کارگر

کارگر

Pazartesi, 28 May 2012 06:15

Suriye ve Lübnan’a Karşı Ortak Plan

Âl-i Halife ve Âl-i Suud’un Bahreyn ve Arabistan’daki baskıları, Afganistan’da işgalcilerin katliamları, Siyonistlerin insanlık karşıtı zulümleri, Ortadoğu’daki asıl değişimleri oluşturuyor ama Arap ve Batı ülkelerinden oluşan itilaf devletleri ile Siyonistlerin ve Türkiye’nin Suriye konusundaki müdahalesi ile Suriye’ye karşı oluşturulan hassasiyetler bölgenin en temel sorunu haline gelmiştir.

 

Suriye halkı ve devleti, son aylarda demokrasiyi güçlendirip ilerleme yolunda harekete geçmek için birlikte adım atmış olsalar da hâlâ bu ülkede anarşinin hâkim olduğu gözlemlenmektedir. Elbette yaratılan kriz ortamı, Suriye halkının ve devletinin reform programında çok da etkili olmamıştır. Nitekim Suriye halkı, parlamento seçimlerine yüzde 60 oranında katılım göstererek birlik beraberlik mesajı vermiş ve Cumhurbaşkanı Esed’e duyulan güveni gözler önüne sermiştir. Siyasi gözlemcilerin birçoğu bu seçimin, seçimi bir müdahale, hatta Esed’i devirme aracı yapmak isteyen Suriye düşmanlarına indirilmiş ağır bir tokat olduğunda birleşiyorlar.

Birleşmiş Milletler Temsilcisi Annan’ın da böyle düşündüğünü gösteren kanıtlar mevcut. Anarşinin asıl nedeni, kendi çıkarları uğruna Suriye’yi krize sürüklemek isteyen itilaf devletlerinin, Siyonistlerin ve Türkiye’nin müdahalesidir. Bu kışkırtmalarda üzerinde durulması gereken nokta, Lübnan’ın, Suriyeli teröristlere silah ulaştırıldığı bir geçiş noktasına dönüştürülmüş olmasıdır. Batılı ülkelerin Lübnan sınırında Suriyeli teröristleri eğittiklerini, Arap ülkelerinin ise mali yardım yaptıklarını gösteren kanıtlar var. Lübnan ile Suriye’nin yakınlığı, aralarındaki uzun sınır şeridi ve ayrıca Lübnan’daki yabancı güçler, Suriye’yi krize sürüklemek için iyi bir fırsat olsa da, bu girişimleri yalnızca Suriye’ye değil, bölgeye yönelik girişimler olarak niteleyebiliriz. Suriye ve Lübnan düşmanlarını oluşturan topluluğu incelediğimizde çok sayıda tarafın bu toplulukta yer aldığını görürüz. Bazı Batılı ve Arap ülkeler, Siyonistler ve Türkiye her iki ülkede de rol üstlenmişlerdir. Suriye’de kriz ortamı yaratmayı amaçlayan itilaf devletleri, aynı zamanda Lübnan’ı krize sürüklemeyi amaçlamaktadır. İtilaf devletlerinin, Lübnan Başbakanı Mikati hükümetini devirip 14 Mart hareketi olarak bilinen Batı yanlısı hareketi yeniden işbaşına getirmeyi planladıklarını gösteren çok sayıda belge ve rapor yayınlandı. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Filtman, Lübnan ziyaretinde, açıkça yönetimin değişmesini ve 14 Mart hareketinin hükümete gelmesini istedi. Bir yandan direniş örgütlerinin, bilhassa Hizbullah’ın silahsızlandırılmasını, öte yandan BM Lübnan Geçici Gücü’nün (UNUFIL) faaliyet alanının genişlemesini istiyorlar. Bütün bunlar son kertede itilaf devletlerine Lübnan’a müdahale etme ve bu ülkeyi krize sürükleme ortamı sağlıyor.

Lübnan’da iç karışıklık çıkararak ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı sözleşmesini uygulayarak direniş gücünün silahsızlandırılmasını sağlayamayan direniş düşmanları, şimdilerde güvenliği sağlamak ve Suriye’ye silah ve askerî teçhizat girişiyle mücadele etmek bahanesiyle bu amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Göz ardı edilmemesi gereken nokta, bütün bunlar yaşanırken Siyonistlerin işgalci faaliyetleriyle, özellikle Lübnan doğalgazını yağmalamakla meşgul olacağıdır. Siyonist rejim, Lübnan’ı içte ve bölgede bir savaşa sürüklemek istiyor; böylelikle bir yandan Filistin’deki işgal topraklarını genişletme projesini uygulamaya devam ederken öte yanda Lübnan sınırında güç sahibi olma emeline ulaşabilecek. Siyonist rejim, hükümet programında yer alan Lübnan sahillerindeki doğalgaz rezervlerini ele geçirme hedefini kesinkes gerçekleştirmek isterken Lübnan, ülke içindeki anarşiyle ve bölgedeki gelişmelerle uğraştığı için savunma planı geliştirmekten aciz kalıyor.

Böyle bir durumda, her iki ülkenin güvenliğini de tehlikeye sokan Lübnan’dan Suriye’ye silah kaçakçılığının artması meselesinin, aslında direniş örgütlerini silahsızlandırmak ve UNUFIL’in faaliyet alanını genişletmek için bir bahane olduğu söylenebilir. Bunun sonucunda da Mikati hükümeti düşürülüp yerine Batı yanlıları işbaşına getirilecek ve işgalci Siyonist rejiminin önü açılacaktır. Başka bir ifadeyle, mevcut çalışmalar yalnızca Lübnan’ı hedef almıyor; direniş düşmanı Siyonist Rejim, 33 Gün Savaşı’nda aldığı yenilginin öcünü, Suriye krizinin arka planında, Lübnan’da gizlice kargaşa çıkararak almak istiyor.

Bütün bunları göz önüne alarak şöyle diyebiliriz: Lübnan sınırında meydana gelen olaylar, Lübnan ve Suriye’yi eşzamanlı olarak krize sürüklemeyi, üstelik iki ülke arasında savaş çıkmasını hedefleyen iki yönlü bir oyundur. Bunlar, direniş hareketinin önünü almak için kurulmuş, ancak sonuçsuz kalmış planlardır. Bu planlar ancak direnişin devam etmesiyle ve iki ülkenin terörist gruplarla birlikte mücadele etmesiyle etkisiz hale getirilebilir. Bu, aynı zamanda, iki ülkenin sebat ve güvenliğinin sağlanmasını ve düşmanın planlarının suya düşmesini beraberinde getirecektir.

Kasım Gafuri        basirat.ir       medyasafak

Cuma günü Hz. Mehdi’ye (a.f) aittir. İmam Mehdi (a.s) bugünde zuhur edecektir bugünde İmam Mehdi (a.s) şöyle ziyaret edilir.

 

اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا حُجَّةَ اللهِ في اَرْضِهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا عَيْنَ اللهِ في خَلْقِهِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا نُورَ اللهِ الَّذي يَهْتَدي بِهِ الْمُهْتَدُونَ وَ يُفَرَّجُ بِهِ عَنِ الْمُؤْمِنينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْمُهَذَّبُ الْخائِفُ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْوَلِيُّ النّاصِحُ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا سَفينَةَ النَّجاةِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا عَيْنَ الْحَياةِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ صَلَّى اللهُ عَلَيْكَ وَعَلى آلِ بَيْتِكَ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ عَجَّلَ اللهُ لَكَ ما وَعَدَكَ مِنَ النَّصْرِ وَ ظُهُورِ الاَْمْرِ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا مَوْلايَ، اَنَا مَوْلاكَ عارِفٌ بِاُولاكَ وَ اُخْراكَ . اَتَقَرَّبُ اِلَى اللهِ تَعالى بِكَ وَ بِآلِ بَيْتِكَ، وَ اَنْتَظِرُ ظُهُورَكَ وَ ظُهُورَ الْحَقِّ عَلى يَدَيْكَ وَ أَسْأَلُ اللهَ اَنْ يُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد وَ آلِ مُحَمَّد وَ اَنْ يَجْعَلَنى مِنَ الْمُنْتَظِرينَ لَكَ وَ التّابِعينَ وَ النّاصِرينَ لَكَ عَلى اَعْدائِكَ وَ الْمُسْتَشْهَدينَ بَيْنَ يَدَيْكَ في جُمْلَةِ اَوْلِيائِكَ، يا مَوْلايَ يا صاحِبَ الزَّمانِ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْكَ وَ عَلى آلِ بَيْتِكَ . هذا يَوْمُ الْجُمُعَةِ وَ هُوَ يَوْمُكَ الْمُتَوَقَّعُ فيهِ ظُهُورُكَ وَ الْفَرَجُ فيهِ لِلْمُؤْمِنينَ عَلى يَدَيْكَ وَ قَتْلُ الْكافِرينَ بِسَيْفِكَ وَ اَنَا يا مَوْلايَ فيهِ ضَيْفُكَ وَ جارُكَ وَ اَنْتَ يا مَوْلايَ كَريمٌ مِنْ اَوْلادِ الْكِرامِ وَ مَأْمُورٌ بِالضِّيافَةِ وَ الاِْجارَةِ . فَاَضِفْني وَ اَجِرْني صَلَواتُ اللهِ عَلَيْكَ وَ عَلى اَهْلِ بَيْتِكَ الطّاهِرينَ .

 

ziyaretin tercümesi

“selam olsun sana ey Allah’ın yeryüzündeki hücceti, selam olsun sana ey Allah’ın yarattıkları arasındaki gözü; selam olsun sana ey Allah’ın nuru; olur ki hidayet bulunlar onun vasıtasıyla hidayet bulur ve onun vasıtasıyla müminlerden gam ve keder giderilir. Selam olsun sana ey Allah’ tan korkan ve temizlenmiş olan; selam olsun sana ey Allah’ın nasihat eden velisi, selam olsun sana ey kurtuluş gemisi; selam olsun sana ey hayat kaynağı; Allahın rahmeti senin üzerine ve senin tertemiz ve Tahir Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun. Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun Allah sana vaat ettiği yardımı ve imametin zuhurunu yakınlaştırsın; selam olsun sana ey Mevlam! Ben sizin köleniz ve sizi sevenlerdenim; sizin ikinizin ve sonuncunuzun makamını tanıyanlardanım. Sizin ve ehlibeytinizin vasıtasıyla Allah’a yaklaşıyor, senin zuhurunu ve hakkın senin elinle zuhurunu bekliyorum; Allah’tan Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine rahmet etmesi ve beni seni bekleyenlerden, sana tabi ve düşmanlarına karşı sana yardımcı olanlardan, sizin huzurunuzda ve sizin dostlarınızdan olarak şahadete ulaşmayı diliyorum. Ey Mevlam, ey sahibu’z-zaman! Allahın rahmeti senin ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun. Bu Cuma günüdür ve bugün senin günündür; bugünde senin zuhurun, senin elinle müminlerin kurtuluşu ve kılıcınla kâfirlerin öldürülmesi beklenmektedir. Ey Mevlam! Ben bu günde senin misafirin ve sana sığınan bir kimseyim. Ve sen ise ey mevlam! Kerimlerin evlatlarından olan kerim bir kişisin; misafiri ağırlamak ve ona sığınak vermekle görevlisin. O halde beni misafir olarak ağırla ve bana sığınak ver. Allah’ın rahmeti senin ve tertemiz, tahir Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun.”

Cumartesi, 19 May 2012 11:34

Cuma Gününün Duası

 

اَلْحَمْدُ للهِِ الاَْوَّلِ قَبْلَ الاِْنْشاءِ وَ الاِْحْياءِ وَ الاْخِرِ بَعْدَ فَناءِ الاَْشْياءِ الْعَليمِ الَّذى لا يَنْسى مَنْ ذَكَرَهُ وَ لا يَنْقُصُ مَنْ شَكَرَهُ وَ لا يَخيبُ مَنْ دَعاهُ وَ لا يَقْطَعُ رَجاءَ مَنْ رَجاهُ . اَللّـهُمَّ اِنّى اُشْهِدُكَ وَ كَفى بِكَ شَهيداً وَ اُشْهِدُ جَميعَ مَلائِكَتِكَ وَ سُكّانَ سَمواتِكَ وَ حَمَلَةَ عَرْشِكَ وَ مَنْ بَعَثْتَ مِنْ اَنْبِيائِكَ وَ رُسُلِكَ وَ اَنْشَأْتَ مِنْ اَصْنافِ خَلْقِكَ ؛ اَنّي اَشْهَدُ اَنَّكَ اَنْتَ اللهُ لا اِلـهَ اِلاّ اَنْتَ وَحْدَكَ لا شَريكَ لَكَ وَ لا عَديلَ وَ لا خُلْفَ لِقَوْلِكَ وَ لا تَبْديلَ وَ اَنَّ مُحَمَّداً صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ عَبْدُكَ وَ رَسُولُكَ اَدّى ما حَمَّلْتَهُ اِلَى العِبادِ وَ جاهَدَ فِي اللهِ عَزَّ وَجَلَّ حَقَّ الْجِهادِ وَ اَنَّهُ بَشَّرَ بِما هُوَ حَقٌّ مِنَ الثَّوابِ وَ اَنْذَرَ بِما هُوَ صِدْقٌ مِنَ الْعِقابِ . اَللّـهُمَّ ثَبِّتْني عَلى دينِكَ ما اَحْيَيْتَني وَ لا تُزِغْ قَلْبي بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَني وَ هَبْ لي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهّابُ . صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَ عَلى آلِ مُحَمَّد وَ اجْعَلْني مِنْ اَتْباعِهِ وَ شيعَتِهِ وَ احْشُرْني في زُمْرَتِهِ وَ وَفِّقْني لاَِداءِ فَرْضِ الْجُمُعاتِ وَ ما اَوْجَبْتَ عَلَيَّ فيها مِنَ الطّاعاتِ وَ قَسَمْتَ لاَِهْلِها مِنَ الْعَطاءِ في يَوْمِ الْجَزاءِ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَزيزُ الْحَكيمُ .

Duanın tercümesi

“Hamd, varlık âlemini vücuda getirmeden ve ihya etmeden önce evvel ve her şeyi helak olduktan sonra ahir olan Allah’a mahsustur. Kendisini ananları unutmayan âlimdir; şükrünü yerine getirenlere nimetlerini azaltmaz, kendisini çağıranı mahrum etmez ve kendisine ümit bağlayanın ümidini kesmez. Allah’ım! Seni şahit tutuyorum ve sen şahit olarak yeterlisin; bütün Melekleri ve göklerde sakin olanları, arşını taşıyanları, mebus kıldığın peygamber ve resullerini ve çeşitli kullarından yaratıklarını şahit tutuyorum; şüphesiz ben şahadet ederim ki âlemin Allah’ı sensin; senden başka ilah yoktur, yegânesin, ortak ve mislin yoktur; sözünde, hilaf ve değişiklik olmaz ve şahadet ederim ki Muhammed (Allah’ın salât ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’ine olsun) senin kulun ve elçindir. Onun üzerine bıraktığın şeyleri kullara ulaştırdı. Allah’u Teâlâ yolunda hakkıyla çaba harcadı. Gerçekten o Yaşattığın sürece beni dininin sabit kıl; hidayete kavuşturduktan sonra kalbimi eğriltme, katından bana rahmet bağışla; şüphesiz sen çok bağışlayansın. Muhammed ve al-i Muhammed’e salât eyle, Beni onun takipçilerinden ve Şiilerinden karar kıl, kıyamet günü onun cemaatiyle meşhur eyle; Cuma günlerin farizalarını ve o günlerde üzerime farz kıldığın itaatleri yerine getirmeğe muvaffak eyle ve mükâfat gününde itaat ehlinin mükâfatıyla mükâfatlandır. Şüphesiz sensin Aziz ve Hâkim.”

Cumartesi, 19 May 2012 11:31

Perşembe Günü Ziyaret Edilecek İmam

Bugün İmam Hasan Askeri (a.s)’a aittir; bugünde İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle ziyaret edilir:


اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا وَلِيَّ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا حُجَّةَ اللهِ وَخالِصَتَهُ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اِمامَ الْـمُؤْمِنينَ وَوارِثَ الْمُرْسَلينَ وَحُجَّةَ رَبِّ الْعالَمينَ، صَلَّى اللهُ عَلَيْكَ وَعَلى آلِ بَيْتِكَ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ، يا مَوْلايَ يا اَبا مُحَمَّد الْحَسَنَ بْنَ عَلِيٍّ اَنَا مَوْلىً لَكَ وَلاِلِ بَيْتِكَ وَهذا يَوْمُكَ وَهُوَ يَوْمُ الْخَميسِ وَاَنـَا ضَيْفُكَ فيهِ وَمُسْتَجيرٌ بِكَ فيهِ فَاَحْسِنْ ضيافتي واِجارَتي بِحَقِّ آلِ بَيْتِكَ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ .

 

 

ziyaretin tercümesi

“selam olsun sana ey Allah’ın velisi, selam olsun sana ey Allah’ın hücceti ve hali kulu; selam olsun sana ey müminlerin imamı, Elçilerin mirasçısı ve âlemlerin Rabbinin hücceti! Allah’ın rahmeti senin tertemiz ve Tahir ehlibeytinin üzerine olsun. Ey Mevlam Ey Eba Muhammed Hasan b. Ali! Ben sana ve Ehl-i Beyt’ine dostum. Bugün senin günündür; bugün Perşembe günüdür; ben ise bugün de senin misafirin ve sana sığınan bir kimseyim. O halde beni iyi bir şekilde misafir et güzel bir şekilde sığınak ver; tertemiz ve Tahir Ehl-i Beyt’inin hakkı hürmetine.”

Cumartesi, 19 May 2012 11:21

Perşembe Gününün Duası

 

Perşembe Gününün Duası

 

اَلْحَمْدُ للهِِ الَّذى اَذْهَبَ اللَّيْلَ مُظْلِماً بِقُدْرَتِهِ وَجاءَ بِالنَّهارُ مُبْصِراً بِرَحْمَتِهِ وَكَسانى ضياءه وَاَنا فى نِعْمَتِهِ اَللّـهُمَّ فَكَما اَبْقَيْتَنى لَهُ فَاَبْقِنى لاَِمْثالِهِ وَصَلِّ عَلَى النَّبِىِّ مُحَمَّد وَآلِهِ وَلا تَفْجَعْنى فيهِ وَفى غَيْرِهِ مِنَ اللَّيالى وَالاَْيّامِ بِارْتِكابِ الَْمحارِمِ وَاكْتِسابِ الْمَآثِمِ وَارْزُقْنى خَيْرَهُ وَخَيْرَ ما فيهِ وَخَيْرَ ما بَعْدَهُ وَاصْرِفْ عَنّى شَرَّهُ وَشَرَّ ما فيهِ وَشَرَّما بَعْدَهُ اَللّـهُمَّ اِنّى بِذِمَّةِ الاِْسْلامِ اَتَوَسَّلُ اِلَيْكَ وَبِحُرْمَةِ الْقُرْآنِ اَعْتَمِدُ عَلَيْكَ وَبِمُحَمَّد الْمُصْطَفى صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ اَسْتَشْفِعُ لَدَيْكَ فَاعْرِفِ اَللّـهُمَّ ذِمَّتِىَ الَّتى رَجَوْتُ بِها قَضاءَ حاجَتى يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ اَللّـهُمَّ اقْضِ لى فِى الْخَميسِ خَمْساً لا يَتَّسِعُ لَها اِلاّ كَرَمُكَ وَلا يُطيقُها اِلاّ نِعَمُكَ سَلامَةً اَقْوى بِها عَلى طاعَتِكَ وَعِبادَةً اَسْتَحِقُّ بِها جَزيلَ مَثُوبَتِكَ وَسَعَةً فِى الْحالِ مِنَ الرِّزْقِ الْحَلالِ وَاَنْ تُؤْمِنَنى فى مَواقِفِ الْخَوْفِ بِاَمْنِكَ وَتَجْعَلَنى مِنْ طَوارِقِ الْهُمُومِ وَالْغُمُومِ فى حِصْنِكَ وَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَاجْعَلْ تَوَسُّلى بِهِ شافِعاً يَوْمَ الْقِامَةِ نافِعاً اِنَّكَ اَنْتَ اَرْحَمُ الرّحِمينَ .

Duanın tercümesi

“Hamd Allah’a mahsustur. O Allah ki, kendi kudretiyle karanlık geceyi götürür, kendi rahmetiyle ışıklı gündüzü getirir ve onun ışığını bana saçıyor, oysa ben o’nun nimeti içindeyim. Allah’ım! Beni bu güne dek yaşattığın gibi, diğer günler içinde yaşat. Peygamberin Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salâvat gönder. Beni bugünde ve diğer gün ve gecelerde haram işler yapmakla ve günahlar kazanmakla dert ve üzüntüye duçar kılma. Bugünün hayrını, bugünde olan hayrı ve sonrasında vuku bulacak hayrı bana nasip eyle. Bugünün şerrini, bugünde olan şerri ve sonrasında meydana gelebilecek şerri benden uzak eyle. Allah’ım ben, İslam’a olan taahhütle (bağlılığımla) sana tevessül ediyorum. Kur’an hürmetiyle sana dayanıyorum ve Muhammed Mustafa vasıtasıyla katında şefaat diliyorum. Allah’ım! Kendisiyle hacetimin karşılanmasına ümitlendiğim taahhüdümü bana tanıt; ey merhametlilerin en merhametlisi! Allah’ım! Perşembe gününde beş hacetimi yerine getir; bu hacetleri ancak senin keremin kapsayabilir ve onlara ve onlara ancak senin sonsuz nimetin güç yetirebilir: itaatinde güçlü olmam için bana sağlık ver. Kendisiyle büyük sevabına layık olacağım bir ibadeti yapmaya Muaffak eyle. Helal rızık vererek durumumu iyileştir. Kendi emniyetinle korkulu yerlerde beni emniyete kıl. Bana hüzün ve kederin saldırılarında kendi kalende yer ver. Muhammed ve al-i Muhammed’e salâvat gönder. Hz. Muhammed’e tevessül etmemi kıyamet gününde benim için şefaatçi ve faydalı kıl. Gerçekten de sensin merhametlilerin en merhametlisi.”

Bugün İmam Musa-i Kazım, İmam Rıza, İmam Cevat ve İmam Ali Naki (a.s)’a aittir; bugünde bu dört İmam şöyle ziyaret edilir:

 

اَلسَّلامُ عَلَيْكُمْ يا اَوْلِياءَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكُمْ يا حُجَجَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكُمْ يا نُورَ اللهِ فى ظُلُماتِ الاَْرْضِ اَلسَّلامُ عَلَيْكُمْ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْكُمْ وَعَلى آلِ بَيْتِكُمُ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ بِاَبى اَنْتُمْ وَاُمّى لَقَدْ عَبَدْتُمُ اللهَ مُخْلِصينَ وَجاهَدْتُمْ فِي اللهِ حَقَّ جِهادِهِ حَتّى أتاكم الْيَقينُ فَلَعَنَ اللهُ اَعْداءكُمْ مِنَ الْجِنِّ وَالاِْنْسِ اَجَمْعَينَ وَاَنَا اَبْرَأُ اِلَى اللهِ وَاِلَيْكُمْ مِنْهُمْ، يا مَوْلايَ يا اَبا اِبْراهيمَ مُوسَى بْنَ جَعْفَر يا مَوْلايَ يا اَبَا الْحَسَنِ عَلِيَّ بْنَ مُوسى يا مَوْلايَ يا اَبا جَعْفَر مُحَمَّدَ بْنَ عَلِيٍّ يا مَوْلايَ يا اَبَا الْحَسَنِ عَلِيَّ بْنَ مُحَمَّد اَنَا مَوْلىً لَكُمْ مُؤْمِنٌ بِسِرِّكُمْ وَجَهْرِكُمْ مُتَضَيِّفٌ بِكُمْ في يَوْمِكُمْ هذا وَهُوَ يَوْمُ الاَْرْبَعاءِ وَمُسْتَجيرٌ بِكُمْ فَاَضيفُوني وَ اَجيرُوني بِـآلِ بَيْتِـكُـمُ الطَّيـِّبيـنَ الطّاهِـريـنَ .

 

Çarşamba Günü ziyatinin tercümesi

“selam olsun size ey Allah’ın velileri; selam olsun size ey Allah’ın hüccetleri; selam olsun size ey yeryüzünün karanlıklarında Allah’ın nurları; Allahın selamı sizin üzerinize olsun; Allah’ın rahmeti sizin ve tertemiz Tahir Ehl-i Beyt’inizin üzerine olsun; babam, anam size feda olsun. Gerçekten siz halis niyetlerle Allah’a ibadet ettiniz ve Allah yolunda hakkıyla cihat ettiniz; Nihayet yakine ulaştınız (ölüm gelip sizi buldu.) Allah sizin cin ve insanlardan olan bütün düşmanlarınıza lanet etsin. Ben onlardan Allah’a ve size doğru uzaklaşıyorum. Ey Mevlam, Ey Eba İbrahim b. Musa b. Cafer, Ey Mevlam Ey Ebal Hasan Ali b. Musa, Ey Mevlam, Ey Eba Cafer Muhammed b. Ali, Ey Mevlam, ey Eba Hasan Ali b. Muhammed! Ben sizin dostunuzum. Sizin saklınıza ve aşikârınıza inanıyorum. Sizin gününüz olan bu Çarşamba gününde sizin misafirinizim. Bugünde size sığındım. O halde beni misafirliğe ve sığınağınıza almayı kabul edin; tertemiz ve Tahir Ehl-i Beyt’inizin hürmetine.”

Cumartesi, 19 May 2012 10:47

Çarşamba Gününün Duası

 

 

اَلْحَمْدُ للهِِ الَّذى جَعَلَ اللَّيْلَ لِباساً وَالنَّوْمَ سُباتاً وَجَعَلَ النَّهارَ نُشُوراً لَكَ الْحَمْدُ اَنْ بَعَثْتَنى مِنْ مَرْقَدى وَلَوْ شِئْتَ جَعَلْتَهُ سَرْمَداً حَمْداً دائِماً لا يَنْقَطِعُ اَبَداً وَلا يُحْصى لَهُ الْخَلائِقُ عَدَداً اَللّـهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ اَنْ خَلَقْتَ فَسَوَّيْتَ وَقَدَّرْتَ وَقَضَيْتَ وَاَمَتَّ وَاَحْيَيْتَ وَاَمْرَضْتَ وَشَفَيْتَ وَعافَيْتَ وَاَبْلَيْتَ وَعَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَيْتَ وَعَلَى الْمُلْكِ احْتَوَيْتَ اَدْعُوكَ دُعاءَ مَنْ ضَعُفَتْ وَسيلَتُهُ وَانْقَطَعَتْ حيلَتُهُ وَاقْتَرَبَ اَجَلُهُ وَتَدانى فِى الدُّنْيا اَمَلُهُ وَاشْتَدَّتْ اِلى رَحْمَتِكَ فاقَتُهُ وَعَظُمَتْ لِتَفْريطِهِ حَسْرَتُهُ وَ كَثُرَتْ زَلَّتُهُ وَعَثْرَتُهُ وَخَلُصَتْ لِوَجْهِكَ تَوْبَتُهُ فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد خاتَمِ النَّبِيّينَ وَعَلى اَهْلِ بَيْتِهِ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ وَارْزُقْنى شَفاعَةَ مُحَمَّد صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ وَلا تَحْرِمْنى صُحْبَتَهُ اِنَّكَ اَنْتَ اَرْحَمُ الرّاحِمينَ اَللّـهُمَّ اقْضِ لى فِى الاَْرْبَعاءِ اَرْبَعاً اِجْعَلْ قُوَّتى فى طاعَتِكَ وَنَشاطى فى عِبادَتِكَ وَرَغْبَتى فى ثَوابِكَ وَزُهْدى فيما يُوجِبُ لى اَليمَ عِقابِكَ اِنَّكَ لَطيفٌ لِما تَشاءُ .

Çarşamba Gününün Duasının tercümesi

“Hamd Allah’a mahsustur; o Allah ki, geceyi örtü, uykuyu bir dinlenme, gündüzü de dağılıp çalışma (zamanı) kıldı. Uyuduğum yerden beni kaldırdığın için sana hamd olsun. İsteseydin onu ebedi kılardın. Sana asla sonu kesilmeyen ve yaratıkların sayamayacağı kadar hamd olsun. Allah’ım! Sana hamd olsun; (mahlûkatı) yarattın, düzgün (ve dengeli) kıldın, taklit ettin, hüküm verdin, öldürdün, dirilttin, hasta ettin, şifa verdin, afiyet bağışladın, belaya düşürerek imtihan ettin ve arşa istiva ettin (onu hükmün altına aldın) ve mülke (varlık âlemine) ihata ettin. Allah’ım seni, vesilesi zayıf, çaresi kesilen, eceli yaklaşan, dünyada arzusu azalan, rahmetine ihtiyacı çoğalan, hasreti kusurundan dolayı büyük olan, sürçmesi ve kayması çok olan ve tövbesi sana halis olan bir kimse gibi çağırıyorum (sana yalvarıp yakarıyorum). Peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed’e ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun salâvat gönder, Hz. Muhammed’in (Allah’ın salât ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’ine olsun) şefaatini bana nasip eyle ve onunla birlikte olmaktan beni mahrum eyleme. Kuşkusuz sen, merhametlilerin en merhametlisisin. Allah’ım Çarşamba günüde benim için dört şeyi yerine getir: Güç ve kuvvetimi itaatinde, neşat ve enerjimi kulluğunda, rağbet ve isteğimi sevabında, zahitlik ve rağbetsizliğimi acıklı azabına sebep olacak şeylerde kıl. Şüphesiz sen, istediğine latifsin.”

İslam İnkılabı Rehber İmam Hamenei, takvayı riayet ederek adım atmanın ve karar almanın, manevi ve maddi ilerlemek için zemin hazırlayacağını belirterek, İran’ın bugün emperyalist ve iç nefs olmak üzere iki düşmanla karşı karşıda olduğunu ifade etti.

Kutsal savunma döneminden bir grup gazi asker ile görüşen İmam Hamanei, kutsal savunma dönemini güzel ve ince bir resim tabloya benzetti.

İmam Hamanei, İslam devrimi ile başlayan yolun devam edeceğini vurgulayarak, kutsal savunma dönemini muhataplarına anlatılması ve de gazi askerler hakkındaki detayların tanıtılması için sanat kriterleriyle uygun olarak binlerce kitap yazılması gerektiğini söyledi.

Dayatılan savaş yıllarında savaşan askerlerin başarılarını değerli, çok büyük ve hayret verici olarak niteleyen İslam İnkılabı Rehberi, "Kutsal savunma döneminde önemli ve hassas mesuliyetleri olan gaziler bilmeli ki cihadı asğardan(küçük cihat) sonra çok zor olan cihadı ekberin(büyük cihat) sırası gelecektir"diye konuşmasına ekledi.

Cihadı asğar ve cihadı ekberin özelliklerini kıyaslaşarak açıklamasını yapan İmam Hamanei, ilke ve değerler üzerinde durmanın ve de siyasi, sosyal, ekonomik ve kültür alanlarda takvayı riyaet etmenin yüksek önem ve değeri olduğunu belirtti.

Takvayı riayet ederek adım atmanın ve karar almanın, manevi ve maddi ilerlemek için zemin hazırlayacağını ifade eden İslam İnkılabı Rehberi, İran’ın bugün emperyalist ve iç nefs olmak üzere iki düşmanla karşı karşıda olduğunu ifade etti.

Ayetullah Hamanei, Allah yolunda adım atmanın gereği günahtan uzak durmak olduğunun altını çizerek, günah yapmamakla yolun yarısı gidileceğini, ayrıca siyasi, icra, yöneticilik, tebliğ ve dini mesuliyetleri olan kişilerin günah alanı daha da geniş olduğunu kouşmasına ekledi.

Yetkililerin dürüst hareket etmeleri toplumla birleşmesine sebebiyet vereceğini işaret eden İslam İnkılabı Rehberi, “Biz dik durarak ve dürüt olarak hareket ederek tolumu teşvik ediyoruz ve bilmeliyiz ki İran milletinin bu hareketi bazılarının rehavete kapımasıyla sapmayacak ve sarsmayacaktır”diye belirtti.

İslam İnkılabı Rehberi konuşmasının sonunda İslam devrimi ile başlayan bu hareketin devam edeceğini vurgulayarak, İran milletinin genel hareketinde bazıların yarım bıraktığı sorumlulukları yüksek moralle üstlenen gençelerin o sorumlulukları inşallah maksadına ulaştıracağını kaydett

FHA-“Daily Mail” gazetesi, Google’un Fars Körfezi adını haritalarından sildiği için İran’ın dava açabileceğini bildirerek “Milattan 500 yıl önce de bu Körfez Fars olarak biliniyordu” diye yazdı.

İngiliz “Daily Mail” gazetesi bir haberinde “Fars Körfezi’nin adı milattan 500 yıl önce kullanılmıştır. Büyük Daryuş bu su geçitini Pers topraklarında akan Deniz olarak tanıdığında buranın adı öyle bilindi” diye kaydetti.

Aynı habere göre, o dönemlerde Yunanlı yazarlar da bu Körfezi “Persiko Nekaytas” yani, “Fars Körfezi” olarak anmaya başladılar. Tabi kimileri de “Persikos Sinus”, “Akvaryus Persiko”, “Bahr-i Fars”, “Derya-i Fars” ve “Haliç El Acemi” adlarını kullanmaya başladılar, ki bunların hepsinin anlamı yine Fars Körfezi veya Fars Denizi’dir.

Osmanlı imparatorluğu döneminde bu körfez bazen Basra Körfezi diye anılırdı. Bu da sadece Arap milliyetçiliğinin kışkırtıldığı ve Fars Körfezi adının sorguya alındığı 1960’lı yıllarla ilgili bir şey.

Daily Mail bu haberinde ayrıca BM’nin bu körfezi “Fars Körfezi” olarak tanıdığını ve en son 2006 yılında 23. Toplantısında bu konuyu vurguladığını hatırlattı.

Öte yandan Google, İran’ın dava açması halinde bile kendi haritalarında Fars Körfezi adını geçmeyeceğini iddia etti.

Bağdat’ta 5+1 ile yapılacak müzakerelere işaret eden Tahran Cuma Namazı Hatibi, zorbalık ve tehdidin İran’a işlemeyeceğini vurgulayarak, güven ortamı sağlamak sırası şimdi Avrupa’ya geldiğini söyledi.

Hüccet’ül İslam Kazım Sıddıki  hutbesinde 23 Mayıs’ta Bağdat’ta 5+1 ülkeleriyle yapılacak nükleer müzakerelere işaret ederek, mantık ve diyaloğa dayanan İslam düzeninin hiçbir zaman diyalogdan kaçmadığını ve kendi yaklaşımını İstanbul oturumunda açıkça ortaya koyduğunu söyledi.

Tahran Cuma Namazı Hatibi, hak ve insan haklarına esas olarak diyalogdan yana olan İran’ın 5+1 ülkeleri ile yapacağı müzakerelere “Nükleer enerjisi teknolojisi herkese, nükleer silahı hiç kimseye” sloganıyla katılacağını söyledi.

İran İslam Cumhuriyeti’nin akılsızları silahsızlandırmak istediğini ifade eden Hüccet’ül İslam Kazım Sıddıki, nükleer silahı olan ve insanlığı tehdit eden ülkelerin silahsızlandırmaları şart olduğunu dile getirerek, İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei’nin fetvasına dayanarak nükleer silahların haram olduğunun altını çizdi.Sıddıki, fıkhi olan bu fetvaya hiçkimse karşı gelemeyeceğini belirtti.

İran’ın hiçbir zaman nükleer hakkından vazgeçmeyeceğini ve bunu 5+1 ülkeleri bilmesi şart olduğunu vurgulayan Kazım Sıddıki, İran’ın dünyanın güvenini kazanmak için ellerinden geleni yaptığı gibi çalşmaları şeffaf olduğunu söyledi ve UAEK tarafından müfettiş heyeti olarak İran’a gelen kişilere bile en gizli tesielerin gösterildiğini hatırlattı.

Tahran Cuma Namazı Hatibi, zorbalık ve tehdidin İran’a işlemeyeceğini vurgulayarak, güven ortamı sağlamak sırası şimdi Avrupa’ya geldiğini ve İran’ın güvenini kazanması gerektiğini belirtti.

Hutbesinin devamında mazlum Bahreyn halkının kıyamına işaret eden Hüccet’ül İslam Kazım Sıddıki, 15 aydan beri ayaklanan Bahreyn halkın acımasızca Suddi Arabistan rejimi tarafından katledildiğini, halk kıyamını bastıramayacağın anlayan Al-i Suud’un bu ülkeyi kendine ilhak etmek istediğini dile getirdi.

Kazım Sıddıki, Bahreyn’i ilhak etmek isteyen Suudi Arabistan’ın bu kararı onun zaafityetinden kaynaklandığını ve bundan dolayı böyle bir komploya başvurduğunun değerlendirmesini yaptı.

Hutbesinin diğer bölümünde Azerbaycan’da gerçekleştirmek istenilen eşcinsellerin yürüyüşüne işaret ederek yüzde 90’i Şii olan Azerbaycan’ın bu kararı üzüntü verici olduğunu dile getirdi ve bu ülkede camiilerin yıkılmasını ve müslümanların hicap dolaysıyla tutuklanarak hapse atılmasını hatırlattı.

Tahran Cuma Namazı Hatibi, “Azerbaycan devleti bu karardan vazgeçmeli”dedi.