Mehdi FerecTürkiye'de Caferi/Azeri kanalları neden kapatıldı?

Rate this item
(0 votes)
Mehdi FerecTürkiye'de Caferi/Azeri kanalları neden kapatıldı?

2016 yılının 20 Aralık gününde devlet televizyonu TRT'de Pelin Çiftin sunduğu "Gündem Ötesi" programında milyonlarca Ehl-i Beyt (as) takipçisinin dini-itikadi değerleri ve duyguları çiğnendi. Program zamanı Şii akidesinde olmayan katılımcıların Caferi mezhebi konusunda yaptıkları yanlış ve kışkırtıcı sözleri mezhepler arası nifak çekirdeği yaratmıştır. O zaman Türkiye kamuoyunun birçok kesimi gibi, On4 Tv ve Kanal 12 yönetimi de buna itiraz etmiş ve olayı kınayan açıklamalarda bulunmuşlardı.


Bilindiği gibi, Türkiye'de "teröre destek ve ulusal çıkarlara aykırı faaliyet" iddiası ile ülkenin iki Şii kanalı 23 Ocak 2017 tarihli resmi gazetede yayınlanan KHK ile kapatıldı. Şu anda ülkede 1955 TV kanalı faaliyet gösteriyor ki, onlardan sadece bu iki kanal Caferi mezhebine bağlı yayınlar gerçekleştiriyordu. Son değerlendirme hesaplamalarında ise bu kadar kanal arasında Tv On4 112'ci yere, Kanal 12 ise 118'ci izlenme seviyesine kadar yükselmişlerdi. Şimdi birçok kişiyi düşündüren soru şu: Türkiye'nin bu iki Şii kökenli televizyon kanalı neden kapandı?

Hatırlarsanız, bundan yaklaşık 2 ay önce yine Türkiye'de yayın yapan Batı Asya'daki sorunları ve İslam dünyasını gündeme getiren Kudüs TV'de aynı şekilde, aynı suçla ve aynı kararla beklenmedik bir şekilde kapatılmıştı. Nasıl o tv'nin kapatılma gerekçesi anlaşılmaz ise aynı şekilde bu iki kanalın da kapatılması anlaşılır değil. "Neden anlaşılır değil" sorusunu ise şöyle cevaplandırabiliriz.

1- Kudüs TV'nin kapatılma olayında olduğu gibi, bu iki kanal da "teröre destek ve ulusal çıkarlara aykırı faaliyet" iddiası adı altında kapatıldı. Herkes biliyor ki, bu iki kanal hiçbir yayınında bu iddialara ilişkin yayın yapmamıştır. Hatta bunun aksine hakkında iddialar olan her iki kanal da yayın politikasında, yayınlarında ve idari açıdan Türkiye hükumetinin terörle mücadele siyasetine destek verip, bu mücadelede Türkiye hükumetinin yanında durmuştur. Her iki kanal da sadece Fethullah Gülen grubu tarafından yapılan "15 Temmuz" darbe girişimi tarihine kadar geçen süre içerisinde hükümletin Suriye politikasına karşı olan bir yayın politikası izledi ve "15 Temmuz" darbe girişiminden sonra ise Türkiye yönetiminin Suriye politikası değişince bu kanallar eleştirilerini olumlu anlamda en aza indirmiş oldu. Dolayısıyla, hükumet yıllarca devam eden yanlış Suriye politikasından geri dönünce, televizyonların hükümletin yanlış dış politikasını eleştirmesi de en alt seviyeye indi. Bunu her iki kanalı izleyenler çok iyi bilir. Eminim ki, Türkiye devleti ve hükumeti de bunu iyi biliyor ve görüyor.

2- Kanal 12'nin "teröre destek" iddialarına maruz kalması ise trajikomik ayrı bir durumdur. Birincisi, bu kanal "Sesli Düşünceler" hariç, hiçbir siyasi içerikli yayın yapmıyor. "Sesli Düşünceler" programı ise yarı-siyasi içerikli bir analiz programı olup, ülke gündemini yakından takip eden gazeteci K. Alcan tarafından sunulmaktadır. Onun da ne geçmiş hayatında, ne de mevcut faaliyetlerinde herhangi bir teröre destek veya çağrı izine rastlamak kesinlikle mümkün değildir. Kanal 12'nin yayın programında ve verilen yayınlarda haber, gündem, analiz veya herhangi siyasi içerikli yayın faaliyeti mevcut değildir. O zaman bu nasıl olabilir? Ya da bu kanal nasıl olur da böyle bir suç ve iddia ile karşı karşıya kalabilir?

3- Kanal On4 TV'ye gelince, evet, bu kanal yeterince siyasi, askeri, ekonomik, siyasi ve diğer basın ve medya konularında içerik olarak evrensel yayınlar yapan bir televizyondur. Belirttiğimiz gibi, kanalın yayın politikasına dikkat edildiğinde bu tv'nin Türkiye devletinin terörle mücadele siyasetinde her zaman hem devletin, hem de hükumetin yanında yer aldığı apaçık ortadadır. Bu destek Türkiye'nin ister PKK terör örgütü ile, isterse de "15 Temmuz" darbe girişiminden bu yana daha da azgınlaşan FETÖ terör örgütü ile mücadelede açıkça ortaya çıktı. Özellikle FETÖ ile mücadelede kanalın yayımlamış olduğu haber, Anahaber, gündem, yorum ve diğer programlarla birlikte On4'ün yayınladığı "FETÖ terör örgünün Azerbaycan ayağı" ve "Kalkışma" gibi belgesel filmlerinin gösterildiğine şahit olduk. Ayrıca, televizyonda haftada 1 gün yayımlanan "Medya Yorumu", haftada 5 gün yayımlanan "Okuyorum" gibi güncel haber ve analiz programlarının neredeyse tüm zamanında terörle mücadele konuşularak, sürekli milli çıkarların teminine çağrı yapılıyordu.

4- 2016 yılının 20 Aralık gününde devlet televizyonu TRT'de Pelin Çiftin sunduğu "Gündem Ötesi" programında milyonlarca Ehl-i Beyt (as) takipçisinin dini-itikadi değerleri ve duyguları çiğnendi. Program zamanı Şii akidesinde olmayan katılımcıların Caferi mezhebi konusunda yaptıkları yanlış ve kışkırtıcı sözleri mezhepler arası nifak çekirdeği yaratmıştır. O zaman Türkiye kamuoyunun birçok kesimi gibi, On4 Tv ve Kanal 12 yönetimi de buna itiraz etmiş ve olayı kınayan açıklamalarda bulunmuşlardı. Yapılan açıklamalarda bu yayına itiraz edilmiş ve sunucunun yaptığı mezhep fitnesine ve kışkırtıcı yayınlar nedeniyle cezalandırılması talep edilmişti. On4 Tv bu konuda haber ve özel programlar ("Medyayorumu") yayınladı. Fakat maalesef ne TRT ne de bu fitne yayınlarına sebep olan sunucu kadın hakkında uyarıcı veya cezai bir işlem yapılmadı. Bu olaydan yaklaşık 1 ay sonra ise fitne çıkaranlar cezalandırılmadığı gibi, yapılan adaletsizlik sonucu On4 Tv ve Kanal 12'nin kendisi kapatıldı. Özetle, bu iki kanalın yayın politikalarında ve faaliyetlerinde teröre destek olarak kabul edilecek herhangi bir söz ve faaliyet görülmemiştir. Televizyonların yayınlarında terörle mücadeleye engel olacak ve ulusal çıkarlara darbe vuracak herhangi bir küçük belirti dahi bulmak mümkün değil. Kudüs TV'de aynı bu şekilde olmuştu ve daha sonra da yeniden açılmıştı. Yapılan bu işlerin Türkiye devletinin kararı olduğunu düşünmüyorum. Bu olaylar gösteriyor ki, Türkiye polisi, medyası, yargı ve diğer kurumlarının bünyesinde halen Fethullahçılar var ve devlet kademesinde de bu terör örgütünün önceden yerleştirilmiş adamları halen mevcut olduğu görülüyor. Aksi takdirde, Fethullahçılarla mücadele adı altında (Türkiye'de şu anda terörle mücadele denilince, ilk akla gelen Fethullahçılarla mücadeledir) terörist Fethullah Gülen'in Türkiye'de kesinlikle görmek istemediği televizyon kanalları kapatılmazdı.

Görünen o ki, Fethullahçılara bağlı olan kara ve gizli merkezler hala etkilerini devam ettiriyor. Buna rağmen, yine de sağlıklı bir düşüncenin ve sonunda da vahdetin galip geleceğine ve bu iki kanalın da açılarak yayınlarına devam edeceğine inanıyorum.

--

Karabağ ve Kudüs'ü UNUTMA!

Mehdi Ferec

Read 1918 times