Cemaat İran’a neden düşman?

Rate this item
(0 votes)

Aydınlık’ta okudunuz. İran’ın Ankara Büyükelçiliği Zaman’a zehir zemberek bir mektup yazdı ve gazeteyi “mezhep ve ırklar arası çatışmayı alevlendirme çabasında olmakla” suçladı. Büyükelçilik “Zaman Gazetesi’nin varlığı Amerikan ve Siyonist medyasına gerek bırakmıyor” dedi.

 

CEMAAT AMERİKANCI, İRAN ANTİ-AMEİRKANCI

Peki, Zaman daha doğrusu cemaat neden İran’a düşman?

Yanıt basit, sade ve açık: Cemaat Amerikancı, İran anti-Amerikancı!

Somut bir örnek üzerinden de belirtelim: Fethullah Gülen’in haritada yerini bile bilmediği ülkelerde okulları var ama İran’da yok. Çünkü Amerikan karşıtı İran, bu okulların gerçek amacını en başından beri saptamıştı.

 

CEMAAT: İRAN HEP MÜSLÜMANLARLA SAVAŞTI

 

İşte bu basit, sade ve açık gerçeği hem tabanının hem de Türk milletinin aklında perdelemeye çalışan cemaat, olmadık yalanlara sarılıyor.

Örneğin Today’s Zaman’ın Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş CIA imalatı bir argümana sarılıyor ve diyor ki: “İran’ın tarihine baktığınızda hep Müslümanlarla savaşmıştır. Batılı ülkelere direnmemiştir, hep Müslüman ülkelerle savaşmıştır.” (CİHAN, 11 Mayıs 2012)

Bu sözlerin sahibi Keneş, üstelik İran konusunda doktora tezi yapmış bir isim! Varın siz cemaat okullarındaki öğrencilerin nasıl yönlendirildiğini düşünün.

Bülent Keneş, Amerikan imalatı yalanı destekleyebilmek için de Çeçenistan örneği veriyor ve diyor ki: “İran büyük zulümlerin yaşandığı Çeçenistan’daki katliama ‘Rusya’nın iç işleri, karışamayız’ diyerek sessiz kaldı.”

Bu örnek bile tek başına gerçek saflaşmayı göstermekte ve ABD’nin Çeçen kartının anlamını ortaya koymaktadır. Çeçen meselesi İran’ın da saptadığı gibi bir Müslümanlık meselesi ya da bir insan hakları meselesi değildir. Doğrudan ABD’nin Rusya’ya yönelik bir müdahalesidir; emperyalizmin Hazar enerji havzasına ulaşmak için Kafkasya’yı karıştırma hamlesidi

CEMAAT İRANLI İŞADAMLARINA DA KARŞI

Cemaatin daha doğrusu ABD’nin İran karşıtlığı öyle bir noktadadır ki, Bülent Keneş “İranlı işadamlarının Türkiye’ye yönelmesini tedbirli karşılamak lazım” bile diyebilmektedir.

Cemaat, iki ülkenin bırakın siyasi işbirliğini, ekonomik işbirliğine bile tahammül edememektedir. Çünkü cemaat bilmektedir ki, Türk – İran yakınlaşması ABD’nin Büyük Ortadoğu çıkarlarını baltalayacaktır.

Washington için Ankara – Tahran düşmanlığı hayati önemdedir. Çünkü bölgenin bu en önemli iki devleti işbirliği yaparsa ABD bölgeye giremez! Ama bu iki devlet karşı karşıya olursa ABD Ortadoğu’ya, Kafkasya’ya burnunu sokmak için her zaman zemin bulur.

 

İRAN DÜŞMANLIĞI SÜPERNATO FAALİYETİDİR

Cemaatin bu operasyonel İran düşmanlığının NATOTürkçü versiyonu da ülkemiz ve bölgemiz için öğreticidir. ABD’nin yıllarca “laiklik” üzerinden yaratmaya çalıştığı İran karşıtlığı dönem dönem “Cumhuriyetçi” kesimlerde de hayat buldu.

CIA-MOSSAD operasyonlarıyla işlenen siyasi cinayetlerden sonra okların İran’a yöneltilmesi tipik bir SüperNATO faaliyetiydi.

Kuşkusuz, tersi İran’da da zorlandı. Tıpkı Türkiye’de “İran ülkemize rejim ihracına çalışıyor” denildiği gibi, İran’da da “Türkiye’nin Kemalizm ve laiklikle Müslüman İran’ı bozmaya çalıştığı” iddia edildi.

İRAN DÜŞMANLIĞI 28 ŞUBAT’TA TÖRPÜLENDİ

İlginçtir, bu çatışmacı durum 28 Şubat sürecinde büyük oranda törpülendi.

Ankara - Tahran ilişkileri en çok 28 Şubat sürecinde gelişti ve iki ülke bu dönemde başta güvenlik olmak üzere pek çok konuda işbirliği yaptı. ABD’nin Irak’ın kuzeyinden yönelttiği tehdide karşı yan yana duruldu.

O dönemin temel anlayışı şöyleydi: “Senin rejimin sana, benim rejimim bana.”

Read 1689 times