
کارگر
Şafakta On Gün – 1 İslam inkılabı; Batı'nın sultacı politikaları ile mücadele modeli
İslam inkılabını zafere götüren en hassas on günü kapsayan ve "Şafakta on gün" olarak anılan günleri idrak ediyoruz.
İran'da İslam inkılabının zafere kavuşması, yirminci yüzyılın en büyük hadiselerinden biriydi ve çağdaş tarihimizin eşsiz bir gelişmesi olarak beşeriyet tarihinde yeni bir dönüm noktası oldu ve bir çok kültürel, sosyal, siyasi ve iktisadi değişime kaynaklık etti. Buna göre de İslam inkılabı dünyada en önemli siyasi ve sosyal hareket ve inkılapçı hareketlere en iyi örnek olarak tarihte kayda geçti.
İslam inkılabı İran milleti için bir gereksinim ve önemli bir zaruretti ve sonuçta milletlerin sultacı düzenlere karşı direnişinde de yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bu yüzden İslam inkılabının zafere kavuşması bölgesel bir hadisenin çok çok ötesinde bir gelişmedir.
Aslında her inkılap vuku bulduğu insani coğrafyada kendine özgü etkileri vardır ve bazı köklü değişikliklere sebep olur. Ancak bir inkılabı koruyan ve ona kıvam ve süreklilik kazandıran şey, o inkılabın tesirinin derinliği ve kapsamıdır. Bu özellik ise İran İslam inkılabında çok belirgin ve aşikardı, öyle ki dünyada bir çok mustazaf millet de ülkülerini ve arzularını İslam inkılabını örnek aldıkları takdirde gerçekleşebileceğini görmeye başladı.
İran'da İslam inkılabının zafere kavuşması bölgesel ve küresel hakim siyasi düzeni altüst etti ve halkın gücü ve bağımsızlık talebi gibi ilkeleri ön plana çıkarmak sureti ile sultacı düzenle mücadelede başarılı bir örnek ortaya koydu. Buna göre İran'da İslam inkılabının zafere kavuşması dünyanın özgürlük talep eden milletleri için bir ilham kaynağı oldu ve bugün bu inkılabın üzerinden yaklaşık kırk yıl geçtiği bir sırada da çeşitli ülkelerde inkılapçı hareketlere ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Dünyada yaşayan inkılapların teorisyenlerine göre İran İslam inkılabı üç kalıcı ve önemli tesire sahiptir ve bu yüzden istikbar güçleri bu inkılapla mücadele etmek için telaşa kapılmıştır. İran İslam inkılabının birinci ve belki de en önemli tesiri, dünyada sulta düzenini sorgulamasıydı. İslam inkılabı güdümlü zaferi ile bir milletin hatta eli boş olduğu halde küresel güçlerin hesaplarını bozabileceğini ve bir çok dengeyi altüst edebileceğini gösterdi. İkinci tesir ise, İslam inkılabının bir milletin küresel hiç bir güce dayanmaksızın bir milletin gücünü ortaya koymasından ibaretti. İşte bu yüzden İslam inkılabı dünya genelinde büyük bir siyasi değişime zemin oluşturdu. Bu değişim, İslam dininin siyasi kapasitelerini ve muazzam gücünü tüm dünyaya tanıttı ve sömürüye karşı direniş ve sultanın altından kurtuluş hareketini ihya etti.
İslam inkılabının üçüncü tesiri ise İslamî değerleri korumasından kaynaklanıyordu. İran İslam inkılabı dünyada yaşanan bir çok devrimin aksine ana yörüngesinden sapmadı ve hiç bir koşul altında ülkülerinden ve değerlerinden tüm baskılara ve komplolara karşın taviz vermedi. Bu yüzden İslam inkılabı dünyada siyasi ve sosyal hayat arenasında haktalep bir akımın simgesine dönüştü.
İran milletinin gerçekleştirdiği inkılap aslında farklı yönleri itibarıyla başka milletler için de ilginçtir ve ayrıca insani ve ilahi değerlere dayanma açısından yeni bir deneyim olarak da dünyanın bir çok sosyal ve siyasi hareketine ve gelişmesine ilham kaynağı olmuştur.
İran'da İslam inkılabı vuku bulmadan önce dünya genelinde kapitalizm ve komünizm düşüncelerinin hakimiyetinden hareketle herhangi bir ülkede yönetim düzeni mutlaka liberal demokrasi veya sosyalizm temeline dayanması gerektiği telkin ediliyordu ve eğer dünyanın bir yerinde bir devrim gerçekleşirse, bu iki düşünceden birine dayanmaktan ve Doğu veya Batı bloklarından biri tarafından desteklenmesinden başka çaresi olmadığı savunuluyordu. Buna göre de devrim teorisyenlerinin büyük bir bölümü İran İslam inkılabını da bu iki düşünceden birinin çerçevesinde yorumlamaya çalışıyordu, oysa İslam inkılabı hem temeli atıldığında ve hem zafere kavuştuğu zaman ve hem hedefleri itibarıyla her iki düşünceden bağımsızdı.
Gerçekte İran İslam inkılabı, bireysel ve sosyal yaşamda insan unsuru dışlandığı bir sırada zafere kavuştu ve pek az sayıda insan bir milletin sulta düzeni ile mücadele etmek için İslam modelini seçebileceğini ve inkılabını İslamî değerlere uygun biçimde ilerletebileceğini düşünüyordu. Ancak İran milleti bu mücadelede imkansız olanı mümkün hale getirdi ve inkılabı boyunca hakkın batıl karşısında zafer kazandığını ortaya koyacak hedefleri takip etti.
Bu yüzden İran İslam inkılabı da diğer inkılaplar gibi az çok bölgesel ve küresel tesirleri vardır ve stratejik derinliğini yaratmak amacıyla bazı mesajlar sunmaktadır, nitekim bu mesajlar bir çok insanı kendine çekmeyi başarmıştır.
Ancak İran İslam inkılabı başka hareketlere örnek oluştururken, İslamî dünya görüşüne dayanan bazı farklı özellikleri de vardı. Bu inkılap dünyada liberal ve sosyal hareketler cazibesini kaybettiği bir dönemde gerçekleşti. İran milletinin gerçekleştirdiği İslam inkılabı, İslam dini ülkülere dayanan bir din olduğu ve büyük bir mücadeleyi organize edebilecek güce sahip olduğu ve küresel güçler karmaşık sorunlar çıkardıkları bir dönemde toplumun sorunlarını çözebilecek ve toplumu yönetebilecek ve bekasını güvence altına alabilecek bir din olduğu mesajını tüm dünyaya verdi. İran İslam inkılabı ilk kez dünyanın siyasi hakimiyetlerinin beşeriyete yönelik her türlü zulüm ve adaletsizliğini reddetmeyi bir model olarak gündeme getirdi ve tüm dünyayı İslam inkılabının adalet ve hakikat peşinde olduğunu gösterdi ve bu hedefi de İslam inkılabının ülküleri arasına yerleştirdi.
Gerçekte her inkılabın değeri ve önemi, izlediği ülkü ve hedefe göre belirlenir. Nitekim ülkülerin ve hedeflerin büyüklüğü veya küçüklüğü de her inkılap için ödenmesi gereken bedelin miktarını belirler. Bir inkılabın hedefleri her ne kadar yüce ve daha cazip ise, inkılabın zafere ulaşması için katlanılması gereken zorluklar ve baskılar bir o kadar büyük olur. İslam inkılabı ve İslam Cumhuriyeti nizamının son 38 yılda katlandığı baskılar ve zorluklar, İran milletinin ülkülerine ve hedeflerine ulaşmak için tüm baskılara ve zorluklara karşı direndiğini gösterir ve bu direnişin en belirgin bileşene ise küresel güçlerin ve zorba devletlerin sultasını ve insanların ve milletlerin aşağılanmasını ve ayrımcılıklara maruz bırakılmalarını reddetmektir. Nitekim İran İslam inkılabı bu hedeflerin temelinde kuruldu ve İslam Cumhuriyeti nizamı da bu inkılabın ürünüydü.
İslam inkılabı tarihi açıkça düşmanların tüm düşmanlıkları ve dayatılan savaş ve iktisadi yaptırımlar ve çıkarılan fitneler gibi tüm komploların İslam inkılabından ve bir modele dönüşmesinden duydukları kaygıdan kaynaklandığını açıkça ortaya koyuyor. İslam inkılabı zafere kavuşunca tüm maddi çıkarları yok olduğunu düşünen küresel istikbar işin ta başından İslam inkılabına karşı komplo kurmaya ve fitne çıkarmaya başladı ve kendi batıl düşüncesinde bu inkılabı durdurmayı veya saptırmayı ve sonuçta yenilgiye sürüklemeyi bir görev olarak bildi. Sulta düzeni bu amaç uğruna İslam Cumhuriyeti nizamı ile mücadele etmeye başladı, ancak yenilgiden başka hiç bir kazanımı olmadı. İran İslam inkılabı tüm gücü ile ileriye doğru hareketine devam etti ve İslam ümmetinin uyanmasına vesile oldu. Nitekim bugün hakikaten İran İslam inkılabı 1979 yılında İmam Humeyni –ks– önderliğinde zafere kavuştuktan sonra dünyanın bir çok bölgesinde özgürlükçü milletler için bir model oldu.
Gerçekte İslam inkılabının en güçlü dayanağı, halkın bu inkılapta rol ifa etmesiydi. İran milleti uzun mücadelelerin ardından saltanat düzenini devirmeyi ve İslamî nizamı egemen kılmayı başardı. İslam inkılabı İran'da uzun yılların ardından İslam'ı ihya etti ve İslamî toplumları inzivadan kurtardı. İran İslam inkılabı İslamî akımların ve hareketlerin gücü olarak bölgenin müslüman milletlerini hakları ve yetenekleri hakkında bilgilendirdi. Bu yüzden İslam Cumhuriyeti nizamının siyasi düşüncesi hak ve adalet yolunda mücadele etmekten ibaret olduğu söylenebilir. Zaten bu yüzden küresel istikbar ve en başta Amerika işin ta başından İslam inkılabı ile mücadeleyi siyasi öncelikleri arasına aldı ve kendince İslam Cumhuriyeti nizamını devirmek istedi. Amerika son 38 yılda sürekli İran milletine karşı hasmane bir politika izledi, ancak İran milleti direnişi ile düşmanlara büyük bir ders verdi.
İran İslam inkılabı ve İran milletinin tüm baskılara karşı direnişi İran ile dış dünya ilişkilerinde de ciddi değişimlere sebep oldu. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei'nin tabiri ile tehditlerin çokluğu aslında İslamî nizamın gücünün işaretidir, çünkü eğer İslam Cumhuriyeti güçlü ve etkili bir devlet olmasaydı İran milletinin düşmanları bu denli telaşa kapılmazdı.
İran milleti İslam inkılabından sonraki yıllarda sürekli düşmanların fitnelerine ve komplolarına ve her türlü saygısızlıklarına ve sapkın siyasi akımlara ve iktisadi komplolara ve İran'ın ilerlemesi yolunda çıkarılan engellere karşı tüm gücü ile ve büyük bir iktidarla direndi.
Kuşkusuz bu tarzda bir direniş ve bu direnişin model haline gelmesi küresel istikbarın çıkarlarına aykırıydı ve bu yüzden de İran İslam inkılabı hedef tahtasına oturtuldu.015
İmam Hamaney: "Bu Olay Allah'ın Bir İşiydi"
İran İslam İnkılabı Lideri İmam Hamaney, Amerikalı askerleri göz altına alan askerleri kutladı.
İmam Hamaney, bugün devrim muhafızları deniz kuvvetleri komutanlığında görev yapan askerlerle bir araya geldi.
Son yaşanan olayda Amerika'ya ait iki hücum botunun İran karasularına girmelerinin ardından devrim muhafızları komutanlığına bağlı askerler, botları durdurmuş ve gözaltına almıştı.
On Amerikan komandosunun bulunduğu botlara el koyan Sipah askerleri bugün İmam Hamaney'le bir araya geldi.
İmam Hamaney, yaptığı kısa konuşmada gösterdikleri cesaretten ötürü askerleri tebrik ederken şu beyanatta bulundu:
"Sizin yaptığınız bu iş çok büyük, göz alıcı ve yerinde bir hareketti. Aslında bu olayı Allah'ın bir işi olarak görmek gerekir. Nitekim Amerikan askerlerini bizim karasularımıza çekti, sizin tam yerinde teşebbüsünüzle, o da elleri başlarının arkasında teslim olmuş şekilde tutuklanmalarını sağladı."
Sipah askerleriyle yakından ilgilenen İmam Hamaney, her bir askeri tebrik ederek görevlerinde başarılarının devamı temennisinde bulundu.
İran iyi bir pazar olacak
TAV Grubu Üst Yöneticisi Şener, "İran'ın iyi bir pazar olacağını düşünüyorum" dedi.
TAV Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Sani Şener, "Yurt dışında, özellikle Orta Doğu'da büyük bir sıkıntımız yok" dedi.
Son dönemde yurt dışında kazandıkları ihalelerle uluslararası platformlarda adından söz ettiren TAV Grubu, milyar dolarlık ihaleleri başarıyla bitirerek Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde başarılı işlere imza atıyor.
Şener, yurt dışında, özellikle Orta Doğu'da büyük bir sıkıntıları bulunmadığına dikkati çekti.
Şener, "Önümüzdeki dönemde yurt dışında yeni projeler olacak mı? Ön hazırlıkları olan ihaleler var mı?" sorusunu ise "Yurt dışında bütün dünya pazarımız. Özellikle Güneydoğu Asya'da projeleri takip ediyoruz. Ancak yeni stratejimiz gereği biz servis şirketlerimizle de dikey büyüme yapacağımızdan dolayı, Kuzey Amerika ve Afrika'da da proje takip ediyoruz. İran'ın iyi bir pazar olacağını düşünüyorum" şeklinde cevapladı.
Türkiye, İran’daki yaptırımlar sonrası döneme hazırlanıyor
Başta Avrupa ülkeleri ve Çin olmak üzere dünyanın dört bir yanından İran pazarına başlatılan akından Türkiye'nin sahip olduğu avantajları değerlendirerek azami düzeyde pay alabilmesi için 2002 yılında kurulan Türkiye-İran İş Konseyinin de çalışmalarını yoğunlaştırdığı anlatılan açıklamada, Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Bilgin Aygül'ün katılımıyla her iki ülkenin ticari geçmişi, bugünü ve geleceğinin ele alındığı bir toplantı yapıldığı kaydedildi.
Açıklamada, 1980'li yıllarda İran'ın Avrupa ülkelerinden ithal ettiği malların nakliyesinde Trabzon limanı büyük yer tuttuğu anımsatılarak, zaman zaman yıllık 600 bin tona kadar ithal malın Trabzon limanına getirilerek buradan Gürbulak Sınır Kapısı üzerinden İran'a nakledildiği ifade edildi. İran'a yönelik ambargonun kalkmasının Trabzon'da heyecan uyandırdığı belirtilen açıklamada, Mart 2016'da Trabzon'da İran ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler konusunda bir toplantı yapılacağı bildirildi.
Diğer taraftan, Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Aygül de yaptığı açıklamada, İran'a ambargonun kalkması ile Türkiye-İran dış ticaretinin birkaç yıl içerisinde 20 milyar dolar artabileceğini ifade ederek, "2012'de 22 milyar dolar civarındaki İran dış ticaretimiz geçen yıl 12 milyar dolara kadar inmişti. Bu ülkeye uluslararası düzeyde uygulanan ambargonun kalkması ile sahip olduğumuz ulaşım, yakın komşuluk ve tarihten gelen dostluk avantajlarını kullanabilirsek İran ile ticaret hacmini kısa sürede 20 milyar dolar arttırabiliriz" dedi.
Türkiye'nin İran'dan başta petrol ve doğalgaz olmak üzere petrol ürünleri alımı yaptığını, Türkiye'nin ise bu ülkeye reel sanayi malları ve hizmet sektörü ile çok rahatlıkla girebileceğini hatırlatan Bilgin Aygül, iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması için araştırmalar yaptıklarını, işadamlarının da beklemeden bu ülkedeki yatırımlarını arttırmalarını beklediklerini sözlerine ekledi.
Velayet-94 adlı deniz tatbikatı başladı
İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Seyyari’nin açılışıyla Velayet-94 adlı askeri tatbikat başladı.
İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Halkla İlişkiler Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, bu tatbikat Fars Körfezi’nin kuzeyinden başlayarak Hürmüz Boğazı’na kadar uzayan bir alanda gerçekleşiyor.
Bu bağlamda bütün olasılıklar düşünülerek Deniz Kuvvetleri’nin tedarik birimleri de Hürmüzgan ve Sistan ve Belucistan eyaletlerinin güneyinde konuşlanarak göreve başladı.
İran'dan tatbikat alanına yaklaşan ABD gemisine uyarı
Hürmüz Boğazı'nda geniş kapsamlı bir askeri tatbikat başlatan İran Deniz Kuvvetleri’nin, tatbikat alanına yaklaşan ABD'ye ait bir savaş gemisini uyardığı bildirildi.MHA- İran’ın ‘Velayat 94’ adıyla bugün başlayan tatbikat, Hürmüz boğazının doğusu, Umman Denizi ve Hint Okyanusu’nun kuzeyini kapsayan 3 milyon kilometrekarelik geniş bir alanda sürdürülüyor.
İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Habibullah Seyyari, tatbikat sırasında ABD'ye ait bir savaş gemisinin tatbikat alanına yaklaştığını, yapılan uyarı üzerine alandan uzaklaştığını söyledi.
Hürmüz Boğazı’ndaki tatbikat bölgesine yaklaşan ABD donanma gemisinin, füze yüklü USS Monterey olduğu belirtildi. ABD Donanması’ndan yapılan açıklamada ise, İran’ın açıklaması ‘rutin’ olarak nitelendirildi.
İran, 12 Ocak’ta iki botla yanlışlıkla kendi karasularına giren 10 ABD askerini gözaltına almış ve daha sonra serbest bırakmıştı.
Çin Devlet Başkanının İslam İnkılabı Rehberi ile görüşmesi
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei Cumartesi öğleden sonra Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve beraberindeki heyeti kabulünde yaptığı konuşmada İran ve Çin halklarının çok eskiye dayanan ticani ve kültürel ilişkilerine temasla, İran halkı ve devletinin her zaman Çin gibi güvenilir bağımsız ülkelerle ilişkileri geliştirmek istediğini ve bu doğrultuda İran ve Çin cumhurbaşkanlarının 25 yıllık stratejik ilişki içinde olmak konusunda vardıkları anlaşmanın çok doğru ve hikmet içerikli olarak bildirdi.
Çin devlet başkanının "İpek Yolu"nun ihya edilmesi ve bu yol üzerinde bulunan ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi zaruretiyle ilgili açıklamasının tamamen mantıklı ve kabul edilir açıklama olduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, İran İslam cumhuriyetinin asla, İran aleyhindeki yaptırım yıllarında Çin'in işbirliğinde bulunmasını unutmayacağını söyledi.
İslam inkılâbı rehberi, 'enerji' meselesini dünyanın en önemli meselelerinden biri olarak nitelerken, İran'ın bölgede bağımsız tek ülke olarak enerji alanında bölgenin bazı ülkelerinin aksine güven verdiğini, hiçbir şekilde İran'ın enerji siyasetinin dış etkenlerin etkisinde kalmayacağını söyledi.
Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, başta Amerika olmak üzere bazı ülkelerin samimi olmayan tutumları ve sultacı siyasetlerine de işaretle, bu şartlarda bağımsız ülkelerin kendi aralarında işbirliklerini geliştirmeleri gerektiğini, İran ve Çin arasında imzalanan 25 yıllık işbirliği anlaşmasının bu doğrultuda olduğunu ve bunun ciddiyetle takip edilmesi ve yürürlüğe geçirilmesi gerektiğini söyledi.
İran kültüründe doğuya bakış ve eğilimi hatırlatan İslam inkılâbı rehberi Ayetullah Hamanei, batılıların hiçbir zaman İran halkının güvenini kazanamadıklarını belirtti.
İran'ın hiçbir zaman yaptırımlar döneminde Çin'in işbirliğini unutmayacağını ve 'Bir Bütün Çin'in İran İslam Cumhuriyetinin kesin ve ilkeli siyasetlerinden olduğunu söyledi.
Batılı ülkeler içerisinde Amerika'nın İran'a karşı siyasetlerinin daha düşmanca ve kötü olduğunu ve bu düşmanca siyasetlerin İran halkı ve yetkililerinin, bağımsız ülkelerle olan ilişkileri geliştirmeye yönelttiğini belirten İslam inkılâbı rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei konuşmasının devamında "Birleşik ve bir bütün Çin" meselesinin İran İslam Cumhuriyetinin kesin ve ilkeli siyasetlerinden olduğunu belirterek, "Maalesef bölgemiz batılıların yanlış siyasetleri, ayrıca İslam'dan yanlış ve sapık bir algı sonucu güvensizliğe sürüklenmiş olup bu yayılma tehlikesine sahiptir ve akıllı işbirliği sayesinde bunun engellenmesi gerekir" ifadesine yer verdi.
İslam inkılâbı rehberi, bazı bölge ülkelerini sapık düşüncelerin kaynağı olarak niteleyerek; ''batılıların da bu düşünce ve terörist gruplara karşı mücadele vermeleri gerekirken, Avrupa'da ve Amerika'da Müslümanlara saldırdıklarını ve onlara baskı uyguladıklarını hâlbuki teröristlerin tamamen sahih İslam düşüncesiyle ters olduklarını'' söyledi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında Amerikalılar ve batılıların bir takım terör örgütlerine ısrarla "İslam Devleti" lakabını vermelerini hatırlatarak, bunun müslümanlara karşı hakaret olduğunu ve sorunun çözümü yerine bu terör örgütlerinin takviyesine sebep olduklarını belirtti. Ayetullah Hamanei, Amerikalıların terörizmle mücadele koalisyonu oluşturdukları yolundaki iddialarına da değinerek, Amerikalıların tüm meselelerde aynı eğilim içinde olduklarını ve onların kesinlikle sadakatli davranmadıklarını söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının son bölümünde ise İran ve Çin arasında gerçekleşen Tahran görüşmelerinin sonuçlarının gerçek anlamda her iki taraf için de yararlı olduğunu bildirdi.
İslami İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin de hazır bulunduğu bu görüşmede Çin devlet başkanı Şi Cinping yaptığı konuşmada, İran'ı ziyaret etmekten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, İran halkı ve devletinin samimi duygularından ötürü teşekkürlerini bildirdi ve Çin ile İran arasındaki ikili işbirliğinin "karşılıklı çıkarlar" esasına dayalı olduğunu söyledi.
Çin Devlet Başkanı iki ülkenin geçmişte ipek yolu ile birbirine bağlandığına işaretle; İpek yolu'nu 'barış, ilerleme ve dostlukların simgesi' olarak niteledi ve ''İpek yolu üzerindeki ülkeler ticari alan başta olmak üzere her alanda işbirliklerini güçlendirmek suretiyle Amerika'nın bölgenin ekonomisini ve şartlarını bozmaya dayalı tutumunu önleyebilirler ve böylece kendi çıkarlarını savunabilirler'' dedi.
Bazı süper güçlerin kendi tekellerini ve "Ya Bizimlesin Veya Düşmanımızla" gibisinden orman kanununu dünyaya egemen kılmak istediklerini, ancak yeni ekonomilerin giderek güç kazanmasının onların tekelcilikte bulunma fırsatını ellerinden aldığını ve bağımsız devletlerin gelişmesi için iyi bir ortam ortaya çıkardığını belirten Çin devlet başkanı ayrıca İran'ın nükleer dosyasına desteği ve İran'ın da 'Birleşik Çin'e verdiği desteği, karşılıklı güven ve iki ülkenin bağımsız siyasetlerinin örnekleri olarak niteledi ve ''Çinlilerin yaptırım döneminde nasıl İran'ın yanında olduysa yaptırımların kalkmasından sonra da İran'la her alanda ilişkileri geliştirmekten yanalar' dedi.
Çin Devlet Başkanı ayrıca İslam inkılâbı rehberinin hekimane ve uzak görüşlü açıklamasına işaretle, bu ülke halkının ona karşı dostça ve samimi bakışının olduğunun söyledi.
Çin Devlet Başkanı ayrıca terörizmle mücadele ve karmaşık bölgesel meseleler karşısında İran ve Çin arasında yakın güvenlik işbirliğinin daha da artırılması için gerekli araç ve gereçlerin temin edilmesinin zaruri olduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Ruhani İtalyada
İtalya’ya giden Cumhurbaşkanı Ruhani İtalyan mevkidaşı Mattarella tarafından resmi törenle karşılandı.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin İtalyan mevkidaşı Sergio Mattarella tarafından resmi törenle karşılandı.
Törenin ardından birlikte basın mensuplarına görüntü veren iki cumhurbaşkanı daha sonra baş başa görüşmeye geçti.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, İtalya'nın ardından Fransa’yı da ziyaret edecektir
İran ve İtalya arasında 17 milyar Avroluk dev anlaşma
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin İtalya ziyareti sırasında 17 milyar Avroluk dev anlaşmalar yapıldı.
İran liderinin hedefinde bölgesel meseleleri görüşmenin yanı sıra, yabancı sermaye yatırımlarının yılda 50 milyar dolara ulaşmasını sağlayarak canlandırmak bulunuyor.
Pazartesi günü İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile Roma'da bir araya gelen Ruhani, akşam ise Başbakan Matteo Renzi tarafından Capitolini Müzeleri'nde ağırlandı.
İkili ve heyetlerarası görüşmelerin ardından iki ülke bakanları ve kurum temsilcileri, ticari, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve alt yapı gibi alanlardaki bazı anlaşmalara kameralar karşısında imza attı.
Dün imzalanan ve bugün de imzalanacak olanlarla birlikte İran ve İtalya arasındaki anlaşmaların 17 milyar Euro’ya ulaşacağı ve bunun henüz başlangıç olduğu kaydediliyor.
Ruhani ve Papa dünya ülkelerini barışa çağırdı
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İtalya ziyaretinin ikinci gününde Roma'nın merkezindeki Vatikan'da Papa Francis ile bir araya geldi.Ruhani, bu ziyaretin kendisi için büyük zevk olduğunu ifade ederken Papa'nın da ziyaretinden ötürü İran Cumhurbaşkanı’na teşekkür ederek, barış dileklerinde bulunduğu kaydedildi.
Vatikan'dan yapılan resmi açıklamaya göre, "samimi" bir ortamda görüşen iki liderin gündeminde, iyi bir seyir izleyen İran-Vatikan ilişkileri, İran'da Katolik Kilisesi'nin varlığı, Vatikan'ın İran'da insan onuru ve din özgürlüğü lehine girişimleri, ve bölgedeki diğer ülkelerle birlikte İran'ın, Ortadoğu'yu etkileyen sorunların siyasi çözümünde ve terörizm ile silah ticaretinin yayılmasıyla mücadeledeki önemli rolü vardı
İki liderin dinlerarası diyalog ile dini toplulukların, uzlaşma, hoşgörü ve barışın teşvikindeki sorumluluğunu ele aldığı belirtilirken, Ruhani'nin Papa'ya el yapımı bir kilim ile minyatür kitabı hediye ettiği, Papa'nın da Ruhani'ye üzerinde Aziz Martino figürü olan bir madalya vererek, bunun "kardeşlik simgesi" olduğunu söylediği aktarıldı.
Zarif: ABD'nin füze yaptırımları yasal değil
İslam cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, İran'ın füze programı aleyhindeki Amerikan yaptırımlarının yasal olmadığını bildirdi.
Davos'ta Associatedpers'in sorularını cevaplandıran İran İslam cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Amerikanın zorbalıklarının devam etmesini eleştirerek bu yaptırımların yasal olmadığını bildirdi.
Amerika'nın temel ilkeleri ayaklar altına aldığını hatırlatan Zarif, İran'ın füze programının tamanen savunma amaçlı v emeşru olduğunu bildirdi.
Amerika, nükleer yaptırımların kalkmasının hemen ardından İran'ın füze programlarını bahane ederek İran'la ilgili 11 özel ve tüzel kişi hakkında yaptırım kararı aldı.
ABD ile ilişkilerin iyileşmesinin geleceğinin çok uzak olduğunu ifade eden Zarif, ABD’nin güvensizliğe son vermek için adımlar atabileceğini ifade etti.
General Cevani:İran füze programını hızlandıracaktır
Mehr Haber Ajansı’na bir röportaj veren Yedullah Cevani, Amerika’nın İran’a karşı uyguladığı son yaptırımlara değinerek, “Füze denemesi gerekçesiyle ABD’nin uyguladığı yaptırımlar ülkemizin füze geliştirilmesi yönünde hiçbir etkisi yoktur. İran İslam Cumhuriyeti savunma gücünü artırmak amacıyla füze programını da hızlandıracaktır” dedi
General Cevani, “Geçenlerde de Amerika’nın İran füze programı yönünde uyguladığı yaptırımlar konusunda Cumhurbaşkanımız Savunma Bakanı’na bir mektup yazarak, füze programının ulaşılan seviyeden daha da hızlandırılmasını istedi” açıklamasında bulundu.
İran’ın geçmişte de benzer durumla karşı karşıya olduğunu ifade eden Yedullah Cevani, “Bundan önce da Amerika, nükleer programı gerekçesiyle İran’a karşı yaptırımlar uyguladı. Lakin Amerika İran’daki 20 bin santrifüj, birkaç ton zenginleştirilmiş uranyum ve %20 yakıt ile karşı karşıya kaldı” dedi.
General Cevani, son yıllarda da nükleer programı konusunda İran’ın büyük gelişmeler kaydettiğini belirterek, “İran nükleer programının askeri boyutlar kapsadığını göstermeye çalışan Batı ve özellikle de Amerika, füze programı yönünde de aynı politikayı izlemektedir” diye söyledi.
Ülkenin savunma gücü ve güvenliği ile ilgili konuların asla müzakere edilmeyeceğini bildiren General Cevani, “Yaptırım, baskı ve hiçbir durumda İran, füze programını durdurmayacaktır” şeklinde konuştu.
General, “ABD'nin bu tür yaptırımlar uygulaması KOEP’nin ihlali anlamına gelmektedir. Amerika asla güvenilir değildir. Çünkü daha önce bu ülke hiçbir gerekçeyle İran’a karşı yeni yaptırımlar uygulamamaya söz vermişti” dedi.
ABD’nin İran’a yönelik son tavrının ciddi bir şekilde yanıtlanması gerektiğini söyleyen General Cevani, sözlerinin sonunda da “Amerika, gelecekte de farklı gerekçelerle İran’a karşı yaptırımlar uygulayabilir. Diplomatlarımız bu konuda duyarlı olmalıdır” dedi.
Imam Hamanei; Amerika "Büyük Put"/Nükleer meselesindeki düşmanın asıl amacı
Amerikalıların asıl amaçları hususunda yetkilileri uyandıran İslam İnkılabı Rehberi, Amerika'yı "Büyük Put"a benzeterek, Ortadoğu'daki eylemlerinden dolayı Amerika'yı tanımak gerektiğini söyledi.
10. İslami Şura Meclisi ve 5. Rehberlik Uzmanlar Meclisi'nin seçim yetkilileri bu sabah İslam İnkılabı Rehneri Imam Hamenei tarafından kabul edildiler. Imam Hamanei bu görüşmede yaptığı konuşmasının ikinci bölümünde, Kapsamlı Ortak Eylem Planı dolaysıyla İran Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve nükleer müzakereci heyetine teşekkürlerini dile getirerek, İran İslam Cumhuriyeti'nin bütün istekleri yerine getirilmemesine karşın bu konudaki yetkililerinin çabalarını takdir etti.
Kapsamlı Oratk Eylem Planı'nın hataya geçmesiyle elde edilen sonucunu Amerika'nın lütfüne bağlayanları eleştiren İslam İnkılabı Rehberi, emperyalist çehresini makyaj yapmaya çalışan bazılarının bu hareketlerini çirkin ve tehlikeli bir girişim olarak değerlendirdi.
Imam Hamanei, ba hareketin mantıksızlığını açıklayarak, "Eğer kabadayı birisi sizi evinizden ve mallarınızdan zorla alıkoyar ve evinizden çıkartırsa, acaba bu onun zorbalığından mıdır? yoksa sizin çabalarınızın ve güğcünüzün sonucudur?"diye konuştu.
Başta dört nükleer şehitlerin ve İran milletinin dik duruşunun olmak üzere nükeerdeki bütün getiriler İran bilimadamlarının çabalarının sonucu olduğunun altını çizen İslam İnkılabı Rehberi, düşman bu gerçekler dolaysıyla geri adım attığını, bu sonuçların Amerikalıların lüftü olarak gösterilmesinin insafsızca olduğunu vurguladı.
Imam Seyyid Ali Hamanei, son zamanlarda Amerikalılar tarafından pervasızca dile getirilen sözlere istinat ederek, "Düşmanın amacı İran halkını kızdırarak sokaklara çekmekti, fakat İran milleti sabırla direnerek, düzen yetkilileri ile birlikte kendi onur ve iktidarlarını sergiledi. Bundan daha iyi sonuç elde edilebilmesine rağmen, mevcut güçler, fırsatlar ve imkanlarla önemli ve kaydedeğer bir iş başarılabildi"diye konuşmasına ekledi.
İslam İnkılabı Rehberi, Amerika'yı "Büyük Put"a ve batılı yandaşlarını emperyalist yanlıları olan "Put"a benzeterek, nükleer meselesindeki emperyalistin İran'a yönelik arttırdığı baskıların asıl amacını İran İslam Cumhuriyeti'nin gün gittikçe bölgede ve dünyada artan nüfuzunu sonlandırmak olduğunun altını çizdi.
Amerikalıların asıl amaçları hususunda yetkilileri uyandıran İslam İnkılabı Rehberi, Amerikalıların, zorbalık ve propaganda uygulamakla işlerini ilerletmek istediklerini vurgulayarak, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nı gözetleyen devlet yetkilileri ve KOEP heyetini, Amerikalıların düzenbazlığı karşısında dikkatli olmalarına çağırdı.
Imam Hamanei, bugünkü Amerika'nın, Bush ve Raygan döneminde takip ettiği İran karşırtı politikaların henüz devam ettirdiğini açıklayarak, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın Amerikalılar tarafından gerçek anlamda uygulanmasına yönelik yetkilileri dikkatli olmalarına çağırdı.
Konuşmasının diğer bölümünde Amerika'yı nitelik açısından değerlendiren İslam İnkılabı Rehberi, bugün Ortadoğu'da devam eden hadiselerden yola çıkarak, Amerikalıların yeni Ortadoğu şekillenme mahiyeti ortaya çıktığını, onların asıl Ortadoğu anlayışı, Ortadoğu savaşı, radikalizm, gericilik, mezhepsel ve iç savaşlar olduğunu kaydetti.
Rehber tavsiyede bulunarak, Amerika'yı bu gibi eylemlerinden tanımak gererktiğini konuşmasına ekledi.
Avusturyalı Siyasal Bilimci Vizer Rehber Hamaney’in Batılı Gençlere Yazdığı Mektubu Değerlendirdi
Avusturyalı siyasal bilimci Vibren Vizer, Tasnim Haber Ajansına verdiği röportajda İslam İnkılâbı Rehberi Hamaney’in batılı gençlere hitaben yazdığı son mektuba ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Ayetullah Hamaney, kaleme aldığı son mektubunda, batıda ve İslam ülkelerinde bulunan masum halkların karşı karşıya kaldıkları terörün gerçek karakterini ortaya koymuştur.”
İslam İnkılâbı Rehberi batılı gençlerden dünyanın neresinde olursa olsun terörizm ve baskıyı kınamalarını istemiştir
Vibren Vizer konuya ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü: “Rehber Ayetullah Hamaney’in yazdığı mektuba göre Müslümanlar batılı ülkelerden önce, terörizmin kurbanları olmuşlardır. Batılıların ve batılılar tarafından yönlendirilen uluslararası kuruluşların İsrail’in izlediği politikalar karşısında ikiyüzlü davranmalarının aksine Rehber Hamanei gençlerden bu tutumu değiştirmelerini ve her nerede olursa olsun terörizm ve baskıları kınamalarını istedi.”
Terörist grupların çoğu batılı ülkelerin istihbarat kuruluşları tarafından oluşturulmuştur
Vizer sözlerinin devamında; “El-Kaide ve IŞİD gibi terörist grupların çoğunun batı ülkeleri istihbarat teşkilatları tarafından oluşturulduğuna ve eğitildiğine inanıyorum. Aslında bu teşkilatlar, dünyada savaşların devam etmesi ve bütün ülkelerde özgürlüklerin ortadan kaldırılması görevini üstlenmişlerdir. Bu savaşlar, sahte gözyaşı döken bazı kuruluşlarla sınırsız irtibatı olan büyük ticari şirketlerin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilmektedir” şeklinde konuştu.
IŞİD Amerika’nın dünyada bölgelerinde savaşı tetikleme stratejisinin bir parçasıdır
Sözlerinin sonunda; Amerika ve bazı batı ülkelerinin IŞİD terör örgütünün oluşturulmasında ve silahlandırılmasındaki rolüne de değinen Vibren Vizer şöyle konuştu: “Terör örgütlerinin tamamının Amerika ve müttefiklerinin mümkün olan tüm bölgelerde uygulamaya çalıştığı savaşı tetikleme stratejilerinin bir parçası olduğuna şüphe yoktur. Nitekim Amerika’nın müttefikleri geçmişte bu grupları açıkça veya gizlice silahlandırılıyor ve onlara mali destek veriyordu.”
İmam Hamaney'den Çok Önemli Uyarılar/ ABD’nin Yalanlarına ve İhanetlerine Karşı Uyanık Olunmalı
İmam Hamaney, nükleer antlaşma ve kaldırılan ambargolar hakkında Cumhurbaşkanı Ruhani'ye çok önemli uyarılarda bulundu.
İran İslam İnkılabi Lideri İmam Hamaney, ambargoların kaldırılması nedeniyle İran halkının mutluluğunu paylaştığını belirtirken bir yandan da ihtiyatı elden vermemeyi öğütledi.
Yürütülen nükleer müzakerelerde İran'ı temsil eden yetkilileri, düşmanın geri çekilmesinde rol oynayan devlet yetkililerini ve ambargo sürecinde büyük direniş gösteren İran halkına teşekkür eden İmam Hamaney, Cumhurbaşkanı Ruhani'ye hitaben yazdığı mektupta şu ifadeleri kullandı:
"Bismillahir Rahmanir Rahim
Sayın Cumhurbaşkanı Dr. Ruhani
Selam ve tahhiyatle
İran halkının yaptırımlar karşısında gösterdiği direniş ve bu önemli sanayinin geliştirilmesi doğrultusunda nükleer bilim adamları ve müzakerecilerin yorulmak bilmeyen çabaları sayesinde bazıları İran halkıyla düşmanlık etmekle bile tanınan karşı tarafların geri çekilmek ve zalimce yaptırımların bir bölümünü kaldırmak zorunda kaldığından dolayı memnuniyetimi ifade ediyor, şahsınız, müzakere heyeti ve Sayın Bakan ve tüm bu hususta yardımda bulunanlara teşşekürlerimi iletiyorum. Şahsınızdan şu konulara dikkat etmenizi istiyorum:
Birinci: Karşı tarafın da taahhütlerine bağlı kalması konusunda dikkatli olunuz. Amerikan yetkililerin son iki üç gün içerisinde yaptığı açıklamalar şüphe uyandırmaktadır.
İkincisi: Ülkedeki ekonomik sorunların çözüm yolunun direniş ekonomisi doğrultusunda olan düşünceye dayalı kesintisiz çabalara bağlı olduğu konusunda hükümet yetkililerini izah ediniz. Ülke ekonomisin geliştirilmesi ve halkın geçim şartları için sırf yaptırımların kaldırılması yeterli değil.
Üçüncüsü: Bu anlaşmadan elde edilenlerin pahası ağır olmuştur. Bu gerçeği inkar etmeye ve bu anlaşmayı Batı’ya borçlu göstermeye çalışan yazılar ve açıklamalar İran halkının kamuoyuyla sadık değildir.
Dördüncüsü: Bu kadar kazanım da direnişle zorba ve mustekbir cephe karşısında elede edilmiştir. Biz bunu İran İslam Cumhuriyeti gelişmeleri ve olaylarında büyük bir ders olarak bilmeliyiz.
Beşinci de: Bu konu ve diğer konularda mustekbir hükümetler özellikle de Amerika’nın verdiği sözleri tutmaması konusunda gaflet etmeyiniz.
Siz ve ülkenin diğer yetkililerine de başarılar dilerim
Seyyid Ali Hamanei