کارگر

کارگر

İslam İnkılabı Muhafızlar ordusu dünyanın en büyük dört siber ordusundan biridir.

İRNA’nın bildirdiğine göre Muhafızlar ordusunda Veliyi fakih temsilcisi yardımcısı Muhammed Hüseyin Spehr ülkenin merkezinde yer alan Erak kentinde yaptığı açıklamada, düşmanların özellikle askeri alandaki tehdit ve yaptırımlarına temasla, İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusunun dünyanın modern teknoljisini elde ederek siber ve yumuşak savaş alanında dünyanın en büyük 4 ordusundan biri olmayı başardığını bildirdi.

Muhafızlar ordusunda Veliyi fakih temsilcisi yardımcısı Muhammed Hüseyin Spehr ayrıca düşman ordusunun muhtelif taktikleri karşısında İran İslam İnkılabı Muhafızlar ordusunun üstün siber gücüne temasla, ilim ve teknoloji üretimi alanında da İran İslam İnkılabı Muhafızlar ordusunun dünya sıralamasında 12. sırada yer aldığını söyledi.

 

Filistinli grupların liderleri Suriye’nin başkenti Şam’da İslami İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri ile görüştüler.

Filistinli grupların liderlerinden bir grub dün akşam Şam’da İslami İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Said Celili ile bir araya gelerek başta Filistin ve Suriye meseleleri olmak üzere muhtelif konuları görüştüler.

Filistin Özgürlüğü için halk cephesi genel sekreteri Ahmed Cibril, Filistin halk mücadele cephesi genel sekreteri Halit Abdul Mecid,, Filistin İslami Cihad hareketi ve Filistin-İran halkları dostluk grupları komitesi üyeleri bu görüşmeye katıldılar.

Filistin Özgürlüğü için halk cephesi genel sekreteri Ahmed Cibril, İslami İran'ın Filistinli mültecilere özellikle son Yermuk kampı olaylarındaki değerli yardım ve katkılarından dolayı takdir ve teşekkürlerini bildirerek, Filistinli mültecilerin kendi öz vatanlarına dönme hakları vurguladı.

İslam cumhuriyeti Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Said Celili de bu görüşmede İslami İran'ın Filistin davasına yardımlarının aynen devam edeceğini vurgulayarak, Filistin meselesinin İslam aleminin en temel meselesi olduğunu bildirdi.

 

Terör rejimi İsrail başbakanı Netenyahu, İran’ın barış amaçlı nükleer faaliyetlerinin durdurulamadığını itiraf etti.

Irkçı rejim başbakanı parlamento seçimlerinde her ne kadar nispi bir başarı almış olsa da gerçekte önceki seçimlere göre büyük düşüş yaşaması ve ırkçı siyasetlerinin de yenilgiye uğramasının ardından bizzat Siyonistler tarafından da eleştiriler almaya devam ederken “İsrail İran’ın barışçı nükleer faaliyetlerini hatta askeri yolla bile durduramaz” dedi.

Bu arada Amerika’da Siyonist lobiler, Netenyahu ve Amerika arasında İran konusunda işbirliğinin arttırılmasını ve İran’ın nükleer enerji faaliyetlerinin durdurulması için baskılarını sürdürmektedirler.

Öte yandan Siyonistlere yakın kaynaklar ise Netenyahu’nin İran’ın nükleer faaliyetleri konusundaki baskıcı siyasetlerinin işe yaramadığını ve Netenyahu’nun yalnızca kendi şahsi ve parti hesapları için gündemi İran’la doldurduğunu bildirmekteler.

 

 İsrail uçakları Suriye Lübnan sınırını bomba yağmuruna tutunca, İsrail’le AKP’nin müttefik oldukları, kabak gibi ortaya çıktı. Bir yanda Türkiye, diğer yanda İsrail, Arabistan, Katar habire Suriye’ye vuruyorlar. Ama bizim satılmış, cemaatçi, Amerikancı medyada tık yok... İsrail, Müslüman bir ülkeyi vuruyor ama bizim Müslümanlarda da tık yok! İslamiyet mi, cehalet mi ikisi birden mi; nasıl bir şey bu?..

Türkiye’den, Suriye’ye yönelen sınır saldırıları durdurulmazsa, Suriye’nin başına yağan İsrail-ABD bombalarına misilleme olarak, pek yakında İran’ın bombaları da bizim başımıza yağacak ve bölgemiz bir dünya savaşına sahne olacak...

Nasıl mı?

1.5 milyon Iraklı Müslüman’ın katledilmesini, altı yüz bin Iraklı kadının ırzına geçilmesini, Türk askerinin kafasına çuval geçirilmesini, ABD’nin PKK’ya her türlü desteği vermesini sessizce sineye çeken ve gıkı çıkmayan AKP Hükümeti, İran’ı yutma senaryosu önüne konulunca esas duruşa geçti ve güya Suriye’li din kardeşlerine sahip çıktı... Ne oldu; gizli mahfillerde hangi rezil pazarlıklar yapıldı? Saf saf soruyorduk; daha dün kardeşim dediğin Esad, ne oldu da bir anda Esed oldu diye? Ne olduğu çıktı mı ortaya?..

ESAD ARAÇ, AMAÇ İRAN; İRAN’A ÇULLANACAKLAR!

Senaryonun temel hedefi, bölgenin sömürülmesine itiraz eden, ABD ve İsrail’e kafa tutan, hesaplarını bozan, enerji yollarını ve İsrail’in güvenliğini tehdit eden İran’ın burnunu sürtüp, etkinliğine son vermektir! Dünya kamuoyunun, Rusya ve Çin gibi güçlü devletlerin tepkisini çekmemek için birinci olarak Suriye’de iç karışıklık çıkarılacak, istikrarı bozulacak, Arap Baharı gevezeliğiyle ambalajlanarak, ABD-İsrail Adi Ortaklığı, bölge haritasını yeniden güncelleyecekti. Katiline aşık olanlar, Türkiye’nin bölünmesi çabalarına bilerek yardımcı oluyorlardı. Şimdi bu senaryonun hangi aşamasındayız; felaketin taşları nasıl döşeniyor, ona bakalım.

Birinci aşama, Suriye’nin karıştırılıp emperyalist müdahaleye hazır hale getirilmesiydi. Bu aşama tamamlanmış görünmektedir. Buradaki tek pürüz, Rusya ve Çin’in ikna edilmesi ve bölgeden uzak tutulması meselesidir. Bu pürüzün aşılması amacıyla, bu cepheden Türkiye, diğer cepheden İsrail, Suudi Arabistan ve Katar elinden geleni yapmakta, saldırıyı zamana yayarak Suriye’nin askeri gücünü yavaş yavaş eritmektedirler.

İkinci aşama, Rusya ve Çin’in devreden çıkması halinde, ezeli dostu ve müttefiki Suriye’yi asla yalnız bırakmayacağı bilinen İran’ın 2500 km. Menzilli füzeleriyle İsrail ve İncirlik’in rahatlıkla vurabileceği biliniyordu ve ABD’nin bu tehdide karşı önlem alınması gerekiyordu. Bu müşkülü aşmak üzere ABD, alt yüklenici olarak, Türkiye kozunu devreye soktu. Dostluk böyle günlerde belli olurdu; hadi bakalım Tayip Bey, iktidar nimetlerine karşılık bir miktar kefaret öde denilince, Tayip Bey, kardeşi Esad’ı satmak için bir an bile düşünmedi...

SALTANAT SALLANMASIN; SEN AĞLAMA BEN AĞLAYIM

AKP Hükümeti’nin insancıl yaklaşımıyla sorun, hem de umulmadık kadar kolay çözüldü. Tayip Bey, güya Müslüman din kardeşlerinin ölmesini istemediği için Kürecik’e Radar Üssü kuracağız diyen ABD Başkanı’na, ne alaka demedi; diyemedi! Sorunun, Türkiye’nin olur’uyla aşılmasına karşın İsrail mızmızlanmaya devam ediyordu: İran’dan fırlatılan füzeler Kürecik Radar Üssünden tespit edilebilirdi ama ya radardan sapan olursa? İsrailli’nin canı can; Müslüman’ın canı patlıcandı; İsrail’e gidecek füzeler bize gelsindi; İsrailli’nin anası yerine Türklerin anası ağlasındı... Ve ABD’nin görevi İsrail’i korumaktı. Koskoca Eşbaşkan Tayip Bey ve Alt Yüklenici Türkiye ne güne duruyordu!

Türkiye’deki bütün meymenetsizliklerin NATO’dan geldiği bilindiği halde, Tayip Bey, NATO yalanıyla yazılan senaryoya ikna oldu. Kürecik Üssünün kontrolünden kaçan İran füzeleri, İsrail’e ve İncirlik’e ulaşmadan yakalanıp imha edilmeliydi. Bu kalkan da ancak patriotların Türkiye topraklarına yerleştirilmeleriyle mümkün olabilirdi. Öyleyse gelsin patriotlar...

DÜNYA-ALEME NE DİYECEKLERDİ; ONA DA ÇÖZÜM BULDULAR

Tayip Bey’in Antakya-Apaydın kampındaki adamlarının karşı tarafa geçip Türkiye topraklarına birkaç top mermesi atması, besleme basının bunu abartması ve kamuoyunun hazırlanması gerekiyordu. Itiraz eden, gerçeği yazan mı vardı; vatansever kalem mi kalmıştı yazacak, dile getirecek-anlatacak yürek mi vardı... Satılmış kalemlerin ülkesinde en kolay iş, toplumu yönlendirmek ve gütmekti... Allah için Tayip Bey de iyi güdüyordu. Sorgulamaya bile gerek duymadılar; hep birlikte suça, vatanın, milletin peşkeş çekilmesine aracılık ettiler... Hangi talimatı aldılarsa, beş fazlasını yazdı, konuştular...

DOSTLARIMIZ DÜŞMAN OLMUŞTU; BİZİ PATRİOTLAR KORUYACAKTI

Suriye, Türkiye’ye saldıracakmış, patriotlar da bizi koruyacakmış... Öyle diyordu hükmet ve besleme basın... Oysa Suriye kendi derdiyle boğuşuyor, ayakta kalmaya çalışıyor, Türkiye’nin dostluğunu arıyordu. Basın bu gerçeği de sansürledi...

Fark etmemiz gereken şu;

Kürecik Füze Kalkanı ve Güneyimizdeki Patriot füze bataryaları, İncirlik Üssünü ve İsrail’i hedef alan İran füzelerini önlemek için yerleştirildi. Bölge haritasına bakanlar bu gerçeği kolaylıkla göreceklerdir. Patriotlar 1991 yılı Körfez savaşından önce, olası bir Irak füze saldırısını önlemek için konuşlandırılmıştı... Savaş bitince sökülüp götürüldü. 2003 yılında ABD’nin Irak’a saldırısından önce tekrar konuşlandırıldı. Sonra tekrar sökülüp götürüldü.

Suriye savaşı, bir ön yoklama, anlama-dinleme ve deneme operasyonudur. Esas hedef İran’dır. Suriye’nin tümüyle bertaraf edilmesinden sonra, İsrail, bu yıl içinde, İran nükleer tesislerini ve stratejik gücünü yıkmak için, uçak ve füzeleri ile saldıracaktır. Kürecik Tesisi ve patriotlar bölgeye bu nedenle konuşlandırılmıştır. Türkiye’nin güvenliği lafı palavradır! Amerika, İsrail’in İran’a saldırısını bölgedeki tesis ve üsleriyle destekleyecektir. ABD’nin bölgedeki en etkili gücü hiç şüphesiz İncirlik Üssü ve yeni tesis ettiği Kürecik füze rampalarıdır. Bu yüzden İran’da, öncelikle bu tesisleri yani Türkiye’yi vuracaktır...

ABD, Irak’ı işgal ederken de İncirlik Üssü’nü aktif biçimde kullanmıştır. İncirlik’ten kalkan ABD uçakları, Irak’ı bombalayıp tekrar geri dönmüştür. Hiç şüphesiz İncirlik Üssü, İran’a yapılacak olan hava harekâtında da kullanılacaktır.

Dolaysıyla İran, misilleme olarak, balistik füzeleri ile İsrail’i, Ortadoğu’daki Amerikan üslerini, Kürecik radarını, ABD’nin İncirlik Hava Üssünü, yani Türkiye’yi vuracaktır.

Demek ki, Suriye ile insaniyet ve İslamiyet adına değil saltanatın korunması adına savaşıyormuşuz; bu bir... İki; Tayip Bey’in saltanatı ve elin iti-uğursuzu için bir savaşın ve bölünmenin eşiğindeymişiz...

Murtaza DEMİR

Batının müslüman arasında tefrika çıkarmaya yönelik çalışmasına işaret eden Tahran Cuma Namazı Hatibi, müslümanların bir numaralı düşmanı Amerika olduğunu söyledi.

Mehr haber ajansı muhabirinin bildirdiğine göre, bugünkü Tahran Cuma Namazı, Hüccetül İslam Kazım Sıddıki’nin imamlığında ve halkın yoğun ilgisiyle İmam Humeyni Musallası’nda eda olundu.

Tahran Cuma Namzı Hatibi Kazım Sıddıki hutbesinde İslam İnkılabı zaferinin yıldönümüne işaret ederek, İran’ın devrim öncesindeki Şah zorbalığı ve istibdatını anlattı.

Hüccetül İslam Sıddıki, rahmetli İmam Humeyni’nin armağanı dini hükümet olduğunun altını çizerek, büyük görevler başaran İranlı bilim adamlarının çabasıyla dizayn ve inşa edilen Fecr Uydusu’nun yeni versiyonu yakın gelecekte fırlatılacağının bilgisini verdi ve bu gibi başarıların İslam devriminin onurlarından olduğunu kaydetti.

Hutbesinin ikinci bölümünde rahmetli İmam Humeyni’nin temelini attığı "Vahdet Haftası"na işaret eden Kazım Sıddıki, İslam dünyasının işbirliği ve tek ses olmasının önemini anlattı.

Kazım Sıddıki, başta ABD ve İngiltere olmak üzere sorunları günden güne artan Batının artık zayif duruma düştüğünü dile getirdi.

Uluslararası düzeyde İran İslam devriminden büyük darbe alan Batının devrim aleyhinde çeşitli planları olduğunu, müslümanlar arasında tefrika çıkartarak Irak, Afganistan ve Suriye’deki gibi iç savaş çıkarmaya çalıştığını söyleyen Tahran Cuma Namazı Hatibi Kazım Sıddıki, Filistin melesine işaret etti.

Hüccetül İslam Sıddıki, İslam dünyasının bir numaralı meselesi Filistin olduğunu hatırlatarak, müslümanların bir numaralı düşmanı Amedika olduğunu kaydetti.

 

 

Cumartesi, 02 Şubat 2013 07:12

da yabancı bir şebeke unsurları yakalandı

İran İstihbarat bakanlığı, dünya müstekbirliği uzantısı bir şebekenin elemanlarının başarılı bir operasyon sonucu yakalandığını bildirdi.

İran İstihbarat bakanlığı tutuklanan bazı gazeteciler hakkında bir bildiri yayınlayarak, bakanlık çalışanlarının, İran halkı düşmanları ve yabancıların ülkeye müdahalesi ve nüfuzunu engellemek yönündeki kendi yasal görevleri çerçevesinde, müstekbirlik cephesine bağlı büyük bir şebekenin elemanlarını yakalamayı başardıklarını bildirdi.

Söz konusu bildiride, mevzu bahis şebekenin İngiltere psikolojik savaş merkezi BBC tarafından 2009 fitne olayı tecrübesinden de yararlanarak bazı batılı devletlerin de katkısıyla kullanıldığı belirtilmektedir.

 

 

Haydut İsrail rejiminin Suriye’nin merkezi Şam yakınlarında ilmi bir merkeze düzenlediği hava saldırısını İran İslam cumhuriyeti sert dille kınayarak bunun çok açık bir şekilde uluslar arası kanunların çiğnenmesi olduğunu bildirdi.

Sözkonusu saldırıyı batı ve Siyonistlerin Suriye’nin hakimiyeti ve toprak bütünlüğü aleyhindeki ortak siyasetlerinin bir sonucu olarak değerlendiren İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, bu saldırının çok açık bir şekilde Suriye’de halk ve yönetimin ülkeyi sebat ve barışa götürmeye dayalı çabalarının önlenmesi için yapıldığını belirterek, terör rejimi İsrail ile onun hamilerinin çok net bir şekilde Suriye’de sebat ve barış istemediklerini ve bunun da en bariz örneğinin ırkçı İsrail’in saldırısı olduğunu söyledi.

Salihi, başta Suriye olmak üzere bölge ülkelerini, Siyonistlerin ve batılı ülkelerin bölgede fitne çıkarmaya ve bölgeyi parçalamaya dayalı çabaları konusunda uyanık olmaya davet ederken düşmanların her türlü komplosunun ancak alınan ortak karar ve sergilenecek ortak tutumla mümkün olduğunu bildirdi.

 

 İran’ın Ankara Büyükelçisi Bahman Hüseyinpur’u kabul eden Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu , iki ülke arasındaki ilişkilerde aksaklık meydana gelmemesi gerektiğini anlattı.

Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, İran İslam Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçisi Bahman Hüseyinpur görevinin bitiminde Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğluyla görüştü.

Bu görüşmede son döt yıldaki görevi süreince iki ülke ilişkilerinin getirilerini anlatan Büyükelçi Hüseyinpur, 2008 yılında 5 milyar dolar olan iki ülkenin ticaret hacmi 2012 yılında 24 milyar dolara yükseldiğini söyledi.

Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise iki halkın ortak tarihi bağlarına işaret ederek, Türkiye’nin 2010 yılında İran’ın nükleer meselesinin çözümü için gösterdiği çabaları hatırlatarak, bu düzeye gelmesi için çok çaba gösterilen ilişkilerde aksılık meydana gelememesi gerektiğini vurguladı.

 

 

İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanı’nın katılmasıyla “Ya Zehra(s.a)” hava savunma sisteminin seri üretimi başladı.

Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanı Tuğgeneral Ahmed Vahidi’nin katılmasıyla düzenlenen törende “Ya Zehra(s.a)” hava savunma sisteminin seri üretimi başladı.

Tören kapsamında konuşan Tuğgeneral Ahmed Vahidi, İran Hava-Uzay Sanayisinin başarılarından biri olan “Ya Zehra(s.a)” hava savunma sistemi devirmin parlak getirilerinden ve tamamen yerli üretimi olan bu sistemin kısa menzilli olduğunu açıkladı.

İran Savunma Bakanı, “Ya Zehra(s.a)” hava savunma sistemin çeşitli uçak, helikopter ve İHA’ları tamamen yok edebilme kabiliyete sahip olduğunu konuşmasına ekledi.

“Mersad” füze hava savunma sisteminin seri üretimi hakkında da açıklama yapan Tuğgeneral Vahidi, orta menzilli olan “Mersad” füze hava savunma sistemin her çeşit uçak, helikopter ve İHA’ların yanısıra Cruise füzelerini tamamen yok edebilme gücünde olduğunu söyledi.

Vahidi, özellikle elektronik savaşta kabiliyetli olan “Mersad” füze hava savunma sistemi görevlerini başarıyla gerçekleşebileceğini kaydetti.

 

 

 İslam para birimiyle bir İslam bankasının kurulmasını öneren İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Amerika’nın her gün piyasaya değersiz banknot sürdüğünü söyledi.

Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, İslam Kalkınma Bankası Başkanı Ahmed Muhammed Ali’yi kabul eden İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, dünyadaki fakirlik ve ekonomik sorunlarının yok olması için kutsal İslam ve şeriat yasasına göre bir İslam bankasına gereksinim duyulduğunu söyledi.

Bugün dünya çapında faaliyet gösteren bankaların sermaye piyasasının hizmetinde olduğunu dile getiren Ahmedinejad, her gün değersiz banknot basan ve piyasaya süren Amerika’nın dünya servetlerini belli bir kesimin cebine koyduğunu kaydetti.

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, İran ve İslam Kalkınma Bankası arasındaki iyi ilişkilerine işaret ederek, dünyadaki mevcut durumun global ekonomik sorunlarının çözümüne müsaede etmeyeceğini konuşmasına ekledi.

İslam Kalkınma Bankanısı Başkanı Ahmed Muhammed Ali ise bu görüşmede İran İslam Cumhuriyeti’nin müslüman ülkeler nezdindeki elit konumuna işaret ederek, İran’ın İslam Kalkınma Banka’nın en önemli destekleyicisi olduğunu söyledi.