
کارگر
İAEK Başkanı:Batılı casusları yanlış bilgi ile kandırdık
FHA- İAEK Başkanı Feridun Abbasi, nükleer tesisleri ve kazanımları korumak için bazen batılı casuslara yanlış bilgi verdiklerini belirtti.
Londra'da yayınlanan El-Hayat gazetesine mülakat veren Abbasi, İran batılı casusluk örgütlerini yanlış bilgi vererek kandırmayı başardığını belirtti.
UAEK'nu eleştiren Abbasi, ajans Tahran'a önyargılı ve suçluymuş gibi davrandığını belirterek, İran kendini aklamak zorunda kaldığını, oysa bu tutum asla kabul edilemez olduğunu ifade etti.
Amerika’nın İran'a darbe vuramadığını belirten Abbasi, Amerika’nın zaten bunu başarabilecek güçte olmadığını kaydetti.
MI6'in de İran'ın nükleer programı hakkında casusluk yaptığını belirten Abbasi, İran kendi nükleer tesislerini ve kazanımlarını korumak için ecnebi casusluk örgütlerine yanlış bilgi vererek onları kandırdığını vurguladı.
Sanki bir anlamı vardı Terör Devleti ABD, Halkın Münafıklarını terör listesinden çıkarıyor
ABD, Tahran hükümetini öfkelendirecek bir adım atarak İranlı terörist grup Halkın Mücahitleri Örgütü’nü (MEK) terör listesinden çıkaracağını açıkladı.
ABD temyiz mahkemesi Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’a 1 Ekim tarihine kadar örgütün statüsüyle ilgili karar mühleti koymuştu. Merkezi Fransa’nın başkenti Paris’te bulunan MEK yıllardır ABD nezdinde lobi faaliyetlerini yürüterek statüsünün değiştirilmesini talep ediyordu.
1979 İslam Devrimi’nden sonra İran İslam cumhuriyeti yetkililerine karşı terörist eylemlerde bulunan örgüt şu anda kadar İran’da binlerce kişinin ölümünden sorumlu. Parlamento binasını havaya uçurarak aralarında meclis başkanı ve bakanlarında olduğu 72 kişinin öldürülmesi, İran Irak savaşında İran’a karşı en ön cephede savaşarak esir alınan İran askerlerine en ağır işkencelerin yapılması, İran’da bir çok kurum başkanının silahlı saldırılar sonucu öldürülmesi… gibi binlerce insanın ölmesine sebep olan bir örgüt Halkın Münafıkları örgütü.
"GEÇ BİLE KALDI"
Temsilciler Meclisi’nin Cumhuriyetçi üyelerinden, Dış İlişkiler Komitesi üyesi Ted Poe, Clinton’ın MEK’i terör listesinden çıkarma yönündeki beklenen kararının “geç bile kaldığını” belirtti.
Poe, “MEK çok uzun bir zaman önce şiddeti kınadı ve son yıllarda İran içindeki faaliyetler üzerine bilgi toplanması bağlamında ABD istihbaratıyla birlikte çalışıyordu” dedi.
Bir başka Cumhuriyetçi Partili Temsilciler Meclisi üyesi Dana Rohrabacher de, “Dışişleri Bakanlığı’nın Halkın Mücahitleri Örgütü’nü Yabancı Terör Örgütleri Listesi’nden çıkarmaya karar verdiğini öğrenmek beni çok mutlu etti. MEK laik, barışçıl ve demokratik bir hükümet isteyen İranlılardan oluşmaktadır” diye konuştu.
MEK, 1997 yılında ABD terör örgütleri listesine alınmıştı. Listede PKK, El Kaide, Hamas ve Hizbullah gibi örgütler de bulunuyor.
İslam Ordusunda İlim ve Amelin Birlikteliği
İslam İnkılabı Rehberi ve Başkomutan İmam Seyyid Ali Hamenei, bu sabah İran İslam Cumhuriyeti Ordusu komutanlarına hitaben yaptığı konuşmada ordudaki ilerlemelerin sırrının ‘ilim ve amelin birlikteliği' olduğunu belirterek, bu bağlamda özgüven, inisyatif, hareketlilik, esneklik ve yenilik gibi özelliklerin de büyük önem taşıdığını vurguladı.
İnsanın girift ve meçhul nice yeteneklerinin keşfedilmesiyle her bir muhitte ve hatta askeri alanlarda bile önemli gelişmelere yol açılabileceğini belirten İmam Hamenei, bu yüzden askeri eğitim alanında çıtanın daha da yükseltilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Başkomutan Hamenei, silahlı kuvvetlerin uzun erimdeki hedefinin, İslam Cumhuriyeti'nin hedefleri ve idealleriyle uyum halindeki sapasağlam bir ordu teşkil etmek olduğunu kaydederek şöyle konuştu: ‘İslam nizamının idealleri, kapsamlı ve tüm beşer toplumunu kuşatıcıdır. Elbette bizler bu idealleri tahakkuk ettirmek için hiç bir ülke ve milletin haysiyetine taarruz ve tecavüzü caiz bilmemekteyiz. Ancak, silahlı kuvvetlerimiz, hiç kimsenin aziz İran halkı ve ülkesi etrafındaki sağlam hisarlara saldıramayacağı kadar güçlü olmak zorundadır.'
İnkılap Rehberi İran Deniz Kuvvetleri’ni Denetliyor
İslam İnkılabı Rehberi ve Başkomutan İmam Seyyid Ali Hamenei bu sabah, İran'ın kuzeyinde ve Hazar Denizi sahilinde yer alan Novşehr'de İran İslam Cumhuriyeti Ordusu'na ait yeni savunma donanımları fuarına katılarak, savunma ve savaş teçhizatı sektöründeki son teknik ve bilimsel faaliyetler hakkında bilgi aldı.
İmam Hamenei en az iki saatlik incelemeleri sırasında, İran tarafından Hint Okyanusu, Bab'ül Mendeb ve Kızıldeniz'e gönderilen deniz filosunun komutanıyla sağladığı canlı irtibat sırasında İran'ın şerefi ve onurunu savunmak amacıyla hizmet veren deniz birliklerine Allahu tealadan başarılar diledi.
İnkılap Rehberi'nin incelemeleri sırasında Novşehr'deki İmam Humeyni Deniz Bilimleri Üniversitesi öğrencileri, yeni ürünlerinin bazılarını tanıttılar. Bunlar arasında lazer düzenekleriyle donatılmış insansız uçaklar ile deniz altında uzaktan kontrollü keşiflerde bulunan Taha adlı yüzer araç dikkat çekti. Cask-2 adlı deniz altından karaya roket atma kabiliyetine sahip sistem hakkında bilgi edinen Başkomutan Hamenei daha sonra günümüz dünyasının en ileri teknolojisinden yararlanılarak tamir edilen Tarık adlı denizaltı, yapım halindeki Sehend destroyeri ve füze rampasına sahip Peykan adlı savaş gemisi hakkında görüş teatisinde bulundu.
Dünya Halklarının Kalpleri Amerika’ya Olan Nefretle Dopdoludur
İslam İnkılabı Rehberi ve Başkomutan İmam Seyyid Ali Hamenei İran İslam Cumhuriyeti Ordusu savaş akademileri mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada Hatem'ül Enbiya Hz. Muhammed Mustafa (S)'in nurani çehresine yönelik hakaretlere değinerek, emperyalistler ve siyonistlerin İslam aleyhindeki siyasetlerini tanıyan milletlerin Amerika ve bazı Avrupa ülkelerini bu bağlamda suçlu bulduklarını ve bu ülkelerdeki yöneticilerin bunca tepkiye neden olan çılgınca hakaret eylemlerini önlemeleri ve bu büyük suç ve cinayete ortak olmadıklarını pratikte ispatlamaları gerektiğini vurguladı.
İmam Hamenei, İslam düşmanlarının İran halkı ve İslami uyanış hareketi karşısında geri kalmışlık duygusuna kapıldığını ve bu yüzden son olayda olduğu gibi çılgınlıklara başvurduklarını söyledi.
İnkılap Rehberi, bu hadiseyi tarihte kalıcı ibretli olaylardan biri olarak niteledi ve şöyle konuştu: ‘Emperyalist düzenlerin şefleri bu cinayeti kınamak ve suçlularla ilgili görevini ifa etmek yerine bu olayda herhangi bir rollerinin olmadığı iddiasındalar. Emperyalist odaklar, İslam karşıtı hedefler gütmekteler ve işte bu nedenle müstekbirler İslam ve mukaddesata yönelik hakaretleri önlememektedirler ve önlemeyeceklerdir de...'
İmam Hamenei Amerika'lı ve Batı'lı yetkililerin İslam'a hakareti önlemenin ifade özgürlüğüyle çeliştiği şeklindeki yalanlarını eleştirerek şu değerlendirmede bulundu: ‘Batı'lı ülkelerin çoğunda hiç kimse ne idüğü belirsiz Holokast hakkındaki kuşkularını belirtme ya da eşcinsellik gibi ahlaksız politikalar aleyhinde görüş açıklama cesaretine sahip değildir ? Nasıl oluyor da bu tür meselelerde ifade özgürlüğü hiç bir anlam taşımıyor, ve fakat İslam'a ve İslami mukaddesata yönelik hakaretler, ifade özgürlüğü adı altında serbestçe sürdürülüyor ?'
İslam İnkılabı Rehberi, Amerika'lılardan ‘diktatör yetiştiricileri' olarak söz etti ve onlarca yıldır Amerika'nın Mısır diktatörü Hüsni Mübarek ve İran diktatörü Muhammed Rıza Pehlevi ile şimdi bölgede mevcut diğer diktatörleri nasıl desteklediklerini hatırlatarak, şu soruyu yöneltti: ‘Amerika'lılar böylesine siyah bir karne ile nasıl oluyor da demokrasi ve özgürlük taraftarı olduklarını iddia edebiliyorlar ?
İmam Hamenei konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘Halkların çeşitli ülkelerdeki Amerikan merkezlerine yönelik protesto gösterileri onların emperyalist ve siyonist politikalardan ne denli nefret duyduklarını ortaya koymuştur. Dünya halklarının kalpleri, Amerika'ya olan nefretle dopduludur ve işte bu yüzden son olaydaki gibi bir hakaret gündeme geldiğinde bu öfke ve nefret kitlelere malolmaktadır.'
İnkılap Rehberi, konuşmasını şöyle tamamladı: ‘Hiç kuşkusuz, İslam güneşi, emperyalistlerin bu ilahi dinle olan hesaplaşmasında eskisinden daha parlak olarak üzerimize doğacak ve zafer, İslam ümmetinin olacaktır.'
Ahmedinejad: İsrail “etnik-mezhebi çatışma yaratma” komplosu çabasında
İran Cumhurbaşkanı, kültürsüz İsraillilerin kendilerini kurtarabilmek için etnik, dini-mezhebi çatışmalar yaratma komplosunu takip ettikleri uyarısında bulundu.
İran Cumhurbaşkanı Dr Mahmud Ahmedinejad “Kutsal Savunma Haftası”nın ilk günü olması münasebetiyle İslam Cumhuriyeti kurucusu İmam Humeyni’nin-ks- türbesi alanında düzenlenen askeri geçit töreninde yaptığı konuşmada, kutsal savunma haftası nedeniyle tebriklerini ifade ederken “İran halkının kutsal savunması, dünya arenasında büyük bir hadise ve şeffaflaştırıcı bir faktördü. Bu savunma aynı zamanda tüm insanlık için çok kıymetli bir tecrübe niteliğinde” dedi.
Dr Ahmedinejad daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “Batıya bağımlı en sert bir diktatörlüğün yıllarca süren istilasının ardından mümin bir halk semavi bir adamın liderliği altında boş ellerle kıyam ederek zorba güçlere galip geldi ve özgürlük, tevhit ve adaleti haykırdı.”
Cumhurbaşkanı Ahmedinejad konuşmasının devamında, insan hakları ve uluslararası güvenliğin savunucusu olduklarını iddia edenlerin bu yöndeki tüm sloganlarını ayakları altına alarak, kentlere kimyasal saldırı düzenlemeye bahane buldukları ve en kaba diktatörlükleri desteklediklerini hatırlatarak “İslam inkılabı ve kutsal savunmamız sayesinde onların tüm sloganlarının yalan olduğu ortaya çıktı” diye vurguladı.
Ahmedinejad ayrıca, bölgedeki son gelişmeleri değerlendirirken, kültürsüz İsraillilerin kendilerini kurtarabilmek için etnik, dini-mezhebi çatışmalar yaratma komplosunu takip ettikleri uyarısında bulundu.
Türkiye Ortadoğu’nun Pakistan’ı mı oluyor?
ABD’de çekilen ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (sav) hakaret içeren filme karşı İslam aleminden tepkiler yükselmeye devam ediyor.
ABD etkisindeki Körfez ülkeleri, Fas ve Türkiye konu hakkında sessizliğini sürdüre dursun, dünya genelinde geniş çaplı protestolar yapılıyor.
Ucu ABD’ye dayanan ama kolları Türkiye’de mevcut bazı çevreler yolladıkları mesajlarda, Türk halkının böyle vahim bir hadise karşısında sessiz kalması gerektiğini belirttiler.
Gerekçeyi, Müslümanın anlayışlı olmasının gerektiği ve diğer din mensupları İslam’a ve Müslümana saldırsa da aynı şekilde karşılık vermemizin doğru olmayacağı fikri oluşturmaktadır.
Türk insanını "Dinlerarası diyalog", dinlerin kardeşliği gibi İslam inancında yeri olmayan görüşlerle tanıştıran bu çevreye, Hıristiyan Batının dinini sömürü aracı olarak kullandığını hatırlatmak gerekir.
Batı medeniyeti kan ve gözyaşı ile şekillenmiştir. İşgal ve vahşet temellidir. Dünya genelinde yapılan misyonerlik çalışmalarından maksat da Hıristiyanlığı yaymanın ötesinde, itikadını değiştiren ve işgale ses çıkarmayacak halklar oluşturmaktır. Dediklerimizin ispatı bugün çekilen filme tepki veren ülkelerdir.
Geçtiğimiz yıllarda Danimarka’da Hz. Muhammed’e hakaret içeren karikatürlerin yayınlanmasına İslam alemi topyekun itiraz etmişti. Ancak çekilen yeni filmin ABD’de hazırlanmış olmasının etkisi ile Hz. Muhammed’in bir şahıs tarafından canlandırıldığı ve İslam Peygamberine karşı büyük aşağılanmaların yer aldığı yeni filme "demokratik ortak" Türkiye beklenilen tepkiyi vermedi. Keza ABD’nin arka bahçesi olan Körfez Ülkeleri de halen sessizliğini bozmadı.
Gelinen noktada ABD süper güçtür ve misyonerlik çalışmalarında en etkin devlettir. Bugün Hıristiyanlık ve İsevi öğeler kendini kabul ettirdiği yerde işgale ses çıkarmamanın adı haline getirilmiştir. Ortadoğu’da ve İslam aleminde büyük bir hızla devam eden misyonerlik çalışmalarının esas gayesi de budur.
Ortadoğu’da İslam, birliğin ve var olmanın sembolüdür. Direnişin adıdır. Bugün İsrail’in korkulu rüyası Hizbullah, Esad olmasa biz zorlanırız demektedir. Filistin, bugünlere gelmesinde Esad’ın rolünün çok büyük olduğunu ifade ediyor. Yani, Esad ve Suriye Ortadoğu’da Müslümanın ve İslam dininin koruyucusu ve kalesi mesabesinde. İki yıldır devam eden baskılarla Esad’ın devreden çıkarılmaya çalışılmasının asıl nedeni de İslam’a verdiği bu desteği ortadan kaldırmaktır.
Öyleyse çekilen filmler veya hakaret dolu karikatürler nabız yoklama çalışmalarından başka bir şey değildir. Önemli olan itikadımızın arkasında durarak kimden gelirse gelsin dik duruşumuzu muhafaza edebilmemizdir. Çünkü İslam adına açıklanacak bir irade beyanı aslında bizim işgale karşı direnme gücümüzü belirtecektir.
İran, Türkiye ve Mısır'dan Suriye konusunda mutabakat
İran: Suriye'ye birlikte gözlemci gönderelim
Mısır'ın girişimiyle kurulan "Suriye temas grubu", İran'ın da katıldığı ilk toplantısını Kahire'de yaptı. İranlı bakan Salihi'nin, Suriye'ye bölgesel gözlemciler gönderilmesini önerdiği bildiriliyor.
Mısır'ın girişimiyle kurulan "Suriye temas grubu", İran'ın da katıldığı ilk toplantısını Kahire'de yaptı.
Toplantıda Türkiye, Mısır ve İran'ın dışişleri bakanları hazır bulundu; Suudi Arabistan ise mazeret bildirerek katılmadı.
İran'ın resmi haber ajansı IRNA, Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi'nin, bu dört ülkenin Suriye'ye gözlemci göndermesini önerdiğini bildirdi.
Ajansa göre Salihi, çatışma ve şiddetin karşılıklı olarak durdurulmasını, yabancı müdahale olmadan barışçı çözüm bulunmasını ve Suriye muhalefetine maddi, askeri ve eğitim yardımının sona ermesini istedi.
Salihi açıklamasında, acil çözüm beklemenin de gerçek dışı olduğunu savunarak, ''Çözüm için daha fazla müzakere ve toplantıya ihtiyacımız var. Ancak üzerinde anlaştığımız noktalar, anlaşamadıklarımızdan daha fazla.'' dedi.
Suriye'deki BM gözlemcileri, ülkede ateşkesin sağlanamaması üzerine geçen ay çekilmişti.
New York'ta görüşecekler
Diğer bakanlar da yaklaşık üç saat süren buluşma sonrasında bu öneriye değinmedi.
Mısır Dışişleri Bakanı Kamil Amr, "Somut bir karar için henüz çok erken" diye konuştu.
Ahmet Davutoğlu da "'Sorunun bölgemiz içinde çözülmesi için bölge ülkelerinin geliştirdiği inisiyatif bizim açımızdan çok önemlidir. Umarız bu toplantılarda hayırlı bir netice alabiliriz.'' dedi.
İran'ın ilk defa bu konuda bölgesel bir toplantıya katıldığına dikkat çeken Davutoğlu "İran'ın dışişleri bakanı düzeyinde toplantıya katılması, bizim için kayda değerdir." diye konuştu.
Beşar Esad rejimini destekleyen İran, Türkiye ile Suudi Arabistan'ı, Suriyeli muhaliflere askeri yardım sağlamakla ya da bu yardımı sağlayan çevrelere yardım etmekle suçluyor.
Mısır, Türkiye ve Suudi Arabistan ise, ülkede barış için Esad'ın istifa etmesinin şart olduğunu savunuyor.
Bakanların bu ayki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında New York'ta tekrar bir araya gelecekleri bildiriliyor.
Suriye Temas Grubu'nun fikir babası, Mısır'ın yeni Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi.
RAST HABER
" İslam güneşi daha parlak ışıyacak ve zafer İslam ümmetinin olacaktır "
İmam Hamenei: Holokost Söz Konusu Olunca İfade Özgürlüğünü Umursamazlar, İslamî Mukaddesata Saldırıysa Serbesttir!
Başkomutan İmam Hamanei, düzenlenen Nuşehr İmam Humeyni Deniz Harp Akademisi Mezuniyet ve Terfi Töreni’nde yaptığı konuşmada Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) nurani şahsiyetine yönelik saldırıya değinerek şöyle konuştu: “Halklar, İslam karşıtı emperyalist ve Siyonist siyasetlere aşina oldular ve Amerika ile bazı Avrupa ülkelerini işaret ettiler. Bu ülkelerin liderleri bu saçma sapan girişimlerin önünü alarak pratikte bu büyük suça ortak olmadıklarını kanıtlamalıdırlar.”
Büyük İran milleti ve coşkulu İslamî uyanış hareketi karşısında İslam düşmanlarının geri kalmışlık duygusuna kapıldıklarını belirten İmam Hamanei, “Bu, İslam ümmetinin düşmanlarının son olaydaki gibi çılgınca işlere girişmelerine sebep olmuştur” diye konuştu.
Bu son olayın tarihin kalıcı ibret derslerinden biri olacağını ifade eden İmam Hamanei, “Emperyalist düzenlerin liderleri bu olayı kınamaktan kaçınmakla ve bu büyük suç bağlamında üzerlerine düşen görevi yerine getirmemekle kalmıyor olayla herhangi bir ilgilerinin olmadığını iddia ediyorlar” dedi.
İmam Hamanei şöyle konuştu: “Biz onların bu suçla ilgilerinin bulunduğunu ispatlama peşinde değiliz. Tutumları dolayısıyla Amerikalı ve Avrupalı siyasetçiler dünya kamuoyunda suçlu duruma düşmüşlerdir ve kendilerini sözle değil uygulamayla bu ağır suçun yükü altından kurtarmalıdırlar.”
Emperyalist sistemdeki İslam karşıtı eğilimlere de değinen İmam Hamanei, “Bu eğilimleri yüzünden müstekbirler İslam’a ve mukaddesata yönelik saldırıların önünü almadılar ve almayacaklar” diye konuştu.
Amerikalı ve Batılı makamların “İslam karşıtı söylem ve eylemleri yasaklamak düşünce özgürlüğüyle çelişir” yönündeki açıklamalarının birer yalandan ibaret olduğunu ifade eden Ayetullah Hamanei birkaç realiteyi örnek göstererek görüşünü destekledi.
Emperyalizmin ilkelerine yönelik her türlü saldırıyı engellemek için belirlenen Batı’daki kırmızıçizgiler bu realitelerden bir tanesidir.
İmam Hamanei konuşmasında, “Dünyanın farklı ülkelerinde emperyalizme yönelik her türlü saldırının önü güç kullanımına başvurmak pahasına alınırken, İslamî mukaddesata yönelik saldırıların engellemesinin ifade özgürlüğüne aykırı olduğuna kim inanır?” diye sordu.
Başkomutan İmam Hamanei konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birçok Batı ülkesinde kimse şüpheli Holokost (Yahudi soykırımı) meselesini tartışma cesaretinde bulunamıyor. Veya kimse emperyalizmin ahlak dışı siyasetleri, örneğin eşcinsellik hakkında bir şey yazamıyor. Nasıl oluyor da böyle durumlarda ifade özgürlüğü kimsenin umurunda olmuyor da İslam ve İslamî mukaddesata saldırı söz konusu olunca ifade özgürlüğü yalanı adı altında her şey serbest olabiliyor?”
Amerika’yı “diktatör terbiyecisi” diye niteleyen İmam Hamanei, Amerika’nın onlarca yıl hiç çekinmeden Mısır’da Hüsnü Mübarek’i, İran’da Muhammed Rıza Pehlevi’yi ve bölgedeki diğer diktatörleri himaye ettiğini hatırlatarak şöyle konuştu: “Bu kapkara karneyle Amerika nasıl demokrasi taraftarlığına ve özgürlük hamiliğine kalkışabilir?”
Çeşitli ülkelerde Amerikan elçiliklerine yönelik düzenlenen mitingleri “halkların emperyalist ve Siyonist siyasetlere duyduğu nefretin göstergesi” sözleriyle niteleyen İmam Hamanei, “Halkların kalbi Amerika’ya karşı öfkeyle dolu; bu yüzden son olayda olduğu gibi bir çatlak bulduklarında bu öfke ve nefreti dışa vuruyorlar” diye konuştu.
İmam Hamanei konuşmasının sonunda şunları kaydetti: “Kuşkusuz İslam güneşi, müstekbirler ilahî dine karşı koydukları müddetçe, her zamankinden çok daha parlak ışıyacak ve zafer İslam ümmetinin olacaktır.”
Tahran-Ankara stratejik ilişkileri bölge ülkelerine yardımcı olabilir
Celili, Davutoğlu’yla görüşmesinde Tahran-Ankara stratejik ilişkileri bölge ülkelerine yardımcı olabilir
İran MGYK Sekreteri Celili, Tahran-Ankara stratejik ilişkilerin İslami uyanışı yaşayan ülkelerin dünya ilişkilerinde daha etkin rol oynamalarına yardımcı olabileceğini vurguladı.
Milli Güvenlik Yüksek Konseyi (MGYK) Sekreteri Said Celili dün Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla görüşmesinde, İran’la Türkiye’nin çeşitli alanlarda ortak yönlere sahip olduklarına değinerek “Tahran’la Ankara arasındaki stratejik ilişkiler İslami uyanışı yaşayan ülkelerin uluslararası ilişkilerde daha etkin rol oynıyabilmeleri yolunda onlara yardımcı olabilir” dedi.
Celili ayrıca, bölgedeki Müslüman halkların ABD ve Siyonist İsrail’e karşı isyanlarına değinerek “Siyasi ve uluslararası alanlarda İslam düşmanlarına karşı İslami uyanıştan yararlanmak bağımsız ve İslami bütün ülkelerin vazifesidir” diye vurguladı.
MGYK Sekreteri Celili daha sonra korsan İsrail’in Müslüman ülkeleri arasında ihtilaf oluşturma ve onları bölmeye ilişkin komplo planları olduğu uyarısında bulunarak İslam ülkelerin fiilen birlik, bütünlük içerisinde olmaları gerektiğini vurguladı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu da yaptığı konuşmada İran-Türkiye stratejik ikili ilişkilerin daha da geliştirilmesi ve bölgesel-uluslararası ilişkilerdeki olumlu etkilerinin altını çizdi.