
کارگر
Nükleer müzakerelerden sonuç almak imkansız
İran ve 5+1 grubuyle Almatı-2’de yapılan nükleer müzakerelere işaret eden İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi, İran İslam Cumhuriyetiyle tezatta olan batının bu tutumu dolaysıyla nükleer müzakerelerden sonuç almanın imkansız olduğunu söyledi.
İran ve 5+1 grubu arasında Almatı’da yapılan nükleer müzakereleri Mehr Haber Ajansı’na değerlendiren İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Nevzer Şefii, Ashton ve Celili’nin müzakereler bitiminde dile getirdikleri görüşlerine işaret ederek, söz konusu müzakerelerden erken sonuç alınamayacağını ifade etti.
Nükeer sorunun İran ve 5+1 grubu arasındaki sorunların bir parçası olduğunu açıklayan Nevzer Şefii, batının teknik konular yerinde siyasi tutumunu değiştirmesi gerektiğinin altını çizdi.
İran İslami Şura Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi, İran İslam Cumhuriyetiyle tezatta olan batının bu tutumu dolaysıyla nükleer müzakerelerden sonuç almanın imkansız olduğunu söyledi.
İran’da Nükleer Teknoloji Milli Günüİran’ın beş yeni radyoaktif ilacı görücüye çıktı
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın katıldığı törende İran’ın beş yeni radyoaktif ilacının tanıtımı gerçekleşti.
İran’da Nükleer Teknoloji Milli Günü dolaysıyla düzenlenen etkinlikte Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, İranlı uzmanların kazanımı olan beş yeni radyoaktif ilacın tanıtımını gerçekleştirdi.
Yeni ilaçların yerel teknoloji ve İranlı nükleer uzmanlarlarca ve Cumhurbaşkanı Bilim ve Teknoloji İşleri Yardımcısı’nın himayesi ile üretildiği belirtildi.
"Dünya bu şekilde idare edilemez/Siz kimsiniz?..."
Batılı ülkeleri sert şekilde eleştiren İslami İran Cumhurbaşkanı, dünyanın bu şekilde idare edilemeyeceğini ifade etti.
MHA'nın bildirdiğine göre, Tahran’da düzenlenen 19 Nisan Nükleer Teknoloji Günü töreninde konuşma yapan İslami İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, İranlı bilim adamları tarafından üretilen ve çeşitli hastalığın tedavisi için kullanılan bir kaç radyoizotopun seri üretiminin açılışı yapıldığını ifade etti.
Nükleer getirilerin pek çok alanda olduğu gibi tarım alanında da kullanıldığını hatırlatan Ahmedinejad, bu gün yeni açılışı yapılan ve her tonu uranyumuna dönüştürülerek yarım kilo sarı kek elde edebilecek Sagand madeninin açılışı yapıldığını dile getirdi.
İslami İran Cumhurbaşkanı, halkları nükleer teknolojiden alıkoymak isteyen Batılı ülkelerin çeşitli bahanelerle kurdukları kandırmaca oyunlarına işaret ederek, nükleer enerjinin bütün halklara ait olduğuna dikkat çekti.
Daha önce barışçıl nükleer çalışmalarının durdurulması veya kullanılmasının İmam Hamanei'nin tedbiriyle gerçekleştiğini ifade eden Ahmedinejad, çalışmaların durdurulmasıyla ilgili Batılıların İran’a karşı dürüst davranmayarak İran isteğini temin etmediklerini konuşmasına ekledi.
Konuşmasının bir bölümünde yüzde 20 düzeyde nükleer zenginleşirme çalışmalarına işaret eden Ahmedinejad, yüzde 20 oranında nükleer zenginleştirmenin İslam Cumhuriyeti için stratejik bir zenginlik oduğunu ifade etti.
Ahmedinejad ayrıca, bu teknolojinin çok az ülkede bulunduğuna da dikkat çekti.
İran halkının nükleer teknolojiyi elde etmemesi için batılı ülkelerin engellerine işaret eden Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, batılı ülkelerin kimi halkın neyi sahip olabileceği ve kimin sahip olamayacağı tutumlarını eleştirerek, onlara “Siz kimsiniz”diye hitap etti.
Ahmedinejad, dünyanın bu şekilde idare edilemeyeceğini konuşmasına ekledi.
İran halkı baskı ve psikolojik savaşla kendi ülküsünden el çekmez
İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, İran halkının, düşman'ın psikolojik savaşı ve baskıları ile kendi ilke ve ülkülerinden vazgeçmeyeceğini ispatladığını bildirdi.
İran devlet televizyonun haberine göre, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, milletvekillerini kabulünde yeni hicri-i Şemsi yılının İran halkı ve tüm halklar için onur, başarı, sağlık ve kalkınma yılı olması temennisini dile getirerek, baskıları alt etmek ve ülkenin kalkınması yönünde hareket etmenin meclisle hükümetin dayanışma ve gönül ortaklığı içinde olmalarını ve büyük projelerin hayata geçirilmesindeki direnişlerine bağlı olduğunu bildirdi.
İran Cumhurbaşkanı, alt yapı ve temel konulara girilmesinden korkulmaması gerektiğini bilakis cesaretle bu mevzuların gündeme getirtilmesi ve sorunların giderilmesini çalışılması gerektiğini söyledi.
Ahmedinejad, düşman'ın halkı umutsuzluğa sürüklemek istediğini, ancak halkın sahneye geldiğini ve her şeyi değiştirmeye muktedir olduğunu belirtti.
Çalışmaların Allah rızası doğrultusunda olması gerektiğini belirten Ahmedinejad, seçimlere en yüksek düzeyde katılımın sağlanması için çaba gösterilmesi ve atmosferin yasal çerçevede kardeşlik ve dostluk esasına göre olması gerektiğini söyledi.
İran halkının haklarını sonuna kadar koruyacağız
İran İslam Cumhuriyeti Milli Güvenlik Yüsek Konseyi Sekreteri, "Batı ülkelerinin ve Avrupa'nın bize inanması lazım. İran olarak kendi halkımızın haklarını uluslararası platformlarda sonuna kadar koruyacağız."dedi.
Kazakistan'ın Almatı şehrinde iki gün buyunca kapalı kapılar arkasında devam eden müzakerelerin ardından basın toplantısı düzenleyen İran İslam Cumhuriyeti Milli Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Said Celili, herhangi bir ilerleme sağlayamadıklarını ama müzakere sürecinin devam edeceğini belirtti.
Konuşmasına Kazakistan'a teşekkür ederek başlayan Celili, İran olarak "5+1" grubu ülkelerine yeni teklifler sunduklarını söyledi.
"5+1" grubu ülkelerin bir çok soru sorduğuna dikkat çeken Celili, bütün sorulara açık ve anlaşılır cevaplar verdiklerinin altını çizdi. "İran olarak biz, anlaşmadan yanayız." diyen Celili sözlerine şöyle devam etti: "İki gündür yaptığımız görüşmeler sonucunda bu aşamada "5+1" grubu ülkeler ile anlaşmaya çok uzak olduğumuzu gördük. Batı ülkelerinin ve Avrupa'nın bize inanması lazım. İran olarak kendi halkımızın haklarını uluslararası platformlarda sonuna kadar koruyacağız."
Celili, bir sonraki müzakerenin yeri ve tarihine ilişkin tarafların bir araya gelebileceğini de sözlerine ekledi.
Ölüler için Kur’an okumak doğru mudur?
İslam’ın bakışında ölümün anlamı insanın hiç olması ve yok olması değildir. Bilakis ölümün manası, yok olmayan insan ruhunun bedenden ilişki ve irtibatını kesmesi, neticede bedenin yok olması, ruhun belirli bir zamana dek hayatına devam etmesi ve sonra yeniden bedene dönmesidir.[1] Yüce Allah şöyle buyuruyor: “(Kâfirler dediler ki:) Biz toprakta yok olduktan sonra mı, biz mi yeniden yaratılacakmışız? Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler. De ki: Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”[2] Yüce İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Mümin bireylerin dünyadan ayrılması karanlık, darlık ve baskılardan aydın ve geniş bir fezaya giren bebeğin anne karnından çıkması gibidir.”[3]
İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Ey insanlar biz ve sizler yok olmak için değil, baki kalmak için yaratıldık. Sizler ölüm ile dünyadan gitmemektesiniz, sadece bir evden başka bir eve taşınmaktasınız. Bundan dolayı tarafına hareket etmeniz gereken ve ebedi kalacağınız evin azık ve erzakını hazırlayın.”[4] İmam Hasan’dan (a.s) ölüm nedir diye soruldu ve kendisi şöyle buyurdu: “Ölüm mümine nasip olan en güzel sevinçlerdendir.”[5] İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyuruyor: “Ölüm sizi dünya dertlerinden Allah’ın refah ve lütfüne ulaştıran bir köprüdür ve Allah’ın düşmanları içinse saraydan zindana intikal etmektir.”[6] Neticede ayet ve rivayetler ölmeyle ve cesedin çürümesiyle ruha bir zarar gelmediğini göstermektedir. Ruhumuz olduğu gibi kalmakta ve kendi başına bağımsızlık ve öznellik taşımaktadır; zira bizim şahsiyetimiz beden ve cesedimizle değil, ruh ve canımız iledir. Ölüm yokluk, bitiş ve fena değildir. Sadece bir âlemden başka bir âleme intikal etmektir ve insan hayatı bir şekilde sürmektedir.
Ölüler İçin Kur’an Okumak
İnsan öldükten sonra kendisinin yakınları ve diğer müminlerin bazı farz amelleri yapması gerekir. Gusül, kefenleme, namaz, defnetme ve ölünün edebildiğince çabuk kaza edilmesi gereken farzları bu kabildendir. Yanı sıra ölüler için bazı amellerin yapılması da müstehaptır. Sadaka vermek, dua etmek ve Kur’an okumak bunlardan sayılır. Ölüler için Kur’an okumanın müstehap olduğunu ispat etmek hakkında ise iki tür delil öne sürülebilir: Birinci türde genel olarak ölü ve göçmüşlerinizi hatırlayın ve kendi iyi işlerinizden onları faydalandırın diye belirten rivayetler mevcuttur. Çok açık olduğu üzere Kur’an okumak da iyi ve beğenilen işlerdendir. Bu hususta bazı rivayetler mevcuttur ve onların bazılarına işaret ediyoruz:
1. Hz. Peygamberden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: Kabirlerde dinlenen ölülerinizi unutmayın. Ölüleriniz sizin iyiliğinizi beklemektedir. Ölüleriniz hapistedir ve sizin iyi işlerinize göz dikmişlerdir. Onların bir iş yapacak güçleri yoktur, sizler sadaka ve dua onlara hediye edin.”[7]
2. Hz. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Dirinin kendisine verilen hediyeden dolayı sevinmesi gibi, ölü de kendisi için istenen rahmet ve bağışlanmadan dolayı sevinir.”[8]
İkinci türde ise ölüler için Kur’an okumanın eserlerini beyan hadisler mevcuttur. Mesela İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: Herkim bir müminin kabrini ziyaret eder ve onun kenarında yedi defa Kadir suresini okuyacak olursa, Allah onu kabir sahibiyle birlikte bağışlar.”[9]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, Amuzeş-i Din, Cem Averi, Telfik ve Tamzim: Ayetullahi, Seyid Mehdi, s. 133, Defter-i İntişarat-ı İslamî, Vabeste be Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, çap-ı çarom, 1375 ş.
[2] Secde, 10 ve 11.
[3] Gerdeaveri ve tercüme, Payande, Ebu’l-Kasım, Nehcü’l-Fesahe, hadis. 2645, sazman-ı Çap Ve İntişarat-ı Cavidan.
[4] Şeyh Mufid, İrşad, s. 229, tercüme-i Muhammed Bakır Saidi Horasani, İntişarat-ı İslamiye.
[5] Feyz Kaşani, Molla Muhammed Muhsin, Muhecebbetü’l-Beyza, c. 8, s. 255, Çaphane-i Saduk, Tahran.
[6] Muhecebbetü’l-Beyza, c. 8, s. 255.
[7] Yezdi, Şeyh Hasan b. Ali, Envaru’l-Hidayet, s. 115, Çaphane-i Numan, Necef.
[8] Muhecebbetü’l-Beyza, c. 8, s. 292.
[9] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 82, s. 169, Ez Menşurat-ı Çaphane-i İslamiye, Tahran.
NPT'den çıkma seçeneği İran'ın masasında
İran İslami Şura Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu Başkanı, batılıların nükleer silahların azaltılması ve İran'ın kesin hakkı olan nükleer hakkını tanımaması gibi konulara bağlı kalmamaları durumunda NPT anlaşmasından çıkma seçeneğinin İran'ın masası üzerinde bulunduğunu söyledi.
El-Alem televizyonuna bir açıklamada bulunan İran İslami Şura Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu Başkanı Alattin Brucerdi, Batının yaptırımları artırması ve nükleer meseleyi yeniden BM Güvenlik Konseyine göndermesi durumunda İran'ın muhtemel tepkilerine temasla tüm seçeneklerin İslami Şura meclisinde masa üstünde bulunduğunu söyledi.
Brucerdi, "İran'ın silahsızlanma anlaşması olan NPT'ye ve UAEA kurallarına bağlı kalması ama aynı zamanda ABD ve batının NPT anlaşmasını göz ardı etmeleri kabul edilemez bir durumdur. Böyle bir durumda İran'ın NPT üyeliğinin devam etmesinin hiçbir delili yoktur. İslami Şura Meclisi bu konuyu gözden geçirebilir" ifadesini kullandı.
İran ile 5+1 grubu arasındaki görüşmelerde var olan engellere de temas eden İran İslami Şura Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Siyaset Komisyonu Başkanı, Amerikalıların UAEA ve NPT kurulları uyarınca İran'ın nükleer çalışmalarını hukuki ve teknik açıdan değerlendirmesi gerektiğini, ancak bu meseleye bakışının siyasi olduğunu söyledi.
"Mısır'da Şiileri istemiyoruz, hepsini öldürürüz"
Mısır’da Washington ile Kahire arasındaki ilişkiye ses çıkarmayan, ancak İslam Dünyasının iki önemli gücü İran ile Mısır arasında gelişen ilişkilere tahammül edemeyen sözde Selefi bir grup, İran’ın Kahire Büyükelçisi Mucteba Amani’nin evine saldırdı.
Euronews'in haberine göre Mısır'da sözde selefi bir grup, ülkelerinde misafir konumundaki İran Büyükelçisinin ikamet ettiği eve saldırmakla yetinmeyerek, neden saldırdıklarını soran muhabire, Şii Müslümanları Mısır'da istemediklerini, eğer gelirlerse hepsini öldürmekle tehdit etti.
Mısır’da Washington ile Kahire arasındaki ilişkiye ses çıkarmayan, ancak İslam Dünyasının iki önemli gücü İran ile Mısır arasında gelişen ilişkilere tahammül edemeyen Selefi bir grup, İran’ın Kahire Büyükelçisi Mucteba Amani’nin evine saldırdı.
İranlı turistlerin Mısır’a gelmesini ve iki ülke arasındaki yakınlaşmayı istemediklerini söyleyen Selefi grup, Amani’nin evine taşlı saldırıda bulunarak, evin duvarına batı destekli Suriyeli muhaliflerin kullandığı bayrağı astı.
Kendisine mikrofon uzatılan selefi grup mensubu, Şii Müslümanları Mısır’da istemediklerini belirterek şu tehditleri savurdu: “Mısır Müslüman ve Sünni bir ülkedir. Biz Şiileri burada istemiyoruz. Eğer gelirlerse hepsini öldürürüz.”
“İran’ı burada istemiyoruz”, “Beşar destekçileri defolun”, “Şiilere hayır” şeklinde sloganlar atan gruba polisin müdahale etmede yetersiz kaldığı görüldü!!
Euronews muhabirine saldırı
Öte yandan Mısır’daki gelişmeleri takip eden Euronews muhabiri Muhammed Shaiki İbrahim, İran’ın Kahire Büyükelçisi Mucteba Amani’nin evine saldırı düzenleyen aynı sözde selefi grup tarafından tartaklandı.
Shaiki İbrahim Filistinli bir Sünni olduğunu söylese de aksanında ötürü saldırgan grubu Şii olmadığına ikna edemedi ve saldıranların tartaklamalarına maruz kaldı. Eylemciler Euronews kameramanının görüntü almasını engelledi ve mikrofonu parçaladığı öğrenildi.
İran bu yılda uzaya 7 uydu fırlatacak
Tahran- İran Uzay Kurumu Başkanı, İran’ın yeni yılı olan 1392 yılında uzaya 7 uydu fırlatılacağını bildirdi.
İran’ın 1392 yeni yılında ülkenin uzay çalışmaları hakkında Mehr Haber Ajansı’na konuşan İran Uzay Kurumu Başkanı Hamid Fazeli, bu yılda uzaya 7 uydu fırlatacaklarını bildirdi.
Fazeli, fılatılcak uyduları şöyle sıraladı:
Nahid Uydusu: Kanatları açılabilecek olan bu uydu yeryüzünün 370 km’sinde yer alacak bu uyudu Safir-1 uydu yaşıyıcısıyla yörüngede yerleşecektir.
Facr Uydusu: Safir B1 uydu taşıyıcısıyla uzaya fırlatılacak bu uydu yeryüzünün 450 km’sinde yerleşmesi bekleniyor.
AT Sat, Şerif Sat, Tolu ve Zafer uyduşları: Üniversite ortamında dizayn ve üretilen bu uyduların inşası son aşamasına gelinmiştir. Bu uydular yüksek çözülürlük kabiliyetiyle yeryüzünden görüntülme görevini yerine getireceklerdir.
Misbah uydusu: Bir haberleşme uydusu olan bu uydunun inşası son aşamasındadır ve laboratura ortamında bütün testleri başarıyla tamamlanmıştır.
İran Uzay Kurumu Başkanı, açıklamasının devamında, daha ağır uydular için tasarlanan Simurg ve Gognus uydu taşıyıcılarının inşası program kapsamında başlayacağını kaydetti.
Şam ve Irak diyarlarında zer-zor-nifak ittifakı
Allah’ın Adıyla
Şam ve Irak diyarlarındaki cinayetlerin baş musebbibi zer, zor ve nifak ittifakıdır. Bu bölge tarihini İslam sonrası dönemde az çok inceleyenler bu durumun yeni olmadığını, ta İslam’ın ilk asrında zer-zor- nifak üçlüsünün müslümanların başına ne belalar getirdiğini görürler. Aradan yüzyıllar geçmesine rağmen sahnelenen oyun birbirine o kadar benzemektedir ki mahiyet ve içerik olarak pek değiştiği söylenemez, sadece oyuncuların ismen değiştiği görülmektedir.
Nedir bu oyun? İktidarı ele geçirme, iktidarını sürdürme ve iktidar nüfuz alanını genişletme planları.
Bahane nedir? Dini koruma(!), demokrasiyi koruma, sözde işlenen cinayetleri durdurma söylemleri.
Planın uygulayıcıları kimlerdir?
Zer, yani ekonomik güç sahipleri, dün ümmetten topladıkları altın ve gümüşleri iktidarlarını ayakta tutmak için haracayanlar, bugün ise ümmetin petro-dolarlarını uluslararası siyonizmin hizmetine sunanlar, üç günlük iktidar uğruna ülkelerin zenginliklerini Batı emperyalizmine peşkeş çekenler ve...
Zor, yani askeri güce sahip olanlar. Bu gücün günümüzdeki temsilcisi Batı müstekbirliği, onun savaş makinesi NATO, bölgedeki doğal üssü siyonist rejim ve aynı güçlerin güdümündeki terör örgütleri ve...
Nifak, münafıklar, iktidar makamını işgal etmek için dindarların inançlarını istismar eden partiler/liderler, sapık inanç sahipleri, siyasal hedefleri uğruna insanların katledilmesini caiz görenler, hakk ve Batı müstekbirliği karşısındaki direniş cephesi üzerine şüphe düşürmek için mezhebi taassupları tahrik edenler, kendileri gibi düşünmeyenleri(uşaklık etmeyenleri) tekfir edenler ve hepsinden daha kötüsü nifak cephesinin siyasetlerini tevil etmek için çırpınıp duran kitle iletişim araçları/medya ve gönüllü veya satılık kalemler.
Bugün Irak ve Şam diyarlarında sürdürülen savaşın, cinayetlerin planlayıcısı ve uygulayıcısı tanımlamaya çalıştığımız zer-zor ve nifak cephesi ittifakıdır. Her ne kadar dağınık ve düzensiz görülse de bölgemizde İslam’a ve müslümanlara karşı sürdürülen cinayetlerin baş sorumlusu bu üçlü ittifak, perde arkasında müstekbir güç ABD’nin koordinatörlüğünde oldukça sistematik bir şekilde çalışmaktadır. Irak ve Suriye’deki karşıklıklar ve iç savaştan tutun ülkemizde açılımlar adı altında sürdürülen siyasetlere ve özür diye millete yutturulan kayıkçı kavgasına kadar bütün gelişmelerin arkasında bu üçlü ittifakın planları yatmaktadır.
Başbakan’ın çarketmeleri
Başbakan Erdoğan’ın çarketmeleri artık bıkkınlık derecesine varmış bulunuyor. Ama her nedense nifak cephesinin önemli kolu medya bu dönüşleri ustalıkla tevil etmekte, kırılan potları başarı gibi göstermektedir.
Başbakan Erdoğan’ın “one minute”u, “özür komedisi”, “ siyonizmi faşizm ve anti semitizmle aynı tutuş”una dair sözleri, Libya ve patriot füzeleri konularında takındığı tavırları ve kısa bir süre sonra bütün bu görüşlerinden çarketmesi acaba neyin alametidir? Acaba söyledikleri mi yersiz ve hatalıydı, yoksa çarketmeleri mi?
Başbakan Erdoğan’ı tanıyanlar, özellikle de gençlik yıllarını, gömlek değiştirme dönemi öncesini bilenlerin onaylayacağı üzere Tayyib Erdoğan’ın bütün bu söylemleri o dönemlerini çağrıştıran şuuraltındaki görüşleridir. Yani bazen iktidarda olduğunu, iktidarda kalmasında zer ve zor çevrelerinin destek ve rolünü unutmaktadır ve unuttuğu için de pot üstüne pot kırmakta ve bugün söylediğini bir hafta sonra inkar etme zorunda kalmaktadır.
Yaptıklarını telafi etmek ve dünyaya egemen zer ve zor güçlerini memnun etmek için geri adım attığı yetmiyormuşcasına öncekinden daha fazla tavizler vermek zorunda kalmaktadır. Özür komedisi bu cümleden olup sırf siyonizmle ilgili sözlerinden dolayı kendisini affedirtmek için siyonist rejim başbakanın yarım yamalak özrünü – eğer özür olarak kabul edilirse- kabul ettiğini iftiharla dile getirmiş ve nifak cephesinin medya kolu ise bunuı ballandıra ballandıra anlatmaya devam etmektedir.
Başbakan daha da ileri giderek ABD başkanı Barack Obama’nın sesini özlediğini söyleyecek duruma gelmiştir. Yani istikbarın temsilcisinin, günümüz firavununun sesini duymaya ne kadar hevesli olduğunu ifade edecek bir konuma gelmiştir. İnanmak zor olsa da belki de gerçekten özlemiş olabilir. Allah başbakanımızı sevdiklerine kavuştursun ve dünya ve ahirette birlikteliklerini sağlasın demekten başka söz bulamıyorum.
Rabbim lutfu keremiyle bizi de sevdiklerimize, özlediklerimize kavuştursun. Ailece Irak diyarındaki masumları, şehidleri ve evliyaullahı ziyaret etmek niyetiyle biraz sonra yola koyulacağız inşallah.
Allahummec’al mehyaye mehya Muhammed ve ali Muhammed ve Memati Memate Muhammmedin ve ali Muhammed,
İlahi yaşantımızı Muhammed ve soyunun hayatı gibi kıl ve ölümümüzü Muhammed ve soyunun ölümü gibi kıl.
Vesselamu aleykum ve rahmetullah
Y. ZİYA T.YILMAZ