کارگر

کارگر

Pazar, 15 Temmuz 2012 04:42

Allah’ın Ziyafet Ayı ramazan 1

Yeniden ilahi bir nida, can ve ruhumuzu büyük bir ziyafete çağırıp, güncel hayat sürecinde bizi güzel hakikate yöneltiyor. Bu güzel nida, mübarek ve kerametli bir ayın gelişini vaat ediyor. ramazan ayı her zamanki gibi, rahmet ve bereketiyle birlikte gelip çattı.

Ey insanlar gelin ve büyük manevi yarışa katılın. Bu yarışta herkes mükafatlandırılacak, emeğinin karşılığını bulacaktır. Ey kardeşler gelin, esirgeyen Rabbul Alemin’in nimet dolu sofrasına oturup, ilahî rahmetle özümüzü zenginleştirelim. Allah’ın sana şükürler olsun ki, yeniden bu kıymetli ayın varlık lezzetini bizlere tattırdın. Geçmiş zamanlara baktığımızda zamanın çabuk akıp gittiğini görüyoruz. Dönüp dolaşan zaman akışında gençliği orta yaşa, orta yaşı da ihtiyarlığa ulaştırıyoruz. Gerçekten gelip geçen günlerde neler elde ettik, hayatımızın değerli sermayesine hangi birikim ve zenginlikleri ekledik. Boş kaygılar ve hayatın endişeleri ruhumuzu azarlıyor. Fakat bu günlerde ve benzer saatlerin belirli anlarında bir parlak nur cilvesi kendini gösteriyor.

ramazan günlerindeki fırsatlar çok sınırlıdır. Fakat aynı halde bu günler ve anlar bizlere yeni güç ve nefes kazandıran anlardır. Çünkü ramazanın anlarında insanlık ve Allah’a kulluk değerlerini yeniden canlandırıyoruz. İslam peygamberi Hz. Muhammed (sav), ramazan ayını, Allah’ın ayı ve sema kapılarının açıldığı ay olarak nitelendiriyor. ramazan ayındaki ibadet, insanının vücudu ve ruhunu, en yüce ahlakî ve manevî değerlerle alıştırıp ve idmanlarla yetiştirip, takviye ediyor. Oruç, insana tatlı ve ferahlatıcı anlar yaşatıyor. Fakat bu manevî lezzetlere ulaşma, bilinçli ve faydalı bir çabayı gerektiriyor. Elbette bazı kimseler, ramazan ayında olup bitenlerin bilincinde olmayıp, nimetlerinden de mahrum kalıyorlar.

Resulullah (sav) şöyle buyuruyor: Ey insanlar, Allah’ın ayı olan ramazan ayı, bereket, rahmet ve esirgeme ayıdır. Allah katında en iyi ay ramazan ayıdır. Bu ayın gündüzleri en iyi gündüzler, geceleri de en gözde gecelerdir. Sizler bu ayda Allah’ın konuğu olup, ilahî ziyafete çağrılmışsınızdır. Sizlerin ramazan ayındaki nefesleriniz tesbihtir. Uykularınız ibadet, amelleriniz kabul edilmiş, dualarınız da icabet edilmiştir. Pak niyetlerle Allah’ı anın, Allah’tan oruç tutma ve kitabı Kur’an-ı tilavet etme başarısını sizlere vermesini kendisinden dileyin.

Hasar ve zarara uğrayan kimse, bu ayda ilahî rahmet ve esirgeyişten mahrum kalan kimsedir. ramazan ayındaki açlık ve susuzluk anlarıyla kıyamet günündeki açlık ve susuzluğu anın ve düşünün. Yoksul ve yolda kalmışlara sadaka verin. Büyüklere saygılı olun ve küçüklere sevgi üzerine yaklaşın. Ey insanlar, kim ramazan ayında güzel ahlaklı olursa adımları kaydığı günde kolayca sırat köprüsünden geçip, gider. Ey insanlar, ramazan ayında cennet kapıları açılır. Bu kapıların kapanmamasını Allah’tan dileyin. Bu ayda cehennem kapıları kapanır. Bu kapıların açılmamasını da Allah’tan dileyin.

İsrail oğulları kavmine mensup biri yıllarca Allah’a isyan edip, hakkın itaatinden sakındı. Hz. Musa –s- Tur dağına çıkarken o adamı gördü. Adam laf olsun diye Hz. Musa –s-ya şöyle dedi:

Ey Musa Allah’a deki; ben sana muhtaç değilim ve rızkını da istemiyorum. Musa –s- Tur dağına çıktı. Fakat adamın mesajını Allah’a ulaştırmadı. Allah’ın Musa’ya hitaben şöyle buyurdu: Niçin kulumun mesajını bana iletmedin? Musa –s- şöyle karşılık verdi: Allah’ım onun ne dediğini sen iyi biliyorsun. İlahi nida Musa’ya buyurdu ki; Ey Musa, ona söyle ki eğer benim senin Allah’ın olmamı istemiyorsan, bil ki senin bana kulluğun benim için bir aşağılık sayılmaz. Sen benim rızkımı istemiyorsan yine de ben karşılıksız seni rızıklandırıyorum. Musa –as- Allah’ın mesajını o isyankar yahudiye ulaştırdı. Adam Musa’nın sözünü duyunca, Allah’a karşı beslediği kötü niyetinden dolayı utanarak, pişman olup ağladı. Adam daha sonra şöyle dedi: Ey Musa, Senin Allah’ın ne kadar kerim, esirgeyen ve sevgi sahibi olduğunu bilmiyordum. Fakat maalesef, ben hayatımı boşuna harcamış bulunuyorum. Senden dileğim, dinini bana anlatmandır. Allah’ın hikmetli sözünden hayrete kapılan hz. Musa –s- ilahî dinini o adama anlattı. Adam da Allah’a şükredip, ömür boyu ahdine bağlı kaldı.

Hz. Ali –s- mübarek ramazan ayı hakkında şöyle buyuruyor:

ramazan size kutlu olsun. Bu ayda bol miktarda istiğfar dileyip, dua edin. Çünkü Allah’a dua ve niyazda bulunmak, belaları sizden def eder. İstiğfar ve tevbe etmek ise günahları siler.

Ey Rabbimiz! Bize dünyada bir güzellik ve ahirette de bir güzellik ver ve bizi ateş azabından koru.

Bu melekuti nidada ve bu değerli Kurani duada yüce Allah’tan dünya ve ahiretimiz için hayır ve iyilik talep ediyoruz. Hasana sözcüğünün geniş anlamı vardır ve tüm maddi ve manevi muhibetleri kapsar. Bu duada da Allah’tan bu dünyada iyilik talep ediyor ve bu dünyanın muhibetlerinin manevi erdemliliğimiz için zemin hazırlamasını temenni ediyoruz.

Şimdi temizlikler dünyasına ayak basma sırası geldiği mübarek ramazan ayında gelin hep birlikte yüce Allah’ın sonsuz rahmet denizinden gönüllerimizi doyuralım. Bu mübarek ayda gönüllerimizi ilahi melteme kaptıralım ve nimet sofrasından yararlanalım.

Oruç, yüce Allah’ın en iyi nimetleri ve kulu Allah katına yakınlaştıran ibadetlerinden biridir. Ramazan ayı ile ilgili en önemli mesele bu ayın önem ve faziletini doğru biçimde kavramaktır. Mümin insan ramazan ayının önem ve faziletlerinin bilincinde olup ilahi nimetlerden yararlanmak için gereken zemini hazırlar. İşte bu marifetin sayesinde ramazan ayının harikulade tesiri ve faydaları ortaya çıkar. Bu mübarek ayda oruç tutan insan bu değerli ayın saniyesi ve dakikası boş geçmemesine özen gösterir. Bu konuda İslam peygamberinden şöyle rivayet edilir: eğer kullar ramazan ayında bulunan her şeyin bilincinde olsaydı tüm varlığı ile bütün ayların ramazan olmasını isterdi.

Psikologlara göre çağımız insanı zaman zaman bu gürültülü yaşamdan kopup bazen kendi içine başvurmayı arzular. Bu istek ancak tekrarlı gerçekleşen yeme ve içme zincirinden kurtulması ile yerine getirilebilir. Acaba insan yer yüzündeki en üstün yaratık olan insan sadece yemek ve içmek için mi yaratılmış? Kuşkusuz bu sorunun cevabı hayırdır. Deneyimler her ne kadar bir insan yaşamında başarılı olsa bile yine de iç rızası tam olarak tatmin olmuş sayılamaz. İşte orucun bir amacı insanı maddi yaşamın fırtınasından kurtarıp manevi huzura kavuşturmak ve ebedi zevkleri tattırmaktır.

Bilindiği üzere insan maddi isteklerin dışında manevi istekleri de söz konusudur. Manevi ihtiyaç ve istekleri göz ardı etmek hiç şüphesiz insanlara telafisi mümkün olmayan zararlar verir. Ancak namaz ve oruç gibi ibadetler bu tür manevi ihtiyaçları karşılamak içindir bu ibadetler insanı yücelmeye hazır hale getirir. Oruç, adamı bu tırmanışta zirveye çıkmasında yardımcı olur. İnsanı tebahlığa sürükleyen istek ve nefsine karşı mücadele etmek, ramazan ayında karşılaştığımız en güzel örnektir. Oruç tutmak insanı yüce Allah katına yakınlaşması ve ruhunu tüm kötülüklerden arındırması için yardımcı olur.işt bu durumda insan ruhsal ve manevi erdemliğe kavuşma duygusunu dünyadaki hiç bir fani lezzetle değiştirmez. İşte bu hakikati kavrayan İslam peygamberinin tabirine göre insan her ayın ramazan ayı olmasını diler.

İslam İnkılabı Rehberi Imam Seyyid Ali Hamenei İslam dünyasının çeşitli noktalarından İran'a gelen bini aşkın seçkin müslüman kadınlara hitaben bu sabah yaptığı konuşmada kadınların büyük İslami uyanış hareketindeki rolünün benzersiz olduğunu belirterek kadınların İran İslam İnkılabı'ndaki katılımına işaretle kadınların kutlu İslami uyanış hareketindeki katılımının devamı ve giderek yayılıp güçlenmesinin hiç kuşkusuz müslüman halklara nice zaferler daha kazandıracağını vurguladı.

Imam Hamenei, 85 ülkeden çok sayıda kadın delegenin Tahran'daki İslami Uyanış Sürecinde Kadınların Rolü Konferansı'na katılmasının, İslam dünyasındaki kadınların birbirleriyle tanışmaları açısından önemli bir fırsat oluşturduğunu hatırlatarak, bu konferansta oluşan tanışma ve görüş alış verişi ortamının müslüman kadınların kişilik ve kimliğinin yeniden dirilişi sürecinde etkin ve kalıcı bir rol oynamasını umduğunu belirtti.

İnkılap Rehberi, Batı'nın tam bir asırdır müslüman kadınları öz İslami kimliklerinden uzaklaştırmaya çalıştığını hatırlatarak şöyle konuştu: 'İslam dünyasındaki kadın elitlerin bu kimliği diriltme çabaları İslam ümmetine yapılabilecek en büyük hizmettir. Zira müslüman kadınların kimlik duygusu, bilinci ve sağduyusu, İslami uyanış dalgası ve İslam ümmetinin onuru açısından eşsiz etkiler uyandıracaktır.'

İnkılap Rehberi Batı'nın kadına olan bakış açısının aşağılayıcı olduğunun altını çizerek şu değerlendirmede bulundu: 'Batı'lılar, kültürlerinin derinliklerinde kadını erkekler için bir araç ve meta olarak görmekteler. Tüm imkanlarını bu hedefe ulaşmak için seferber ettiler. Ancak, bu sapık ve kusurlu bakış açısının adını özgürlük koydular; tıpkı milletlerin servetlerinin yağmalanması, katledilmesi, savaşların dayatılması ve halklar aleyhinde işledikleri cinayetlerin adını insan hakları, özgürlük ve demokrasi savaşı koydukları gibi...'

İslam İnkılabı Rehberi daha sonra İslam'ın kadına bakış açısının Batı'lı anlayışların tam karşısında yer aldığını belirterek şöyle konuştu: 'İslam'ın kadına bakış açısı onun gelişimi, yüceliği ve onur kazanmasını hedeflemiş olup, kadın için bağımsız bir kimlik ve kişiliği esas almıştır. Kadın, İslami bir çevrede bilimsel gelişmesini tamamlıyor, beceri dolu ve siyasal kişiliğini oluşturuyor ve en temel konularda toplumun ilk siperlerinde yer alıyor. Ancak yine de bir 'kadın' olduğunu unutmuyor ve bununla iftihar ediyor. Buna karşılık Batı'da aileler dağılmakta olup, kimliksiz evlatların çoğalması Batı'nın kadına bakış açısının sonuçlarından biridir. Batı işte bu zaaf noktasından en büyük darbeleri yiyecek ve giderek sosyal sorunlar içerisinde boğulacak ve dağılacaktır.'

Imam Hamenei konuşmasını şöyle tamamladı: 'Kadınların sosyal hareketler, devrimler ve İslami uyanış sürecindeki rolü çok önemlidir. Zira kadınlar bir sosyal harekette bilinçli olarak yer aldıklarında o hareketin yükselişi ve zaferi garantilenmektedir. Bu gerçeklik kadınların Mısır, Libya, Bahreyn, Yemen ve İslam dünyasının başka noktalarında meydana gelen gelişmelerdeki katılımlarını sürdürüp güçlendirmeleri gerektiğini ortaya koymaktadır. İslami uyanış muhteşem bir harekettir ve önündeki tehlikeler iyi değerlendirildiği takdirde tarihin şimdiki çizgisini değiştirebilir. Emperyalistlerin kör kılıcı, milletlerin imanı karşısında hiç bir işe yaramayacaktır.'

Bu görüşme sırasında Mısır, Tunus, Yemen, Bahreyn, Azerbaycan, Filistin, Irak, Lübnan ve Libya'dan gelen mütefekkir kadınlar yaptıkları konuşmalarda İran İslam İnkılabı'nın İslami uyanış sürecine etkileri, müslüman kadınların bölgesel İslami kıyamlardaki rolü, İslami kültür ve kimliğin zayıflatılabilmesi amacıyla Batı tarafından sürdürülen savaşla mücadele gibi konular üzerinde durdular.

 

 

 Suriye yönetimi, dün gece Hama kırsalındaki Trimsa beldesinde düzenlenen saldırıdan 'kanlı medya kurumlarını' sorumlu tuttu.

Enformasyon Bakanlığı'ndan bir kaynak, resmi haber ajansı SANA'ya yaptığı açıklamada, "BM Güvenlik Konseyi toplantısı öncesinde işlenen bu katliamın, kamuoyunu Suriye ve halkına karşı şekillendirmek ve dış müdahaleye zemin hazırlamak amacı taşıdığını" söyledi. Aynı kaynak, "Kanlı medya kanallarının Trimsa beldesinde silahlı terör gruplarının açtığı ateşle hayatını kaybeden masum Suriyelilerin kanıyla ticaret yapmak amacıyla İstanbul Konseyi'ndeki (Suriye Milli Konseyi) araçlarını kışkırttığını" belirtti.

Enformasyon kaynağı, söz konusu araçların İstanbul, Paris, Brüksel, Berlin ve başka şehirlerde, "Teröristlerin söz konusu beldede sivillere ateş açtığını daha önceden bilirmişçesine Suriye'ye karşı kışkırtıcı söylemlere ve Suriyelilerin kanıyla ticaret yapmaya tam anlamıyla hazırlıklı olduklarına" dikkat çekti.

"Suriye'ye yönelik komplonun başarısızlığa uğramasının yarattığı korkunun Suriye halkına yönelik saldırıların ortağı olan bu Siyonist kanalları delice bir histeriye sürüklediğini" söyleyen kaynak, bu kanalların Suriye bölgeleriyle ilgili asılsız yalan haberlerle birlikte eski olayları ve gösterileri içeren görüntüleri tekrar yayınladıklarını belirtti.

Kaynak, El Cezire televizyonunun yayınladığı haberlerin asılsız olduğunu belirterek güvenlik birimlerinin belde sakinlerinin işbirliği ile teröristlerin Cuma günü düzenlenecek Güvenlik Konseyi oturumuna hazırlık kapsamında İstanbul Konseyi'nin ve askeri ofisinin verdiği emirleri yerine getirme çabalarını başarısızlığa uğrattığını dile getirdi.

 

 Medyaşafak'ın Press TV'den aktardırdığı habere göre yeni yayınlanan bir kitap, Kidon adlı Mossad içerisindeki departmanın, nükleer bilim adamlarını öldürmek ve ülkenin nükleer enerji programını sabote etmek üzere İran’a suikastçılar gönderdiğini dile getiriyor.

Yazarlar Dan Raviv ve Yossi Melman, Armageddon’a Karşı Casuslar: İsrail’in Kutsal Savaşı adlı kitaplarında acımasız istihbarat ajanlarının en az dört İranlı nükleer bilimciyi öldürdüğünü, bunların içerisinde Kidon biriminde görevli elit suikastçıların kullandığı motorsiklet üzerinde yapılan eylemlerin bulunduğunu kaydediyor. 

Dünyanın en etkili ölüm makinelerinin bulunduğu birim olarak kabul eden Kidon, Mossad içinde küçük bir Mossad olduğu düşünülüyor.

Dünyanın dört bir yanında operasyonlar yamakla görevli Kidon, farklı ülkelerdeki illegal operasyonları ve suikastları yürütmesiyle tanınıyor. Kidon için bu işleri yapanlar, Mossad içindeki casuslardan ya da suikastları yürütme planının yapıldığı ülke vatandaşlarından seçilmekte.

Örneğin İran’da Kidon tarafından işlenen nükleer suikastlarda, suikastçıları Mossad ajanlarından, ajanlaştırılmış İranlılardan ya da çifte vatandaşlığı olan isimlerden seçti. Mossad’ın suikastçılarından biri salt mali nedenlerle Mossad’la işbirliği yaptığını itiraf eden Mecid Cemali Faşi’ydi.

Mecid Cemali Faşi, Ocak 2011’de Tahran Üniversitesinde öğretim üyeliği görevini sürdürmekte olan Prof. Dr. Mesut Ali Muhammedi’yi, bomba yüklü motosikletini uzaktan kumandayla patlatarak öldürmüştü. İranlı bilim adamlarını öldürmek için Mossad’dan 120 bin dolar para almış ve İsrail’de uzun süreli bir eğitim de görmüştü. Cemali Faşi, itiraflarında Azerbaycan’daki Haydar Aliyev Havalanı’ndan Telaviv’e uçmak için sahte evrak düzenlediğini de kaydetmiş.

İtiraflarında Faşi şunları söylüyor: “Sabah erken uyandım ve eğitim aldığımız şekilde ardiyeye gittim. İçinde bomba bulunan kutuyu hazırladım. Motosikleti evin dışına çıkardım ve daha önce kendileriyle iletişim kurduğum kişilerin bulunduğu yere gittim. Profesörün ikamet ettiği sokağa vardığımda sokak bomboştu. Kimseler yoktu. Motosikleti kaldırımın üstüne koydum ve evin önüne park ettim. Bana görevin yerine getirildiğini, eşyalarımla bagajımdan kurtulmam gerektiğini söylediler.

Cemali Faşi, 15 Mayıs 2012’de İran yargısının verdiği karar üzerine idam edildi. Bu arada yeri gelmişken Azerbeycan’ın Mossad ajanları ve suikastçılarının cenneti olduğunu söylemekte fayda var.

Cavidan kod adlı Cafer Hoşzeban adlı İranlı da Mossad’ın operasyonda kullandığı başka bir ajanlaştırılmış İranlıydı. Bu kişi Azeri güvenlik görevlilerinin himayesinde çalışan ve nükleer suikastlarda görev alan bir isimdi. İran İstihbarat Bakanlığı, Azerbeycan’dan Mossad’ın İranlı ajanlarının ülkesine iadesini talep etti. İranlıların elinde bulunan belgeler Azeri yetkililerin İranlı nükleer bilim adamlarına yönelik düzenlenen suikastlarda rol aldıkları ve bu konuda CIA ile Mossad’a yardım ettiklerini gösterirken özellikle Mustafa Ahmedi Ruşen’in öldürülmesindeki rolünün kesin olduğunu kaydediyordu.

Ahmedi Ruşen, 11 Ocak 2012’de, Tahran’ın kuzeyindeki Allame Tabatabai Üniversitesi yakınlarındaki bir arabaya yanaşan motosikletli bir kişinin yerleştirdiği bombayla suikasta uğramıştı.

Aynı bomba yerleştirme tekniklerini kullanan Kidon suikastçıları, İranlı üniversite öğretim üyesi Mecid Şehriyari ve Feridun Abbasi’nin araçlarına yerleştirdiği bombaları 29 Kasım 2010’da patlatmıştı. Prof. Şehriyari olay yerinde vefat ederken Dr. Abbasi ve karısı hafif yaralarla kurtulmuşlardı.

Kural olarak, Kidon ölüm timi, suikastlarda son derece eğitimli 4 ajan kullanmakta: 1. Takipçi 2. Taşıyıcı 3. Yardımcı 4. Suikastçı. Takipçi hedefin yerini saptar, taşıyıcı suikast timini hedefe götürür. Yardımcı motosiklet sürücüsü olarak temelde suikastçıya yardım eder ve suikastçı da ya doğrudan hedefe ateş ederek görevini yerine getirir ya da kurbanın arabasına manyetik bombayı yerleştirerek misyonunu tamamlar.

Kitaba göre Kidon ajanları, hedefe ateş açma ve yapışkan bombaları yerine yerleştirmek konusunda son derece iyi eğitim alıyorlar.

Bu gerçekler bir yana nükleer suikastlarda Halkın Mücahidleri örgütü tarafından desteklenen CIA’in rolünü ve Kidon ajanlarına verdiği kredileri görmezden gelmek oldukça saf bir davranış olur. İranlı bilim adamlarının öldürülmesinde HMÖ’nün rolüne işaret eden kesin kanıtlar bulunmaktadır.

Amerikalı yorumcu Richard Silverstein, terörist Halkın Mücahitleri Örgütü’nün öncelikli gelirin büyük bir bölümünün İran topraklarında faaliyet gösteren ve Mossad’dan emir alan suikast ekibinden geldiğine inanıyor. “Siz tıpkı HMÖ gibi İsrail adına hareket eden bir teröristseniz Dershowitz (ABD’de yaşayan İsrailli bir Cumhuriyetçi) kadar “Koşer”siniz demektir. Paranız altındandır. Para nereden gelir? Muhtemelen çok iyi paralar ödeyen, Mossad adına suikastlar düzenleyen katil gruplardan. Muhtemelen Bush’un İran’ı istikrarsızlaştırmak için ayırdığı 400 milyon dolar ya HMÖ’ye ya da Mossad adına çalışan ekiplere gitti.

Daha da ötesi CIA, Halkın Mücahitleri Örgütü ve Mossad’la aynı şeytani grup içerisinde çalışıyorlar. Defalarca Washington’daki yetkililer İranlı nükleer bilim adamlarının öldürülmesini teşvik ettikleri gibi bunu itiraf da ettiler. ABD eski senatörü Rick Santorum, İranlı bilim adamlarının öldürülmesini “harika bir olay” şeklinde tanımlarken İran nükleer programı için çalışanları “güvenli olmayan insanlar” olarak niteledi. “Bu olayda, nükleer programda çalışan bilim adamları ölü bulundular. Açık yüreklilikle söylüyorum, bence bu harika bir şey.”

Santorum ayrıca şunları da söyledi: “Şayet siz Rusya, Kuzey Kore ya da İran’da çalışan bir bilim adamıysanız ve İran’a bomba yapmak üzere nükleer program geliştirmeye çalışıyorsanız güvende değilsiniz, şeklinde net bir mesaj vermek gerektiğini düşünüyorum.”

Aynı şekilde Bush yönetiminin BM’deki temsilcilerinden John Bolton Fox News haber kanalında katıldığı bir programda “İranlı bilim adamlarının öldürülmesi ve İran’a yönelik yaptırımlar, İran’ın nükleer arzularının önüne geçmek için yarım önlem niteliğindedir.” ifadelerini kullandı.

Beyaz Saray eski sözcüsü Newt Gingrich “onların bilim adamlarını kaçırmak” da dahil olmak üzere siber savaş araçlarını da kullanarak örtülü operasyon çağrısında bulundu. Bu tür açıklamalara bol miktarda rastlamak mümkün. Bütün bu olgular Washington’un İran’ın nükleer enerji programına yönelik bir sabotajda bulunmak için bir takım dolaplar çevirdiğini, bunu da Telaviv’le ve bu ikisinin yalakası HMÖ ile girdikleri desise ile kotarmaya çalıştıklarını gösteriyor.

 

 

  Dünya İslami Uyanış Kurulu Genel Sekreteri, İslami İran’ın rol ve konumuna değinerek “İran kendini İslami hareketleri desteklemekle yükümlü görüyor” dedi.

FHA haberine göre Dünya İslami Uyanış Kurulu Genel Sekreteri Dr Ali Ekber Velayeti dün akşam televizyonun haber programının Özel Sohbet bölümüne konuk olarak katılırken yaptığı açıklamalarda, İran İslam Cumhuriyetinin sahip olduğu rolü ve konumuna değinerek “Bugünkü İslami uyanışın örneği İslami İran’dır. Zira inkılapçı bu ülkelerde, İran inkılabında olduğu gibi erkeklerle kadınların hepsi boş eller ve “Allah-ü Ekber” haykırışlarıyla sokağa döküldüler” dedi ve Müslümanların yalnız olmadıklarını, mezhep ayırımları gibi oyunlara gelinmeyeceğini ve Müslümanların İran'ı her zaman yanlarında bulacaklarını, Haçlı ittifakının oyunlarının bozulması gerektiğini vurguladı..

Dr.Velayeti daha sonra, bu inkılapçı ülkelerin bölgesel ve uluslararası düşmanlarının inkılabı asıl çizgisinden saptırmak üzere gösterdikleri çabalarına değinerek “İslami İran kendini İslami hareketleri desteklemekle yükümlü görüyor” diye vurguladı.

Dünya İslami Uyanış Kurulu Genel Sekreteri Velayeti açıklamalarının başka bir bölümünde Suriye’yi tahrip etme niyetiyle uluslararası düzeyde yapılan yatırımlara değinerek “Bu mesele dünya güvenliği için o kadar tehlikelidir ki, Rusya’nın eski Sovyetler Birliğinin çöküşünden sonra batı karşısında en güçlü tavrını bu konuda sergilediğine şahit olduk” diye ilave etti.

 

 

İran Birkaç Dakikada Bütün Amerikan Üslerini Yok Eder Devrim muhafızları hava kuvvetleri komutanı Hacızade, İran'ın birkaç dakika içinde bölgedeki ABD üslerini yok edebileceğini söyledi

 

İslam Devrimi Muhafızları Ordusu huva kuvvetleri komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade, İran'ın birkaç dakika içinde Amerika'nın bölgedeki üslerini yok edebileceğini söyledi.

Amerika'nın bölgede 35 askeri üssünün bulunduğunu belirten Hacızade, "Amerika'nın bölgedeki tüm üsleri füzelerimizin menzili içinde. İran'a bir saldırı olması durumunda füzelerimiz ilk dakikalarda tüm Amerikan üslerini yok edecek" dedi.

Hacızade, İran füzelerinin İsrail'i kolaylıkla vurabilecek durumda olduğunu söyledi.

Hacızade, "Büyük Peygamber 7" tatbikatında ülke içinde "Amerikan üssü" olarak belirlenen hedeflerin balistik füzelerle başarılı bir şekilde vurulduklarını söyledi.

"Büyük Peygamber 7" tatbikatının önceki tatbikatlardan farklı olduğunu söyleyen Hacızade, tatbikattı her tür füzenin kullanıldığını, farklı bölgelerden belli hedeflerin vurulduğunu söyledi.

Tatbikatta Şahab 1, Şahab2, Şahab 3, Halic-i Fars, Tondar, Fetih, Zilzal ve Kıyam füzeleri ateşlendiği, ayrıca devrim muhafızları savaş uçakları ve insansız hava araçlarının da belirlenen hedeflerin vurulduğu belirtildi.

 

 

Ekonomi ve Maliye Bakanı Şemseddin Hüseyni, İran'a yabancı sermaye girişi yaptırımlara karşın iki kat arttığını vurguladı.

İran'a yabancı sermaye girişinin onca ağır yaptırıma karşın iki kat arttığını belirten Hüseyni, İran ekonomisinin hacmi bin milyar dolara ulaştığını belirtti.

Hüseyni bu çerçevede İran dünyanın 17. ekonomik gücü olmayı başardığını ifade etti.

İran'ın eşsiz coğrafi konumu ve uzman insan gücünün ekonomik kalkınmasında etkili olduğunu belirten Bakan Hüseyni, İran ekonomisinin kapasitesi bu yıl da geliştiğini vurguladı.

Hüseyni İran'da dört yıl içinde yabancıların yatırımları iki kat artarak 4.3 milyar dolara ulaştığını kaydetti.

 

Japonya’da düzenlenen Uluslar arası Afganistan Toplantısı’na katılmak için Tokyo’da bulunan İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi toplantıda yaptığı konuşmasında Afganistan’da barış ve istikrarın yerleşmesini ön gören İran İslam Cumhuriyeti’nin temel politikasını anlattı.

Salihi, Afganistan’da barış ve istikraraın yerleşmesinin, bölgede başta olmak üzere komşu ülkelerde barış ve istikaraın sağlanmasına sebebiyet vereceğini açıkladı.

Salihi, İran İslam Cumhuriyeti’nin, Afganistan’da barış ve istikraraın sağlanmasının yanısıra altı yapısının inşası için bu ülke halkı ve devletine yardım etmeye hazır olduğunu dile getirdi.

Salihi toplantı çerçevesinde BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile bir artaya gelen Bakan Salihi, Afganistan başta olmak üzere Suriye konusunda düşünce teatisinde bulundu.

Salihi Almanya ve Japonya meslektaşları ile de görüşerek çeşitli konularda görüş alışverişinde bulundu.

Öte yandan İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi Japonya’nın NHK televizyonuna mülakat vererek İran İslam Cumhuriyeti’nin nükleer gelişmeleri ve de 5+1 ülkelerle yapılan müzakereler hakkında açıklamada bulundu.

Japonya’nın ev sahipliğinde 06-08 Temmuz tarihinde 70 ülke ve uluslar arası tolumun temsilcilerinin katılmasıyla Tokyo’da Uluslar arası Afganistan Toplantısı düzenle

Geçtiğimiz cuma günü 32’si çocuk 100’den fazla kişinin öldürüldüğü Hula katliamı ile ilgili başlatılan araştırmaya ilişkin ön açıklama bir basın toplantısıyla duyuruldu.

 

İrna haber ajansının bildirdiğine göre Hula katliamı ile ilgili araştırma yapmak üzere kurulan komisyonun başkanı Tuğgeneral Kasım Cemal Süleyman dışişleri bakanlığında düzenlediği basın toplantısında yaptıkları araştırmayla ilgili açıklamalarda bulundu.

Tuğgeneral Süleyman, Hula bölgesinde bulunan güvenlik güçlerine ait beş güvenlik noktasının saldırıya uğradığını belirterek saldırganların bölgeyi devlet kontrolünden çıkarmayı hedeflediğini söyledi.

Cuma namazının ardından köy içinde toplanan silahlı militanların Rastan, Saan, Bercekai, Semalin gibi bölgelerdeki militanların koordinasyonu ve çevre bölgelerden gelen yaklaşık 600 ila 800 milisin desteğiyle eşzamanlı bir saldırı başlattıklarını belirten Kasım Cemal Süleyman, saldırıda, havan topları, makineli tüfek ve tanksavar füzeleri gibi ağır silahlar kullanıldığını söyledi.

Tuğgeneral Süleyman, belde dışından gelen silahlı grupların güvenlik güçlerine yönelik saldırılarla eşzamanlı olarak barışçıl aileleri tasfiye etmeye giriştiğini belirterek güvenlik güçlerinin ne katliam öncesinde ne de sonrasında bölgeye girmediğini, katliamın güvenlik güçlerinin bulunduğu noktalarının uzağında gerçekleştirildiğini ifade etti.

Güvenlik güçleriyle terörist gruplar arasındaki çatışmaların seyrinden dolayı güvenlik güçlerinin konuşlandığı yerlerden ayrılmadığını ve sadece kendilerini savunmak durumunda kaldıklarını belirten Süleyman, yayımlanan görüntülerde de katliamın yakın mesafeden ateş açılarak ve kesici aletler kullanılarak gerçekleştirildiğini söyledi.

Tuğgeneral Süleyman, kurbanların cesetlerinde yanma, ezilme ya da havan saldırısı sonucu yıkılmış binaların enkazı altında kalma gibi izlere rastlanmadığını, ayrıca havan topu şarapnelleri sonucu kurbanların bedenlerinde herhangi bir hasarın meydana gelmediğini belirterek bunun olayın doğrudan yapılmış bir toplu kıyım olduğunu gösterdiğini kaydetti.

Süleyman, katliamın ilk hedefinin Milletvekili Abdülmuti Meşleb'in yakınları olduğuna işaret ederek terör gruplarının başta Meşleb'den intikam almayı hedeflediklerini, daha sonra katliamı genişleterek başka ailelere yöneldiklerini söyledi.

Komisyon Başkanı Süleyman, silahlı militanların uzun süredir bölgeye yoğun şekilde yerleşmesi nedeniyle onların bilgisi dışında bölgeye herhangi bir grubun girmesinin mümkün olmadığını belirterek katliamın bir parçası olarak gösterilen cesetlerin bir kısmının güvenlik güçlerine yönelik saldırı sırasında etkisiz hale getirilen silahlı teröristlere ait olduğunu açıkladı.

Süleyman, silahlı terör grupları tarafında gerçekleştirilen katliamın uluslar arası topluma BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın Suriye'ye gelmesiyle eş zamanlı olarak Suriye'de bir iç savaşın başladığı imajını vermeyi amaçladığını söyledi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cihad Makdisi de hükümetin herkesten önce BM Gözlemciler Heyeti Başkanı General Robert Mood’dan bölgeye gitmesini ve durumu yerinde gözlemlemesini istediğine dikkat çekerek; Suriye'nin gerçeklerden çekinmediğini, aksine gerçeklerin ortaya çıkmasına çaba harcadığını söyledi.

Suriye yönetiminin şiddete son verme konusunda üstüne düşen sorumlulukları yerine getirdiğini belirterek, şiddetin tek taraflı olarak sona ermesinin mümkün olmadığını, şiddetin durması için bölgesel güçlerle muhaliflerin çözümü baltalamaya çalıştığını söyledi.

Pazartesi, 09 Temmuz 2012 12:37

İmam Hüseyin'in (a.s) Arefe Duası

Galib Esedi"nin Bişr ve Beşir adındaki iki oğlu şöyle rivayet etmişlerdir: Arefe günü -Arafet"ta- İmam Hüseyin"in (a.s) huzurundaydık; İmam, ailesi, çocukları ve izleyicilerinden bir grup beraberinde olduğu halde çadırından gayet huşu ve vakarla dışarı çıkıp Arafat dağının sol tarafında durarak yüzünü Kabe"ye çevirdi ve yiyecek isteyen bir sail gibi ellerini yüzünün hizasına kaldırarak şu duayı okumayan başladı:

Arefe Duası Hamd Allah"a mahsustur; öyle bir zattır ki O"nun hükmünü geri çeviren, verdiğini engelleyen olmaz. Hiçbir zanaatçının yaptığı O"nun yaptığı şey gibi değildir. O"dur büyük cömerttir. Her çeşit mahluk yarattı. Hikmetiyle yarattıklarını sağlam kıldı. Hiç bir sır O"na gizli kalmaz. Onun katında emanetler (ameller) asla zayi olmaz. Herkesi yaptığına karşılık mükafatlandıran; kanat edenin işini düzene koyandır; kendisine yakarana merhamet eden, -kullarına- yararlı şeyleri ve kapsamlı Kitab"ı (Kur"an"ı) yayılan nuruyla indirendir. Duaları duyan (kabul eden), kederleri gideren, dereceleri yükselten ve zorbaların kökünü kazıyandır. O"ndan başka ilah yoktur. Hiç bir şey O"na denk olamaz. Eşi ve benzeri yoktur. İşitendir, görendir, latif ve habirdir (hiç bir şey O"na gizli kalmaz ve her şeyin inceliğinden haberdardır, agâhtır).

Allah"ım! Ben sana yöneliyorum; rabbaniyetine şehadet ediyor ve ikrar ediyorum ki Rabb"im sensin, dönüşüm sanadır; ben anılacak bir şey değilken kendi nimetinle beni var ettin. Beni topraktan yarattın; sonra beni sülblere yerleştirdin. Beni -varolmamı engelleyebilecek- her türlü vakıa, asırlar ve yılların değişimi ve olaylarından korudun.

Böylece geçmiş günlerde ve asırlar boyu beni baba sülbünden anne rahmine aktardın. Bana karşı şefkat, lütuf ve ihsanınla beni, senin ahdini bozan ve peygamberlerini yalanlayan küfür ve dalalet önderlerinin saltanat sürdükleri bir zamanda dünyaya getirmedin. Sen beni, senden şefkat ve bana da lütuf olsun diye, hidayette benden öne geçenlerin (Hz. Muhammed"in -s.a.a-) zamanında dünyaya getirdin, hidayetini bana kolaylaştırdın ve bu hidayetle beni yoğurdun.

 

 

Bundan önce de, güzel yaratılışın ve bol nimetlerinle bana şefkat gösterdin. Beni -ikinci merhalede- nütfeden yarattın. Et, kan ve deriden ibaret olan üç zulmet arasına yerleştirdin. Yaratılışımı bana göstermedin ve bu hususta bana hiç bir şey bırakmadın. Sonra beni, önceden gerçekleştirdiğin hidayet için tam ve mükemmel bir yaratılışla dünyaya getirdin. Beşikte küçük bir çocuk iken beni her türlü tehlikeden korudun. Beni, en temiz gıda maddesi olan anne sütüyle rızıklandırdın. Dadıların kalplerini bana şefkatli kıldın. Şefkatli annelerle beni her türlü tehlike ve cinlerin nüfuzundan korudun.

Beni kusur ve noksanlıktan salim kıldın. Şanın yücedir ey Rahim ve Rahman; konuşmaya başladığımda bana bol nimetlerini tamamladın, her geçen yıl beni daha ziyade terbiye ettin; yaratılışım kemale ulaşıp aklım mutedil olunca, hüccetini bana farz kıldın; şöyle ki seni tanımayı kalbime ilham ettin ve beni kendinin acayip hikmetlerine hayran bıraktın. Gökte ve yerde yarattığın varlıklar hakkında beni şuurlandırdın, bilinçlendirdin. Bana, şükrünü ve zikrini yerine getirmeği tembih ettin; sana itaat ve ibadet etmeği üzerime farz kıldın. Bana peygamberlerinin vasıtasıyla gönderdiğin hakikatleri anlama gücü verdin. Rıza ve teslim makamını kabullenmeyi (bu makama ulaşmayı) bana kolaylaştırdın.

Bu hususlarda, bana yardım edip lütufta bulunarak üzerime minnet bıraktın. Sonra beni en üstün topraktan yaratınca, benim için sadece bir çeşit nimete razı olmadın; en yüce lütufla ve sonsuz ihsanınla çeşitli geçim vesileleri, nimet ve yiyeceklerle beni rızıklandırdın. Bana tüm nimetlerini tamamlayıp benden bütün belaları uzaklaştırdığında yine de cehaletim ve sana karşı cüretim, beni sana yaklaştıracak vesileyi bana göstermene ve beni, katına yaklaştıracak şeye muvaffak etmene engel olmadı. Seni çağırdığımda bana icabet ettin, hacet istediğimde hacetimi verdin, sana itaat ettiğimde beni mükafatlandırdın, şükrettiğimde bana nimetini artırdın. Bütün bunların nedeni bana nimetini tamamlayıp lütufta bulunmandır. Sen her türlü kusur ve noksanlıktan münezzehsin, münezzehsin; varlıkları yaratan ve meydana getiren ve tekrar kendine döndüren sensin. Hamda lâyık olan sensin; şanın yücedir; isimlerin mukaddestir; nimetlerin büyüktür. Allah"ım! Hangi nimetini sayabilirim, hangisini hatırlayabilirim?! Veya hangi bağışlarının şükrünü yerine getirebilirim?!

 

 

 

Ey Rabb"im! Senin bana nimetlerin sayanların sayıp bitiremeyeceği ve bilmek isteyenlerin bilemeyeceği kadar çoktur. Allah"ım! Benden giderdiğin ve uzaklaştırdığın zorluk, zarar ve ziyanlar, sahip olduğum nimet ve afiyetten çoktur. İlahi! Ben imanımın hakikatiyle, kalbimde yer eden yakinle, ihlaslı tevhidimle, içimde saklı hakikatlerle, gözümün nurunun mecrasının bağlarıyla, anlımın safhasının hatlarıyla, solunum yolumun delikleriyle, burun kemiğimin yumuşak bölümüyle, kulak perdemin ses algılayan organıyla, dudaklarımın içinde gizli olan şeyle, dilimin ses hareketiyle, üst ve alt çenemin irtibat merkezleriyle, dişlerimin çıktığı yerlerle, yiyecek ve içeceklerimi tatma duyumla, beynimi kapsayan kafatasımla, boyun damarlarımla, göğüs kafesimin kapsadığı organlarla, şah damarımla, kalbimin perdesinin avizesiyle, ciğerimin kenarına bitişen parçalarla, kaburgalarımın kapsadığı şeylerle, kaslarımın bağlandığı yerle, faal uzuvlarımın açılıp kapanışıyla, parmaklarımın ucuyla, etimle, kanımla, saçımla, derimle, asabımla, bağırsağımla, kemiğimle, beynimle, damarlarımla, tüm uzuvlarımla ve bebek oluşumdan itibaren oluşan uzuvlarımla, yeryüzünün benden aldığı şeylerle, uykumla, uyaklığımla, sükunetimle ve yine rüku ve secdelerimin hareketleriyle şehadet ediyorum ki, eğer asırlar boyu yaşasam ve senin nimetlerinden birinin şükrünü yerine getirmeye çalışsam,yerine getiremem; bunu ancak seni lütfünle yerine getirebilirim ki bunun kendisi de yeni, ebedi ve köklü bir şükrü gerektirmektedir.

Evet, ben ve sayanlar senin geçmiş ve gelecek nimetlerini saymaya veya nimetlerinin zamanlarını hesaplamaya çalışsak hiçbir zaman sayamayız. Ben kim senin nimetlerini saymak kim? Oysa sen konuşkan Kitab"ında ve sadık haberinde, Allah"ın nimetlerini saymaya çalışsanız, sayıp bitiremezsiniz buyurmuşsun.

Allah"ım! Peygamberlerin ve elçilerine iblağ edilen ve vahiyle onlara indirdiğin ve bu vasıtayla dini onlara yasadığın Kitab"ın ve haberlerin doğrudur. Ancak ben tüm çabam ve gayretimle kapasitemce inanarak ve yakin ederek diyorum ki: Hamd ve övgü, kendine miras alacak bir evlat edinmeyen, yaratılışta kendisine muhalefet edecek mülkünde ortağı olmayan ve dünyayı yaratışında kendisine yardım edecek bir yardımcısı olmayan Allah"a mahsustur. Münezzehtir, münezzehtir -çocuğu ve ortağı olmaktan-. Eğer o ikisinde -gökte ve yerde- Allah"tan başka bir ilah olsaydı fesat çıkardı ve dağılırlardı.

Tek, bir, ihtiyacı olmayan, doğmayan ve doğrulmayan, eşi ve benzeri olmayan Allah münezzehtir. Allah"a hamdolsun; öyle bir hamd ki yakınlaştırılmış meleklere ve gönderilmiş peygamberlere denktir. Allah"ın salat ve selamı seçtiği kulu, peygamberlerin sonuncusu Muhammed"e ve onun tertemiz, arınmış ve muhlis kılınmış Ehl-i Beyt"ine olsun.

 

Sonra İmam (as) gözlerinden yaşlar aktığı halde daha fazla bir rağbetle şöyle devam etti:

Allah"ım! Seni görüyormuşum gibi beni kendinden korkut ve beni takvayla saadete kavuştur; sana karşı günah işleyerek kalbimi katılaştırma, takdirlerinde bana hayır ve bereket ver ki geciktirdiğin şeyin bana acele verilmesini ve acele verdiğin şeyin de geciktirilmesini istemeyeyim. Allah"ım! Nefsime zenginlik, kalbime yakin, amelime ihlas, gözüme nur, dinimde basiret ve bilinç ver ve azalarımı güçlü kıl, kulağımı ve gözümü (işiten ve gözümün nuru çocuklarımı) benim iki mirasçım kıl ve hakkımda zulmedene karşı bana yardım et ve bunda intikam ve galibiyetimi bana göster ve gözlerimi aydınlat. Allah"ım! Sıkıtımı gider, kusurumu ört, hatalarımı bağışla, şeytanımı benden uzaklaştır,zimmetimi serbestliğe çıkar (üzerimde hiçbir hak kalmasın); ve ey Rabb"im, dünya ve ahirette benim için yüksek bir derece ver.

 

Allah"ım! Beni yaratıp, duyan ve gören yaptığın için sana hamd olsun. Beni yaratmaya ihtiyacın olmadığı halde hakkımda bir rahmet olarak beni yarattığın ve azalarımı birbirine uygun, düzgün kıldığın için sana hamdolsun. Rabb"im; beni icat ettiğin ve yaratılışımı dengeli kıldığın gibi; Rabb"im, beni yarattığın ve yüzümü güzel kıldığın gibi; Rabb"im, bana ihsanda bulunduğun ve afiyet verdiğin gibi; Rabb"im, afetlerden koruduğun ve muvaffak kıldığın gibi; Rabb"im, nimet verdiğin ve hidayet ettiğin gibi; Rabb"im, seçtiğin ve bütün hayırlardan verdiğin gibi; Rabb"im, beni yedirdiği ve içirdiği gibi; Rabb"im, ihtiyaçsız kıldığın ve hoşnut ettiğin gibi; Rabb"im, bana yardım ettiğin ve izzet verdiğin gibi; Rabb"im, bana keramet elbisesi giydirdiğin ve yarattığın şeylerden yeteri kadar bana verdiğin gibi Muhammed ve Ehl-i Beyt"ine rahmet eyle ve bana zamanın sıkıntıları, gece ve gündüzün çekişmeleri karşısında yardım et. Beni dünyanın ıstıraplarından ve ahiretin kederlerinden kurtar ve yeryüzünde zalimlerin yaptıkları -kötülükler-den beni koru.

Allah"ım! Endişelendiğim şeylerden bana güven ver, korktuğum şeylerden beni koru, nefsimi ve dinimi koru, yolculuğumda beni koru, mal ve ailemde benden geriye salih bir evlat bırak. Bana verdiğin rızklara bereket ver. Beni kendi yanımda alçak gönüllü kıl ve halkın gözünde ise yücelt; cinlerin ve insanların kötülüğünden beni selamet kıl; günahımdan dolayı beni rezil etme, içimde gizli olan şeyden dolayı beni cezalandırma, amelimden dolayı beni (azap ve belalara) müptela etme, nimetlerini benden alma ve beni kendinden başkasına bırakma. Rabb"im! Beni kime bırakıyorsun? Akrabalık bağını koparacak olan bir akrabaya mı?

Yoksa bana öfkelenen uzak ve yabancıya mı? Ya da beni zayıf düşürecek olan birine mi? Oysa sen benim Rabb"imsin, işlerimin sahibisin; garipliğimi, kimsesizliğimi ve menzilimin uzaklığını ve işlerimin sahibi kıldığın kimse karşısında zilletimi sana şikayet ediyorum. Allah"ım! Gazabını bana helal kılma; eğer sen bana gazap etmezsen başkalarından endişem olmaz. Münezzehsin sen. Senin bana afiyetin geniştir; o halde senden diliyorum ki ey Rabb"im, yeryüzünün ve göklerin kendisiyle aydınlandığı, karanlıkların aydınlığa kavuştuğu ve öncekilerin ve sonrakilerin kendisiyle ıslah olduğu veçhinin nuru hürmetine beni kendi gazabın üzerine öldürme, öfkeni benim üzerime indirme, bundan (ölmeden) önce benden razı olmamak için istediğin kadar bana zorluk göster. Senden başka hah yoktur.

 

 

 

Mekke"nin, Meş"ar-ul Ham"ın, bereketli ve insanlar için güvenli kıldığın Beyt-ul Atik"in Rabb"isin. Ey sabrıyla çok günahları bağışlayan, ey lütfüyle nimetleri indiren, ey kendi keremiyle çok büyük bağışla bulunan, ey zor günlerimde dayanağım, ey yalnızlığımda arkadaşım, ey sıkıntılarımda imdadıma koşan ve ey veli nimetim benim! Ey Rabb"im ve babalarım İbrahim, İsmail, İshak ve Yakub"un Rabb"i ve ey Cebrail, Mikail ve İsrafil"in Rabb"i ve ey peygamberlerin sonuncusu Muhammed"in ve onun seçkin Ehl-i Beyt"inin Rabb"i ve ey Tevrat, İncil, Zebur"u ve Furkan"ı (Kur"an"ı) indiren, Kâf Ha Ya Ayn Sâd, Tâ Hâ, Ya Sîn ve Kur"an-ı Hekim"in Rabb"i! Yollar tüm genişliğine rağmen bana zorlaşınca ve yer tüm bolluğuyla bana daralınca sığınağım sensin; eğer senin rahmetin olmasaydı kesinlikle ben helak olanlardan olurdum. Beni hatalardan alıkoyan sensin; eğer benim -günahlarımın- üzerini örtmeseydin kesinlikle rezil olanlardan olurdum.

Yardımınla düşmanlarıma karşı beni destekleyen sensin; eğer senin yardımın olmasaydı mağlup düşenlerden olurdum. Ey yücelik ve üstünlüğü kendine has kılan, izzetiyle dostları aziz olan, ey padişahların boynuna zillet halkasını geçiren ve heybetinden padişahların kendisinden korktuğu zat; ey gözlerin ihanetini ve göğüslerde gizli olanı, zaman ve asırların geleceklerini bilen; ey nasıl olduğunu kendisinden başka hiç kimse bilmeyen, ey ne olduğunu kendisinden başkası bilmeyen, ey yeryüzünü su üstünde tutan ve gökyüzüyle havayı kapatan, ey en güzel isimler kendisinin olan, ey hiçbir zaman kesilmeyen ihsan sahibi, ey -Mısır- kervanını Yusuf-u kurtarmak- için Kafr çölünde tutup onu kuyudan çıkaran, ey Yusuf"u kölelikten sonra padişah yapan, ey üzüntüden gözleri ağardıktan sonra üzüntüsünü sabırla gizleyen Yakub"a Yusuf"u döndüren, ey Eyyub"tan zorluk ve sıkıntıyı gideren ve yaşlandıktan sonra -çocuk sahibi olan- İbrahim"in elini, oğlunu kesmekten alıkoyan, ey Zekeriyya"nın duasını kabul ederek ona Yahya"yı veren ve onu yalnız ve kimsesiz bırakmayan, ey Yunus"u balığın karnından dışarı çıkaran, ey denizi İsrailoğulları için yarıp onları kurtaran, Firavun ve ordusunu boğan, ey rüzgarları rahmet -yağmuru- müjdeleyicisi olarak gönderen, ey kendine karşı günah işleyen kullarını cezalandırmada acele etmeyen, ey sürekli senin nimetlerinle nimetlendikleri ve senin rızkını yedikleri halde diğerlerine tapmakta olan sihirbazları, uzun bir zaman inkâr edip sürekli kendisine düşmanlık etmeleri, karşı çıkmaları ve peygamberlerini yalanlamalarından sonra kurtaran; ya Allah, ya Allah; ey kainatı yoktan var eden, ey eşi olmayan yaratıcı,

Ey hiçbir zaman fani olmayacak sürekli, ey hiçbir diri olmadığı zaman diri olan, ey ölüleri dirilten, ey herkesin başına kazandığını getiren, ey kendisine az şükrettiğim halde beni mahrum etmeyen, hatalarım çok olmasına rağmen beni rezil etmeyen, beni günah işlerken gördüğü halde insanlara tanıtarak haysiyetimi dökmeyen, ey bana sayısız bağışlarda bulunan ve nimetlerini telafi edemediğim; ey bana hayır ve ihsanla yönelen, benim ise kendisine günah ve isyanla yöneldiğim, ey nimetine şükretmeyi öğrenmeden beni imana hidayet eden, ey hastayken çağırdığımda bana şifa veren, çıplakken beni giydiren, açken beni doyuran, susuzken beni suya doyuran, zelilken bana izzet veren, cahilken beni bilgilendiren, yalnızken -yalnızlığımı- çokluğa dönüştüren, gayıp ve vatanımdan uzakken beni geri döndüren, fakirken beni zenginleştiren, yardım istediğimde bana yardım eden, zenginken nimetini benden almayan ve bütün bunları senden istemekten sakındığım halde kendiliğinden vermeye başlayan; o halde hamd ve şükür sana mahsustur; ey sıkıntılarımı gideren, duamı kabul eden, kusur ve ayıbımı örten, günahımı bağışlayan, beni isteklerime kavuşturan ve düşmanıma karşı zafere ulaştıran; eğer senin nimetlerini, bağışlarını ve değerli ihsanlarını saymaya kalkışsam, sayıp bitiremem.

 

 

Ey mevlam! Bağışta bulunan sensin, nimet veren sensin, ihsanda bulunan sensin, güzelleştiren sensin, üstün kılan sensin, mükemmelleştiren sensin, rızıklandıran sensin, muvaffak kılan sensin, bağışta bulunan sensin, zengin yapan sensin, sermaye veren sensin, sığınak veren sensin, yeterli olan sensin, hidayet eden sensin, -hatalardan- koruyan sensin, -ayıbımı- örten sensin, bağışlayan sensin, mazeretimi kabul eden sensin, güç veren sensin, izzet veren sensin, yardım eden sensin, destek veren sensin, teyit eden sensin, zafer veren sensin, şifa veren sensin, afiyet veren sensin, ikram eden sensin, üstünsün, yücesin; o halde hamd sürekli sana hastır, sabit ve ebedi şükür sana mahsustur. Ben ise ya Rabb"im! Günahlarımı itiraf ediyorum, günahlarımı bağışla; kötü yapan benim, hata yapan benim, günahına ısrar eden benim, cahillik yapan benim, gaflet eden benim, yanlışlık yapan benim, kendine dayanan benim, -günahında- kasıtlı olan benim, söz veren ve sözünde durmayan benim, ahdini bozan benim, -misakını- ikrar eden benim, nimetlerini itiraf eden ve sonra yine günahlarına dönen benim; o halde günahlarımı bağışla; ey kullarının günahları kendisine zarar vermeyen, kullarının itaatine ihtiyacı olmayan ve kullarından iyi amel yapanı kendi yardım ve rahmetiyle ona muvaffak kılan!

O halde hamd sana mahsustur ey Rabb"im ve mevlam. Ey Rabb"im! Sen bana emrettin, ben ise sana itaatsizlik ettim; sen beni sakındırdın, ben ise senin sakındırdığın şeyi işledim; şimdi ise artık ne mazeret gösterebileceğim bir bahanem var ve ne de yardım alabileceğim bir desteğim. O halde hangi vesileyle sana geleyim ey mevlam?! Kulağımla mı, gözümle mi, dilimle mi, elimle mi, ayağımla mı? Bunların hepsi, kendileriyle sana karşı itaatsizlik ettiğim senin nimetin değil mi?! Ey mevlam! Sen hücceti tamamladın ve yolu ben kendime kapadım -haklısın ve ben sorumluyum-. Ey günahımı babalardan ve analardan örterek onların bana eziyetini önleyen, akrabalarımdan ve kardeşlerimden örterek beni kınamalarını engelleyen, sultanlardan örterek beni cezalandırmalarına mani olan! Ey mevlam! Eğer senin benim hakkımda bildiğin şeyi onlar da bilseydiler bir daha bana bakmaz, beni kendilerinden uzaklaştırır ve ilişkilerini benden keserlerdi. Ey Rabb"im, şimdi ben ey mevlam, senin huzurunda huzu içinde, zelil, çaresiz ve hakirim; ne mazeret getireceğim bir bahanem, ne yardım alabileceğim bir desteğim, ne sebep gösterebileceğim bir delil var; ne de günah işlemediğimi ve çirkin bir iş yapmadığımı söyleyebilirim ve eğer inkar edecek olsam da ey mevlam, bunun bir yararı olmaz bana! Nasıl yapabilirim ki bunu, oysa tüm uzuvlarım aleyhime tanıktırlar ve ben kesinlikle biliyorum ki büyük günahlarımdan dolayı sen beni sorguya çekersin; sen zulmetmeyen adil bir hakimsin; senin adaletin beni helak edersin; ben senin adaletinden sana sığınıyorum. Rabb"im! Bana hücceti tamamladıktan sonra beni cezalandıracak olursan, bu benim günahlarımdan dolayıdır ve eğer beni affedecek olursan, bu da senin sabrın, bağışın ve ihsanından dolayıdır. Senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben zalimlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben bağışlanma dileyenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben seni tek bilenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben korkanlardan oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben -senin azabından- endişe edenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben ümit edenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben yönelenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben lâ ilahe illallah söyleyenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben isteyenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben tesbih edenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni, ben tekbir söyleyenlerden oldum; senden başka ilah yoktur, tenzih ederim seni; sen benim Rabb"im ve geçmiş babalarımın Rabb"isin. Allah"ım! Bu, seni ululayan senamdır, senin tekliğini anmakta benim ihlasımdır, senin saydığım nimetlerine ikrarımdır; her ne kadar ikrar etsem de onların çokluğundan, fazlalığından, açıklığından ve varlıklarının benden önceliğinden dolayı onları saymaya gücüm yetmez; beni yarattığın andan itibaren onların tümü için benden ahd aldın ve hayatımın başından beni fakirlikten zenginliğe ulaştırdın, ben -kendime zulmedenlerden oldum; sıkıntımı giderdin, kolaylık ve rahatlığa sebep oluşturdun, zorlukları defettin, çaresizliğimi giderdin, bedenime sağlık verdin, dinime selamet verdin ve eğer nimetlerini saymam için dünyanın başından sonuna kadar bütün herkes bana yardımcı olsa, ne ben ve ne de onlar nimetlerini sayıp bitirmeye gücümüz yetmez.

 

 

Sen mukaddes ve yücesin; kerim, ulu ve Rahim bir Rabb"sin. Nimetlerin sayılmaz, senaların söylenip bitirilmez, ihsanların telafi edilmez; Muhammed ve Ehl-i Beyt"ine rahmet eyle ve bize nimetlerini tamamla, sana itaatle bizi saadete erdir; Sen münezzehsin, senden başka ilah yoktur. Allah"ım! Sen sıkıntısı olanlara icabet edersin, kötülüğü giderirsin, kederi olanlara yardım edersin, hastaya şifa verirsin, fakiri zenginleştirirsin, kırığı onarırsın, küçüğe merhamet edersin, büyüğe yardım edersin; senden başka destek yoktur, senden üstün bir kudret yoktur, sen yücesin, büyüksün; ey esirleri kurtaran, ey küçük çocuğa rızk veren, ey korkup sığınak dileyenlerin sığınağı, ey ortağı ve veziri olmayan! Muhammed ve Ehl-i Beyt"ine rahmet eyle ve bu ikindi vakti kullarından birine verdiğin nimetlerin en üstününü bana ver. Kullarına verdiğin zahiri nimetlerden ve sürekli yenilediğin batini nimetlerden, bertaraf ettiğin belalardan, giderdiğin sıkıntılardan, duyduğun (kabul ettiğin) dualardan, kabul ettiğin iyiliklerden ve örttüğün günahlardan (bana bu nimetlerden ver); gerçekten sen lütuf sahibisin, her şeyden haberin var ve sen her şeye kadirsin. Allah"ım! Sen kendisinden istenilen en yakın kişisin, en süratli icabet edensin, en cömert affedensin, en fazla bağışta bulunansın, kendisinden istenileni en iyi duyansın; ey dünya ve ahiretin esirgeyen ve bağışlayanı; senin gibi bir istenilen yoktur, senden başka bir hedef ve arzu yoktur. Çağırdığımda bana icabet edersin, senden istediğimde bana verirsin, sana yöneldiğimde bana şefkat gösterirsin, sana yakardığımda bana yetersin.

Allah"ım! Kulun, elçin ve peygamberin Muhammed"e ve onun tertemiz Ehl-i Beyt"inin tümüne rahmet eyle, nimetlerini bize tamamla, bağışlarını bize tatlı kıl, bizi sana şükredenlerden ve senin nimetlerini ananlardan yaz; amin ey alemlerin Rabb"i. Allah"ım! Ey malik olan ve güç yetiren, güç yetiren ve kahreden, kendisine karşı günah işlenen ve -günahı- örten, kendisinden bağışlanma dilenen ve bağışlayan, ey talep eden yönelenlerin hedefi, ümit edenlerin ümidinin zirvesi, ey ilmi her şeyi kuşatan ve rafeti, şefkati ve sabrı özür dileyenleri kapsayan. Allah"ım! Peygamberin, elçin, yaratıklarının arasından seçtiğin, vahyine emin kıldığın, müjdeleyici ve korkutucu, parlak -hidayet- lambası olan ve kendisiyle Müslümanlara minnet bıraktığın ve alemlere rahmet kıldığın Muhammed"le şereflendirdiğin ve yücelttiğin bu ikindi vakti sana yöneliyoruz.

Allah"ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt"ine rahmet eyle; nitekim Muhammed senin rahmetine lâyıktır; ey yüce. Ona ve seçkin, tertemiz Ehl-i Beyt"ine rahmet eyle ve bizi af hediyenle ört. Feryat ve figanlar çeşitli dillerle sana yükselmektedir. O halde Allah"ım, bu ikindi vakti kulların arasında taksim ettiğin bütün hayırlardan, hidayet ettiğin nurdan, yaydığın rahmetten, giydirdiğin afiyet elbisesinden ve yaydığın rızktan bize de pay ver; ey merhametlilerin en merhametlisi. Allah"ım! Bu anda bizi kurtuluşa ermiş, saadete kavuşmuş, iyiliğe ulaşmış ve faydalanmış kıl; bizi ümitsizliğe kapılanlardan kılma, bizi rahmetinden mahrum etme, bizi arzuladığımız lütfünden nasipsiz etme, bizi rahmetinden mahrum etme, ihsanından ümit ettiğimiz lütfünü bizden engelleme, bizi meyus geri çevirme, kapından kovulmuşlardan etme; ey cömertlerin en cömerdi ve ye kerimlerin en kerimi!

Yakinle sana yüz tuttuk, Beyt-i Haram"ına davetine lebbeyk dedik ve onun ziyaretini kastettik; o halde onun amellerinde bize yardımcı ol, haccımızı kemale erdir, bizi affet ve bize afiyet ver; elimizi sana uzattık ve zilletle günahlarımızı itiraf etmekteyiz. Allah"ım! Bu ikindi vakti senden istediğimiz şeyi bize ver ve senden yapmanı niyaz ettiğimiz şeyi yap; bize senden başka yetecek yoktur, senden başka Rabb"imiz yoktur; hükmün hakkımızda geçerlidir, ilmin bizi kuşatmıştır, hakkımızda hükmün adalettir; bizim için hayrı takdir et ve bizi hayır ehlinden kıl. Allah"ım! Cömertliğinle bize büyük mükafat, iyi birikim ve sürekli huzur ver; bizim tüm günahlarımızı bağışla, bizi helak olanlarla helak etme, rahmetini ve rafetini bizden çevirme; ey merhametlilerin en merhametlisi. Allah"ım! Bu anda bizi, senden hacet istemeleri peşinden hacetlerini verdiklerinden, sana şükretmeleri peşinden kendilerine nimetlerini artırdıklarından, sana tevbe ettiklerinde tevbelerini kabul ettiklerinden, bütün günahlarından uzaklaştıklarında bağışladıklarından eyle; ey celal ve ikram sahibi. Allah"ım! Bize başarı ve güç ver; ey kendisinden istenilenlerin en hayırlısı, yakarışımızı kabul et, ey merhametlilerin en merhametlisi.

Ey kirpiklerin kapanışı, gözlerin kırpışı, içlerde gizli olan ve kalplerde saklı olanlar kendisine gizli olmayan; evet, senin ilmin bütün bunları saymış ve hilmin kapsamıştır; sen zalimlerin söylediklerinden münezzeh ve çok yücesin. Yedi kat gökler, yerler ve bunların arasındakiler seni tesbih etmekteler; seni tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. O halde hamd, yücelik ve üstünlük senindir, ey celal ve ikram sahibi, ey lütuf ve ihsanların ve büyük bağışların sahibi! Sen cömert ve kerimsin, yumuşak ve rahimsin. Allah"ım! Helal rızkını bana artır, vücuduma ve dinime afiyet ver, korkuma emniyet ver ve beni cehennem ateşinden kurtar. Allah"ım! Beni hilene müptela etme (tedbirinle beni cezalandırma), ansızın gelen azaba duçar etme, beni rezil etme; cinlerin ve insanların kötülüğünü benden uzaklaştır.

 

Sonra İmam, mübarek başını gök yüzüne doğru kaldırdı ve gözlerinden yaşlar aktığı bir halde yüksek sesle şöyle devam etti:

Ey duyanların en iyi duyanı, ey görenlerin en iyi göreni, ey en süratli hesaba çeken ve ey merhametlilerin en merhametlisi! Muhammed"e ve değerli ve kutlu Ehl-i Beyt"ine rahmet eyle. Allah"ım! Senden, bana verdiğinde, benden alıkoyduğun şeylerin artık bana zarar dokundurmayacağı ve benden alıkoyduğunda artık verdiğin şeylerin bana yararı olmayacağı hacetimi istiyorum. Beni cehennemden kurtar; senden başka ilah yoktur; teksin, ortağın yoktur; mülk senindir, hamd sana mahsustur ve senin her şeye gücün yeter; ey Rabb"i, ey Rabb"i, ey Rabb"i!