Güçlü Suriye'yi ne biz isteriz ne İsrail

Rate this item
(0 votes)
Güçlü Suriye'yi ne biz isteriz ne İsrail

FHA- Orta Doğu'da ve hususiyetle Suriye'de din/mezhep taassubunu dikkate almadan bir hâl yolu bulamazsınız.


FHA- Bir de İsrail'i dikkate alacaksınız. İsrail'le Suriye bitişik. Suriye'nin İsrail'i çekindiren bir uzantısı ise Lübnan. İsrail, Suriye'nin Lübnan'la hiçbir surette güçlü bir bağ kurmasını istemez. Lübnan, güçlü bir Suriye'nin etkisine girmeye hazırdır. Geçmişte girmişti de. Bunun bizzat zararını gördük. PKK'nın iki merkezi vardı. Biri Şam, biri de Lübnan-Bekaa. Ve ikisi de Suriye gizli servisi Muhaberat'ın kontrolündeydi. PKK, Beşşâr'ın babası Hafız Esad zamanında kol kanat saldı. Biz o kolları kanatları kırmak için yılları heba ettik.

 Suriye iç savaşı sürerken, 2015'te, İsrail'in Jerusalem Post gazetesinde Gideon Sa'ar ve Dr. Gabi Siboni imzasıyla çıkan yazıda Suriye'nin bütün bir devlet olarak ortadan kalktığı, yakın bir gelecekte de yeniden birleşmesinin mümkün görünmediği görüşlerine yer verildi.

Her iki yazar da İsrail'de yakından takip edilir. Gideon Sa'ar Likud Partisi'nde önde gelen politikacı. İçişleri Bakanlığı ve Eğitim Bakanlığı da yaptı. Gabi Siboni bir albay.

Suriye'nin etnik temelli ayrışmalarından bahsediyor ama ben bunu daha çok "mezhep farklı devletlere ayrışma olarak" görüyorum. Yazarlar tabiî olarak Türkiye faktörünü hesaba katmadılar. Ayrışmadan bahsedildiğine göre, bu ayrışmayı Türkiye'nin kontrolündeki bölgeler olarak da düşünmeliyiz. Siyasîlerimizin "Suriye'nin toprağında gözümüz yok." gibi laf etmeleri boşuna. Onlar da biliyorlar, Suriye'nin bütünlüğünden bahsedilemez. Biz girebildiğimiz yerleri berkitmeliyiz. Diğer bölgelerde de ağırlığımızı hissettirmeliyiz.

İsrailli yazarlar biraz uçmuşlar: Suriye'nin 4 bölgeye bölünebileceğini söylüyorlar. Kıyıda Alevî [Nusayrî] devleti, güneyde Cebelü'd-Dürzi ve Ürdün sınırında Dürzî devleti, kuzeyde Kürt devleti ve geri kalan bölgelerde de Sünnî devleti tasavvur ediyorlar.

Suriye, Fransa mandasıyken beş ayrı otonom bölge vardı. Ama sonra onlar birleşti. Şimdi şartlar farklı. Devreye İran ve Türkiye girdi. ABD ve Rusya'yı saymıyorum. Onlar geçici. Kalıcı olan iki ülke: Türkiye ve İran. İkisini da mezhep bağlantılarını dikkate alırsak Suriye'den vazgeçmeleri mümkün değil. İran neyse... Suriye ile arasında Irak var. Ama Türkiye, ne mezhep olarak, ne etnisite olarak kendi rızası ışında bir varlığa müsamahası olur.

CHP'nin önceki genel başkanı, tecrübeli siyasetçi, ta 2012'de şimdi de geçerli görüş serdediyor:

 "Suriye'de ortaya çıkan iç savaş tablosunu sadece bu ülkenin iç dinamikleriyle açıklamak mümkün değil. Bu olay sadece köhnemiş bir dikta rejimine karşı demokrasi ve özgürlük isteyenlerin mücadelesi değildir. Açık bir şekilde dışarıdan düğmeye basılmıştır. Suriye rejiminin reaksiyonunun da ölçüsüz olması bu ülkeyi bir iç savaşa sürüklemiştir. Suriye'de yaşananlar Türkiye'yi çok yakından ilgilendirir."

Deniz Baykal, iç çatışmayı mezhep çatışmasına bağlıyor:

"Suriye'de yaşananlar mezhep çatışmasıdır. İç savaşın kimliği budur. Türkiye bu savaşta taraf haline gelmeye başladı. Türkiye, başlangıçta Irak'ta çatışmaların mezhep savaşına dönüşmemesi için büyük gayret gösterdi. Ama bugün Irak'ta da Türkiye bir mezhep çizgisine sürüklenmiştir. Suriye de zaten mezhep savaşının tarafı haline gelmiştir." (Röp. Fikret Bila, "TBMM acilen toplanmalı", Milliyet, 1.08.2012)

Baykal teşhisi baştan doğru koymuştur. Özellikle CHP yönetimi "Esad" derken onun sözlerini akıllarında tutmalıdır.

 Aslan tekin

Read 380 times