
کارگر
102 İranlı milletvekili Ruhani'yi uyardı
İslami Şura Meclisi'nden 102 milletvekili, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'yi uyararak İran'ın Amerika Temsilciler Meclisi'nin KOEP'ye ilişkin verdiği karara karşılık vermesini istedi.
102 İranlı milletvekili tarafından konuşan milletvekili İbrahi Karhanei, bugün İran İslami Şura Meclisi oturumunda Cumurbaşkanı Ruhani'ye karşı İran devletinin KOEP ile ilgili yapması gereken sorumluluğunu hatırlatarak bir bildiri okudu.
Bu bildiride Amerika devleti tarafından bu ülkeye gitmek isteyen çifte vatandaşlı İranlılara vize uygulaması karşısında, İran devletinin bunu KOEP'nin 3.maddesinin ihlali olarak görmesi gerektiği ve gereken cevabın verilmesi istendi. Bildiride Amerika devletinin böle girişimlerine karşılık verilmemesi takdirde KOEP'nin daha fazla çiğneneceğinin altı çizildi.
Tahran milletvekili Fatma Aliya ise Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Cihangiri'nin geçen hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesini eleştirdi. Aliya'ya göre Türkiye'nin Suriye tutumu, IŞİD'i desteklemesi ve Amerika menfaatlerine mutabık hareket etmesinden dolayı böyle bir görüşme gerçekleşmemeliydi.
Zarif: Türkiye ile Rusya tansiyonu düşürmeli
Dışişleri Bakanı Zarif, Türkiye ile Rusya arasında yaşanan gerginliğin düşmesi için İran'ın çaba gösterdiğini söyledi.
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, El Monitor haber sitesine demeç verdi. Zarif bu siteye yaptığı açıklamada, İran'ın Rusya ile Türkiye arasında mevcut gerginliğin düşmesi için çaba sarfettiğini dile getirdi.
İran'ın bazı açıklamara karşı sabırlı davrandığını belirten Zarif, "Biz Türk arkadaşlarımızla Irak'a ilişkin yaptıkları açıklamalar hususunda konuşmaya çalışıyoruz. Bizce bölgenin asıl meselesi sayılan terörizm ve aşırıcılıkla mücadele konusundan uzaklaşmaya çalışmak yerine, Suriye'de IŞİD ve diğer terör örgütlerle mücadeleye odaklanmalıyız" diye kaydetti.
İran'ın Ankara-Moskova ve Ankara-Bağdat ilişkilerinin yeniden normalleşmesini istediğinin altını çizen Zarif, "Bize göre bundan fazla gerginlik yaşanmamalıdır, aksi takdirde bölge oyuncuları arasında yaşanan krizlerden direkt şekilde en çok yararlanan örgüt, IŞİD olacaktır" diye konuştu.
Bazılarının El-Kaide, El-Nusra, Ehraruşşam ve Ceyşülislam gibi bilindik terör örgütleriyle mücadeleye odaklanmak yerine bunları bir siyasi koz gibi kullanmaya kalkıştıklarına da işaret eden Zarif, "Bu çok üzücü bir durumdur. Onlar bu örgütleri kendilerine bir müttefik gibi görüyor ve bu örgütleri korumak için elinden geleni yapıyorlar" diye ekledi.
Rusya ile Türkiye arasında yaşanan krizin faturası 52.5 milyar dolar
CHP, Rusya ile yaşanan krizin ekonomiyi nasıl etkileyeceğini kalem kalem hesapladı.Genel Başkan Yardımcıları Selin Sayek Böke ve Faik Öztrak tarafından hazırlanan raporda, zararın en az 8.5, en fazla da 12.2 milyar dolar olacağı öngörüldü. Hesaplara göre, 4 yıllık kayıp ise yaklaşık 52.5 milyar dolar.
CHP'li Böke ve Öztrak tarafından hazırlanan "Rus Ekonomik Yaptırımlarının Türkiye Ekonomisine Etkileri ve Politikalar" başlıklı raporda, krizin sektörlere göre olası etkileri ve uygulanması gereken eylem planı hakkında görüşler ele alındı. Raporda krizin yaratacağı etkiye ilişkin yapılan tespitlerin bazıları şöyle:
Gayrimenkul alım satımı, ulaştırma maliyetlerindeki artış ve benzeri diğer etkiler de göz önüne alındığında bu krizin Türkiye ekonomisine yükünün en az 6,5 milyar dolar olacağı ortaya çıkmaktadır. Bu kayıplar bavul ticareti de dahil edildiğinde en az 8,5 milyar dolar düzeyine çıkmaktadır. Yaptırımların artması ve etkinin derinleşmesi durumunda ise yıllık kayıpların 12,2 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
2014 yılında Rusya, ihracatımız içerisinde yüzde 3,8'lik pay ile en çok ihracat yaptığımız 7. ülke konumundadır. 2014'te Rusya'ya yaptığımız ihracat bir yıl öncesine kıyasla 1 milyar dolar düşerek toplam 5,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir.
Rusya açıkladığı yaptırım listesinde bazı tarım ürünlerine yasak getirmiştir. Rusya'nın açıkladığı yaptırım listesinden dış ticaretimize kısa dönemde gelecek yükün 810-820 milyon dolar civarında olacağı tahmin edilmektedir.
Olası bir enerji ticaret kesintisinde Türkiye'nin zor durumda kalacağı ortadadır. Rusya'nın Türkiye'nin toplam doğalgaz ithalatı içindeki payı yüzde 54,8'dir. Elektrik üretimimizin üçte birinden fazlası da doğalgazla çalışan santrallarda gerçekleşmektedir. Bunun kısa vadede başka ürünlerle (spot LNG) ikame edilmesi ve kaynak ülke çeşitlendirmesi yapılması mümkün değildir.
Yılda yaklaşık 3,5 milyon Rus turist Türkiye'yi ziyaret etmekte ve yaklaşık 2,9 milyar dolar harcama yapmaktadır. İki ülke arasındaki gerginliğin sürmesinin turizm sektörüne yönelik ciddi maliyeti olacaktır.
Ruhani: Terör örgütleri destekçilerini tanımak zor değil
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Senato Başkanı Gerard Larcher ile görüşmesinde, “Terör örgütleri destekçilerini tanımak zor değildir” dedi.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Fransa Senato Başkanı Gerard Larcher ile bir araya geldiği görüşmede, yaptırımlar sonrası dönemde İran ve Fransa’nın farklı alanlarda işbirliği yapabileceğini ifade etti.
İran ve 5+1 Grubu arasında imzalanan anlaşmanın Paris-Tahran ilişkilerine yararlı olacağını söyleyen Ruhani, “Üst düzey Fransız heyetlerinin nükleer anlaşmadan sonra İran’a gelmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni bir döneme girdiğini gösteriyor” dedi.
Nükleer anlaşmayla ilgili İran’ın bütün taahhütlerine bağlı kalacağını belirten Cumhurbaşkanı Ruhani, “Kapsamlı Ortak Eylem Planı, en büyük uluslararası sorunların görüşme yoluyla çözülecebileceğini gösterdi” diye ekledi.
Fransa’da yaşanan terör eyleminden dolayı taziyelerini ileten Ruhani, bu saldırı faillerinin en erken zamanda cezaya çaptırılması gerektiğini vurguladı.
Terör örgütleri faaliyetleri yüzünden bütün bölgenin güvensiz bir hale geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Ruhani, “El Kaide ve IŞİD gibi terör örgütleri bütün bölgeyi ele geçirmek istiyorlar. Hepimiz onların bu isteklerine karşı çıkmak için çaba harcamalıyız” ifadesini kullandı.
Petrol ve uyuşturucunun teröristlerin gelir kaynağı olduğunu belirten Ruhani, “Maalesef bazı ülkeler terör örgütlerine silah ve finansal destek veriyor. Tabii ki terör örgütleri destekçilerini tanımak o kadar da zor değildir” şeklinde konuştu.
Cabir Ensari: İran'ın Suriye'deki askeri danışmanlık çalışmaları devam edecek
İran ve Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri değerlendiren İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran'ın Suriye'deki askeri danışmanlık çalışmaları devam edeceğini bildirdi.
Bugün yerli ve yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cabir Ensari, İran ve Suudi Arabistan dışişleri bakanları arasında yapılan görüşmeyle ilgili soruya, İran ve Suudi Arabistan arasında meydana gelen olumsuz ortamın giderilmesi için pek çok imkan mevut olduğunu dile getirdi.
Ensari, Suudi Arabistan yönetiminin siyasi iradesine bağlı olarak mevcut durumun değişebileceğini konuşmasına ekledi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran'ın Suriye'deki askeri varlığı sorusuna, İran'ın Suriye'deki politikaları bir kaç temel eksende devam ettiğini, bu politikalardan biri ise politik amaçlı olarak terörizme destek verilmesine karşı tavır sergilemek olduğunu söyledi.
Ensari, Suriye devletinin isteği doğrultusunda İran'ın askeri danışmanlık çalışmaları devam edeceğini, gerçek anlamda askeri varlığıyla ilgli Suriye yönetiminmden bugüne kadar hiçbir istek gelmediğini, İran'ın, o durumda konuyu incelemeye alacağını konuşmasına ekledi.
İttifaktaki Ülkeler Üyeliklerinden Habersiz
Suudi veliaht Muhammed b. Selman tarafından açıklanan yeni teşkilat, birçok çatlakla dolu.
Bu Pazartesi Suudi Arabistan tarafından açıklanan Teröre Karşı İslam İttifakı'nın 34 üyeden oluştuğu söyleniyordu.
İsimleri açıklanan 34 üye ülkeden bazıları kendilerine bu konuda herhangi bir davetin gelmediğini ve ülkelerinin isimlerinin kendilerinde habersiz şekilde üye ülkeler arasında gösterilmesinden oldukça rahatsız olduklarını duyurdular.
İttifak'a üye olduğu belirtilen Mısır ve Lübnan hükümetlerinin ardından bir açıklamada Pakistan ve Malezya'dan geldi.
Mısır kendilerinin aktif şekilde bu ittifak içinde yer almayacaklarını belirtirken, terörle mücadele hususunda iş birliğine hazır olduklarını duyurdu.
Lübnan hükümetinden yapılan açıklamaya göre ise kendilerine bu tür bir ittifak içinde yer almaları için herhangi bir davetin gelmedi ve kurulan yeni teşkilatın içeriğinden haberdar değiller.
Dün bu iki ülkeden açıklamalar gelirken bugün Pakistan ve Malezya'dan da ittifak hakkında bazı açıklamalar yapıldı.
Pakistan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Aizaz Çaduri, ülkede yayımlanan Şafak gazetesine yaptığı açıklamalarda koalisyon duyurusuna şaşırdıklarını ifade etti ve Pakistan'ın Suudi Arabistan'ın Riyad'daki başkentinde görevli büyükelçisinden konuyla ilgili bilgi istediklerini söyledi.
Pakistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada ise "Yeni ittifaklara ve farklı eylemlere girip girmeme konusunda karar almadan önce konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmeye çalışıyoruz" deniyor.
Askeri koalisyona dahil edilen Malezya'dan ise 'operasyonlara dahil olmayız' açıklaması geldi.
Malezya Savunma Bakanı Hişamuddin Hüseyin, Kuala Lumpur'un askeri anlamda ittifakta rol üstlenmeyeceğini belirterek "Ama koalisyonu destekliyoruz, militanlara karşı mücadeleyi destekliyoruz" dedi.
Ayetullah Hatemi: Türkiye, Amerika'nın yıpranmış ipine sarılmış
Suriye'deki takfirci teröristlerin anası Suudi Arabistan olduğunun altını çizen Tahran Cuma namazı hatibi, Türkiye'nin, Amerika'nın yıpranmış ipine sarıldığını söyledi.
Bu haftanın Tahran Cuma namazı, Tahran İmam Humeyni(r.a) musallasında, Ayetullah Seyyid Ahmed Hatemi'nin imamlığıyla eda olundu. Hutbesinin ikinci kısmında yüzlerde Şii mensubunun Nijerya'da şehit düşürülmesine işaret eden Tahran Cuma namazı hatibi, Nijerya yönetiminin bu gibi girişimleri başta Siyonist rejimine olmak üzere DAEŞ ve Bokoharam gibi tekfirci teröristlerin yararına olacağını ifade etti.
Ayetullah Ahmed Hatemi, Nijerya yönetiminine hitapta bulunarak, Nijerya yönetiminin bu gibi girişimleri Siyonist bağlantılı olduğunu konuşmasına ekledi.
Hutbesinin devamında PMD olarak adlandırılan İran nükleer dosyasının Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun nezdinde kapatılmasına işaret eden Ayetullah Hatemi, söz konusu dosyanın kapatılmasından dolayı İran Cumhurbaşkanı'na ve nükleer müzakereci heyetine teşekkürlerini dile getirerek, 12 yıl boyunca İran'a yönelik yalanlar savrulan 5+1 ülkelerinin bu yalanları uluslararası topluma taşınarak İran milletinin hakkının korunmasını talep etti.
Tahran Cuma namazı hatibi, bu başarının İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei'nin yol gösterici tutumları doğrultusunda elde edildiği dolaysıayla, seçimler için siyasi amaçlı olarak kullanılmamasına uyarıda bulundu.
Hutbesinin diğer bölümünde Türkiye'nin Irak'a yaptığı askeri çıkarmaya işaret eden Tahran Cuma namazı hatibi Ayetullah Hatemi, "Amerika'nın yıpranmış ipine sarılan Türkiye, ABD'nin verdiği rota doğrultusunda Rus uçağını düşürdü ve Irak'a askeri çıkarma yaptı"diye konuştu.
Amerika'nın, bölge ülkelerini araç olarak kullandığına dikkat çeken Ayetullah Hatemi, "Amerika, uşaklarının kullanım tarihi sona erdikten sonra onları peçete gibi dışarı atar"dedi.
Tahran Cuma namazı hatibi, konuşmasının devamında, Suudi Arabistan tarafından kuruluan sözde terörizm karşıtı koalisyona işaret ederek, DAEŞ aleyhinde oluşturulan bu koalisyonu siyasi bir mizah olarak niteledi. Ayetullah Hatemi, başta Suriye'de olmak üzere İslam dünyasındaki tekfirci teröristlerin anası Suudi Arabistan olduğunu kaydetti.
Ayetullah Hatemi, terörizmle mücadelede verdiği sözde çabalar dolaysıyla Nijerya kralını tebrik eden Suudi karalın aklını kaçırdığını konuşmasına ekledi.
Savunma Bakanı: "İmad" konvansiyonel bir silahtır
Savunma Bakanı General Dehkan, İran'ın kendini savunmak amacıyla "İmad" füzesi de dahil tüm konvansiyonel silahlardan yararlanacağını bildirdi.
İRİB Dış Yayınlar Servisinin bildirdiğine göre, dün Malik Eşter teknik üniversitesi araştırmalar ve teknoloji festivali açılış töreninde konuşan İran İslam Cumhuriyeti Savunma ve Silahlı Kuvvetler Lojistik Bakanı General Hüseyin Dehkan, sulta düzeninin İran İslam Cumhuriyetinin kendini savunma amaçlı silahlar ve teknoloji elde etmesini kesinlikle istemediğini ve bunu engellemek için de tüm imkanlarını kullandığını ifade etti.
"KOEP kabul edildiği günden şimdiye kadar hatta tek bir gün, tek bir saat, tek bir an bile muhtelif deneylerimize ara verilmemiş, kendi tatbikatlarımızı, savunma sanayi üretim ve araştırmalarımızı sınırlandırmamışız. Çünkü savunmayı kendi kesin hakkımız olarak görmekteyiz ve ülkemizi savunmak amacıyla her türlü konvansiyonel silahtan yararlanacağız" ifadalerini kullanan General Dehkan, İran İslam Cumhuriyeti’nin savunma alanında sürekli bir gelişme içinde olmak istediğini, bunun için de düşman'ın sürekli olarak İran'ın önüne engeller çıkardığını söyledi.
Tuğgeneral İsmaili: Düşmanın istihbarat hakimiyeti sıfır
"Bölge dışı ülkeler İran çevresinde güveliksizlik çıkarmak peşindeler"diyen Hatem'ül Enbiya Hava Savunma Karagahı Komutanı, düşmanın İran üzerindeki istihbarat hakimiyetinin iddia etmesine sıfır olduğunu söyledi.
Erak Hava Savunma Akademisi'nin mezuniyet töreninde konuşan İran İslam Cumhuriyeti Hatem'ül Enbiya Hava Savunma Karagahı Komutanı Tuğgeneral Ferzad İsmaili, hava savumna karargahının ülkeyi korumasına yönelik 24 saatlık çalışmaları ve görevlerini anlattı.
Tuğgeneral İsmaili, savunma techizatları bakımından İran'ın hiçbir ülkeye bağlı olmadığının altını çizdi.
Konuşmasının bir bölümünde bölgede yaşanmakta olduğu gelşmelere işaret eden ve bölge dışı ülkeler İran çevresinde güveliksizlik çıkarmak peşinde olduklarını ifade eden Hatem'ül Enbiya Hava Savunma Karagahı Komutanı, düşmanın İran üzerindeki istihbarat hakimiyetinin iddia etmesine rağmen sıfır olduğunu söyled
Şeyh İbrahim Zekzaki ve Nijerya'da Şiilik Akımı
Nijerya ordusunun Zaria kentinde Şeyh İbrahim Zekzaki'nin evine düzenlenen baskında ölü sayısı yüzlerle ifade ediliyor.
Pazar günü Nijerya ordusu, Zari kentinde bulunan ve bir programa katılan Şeyh İbrahim Zekzaki'nin tutuklanması için, programın düzenlendiği mekana operasyon düzenledi.
Operasyonda yüzlerce Müslüman Şii, ordu tarafından katledilirken İbraim Zekzaki, eşi ve çocuğu hakkında ne yazık ki kesin bir bilgiye ulaşılamıyor.
Geçen yıl Ramazan ayında Kudüs günü yürüyüşlerinde buna benzer bir olay yaşanmış, yine yüzlerce Müslüman öldürülmüş ve Şeyh İbrahim Zekzaki'nin üç oğlu da şehitler arasında yer almıştı. Yaşanan bu faciaya rağmen, Şeyh İbrahim Zekzaki önderliğindeki İslami Hareket, halkı sukunete çağırmış ve olayların büyümesini engellemişti.
Ancak her defasında Nijerya'da yaşayan Müslümanların yüzde 10-20sini oluşturan Şii Müslümanlara karşı yürütülen bu tür operasyonlar, dünya kamuoyunda gerektiği ilgiyi görmüyor ve şimdiye kadar defalarca yaşanan bu olaylar medya ve basın organları tarafından örtbas edilmeye çalışılıyor.
Nüfusunun yüzde 50si Müslüman olan Nijerya'da 1980lerde faaliyetlerine başlayan İslami Hareket ve bu hareketin başındaki İbrahim Zekzaki, ülkede Ehlibeyt mektebinin tanınmasında ve halkın bu mektebe yönelim göstermesinde çok önemli bir role sahip. Yaklaşık 30 yıldır faaliyetlerini sürdüren İslami Hareket, ülkede 15 milyon kadar Müslüman'ın Ehlibeyt mektebiyle tanışmasına ve bu mektebe bağlanmasına vesile oldu.
Afrika'da diğer birçok ülkede olduğu gibi şiddetin ve kanın durmadığı bir ortamda şu ana kadar adı kanlı eylemlerle anılmayan ve devlete karşı herhangi bir ayaklanmada yer almayan İslami Hareket, özellikle Nijerya'nın orta kuzey kesiminde oldukça faal durumda.
Yıllar içinde milyonlarca Müslüman'ın Ehlibeyt mektebine kazandırılmasında önemli katkıları olan bu hareket, ne yazık ki selefi-vahabi düşünceli Arap ülkelerin ve bunların başında Suudi Arabistan'ın dikkatini çekmiş durumda. Ülkede son yıllarda adından söz ettiren ve kanlı eylemleriyle tanınan Boko Haram vb. terör örgütleri, İslami sloganlarla ve Arabistan gibi İslam'a değil de Siyonist rejime hizmet eden ülkelerden aldıkları finansal güçle ülkede eylemlerine rahatlıkla devam edebiliyor.
Şimdiye kadar binlerce masum insanın ölümünden sorumlu olan bu terör örgütü karşısında, içlerinde Amerikan ordusundan askerlerin de bulunduğu Nijerya ordusu dikkate değer bir başarı göstermezken, İslami Hareket gibi kültürel ve toplum içinde yer edinmiş hareketlere karşı baskılarını gün geçtikçe artırabiliyor.
Nijerya ülkesi, diğer bazı Afrika ülkelerinde olduğu gibi darbeler ve iç çatışmalarla dolu bir ülke. Nijerya'nın yeni devlet başkanı Muhammadu Buhari yakın zamanda İran'ı ziyaret etmiş ve dini lider İmam Hamaney'le bir görüşme yapmıştı. Görüşmede İmam Hamaney, terörizme karşı batılı ülkelerin özellikle Amerika gibi ülkelerin desteğini beklemenin yanlış olduğunu, bunun yerine İslam ülkelerinin kendi aralarında iş birliği yapmaları tavsiyelerinde bulunmuştu.
Ancak ülkede ordu-devlet arasındaki kopukluğun bir türlü düzeltilemediği şu durumda, daha çok ABD ve İsrail yanlısı olan ordunun resmi devleti görmezden gelerek bu tür kanlı eylemlerde bulunması bölgedeki durumun vahametini ortaya koyuyor.
Afrika kıtasında Şiilik akımının öncüsü olabilecek bir hareketin her zaman kendileri için tehlike arz ettiğini ve bunun gelecekte kendi misyonlarının sonu olacağını bilen iki düşman sistem (-Kapitalist ve -Selefi,Vahabi) bu hareketin engellenmesi için her türlü şiddete ve insanlık dışı baskılara baş vurabiliyor.
Neden Şeyh Zakzaki hedefte?
Allah’ın adıyla
Neden Cumhurbaşkanı Buhari ve bugünkü Nijerya hükümeti Şeyh Zakzaki’yi hedefliyor?
Hem dışsal ve içsel faktörler vardır.
Dış faktörler:
1.Batı Emperyalizmi ve Siyonistler
“Yeni Dünya Düzeni” olarak adlandırılan makyaj. Onların yeryüzünde en güçlü ulusları içermektedir, hepsi ulusları ve kaynaklarını kontrol etmek istiyor. Nijerya Afrika kıtasında en çok nüfusa sahip büyük bir ülke. Nijerya Emperyalizm uşaklığı tam yapan bir liderlik tarafından yönetiliyor.Ülkenin tüm potansiyellerinin ahlaksızca sömrülmesine izin veriliyor.
Şeyh Zakzaki bir dizi anti-emperyalizm kimlik bilgilerine sahip ve sürekli faaliyetleri halkını bu yönde uyandırmak. Bu onun ilk ‘günah’ı.
2.Şeyh Zakzaki’ nin sonraki ‘günah’ı Pro-Filistin faaliyetlerdir.
Batı emperyalizmi Filistin’I gündeminin başına alan bütün söz ve faaliyetleri susturmak ister. Şeyh Zakzaki Filistin davasına verdiği desteğin en belirgin kurbanları 3 oğlunun Nijerya ordusu tarafından geçen yılki Pro-Filistin mitinginde katledilmesidir.
3. Emperyalistlerin gerçek sponsorları olan Boko Haram’a karşı direnişidir.
4.Bir başka konu, Batı emperyalizminin İslam dünyasında kendi emperyalist gündeme büyük bir tehdit olarak İran’ı kabul etmiş olması ve bağlantıları ile savaş ilan etmesidir. Tüm İran yanlısı gruplar hedef onlara, standart bir politikadır. Ya doğrudan onları hedef veya onları dolaylı kuklaları olan ev sahibi hükümetleri kullanarak hedefe koyar.
İç Faktörler:
Sonra artık iç faktörleri göz önünde bulunduralım. İlk konu Suudi Arabistan hükümeti tarafından desteklenen mezhepçilik politikaları… Bu mezhepçilik politikaları Sünni ve Şii toplulukları olan tüm ülkelerde teşvik edilmektedir. Suriye, Irak ve Yemen gibi ülkelerde yüzbinlerce masumun katliamının asıl nedeni.. Nijerya tekfirci yönetiminde Suudi- sponsorluğu tarafından mezhepçilik tam olarak desteklenir ve Batı emperyalizmi tarafından desteklenmesinin de bu yüzden olduğunu anlamak zor değil.
Vahabizm; bu Vahabiler bazı yetkili askeri ve diğer pozisyonlarda bulunurlar, bu durum kuzey Nijerya’da daha yaygındır.
Bir diğer faktör Nijerya’da güçlü ve iyi organize olmuş Siyonist İsrail lobisinin olması. Eski Nijerya Cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan’ın ve özellikle Nijerya askeri ve diğer güvenlik kurumlarının Nijerya’da siyonist rejim İsrail infiltrasyon destekli bir Hıristiyan-Siyonist olduğunu bilmemiz gerekir.
Suudi ve Siyonist İsrail yanlısı grupların Şeyh Zakzaki ve liderliğini yaptığı İslami Harekete karşı kini birleştirilmiştir. Onu Nijerya’da kendi çıkarları için büyük bir tehdit olarak kabul ederler.
Sonuç:
Şeyh İbrahim Zakzaki onun İslami Hareketi yılgınlık göstermeden, bıkıp usanmadan yola devam ederken sıkıntılara katlanmalı ve sabırlı olmalıdır. Onlar efsanevi barışçı duruşu korumak zorundadır ve emperyalizmin bu köpeklerine onları kışkırtmak için izin vermemeliyiz. Akıl ve ikna yoluyla ancak başarılabilir.
Allah kaderlerini Emperyalist/siyonistlere teslim etmeyen direnişçilere, mustaz’aflara zafer nasip edecektir elbet.
Yavuz Kaya