İran'da yaşanan olayların perde arkası/

Rate this item
(0 votes)
İran'da yaşanan olayların perde arkası/

Sayın okuyucumuz bildiğiniz üzere büyük şeytan ABD'nin düşman addettiği ülkelerin başında İran İslâm Cumhuriyeti gelmektedir. Çünkü devrimle birlikte ABD'nin İran coğrafyasındaki sömürü vantuzları kesildi.

 


 ABD, İslâmî yönetimi yıkıp yerine sömürebileceği bir rejim tesis etmenin derdinde. Onun için iç karışıklıkların arkasında hep bu şeytanı görüyoruz. Hatırlayalım, ABD, aynı şekilde SSCB'nden ayrılan ülkelere nüfuz etmek ve kendisine piyonluk yapacak yöneticileri işbaşına getirmek için turuncu halk ayaklanmalarını Soros vasıtasıyla organize etmişti. Öte yandan yine bildiğiniz üzere 12 Eylül ve 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD olduğu gibi Gezi Parkı olaylarında da yine ABD'nin şeytanî parmağı vardı. İran'da daha önce yeşil muhalefeti organize eden ABD olduğu gibi bu son olayda da yine onun entrikalarını görüyoruz. Elbette ABD ve CIA bu işi tek başına yapmıyor. Önce içerideki muhalifleri maşa olarak kullanmak için sinsi plânlarını organize edip ileri sürüyor. Bizzat kendi siyasîlerinin açıklamasına göre, ABD, İran'daki mevcut İslâm rejimini yıkmak için her yıl bütçeden 20 milyar dolar ayırıyor. Özellikle üniversite gençlerinin bu işe teşne olanları tespit ediliyor ve kendilerine finansman kaynak aktarılıyor. Kısacası ele geçirdikleri üniversite gençlerini fonluyorlar.
Bilindiği üzere ayaklanmalar ufak bir kıvılcımla başlar. Mahsa Amini olayına bakın, tamamen "vaka-i adiye"den münferit bir hadise. (Bu ifade ile Mahsa Amini'nin ölümünü baside aldığımız anlaşılmasın.) Bu olaydan dolayı sokak eylemleri yapıp 40 insanın ölümüne sebep olmak ne ile izah edilebilir? Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi açıklama yapıyor: "Olay araştırılacak, bir ihmal ve kasıt varsa suçlular cezalandırılacak." Ayrıca Reisi, Mahsa Amini'nin ailesini arıyarak, "Kızım ölmüş gibi üzüntü duydum" diyor. Elbette hiçbir hükümet yetkilisi serkeş bayanların irşad için götürüldükleri yerde ölüm hadisesinin yaşanmasını istemez. Üstelik kamera kayıtlarında görüldüğü üzere burada herhangi bir darp veya şiddet olayı da söz konusu değil. Mahsa Amini iki kez beyin ameliyatı geçirmiş, beyninde tümör olan bir bayan. Ölüm nedeni ise kalp krizi. Olay böyle sonuçlanmasına rağmen Mahsa Amini'nin ölümünü fırsata dönüştüren ABD'nin paralı piyonları hemen harekete geçip sokaklarda polislere ve tesettürlü/hicaplı kadınlara saldırıp ortalığı yakıp yıkmaya koyuldular. Yere düşen motosikletli polisin üzerine topluca çullanarak linç girişiminde bulundular ve bununla yetinmeyip polisin üzerine benzin dökerek yaktılar. Böylesine barbarlıkta bulunan bu insanlar yaptıkları vandallıkla bu ülkeye hangi özgürlüğü getirecekler. Bakınız bunlar başörtüsünü bahane ediyorlar. Maksatları başka. Kullanıldıklarının da farkında değiller. ABD öyle şeytan ki, Suudi Arabistan'da hiçbir ülke ile kıyaslanmayacak şekilde baskıcı ve despot yönetim var. Kadınların eğitim hakları ellerinden alınmış, ehliyet dahi alamıyorlar. Suudi Arabistan'da kadının kocasına kahve yapmaması boşanma sebebidir. Din adına orada insanlık dışı bir yönetim var. Daha kısa bir süre önce Ehl-i Beyt muhibbi 38 kişi idam edildi. İdam edilenler arasında 15-16 yaşlarında çocuklar da vardı. Ne Birleşmiş Milletler'in, ne ABD'nin, ne Avrupa ülkelerinin gıkı çıkmadı. Aynı şekil ABD vatandaşı olan gazeteci Adnan Kaşıkçı, Suudi Arabistan prensi Muhammed bin Selman'ın talimatıyla testere ile kesilip parçalara ayrılıyor ve ceset yok ediliyor. Ne ABD vatandaşını katledenlerin peşine düştü, ne dünyanın gıkı çıktı. Bunların nezdinde varsa yoksa İran. Çünkü maksatları başka. İran küresel emperyalizme teslim bayrağını çekmeyen ender ülkelerden biri. Müslüman ülkeler arasında ise tek. İran'dan başka ABD'nin dümen suyunda olmayan başka bir Müslüman ülke var mı? İran'ın haricinde hangi ülkede ABD üssü yok?


ABD'nin İran'a yönelik tek bir derdi var, diğer ülkeler gibi İran'a da diz çöktürmek. Bi iznillah İran'nın onur sahibi halkı ve yönetim erki böyle bir zillete boyun eğmeyecek. Bu yüzden şeytan ABD, şeytanlığından vazgeçmeyecek.
Bugüne kadar görüldüğü üzere başta Arap Baharı ve Gezi Parkı olayları olmak üzere hiçbir ayaklanma kendiliğinden ortaya çıkmadı. ABD'nin şeytanî anlamda bir özelliği daha var. Kalkışmaları kendi lehine çevirmekte çok mahir, çok becerikli. Arap Baharı kalkışmasında bunu yapmıştı. O dönem Arap ülkelerindeki baskıcı rejimlere karşı kıyam edenler, kalkışma yapanlar genelde İslamî hassasiyeti olan gençlerdi. Nitekim bu kalkışma Mısır'da Mubarak despotunu devirmiş, İhvan-ı Müslimin'i iktidara getirmişti. Ama olur mu? ABD tahammül edemedi ve derhâl düğmeye basarak askerî bir darbe ile General Abdulfettah Sisi'yi iktidara getirdi. Ellili yıllar İran'ına bakın, halkın iktidara getirdiği Musaddık'ı devirip, iktidardan inmiş olan Şah'ı tekrar iktidara taşıdı. ABD bu şeytanlığı hep yapıyor...
Çok azınlık da olsalar İran'da öteden beri İslâmî yönetime muhalif olan bir grup var. ABD her kıpırdanışta bunları harekete geçirip kitlesel bir ayaklanma olsun istiyor. İran'da bu küçük grubun sürdürdüğü nümayiş ve sokak eylemleri üç - dört gün sürdü. Cuma günü ise devrim yanlısı büyük halk kitleleri sokağa inerek İslâmî yönetime bağlılıklarını ibraz eden mitingler yaptılar. Tabi büyük şeytan ABD'nin bir kez daha hevesi kursağında kaldı. Soros'muş, CIA imiş, MOSSAD'mış hiçbirinin entrikası İran halkına sökmez, bu böyle biline...
İran'ın bölgesinde etkin bir güce sahip olarak Şanghay İşbirliği Örgütü'ne katılması bile ABD'yi tedirgin edip korkutmaya yetmektedir. Bu sözümüz Türkiye için de geçerlidir. Türkiye'nin ŞİÖ'ne gözlemci olarak katılması ve tam üyelik sözünü gündeme taşıması ABD'yi rahatsız etti. ABD, bu girişimi engellemek, bu iradeyi kırmak için çabalıyor. ABD, ortak projemiz, ortak üretimimiz olan F-35 savaş uçaklarını bize teslim etmeyince, biz de buna mukabil Rusya'dan hava savunma gücü olan S-400 radar sistemlerini aldık ve diğer birçok alanda Rusya ile ticarî anlaşmalara imza attık. Bu durum ABD'yi ziyadesiyle rahatsız etmeye yetti. ABD, Dedeağaç'a silah yığıp, Güney Kıbrıs'a silah ambargosunu kaldırıp Türkiye'yi ablukaya alıyor. Öte yandan İran'ı içten karıştırıp şeytanî entrikalarına çok yönlü devam ediyor. ABD'nin Gezi Parkı olaylarına gaz vermesi ile bugün İran'da başörtüsü bahane edilerek sokak eylemlerinin yapılması aynı kirli elin entrikaları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yakın geçmişimize bakalım,


onlar D-8'i akamete uğratmak için 28 Şubat'ı yapmadılar mı?
Kesinlikle şunu ifade etmiş olalım ki, Merhum Erbakan'ın temellerini attığı D-8 aktif bir şekilde hayata geçmiş olsaydı ABD'nin küresel hegemonya etkisi kırılmış olacaktı. Müslüman ülkelerin birlik olmayışı ABD'nin dünya jandarmalığını pekiştirmesine sebep olmaktadır. Ümmet olarak 57 ulus devlete bölünmüş olmamız ABD'nin dünya üzerindeki tahakkümüne katkı sağlamaktadır. Her şeyden önce ABD haydut/soyguncu bir devlettir. ABD'nin genlerinde/sicilinde bu var. Kızılderili halkın vatanını ellerinden aldı. Alırken acımasızca soykırım yaptı.
Bir ırkın soyunu tüketti. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ise dünya jandarmalığına soyundu. Bu jandarmalık sadece soygun amaçlı olmaktadır. Bugün bunu bazı coğrafyalarda askerî gücü ile yapıyor. Tahakkümü altına aldığı veya tasallut ettiği ülkeleri ise dolar silahı ile vuruyor. Bir buçuk yıldan beri Türkiye'nin başına nasıl bir gaile açtıklarını hep beraber (bütün halk olarak) gördük. Kontrollü bir şekilde ülkelerin zenginliklerini ele geçirerek ekonomik krizleri devreye sokuyor. Neden 43 yıldan beri İran'a ambargo uyguluyor dersiniz? Bir taraftan ambargo, diğer taraftan içerideki münafık/hainleri fonlayıp kışkırtarak iç kargaşa çıkarıyor ki İslâmî İran istikrarsızlık sarmalına düçar olsun, İran'da kaos çıksın, İran'da iç savaş çıksın ve rejim yıkılsın, bütün dert ve amaçları bu. Bakınız an itibariyle ABD destekli teröristler İran'da eylem yapmaya devam diyor. 
İran'ın güneydoğusundaki Sistan-Belucistan eyaletine bağlı Zahidan kentinde Cuma namazının ardından karakola ve meydandaki vatandaşlara yönelik saldırıda 19 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
İran resmi ajansı IRNA’nın haberinde, “Zahidan’ı güvensiz hale getirmek için önceden bölgeye gelen teröristler ve isyancıların karakola ve meydandaki halka ateş açtığı” belirtildi. Bilindiği üzere Sistan-Belucistan eyaletine bağlı Zahidan kentinde yoğunluk olarak Ehl-i Sünnet kardeşlerimiz yaşamaktadır. ABD eskiden beri yaptığı üzere, kimi bölgede etnik köken üzerinden kışkırtıcılık yaparken, kimi yerde de mezhep üzerinden provokasyonlar yapmakta ve yaptırmaktadır. Kısacası ABD, sinsi ve şeytanî entrikalarıyla düşman gördüğü rejimleri zor durumda bırakmak için sadece başörtüsü üzerinden değil, etnik köken veya mezhep üzerinden de halkı birbirine düşürmenin hesabını yapmaktadır. Bi iznillah bu hesap İran'da tutmayacaktır...

Hazım Koral

Read 420 times