddetmişti.
İmam Hamanei, bir süre önce yaptığı açıklamada, Amerikalı yetkililerin IŞİD ile mücadele konusundaki iddialarının tamamen boş ve içeriksiz olduğunu belirtmiş ve ABD Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün, İran’ın IŞİD karşıtı kurulan koalisyona davet edilmeyeceği açıklamalarına yanıt olarak, “Amerika’nın toplu bir yasadışı ve yanlış bir çalışma için İran’a davette bulunmaması, bizim için gurur ve onur kaynağıdır” demişlerdi.
İmam Hamanei ayrıca “IŞİD’in Irak’ta düzenlediği saldırılar sırasında, ABD’nin Irak’taki büyükelçisi İran’ın Irak’taki büyükelçisinden, iki ülkenin IŞİD ile mücadele konusunda görüşmeleri talebinde bulunmuştu. Irak’taki büyükelçimiz, bu konuyu açıkladılar. Bazı ülke sorumluları bu görüşmeye karşı değillerdi. Ama ben bu görüşmenin yapılmaması gerektiğini söyledim. Amerika, kötü niyet ve kirli amaçlar için bölgeye geliyor ve biz bu koşullarda Amerika ile ortak çalışma yapmayız. Amerika, İran’ın IŞİD karşıtı birliğe davet edilmediği yalanını söylüyor, halbuki İran ilk baştan beri böylesi bir birliğin kurulmasına karşı olduğunu belirtmişti” açıklamasında bulunmuştu.
Hz. Ali aşığı yazar George Jordac hayatını kaybetti
Ömrünün 40 yılını Hz. Ali’yi (a.s) araştırmaya adayan “İnsanlığın Adalet Sesi: İmam Ali” eserinin sahibi Hristiyan düşünür George Jordac hayatını kaybetti.
Dünyaca tanınmış Lübnanlı şair, yazar ve tarihçi George Jordac, 83 yaşında hayatını kaybetti. Hristiyan bir aileye mensup olan Jordac, 40 yılını İmam Ali (a.s) hakkında araştırmaya adadığı ve bu konuda çok sayıda eser kaleme aldığı için ‘İmam Ali Aşığı’ olarak ün yaptı.
Jordac’ın, “İnsanlığın Adalet Sesi: İmam Ali” adlı müstesna eseri, Müslümanların yanı sıra diğer inanç mensuplarının da ilgi ve takdirini kazandı.
Emir’ül Müminin İmam Ali’nin (a.s) hutbeleri, mektupları, sözlerini ihtiva eden Nehc’ül Belaga’yı 40 kez okuyan ve ezber derecesinde bilen Jordac, kendi eseriyle ilgili olarak da “Onu yazarken sanki bir güç bana yardımcı oluyordu” demişti.
Hz. Ali (a.s) hakkında başka kitaplar da kaleme alan Jordac, “İmam Ali’yi (a.s) tanıdıktan sonra başka kimse hakkında kitap yazamayacağımı anladım” ifadesini kullanmıştı.
Jordac eserlerinde Hz. Ali (a.s) ve Nehc’ül Belaga ile ilgili olarak, “İmam Ali, insanlığın mirasıdır, adaletin sesidir. O, tarih kitaplarına sığmayacak kadar büyüktür, tarihin gerçeğidir. Kur’an-ı Kerim’den sonra en fesahatlı ve belagatlı kitap Nehc’ül Belaga’dır. Benim için semavi bir kitaptır. Arapça yazılan ilmi ve felsefi tüm kitapların özeti gibidir. Nehc’ül Belaga’yı okudukça, İmam Ali’nin mazlumiyeti daha bir anlaşılıyor” ifadelerine yer veriyor.
Anne ve babasının da Hz. Ali’ye olan sevgi ve saygısına tanıklık ettiğini anlatan Jordac, çocukluk yıllarındaki evlerinin giriş kapısının üstünde “Ali’den büyük yiğit, Zülfikar’dan keskin kılıç yoktur” ifadesinin bulunduğunu hatıralarında nakletmişti.
Jordac, İslam dünyasının önde gelen alimleriyle görüşüyor, düşüncelerini paylaşıyor ve çeşitli toplantılarda bir araya geliyordu.
ajanslar
Batı Şeria direniş merkezine dönüşüyor
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, Ürdün Nehri Batı Yakasının da yakında aynı Gazze gibi Siyonist rejime karşı direniş merkezi haline geleceğini belirtti. El-Ahde haber sitesine demeç veren Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, terör örgütü IŞİD’ı kuran ve destekleyen istihbarat teşkilatlarının başında MOSSAD’ın […]
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, Ürdün Nehri Batı Yakasının da yakında aynı Gazze gibi Siyonist rejime karşı direniş merkezi haline geleceğini belirtti.
El-Ahde haber sitesine demeç veren Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, terör örgütü IŞİD’ı kuran ve destekleyen istihbarat teşkilatlarının başında MOSSAD’ın geldiğini ifade ederek, bu bağlamda çok sayıda kanıt ve belgenin ortada olduğunu belirtti.
Terör örgütü IŞİD’in İslam adı altında eylem yaptıklarına temas eden Emir Abullahiyan, IŞİD eylemlerinin İslam ile hiç alakası olmadığını, tam tersine İslam’ı karalamaya çalıştığını kaydetti.
Bazı bölgesel ve uluslararası istihbarat servislerinin “tersine mühendislikle”, bölgeyi yıkmaya çalıştığını söyleyen İran Dış İşleri Bakan Yardımcısı, bunların Dera’dan başlayarak Suriye’de sahte bir devrim çalışmaları başlattıklarını ve hemen ardından muhaliflere silah sevkiyatına start verdiklerini hatırlattı.
İran Dışişleri Bakan Yardımcısı sözlerinin başka bir bölümünde, İran’ın terörle mücadele eden Irak halkı ve hükümetine desteğinin devam edeceğini belirtirken, BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Stephan D. Mitstura’nın görevinde başarılı olmasının Suriye halkının taleplerine dayalı gerçekçi siyasi çözüm sunulmasına bağlı olduğunu ifade etti.
Emir Abullahiyan, İran’ın terörle mücadele için Lübnan ordusuna destek verdiğini de sözlerine ekledi.
irna
Aşura merasimlerine saldırıların bilançosu
Aşura merasimlerine düzenlenen bombalı saldırılarda çok sayıda kişi şehit oldu….
NİJERYA
Nijerya’da İmam Hüseyin’e (a.s) matem merasimi düzenlemek için bir araya gelen Yobe halkına terör saldırısı düzenlendi. Düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre 23 kişi şehit olurken çok sayıda kişi de yaralandı.
İrna haber ajansının Fransa haber ajansından naklettiği habere göre, Nijerya’nın Yobe eyaletinde düzenlenen matem merasimine el yapımı patlayıcılarla saldırdığı ve bu saldırı sonucunda ise 23 kişiyi şehit ve çok sayıda kişiyi ise yaraladığını bildirildi.
El-Meyadin ise hayatını kaybedenlerin sayısının ondan fazla olduğunu aktardı.
IRAK
Irak’ın başkenti Bağdat’ta akşam saatlerinde düzenlenen eş zamanlı saldırılarda ilk belirlemelere göre, 9 kişi şehit olurken, 32 kişide yaralandı.
Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Hz. Hüseyin ve 71 arkadaşının şehit edilişini anma amacıyla düzenlenen “Aşura Törenlerinin” yapıldığı Kazimiyye bölgesindeki Adalet Polis Merkezi’ne atılan havan topu sonucu 1 polisin şehit oldu, 7 polis de yaralandı.
Kazimiyye’deki saldırılara eş zamanlı olarak, Bağdat’ın El-Griat, Suleyh Polis Merkezi ve Tunus semtinde meydana gelen bombalı saldırılar sonucu ise 8 kişi şehit olurken 25 kişinin de yaralandığı kaydedildi. Saldırıların sorumluluğunu henüz üstlenen olmadı.
SUUDİ ARABİSTAN
Suudi Arabistan polis güçleri Aşura günün ilk saatlerinde matem gruplarına silahlı saldırı düzenledi. Saldırıda 8 kişi ölürken, 30’u aşkın kişi de yaralandı.
Bu arda Arabistan mahkemeleri ülkenin doğusundaki olaylara karıştıkları suçlaması ile 5 kişiyi 5 ila 10 yıl hapse mahkûm etti.
BAHREYN
Halife rejimi güvenlik güçlerinin Muharrem ayı dolayısıyla Bahreyn’deki 19 köyde düzenlenen matem merasimlerine katılanlara yeniden saldırdı.
Bahreyn İnsan Hakları Cemiyeti yayınladığı bildiride, ülkenin 19 köyünde muharrem merasimlerine katılan matemcilere saldırı düzenlemeleri ve halife rejiminin dini ve mezhebi merasimlerin düzenlenmesi özgürlüğünü yasaklama çalışmalarını şiddetle kınadığını beyan etti.
Bildiride, her türlü dini ve mezhebi merasim düzenlenmenin insanların en doğal ve temel hakkı olduğu ve Bahreyn hükümetinin tüm uyarılara rağmen insan haklarını çiğnemeye devam ettikleri vurgulandı.
Daha önce dikta halife rejimi güvenlik güçleri, Muharrem merasimlerine saldırmış, Bahreyn’in çeşitli bölgelerinde Aşura simgelerini ve bayraklarını yok etmişti.
HİNDİSTAN
Muharrem ayının yedinci gününde Keşmir polisi cop ve göz yaşartıcı gaz ile Hz. Hüseyin’e yas tutan Ehlibeyt aşıklarına saldırdı.
Keşmir polisi tarafından düzenlenen saldırılar sonucu yaklaşık 10 kişi gözaltında alındı. Yaralılar hakkında ise henüz bir açıklama yapılmadı.
Ayrıca Muharrem ayı münasebetiyle düzenlenen merasimlerin hükümet aleyhinde protestoya dönüşmemesi için Tasua ve Aşura gününde matem merasimleri düzenlenmemesi için sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
‘İran ve Türkiye ya birlikte kazanacak, ya da birlikte kaybedecek’
İran’ın Türkiye Büyükelçisi Alirıza Bikdeli, “İran ve Türkiye ya birlikte kazanacak, ya da birlikte kaybedecek” dedi.
İran’ın Türkiye Büyükelçisi Alirıza Bikdeli, bölgenin geleceğini İran ve Türkiye arasındaki teamülün biçimi belirleyeceğini belirtti.
Bir dergiye mülakat veren Bikdeli, bölge dışı aktörlerin bölgeye yönelik yaptıkları planları bir yana, bölgenin kaderini asıl bölge ülkelerinin tutumu belirleyeceğini kaydetti.
Bikdeli, bu çerçevede İran ve Türkiye ya birlikte kazanacağını, ya da birlikte kaybedeceğini vurguladı.
Bikdeli ayrıca, İran ve Türkiye ilişkilerinin korunması her iki ülkenin ve bölgenin yararına olacağını ifade etti.
Bölgedeki savaş halkların kader ve geleceğini belirleyecektir
Lübnan Hizbullah Partisi Genel Sekreteri Hasan Nasrullah bölgedeki savaşın kesinlikle dini ya da mezhepsel bir savaş olmadığını vurgulayarak; bu savaşın tüm bölge halklarının kader ve geleceğini belirleyecek savaş olmasıyla herkesi ilgilendirdiğini vurguladı
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Beyrut’un güneyinde bulunan Seyyidüşşüheda kompleksinde düzenlenen ve binlerce kişinin izlediği Muharrem ayı sohbetlerine video-konferans şeklinde katıldı.
Nasrullah konuşmasında; “savaşımız herkesi ezmek ve yok etmek isteyen tekfirciler, ABD hegemonyası ve İsrail projesine karşı savaştır..” dedi.
Nasrallah , terör örgütü IŞİD’in cinayetlerine temasla; ‘Eğer Hizbullah Suriye’de olmasaydı, IŞİD’in cinayetleri Lübnan’da aşiretlere de kadar yayılırdı” dedi.
Libya ve Mısır’da yaşanan olaylara ilaveten Suriye’de muhtelif terör örgütleri arasında yaşanan çatışmaların savaşın mezhepsel yada dini, Sünni yada Şii savaşı olmadığını net bir şekilde kanıtladığını vurgulayan Nasurllah; kimi taraf ve devletlerin kasıtlı bir şekilde bu savaşı dini savaş olarak yansıtmaya çalıştıklarına dikkat çekti.
Nasrullah, Hizbullah hareketinin Suriye halkını teröristlere karşı savunmayı sürdüreceğini de söyledi.
Siyonist İsrail ve Amerika yanlısı işbirlikçi bazı çevrelerin, Hizbullah’ın Suriye halkını savunmasını siyasi düşmanlıktan dolayı çekemedikleri ve kabullenemediklerini belirterek, bunların gerçekte Lübnan halkını da düşünmeyen çevreler olduğunu söyledi.
Nasrallah konuşmasında ayrıca Hz.Mehdi’nin zuhurunun uluslararası bir vaka olacağını ve zamanın tüm tağutlarını yerle bir edeceğini; mustazafların iktidara geleceğini belirterek, ”Tabii bunun gerçekleşmesi için de ön hazırlığa ihtiyacı vardır. Yüce Allah mümin mustazafları iktidara ulaştıracaktır ve kıyametten önce onların hükümeti ahir zaman hükümeti olacaktır. Allah, nihayetinde Müslümanların muzaffer olacaklarını, müşriklerin ise yenilgiye mahkum olacaklarını vaad etmiştir. Müminler bu vaadlerin gerçekleşeceği günü sabırsızlıkla beklemektedirler” diye konuştu.
Nasrullah partisinin Mişel Avn’un Lübnan’da cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklediğini resmen açıklarken; Suriye ve İran’ın Lübnan’da cumhurbaşkanlığı seçiminin kolaylaştırılması karşılığında kimseden kesinlikle bir karşılık beklemediklerini belirtti.
”İmam Hamanei Türk halkına selam gönderdi”
Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi Seyyid İmam Ali Hamaney’in temsilcilerinden Hüccetü’l İslam Gazi Asker, İstanbul’daki Aşura merasimlerine bir konuşma yaptı.
Seyyid Ali Gaziasker’in (İran İslam Cumhuriyeti Rehberi Ayetullah Uzma Seyyid Ali Hamanei’nin Özel Temsilcisi) Aşura merasiminde yaptığı konuşmanın tam metni:
Bismihi Teâlâ
Allah’ın selamı bu Aşura gününde Resûlullah (s.a.a.), Aliyyü’l-Murtaza ve Fatımatü’z-Zehra (aleyhimasselam) oğlu Hüseyin b. Ali (a.s.)’ın zikrini ve yolunu canlı tutmak için bu büyük ve görkemli toplantıya iştirak eden siz azizlerin üzerine olsun!
En başta, İslam İnkılabı’nın çok değerli rehberi Hazreti Ayetullahu’l-Uzma İmam Hamenei’nin sıcak ve samimi selamını siz azizlere iletmeyi gereklilik addediyor ve İran İslam Cumhuriyeti’ni bu merasime davet ettiği için çok muhterem Şeyh Selahaddin kardeşime teşekkür ediyorum.
Aşura’nın insanlık için pek çok mesajı vardır, Hüseyn b. Ali’nin (a.s.) bizzat kendisi konuşmalarında Aşura’nın birkaç önemli hedefini saymış, “Ben kudret ve mal elde etmek için kıyam etmedim” buyurmuş ve hedeflerinin şunlar olduğunu belirtmiştir:
1. Dini ve onun ayetlerini halka göstermek
2. Toplumu ıslah edip fesadın kökünü kesmek
3. Allah’ın mazlum kulları için emniyet sağlamak
4. Allah’ın farzları, sünnet ve ahkâmı ile amel edilmesini sağlamak
5. Hz. Peygamber ve Ali b. Ebu Talib’in sünnet ve sireti ile amel etmek
6. Zalimlerle yaşamayı zül saydığını ve asla zillet yükü altına girmeyeceğini, “Heyhat minne’z-zille” diyerek ortaya koymak
7. Halkın özgür olması. “Fekûnû ahraren fi dünyâkûm.”
Bu hedeflerin tahakkuku sadece Hüseyn b. Ali’nin kıyamına özgü değildir ve tüm bunlar Müslümanların tamamının vazifesidir. O Hazret tarihin tüm Müslümanlarına kendi sesiyle “Her gün Aşura, her yer Kerbela’dır” gerçeğini öğretmiş ve herkese “Sizin için bunda güzel örnek vardır” mesajını iletmiştir.
Hüseyin (a.s) tüm Müslümanların ve dünyanın bütün özgürlükçülerinin mahbubu ve örnek şahsiyetidir.
Hindistan’ın önderi Gandi “Ben Hind halkını sömürgeciliğin sultasından kurtarmak için Kerbela’yı ve Hüseyin b. Ali’yi örnek aldım” demiştir.
Bütün Müslümanların Ali b. Ebu Talib ve Resûlullah’ın Ehl-i Beyt’ine itikadı vardır, bizim bu devirdeki vazifemiz ise zamanın Yezidilerini tanımak ve onların zulmü karşısında kıyam etmektir.
Amerika ve Siyonizm zamanımızın en belirgin Yezidilerine ve zalimlerine örnektirler.
İsrail son 53 günlük Gazze savaşında yaklaşık 2000 çocuk, kadın ve günahsız insanı şehid etmiş ve 20 binden fazla insanı yaralayıp sakat bırakmıştır. Kerbela’da Ali Asgar gibi mazlum çocuklar şehid oldular, bunlar da binlerce çocuğu şehid ediyorlar.
Kerbela’da çadırları ateşe verdiler, kadın ve çocukları esir aldılar ve bugün de tekfirciler cami ve tekkeleri, enbiya ve evliyanın kabirlerini ateşe veriyor ve kadın ve kızları esir alıp pazarlarda satıyorlar.
Bugün de Hak ve batıl karşı karşıya gelmiştir ve hepimizin vazifesi zulüm, tecavüz, çocuk katli, fesad ve cinayet karşısında durmak ve Hakkı müdafaa ve batıl ile mücadeledir.
Siz azizler bilin ki bugün İslam düşmanları batıda İslamofobi ve İslam ülkelerinde de etnik ve mezhebi fitneyi doğurmuşlardır, ta ki böylelikle hakkı öldürüp Müslümanların kaynaklarını yağmalayabilsinler.
Uyanık olmamız gerekmektedir, bugün bizim vahdete ihtiyacımız vardır. Hepimiz zulüm karşısında kıyam etmeli ve Amerika, İsrail ve tekfirciler gibi zamane Yezidilerinin fitnesini ortadan kaldırmak ve sulhu, adaleti, barış içinde bir arada yaşamayı ve dini ve ahlaki değerleri tüm dünyada yaygınlaştırmak zorundayız.
Bu esas gereğince bu büyük toplantıda hazır bulunan bizler; Şiiler, Aleviler ve Ehl-i Sünnet, hepimiz son nefer ve son nefese dek Aşura’nın hedeflerinin gerçekleşmesi ve zulüm, istibdad, tefrika ve ihtilaf ile mücadele edip savaşmak için Hüseyin b. Ali (a.s.)’a söz veriyor ve feryad ediyoruz: Lebbeyk ya Hüseyin! Lebbeyk ya Hüseyin!
Konuşma Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi Seyyid İmam Ali Hamaney’in sağlık ve sıhhatine salavat ile sona erdi.
Emperyalizmle Mücadele Günü, Kahrolsun Amerika
Emperyalizmle Mücadele Gününün sloganları: Kahrolsun Amerika, Kahrolsun İsrail, Heyhat Minne Zille, zillet bizden uzaktır.
Bugün 4 Kasım, Emperyalizmle Mücadele Günü’dür. 4 Kasım’ın değeri, bu tarihin İran için önemli olan 3 olaya tanıklık etmesinden geliyor. 4 Kasım 1964 tarihinde Amerikan ve İsrail aleyhine konuşma yapan İmam Humeyni Şah rejimi güçleri tarafından tutuklanmış, tutuklanmanın ardından sırasıyla Türkiye, Irak ve Fransa’ya sürgün edilmişti. İnkılap hareketinin yoğun olduğu 4 Kasım 1978’de Şah rejimi güçlerinin gösteri düzenleyen üniversite öğrencileri üzerine ateş açmasıyla bir grup öğrenci hayatını kaybetmişti. 4 Kasım 1979’da ise Amerikan büyükelçiliği bir grup üniversite öğrencisi tarafından işgal edildi. 90 kişiyi rehin alan üniversite öğrencileri, rehinelerin 52’si 444 gün boyunca serbest bırakılmadı. Bu olayın ardından ABD İran ilişkileri koptu ve iki ülke arasında bölgede ve uluslararası çapta amansız bir mücadele başladı ve hala da devam etmektedir.
Emperyalizmle Mücadele Gününün bu yıl Aşura gününe rastgelmesi bu güne daha derin bir anlam kazandırdı. Çünkü İran’ın müslüman halkı emperyalizmle mücadele azim ve kararlılığını İmam Hüseyin ve yaranının zamanın müstekbir iktidarına karşı uzlaşmasız mücadelesinden ilham alarak sürdürdüğüne inanmaktadır.
4 Kasım Emperyalizmle Mücadele Günü çerçevesinde İran’ın tüm kentlerinde büyük gösteriler düzenlendi. Dünya Emperyalizmle Mücadele Günü’nde başkent Tahran’daki eski büyükelçilik binası önünde toplanan on binlerce öğrenci, Amerika ve İsrail aleyhine slogan attı.
Zalimleri yenmek için sadece Hz. Mehdi’yi beklemek doğru değil.
Seyyid Hasan Nasrallah, Muharrem ayının yedinci gününde yaptığı konuşmada ahir zaman alametlerinden ve Hz. Mehdi’nin zuhurundan söz etti.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Beyrut’un güneyinde bulunan Seyyidüşşüheda kompleksinde düzenlenen ve binlerce kişinin izlediği Muharrem ayı sohbetlerine video-konferans şeklinde katıldı. Nasrallah şöyle konuştu: Hz. Mehdi’nin zuhuru uluslararası bir vaka olacak ve zamanın tüm tağutlarını yerle bir edecek; mustazaflar iktidara gelecek. Tabi bunun gerçekleşmesi gereken ön hazırlığa ihtiyacı vardı. Yüce Allah mümin mustazafları iktidara ulaştıracaktır ve kıyametten önce onların hükümeti ahir zaman hükümeti olacaktır. Allah, nihayetinde Müslümanların muzaffer olacaklarını, müşriklerin ise yenilgiye mahkum olacaklarını vaad etmiştir. Müminler bu vaadlerin gerçekleşeceği günü sabırsızlıkla beklemektedirler. Elbette hiçbir şey yapmadan oturup beklemek doğru değildir. Ahir zaman alametleri gelecek hakkında bizlere bir projeksiyon sunmakta, önümüzü net olarak görüp ilerlememize ve gerekli azami çabayı sarf ederek yolumuzu sürdürmemize yardımcı olmaktadır. Dediğim gibi, sadece oturup Hz. Mehdi’yi beklemek doğru değil; aksine bu yolda faaliyet göstermeli ve Allah’ın vaadlerine inanarak yolumuzu sürdürmeliyiz.
Nasrallah sözlerine şöyle devam etti: Yeryüzünü adalet ve hakkaniyetle dolduracak olan Hz. Mehdi Hz. Muhammed Peygamberin (s.a.a) Ehlibeytindendir ve biz inanıyoruz ki Hz. İsa Mesih de zuhur edecek, dünyaya adalet hâkim olacaktır.
Zuhur alametlerinden bazılarına değinen Nasrallah şöyle konuştu: Hz. Mehdi’nin zuhurundan önce bazı alametler gerçekleşecektir. Süfyani, Horasani ve Yemani’nin zuhur etmesi bu alametlerdendir. Süfyani, Medine’ye doğru bir ordu gönderecek; beldeleri viran edecek ve birçok cinayetler işleyecek.
Nasrallah, Hz. Mehdi’nin zuhurunun vakti konusunda şöyle dedi: Zuhurun, aynen kıyamet gibi kesin olmakla birlikte vuku bulacağı anı, Allah’tan başka kimse bilemez.
safaqn