
کارگر
İslam inkılabı rehberi sayesinde Barış boru hattı gerçekleşti
Pakistan cumhurbaşkanı İslam inkılabı rehberinin tavsiyeleri olmasaydı İran-Pakistan doğal gaz boru hattının gerçekleşemeyeceğini belirtti.
İran cumhurbaşkanlığı enformasyon merkezinin bildirdiğine göre Pakistan cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari İran'ın güney doğu ortak sınır bölgesinde İran-Pakistan Barış boru hattı inşaatına başlama töreninde yaptığı konuşmada "İslam inkılabı rehberinin tavsiyeleri ve Mahmut Ahmedinejad'ın destekleri olmasaydı bugün Barış boru hattı gerçeklemiş olmayacaktı" dedi.
İran ve Pakistan'ın var olan işbirliği alanlarını daha da geliştirmeye kararlı olduklarına değinen Pakistan cumhurbaşkanı hiçbir etkenin ikili ilişkilerin gelişmesine engelleyemeyeceğini ifade etti.
Pakistan cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari: İran halkı, İslam cumhuriyeti kurucusu İmam Humeyni (ra) ve İslam inkılabı rehberinin tavsiyeleri sayesinde olumlu ilerlemeler kaydetmiştir ve günümüzde tüm dünya İranlılara saygı duyuyor ve Pakistan milleti de İranlılara karşı sevgi besliyor' şeklinde konuştu.
İslam İnkılabı Rehberi İmam HameneiSporcular erlik ve yiğitlik sıfatlarını güçlendirmeli
İranlı sporcu, antrenör, dünya çapındaki müsabakalardan madalya kazananlar ve Spor ve Gençlik Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir grup dün İslam İnkılabı Rehberi’yle görüştüler.
İslam İnkılabı Rehberi İmam Seyyid Ali Hamenei eski ve yeni sporcular, antrenör, uluslararası çeşitli olimpiyat ve yarışmalarda madalya kazanan sporcular ve ayrıca Spor ve Gençlik Bakanlığı yetkililerinden oluşan bir topluluğu kabulünde yaptığı konuşmada, ülke sporcu ve şampiyonlarını kimlik, kişilik, kesin irade, yüksek zeka, güçlü inanç elçileri ve İran halkının dinine bağlı er kişiler olarak tanımlayıp “Şampiyon sporcularımız, genç kabiliyetler başta olmak üzere diğer insanları da doruğa doğru harekete geçiren zirveye benzerler” diye vurguladı.
İmam Hamenei daha sonra, sporda şampiyonluk gibi yüksek dereceler kazanmanın güçlü irade, ciddi gayret ve yüksek zeka olmadan mümkün olmadığının altını çizerek “Kahramanlar bir milletin kabiliyetlerini temsil ederler. Bu yüzden onlar halkın özgüven ve ulusalgüven duygularını arttırırlar” dedi.
İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamenei konuşmasının devamında, sporcuların toplumda erlik, yiğitlik ve pehlivanlık duygularını güçlendirmeleri gerektiğini belirterek “Milletimizin güzel sıfatları ve değerlerini dünyaya tanıtma yönündeki çıkışlardan biri bayan sporcularımızın dini inançlarından kaynaklanan başörtülerini uluslararası meydanlarda da korumalarıdır. Bu çok önemli, olağanüstü ve değerli bir girişimidir” ifadesini kullandı.
Selefi alimden Şia ve Alevi kadınlara karşı utanç verici fetva!
Selefi müftülerden Yasin el Aculuni, Suriye devletine karşı savaşan teröristlerin mihriye ve şer’i nikah okumadan Şia ve Alevi kadınların sahibi olduklarını söyledi!
Selefi müftü şeyh Yasin el Aculuni, Suriye’de baş gösteren olayların Esad karşıtı Müslüman muhaliflerle Şii (ona göre Şiiler kafirler!) arasında olduğunu iddia etti.
Vahhabi- Selefi müftülerden Şeyh Yasin El Aculuni utanç verici bir fetvaya imza attı. Selefi müftü bir çoklarının itirazına sebep olan fetvasında Suriyeli Şii ve Alevi kadınların esir alınabilineceğine dair haddini aşan bir fetva yayınladı.
Abna'nın haberine göre Selefi müftü, Facebook hesabından yaptığı açıklamada teröristlere Esad yanlısı kadınlarla Alevi kadınları mülkiyetlerine almaları önerisinde bulundu!
Selefi müftü şeyh Yasin el Aculuni, Suriye’de baş gösteren olayların Esad karşıtı Müslüman muhaliflerle Şii kafirler (ona göre Şiiler kafir!) arasında olduğunu iddia etti.
Şeyh Yasin el Aculuni, şunları kaydetti: Bu fırka (Şia), İslam fırkalarından değildir ve tüm Müslüman araştırmacıların görüş ve onayına göre Şialar Müslüman zümresinden sayılmamaktadır. Şeyh Halebi’nin dediğine göre onları tekfir etmek gerekir, çünkü onlar Müslüman değildir!
İngilizler tarafından kurulan sapkın fırka Vahabilik – Selefilik, dünya küfür devletleri ile ortaklaşa olarak Şia’yı zayıflatmak için farklı komplolara imza atmaktadır. Suudi Arabistan, Katar… vb. gibi ülkelerin finansmanlığı ile hazırlanan komplolardan bazıları şunlardır: Şialar kafir ve müşriktir. Onlar Yahudilikten gelmektedir iftiraları ile dünya Müslüman kamuoyunda Şia mezhebini karalamak ve insanların mektebe müşerref olmasını önlemek. Şia merkezlerine, camilerine, vakıf, dernek ve hüseyniyelerine terörist saldırılar düzenleyerek emniyetsiz bir ortam oluşturmak ve bu şekilde korku yayarak Şiaları sindirmek. Şialara karşı askeri, kültürel ve tebliğci gruplar oluşturup Şia mezhebini her yönden muhasara altına alarak gelişmesini ve tanınmasının önünü kesmek…
Suriye devleti ve halkına karşı Amerika, İsrail ve batılı ülkeler adına vekalet savaşı yürüten teröristler, imam Hüseyin’in (aleyhi selam) kızı Hz. Sakine (s.a) türbesinin yarısını tahrip ettiler.
Özgür Suriye Ordusu adlı terörist grup, Şam’da bulunan Hz. Sakine (s.a) türbesi ve çevresine roket saldırısında bulundu. Saldırıda Hz. Sakine (s.a) türbesinin yarısından çoğu tahrip olurken türbe neredeyse kullanılamaz hale geldi.
Öte yandan bazı haber ajanslarında Ammar bin Yasir ve Veysel Karani’in türbelerinin bombalandığı yönünde çıkan haberler yalanlandı.
"Bir Sünni veya Şii’nin kanını döken Müslüman değildir!.."
İranlı 234 Milletvekili Pakistan’daki Şii katliamını şiddetle kınadı.
Pakistanlı Şiilerin katliamı İslam düşmanlarınca tasarlanan bir komplo!
İran Meclisi Temsilcileri bir bildiri yayınlayıp, Pakistan’daki Şii katliamını şiddetle kınayarak bu tür girişimleri İslam düşmanlarınca tasarlanan komplo olarak tanımladılar.
FHA'nın haberine göre İslami Şura Meclisi Temsilcilerinden 234 Milletvekili dünkü basına açık oturumlarında imzaladıkları bir bildiriyle Pakistan’da Şiilerin barbarca katliam edilmelerini şiddetle kınadılar.
Söz konusu bildirinin bir bölümünde şöyle kaydedildi: “Pakistanlı mazlum Şiilerin barbarca ve kaçıncı kez olarak katledilmeleri kuşkusuz, başlarında ABD, İngiltere ve onların bölgesel uşakları olmak üzere İslam düşmanlarınca tasarlanan bir komplodur ve bu komplo Müslüman görünen satılmış Tekfiri grup tarafından gerçekleştirilmektedir.”
Bu bildiride ayrıca şöyle vurgulandı: “Uluslararası topluluklar ve insan hakları savunucusu olduklarını iddia eden ülkelerin insan haklarının açıkça ihlal edildiği bu durum karşısında sessiz ve seyirci kalışları, günümüzde insan haklarının ABD başta olmak üzere süper güçlerin elinde bir siyasi araç olduğuna dair acı gerçeği ortaya çıkarmaktadır. Buna göre bu ülkelerin bu tavırlarıyla ilgili dünyaya açıklama yapmak zorunda olduklarının da bilincinde olmaları lazım.”
"Bir Sünni veya Şii’nin kanını döken Müslüman değildir!.."
İran Meclisi Urumiye Milletvekili, Meclis’in Ehl-i Sünnet Temsilcilerinin bildirisini okurken “Bir Sünni veya Şii’nin kanını döken Müslüman değildir” diye vurguladı.
İslami Şura Meclisi Urumiye Milletvekili Abid Fettahi Meclis’in dünkü basına açık toplantısında Meclis’in Ehl-i Sünnet Temsilcilerinin bildirisini okurken “Pakistan’da Müslümanların katliamı, bir kez daha hürriyet yanlısı insanların yüreğini sızlatan çirkin bir cinayetin tekrarlandığını gösterdi” dedi.
Fettahi daha sonra, Pakistan’daki son Şii katliamı olayını şiddetle kınadığını dile getirip, olayda şehit düşenlerin ailelerine başsağlığı dileğinde bulunarak “Bu olayda hayatlarını kaybedenler, yaptıklarından dolayı değil, başkalarının dar görüşlerinin kurbanı olan şehitlerdir” diye vurguladı.
Urumiye Milletvekili Fettahi ayrıca, ilgili teşkilatlar, İslam Konferansı Örgütü, Bağlantısızlar Teşkilatı, BM ve Güvenlik Konseyi’ni bu acı hadiseye yönelik sorumluluklarını yerine getirmeye, cinayetten sorumlu olanları tespit edip mahkemeye teslim etmeye davet ederek “Bir Sünni veya Şii’nin kanını döken Müslüman değildir” diye kaydetti.
ABD'yi endişelendiren proje!..
İran-Pakistan Doğalgaz Boru Hattı Projesini'ne ABD tepki gösterdi.
TRT'nin haberine göre ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland yaptığı açıklamada, İran ile Pakistan arasında inşasına başlanan doğalgaz boru hattı projesinin yeni yaptırımları tetikleyebileceğini söyledi.
Söz konusu proje hakkında Washington yönetiminin başından beri ''endişeli olduğunu'' dile getiren Nuland, Pakistan yönetimine bu endişeleri defalarca aktardıklarını belirtti.
Pakistan'ın enerji ihtiyacını karşılamak için birlikte çalışmayı ve alternatif enerji kaynaklarına ulaşmak konusunda İslamabad yönetimine teklifler sunduklarını ifade eden Nuland, Pakistan'ın İran ile enerji anlaşması yapmakla yanlış yönü tercih ettiğini kaydetti.
İran ile Pakistan arasında ''barış boru hattı'' olarak da isimlendirilen 1400 kilometre uzunluğundaki projenin 2014 yılı sonunda tamamlanması planlanıyor.
İki ülke arasında 2010 yılında imzalanan İran-Pakistan Doğalgaz Boru Hattı Projesi 7,5 milyar dolara mal olacak. Proje tamamlandığında İran'dan Pakistan'a 25 yıl boyunca günde 21,5 milyon metreküp gaz akışı sağlanacak.
Son yıllarda çok ciddi enerji krizi yaşayan ve ekonomisi olumsuz etkilenen Pakistan'ın İran'dan alacağı doğalgaz ile enerji sorununun önemli ölçüde çözüme kavuşacağı ifade ediliyor.
Kur'an-ı Kerim hangi açılardan mucize sayılmaktadır?
Kur'an-ı Kerim, çeşitli yönlerden mucize sayılmaktadır ve mucizeliği sürekli ve canlıdır. Yani bütün zamanlarda başkaları tarafından onun bir benzerinin getirilmesi imkânsızdır. Bu yüzden Kur'an-ı Kerim, bütün düşünürlere ve bilginlere, onun bir benzerini getirme hususunda meydan okumaktadır. Kur'an-ı Kerim'in bazı mucizevî yönleri şunlardır: Edebiyat ve ahenk açısından mucizeliği, Bilimsel mucizelik, Gelecekten haber verme yönünden mucizeliği, Tahrif edilemeyeceği, Meydan okuması…
A) Edebiyat ve ahenk açısından mucizeliği
Kur'an-ı Kerim, edebiyat yönünden en üstün Arap edebiyatçılarını dahi aciz bırakmıştır. Hatta Peygamber (s.a.a)'in en azılı düşmanları dahi (Velid gibi) onun güzel üslubunun, mecaz sanatının ve benzersiz ahenginin insan ötesi olduğunu itiraf etmişlerdir.
Amerikalı Profesör Dorman[1] şöyle demektedir: Kur'an-ı Kerim, kelime kelime Hz. Muhammed (s.a.a)'e vahyolunmuştur ve onun her bir kelimesi kamildir. Kur'an-ı Kerim, ebedi bir mucizedir ve Hz. Muhammed (s.a.a)'in iddia ettiği şeylerin doğruluğunun bir delilidir. Onun mucizelik yönlerinden bir kısmı onun yazılımının üslup ve tarzı ile alakalıdır. Bu üslup ve tarz, o kadar yüce ve azimdir ki ne insanlar ve ne de cinler onun gibi küçük bir sureyi dahi getirmekten acizdirler.[2]
Profesör Guillauome şöyle demektedir: Kur'an-ı Kerim, kendine özgü güzel ahengi ile kulağı okşayan ve kalbi rahatlatan bir musikiye sahiptir. Arapça bilen Hıristiyanların bir çoğu, Kur'an-ı Kerim'in tarzını övmektedirler. Arap dili edebiyatına aşina olan bazı doğubilimcileri, Kur'an-ı Kerim'in fesahat, zarafet ve letafete sahip yöntemini övmektedirler. Kur'an-ı Kerim, tilavet edildiği zaman onun kendine özgü çekiciliği, dinleyenleri iradeleri dışında kendisine doğru çekmektedir. Bu tatlı ve kalpleri okşayan ahenk, itiraz edenlerin sesini keserek Peygamber (s.a.a)'in getirmiş olduğu şeriata ruh vermiş ve onu taklit edilemez bir hale getirmiştir. Geniş Arap edebiyatı ve nesri içinde Kur'an-ı Kerim gibi fesahat (dilin doğru ve açık bir şekilde kullanılması-akıcılık) ve belagat açısından daha yüksek ve kaliteli bir başka kitabı tanımamaktayız ve Kur'an-ı Kerim ile kıyaslanabilecek hiçbir eser yoktur. Kur'an-ı Kerim'in ayetlerinin derinliği öyle bir şekilde tesir etmektedir ki Arap olsun veya olmasın bütün insanlar iradelerini kaybetmektedir.[3]
Alman Neeldke, Kur'an Tarihi kitabında şöyle yazmaktadır: Kur'an-ı Kerim'in sözcükleri, birbirlerine öyle güzel bir şekilde bağlanmıştır ki onu bu uyum ve açıklıkla dinlemek sanki meleklerin namelerini dinlemek gibidir. Müminleri heyecanlandırmakta ve onların kalplerini vecde getirmektedir.[4]
Fransız Düşünür Bartolomi Saint Hilaire, Muhammed ve Kur'an kitabında şöyle yazmaktadır: Kur'an-ı Kerim, zahiri güzelliği ile manevi azametinin eşit olduğu benzersiz bir kitaptır. Onun yeni tarzındaki sözcüklerin muhkemliliği ve düşüncelerin yeniliği ve canlılığı öyle bir şekilde parlamaktadır ki akıllar onun manasının etkisinde kalmadan önce kalpler ona teslim olmaktadır. Peygamberler arasında hiçbir peygamberin, İslam Peygamberi (s.a.a) gibi bu şekilde sözü etkili olmamıştır.
Kur'an-ı Kerim, kendine özgü tarzı ile hem dini bir marş ve hem ilahi bir yakarıştır; hem siyasi ve hukuki kanundur ve hem de ümit veren ve kokutandır; hem öğüt veren ve hem yol gösteren ve doğru yola hidayet eden ve hem de kıssa, hikaye ve hikmetleri açıklayandır. Yani açıkçası Kur'an-ı Kerim, Arap dilindeki en güzel eserdir ve dünya dinleri içindeki kitaplar Arassında bir benzeri yoktur. Arapçaya hakim olan Hıristiyanların itiraflarına göre bu şerif kitap, dinleyenlerin kalplerinde inanılmaz bir etki bırakmaktadır.[5]
B) Bilimsel mucizelik
Kur'an-ı Kerim'de yatan bilimsel sırlar; kozmoloji, antropoloji, tarih ve astronomi gibi bilimlerden oluşan sonsuz bir okyanustur ve bu yüzden doğu ve batı bilim adamlarını, araştırmaya iterek onları hayretler içinde bırakmıştır.
Burada bazı ayetlere ve bilimsel konulara kısaca değineceğiz:
-) Bitkilerin kendilerine has yapıları (Hicr Suresi, 19. ayet.)
-) Bitkilerin döllenmesi (Hicr Suresi, 22. ayet.)
-) Evlilik kanunu ve onun bitki âleminde de geçerli olması (Ra'd Suresi, 3. ayet.)
-) Dünyanın statik ve dinamik hareketi (Taha Suresi, 53. ayet.)
-) O zamanda hiç tanınmamış bir kıtanın varlığı (Rahman Suresi, 17. ayet.)
-) Dünyanın küresel oluşu (Mearic Suresi, 40. ayet.)
-) Meteorolojik olaylar arasındaki irtibat (Bakara Suresi, 164. ayet, Casiye Suresi, 5. ayet.)
Kur'an-ı Kerim'in insan yetiştiren ve onu hidayet eden bir kitap olmasına dikkat edildiğinde sadece bazı özel ilmi konulara işaret etmesi mümkündür. Bu kısmi değinmeler, bilim adamları için ilham kaynağı olmuştur. Bunların dışında, Kur'an-ı Kerim, sürekli insanları, yeryüzünde gezerek meydana gelen meteorolojik olaylar hakkında araştırma yapmaya çağırmakta ve bazı tefsirlere göre diğer bazı gezegenlere gitme imkânının olduğunu haber vermektedir.
Bu hususta birçok bilim dallarındaki bilim adamları tarafından kitaplar ve dergiler yazılmıştır ve onların hepsi de Kur'an-ı Kerim'in azameti ve onun ayetlerinin en yeni bilimsel buluşlara tatbik edildiği hakkında konuşmalar yapmışlardır.[6] Bucaille Maurice, "Tevrat, İncil, Kur'an ve Bilimin Kıyaslanması" adlı kitabında şöyle yazmaktadır: Kur'an-ı Kerim'in bilimsel yeni buluşlara tatbik edilmesine nasıl şaşılmasın ve bu mucize olarak sayılmasın?![7]
O, Kur'an-ı Kerim'in bilimsel öğretilerini mukayese ederken Tevrat ile İncil arasındaki çelişkiler ve Kur'an-ı Kerim'in nüzulü sırasındaki bilimler hakkında şöyle demektedir: Hz. Muhammed (s.a.a) zamanındaki bilinenlerin durumuna bakıldığında Kur'an-ı Kerim'deki bilimsel konuların beşerin bir ürünü olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu yüzden sadece Kur'an-ı Kerim'i vahyin bir ürünü olarak kabul edebiliriz.[8]
C) Gelecekten haber verme yönünden mucizeliği
Kur'an-ı Kerim, gelecekte olacak olaylardan haber vermiştir. Bu haberlerin bazıları Kur'an-ı Kerim'in kendisi ile ve bazıları da dış âlemdeki olaylarla ilgilidir. Bazıları tarihin belli bir kısmındaki olaylar ve bazıları da tarihin bütün bölümleri ile ilgilidir. Bazılarının vuku bulma zamanı gelmiş ve tarih açısından Kur'an-ı Kerim'in doğruluğunu ve hak oluşunu ispatlamıştır. Bunun karşısında diğer bazı haberler ise daha ileride gerçekleşecektir. Örnek olarak: Salihlerin hâkimiyeti, adalet ve tevhit üzerine evrensel bir hükümetin kurulması ve İslami örnek şehrin kurulmasıdır.
Dorman şöyle yazmaktadır: Kur'an-ı Kerim'in mucizevî yönlerinden bir diğeri de gelecekten haber vermesidir. Onun içinde Hz. Muhammed (s.a.a) gibi ders okumamış birisinin getiremeyeceği şaşırtıcı haberler yer almaktadır.[9]
Zikredilen bazı konular kısaca açıklanacaktır:
a) Tahrif edilemeyeceği
Kur'an-ı Kerim açıkça ilan etmektedir: Tahrif etmek isteyenlerin elleri, bu mukaddes kitaba ulaşamayacaktır ve ilahi koruma ve inayet, onun her türlü tahriften korunacağının garantisidir:
" "اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ(Şüphe yok ki, o Kur'an'ı Biz indirdik Biz. Ve muhakkak ki, onun için muhafız olanlar da Bizleriz.)[10]
"اِنَّ الَّذينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءَهُمْ وَاِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزيزٌ لَا يَاْتيهِ الْبَاطِلُ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِه تَنْزيلٌ مِنْ حَكيمٍ حَميدٍ"
"Onlar, o zikiri/Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır. Bâtıl ona, ne önünden gelebilir ne de arkasından. Hakîm ve Hamîd Allah'tan bir indirmedir o."[11]
Kur'an-ı Kerim'in bu iddiası, on beş asırlık bir tecrübeyi geride bırakmış ve düşmanların bu husustaki çabalarının boşa çıktığını ve hatta bir kelime dahi ondan eksiltememenin acısını içlerinde bırakmıştır. Onlar, hatta gelecekte dahi bunu başaracakları hususunda dahi tamamen ümitsiz olmuşlardır.
b) Meydan okuması
Kur'an-ı Kerim, çeşitli şekillerde insanlara, onun bir benzerini getirmeleri hususunda meydan okumaktadır: Bütün insanlar bir araya gelseler dahi onun bir benzerini getiremezler:
" قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰى اَنْ يَاْتُوا بِمِثْلِ هٰـذَا الْقُرْاٰنِ لَا يَاْتُونَ بِمِثْلِه وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهيرًا"
"De ki: Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler."[12]
Kur'an-ı Kerim, bundan daha ileri giderek düşmanların hatta onun surelerinden bir tanesinin dahi bir bir benzerini getirmekten aciz olduklarını ilan etmiştir:
"وَاِنْ كُنْتُمْ فى رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَاْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِه وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقينَ* فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتى وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ اُعِدَّتْ لِلْكَافِرينَ"
"Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin). Eğer, yapamazsanız -ki hiçbir zaman yapamayacaksınız- o hâlde yakıtı insanlarla taşlar olan ateşten sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır."[13]
Kur'an-ı Kerim'in bu şekilde gelecekten haber vermesi, geçen on beş asırda sabit olmuştur ve onun benzeri bir sureyi – hatta Kevser Suresi gibi oldukça kısa bir sureyi dahi – getirmek için harcanan bütün çabalar boşa çıkmıştır ve bu alanda çaba gösterenlere rüsva olmalarından başka bir faydası olmamıştır.
c) Tarihi olaylar
Kur'an-ı Kerim, siyasi tahlillerin ve hesaplamaların ön göremeyeceği olayların gerçekleşeceğini haber vermiştir. Bunların bazı örnekleri şunlardır:
-) Müslümanların, Mekke müşriklerine galip gelmeleri ve Kâbe'ye emniyetli bir şekilde girmeleri:
" لَقَدْ صَدَقَ اللّٰهُ رَسُولَهُ الرُّءْيَا بِالْحَقِّ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ اِنْ شَاءَ اللّٰهُ اٰمِنينَ مُحَلِّقينَ رُؤُسَكُمْ وَمُقَصِّرينَ لَا تَخَافُونَ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ فَتْحًا قَريبًا"
"Andolsun, Allah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi."[14]
Bu ayet nazil olduktan kısa bir süre sonra Hudeybiye anlaşması, başka bir tabirle Hudeybiye fethi gerçekleşti ve Müslümanlar savaşsız bir şekilde Mekke'yi ele geçirdiler.
-) Rum İmparatorluğunun İran İmparatorluğuna galip gelmesi; Kur'an-ı Kerim, İran İmparatorluğunun Rum İmparatorluğuna galip gelmesinden kısa bir süre sonra Rum'un, İran'a galip geleceğini ve müminlerin de sevineceklerini haber vermiştir:
"غُلِبَتِ الرُّومُ*فى اَدْنَى الْاَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ*فى بِضْعِ سِنينَ لِلّٰهِ الْاَمْرُ مِنْ قَبْلُ وَمِنْ بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ"
"Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Önce de, sonra da emir Allah’ındır. O gün Allah’ın (Rumlara) zafer vermesiyle mü’minler sevinecektir."[15]
Kur'an-ı Kerim'in gelecekten verdiği bu haber, Müslümanların Bedir Savaşındaki zaferleriyle aynı anda olmuştur ve Müslümanların sevincini ikiye katlamıştır.
Kur'an-ı Kerim'in diğer başka mucizevî yönleri daha zikredilmiştir; örnek olarak: Bilimde, gelecekten haber vermede ve ihtilaf ve çelişkinin olmayışındaki mucizevî yönleri.[16]
4. " وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا(hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın)" ayetine bakıldığında, acaba bütün bilimler (matematik, fizik ve tıp gibi) Kur'an-ı Kerim'de var mıdır?
Kitaptaki yaş ve kuru
Allah-u Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'i "Kitabun Mubin (açıklayıcı kitap)" olarak tanıtmaktadır:
" "قَدْ جَاءَكُمْ مِنَ اللّٰهِ نُورٌ وَكِتَابٌ مُبينٌ(İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.)[17]
Çeşitli ayetlerde Peygamber (s.a.a)'in getirmiş olduğu her şey, nurlandıran ve açıklayan olarak sıfatlandırılmıştır:
" "جَاؤُ بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَالْكِتَابِ الْمُنيرِ (…hikmetli sahifeleri ve nurlu kitabı getiren peygamberler de tekzip olundu.)[18]
Başka bir yerde ise şöyle buyurmaktadır: " "وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ اِلَّا فى كِتَابٍ مُبينٍ (hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta olmasın.)[19]
"Kuru ve yaş"tan maksat – bir önceki ve bir sonraki karinelere göre – bütün her şeyin ilmidir. Buna delil olarak şu ayette şöyle buyrulmaktadır:
ماَفَرَّطْنَا فِى الْكِتَابِ مِنْ شَیْءٍ" " (Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.)[20] Yani hiçbir şey ilahi kitapta eksik değildir ve insanlığın saadeti için gerekli olan her şey açıklanmıştır.
Bu hususta bazı ihtimaller ve görüşler vardır:
a) Ena'm Suresinin 59'uncu ayetinde geçen "Kitabun Mubin (açıklayıcı kitap)"tan maksat ya ilahi ilim ya da Levh-u Mahfuz'dur ve bu surenin 38'inci ayetindeki "Kitap"tan maksat "Ecel"dir; yani Kur'an-ı Kerim değildir. Bazı rivayetlerde ise "Kitabun Mubin"den "Açıklayıcı İmam" olarak mana edilmiştir.
b) "Kitabun Mubin (açıklayıcı kitap)"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an-ı Kerim'in yüce batınını değerlendirdiğimizde o, "Ummu'l Kitap"tır; çünkü bütün hakikatler onda yer almaktadır ve sadece kâmil insan onlara ulaşabilir.
c) "Kitap"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir ve onun çeşitli derecelerinde dini ve dünyevi konular yer almaktadır.
d) "Kitap"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir; ama her şeyden maksat, genel külli usul ve kaidelerdir ve bunlara göre çeşitli bilimlerin ve ilimlerin temelleri atılabilir ve ilmi buluşlar ele edilebilir.
e) "Kitap"tan maksat Kur'an-ı Kerim'dir; ama her şeyden maksat, Kur'an-ı Kerim'in insanın hidayeti ve saadeti doğrultusunda etkili olan gerekli bütün öğretiler ve desturları içermesidir. Bu öğretiler; itikat, ideoloji, ahlaki öğretiler ve insanın dört yönlü ilişkisindeki (Allah ile olan irtibatı, diğer insanlarla olan irtibatı, kendisi ile olan irtibatı ve âlemle olan irtibatı) ilmi desturları kapsamaktadır.
Bu bakışla Kur'an-ı Kerim'in asıl hedefi, dini ve insanları hidayet eden hakikatleri açıklamaktır. Bu, bazı bilimsel hakikatlerin dakik ve mucizevî letafetle Kur'an-ı Kerim'de bulunmasına bir engel değildir. Ama bu konuların açıklanması, Kur'an-ı Kerim'in asıl hedefi değildir ve Kur'an-ı Kerim, bütün bilimleri içerdiğini iddia etmemektedir. Kur'an-ı Kerim'de bu gibi bilimsel konuların ye almasının faydaları vardır ve bunlardan bazıları şöyledir:
-) İlahi tekvini ayetleri göstermek ve bu şekilde Allah'ı tanımayı herkesim içinde yaygınlaştırmak.
-) Kur'an-ı Kerim'in bilimsel mucizelik yönünü göstererek onun ilahi bir kitap olduğunu ispatlamak.
-) Merak uyandırmak ve akletmeye yönlendirmek.
-) Bilimsel alanda insanlara ilham kaynağı olmak ve Müslümanların bilimsel gelişmelerini sağlamak.
-) Bilimsel konularla mead (ölümden sonraki hayat) gibi bazı dini hakikatlerin ispatlanması.
Bu görüş kabul edilebilir bir görüştür ve önceki görüşlerle de birleştirilebilir.
Allame Tabatabai, bu görüşü seçmiştir ve
" "وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَیْءٍ(Sana bu kitabı her şeyin açıklayıcısı olarak indirdik)[21]
bu ayetin tefsirinde şöyle yazmaktadır: "Her şey"den maksat, insanın hidayeti ile alakalı olan her şeydir. Yaratılış, mead, faziletli ahlak, ilahi kanunlar, geçmiş ümmetlerin kıssaları ve nasihatler gibi insanların ihtiyaç duyduğu konuları, Kur'an-ı Kerim açıklamaktadır ve biz, onun zahirinden bunu anlamaktayız. Ama bazı rivayetlerde, Kur'an-ı Kerim'de geçmiş, gelecek ve kıyamete kadar olan ilimlerin olduğu geçmektedir. Eğer bu rivayetler sahih ise "Tibyan (açıklayıcı)"dan maksat, sözcük manasından daha geniş bir manadır. Belki sözcük delaleti dışında başka işaretler vardır ve bu, halkın anlama imkanının olmadığı bazı sırları keşfetmektedir.
ABNA.İR
[1] Marry Gaylord Dorman.
[2] Nasrullah, Nikbin, Batılı düşünürler açısından İslam, s. 48.
[3] The Quran Interpreted, A. J. Arberry, New York. 1974, v.2.p.10.
Abdulkerim, Bi Azar Şirazi, Fatiha ve Tevhit Surelerinin Ahenksel Tefsiri ve Tasviri.
[4] Geschicte Des Quran, Neeldke. p. 56.
[5] Mohamet et Le Quran, Hilaire B. Saint, Paris, 1865 p. 127.
[6] a) Seyit Muhammed Hüseyin, Tabatabai, Kur'an'ın Mucizeliği;
b) Nasır, Mekarim Şirazi, Kur'an ve Son Peygamber;
c) Hasan Muhammed, El-Mekki El-Amuli, El-İlahiyat Ala Huda'l Kitabi ve's Sünneti ve'l Akl, Üstad Cafer Sübhani'nin Muhazaratı, c. 3, s. 418;
d) Seyit Ebu'l Kasım, Hoi, El-Beyan tercümesi, c. 1, s. 117.
[7] Maurice, Bucaille, Tevrat, İncil, Kur'an ve Bilimin Kıyaslanması.
[8] A.g.e, s. 338.
[9] Nasrullah, Nikbin, Batılı düşünürler açısından İslam, s. 48.
[10] Hicr Suresi, 9. ayet.
[11] Fussilet Suresi, 41 ve 42. ayetler.
[12] İsra Suresi, 88. ayet.
[13] Bakara Suresi, 23 ve 24. ayetler.
[14] Fetih Suresi, 27. ayet.
[15] Rum Suresi, 2, 3 ve 4. ayetler.
[16] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara bakabilirsiniz:
a) Murteza, Mutahhari, Vahiy ve Nübüvvet;
b) Seyit Muhammed Hüseyin, Tabatabai, El-Mizan Tefsiri, c. 1, s. 58-73;
c)Seyit Murteza, Tusliyan, Kur'an'ın Azameti;
d) Muhammed Ali, Gerami, Kur'an-ı Kerim'i Tanıma Hakkında;
e) Nasır, Mekarim Şirazi, Kur'an ve Son Peygamber;
[17] Maide Suresi, 15. ayet.
[18] Al-i İmran Suresi, 184. ayet.
[19] Ena'm Suresi, 59. ayet.
[20] Ena'm Suresi, 38. ayet.
[21] Nahl Suresi, 89. ayet.
İslam İnkılabı Rehberiİran’ın şaşırtıcı ilerlemeleri düşmanın gözüne batıyor
İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamenei, din alimi ve ruhanilerin vazifelerinden birinin gençler başta olmak üzere halk arasında umudu diri tutmak ve güçlendirmek olduğunu vurguladı.
İslam İnkılabı Rehberi İmam Seyyid Ali Hamenei Uzmanlar Meclisi üyelerini kabulünde yaptığı önemli konuşmasında, İslam inkılabının zafere ermesi üzerinden geçen 34 yıldan sonra İran halkının ileriye doğru ve şaşkınlık yaratıcı hareketiyle ilgili kapsamlı bir yorum sunarken, ideallere doğru bu hareket çizgisinde uzun vadeli bir bakış açısı olması ve İslami düzen hedeflerinin korunması gerektiğinin altını çizdi.
İslam İnkılabı Rehberi İmam Hameni daha sonra “Bu ileriye doğru hareketin devamlı olması ve geçici engel ve zorlukların aşılıp daha büyük başarılara ulaşılmasını sağlıyan temel faktörler olarak İslam’a inanç, kesin azim, halk gücüne dayanılması ve umudun taze tutulup güçlendirilmesinden söz edebiliriz” dedi.
İmam Hamenei konuşmasının devamında, din alimi ve ruhanilerin vazifelerinden birinin halk ve özellikle de gençler arasında umudu diri tutmak ve güçlendirmek olduğunu vurgulıyarak “Umut ateşi hep korunmalı. Üstelik umutları güçlendirecek bir hayli de belirtiler var” diye vurguladı.
İslam inkılabı Rehberi İmam Hamenei daha sonra İran halkının inkılap boyunca her alanda kaydettiği büyük başarı ve ilerlemelerini hatırlatarak, dünyayı şaşkına çeviren bu ilerlemelerin düşmanları öfkelendirdiğini belirtti ve “İslami düzen ilerlemeseydi, düşman bu kadar telaşlanıp, öfkelenmezdi tabi ki” diye ilave etti.
Imam Hamanei: Ağaç beşeri toplumun bereketidir
İslam inkılabı rehberi Imam Seyyid Ali Hamanei bitki ve ağaçların bütün dünyada ve beşeri toplum için bereket ve imar kaynağı olduğunu vurguladı.
Tahran’da doğal kaynaklar ve ağaçlandırma haftası dolaysıyla düzenlenen etkinlikte şahsen iki adet ağaç ektikten sonra bir açıklama yapan Imam Hamanei, bitki ve ağaçların bütün dünyada ve beşeri toplum için bereket ve imar kaynağı olduğunu, ağaçları korumak ve yetiştirmek İslam dininin önemli tavsiyelerinden olduğunu kaydetti.
Büyük kentlerin çevresindeki arazilerin illegal bir şekilde gasp edilmesine ciddi bir şekilde mani olmak gerektiğini belirten Imam Hamanei, ağaç ve yeşil alanlarla ilgilenen yetkililere, bazen kesilmemesi gereken yerlerle yüzlerce ağacın kesilmesinden ötürü sitem etti.
Imam Hamanei, kentler ve kasabaların çevresindeki arazilerin bazı çıkarcı kişilerce gasp edilmesi ve yeşil örtünün yok edilmesi ve bu arazilerin beton yığınına çevrilmesinin yanı sıra, İran ormanları da tehlike altında olduğunu kaydetti.
Yeşil alanların yok edilmesi beşeri toplumlara yönelik ciddi tehdit oluşturduğunun altını çizen Ayetullah Hamanei, tüm yetkililerin bu yanlışı önlemek için elele ciddi tepki vermeleri gerektiğini ifade etti.
İran’da "Bahreyn Halkı'nın Direnişine Destek Cephesi" kuruldu
Bahreyn Halkı’nın Direnişine Destek Cephesi Genel Sekreteri, bu cephenin kuruluş amacını anlatarak, bu cephenin isteği dünyadaki bütün demokrasilerde olduğu gibi “her bireye bir oy” olduğunu ifade etti.
Bahreyn Halkı’nın Direnişine Destek Cephesi’nin kuruluş amacı hakkında Mehr Haber Ajansı’na konuşan bu cephenin genel sekreteri Hüseyin Şehülislam, bu kuruluşun amacı Amerika, Al-i Halife ve Suudi Arabistan komplolarına karşı koymak olduğunu ifade etti.
Şeyhülislam, cephenin sloganı demokratik olduğunu ifade ederek, bu cephenin isteği dünyadaki bütün demokrasilerde olduğu gibi “her bireye bir oy” olduğunu ifade etti.
Tamamen bir sivil kuruluşu olan Bahreyn Halkı’nın Direnişine Destek Cephesi, Bahreyn halkına destek veren öğrenciler, medya mensupları ve sivil halk temcilsilerinden oluştuğunu konuşmasına ekledi.
Şeyhülislam, Bahreyn halkının da üyesi olduğu bu cephenin misyonu mazlum Bahreyn halkının sesini dünyaya duyurmak olduğunu belirtti.
Flaş Açıklama; Salihi: "Yaptırımlar bugünden itibaren kademeli olarak kaldırılacak"
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, batılılar tarafından İran aleyhinde uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılacağını bildirdi.
Mehr haber ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, düzenlenen Sınır Komutanları Toplantısı kulisinde gazetecilere açıklama yapan İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ali EKber Salihi, İran'ın yaptırımlara karşı hangi tedbirleri kullandığı muhabirimizin sorusuna, yaptırımların daha da şiddetlenmesine izin vermeyeceklerini ve bugünden itibaren batılılar tarafından İran'a aleyhinde uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılacağını bildirdi.
İran İslam Cumhuriyeti'nin kendi dirayet ve iradesiyle tüm yaptırımları solladığını ve etkisini en aza indirdiğini söyledi.
İran ekonomisinin hacmi yıllı bir trilyon dolar olduğunu vurgulayan Salihi, İran'ın ekonomisi içe dönük bir ekonomi olduğu dolaysıyla yaptırımların etkisini etkilediğini konuşmasına ekledi.