ABD İran’a Zarar Vermek için El Kaide’yi Silahlandırıp Finanse Ediyor

Rate this item
(0 votes)

FBI, Boston Maratonu bombalamalarının doğrudan içinde olduğunun açığa çıkması gibi görünen durum karşısında sarsıntı geçirirken, “tesadüfen” Batı manşetlerine FBI’a dair bir dizi “başarı” hikâyesi düştü.

 Bunların arasında Kanada'da, “İran'daki El Kaide üyeleri” tarafından desteklenen teröristlerin işi olduğu aktarılan bir terör saldırısının, varsayılan “engellenmesi” de var. Globe and Mail, "Kanada, El Kaide'nin İran'da üslenmiş üyeleri olduğu düşüncesinde ABD'ye katılıyor” başlıklı haberinde şunları ifade etti:

"Kanada polisinin Pazartesi günü Kanada'da gözaltına alınan iki terör şüphelisinin İran'daki El Kaide üyeleri tarafından desteklendiğini iddia etmesi, pek çoklarına sürpriz gibi geldi.

Sünni temelli El Kaide ve Şii İran, İslam'ın tarihsel olarak birbirine zıt düşmüş farklı kollarına ait. Fakat son yıllarda ABD yetkilileri formel olarak, İran'ın El Kaide üyelerinin kendi topraklarında faaliyet göstermesine izin verdiğini iddia ettiler.”

Gerek ilk bakışta gerekse derin incelemelerle varılacak sonuçlar itibariyle bu iddia bütünüyle saçma, gerçekliğe aykırı bir iddiadır ve Batı yapısının küresel kamuoyunu elinde tutmasının aracı olan mutlak kibrin göstergesidir. Gerçekte Batı, ABD, Suudi Arabistan ve özel olarak İsrail, El Kaide'yi İran, Suriye,Lübnan, Cezayir, Libya, Rusya Malezya, Endonezya ve ötesindeki ülkelerin hükümetlerini zayıflatmak veya yıkmak amacıyla desteklemiş ve varlığını sürdürmesini sağlamıştır.

Daha özel olarak İran konusunda Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersh, 2007 yılında New Yorker'da yayınlanan “Yeni Yönelim: Yönetim'in yeni politikası terörizmle savaşta düşmanlarımızdan mı yararlanıyor?” başlıklı makalede şunları belirtecekti:

“Bush yönetimi, ağırlıklı olarak Şii İran'ı köşeye sıkıştırmak için Ortadoğu'daki önceliklerini yeniden belirlemeye karar verdi. Yönetim, Lübnan'da İran'ın desteklediği Şii Hizbullah'ı zayıflatmak için örtülü operasyonlarda Sünni Suudi Arabistan hükümetiyle işbirliği yapmaya başladı. ABD aynı zamanda İran ve Suriye'yi hedefleyen örtülü operasyonlarda da aktif olarak yer aldı. Bu faaliyetlerin yan ürünü, İslam'ın militan bir yorumunu benimseyen, ABD'ye muhalif, El Kaide'ye sempati besleyen aşırılıkçı Sünni grupları desteklemekti.”

Hersh daha sonra 2008'de yine New Yorker'da yayınlanan "Savaş alanına hazırlık: Bush Yönetimi İran'a karşı gizli hareketlerini hızlandırıyor” başlıklı makalesinde, ABD'nin El Kaide'yle bağlantılı değil, El Kaide'nin kendisi olarak tanımlanan terör örgütlerini desteklediği, silahlandırdığı ve finanse ettiği yönünde sert bir ithamda bulundu.

Amerika'nın El Kaide'ye verdiği destekle ilgili olarak yazıda şunlar belirtiliyordu:

“Yönetim, İran'daki muhalif grupların geçmişte Amerikan çıkarlarına karşı faaliyet yürüttüğüne inanmak için yeterli neden olsa bile, bu gruplara güvenmeyi istemiş olabilir. Yaklaşık yirmi yıl Güney Asya ve Ortadoğu'da çalışmış eski bir gizli CIA görevlisi olan Robert Baer bana, örneğin Beluci unsurların kullanılmasının sorunlu olduğunu söyledi. Baer, ‘Beluciler Tahran'daki rejimden nefret eden Sünni köktencilerdir, ama onları El Kaide olarak da tanımlayabilirsiniz' dedi. ‘Bunlar inançsızların – bu örnekte Şii İranlıların – kafasını kesen kişiler. İronik olan şu ki, 1980'lerde Afganistan'da yaptığımız gibi, yine Sünni köktencilerle çalışıyoruz.' 1993'te Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanmasındaki rolü nedeniyle mahkûm olan Remzi Yusuf ve 11 Eylül saldırılarını önde gelen planlayıcılarından biri olduğu düşünülen Halid Şeyh Muhammed'in her ikisi de, Beluç Sünni köktencilerdir.”

Yazı, şu ifadelerle devam ediyordu:

“İran'da bugün en aktif ve en fazla şiddete başvuran rejim karşıtı gruplardan biri, İran Halkı Direniş Hareketi olarak da bilinen ve kendisini İran'daki Sünnilerin hakları için mücadele eden bir direniş gücü olarak tanımlayan Cundullah'tır. Nasr bana, ‘Bu, destekçilerinin Taliban ve Pakistanlı aşırıcılarla aynı medreselere gittiği habis bir Selefi örgüt' dedi. ‘Bunların El Kaide ile bağlarının olduğundan şüphe ediliyor ve aynı zamanda uyuşturucu ekimiyle bağlantılı oldukları düşünülüyor.' Cundullah, Şubat 2007'de Devrim Muhafızları'nı taşıyan bir otobüsün bombalanmasının sorumluluğunu üstlendi. Muhafızlar'ın en az yedi üyesi öldürüldü. Baer'e ve basındaki haberlere göre Cundullah, İran'da ABD desteği alan gruplar arasında yer alıyor.”

Bu sinsi komplonun, açıkça El Kaide bayrağı altında faaliyet yürüten ABD destekli teröristlerin Suriye halkına ve Suriye devletinin en yakın müttefiki olan İran'a karşı korkunç bir mezhepçi kan banyosu yaratmaya kilitlenmiş olduğu Suriye'de oynandığı görülebiliyor. Suriye çatışması, Hersh'in 2007-2008 gibi erken bir tarihte açığa çıkardığı entrikaların bugün canla başla hayata geçirildiğini açığa ifşa ediyor.

Açıktır ki, yıllardır özellikle İran hükümetini devirmek üzere El Kaide'yi destekleyen Batı olduğu halde ABD ve Kanada'nın, İran'ın El Kaide'yi kendi sınırları içinde bir şekilde barındırdığı şeklindeki iddiaları, aşırı derecede saçmadır. Gerçekte Batı, El Kaide'nin hem İran içindeki hem de periferideki varlığını son kertede İran hükümetini yıkmak için kullanırken, aynı terör örgütlerini yurtiçinde iktidarını sağlamlaştırmak ve genişletmek üzere, Batı halkları arasında felç edici bir korku yaratmak için de kullanmaktadır.

Press TV

Tony Cartalucci Çev: Selim Sezer

medyasafak

 

Read 1622 times