کارگر

کارگر

Amerikan gazetesi Wall Street Journal, Donald Trump'a yakın isimlerin değerlendirmelerine dayanarak, Trump'ın Gazze'yi işgal planını "çılgınca" olarak niteledi.


Amerikan gazetesi Wall Street Journal, ABD Başkanı Donald Trump'a yakın kaynaklara dayandırdığı haberinde, Trump'ın Gazze Şeridi'ne yönelik yeni plan kararına ilişkin ayrıntıları aktarırken, bazı kaynakların Trump'ın önerisini çılgınlık olarak nitelendirdiğini yazdı.

Wall Street Journal'a göre bu plan, ABD'nin Gazze'yi işgal etmesi ve Filistinlileri kendi istekleri dışında başka ülkelere yerleştirmesi temelinde şekilleniyor; bu şekilde ABD, Gazze Şeridi üzerindeki uzun vadeli sahipliğini uygulamaya çalışmak istiyor.

Trump yönetiminin bazı yetkilileri Wall Street Journal'a verdikleri röportajda, Gazze'yi işgal planının tamamlandığını, planın başkan tarafından yakın zamanda hazırlanıp danışmanlarına ve müttefiklerine sunulduğunu belirtti.

Trump'ın planını Siyonist toplumu içindeki en sadık destekçileri için bile şok edici olarak niteleyen Amerikan gazetesi, İsrail rejimine para toplayan ve yıllardır Donald Trump'ı destekleyen en önemli Yahudi destekçilerinden birinin bu öneriyi çılgınca bulduğunu ve nasıl uygulanacağı konusunda şüpheleri olduğunu yazdı. Bu tür politikaların hayata geçirilmesinin bir yıldan fazla sürebileceğini, bunun için çok sayıda engel ve maliyetle karşılaşılacağını söyledi.(Ajanslar)

Çarşamba, 19 Şubat 2025 04:13

Firavun yüzme bilmiyordu!

"Ve içten bir imanla inanmalıyız ki, Filistinli o gencin dediği gibi, “Firavun yüzme bilmiyor” ve yakında boğulacak. Ondan önceki başkanlar da böyle olmadı mı?!"

1- Bu günlerde, Trump’ın Gazze halkını Mısır veya Ürdün’e sürgün edeceğini söylediği tehdidinin ardından, Gazze’de yaşayan genç bir Filistinliye ait bir kısa film sosyal medyada elden ele dolaşıyor ve büyük bir ilgi görüyor. 

Bu genç Filistinli şöyle diyor: 

Trump, Gazze’yi sakinlerinden boşaltmamız gerektiğini söylemiş. Ancak Yüce Allah, Enfal Suresi’nde İslam Peygamberi’ne (s.a.a) şöyle buyuruyor: 

“Hani o kâfirler, seni tutuklamak, öldürmek veya [yurdundan] sürmek için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlardı, Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.”

Ey insanlar! Trump kimdir? Amerika kimdir? Tüm kâinatın işlerini düzenleyen Yüce Allah’tır. Yüce Allah, müminler için yalnızca hayır diler. 

Trump’tan önce bir başkası vardı, Trump’tan çok daha kurnazdı. Adı Firavun’du. Diyor ki, “Ben sizin yüce rabbinizim!” Tıpkı Trump gibi. Ama sonunda ne oldu? Hatta yüzme bile bilmediği ortaya çıktı! 

2- İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, geçtiğimiz günlerde Uluslararası Kur’an-ı Kerim yarışmaları katılımcılarıyla yaptığı görüşmede; Allah’a tevekkül etmek ve bunun etkileri hakkında hikmet dolu açıklamalarda bulundu. Bu genç Filistinli de bu açıklamaların gerçek ve somut bir örneği olarak görülmeli. 

İmam Hamanei, önce Kur’an-ı Kerim’den bir ayete atıfta bulunuyor: “Kim Allah’a tevekkül ederse, Allah ona yeter. Ona ulaşmak için başka bir araca veya sebebe ihtiyaç yoktur.”

Ve devamında, Allah’a tevekkül etmenin iki şartı olduğunu vurguluyor: Biri zihinsel, diğeri ise ameli bir şart. 

İmam Hamanei, zihinsel şart hakkında şunları söylüyor: 

“Zihinsel şart, Allah’ın vaadinin doğruluğuna güvenmektir; "وَ مَن اَصدَقُ مِنَ‌اللهِ قیلاً" ‘Allah’tan daha doğru sözlü kim olabilir?’ ve buna inanmalıyız. Allah’ın vaadinin doğru ve kesin olduğuna inanmalıyız. Bu, tevekkülün zihinsel temellerinden biridir; bu olmazsa, tevekkül oluşmaz.”

Ameli şartı açıklarken de şu ifadeleri kullanıyor: 

“Ameli şart şudur ki, Allah Teala bu olayın gerçekleşmesi için işin bir kısmını insanın kendisine bırakmıştır. Bu, evimizde oturup ardından

"کَم مِن فِئَةٍ قَلیلَةٍ غَلَبَت فِئَةَ کَثیرَةً بِاِذنِ‌الله"

Nice az topluluklar, Allah’ın izniyle çok topluluklara galip gelmiştir’ demekle olmaz. İşin bir kısmı bize aittir. Nitekim Hz. İsa’nın olayında da bir kısmı Hz. İsa’ya aitti: Çamurdan bir kuş yapmak. Hz. İsa bunu yapmak zorundaydı; eğer yapmasaydı, bir kuş oluşmazdı.”

3- İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, konuşmasının devamında, ülkenin sorunlarının Allah’a tevekkül ederek (tevekkülün bu tanımı ve zihinsel ve ameli iki şartıyla) çözülmesi gerektiğine dikkat çekiyor ve İran milletinin kırk yılı aşkın bir süredir emperyalist güçlere karşı direnişini bu tevekkülden kaynaklandığını ifade ediyor.

Ve içten bir imanla inanmalıyız ki, Filistinli o gencin dediği gibi, “Firavun yüzme bilmiyor” ve yakında boğulacak. Ondan önceki başkanlar da böyle olmadı mı?! Umarız, ülkemizin bazı değerli yöneticileri de o Filistinli genç gibi, İslam İnkılabı Lideri'nin açıkladığı ve reçete ettiği yöntemi takip ederler. 

(Hüseyin Şeriatmedari, Keyhan Gazetesi - Çeviri: rast)

NOT: Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Hürseda Haber’in editöryal politikasını yansıtmayabilir.

İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Kara Kuvveteri, Büyük Peygamber 19 tatbikatı sırasında yeni kamikaze ve taktiksel keşif İHA'larını tanıttı.


Devrim Muhafızları Kara Kuvvetleri düzenlediği tatbikatta yeni İHA'larını tanıttı. 

Bina, Kandil 4 ve 5, Erbain, Ra'd 2 ve 3 ve Saika tanıtılan yeni İHA'lar arasındaydı. Bu bağlamda 40 km operasyonel menzili bulunan Bina, 100 km menzili bulunan 5 ve 10 saatlik uçuş devamlılığı olan Kandil 4 ve 5, 10 km menzili bulunan dikey iniş yapabilen bomba bırakan Erbain İHA'sı, 20 km menzili bulunan 5 kg savaş başlığı taşıyan Ra'd 2 İHA'sı, 100 km menzili bulunan 12 kg savaş başlığı taşıyabilen Ra'd 3 kamikaze İHA'sı ve 20 km menzili bulunan bir kg savaş başlığı taşıyabilen Saika bu İHA'lar arasında yer aldı. 

Bu İHA'ların yanı sıra Sabir mikro İHA'sı da tanıtılan İHA'lar arsında yer aldı.  

Büyük Peygamber 19 tatbikatının ilk aşamasında da  bu güçlerin en son kakimaze dronlarından olan Rıdvan isimli bir başka İHA da tanıtılmıştı. Bu İHA 20 km menzile sahip 20 dakikalık uçuş devamlılığı bulunan dolaşan bir İHA'dır

  İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei, Tahran’da bulunan Filistin İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nahale ve beraberindeki heyeti kabul etti.
İmam Hamanei, görüşmede Gazze zaferini tebrik ederek; "Filistin direnişinin liderlerinin ve savaşçılarının birliği, düşmana karşı güçlü duruşu ve karmaşık müzakere sürecini ilerletme konusundaki büyük çabaları ve Gazze halkının gösterdiği sabır ve azim, direnişi bölgede gururlandırdı." dedi.

İslami direniş ve Gazze halkının düşman Siyonist ve ABD’ye karşı elde ettiği başarıyı büyük bir zafer olarak nitelendiren İmam Hamanei, ''Bu zafer, direniş mücadelelerinde yeni bir sayfa oluşturdu.’’ ifadesini kullandı.

'ABD'nin Gazze planı hiçbir sonuç vermeyecek'

İmam Hamanei, ABD’nin Gazze ve Filistin için önerdiği bazı aptalca planlarına değinerek, "Bu planlar hiçbir sonuç vermeyecek ve bir buçuk yıl önce direnişi kısa sürede çökerteceklerini iddia edenler, şimdi küçük gruplar halinde esirlerini direnişçilerden teslim alıyor ve karşılığında çok sayıda Filistinli esiri serbest bırakıyorlar." diye konuştu.

Filistin direnişinin Siyonist esirleri teslim etme yönteminin direnişin büyüklüğünü gösterdiğini kaydeden İslam İnkılabı Lideri, "Şu anda dünya kamuoyu Filistin'den yana ve bu şartlar altında direnişin ve Gazze halkının rızası olmadan hiçbir plan sonuç vermeyecektir." değerlendirmesinde bulundu.

 Hadisin mütevatir oluşu, kesin ilim ve yakinin yollarından sayılmıştır. Dolayısıyla mütevatir bir hadisin hücciyeti zatidir, taabbudi[1] değildir. Onun içeriğinin kabulü, râvisinin adil ve güvenilir olması koşuluna da bağlı değildir. Çünkü ona olan itimat, yakin ve kesin bilgi sağladığı içindir. Şu halde tevatürdeki yol, örfen ve vicdanen ilme ulaşma yollarındandır. Tevatür vuku bulduğunda hadisin mazmunu sabit olur. Hatta tevatürün oluşumunda katkısı olan yollardan bir kısmı zayıf olsa bile ona itina edilmez, dikkate alınmaz. Hatta bir kısmı tek kişi tarafından nakledilen ahad haberlerinden olsa dahi bunun tevatüre bir zararı olmaz. Lakin diğer hadisler ona eklendiğinde tevatür oluşturur ve onu şekillendirirse bunun sonucu ilim ve kesin kanaat ortaya çıkar.

Şu da bir gerçektir ki İmam Mehdi (a.s) hakkındaki hadisler Müslümanlar arasında tevatürün de üstündedir. Çünkü tevatürün ölçütü belli bir sayı değildir. Bilakis tevatürün kıstası, muhatabın haberin içeriğine yakin etmesini sağlayacak düzeyde tekrarlanmış olmasıdır. Bu da çoğunlukla bir haberin farklı kanal ve râvilerle onun üzerinde bir sayıda tekrarlanmış olmasıyla gerçekleşir. Hatta daha az sayı ile de gerçekleşebilir. Hal böyle iken Peygamber'in (s.a.a) ashabından Ehlisünnet kanalıyla bize yirmi beşten fazla kişi tarafından nakledilmiş bir rivayet nasıl mütevatir olmaz ki?! Onlar yüzden fazla hadiste bu gerçeği rivayet etmiştir. Bu rivayetlerin çoğu da senet açısından sahih veya hasendir. Nitekim Ehlisünnet ulemasından bu işin uzmanı olanların konuyla ilgili sözlerini daha önce aktardık. Mehdi ile ilgili hadislerin Ehlisünnet kanalından gelen râvileri şunlardır:

1- Ali b. Ebutalib 12'den fazla rivayet

2- Ebu Said Hudri 20'den fazla rivayet

3- Cabir b. Abdullah Ensari 4 rivayet

4- Abdullah b. Abbas 7 rivayet

5- Abdullah b. Ömer 6 rivayet

6- Ebu Hureyre Ed-Devsi 13 rivayet

7- Abdullah b. Mesud 6 rivayet

8- Huzeyfe b. Yeman 7 rivayet

9- Ümm'ül-Müminin Ümmü Seleme 4 rivayet

10- Enes b. Malik 2 rivayet

11- Abdurrahman b. Avf 1 rivayet

12- İmam Hüseyin b. Ali (a.s) 2 rivayet

13- Karra el-Muzeni 1 rivayet

14- Ebu Umame el-Bahili 3 rivayet

15- Ebu Eyyub el-Ensari 1 rivayet

16- Hilal b. Nafi 1 rivayet

17- Temim Ed-Dari 1 rivayet

18- Resulullah'ın (s.a.a) azat ettiği köle olan Sevban b. Becded 1 rivayet

19- Avf b. Malik 1 rivayet

20- Peygamber'in (s.a.a) en son vefat eden kıymetli sahabesi olan Ebu Tufeyl Amir b. Vasile el-Kenani (ö: 107 Hicri) 1 rivayet

21- el-Haris b. el-Cüz Ez-Zubeydi 1 rivayet

22- İbn Ubey Beyyi 1 rivayet

23- İbn Ertat 1 rivayet

24- Esma binti Yezid el-Ensariyye'nin azat ettiği köle olan Şehr b. Huşeb Et-Tabii 1 rivayet

25- Ümm'ül-Müminin Ayşe binti Ebubekir 1 rivayet

26- Muaviye b. Ebu Süfyan 1 rivayet

27- Ümm'ül-Müminin Ümmü Habibe 1 rivayet

Bu erkek ve kadın sahabilerin Ehlisünnet kanallarından Mehdi hakkında rivayet ettiği hadisler, gördüğünüz gibi tevatürün üstündedir. Daha önce de belirttiğimiz gibi tevatürün hüccet oluşu, râvinin güvenilirliğine veya adaletine bağlı değildir. Çünkü onun hüccet oluşu taabbuddan kaynaklanmamıştır. Bilakis onun itibarı vicdani olup verilen habere dair kesin bilgi ve kanaate dayanır.

Bunlara ilave olarak Ehlibeyt kanalıyla gelmiş olan mütevatir hadisler ve gerçekleşen görüş ittifakı da eklendiğinde meselenin Peygamberimizden (s.a.a) sâdır olduğunda en ufak bir kuşkuya mahal kalmamaktadır. Ayrıca Kur'an'ı Kerim'de Mehdi konusuna yorumlanmış olan apaçık ayetler mevcut iken buna ancak kibrine yenik düşmüş cahil kimse muhalefet eder, onu inkâra kalkışır. Bu tür insanların cehaletine de itina edilmemelidir. Aksine bizim mihenk taşımız ayetler ve rivayetler olmalıdır. Şimdi bu rivayetlerden az bir bölümünü istifadenize sunacağız.

Onun Yeryüzünü Adaletle Dolduracağına Delalet Eden Rivayetler

Bu alanda gelen rivayetler oldukça fazladır. Bunlardan biri Ebu Said el-Hudri'den muhtelif senetlerle rivayet edilmiş olan hadistir. Konuya girmeden önce bir noktayı hatırlatmakta yarar vardır. O da şudur: Bir konuda bir kişiden gelmiş olan rivayet, ancak bir senetle ve bir mazmunda nakledilmişse haberi vahid[2] sayılır. Dolayısıyla bizim Ebu Said'den nakledeceğimiz rivayetlerin senetleri ve mazmunları birbirinden farklıdır. Bu yüzden sırf bir kişiden nakledilmiş diye onu eleştirmeye ve haberi vahid saymaya çalışanların sözüne kulak verilmemelidir.

Ebu Said Hudri'den rivayet edilen hadisler:

Hâkim, kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolacak; sonra benim itretimden/soyumdan bir kişi yeryüzüne yedi yıl veya dokuz yıl hükümdar olup yeryüzünü adalet ve hakkaniyetle dolduracaktır."[3]

Ahmed b. Hanbel, Müsned'inde kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Ehlibeyt'imden açık yüzlü ve kemerli burnu olan bir kişi hükümdar olup daha önce zulümle dolmuş olan yeryüzünü adaletle doldurmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O, yedi yıl hükümet edecektir."[4]

Ebu Davud, Sünen'inde kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

"Mehdi bendendir; açık alınlı ve burnu kemerlidir. Zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan yeryüzünü adalet ve hakkaniyetle dolduracaktır. O, yedi yıl hükümranlık edecektir."[5]

Ahmed b. Hanbel, Müsnedinde kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Buyurdu: Sonra benim itretimden veya Ehlibeyt'imden bir kişi çıkacak, yeryüzünü – haksızlık ve zulümle dolduğu gibi – adalet ve hakkaniyetle dolduracaktır."

Ahmed b. Hanbel, yine Müsned'inde kendi isnadıyla Ebu Said'den şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Sizlere Mehdi'yi müjdeliyorum. Halkın ihtilaf ve çekişme zamanında ümmetime gönderilecek ve yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Gökte ve yerde olanlar ondan razı olacaklar ve o, malları sahih olarak taksim edecektir." Adamın birisi: "Sahih olarak nasıl taksim edecek?" diye sordu. Buyurdu ki: "Halkın arasında eşit olarak (dağıtacak)." Sonra buyurdu ki: "O zamanda Allah, Muhammed ümmetinin kalbini zenginlikle dolduracaktır ve onun adaleti onların hepsini kapsayacaktır. Hatta bir tellal; "mala ihtiyacı olan var mıdır?" diye seslenecek, bir kişiden başka hiç kimse ayağa kalkmayacaktır. Bunun üzerine ona; git hazinedara Mehdi bana mal vermeni emrediyor de. Bunun üzerine hazinedar ona; seç diyecek, adam onu kendi evine getirip açınca pişman olup ben Muhammed'in ümmetinin en ihtiraslısı mı oldum, yoksa onlara yeterli olan bana kifayet etmedi mi diyecek. Sonra şöyle buyurdu: "Bunun üzerine o malı geri getirecek, ancak ondan geri alınmayacak ve biz verdiğimiz bir şeyi geri almayız denilecektir." Böylece yedi veya dokuz sene devam edecektir, ondan sonra yaşantının bir hayrı yoktur."[6]

Ali b. Ebubekir Heytemi, Mecme'uz-Zevaid kitabında kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den şöyle rivayet etmiştir:[7]

Resulullah'tan (s.a.a) duydum, şöyle buyuruyordu: "Ümmetimden benim sünnetimle konuşan bir kişi çıkacak; Allah onun için gökten yağmur indirecek, yerden bereketlerini yeşertecek. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onun sayesinde adalet ve eşitlikle dolacak. O, yedi yıl bu ümmeti yönetecek ve Beytül Mukaddes'e inecek."[8]

Ebu Naim Hafız Ahmed İsfahani, el-Erbain isimli kitabında Mehdi hakkında bir hadisi kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Ehlibeyt'imden bir kişi yeryüzüne hükümran olup daha önce zulümle dolmuş olan yeryüzünü adaletle doldurmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O, yedi yıl hâkimiyet edecektir."

Yine kendi isnadıyla Ebu Said'den şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolacaktır. Sonra Ehlibeyt'imden bir kişi çıkacak; yeryüzünü, zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır."[9]

Ali b. Ebubekir Heytemi, Mecme'uz-Zevaid'de kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den şöyle rivayet etmiştir:

Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Ümmetime Ehlibeyt'imden olan bir kişi emir olacak; yeryüzüne daha önce zulüm yayıldığı gibi adaleti yayacak ve yedi yıl hâkimiyet edecek. Hadisin râvilerinden biri olan Adiy şöyle der: Bu hadisi Amir el-Ahvel'e zikrettiğimde "Ben bunu (daha önce) Eb'us-Sah'tan duymuştum" dedi.[10]

Şemsuddin Zehebi, Tezkiret'ul-Huffaz'da kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den şöyle rivayet etmiştir:

"Resulullah (s.a.a) bu ümmete ulaşacak bir beladan/imtihandan söz etti. Öyle ki kişi, zulümden kaçıp sığınacağı bir sığınak bulamayacaktır. İşte o zaman Allah, benim itretim ve Ehlibeyt'imden olan bir kişiyi gönderecektir. O, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır; göğün ve yerin sâkinleri ondan razı olacaktır. Gökyüzü damlalarından hiçbir şeyi esirgemeksizin bol miktarda yağmuru dökecektir. Yer, bitkilerinden hiçbir şeyi esirgemeksizin çıkaracaktır. Öyle ki diriler de ölüler de; yedi veya sekiz ya da dokuz yıl sürecek olan o zamanda yaşamak isterler."[11]

Suyuti, el-Havi Lil-Fetava kitabında kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den (r.a) şu rivayeti nakletmiştir:

Peygamber (s.a.a) buyurdu: "Bal arılarının kendi arıbeylerinin etrafına toplanması gibi ümmeti de Mehdi'nin yanında toplanır. Daha önce zulümle dolan dünyayı adaletle doldurur. Böylece insanlar ilk halleri (tertemiz fıtratları) üzerine olurlar. Uykuda olan kimseyi dahi uyandırmaz ve bir damla kan bile akıtmaz."[12]

Süneni Tirmizi olarak bilinen el-Câmi'u's-Sahih kitabının sahibi Tirmizi, kendi isnadıyla Ebu Said Hudri'den (r.a) şöyle rivayet etmiştir:

"Peygamberimizden sonra bir hadise baş göstermesinden korktuk ve Resulullah'a (s.a.a) sorduk, buyurdu ki: Ümmetimde Mehdi vardır; çıkacak ve beş veya yedi veya dokuz – şüphe eden, ravilerden Zeydi'dir – yaşayacaktır." Ebu Said diyor ki: "Bu müddet nedir?" diye sorduk ve Allah Resulü; "senedir!" buyurdu ve şöyle devam etti: "İnsan ona gelecek ve "ey Mehdi! Bana da ver, bana da ver!" diyecek; Mehdi de onun esvabını taşıyabildiği kadar dolduracaktır." Ebu İsa, "bu hadis hasendir" demiş ve veçhini belirtmeksizin Ebu Said vasıtasıyla Peygamber'den rivayet etmiştir.[13]

Cabir b. Abdullah Ensari'den Rivayet Edilen Hadis:

İbrahim b. Muhammed Himvini, kendi isnadıyla Feraid'us-Simtayn'de Cabir b. Abdullah Ensari'den (r.a) şu rivayeti getirmiştir:

Cabir diyor: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Mehdi benim evlatlarımdandır; ismi benim ismim, künyesi benim künyemdir. O, yaratılış ve ahlak bakımından insanların bana en çok benzeyenidir. Onun için ümmetlerin sapacağı bir gaybet ve şaşkınlık/tereddüt (dönemi) olacak. Sonra gecenin karanlığını delen parlak bir yıldız gibi gelecek. Yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır."[14]

İbn Abbas'tan (r.a) Rivayet Edilen Hadis:

Himvini Cuveyni, kendi isnadıyla Feraid'us-Simtayn'de Said b. Cübeyr vasıtasıyla İbn Abbas'tan şu rivayeti nakletmiştir: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:

"Ali b. Ebutalib, ümmetimin imamı ve benden sonra onlar üzerindeki halifemdir. Yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduktan sonra adalet ve eşitlikle dolduracak olan beklenen Kâim onun evlatlarındandır. Beni hak üzere müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderene yemin olsun ki gaybeti zamanında onun imametine inançta sağlam duranlar kibrit-i ahmerden[15] daha azizdir. Bunun üzerine Cabir b. Abdullah Ensari ayağa kalkarak şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü! Senin evlatlarından olan Kâim için gaybet mi var? Resulullah (s.a.a) buyurdu: Rabbime yemin olsun ki evet; Allah inananları imtihan edecek ve kâfirlerin kökünü kazıyacak. Ey Cabir! Bu, Allah'ın emrinden bir emir ve Allah'ın sırrından bir sırdır; bilgisi kullarına kapatılmıştır. Sakın Allah'ın emrinde şekke düşme ki bu, küfürdür."[16]

İbn Esir olarak tanınan Ebul Hasan Ali b. Ebul Kerem, Usd'ul-Gabe kitabında kendi isnadıyla Kays b. Cabir'den, o da babası ve dedesi vasıtasıyla Resulullah'tan (s.a.a) şu hadisi nakletmiştir:

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Benden sonra halifeler olacak. Halifelerden sonra emirler olacak ve emirlerden sonra zorba hükümdarlar olacak. Sonra Ehlibeyt'imden bir kişi çıkacak, yeryüzünü zulümle dolmuş olduğu gibi adaletle dolduracaktır."[17]

İbn Hacer Mekki Heytemi, Sevaik'inde Ruyani'den, Taberani'den diğerlerinden kendi isnatlarıyla Resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

"Mehdi, benim evlatlarımdandır; yüzü inci gibi parlayan bir yıldıza benzer. Rengi Arapların rengindedir, cismi İsrailoğullarının cismine benzer. Yeryüzünü zulümle dolmuş olduğu gibi adaletle dolduracaktır. Gök ehli, yer ehli ve hatta gökteki kuş bile onun hilafetine razı olacaktır. Yirmi yıl hükümet edecektir."[18]

Abdullah b. Ömer'den Rivayet Edilmiş Hadisler:

Sibt b. Cevzi, Tezkiret'ul Havas kitabında kendi isnadıyla Abdullah b. Ömer'in Resulullah'tan (s.a.a) rivayet ettiği şu hadisi getirmiştir:

"Ahir zamanda benim evlatlarımdan ismi benim ismim ve künyesi benim künyem gibi olan biri çıkacak, yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır. İşte o, Mehdi'dir. Sibt b. Cevzi diyor ki: Bu meşhur bir hadistir; Ebu Davud ve Zühri, bu manada bir hadisi Ali'den (a.s) rivayet etmiştir."[19]

Süleyman b. Ahmed Tabarani, el-Evsat kitabında İbn Ömer'den şu rivayeti getirmiştir:

Peygamber (s.a.a), Ali'nin (a.s) elinden tutup şöyle buyurdu: "Gelecekte bunun sülbünden bir genç çıkacak, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak. Onu gördüğünüzde Temimli gence bakın. O doğu tarafından gelecek ve Mehdi'nin bayraktarı olacaktır."[20]

Karra el-Muzeni'den Rivayet Edilen Hadis:

Bezzaz kanalıyla Tabarani'den Karra el-Muzeni'nin Resulullah'tan rivayet ettiği şu hadis gelmiştir:

"Yeryüzü muhakkak ki zulüm ve haksızlıkla dolacaktır; zulüm ve haksızlıkla dolduğunda ise Allah, benden olan bir kişiyi gönderecektir: İsmi benim ismim ve babasının ismi de babamın ismi olan o kişi, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır. O zaman gök damlalarından ve yer bitkilerinden hiçbir şeyi esirgemeyecek. O, aranızda yedi veya sekiz, çok çok olursa dokuz vakit kalacak."[21]

Ehlisünnet Kanalıyla İmam Ali'den (a.s) Rivayet Edilen Hadisler:

Secistani, Süneninde kendi isnadıyla Ali'nin (a.s), Peygamber'den (s.a.a) rivayet ettiği şu hadisi getirmiştir:

"Dünyanın sonuna bir gün kalmış olsa dahi, Allah benim Ehlibeyt'imden bir kişiyi gönderecektir; o yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır."[22]

Hanefi Kunduzi, Yenabiul Mevedde kitabında Ali kerremelah vechehden şu rivayeti getirmiştir:

"Ali (a.s) dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Ümmetimden ve Hüseyin'in (a.s) evlatlarından, yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracak bir kişi kıyam etmeden dünya sona ermeyecektir."[23]

Himvini, kendi isnadıyla Muhammed b. Ali el-Bakır'dan (a.s), babasından, dedesinden ve Ali b. Ebutalib'den (a.s) şu rivayeti nakletmiştir:

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Mehdi benim evlatlarımdandır. Onun için ümmetlerin sapacağı bir gaybet ve şaşkınlık/tereddüt (dönemi) olacak. O, peygamberlerin birikimiyle gelecek; yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır."[24]

Ebu Davud, Süneninde kendi isnadıyla Ali b. Ebutalib'den (a.s) şu rivayeti getirmiştir:

Ali (a.s), oğlu Hasan'a (a.s) bakarak şöyle dedi: "Benim bu oğlum seyyiddir; nitekim Peygamber (s.a.a) ona bu ismi vermiştir. Yakında onun sülbünden ismi Peygamberinizin ismi olan, ahlak yönünden ona benzeyen ama yaratılış yönünden ona benzemeyen bir kişi çıkacak. Daha sonra onun yeryüzünü adaletle dolduracağını anlattı."[25]

Şeyh Süleyman el-Hanefi, Yenabiul Mevedde kitabında kendi isnadıyla Ali kerremellah vechehden şu rivayeti nakletmiştir:

Ali (a.s) dedi: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Hüseyin'in (a.s) evlatlarından bir kişi ümmetimle kıyam ederek, yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle doldurmadıkça dünya sona ermeyecektir."[26]

Ebu Hureyre'den Rivayet Edilen Hadisler:

Mir Seyyid Ali el-Hemedani Eş-Şafii, merfu olarak Ebu Hureyre'den şu rivayeti getirmiştir:

Ebu Hureyre diyor: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Dünyadan tek bir gün kalsa bile Allah o günü uzatacak; ta ki adı adıma, babasının adı babamın adına uygun Ehlibeyt'imden bir kişiyi gönderecek; yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır."[27]

Heytemi, Mecme'uz-Zevaid kitabında kendi isnadıyla Ebu Hureyre'den şu rivayeti nakletmiştir:

Resulullah'a (s.a.a) Mehdi'den söz edildiğinde şöyle buyurdu: "Eğer kısaltırsa yedi, yoksa sekiz o da olmazsa dokuzdur. Yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi adalet ve eşitlikle dolduracaktır."[28]

Abdurrahman b. Avf'dan Rivayet Edilen Hadis:

Muhammed b. Yusuf Genci Eş-Şafii, el-Beyan kitabında kendi isnadıyla Abdurrahman b. Avf'tan şu rivayeti nakletmiştir:

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Allah benim itretimden/soyumdan ön dişleri seyrek ve alnı açık bir kişiyi kesin olarak gönderecektir. O, yeryüzünü adaletle dolduracak ve malları bereketlendirecek."[29]

Abdullah b. Mesud'dan Rivayet Edilen Hadisler:

Tirmizi, Sahihinde kendi isnadıyla Zer b. Hubeyş vasıtasıyla Abdullah b. Mesud'dan şu rivayeti nakletmiştir:

"Ehlibeyt'imden ismi benim ismime uyan bir kişi Arab'ın mâliki/hâkimi olmadıkça dünya sona ermeyecektir. Ebu İsa daha sonra bu babda Ali'den, Ebu Said'den, Ümmü Seleme'den ve Ebu Hureyre'den de rivayet olduğunu hatırlatarak "bu hadis hasen ve sahihtir" dedi.[30]

Tirmizi, İbn Mesud'dan bir başka hadis daha nakletmiştir. O rivayet şöyledir:

İbn Mesud diyor: Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ehlibeyt'imden ismi benim ismime uyan bir kişi gelecek. Asım şöyle der: Ebu Salih'in, Ehu Hureyre'den naklettiğine göre Peygamber şöyle buyurdu: Eğer dünyadan sadece bir gün kalmış olsa bile Allah, bu kişi gelinceye kadar o günü uzatacaktır…"[31]

Tirmizi, kendi isnadıyla Zer b. Hubeyş vasıtasıyla Abdullah b. Mesud'un şöyle dediğini nakletmiştir:

Resulullah (s.a.a) buyurdu: "Ümmetimden ismi benim ismime ve babasının ismi babamın ismine uyan bir kişi çıkmadıkça dünyanın sonu gelmeyecektir. O, zulüm ve haksızlıkla dolmuş olan yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracaktır."[32]

Daha sonra usta araştırmacı Şeyh Ebutalib et-Teclil et-Tebrizi (r.a), bu hadisin isnatlarına ilişkin Ebu Naim İsfahani'nin "Menakibi Mehdi" isimli kitabından şunları nakletmiştir:

Hafız Ebu Naim, Menakibi Mehdi kitabında bu hadisin kanallarını büyük bir topluluktan toplamıştır. Onların hepsi Asım b. Ebu Necud'dan, Zer b. Hubeyş'ten, Abdullah b. Mesud'dan ve Peygamberden (s.a.a) nakletmişlerdir. Süfyan b. Uyeyne onlardandır. Daha önce kaynaklarını zikrettiğimiz gibi hadisin ondan olan kanalları muhteliftir. Katar b. Halife de onlardandır ve onun kanalları da muhteliftir. Onlardan biri de Ameş'tir. Onun kanalları da çeşitlidir. Ebu İshak Süleyman b. Firuz Eş-Şeybani de farklı kanallarla bu rivayeti getirmiştir. Hafs b. Ömer b. Ömer ve Sufyan Sevri de farklı kanalları onlardandır. Şu'be de muhtelif kanalları olanlardandır. Vasit b. Haris de onlardandır. Ebu Şeybe Yezib b. Muaviye de onlardandır ve onun bu rivayette iki kanalı vardır. Süleyman b. Kurem'in de kanalları müteaddittir. Cafer Ahmer, Kays b. Rabi, Süleyman b. Kurem ve torunları, hepsi tek müsnette yer almıştır. Selam Ebu Munzir de onlardandır. Onlardan biri de Ebu Şahab Muhammed b. İbrahim el-Kettani'dir; onun kanalları da muhteliftir. Muhtelif kanallarıyla Ömer b. Ubeyd Et-Tanafusi de onlardandır. Ebubekir b. Ayyaş da müteaddit kanallarıyla onlardan biridir. Ebu Cehaf Davud b. Avf da muhtelif kanallarla bu hadisi zikredenlerdendir. Osman b. Şebreme çeşitli kanallarla bu hadisi rivayet etmiştir. Abdulmelik b. Uyeyne de onlardandır. Muhammed b. Ayyaş da hadisi Amr Amiri vasıtasıyla çeşitli kanallardan rivayet etmiş ve bir senet getirerek onda şöyle demiştir: "Haddesena Ebu Ğassan Haddesena Kays", ancak onların nispetini belirtmemiştir. Onlardan biri de Ömer b. Kays Mellai'dir. Ammar b. Zureyk, Abdullah b. Hukeym b. Hubeyr Esedi, Ömer b. Abdullah b. Bişr, Ebul Ahvas, Yusuf b. Yunus, Ğalib b. Osman, Hamza b. Zeyyat, Şeyban ve Hekem b. Hişam muhtelif kanallarla bu hadisi rivayet edenlerdendir. Zer b. Hubeyş'ten bu hadisi Asım dışında biri daha rivayet etmiştir. O da Amr b. Murre'dir. Bunların hepsinin rivayet ettiği hadiste "ismi benim ismimdir" ifadesi yer almıştır. Sadece Ubeydullah b. Musa'nın Zaide vasıtasıyla Asım'dan rivayet ettiği hadiste buna ilave olarak Peygamber'in (s.a.a) "babasının ismi babamın ismidir" buyurduğu nakledilmiştir. Elbette akıl sahibi nezdinde bu ilavenin hiçbir itibarı yoktur; hele ki bu imamların onun aksi yönünde ittifakı varken sırf bu ifadeden dolayı kuşkuya kapılmamalıdır. Allah daha iyi bilendir.[33]

Alkame, İbn Mesud'dan şu rivayeti nakletmiştir:

"Biz Resulullah'ın huzurundayken Haşimoğullarından bir grup genç geldi. Peygamber onları görünce gözleri doldu ve yüzünün rengi değişti. Ben; "Şu ana kadar yüzünüzde bizi rahatsız edecek bir şey görmüyorduk (şimdi ne oldu da gözleriniz doldu?)" diye merakımı ifade edince Hazret şöyle buyurdu: Biz Ehlibeyt'iz; Allah bizim için ahireti dünyaya seçmiştir. Benim Ehlibeyt'im benden sonra bela, sürgün ve horlanıp kovulma ile karşılaşacaktır. Ta ki doğu tarafından siyah sancakları olan bir kavim gelecektir. Onlar mal isteyecekler ama kendilerine verilmeyecek. Bunun üzerine savaşıp zafer kazandıklarında istedikleri şey kendilerine verilecek. Fakat onlar bunu kabul etmeyecek. Ta ki onu, benim Ehlibeyt'imden olan ve zulümle dolan yeryüzünü adaletle dolduracak kişiye verecekler. Sizden kim o zamanı idrak edecek olursa, kar üzerinde sürünerek dahi olsa onlara gelsin."[34]

Ehlisünnet ulemasından Şeyh Abdulhâdi Abyari, el-Arais'ul-Vadiha isimli kitabında İmam Sadık'tan (a.s) şu rivayeti nakletmiştir:

"O, bir veya üç veya beş veya yedi veyahut dokuz gibi tekli yıllardan birinde çıkacaktır. Ramazan ayının yirmi üçüncü gecesi "Kâim" ismiyle seslenecek ve Âşura günü kıyam edecektir. Sanki onu, Muharrem ayının onuncu gününde rükn ile makam arasında durmuş halde görür gibiyim; bir şahıs insanları onun eliyle biyatleşmeye çağıracak. Bunun üzerine yeryüzünün etrafından yarenleri mesafeleri kat ederek ona gelip kendisine biyat edecekler. Allah, onun vasıtasıyla yeryüzünü adaletle doldurur. Sonra Mekke'den hareket edip Kufe'ye gelecek. Oradan hazırladığı orduları şehirlere dağıtacak."[35]...ehlader

Üstat Cafer Yusufî

[1]- Taabbudi, delili sunulmadığı halde teslim olmakla mükellef olduğumuz konulardır. (Mütercim).

[2]- Haberi Vahid, tek kişi tarafından nakledilen hadise denir.

[3]- Muhammed b. Abdullah El-Hâkim Nişaburi, El-Müstedrek Ala’s- Sahiheyn c.4, s.855; Hanbeli mezhebinin imamı olan Ahmed b. Hanbel Eş-Şeybani, El-Müsned c.3, s.82 ve 7; Ebu Naim İsfahani, Kitab’ul-Erbain, h.2; İbrahim b. Muhammed El-Himvini El-Cuveyni, Feraid’us-Simtayn c2, s.223; El-İmam El-Hafız Ez-Zehebi, Telhis’ul-Mustedrek c.4, s.855; Celaleddin Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c2, s.36.

[4]- Hanbeli mezhebinin imamı olan Ahmed b. Hanbel Eş-Şeybani, El-Müsned c.3, s.71; El-Himvini El-Cuveyni, Feraid’us-Simtayn c.2, s.423; Şeyh Ziyauddin El-Gümüşhanevi El-İstanbuli El-Hanefi, Es-Sufi (ö:1131), Ramuz’ul-Ahadis, s.774.

[5]- Ebu Davud Es-Secistani, Süneni Ebu Davud c.4, s.251; Hâkim Nişaburi, El-Müstedrek c.4, s.755; Hüseyin b. Mesud Ferra El-Buğavi, Mesabih’us-Sunne c.2, s.431; Ali b. Hüsamuddin El-Hindi El-Hanefi, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’ine dipnot olarak basılmış Muntehebu Kenzul Ummal c.6, s.3; Mişkat’ul-Mesabih, Hatib Tebrizi Muhammed b. Abdullah c.3, s.42 ve diğer başka kaynaklar.

[6]- Hanbeli mezhebinin imamı olan Ahmed b. Hanbel Eş-Şeybani, El-Müsned c.3, s.63; Hâkim Nişaburi, El-Müstedrek c.4, s.755; Şeyh Süleyman Hanefi Kunduzi, Yenabiul Mevedde c.3, s.98; Müsnedi Ahmed c.3, s.73, h.2; Ebu Naim, El-Erbain, h.18; Muhammed b. Talha Genci Eş-Şafii, El-Beyan fi Ahbari Sahibi’z-Zaman, s.48; İbni Hacer Mekki Heytemi, Sevaikul Muhrika s.99.

[7]- Ali b. Ebubekir Heytemi, Mecmeu’z-Zevaid ve Menbe’ul-Fevaid c.7, s.713; Tirmizi ve İbni Mace kendi Sahihlerinde bu hadisi rivayet etmişlerdir. Süleyman b. Ahmed Şami Taberani de El-Evset’te bu hadisi getirmiştir. Celaleddin Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c.2, s.26.

[8]- Az önce zikri geçen kaynak.

[9]- Hafız Ahmed Ebu Naim İsfahani, El-Erbain Hadisen fi’l-Mehdi, Üçüncü Hadis; Celaleddin Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c.2, s.36, El-Erbain’de ikinci hadis, sayı yirmi iki; Celaleddin Es-Suyuti, El-Cami’us-Sağir, h.9227; El-Kunduzi, Yenabiul Mevedde s.681.

[10]- Ali b. Ebubekir Heytemi, Mecme’uz-Zevaid ve Menbe’ul-Fevaid c.7, s.413; Altıncı asrın tanınmış büyük tarihçisi Er-Rafii El-Kazvini Abdulkerim b. Muhammed, Kitab’ut-Tedvin fi Ahbari Kazvin c.2, s.48.

[11]- Şemsuddin Zehebi, Tezkiret’ul-Huffaz c.3, s.838; Ebu Muhammed Hüseyin b. Mesud El-Buğavi Eş-Şafii (ö:615), Mesabih’us-Sunne c.2, s.431; Hatib Tebrizi, Mişkat’ul-Mesabih c.3, s,42; İbni Hacer El-Mekki El-Heytemi Eş-Şafii, Sevaik’ul Muhrika s.79.

[12]- Celaleddin Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c.2, s.77.

[13]- Ebu İsa Muhammed b. İsa b. Sure et-Tirmizi (ö:792), El-Cami’i’s-Sahih Kitabu’l-Fiten bab35, h.2322, s.116, Daru İhya’ut-Turas’ul-Arabi.

[14]- İbrahim b. Muhammed Himvini Cuveyni, Feraid’us-Simtayn c.2, s.433.

[15]- Kırmızı kibrit veya kırmızı fosfor manasına gelen kibrit-i ahmer, değersiz taşları altına çeviren bir iksire verilen addır. (Mütercim).

[16]- İbrahim b. Muhammed Himvini Cuveyni, Feraid-us Sımtayn c.2, s.533; Şeyh Süleyman El-Hanefi El-Kunduzi, Yenabi-ul Mevedde s.844.

[17]- İbni Esir, Usd’ul-Gabe fi Marifet’is-Sahabe c.1, s.952; Ali b. El-Muttaki El-Hindi El-Hanefi, Ahmed b. Hanbel’in Müsned’ine dipnot olarak basılmış Muntehebu Kenzul Ummal c.6, s.3.

[18]- İbni Hacer Mekki Heytemi, Sevaik’ul-Muhrika s.89; İbni Sabbağ El-Maliki, Fusul’ul-Muhimme s.572; Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c.2, s.66; Suyuti, Cami’us-Sağir c.2, s.975; Şeyh Mümin b. Hasan Eş-Şeblenci, Nur’ul-Ebsar s.922; ve fazla uzatmaktan kaçındığımız için zikretmediğimiz diğer kaynaklar.

[19]- Sibt b. Cevzi, Tezkiret’ul-Havas s.402; Ebu Naim İsfahani, El-Erbain Hadisen fi Zikr’il-Mehdi kitabında on dokuzuncu hadis olarak rivayet etmiştir; İbni Sabbağ El-Maliki, Fusul’ul-Muhimme s.472; Ebul Abbas b. Teymiye El-Harrani, Minhac’us-Sünne c.4, s.112.

[20]- Celaleddin Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava, c.2, s.26; İbni Hacer Heytemi El-Mekki Eş-Şafii, El-Fetave’l-Hedise s.72.

[21]- Celaleddin Es-Suyuti, El-Cami’us-Sağir fi Ahadis’il-Beşir’in-Nezir c.2, s.543; Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c.2, s.6; Ali b. Ebubekir b. Süleyman Heytemi (ö:708), Mecme’uz-Zevaid ve Menbe’ul-Fevaid c.7, s.413; Alau’d-Din Ali b. El-Muttaki El-Hindi El-Hanefi, Ahmed b. Hanbel Eş-Şeybani’nin Müsned’ine dipnot olarak basılmış Muntehebu Kenzul Ummal c.6, s.3; Şeyh Süleyman El-Hanefi El-Kunduzi, Yenabiul Mevedde s.681; Şeyh Ahmed Ziyauddin El-Hanefi Es-Sufi El-Gümüşhanevi El-İstanbuli, Ramuz’ul-Ahadis s.643.

[22]- Ebu Davud Süleyman b. Eş’as b. İshak Secistani, Es-Sünen c.4, s.151; Hanbeli mezhebinin imamı olan Ahmed b. Hanbel Eş-Şeybani, El-Müsned c.1, s.99; Ebu Davud Es-Secistani, Süneni Ebu Davud c.4, s.701; Celaleddin Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c.2, s.95; Celaleddin Es-Suyuti, El-Cami’us-Sağir c.2, s.773; Ebul Feda İsmail b. Ömer b. Kesir ed-Dımeşki el-Kureşi, En-Nihaye fi’l-Fiten vel Melahim c.1, s.73.

[23]- Şeyh Süleyman El-Hanefi El-Kunduzi, Yenabiul Mevedde s.544; Mir Seyyid Ali El-Hemedani Eş-Şafii, Meveddet’ul-Kurba s.69.

[24]- Himvini El-Cuveyni, Feraid’us- Simtayn c.2, s.533.

[25]- Ebu Davud Secistani, Süneni Ebu Davud c.4, s.351, Mısır baskısı; İbni Hacer Mekki Heytemi Eş-Şafii, Sevaiki Muhrika s.532; Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava s.95; Ali b. Husamuddin El-Muttaki El-Hanefi, Muntehabu Kenzul Ummal c.5, s.201; El-Hanefi El-Kunduzi, Yenabiul Mevedde c.3, s.88.

[26]- Şeyh Süleyman El-Hanefi El-Kunduzi, Yenabiul Mevedde s.544, İstanbul baskısı.

[27]- Mir Seyyid Ali El-Hemedani Eş-Şafii, Meveddet’ul-Kurba s.89; El-Hanefi El-Kunduzi, Yenabiul Mevedde s.952 ve Ğaliyet’il-Mevaiz c.1, s.613

[28]- Heytemi, Mecme’uz-Zevaid ve Menbe’ul-Fevaid c.7, s.613.

[29]- Muhammed b. Yusuf Genci Eş-Şafii, El-Beyan fi Ahbari Sahib’iz-Zaman s.69; Ebu Naim, El-Erbein Hadisen fi’l-Mehdi’de on üçüncü hadis; Celaleddin Es-Suyuti, El-Havi Lil-Fetava c.2, s.36.

[30]- Ebu İsa Muhammed b. İsa b. Sure et-Tirmizi, El-Cami’us-Sahih (Sahih-i Tirmizi) c.4, s.25, Kitabu’l-Fiten.

[31]- Aynı kaynak.

[32]- Ebu Bişr Muhammed b. Ahmed Hamad Ed-Dulabi (ö:13), El-Kuna ve’l-Esma c.1, s.481, h.277 ve 85; Süneni Ebu Davud c.4, s.151; Ebul Kasım Taberani Eş-Şami, El-Mucem’us-Sağir s.542; Celaleddin Suyuti, El-Cami’us-Sağir c.2, s.773; Diyarbekri, Tarih’ul-Hamis fi Ahvali Enfüs’in-Nefis c.2, s.882; İbni Sabbağ El-Maliki, Fusul’ul-Muhimme s.372; İbni Teymiye El-Harrani, Minhac’us-Sunne c.4, s.112; Ebu Naim, El-Erbein Hadisen fi Zikri’l-Mehdi, yirmi üçüncü hadis; Alauddin Ali b. El-Muttaki El-Hindi, Muntehebu Kenzul Ummal c.6, s.3ve fazla uzatmaktan kaçındığımız için zikretmediğimiz diğer kaynaklar.

[33]- Şeyh Ebutalib et-Teclil et-Tebrizi, Men Hüvel Mehdi s.76.

[34]- Zehebi, Mizan’ul İtidal c.2, s.35; İbni Hacer Mekki Heytemi, Sevaiki Muhrika s.237; İbni Kesir Kureşi Dımeşki, Nihayet’il-Bidaye ve’n-Nihaye c.1, s.41.

[35]- Allame Şeyh Abdulhâdi Abyari, el-Arais’il-Vadiha s.209, Mısır baskısı, ayrıca Berzenci’nin Manzumesine şerh olarak yazdığı Caliyet’ul-Keder isimli kitabında s.208; İbni Sabbağ El-Maliki, Fusul’ul-Muhimme s.284.

İran, nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırıya karşı ABD ve İsrail'i uyararak misillemeye hazır olduğunu bildirdi. İranlı yetkililer, müzakerelere açık olduklarını ancak baskı altında olmayacaklarını vurguladı.


İslam Devrimi Lideri imam Seyyid Ali Hamenei’nin ABD ile müzakereleri reddetmesinin ardından, İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yönelik olası bir askeri saldırısı hakkında spekülasyonlar arttı.

İran ise baskı altında müzakere etmeyeceğini ve "korkutma ve tehdit politikasının işe yaramayacağını" belirtiyor.

The Washington Post gazetesi, ABD istihbarat raporlarına dayanarak, Amerikan istihbarat kurumlarının İsrail'in bu yılın ortasına kadar Fordo ve Natanz nükleer tesislerine saldırma "ihtimalinin yüksek" olduğu konusunda uyardığını bildirdi.

Gazete, böyle bir saldırının İran'ın nükleer programını haftalarca veya aylarca sekteye uğratabileceğini, bölgedeki gerilimi tırmandırabileceğini ve daha geniş bir çatışma riskini taşıdığını, bu bilgilerin Joe Biden yönetiminin sonu ve Donald Trump yönetiminin başında yayımlanan çeşitli istihbarat raporlarında yer aldığını aktardı.

The Wall Street Journal gazetesi de istihbarat bilgilerine vakıf kaynaklara dayanarak, İsrail'in İran'a yönelik saldırı riskinin eski ABD başkanının görev süresinin son günlerinde arttığını bildirdi.

Aynı gazetenin başka bir haberinde, ABD istihbaratının İsrail'in Trump'ın göreve başlamasının ilk günlerinde İran nükleer tesislerini hedef almaya hazırlandığını tespit ettiği belirtildi.

Habere göre İsrail, İran İslam Cumhuriyeti'ni zayıflatmak amacıyla İran'ın nükleer tesislerine "büyük saldırılar" düzenlemeyi planlıyor.

İstihbarat raporuna aşina kaynaklar, Trump'ın Biden'a kıyasla saldırıları desteklemeye daha istekli göründüğünü ve bunun İsrail'i yönetiminden destek almaya yöneltebileceğini ifade etti.

Aynı kaynaklar, İsrail'in saldırıları gerçekleştirmesi durumunda ABD'nin askeri desteğine ve lojistik tedarikine ihtiyaç duyacağını vurguladı.

Son haftalarda İsrail ve Washington'daki bazı aşırılıkçı çevreler, Tahran'ın Gazze, Lübnan ve Suriye'deki son gelişmelerin ardından zayıfladığı ve nükleer tesisleri hedef alınarak nihai darbeyi vurmanın tam zamanı olduğu yönünde bir algı yaratmaya çalıştı.

Trump'ın İran İslam Cumhuriyeti'ne karşı sınırlı da olsa bir askeri operasyona girişmeye istekli olup olmadığı veya sonuçları ve beklenen sonuçlarla ilgili şüpheler nedeniyle böyle bir seçeneği en azından başkanlığının başında dışlamayı tercih edip etmediği henüz net değil.

ABD Başkanı, geçen pazartesi Fox News kanalına verdiği röportajda, İran'ın nükleer silah sahibi olmasını engellemek için bir anlaşmaya varmayı tercih ettiğini belirterek, Tahran'ın da silahlı çatışma yerine bir anlaşma yapmayı tercih ettiğine inandığını söyledi.

Trump "Herkes İsrail'in bizim yardımımızla veya onayımızla onları bombalayıp yok edeceğini düşünüyor. Bunun olmamasını tercih ederim," dedi.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pizişkiyan ise, nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırı hakkındaki haberlere ilk tepki olarak, dün İran'ın güneyindeki Buşehr Nükleer Santrali'ni ziyaretinde açıklamalarda bulundu.

İran Cumhurbaşkanı Pizişkiyan "Nükleer tesislerimize saldıracakları yönünde tehditler savuruyorlar. Vurun, ama uzmanlarımızın zihinlerini yok edemezsiniz. 100 nükleer tesise saldırsanız bile, uzmanlarımız bin tane daha inşa edecek," dedi.

İran Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Hamid Vahidi de ülkesinin "hiçbir saldırıya izin vermeyeceğini ve herhangi bir saldırıya karşı güçlü bir şekilde duracağını" ve "ordu personelinin kanının son damlasına kadar vatanlarını savunacağını" vurguladı.

Bu bağlamda, Devrim Muhafızları'na bağlı İstihbarat Koruma Teşkilatı Başkanı Tümgeneral Mecid Hadimi, İran'ın ulusal çıkarlarına yönelik herhangi bir tehdidin küresel düzeyde benzer bir tepkiyle karşılanacağı konusunda uyardı.

Hadimi, "ABD, devrim liderimizin de belirttiği gibi herhangi bir kötü eylemde bulunmaya kalkışırsa, kesin ve kararlı bir şekilde karşılık vereceğiz," dedi ve ekledi:

"Bizi tehdit ederlerse, biz de onları tehdit ederiz. Tehditlerini hayata geçirirlerse, misilleme yapmaya tamamen hazırız, bu da ulusal çıkarlarını dünya çapında tehlikeye atacaktır."

İran Cumhurbaşkanı Pizişkiyan, başka bir açıklamasında, "Trump bize tüm yaptırımları uygulayıp sonra müzakerelerden bahsedemez. Trump müzakere çağrısında bulunuyorsa, neden ihanet ve alçaklık yapıyor?" diye sordu ve "Bunlar müzakere istemiyor, önlerinde zelil olmamızı istiyorlar ama zillet bizden uzaktır. Halkımıza güvenerek ve dayanarak, bir yol haritasına sahip olarak sorunları çözebiliriz," diye konuştu.

Pizişkiyan’ın açıklamaları, ABD Başkanı Donald Trump'ın 4 Şubat'ta İran'ın petrol ihracatını sıfıra indirmek amacıyla İran'a "azami baskı" uygulama emrini imzalaması ve aynı zamanda İran Cumhurbaşkanı ile müzakere etmeye hazır olduğunu söylemesi üzerine geldi.

Görünüşe göre ABD Başkanı'nın attığı bu adım, İran'ın dini liderini ABD ile müzakerelere açıkça karşı çıkmaya iten en önemli nedenlerden biri oldu.

Ayetullah Hamenei, geçen cuma yaptığı açıklamada, "Tecrübeler, ABD ile müzakerelerin akıllıca, bilgece veya onurlu olmadığını gösteriyor," diyerek, "ABD ile müzakerelerin İran'ın sorunlarını çözmeyeceğini" vurguladı.

İran Dışişleri Bakanlığı da "İran halkının baskı altında müzakereyi kabul etmeyeceğini" belirterek, korkutma ve tehdit politikasının "işe yaramaz" olduğunu savundu.

Bakanlık ayrıca çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, "İran'ın kendisine uygulanan yaptırımların kaldırılması için diplomatik çözümler bulmaya kararlı olduğunu" ve "barışçıl çözümlere ulaşmak için ilgili taraflarla istişarelere devam edeceğini" ve "ulusal güvenliğimizi etkileyen herhangi bir saldırıya kararlılıkla yanıt vermekten çekinmeyeceğini" belirtti.

Bakanlık, "çıkarlarını savunmak ve herhangi bir tehdide yanıt vermek için gücünü kullanmaya" hazır olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak, "İran, dini ve stratejik değerlendirmeleri çerçevesinde, nükleer silah üretme konusunu hiçbir zaman gündemine almamıştır," açıklamasında bulundu

Pazar, 16 Şubat 2025 06:04

İmam Mehdi (a.f) ’nin Kutlu Doğumu

Hz. Mehdi (a.f) zamanın karanlık bulutlarının ardından adeta parlayan bir güneş gibi doğacaktır. Beşeriyetin son kurtarıcısını rivayetlerde Hz. Musa’ya benzetmişlerdir. Firavun yandaşları Hz. Musa’nın doğumunu engellemek için gebe kadınlara saldırdı ve erkek bebekleri katlettiler. Abbasi halifeleri de İslam Peygamberi’nin (sav) hanedanından birinin zuhur edeceğini ve onların hükümetini devireceğini duymuştu. Bu yüzden Abbasiler zalim iktidarlarını korumak için Hz. Mehdi’nin (a.f) veladetini engellemeye çalıştılar. Lakin yüce Allah’ın iradesi ile Samerra kentinin güvensiz ortamına karşın o hazret Abbasi hükümetinin adamlarının gözlerinden uzak bir şekilde dünyaya geldi. O gün hicri Kameri 255 yılının şaban ayının 15'iydi. Bu bebeğin doğması ile birlikte imam Hasan Asgeri’nin (a.s) evi sevinç ve nurla doldu.

Hz. Mehdi (a.f), ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz (s.a.a) tarafından müjdelenmiş, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimizden (s.a.a) aktarılan sahih rivayetlere göre Hz. Mehdi (a.f), çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hz. İsa (a.s) ile buluşacak, Allah'ın izniyle yegâne hak din olan İslam ahlakının yeryüzüne hâkim olmasına vesile olacaktır.

 

15 Şaban Şiilerin 12. İmamı, Hz. İmam Mehdi’nin (a.c) kutlu doğumunun gerçekleştiği gündür. Bazı hadislerde Şaban ayının 14'ünü 15'ine bağlayan gece çok kutsal bir gecedir. Kadir gecesinden sonra en mübarek olan gecedir. Muntazar (beklenen) İmam Mehdi (a.c) bu gecede doğmuştur.

Babası, On Birinci İmam Hz. Hasan Askerî (a.c) ve annesi Nergis Hatun'dur.

İmam Mehdi’nin (a.c) doğum günü olan Şaban’ın on beşinci günü Şiilerin yaşadığı bölgelerde en üstün kutlama ve şenlikler içinde geçmektedir.

Beşeriyetin son kurtarıcısı Hz. Mehdi’nin (a.c), belirgin özelliği adalettir. Hz. Mehdi (a.c) ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından müjdelenmiş, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır.

Varlık aleminin devam ve beka sebebi, Allah’ın yeryüzündeki hücceti Hz. İmam Mehdi’nin (a.c) mübarek doğum günü münasebetiyle kutlama programları düzenleniyor.

Bu kutlamalar İran’da daha coşkulu bir şekilde yapılıyor. Bu gün İran’ın bütün kentlerinde gerçekleştiği gibi Kum kentinde özellikle Cemkeran Mukaddes Camii’nde bambaşka bir coşkuyla kutlanıyor. Kutlama törenlerine katılan ehlibeyt aşıkları, çeşitli ikramlarla ağırlanıyorlar.

Hz. Mehdi'nin Yaşamı dört dönemden oluşmaktadır:

1’incisi doğumundan Gaybete Kadar, 2’incisi Küçük Gaybet (Küçük Gizlilik), 3’üncüs Büyük Gaybet (Büyük Gizlilik) 4'üncüsü ise Hükümet kurma dönemi.

İkinci dönemde İmam Hasan Askeri’nin (a.s) Hicri Kameri 260 yılındaki şehadetinden sonra, küçük gaybet dönemi başladı ve 329 yılına kadar devam etti. Bu dönemde Hz. Mehdi (a.c) dört vekili ile halkın işlerini yürütmeyi sürdürdü.

Üçüncü dönem 329 yılında başladı ve Allah’ın en iyisini bilene kadar devam edecektir.

Dördüncü dönem ise İmam Mehdi zuhur ettikten sonra, İslam'ın kurallarına dayanan ve tüm dünyanın adalet ve eşitlikle dolduracak tek bir dünya hükümeti kuracaktır

 Bir hafta boyunca Trump ve Netanyahu tarafından “Eğer cumartesi günü öğlene kadar tüm Siyonist esirler bir arada serbest bırakılmazsa, Gazze’nin üzerine cehennemin kapıları açılacak” şeklindeki ifadelerle Hamas’a yönelik yoğun tehditlerin ardından dün gelen haberlerde Siyonist rejimin anlaşmaya geri döndüğü ve esir değişim programının önceki düzenine göre devam etti!


Donald Trump, “para” ve “onaylanmak” dışında, kendisini “öngörülemez” ve “çılgın” biri olarak göstermeye karşı garip bir ilgi duyuyor. Çünkü bu şekilde tavizler koparabileceğini düşünüyor. Yıllar önce, ABD’nin Birleşmiş Milletler eski temsilcisi Nikki Haley, bu durumu dile getirmişti. Nikki Haley’e göre Trump, bu taktikle Çin’i Kuzey Kore karşıtı bir kararı veto etmemeye ikna etmişti. Bu yöntem, “Çılgın Adam Teorisi” olarak biliniyor ve “korkutma” unsuru üzerine kurulu; bazen de işe yarıyor. Dün bazı Amerikan medya kuruluşları, Trump’ın yürütme emirlerinin o kadar aceleci, aşırı ve garip olduğunu, bu durumun Demokratlar ve ABD’nin müttefikleri arasında bile korku ve kafa karışıklığına yol açtığını yazdı. Örneğin, Ukrayna konusunda Trump, Putin ile görüştükten sonra ve ona güvendiğini söyledikten sonra Ukrayna ve Avrupa’da bir korku dalgası yarattı. Böylece bu ülkelerin Trump’ın istediği yolu izlemeleri sağlandı! Almanya Şansölyesi o kadar korktu ki olağanüstü hâl ilan etmeyi düşündüğünü söyledi! Trump’ın yöntemi iş budur.

Gazze meselesinde ise Siyonist rejim ateşkes kapsamında verdiği bazı taahhütleri ihlal ettiğinde – örneğin Gazze’ye günlük girişine izin verilen yardım kamyonlarını “600 kamyon”a düşürdüğünde ya da Gazze’yi sınırlı bir şekilde de olsa bombalamaya devam ettiğinde – Hamas, esir değişiminin altıncı aşamasını durdurdu. Bu durum, Siyonistler tarafından büyük ölçüde etkisi altında olan Trump’ın öfkesini artırdı. Trump, kalan 10 Siyonist esirin cumartesi günü saat 12’ye kadar serbest bırakılmaması hâlinde Gazze’nin üzerine cehennemin kapılarını açacağını söyledi. Esirlerin ikişer ikişer serbest bırakılmasıyla “uğraşacak sabrı olmadığını” ifade etti. Daha önce Gazze’yi satın alma ve 2 milyon Gazze sakininin bölgeden göç ettirilmesi planını duyurmuş ve kendisini “çılgın bir adam” olarak göstermiş olan Trump, bu tehditleri birkaç kez medya ve çevresindeki kişiler aracılığıyla tekrarladı. Bu durumdan heyecanlanan Siyonistler de harekete geçerek Trump’ın sözlerini desteklediklerini ve en iyi dostlarının belirttiği gün ve saatte tüm esirlerin bir arada serbest bırakılmaması hâlinde savaşı yeniden başlatacaklarını açıkladılar.

Hamas sözünün arkasında durdu ve dün açıklandığı üzere Siyonistler geri adım attı. Amerikalılar ise Trump’ın başka bir fikre sahip olabileceğini söylediler! Böylece bir hafta süren tehditler ve meydan okumaların ardından Siyonistler, elleri boş bir şekilde aynı anlaşmaya geri döndüler ve 3 esir karşılığında 369 Filistinli esirin serbest bırakılacağını kabul ettiler. İbranice yayın yapan medya, müebbet hapse mahkûm edilen 36 mahkûm ile 7 Ekim 2023’ten sonra tutuklanan 333 Gazze mahkumunun, bu anlaşma çerçevesinde yarın 3 Siyonist esirin karşılığında serbest bırakılacağını yazdı.

Tepkiler

Bir Siyonist gazeteci, bu rezil geri adım karşısında şu yorumu yaptı: “Ne hepsi, ne 9 kişi. Sadece 3 esir geri döndü. Bir hafta süren tehditler ve önümüzdeki cumartesi cehennemden bahsedilen açıklamalar, şimdilik 3 esirin eve dönüşüyle sonuçlanan başka bir aşamayla son buluyor.” 

Hamas’ın askeri kanadı olan İzzeddin Kassam Tugayları’nın Sözcüsü Ebu Ubeyde de Telegram kanalında bir mesaj yayınlayarak, “Aksa Tufanı” ateşkes anlaşması çerçevesinde esir değişimine ilişkin Kassam ve Kudüs Tugayları’nın, 15 Şubat 2025 Cumartesi günü 3 Siyonist esiri serbest bırakmaya karar verdiğini duyurdu. Esir değişiminin birinci aşamasının altıncı turu çerçevesinde serbest bırakılacak 3 Siyonist esirin isimleri şu şekilde açıklandı: 

1- Sasha Alexander Turbanov 

2- Sagi Dikel Hen 

3- Yair Horn 

Siyonist Yetkili: Yenildik

Siyonist rejimin eski Ulusal Güvenlik Konseyi (Şabak) Başkanı “Giora Eiland”, Maariv gazetesine verdiği bir röportajda, “İsrail Gazze Savaşı’nda ağır bir yenilgi aldı” itirafında bulundu. Gazze’deki ateşkes anlaşmasına atıfta bulunarak yenilgiyi şu şekilde değerlendirdi: “Gazze Savaşı’nda İsrail’in yenilgisini, kimin hedeflerine ulaştığı ve hangi tarafın iradesini karşı tarafa dayattığına bakarak ölçebiliriz.” 

Siyonist rejimin eski generali, açıklamalarına şu şekilde devam etti: “Gazze anlaşması göz önüne alındığında, İsrail Refah sınır kapısını açtı, Netzarim hattından geri çekildi ve binlerce Filistinli Kuzey Gazze’ye geri döndü.” Giora Eiland, geçtiğimiz aralık ayında Gazze’deki ateşkes anlaşmasının açıklanması sırasında da şu itirafta bulunmuştu: “Gazze Savaşı, İsrail’in korkunç yenilgisi ve Hamas’ın zaferiyle sona erdi.” 

Bu bağlamda, Siyonist Maariv gazetesi de Netanyahu kabinesinin Gazze Savaşı’ndaki hedeflerini tamamen gerçekleştirdiğine inananların yalnızca %8 olduğunu açıkladı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın "tüm esirlerin dün 12.00’ye kadar serbest bırakılmasına" yönelik açıklamasına HAMAS'tan tepki geldi. HAMAS, aynı şeyin İsrail'den de talep eidlmesi gerektiğini söyledi.
 

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları sözcüsü Seyyid Ebu Hamza, esir takasına yönelik açıklamalarda bulundu. Bugün serbest bırakılan 3 esire yönelik iyi muamele gösterildiğine değinen Ebu Hamza, "Düşman ise serbest bırakılmalarının son anlarına kadar Filistinlilere baskı ve işkence yapmaktan ve özgürlük sevinçlerini mahvetmekten zevk almaktadır. Dün El Kassam Tugayları’nın esir Alexander Trobanov’a gösterdiği açık özgürlük ve iyi muamele bunun en büyük kanıtıdır" dedi.

 

'BİZİM ESİRLERE GÖSTERDİĞİMİZ TUTUM İLE DÜŞMANIN TUTUMU ÇOK FARKLI'
İsrail’in dün serbest bıraktığı Filistinli mahkumlara zorla "Unutmayacağız, affetmeyeceğiz" yazılı kıyafetler giydirdiğini belirten Ebu Hamza, "Serbest bırakıldıktan sonra sağlık durumlarının zorluğuna dair görüntüler, sadece zalim dünya tarafından göz ardı edilen gerçeği yansıtmaktadır: Siyonist düşmanın vahşeti ve cezaevlerindeki gardiyanlarının mahkumlara nasıl bir eziyet uyguladığının çirkinliği. Bizim düşman esirlerine gösterdiğimiz tutum ile düşmanın özgür halkımızın esirlerine nasıl davrandığı arasındaki fark açık ve büyüktür" ifadelerini kullandı.

 

İran Devrim Lideri imam Seyyid Ali Hameney, kendisini ziyaret eden Hamas heyetine, Filistin direnişinin Gazze'ye yönelik savaşta İsrail ve ABD'yi yenilgiye uğrattığını söyledi.


İran Devrim Lideri imam Seyyid Ali Hameney, Hamas'ı ziyaret eden bir heyete Filistin direnişinin Gazze'ye yönelik savaşta İsrail ve ABD'yi yenilgiye uğrattığını söyledi ve ateşkes anlaşmasını “büyük bir başarı” olarak niteledi. 

İran Devrim Lideri imam Hameneiy'in bugün Tahran'da Hamas Şura Konseyi Başkanı Muhammed İsmail Derviş ve grubun siyasi bürosunun diğer üyelerini kabul ettiği bildirildi.

Hameney, “Yüce Allah size ve Gazze halkına onur ve zafer bahşetti ve Gazze'yi ‘Nice küçük topluluklar vardır ki Allah'ın izniyle büyük topluluklara galip gelmiştir' ayetinin bir örneği kıldı” dedi.

Devrim Lideri, “Siyonist rejimin ve aslında ABD'nin üstesinden geldiniz ve Allah'ın lütfuyla hiçbir hedeflerine ulaşmalarına izin vermediniz” diye ekledi.

Gazze halkının bir buçuk yıldır süren soykırım savaşında çektiği acılara değinen Ayetullah Hamenei, nihai sonucun “hakkın batıla karşı zaferi” olduğunu söyleyerek “Gazze halkı, yüreği direnişte olan herkes için bir örnek oldu” dedi. 

 

 Hamas hareketi bir açıklama yayınlayarak İran'ın direnişi desteklemedeki tarihi rolünü takdir etti.

Hamas İran ziyaretine ilişkin bir bildiri yayımladı.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, açıklamada İran'ın Lübnan, Yemen ve Irak'taki cephelerin yanı sıra Filistin milletini ve direnişi desteklemede tarihi bir rol oynadığı belirtildi.
 
Açıklamada Hamas heyetinin İran ziyaretine ilişkin ayrıca şu ifadelere yer verildi: 
"İran İslam Devrimi'nin lideri, direnişin kahramanca performansını ve Gazze'yi direniş destekçileri için ve dünya çapında destansı bir modele dönüştürmesini takdir etti.
 
İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, Filistin halkının başarılarını, direnişini ve bölgedeki direnişin zaferlerini korumak amacıyla Gazze Şeridi'nin yeniden inşa edilmesini destekleme konusunda ülkesinin kararlılığını vurguladı. İran Cumhurbaşkanı bölge ülkelerinden Gazze'nin yeniden inşasına katılmalarını ve Filistin halkına yardım etmelerini istedi."

Pezeşkiyan: İslam ülkeleri Gazze'yi yeniden inşa edebilir

 

Hamas'lı bir üst düzey yetkili de Pezeşkiyan'a Gazze ve Batı Şeria'daki mevcut durum ve elde edilen zafer ve başarılarla ilgili bir rapor sundu.

İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, bugün Hamas heyeti ile yaptığı görüşmede, ''İslam ülkeleri Gazze yeniden inşa edebilir.'' dedi.
İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, Tahran'da Filistinli direniş grubu Hamas heyeti ile bir araya geldi.

Görüşmede Pezeşkiyan, Siyonistlerle mücadelede elde ettiği başarılar için Filistin direnişini ve Gazze halkını tebirk etti.

'İslam ülkeleri Gazze'yi yeniden inşa edebilir'

Gazze'deki duruma değinen Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Gazze halkına yardım etmek ve bu bölgenin yeniden inşası için özellikle İslam ülkelerinin katılımıyla uluslararası bir koalisyon oluşturulmasının gerekliliğini vurgulayarak, ''İslam ülkeleri bir araya gelip Gazze'yi yeniden inşa edebilir ve bölgedeki insanlara yeni bir hayat sunabilir.'' dedi.

Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, İran İslam Cumhuriyeti'nin Direniş Cephesi'ne ve Gazze'deki mazlum halka olan desteğini yineleyerek, "Direnişin nihai zaferinden eminiz çünkü Yüce Allah bunu Kur'an-ı Kerim'de buna vaat etmiştir." ifadesini kullandı.

Hamas'lı bir üst düzey yetkili de Pezeşkiyan'a Gazze ve Batı Şeria'daki mevcut durum ve elde edilen zafer ve başarılarla ilgili bir rapor sundu.