Displaying items by tag: Hz Nuh

Cumartesi, 06 Haziran 2015 15:06

İmam Humeyni’nin düşünce mektebinin 7 temeli

Şia mektebi sadece geçmişteki üstünlüklerine takılıp kalan bir camia değildir…
İmam Humeyni’nin vefat yıl dönümünde konuşan İmam Hamanei ‘Zulümle dolan dünyayı adalet sahiline taşıyacak kurtarıcı inancı tüm İbrahimi dinler de var’ dedi.

İmam Hamanei sözlerine şöyle devam etti:

“Bu kurtarıcının ismi de özellikleri de İslam dinin de malumdur. Bu yüce insan, bu büyük kurtarıcı tüm İslami mezheplerde ‘Mehdi’ olarak bilinir. İslam mezhepleri arasında Hz. Mehdi’nin zuhur edeceğini inkar eden bir mezhep bulamazsınız. Hatta O yüce insanın adı ve künyesi bile bellidir.

Şia’da Hz. Mehdi (a.s) inancının özellikleri bellidir. Ehlibeyt imamlarının on birincisi olan İmam Hasan Askeri’nin oğludur. Tarihçiler ve kelam ilmi âlimleri O’nun doğum tarihini açık bir şekilde zikretmiştir. Her ne kadar bu bilgiler bazı mezheplerce açık bir dille beyan edilmese de Şia’da kesin ve sağlam delillerle kabul edilmiştir.

Bazıları bir insanın bu kadar uzun süre yaşamasının nasıl mümkün olacağını sorup duruyor. Bu soru, Hz. Mehdi’ye muhalif olanların istidlal ettiği ve tekrarlayıp durduğu sorulardandır. Ancak Kur’an-ı Kerim’in kendisi bu iddialarını cevaplayarak Hz. Nuh olayını örnek verir. Zira Hz. Nuh kavmi arasında 950 yıl yaşamıştır. Elbette 950 yıl Hz. Nuh’un yaşı değildir, sadece ümmeti içerisinde ilahi davet yılıdır. Hz. Nuh 950 yıldan daha fazla yaşamıştır. Kur’an’ın bu delili Hz. Mehdi’nin yaşı hakkında söylenen sözlerin boş ve abes olduğunu göstermeye yeter.

Mehdilik inancı, Şia arasında ümit vaat eden en önemli inanışlardan birisidir. Şia mektebi sadece geçmişteki üstünlüklerine takılıp kalan bir camia değildir. Aksine gözünü yarınlara dikmiş, ilerici bir toplumdur. Hz. Mehdi’ye (a.s) inanan birisi en zor şartlarda kalsa bile ümitsizliğe düşmez. Zulüm ve karanlıkların ardın o güneşin doğacağını bildiğinden sabırlı olur.

Dün O yüce insanın doğum gününün yıl dönümüydü. Bu münasebetle siz mümin kardeşlerime ve mümine bacılarıma tebrik arz ediyorum.

Mehdilik inancı sadece bir toplumla sınırlandırılmayacak kadar evrenseldir. Bu ümit vaat eden inanç, tarih boyunca birçok toplum ve inançlarda var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. İnşallah bekleyiş günleri ve bekleyen gözleri o güneş ile yeni sabahlara uyanacaktır.

Konuşmasının bir bölümünde İmam Humeyni’nin kişiliğine de değinen İmam Hamanei, şöyle devam etti:

“Bugün sizlere ‘tahrif’ konusunda birkaç cümle arz etmek istiyorum.

Genelde inanç ve yazılı metinler için kullanılan tahrif kelimesi acaba şahıslar hususunda da geçerli midir? Şahsi tahriflerden maksat, bir insanın şahsiyetinin temel erkânı olan özelliklerinin meçhul kalması, yanlış mana edilmesi ya da bilerek saptırılmasıdır. Tüm bunlar insanlar için olgu olan bir şahsiyetin tahrif edilmesiyle alakalı konulardır. Bu bağlamda sözleri ve ahlakı gelecek nesillere bir ışık olan İmam Humeyni’nin şahsiyeti eğer tahriflere maruz kalırsa telafisi imkânsız sonuçlar doğurabilir.

İmam Humeyni’yi sadece muhterem ve tarihi bir şahsiyet olarak tanıtmak yanlıştır. Bazıları İmam Humeyni’yi bir döneme yaşamış daha sonra dünyayı terk etmiş mücadeleci ve faal birisi olarak lanse ettirmeye çalışıyor. Saygın bir kişilik, ismi ihtiramla anılacak biri olarak tanınsa yeter diyor. Böyle bir yaklaşım ve tanıtma yöntemi yanlıştır.

İmam Humeyni fikri, siyasi ve toplumsal bir mektebin temellerini atan birisiydi. Bu millet, bu fikri akımları benimsedi ve kabul etti. Bu fikri akımların devam ettirilmesi onların doğru tanınmasına ve tanıtılmasına bağlıdır. Mesele sadece belirli zaman ve mekânlarda alınan kararlar veya kararları yok saymak meselesi değildir. Mesele, İmam Humeyni’nin fikirsel devrimin altyapısının doğru tanınmasıdır.

İmam Humeyni’nin büyük bir fakih, eşsiz bir filozof ve seçkin bir arif olduğu doğrudur. Ancak İmam Humeyni’nin yüce şahsiyeti sadece bu alanlarla sınırlı değildi ya da İmam Humeyni sadece bu alanlara şekillenen bir şahsiyet değildi. Aksine İmam Humeyni ‘Ve Allah için hakkıyla savaşın. O sizi seçti…’ ayeti ile yücelik makamına ermiş birisiydi.

İmam Humeyni ilmi donanımı sayesinde savaş meydanlarına inmeyi başardı. Mücadelesine ömrünün son anına kadar devam etti. Sadece İran’da değil tüm dünyada milyonların kabulüne mazhar olan bir uyanış ve ayaklanmaya öncülük etti. İmam Humeyni’nin rehberliğinde gerçekleşen bu hareket, dünyadaki eşsiz olaylardan birisidir. Ülkemiz tarihinde sabıkası olmayan bir olay İmam Humeyni’nin varlığıyla gerçekleşti. Yıllarca bu ülkede zulüm ve zorbalıkla iktidarda bulunan saltanat ailesi, İmam Humeyni’nin eliyle ülkeden dışarı atıldı.

Hükümetin idaresini ellerinde bulunduran çürümüş insanlar, iktidarı monarşilik yöntemi ile elden ele devredenler, askeri vesayet ve zulüm kılıcıyla insanlara hükmedenler, iktidarı bir mirasmış gibi nesilden nesle aynı aileden olanlara bırakanların hem kendileri yanlıştaydı hem de kabullendikleri bu yöntem yanlıştı. Ülkemizde hiçbir mantıksal açıklaması olmayan yöntemlerle asırlarca yönetimde kaldılar. İmam Humeyni’nin ilk icraatı bu yanlışın üzerine bir çizgi çekmek ve yönetimi halkın ellerine teslim etmek oldu.

İmam Humeyni’nin ikinci büyük icraatı, bir İslam Cumhuriyeti teşkil etmekti. Bu olayın kendisi de İslam tarihinde daha önce benzeri görülmemiş eşsiz amellerdendir. Bu nedenle ‘Ve Allah için hakkıyla savaşın. O, sizi seçti…’ ayetinin mısdaklarından birisi de İmam Humeyni’dir desek yeridir.

Elbette İmam Humeyni’nin cihadı sadece siyasi, fikri, ilmi ve toplumsal alanlarda değildi. İmam, deruni ve nefsi cihatta da öncül isimlerdendi. Her daim Allah’a irtibat halindeydi, İslami değer ve emirlere bağlıydı. Bunun kendisi insanlar için bir derstir. İmam, tevazu, dua, tevessül ehliydi. Sabahın ilk vakitlerinde ağlamak, dua ve münacatlarla meşgul olmak ve maneviyatını yitirmemek O yüce insanın cihadının felsefesiydi.

 İmam Humeyni’nin fikri mektebindeki ilk söz; diktatör ve zalimlerle mücadeledir. İmam Humeyni’nin bu düşüncesinin içeriği, tarihte saplanın kalan bir düşünce değil aksine her asırda yürürlükte olması gereken bir düşüncedir. Bu nedenle hem Müslümanlar arasında hem de gayri Müslimler arasında İmam Humeyni’nin fikri akımının değerli kabul edildi.

İmam Humeyni’nin fikirsel devriminin özelliklerinde biri de, bazı aydınların yaptığı gibi sadece teori üretiyor olmamasıydı. İmam Humeyni, fikirlerini pratiğe döküyordu. Fikirleri her daim zinde, insanları teşvik eden ve harekete geçiren türdendi.

 İran halkı bir dönem ezilen, hor görülen, fakir, ümitsiz, başkalarına bağımlıydı. Biz, böyle bir ülkede yaşıyorduk. İmam Humeyni, bizleri hedefi olan, mücadeleci, onurlu ve izzet sahibi bir ülke derecesine ulaştırdı. Bugün milletimiz, her zamankinden daha ümitli bir halde hedeflediği nihai amaca ulaşmak için mücadele eden bir topluma dönüştü.”

ehlader

Published in Rapor