کارگر

کارگر

Cuma, 12 Haziran 2015 10:48

İşte ABD’nin gerçek yüzü

İnsanlığa ihanet eden ABD’nin gerçek yüzü bu işte…
Terörist İsrail politikasında ikiyüzlü ve çelişkili açıklamalar sergileyen ABD’nin Siyonizme tam destek verdiğinden şüphe yok. İsrail’i ziyaret eden ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey, Siyonist İsrail ordusuna büyük övgüler düzdü. Irkçı Netanyahu da, “Amerikan halkı, askerleri ve hükümetinden daha iyi bir dostumuz yok” dedi.

Terörist İsrail politikasında ikiyüzlü ve çelişkili açıklamalar sergileyen ABD’nin siyonizme tam destek verdiğinde şüphe yok. İsrail’i ziyaret eden ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey, Siyonist İsrail ordusuna büyük övgüler düzdü. Irkçı Netanyahu da, “Amerikan halkı, askerleri ve hükümetinden daha iyi bir dostumuz yok” dedi.

ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey ile Kudüs’te bir araya gelen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Dempsey’e hitaben, “Siz çok iyi bir dost ve Amerikan-İsrail ilişkilerinin önemli bir savunucusu oldunuz. Bunun için minnettarız” ifadesini kullandı.

Dünyadaki ve Ortadoğu’daki Amerikan askeri işgalinin genişlediğine dikkat çeken Netanyahu, “Amerikan halkı, askerleri ve hükümetinden daha iyi bir dostumuz yok. Siz sadece ABD için değil, aynı zamanda özgürlük (!) için savaşıyorsunuz” dedi.

ABD Terörist Ordu İle Gurur Duyuyor

Kendileri için “en önemli hediyenin” İsrail ordusu ile geliştirdikleri “dostluk” olduğunu ifade eden ABD Genelkurmay Başkanı Dempsey ise “Onlarla (İsrail ordusu) gurur duyduğunuzu biliyorum. Biz de onlarla gurur duyuyoruz” ifadesini kullandı. Dempsey, İsrail’e, İran ile nükleer anlaşmaya varılsın ya da varılmasın, “potansiyel düşmanlara karşı askeri hattın korunacağı” güvencesini vermişti.

Nükleer Müzakerelere Siber Saldırı

Rus siber güvenlik şirketi Kaspersky, İran’la nükleer müzakerelerin yürütüldüğü otellerin siber saldırılara maruz kaldığını açıkladı. Şu ana kadarki “en usta, gizemli ve güçlü tehdit” denilen saldırıların arkasında İsrail’in olduğu iddia edildi. Şirket tarafından yapılan açıklamada, otellerin sistemlerini hedef alan kötü amaçlı yazılımların çok karmaşık olduğu, bu kadar sofistike bir saldırının ancak bir devlet sponsorluğunda yapılabileceği belirtildi. İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Tzipi Hotovely ise, siber casusluk saldırılarının arkasında İsrail’in olduğu iddialarını yalanladı.

Hotovely, haberleri “temelsiz” olarak nitelendirdi ve “Bundan çok daha önemli olan, neticede kendimizi İran nükleer şemsiyesi ile karşı karşıya bulacağımız kötü bir anlaşmayı engellemektir” ifadesini kullandı.

milligazete

Perşembe, 11 Haziran 2015 10:41

Nasrallah'ın Dilinden İmam Hamaney

Bu yıl ikincisi düzenlenen 'İmam Hamaney, İçtihat ve Yenilik' başlıklı konferansta konuşan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, 'Taklit merci, kendi döneminde yaşayan fakihler arasından en âlim ve en bilgilisi olmak zorundadır' ifadelerini kullandı.

Seyyid Hasan Nasrallah'ın konuşmasında öne çıkanlar;

"Ayetullah Hamaney, İslam Cumhuriyeti'nin rehberi ve Veliyyi Emri Müslimin'dir. Bu makamın belirli bir çerçevesi ve şartları vardır. Cesaret, tarihi geçmişe hâkimiyet, geniş siyasi bilgi, farklı toplum ve siyasetleri tanıma, dost ve düşmanı tanıyabilme, fırsatlardan gerektiği gibi istifade etme vb. sıfatlar bu makamın gerekliliklerinden bazılarıdır.

İmam Humeyni'nin vefatından sonra rehberlik görevini üstlenen Ayetullah Hamaney, tüm bu vasıflara sahiptir. Ayetullah Hamaney, İslam Cumhuriyeti aleyhine başlatılan tüm propaganda ve yaptırımlara karşı durmayı başarmıştır. Hatta bu baskı ve yaptırımları fırsata dönüştürmüştür. Bu fırsatlar, İslam Cumhuriyeti'ni bölgenin dinamiklerinden biri hale getirdi. Bugün tüm dünya bu gerçeği görüyor ve itiraf ediyor. İslam Cumhuriyeti her alanda kendini daha da geliştirmeye devam diyor.

Tüm bunlar Ayetullah Hamaney'in şahsiyetinden yansıyan bazı detaylardır. Biz, Ayetullah Hamaney’i, sözlerine amel eden, karşılaştığımız her konuda söylem ve beyanatlarıyla yol gösteren biri olarak tanıdık.

Ayetullah Hamaney büyük bir İslami düşünürdür. Bu nedenle onun bu boyutunun daha çok tanınması gerekir. O, günümüzün en büyük müçtehitlerinden birisidir. Bölgeye yönelik yaptığı siyasi analizlerle insanları kendine celp eden, zalimlerin aklının sınırlarını zorlayan bir rehberdir.

Ayetullah Hamaney’in gençlik yıllarında kültürel ve fikirsel alanlarda geniş çaplı çalışmaları vardı. Farklı tarihlere ve tarihi şahsiyetlere, edebiyat ve şiire alakası vardı. Hem Şia'nın hem de Ehlisünnet'in tanınmış simalarına ait kitapları mütalaa ederdi.

Kitaba karşı olan sevgisinden asla vazgeçmemiştir. Hatta Tahran'da düzenlenen uluslararası kitap fuarına karşı aşırı bir ilgisi ve hassasiyeti vardır. Farklı yayınevlerine ait stantları gezer, kitap satışları hakkında bilgi alır. Yazarlar ve mütercimlerle sohbet eder. Hiç bir lider bu tür işlere birkaç saat ayırmazken Ayetullah Hamaney, her yıl kitap fuarını ziyaret eder. Ama bu ziyaret, gösteriş amaçlı değil aksine insanları özellikle de gençleri bu gibi yerlere katılımını sağlamak, onları teşvik etmek içindir.

Yıl içerisinde toplumun çeşitli tabakalarıyla bir araya gelir. Üniversite öğrencileri, doktorlar, öğretmenler, işçiler gibi farklı alanlardan insanlarla bire bir görüşür. Onların sorunlarını dinler, çalışmaları hakkında bilgi edinir, görüş alış verişinde bulunur. Bu görüşmeler insanın hem fikri hem de kültürel alanlarda farklı donanımlara sahip olmasını sağlar. Hiçbir ülke lideri direk olarak insanlarla bu şekilde irtibata geçmek için vakit ayırmaz. Halkın sorun ve sıkıntılarını birinci ağızdan dinlemez.

Şahsi faaliyet ve çalışmalarına ilaveten Ayetullah Hamaney'i diğer liderlerden ayrıcalıklı kılan, onu eşsiz bir düşünüre dönüştüren en önemli etken, gençler ve ilmi merkezlerle yüz yüze görüşmeler yapmasıdır. Ayetullah Hamaney hayalleri değil gerçekleri yaşayan ve sorunları iyi bilen bir şahsiyettir.

Ayetullah Hamaney, Müslümanların karşılaştığı her soruna açık ve net çözüm yolları sunan bir yol göstericidir. Kullandığı dil, günümüz insanının anladığı tarzdadır. Sadece ülke yöneticileri ve siyasi kimliğe sahip insanlarla görüştüğünde bilimsel ve diplomatik dilini kullanır. Güçlü bir hitabete sahiptir. Fikri temaları, terimsel kalıplara dökerek muhatabın konuyu daha iyi ve daha çabuk kavramasını sağlar.

Ayetullah Hamaney, bir fakih olarak söz söyleyeceği zaman İslami metinleri doğru anlayan, konumsal sınıflandırma yapabilen ve anlatmak istediklerini insanlara doğru aktaran bir müçtehit olarak boy gösterir. Bir fikir adamı fakih unvanıyla söz söyleyeceği zaman, cümleleri sağlam ve muhkem olur.

Ayetullah Hamaney'i farklı kılan bir diğer özelliği, baskılara boyun eğmeyen asalet ve özgürlükten yana olan ruhudur. İslam Cumhuriyeti'ne karşı uygulanan yaptırımlar karşısından bazıları İslam'ın asli ve değişmez dinamiklerine yönelik bakış açılarında sapmalar ve hafife almalar yaşarken Ayetullah Hamaney, hiçbir surette İslam'ın özü ile oynanamayacağı ispat etmiştir.

Bizlerin Ayetullah Hamaney'i tanıması ve tanıtması gerekir. İnsanlar taklit mercilerine, İslam ümmeti bir öndere muhtaçtır. Düşmanın tehdit ve planları karşısında ümmeti uyandıracak, hidayet edecek bir rehbere ihtiyaç vardır.

Siyasi ve ekonomik sorunları halletmek yeterli değil, asıl mesele düşünebilmektir. Müslümanlardan isteğim; düşünür ve fikir adamlarının çok az olduğu dönemde bu İslami düşünürden (Ayetullah Hamaney) istifade etmeleridir. Hatta Müslüman olmayanlar bile onun beyanat ve yazılarını mütalaa etmelidir."

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, ABD-İsrail ve müttefiki ülkelerin kurduğu ve desteklediği IŞİD’in dün Lübnan’ın Bekaa iline bağlı Baalbek bölgesinde Hizbullah’a ait mekanlara saldırması sonucu bu örgütle savaşın fiilen başladığını söyledi.


Beyrut’ta düzenlenen bir konferansta konuşan Nasrallah, “IŞİD’in, Baalbek bölgesinde Hizbullah’a ait mekanlara saldırmasıyla aramızda savaş fiilen başlamıştır. Cesurca savaşan Hizbullah güçleri onlarca IŞİD militanını öldürüp, onlarcasını da yaralamıştır. Savaşı IŞİD başlattı ama biz bitireceğiz” dedi.

Lübnan sınırlarında yok olana kadar IŞİD’e karşı savaşın devam edeceğini ifade eden Nasrallah, “Savaşçılarımız Kalamun bölgesinde de Nusra Cephesi’ne karşı önemli başarılar elde etti. Lübnan’ın Arsal kenti sınırındaki bölgede ise ilerleme katettiler” diye konuştu.

Amerika’nın varsa bir gücü bunu döktüğü kanlardan, kazdığı kabirlerden ve yaptığı hıyanetlerden dolayı kazandığını belirten Ayetullah Cevad Amuli, bu ülkeye karşı durmak için istikamet ve direniş göstererek elindeki silahın alınması gerektiğini dile getirdi.

Resa Haber Ajansı'nın bildirdiğine göre, Kum Eyaleti Tıp Camiası Merkez Konseyi üyeleriyle görüşen  Ayetullah Cevad Amuli, uyuyan ve ölü insanları diriltmek için İslam dünyasında yaşanan olaylara işaretle şöyle dedi: Gafil insanlar iki kısımdır; bir kısmı gaflet nedeniyle uyuyan insanlar gibidirler ama diğer bir kısımda vardır ki gafletleri yüzünden ölü gibi olmuşlardır. Bazı olaylar uyuyanları uyandırır. İslam’ın ilk yıllarında insanlar ölüydü ama İslam dini halkın arasına hayatı getirdi.

İnsan hayatını birkaç kısma ayıran Ayatullah Cevad Amuli, şunları belirtti: Hayat birkaç kısımdır; birincisi, bitkisel hayattır ki insan beslenir, büyür ve çoğalır; ikincisi, hayvani hayat şeklidir ki insanı sorumluluk almaya ve duyarlılığa zorlar; ve üçüncüsü de İslam ve Kur'an’ın bahşettiği hayattır ki bunların ötesindedir; oda insani hayattır.

Seçkin Kur'an-ı Kerim müfessiri devamla şöyle dedi: İnsan hayatı belli birkaç evreye ayrılır; insan hayatının ilk evresi, ergenlik ve gençlik evresidir, insan bu evrede bilfiil bitkisel/nebati hayata sahip olurken bilkuvve/potansiyel olarak ta hayvani hayata sahiptir. ikinci evre, insanın bilfiil yada aktüel olarak hayvani hayata sahip olduğu evredir, insan bu dönemde ailesinin ve etrafındakilerin sorumluluğunu üstlenir ancak onun insani hayatı henüz bilkuvve halindedir.

Ayetullah Cevad Amuli, kendi sorumluluk alanını korumayan insanı hayvandan daha aşağı olarak niteleyen Kur'an-ı Kerim’in buyruğuna işaret ederek, “İnsanın kendi hayatının hayvani evresinde bir takım ödevleri ve sorumlulukları vardır; söz konusu ödevler insan ve hayvanlar arasında müşterektir. Bir hayvanın gayet güzel yerine getirdiği ödevleri yerine getirmeyen bir insan, Kur'an’ın deyişiyle hayvandan da daha zelildir” dedi.

Hıyanet ve ihmalkarlık en kötü sıfatlardandır

Görev başında yapılan hıyaneti bazı insanların en çirkin özelliklerinden sayan Ayetullah Cevad Amuli, şunları hatırlattı: Bir hayvanı eğittiğimizde, görev alanıyla ilgili her hangi bir hıyanet yapmaz ancak bazen öyle insanlar var ki sahip oldukları sorumluluğa karşı görevlerini gerektiği gibi yerine getirmiyorlar. Bu insanlar, hayvandan da daha kötüdür.

Bazen insanların sadece insani bir kılıkta göründüklerini belirten ahlak üstadı, şöyle dedi: İnsanları üç yolla tanıyabiliriz; birincisi şu ki kendimiz mana ehli olalım ve batini bir göze sahip olalım; ikincisi şu ki Enbiyalar'dan ve Ehl-i Beyt’ten (a) olalım; ve bizim için anlaşılır olan üçüncü yol da şu ki insanların hakiki özünü açıklayan Kur'an-ı Kerim’in ayetlerine dikkat edelim.

İslami yönetimde yapılan hıyaneti insani hayatın ve insani özün dışında tanımlayan Ayetullah Cevad Amuli, “İslam düzeninde hıyanet eden ve sahip olduğu sorumluluğa karşı ihmalkarlık yapan bir kimse değil sadece insani hayatından uzaklaşmış olur belki hayvanlardan da daha aşağı olmuş olur” ifadesinde bulundu.

Amerika karşı direniş, bu ülkenin kof gücünü yok edecektir.

Sözlerinin devamında Amerika gibi bazı dünya güçlerinin kötü bir sicile sahip olduğunu belirten Ayetullah Cevadi Amuli, “Eğer Amerika’nın bir gücü varsa, parlak geçmişinden dolayı değildir belki döktüğü kanların, kazdığı kabirlerin ve yaptığı hıyanetlerin bir sonucudur. Parlak bir geçmişi olmayan bu ülkeye karşı istikamet ve direniş gösterilerek elindeki güç silahı alınmalıdır” diye açıkladı.

İran’ın Amerika’ya karşı kararlı bir şekilde direnen ülkelere yaptığı yardımları bu ülkenin kof gücünü zayıflatmanın yolu olarak değerlendiren seçkin Kur'an müfessiri, “Amerika gibi bir ülkeye karşı durmak gerekir. İran, nakit yardımlar yoluyla ve kısmen de insani yardımlar yaparak Amerika’nın cani gücünün yok edilmesinde büyük bir adım atabilir” dedi.

İnsani ruhun yokluğunu dünyadaki cinayetlerin nedeni olarak açıklayan ahlak üstadı, şöyle söyledi: Eğer insani hayat olmazsa ve insanlık ölürse ülkeler birbirine girer yada bir araya gelip İran gibi bilinçli ve teyakkuz halinde olan bir ülkeye saldırırlar.

Ülkenin onurunu korumayı toplumun canlı oluşunun belirtilerinden biri olarak değerlendiren Ayetullah Cevadi Amuli, şunları hatırlattı: Onurlu olmak, kendi sözlerine bağlı kalmak demektir, İran’ın İslam İnkılabı'ndan sonraki geçmişine ve İran ile Irak arasında yapılan anlaşmaya baktığımızda İran gibi bir toplumun şerefli ve onurlu davranışını görmekteyiz ki verdiği taahhütlere karşı asla hata yapmamıştır.

İslam İnkılabı vesilesiyle İran milletinin dirildiğini açıklayan Ayetullah Cevad Amuli, “Eğer İran halkı zulme karşı duruyorsa ve taahhütlerine bağlı kalıyorsa bu, İran’ı dirilten İslam İnkılabı'nın bereketi sayesinde olmuştur ve inkılabın sancağını korumak için Kur'an’a ve Eimme-i Ethar’a (a) dayanmamız gerektiğini bilmemiz gerekir” ifadesinde bulundu.

İslam İnkılabı'nın ve İran milletinin taahhütlerine olan bağlılığına değinen Ayetullah Cevad Amuli, şöyle dedi: İran müzakerelerde güvence sağlamıştır ve bunun kanıtlanması için İslam İnkılabı'nın kendi taahhütlerine karşı geçmişteki sicili gösterilebilir. İran’ın taahhütlerine bağlılığı dünya için kanıtlanmıştır. Buda, Müslümanlar'ın onuru ve uyanışı nedeniyle İslam ve Kur'an’ın İran milletine verdiği hediyedir.

Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı General Selami, “Amerikalılar dünyanın güvenliği ve kalkınmasıyla ilgili süslü sözler söylüyorlar ama bizim en azılı düşmanlarımızdır” dedi.  


İran Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı General Hüseyin Selami, İmam Hüseyin (a.s) Üniversitesinde düzenlenen Kalıcı Güvenlik Konferansında yaptığı konuşmada, kalkınmış ve muktedir küresel rejimlerin müptezel konuları, filmleri ve ideleri yayma teknolojisine sahip olduklarına temas ederek, “Bu rejimler dünyanın ahlaki sistemini çökertme niyetindeler ve böylece dünyayı güvensizliğe doğru sürüklemek istiyorlar” dedi.

Devamın, “Büyük güçlerin askeri gücü haddinden fazla dünyada yayıldığında siyasi barbarlığa ve ilahi değerleri ayaklar altına almaya yönelerek kendi sonlarını hazırladıklarını ve bu mantığın da Amerikan mantığı olduğunu” belirten General Selami,  Amerika’nın İran düşmanlığına işaret ederek, “Dünyada güvenliğin ve kalkınmanın iddiasında olanlar Amerikalılardır, onlar dünya güvenliği ve kalkınması konusunda süslü sözler söylüyorlar fakat bizim en azılı düşmanlarımızdır” açıklamasında bulundu.

Hava kuvvetleri komutanlığı döneminde İslam İnkılabı Rehberiyle yaptığı bir görüşmeye değinen General Selami, şöyle konuştu: Rehberliğin füzelerin dikkati konusunda altını çizdiği noktalar, tekniksel olmak ziyade siyasi ve itikadi noktalardı. Oysa düşmanlarımız için insanlar bir önem ifade etmiyor ve onların dikkate ihtiyacı yoktur. Rehberlik o sırada, ‘bizim sistemimizde nükleer silaha yer yoktur’ vurgusunu yapmıştı.

İslam’ın misliyle mukabele etmek için belirlediği çerçeveye değinen General Selami, “Günümüzde en büyük güvenlik tehlikesinin, düşmana ait düşüncelerin, inançların, olgu ve modellerin zihnimize, kalbimize ve inançlarımıza nüfuz etme olasılığı olduğunu” söyledi.

Konuşmasının devamında, İran’ın 5+1 ile yaptığı müzakerelere değinen General Selami, “Bu gün müzakerelerin sahnesi, onlara karşı zihinlerimizi teslim etme sahnesidir ve onlar bu şekilde hedeflerine varmayı istiyorlar” vurgusunda bulundu. Düşmanın bizi ulusal kimliğimizden uzaklaştırarak kimliksizleştirmek istediğini dile getiren General Selami, ‘zihinlerin ve gönüllerin iç yapısını sağlamlaştırmayı hedeflemeliyiz’ dedi.

Devrim Muhafızları Komutan Yardımcısı, son olarak “Dışarıda kabiliyetleri geliştirerek ve örgütsel birimleri genişletmek suretiyle güvenliğimizin düşman tarafından hedef alınmasını önlemeliyiz” açıklamasında bulundu. 

Pazar, 07 Haziran 2015 18:34

İnsanlık Onu Tanımaya Muhtaç

Bir kaç gün sonra Hz İsa’nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece bir arada oturmuş, Noel i kutluyorduk. Aniden kapı çalındı . Babam kapıya doğru gitti ve bende peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu . Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve bunlar Ayetullah Humeyni’den küçük bir hediye.
 
 Şüphesiz bazı şahsiyetler tarihe iz bırakır ve insanlığa kurtuluş sunar. Onlar tarihi yazar yürünmesi gereken yolun işaretlerini sunar onlar yok oluşu değil var oluşu simgeler. Var oldukça varoluş şüphesiz bu çağın müstesna şahsiyeti Ruhullah Uzma Humeyni’dir.

Üç haziran madden aramızda ayrıldığı gün olsa da onun bıraktığı yolu devam ederek onun ulaştığı kemalata ulaşma çabası aynı tazelikle devam etmekte. Ve düşman aynı hınçla onun devrimine saldırmakta.

İmam Humeyni’nin tanınmaması için tüm çabalar sarf edilmekte semavi müjdeleyici ve kurtucuların mesajını taşıyan bu örnek şahsiyet insan olabilmenin ve Muhammed’in ahlak ve erdemlerinin her şeyden üstün her çağda yaşanılır olduğunu bize şahsının örnekliğinde göstermiştir.

İmam Humeyni ne söylüyorsa onu yaşıyor kendisi ne yaşıyorsa onu halka onu öğütlüyordu.

Yani mevlananın değimiyle o olduğu gibiydi ve göründüğü gibiydi.

O Peygamberi Ekremi yeniden hatırlatmış ve ondan oluşunu ispatlamıştır. Peygamberi ahlakı yirminci yüz yıllın insanına bir rahmet olarak aktarmıştır.

O İslam’ın komadaki na’şının defin hazırlığını yapan düşmanın bu arzusunu ebediyen sonlandırmış, bu hayali dahi onlardan almıştır. O Rabbin ona bağış ettiği ismin hakkını vermiş, Ruhullah olmanın izzet ve zaferine erişmiştir.

Kuran 20. yüzyılda onu dillinden yeniden tabir olmuş peygamberin ince ahlakı yeniden hayat bulmuş o evrensel kurtuluşu işaretle tüm mustazaflara yolu göstermiş.

Zalimlerin zulmüne boyun eğmeyen İmam Hüseyin olmuştur, mazlumun milleti sorulmaz diyen İmam Hüseyin’in din anlayışını yeniden sunmuştur.

Eğer Müslüman değilseniz bari insan olun. Ehl-i Beytin pak evladı Feyziyenin feyizi olmuştur halife seçilmiş Ademin kimliğini oluşturmuştur.

Sürgünün acık adresi onu aşkın doruğuna eriştirmiş hicretle muhteşem dönüşü gerçekleştirmiş, o Allah için ayağa kalmanın zaferini ümmete bağış etmiştir Şüphesiz siz Allah’ın dinine yardım ederseniz oda size yardım eder eğer müstekbirler İslam’ı sürekli karalayıp savunma konumunda bırakmasaydı şüphesiz özünde nur olan insanlık bu çehrede Hz İbrahim, Hz Musa, Hz. İsa ve Hz Muhammed’i ve onun mesajını görüp duyardı.

Dünya cennete döner yaşadığımız bu zülüm ve despotluğa duçar olmazdık Dünya bu ferece açılmış kapıyı kabul edip oradan girmedikçe tanıdığını iddia ettiği kutsallara ulaşamaz .

Eğer insanlık onu tanısaydı sıratı müstakimdeki Şeytana kanmazdı, cansız putları değil canlı putları kıran bu İbrahim’e minetar olurdu.

Zira o ikame olunmuş namazdı onlar gaybe inanırlar ve namazı ikame ederler.

Son olarak İmam’la komşuluk şerefine erişmiş imamı tanımakta şartlandırılmamış İnsani gözlerle bakan ve onun çehresinde hakkı gören genç komşusundan İmam’ı tanıyalım, zira hayele sığmayan nice tarif ve bilgi görmekle şuhud olur.

İmam’ın son sürgün yeri Fransa’dır, Paris yakınındaki Neauphle - Le Chateau kasabasıdır, İmam’ın dışardaki son soğuk kışıdır.

İran’da kitleler milyonlar olarak şahlık rejimine karşı ayağa kalkmış ve bu küçük kasabada İmam’ın orda bulunmasından dolayı nasibini almıştı.

Dünyanın dört bir yanından İmam’ın sevenleri, meraklılar ve gazetecileri akınına uğramıştı, gürültülü kalabalık bir kasabaya dönüşmüştü. Bu genç komşu Lousin, İmam’ı aracısız görme şansına erişen şöyle der:

Bir gün babam eve geldiğinde öfkeli bir şekilde ceketini çıkardı ve koltuğa yaslanarak şöyle dedi: Bu yıl şansım hiçte iyi gitmedi bir yandan firmanın iflası ve öte yandan kasabamızın kalabalık hali. Annem de bunun üzerine merak etmeyin Ayetullah Humeyni’nin bir kaç güne kadar İran’a döneceği söyleniyor, Şah devrildi devrilecek o zaman buralar sakinleşir dedi.

Annemle babamın bu konuşmalarından sonra komşumuz olan o ruhani adamı daha çok merak ettim İran’ın dini liderini görmeye karar verdim, dışarı çıkıp onun oturduğu evin yanına gittim.

Gazetecilerle birlikte bahçe kapısının açılmasını bekledim .Sonra açıldı ve onlarla birlikte bende içeri girdim.

Yaşlı bir din adamı ağır başlı ve sakin bir halde oturmuş konuşuyordu .Heybeti kendini Allah yoluna adamış büyük insanları andırıyordu .Bir saatlik sürenin nasıl geçtiğini anlayamadım.

Büyük bir hayret içinde eve döndüm ve babama Hz Mesih gibi birini görmek ister misin diye sordum ve eğer sende İmam Humeyni’yi görecek olsan benim taşıdığım duygunun aynısını taşırsın dedim.

Babam beni ciddiye almadı alaylı bir gülümsemeyle ne fark eder O da nihayetinde diğer papazlar gibidir. Fakat sonunda Babamı ikna ettim ve ertesi gün ikimiz birlikte İmam Humeyni’yi ziyarete gittik.

Onun zaman konusundaki titizliği ilginçti ve dikkatlerimizden kaçmamıştı, tam zamanında geldi. Herkes Ona saygı göstermek için ayağa kalktı ve oda konuşmaya başladı . Biraz sonra babamın yüzüne baktım, can ı gönülden dinliyordu, gözleri parlıyordu babamın öfkesi kaybolmuştu.

Bir kaç gün sonra Hz İsa’nın doğum günüydü. Hepimiz evde ailece bir arada oturmuş, Noel i kutluyorduk.

Aniden kapı çalındı . Babam kapıya doğru gitti ve bende peşinden gittim. Kapıda elinde bir demet çiçek ile bir kutu tatlı taşıyan biri duruyordu . Selam verdikten sonra çiçek ve tatlıyı babama uzattı ve bunlar Ayetullah Humeyni’den küçük bir hediye. Hz İsa (a.s) doğum yıl dönümü münasebetinden dolayı tebriklerini iletmek istediler ve kasabada bulunuşundan dolayı sizleri rahatsız edebileceğini düşündüğü için sizlerden özür dilemek istediler dedi.

Babam şaşkınlıktan sapsarı olmuştu hiç konuşmadan odasına çekildi. Sanki içinde bir şeyler kırılmış gibiydi, gözleri yaşla doldu .

Babam bu denli şefkat ve sevgiye şaşırmıştı.

Bir gün önceki sinirli ve ruhsuz adam babam, duygu yüklü bir insan olmuş ve çocuk gibi ağlıyordu.

Kevser Şimşek

Welayetnews

Bismillahirrahmanirrahim

İnsanlık tarihi sona doğru ilerledikçe, yaratılışın hedefi olan Rububiyeti tamamen yeryüzüne hakim kılacak Mehdeviyet daha bir mana kazanmaktadır. Tarihin felsefesi ve insanların varacağı son nokta Mehdilik ile hayata geçmiş olacakatır.

Hz. Mehdi’nin (af) gaybet aleminden zuhur etmesi insanlık tarihinin son dönüm noktası olacak ve insanlık kemale ulaşacaktır. Hz. Ali (a.s), O hazretin zuhuru hakkında şöyle buyuruyor: “İnsanlar, hidayeti bırakıp heva ve heveslerine uyunca, Kur’an’ı kendi reylerine uydurunca İmam, heva ve hevesi giderir; yerine hidayeti getirir; halkın reylerini boşlar, Kur’an hükmünü icraya başlar.” Nehc-ul Belağa, Hutbe /138

İnsanlık tarihinde birçok dönüm noktası olmuş toplumların hareket seyri değişmiştir. Peygamberler insanları hidayete doğru yönlendirerek toplumun hareketini tekamüle doğru değiştirirken, şeytani güçler toplumların hareket yönünü heva ve hevese çevirerek şirk, zülüm ve cehalete doğru sürüklemişlerdir.

Hz. Mehdi’nin (af) zuhuru insanlık tarihinin yönünü değiştirecek son dönüm noktası ve aşaması olacaktır. Yerüzünü, zülüm ve fesad ile dolduktan sonra adalet ile dolduracaktır. Yani ilahi adalet tamamen yeryüzüne hakim olacaktır.

İlahi evrensel adalet projesi, dinin hakim kılınmasıyla yeryüzüne tamamen hakim kılınacaktır.

Ayetullah C.Amuli tarihin seyrini olumlu ve olumsuz yönde değiştiren düşünce akımını beyan ettikten sonra şöyle diyor: “ Hz. Mehdi’nin (af) zuhuru, beşer toplumunun seyrini dünyanın tamamında Allah’a ( hidayet edecek) yönlendirecek evrensel dönüm noktasıdır.” Ayetullah C.Amuli/ İmam Mehdiyi Mevcudu Mevud S.230

Hz. Mehdi’nin (af) Zuhur alametleri

Allah’ın, “Adalet devletinin bütün dünyaya hakim kılma projesinin” gerçekleşme alametleri Mehdilik inancında önemli bir konuma sahiptir. Bu alametler zuhurun yakınlaşması ve zuhur dönemindeki şahsiyetleri tanımasına ışık tutmaktadır. Bu alametlerin beyan edilmesi insanlar için ilahi bir lütuftur; çünkü bu alemetleri bilmek insanların, kaderlerini tayin edecek zuhura kendilerini hazırlamalarında yardımcı olacaktır.

Bu alametlerden biri de Yemani’nın kıyamıdır.

Yemani hakkında detaylı ve doyurucu bilgi sunmak malesef mümkün değildir. Bir taraftan Yemani hakkında yeterli rivayet olmaması ve diğer taraftan rivayetlerin konuyu üstü kapalı ve rumuzlu beyan etmesi Yemani hakkında net bilgi vermeyi zorlaştırıyor.

Rivayetlerde onun hakkında şifreli/üstükapalı bilgi verilmesinin sebeplerinden biri, onun canını korumak ve düşmanların onu tanımasını engellemektir. Bundan dolayı onun ismi, sıfatları ve özellikler açıkca beyan edilmemiştir.

Kesin zuhur alametlerinden birisi Yemani’nin çıkışı/kıyamıdır. Yemani diye bir şahsın ortaya çıkacağı ve zuhurda önemli bir rol oynayacağı belirtilmektedir. Yemani’nin varlığı ve Hz. Mehdi’nın zuhur alametlerinden olduğunda şüphe yoktur ve rivayetlerle sabittir.

İmam Sadık (a.s) buyuruyor: “Kaim’in kıyamından önce 5 alamet zuhur öncesi alametlerindendir; Yemani’nin çıkışı, Sufyani’nin çıkışı, gökyüzünden yükselecek ses, Nefs-i Zekiyyenin şehid edilmesi, yerin Sufyaninin ordusunu  yutması.” Kemal-ud Din İtmamun Nimet. C.2, S.649

İmam Sadık (as) buyuruyor: “Sufyani’nin çıkışı, Yemani’nin kıyamı, Seyyid Horasani üçü de bir yılda bir ayda ve bir günde ortaya çıkacaklardır; tesbih taneleri gibi bir biri ardına geleceklerdir. Hz. Mehdi’nın zuhurunun eşiğinde hiç bir bayrak, Yemani’nin bayrağından daha çok hidayete götüren değildir, çünkü o hakka davet edecektir.”

Yemani’nin açacağı bayrak, hidayet bayrağı ve sağlam olacaktır. Bütün insanları hz. Mehdi’ye (af) davet edecektir.  “…..Yemani kıyam ettigi zaman insanlara ve her bir müslümana silah satışı yasaklanacak haram edilecek (tahrim edilecek).”

İmam Bakır (a.s) :“O kıyam edince siz de onunla birlikte kıyam edin, çünkü hidayet bayrağını gördükten sonra ondan yüz çevirmek müslüman için caiz değildir. Kim Yemani’nın kıyamına katılmaktan kaçınırsa (ondan yüz çevirirse) ateş ehlinden olacaktır, çünkü o hakka davet edecektir.” (Gaybet-i Numani S.255, Bab 14, H.6-13 / Doğumundan Zuhuruna İmam Mehdi- S.557/ Allame Kazvini)

Yemani kimdir?

Yemani, hz. Ali (as) dostlarından ve şialarından insanları hakka ve adalete davet edecek bir şahıstır. Yemani, İmam Zeynelabidin’in (a.s) oğlu Zeyd’in soyundandır. İmam Sadık (as), bir rivayette amcası Zeyd’in torunlarından birinin kıyamının, hz. Mehdi’nin (af) zuhurunun almetlerinden olduğunu beyan etmiştir.

Zurare’t ibn-i A’yan’ın İmam Sadık’tan (a.s) naklettiği bir rivayette Yemani’nin Sufyani ile aynı zamanda ortaya çıkacaklarını ve Yemani’nin beyaz bayrak ile kıyam edeceğini beyan etmektedir. “Sufyani’nı ortaya çıkışı ile Yemen’den, Yemani’nin beyaz bayrak ile kıyamı aynı günde, aynı ayda ve aynı yılda gerçekleşecektir”. ( Kifayet ul Muhtedi, Mir Levhi Musevi Sebzivari S.644-7, Hadis.39)

Rivayetlerde Yemani’den övgü ile söz ediliyor ve hak üzere olduğu için yanında yer alınmasının gerekliliği vurgulanıyor.

Yemani, Yemen’de ortaya çıkacaktır. Yemani’nın asıl düşmanı, bütün himmet ve mücadelesi Ali şialarını katletmek olan ve bundan dolayı Irak ve Suriye’yi kana bulayacak olan Sufyani olacaktır ve Sufyani ile savaşmak için Irak’a doğru hareket edecektir.

Nakledilen rivayetlerin manasında bir gizlilik bulunmuyor sadece bu rivayetlere konu olayların vuku bulacak zamanını tesbit edip tatbik etme konusunda sorun vardır.

Günümüzde Yemen’de meydana gelen olaylar, bu ilahi müjdenin gerçekleşmesi için bir ön hazırlık olarak değerlendirilebilir mi acaba?

Yemen’deki beyaz bayraklı inkılabçıların saf ve temiz hareketleri ilahi pojenin gerçekleşme zamanının yaklaştığının habercisi olabilir mi? Kesin bir söz söylenemez, ama düşünmeye değer doğrusu.

Allah bizlere hidayet bayrağının altında bulunmayı nasip etsin.

Sabahattin Türkyılmaz

Pazar, 07 Haziran 2015 13:01

Dünyayı şaşırtacağız

Önümüzdeki günlerde Suriye’de yapacaklarımız dünyayı şaşırtacak

Londra’da yayın yapan El Kuds el Arabi gazetesinin IRIB’den naklettiğine göre Kasım Süleymani “Dünya bizim ve Suriye ordusu önderliğinin önümüzdeki günler için hazırladığı şeye çok şaşıracak” şeklinde konuştu.
İslam Devrimi Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani bu hafta sonu Lazkiye civarındaki cephe hatlarına sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi.

 Londra’da yayın yapan El Kuds el Arabi gazetesinin IRIB’den naklettiğine göre Kasım Süleymani “Dünya bizim ve Suriye ordusu önderliğinin önümüzdeki günler için hazırladığı şeye çok şaşıracak” şeklinde konuştu.

 Gazetenin bildirdiğine göre General Süleymani ziyaretini Fetih Ordusu ile temas noktasında olan Jourin ile başlattı. İlçe Lazkiye’nin 40 km doğusunda yer alıyor.

 Suriye yönetimine ve Hizbullah’a yakın bazı sitelerin bildirdiğine göreyse General Süleymani bu gizli ziyaretinde Suriye ordusunun önde gelen komuta kademesi, cephe komutanları ve Hizbullah’tan yetkililerle bir araya geldi ve cepheye yansıtılacak bir anlaşma üzerinde görüş birliğine varıldı.

 Öte yandan İran’da yayın yapan ve Devrim Muhafızlarına yakın olan bir sitede (yalasarat.com) de “İran’ın kuşatma altında olan Şam’ı rahatlatmak için 50 bin kişilik motorize olmayan bir piyade gücünü en kısa zamanda Suriye’ye sokmasının gerekli olduğuna” vurguda bulunan bir analizin yayınlanması dikkat çekti. Al Arabiya gibi Suud yanlısı sitelerde bu analizin İran’ın Suriye stratejisini değiştirdiğine işaret olduğu yorumları yapılıyor. 

 

medyasafak

Pazar, 07 Haziran 2015 12:56

ABD uçakları Irak ordusunu vurdu

IŞİD'e karşı operasyonlarda sağlam bir netice alamayan ABD birlikleri, yanlışlıkla olduğunu iddia ettikleri Irak askerlerini vurdu.
 
 Amerika öncülüğndeki Uluslararası koalisyona ait savaş uçaklarının, Felluce'de askeri bir karargahı "yanlışlıkla" vurduğu ve 5 güvenlik görevlisinin öldüğü bildirildi.

Düzenlenen saldırıda ölen 5 güvenlik görevlisinin yanısıra 7 güvenlik görevlisinin de yaralandığı gelen haberler arasında.

Irak ordu kaynaklarından alınan bilgiye göre, uluslararası koalisyona ait savaş uçakları, Felluce'nin 10 kilometre güneydoğusunda bulunan askeri bir karargaha hava saldırısı düzenledi.

Koalisyon uçaklarının bölgeyi "yanlışlıkla" vurduğunu tahmin ettiklerini ifade eden kaynaklar, söz konusu saldırıda, ordu Haşd eş-Şabi güçlerinden 5 kişinin hayatını kaybettiğini, 7 kişinin yaralandığını belirtti. Saldırıda 5 askeri aracın imha edildiği ve bölgede bulunan çok sayıda binada hasar oluştuğu aktarıldı.

Irak'ta ordu ve polisin yanı sıra Şii gönüllülerden oluşan Haşd eş-Şabi ve aşiret güçleri terör örgütü IŞİD'e karşı birlikte mücadele veriyor. ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon da bu güçlere hava desteği sağlıyor.

Pazar, 07 Haziran 2015 12:50

SON HÜCCETE…..

Mevlam ayrılığın zor gelecek bana ayrılık vakti gelmeden sana müjdelerimiz var bu güzel doğumunda;Senin yokluğunda senin gelişine zemin hazırlayan evlatların bu gün her yerde zaferden zafere koşmaktadırlar, senin ayak seslerini kafirlerin kalplerine bir bir yazmaktadırlar..
 
Yeryüzü daralmıştı gönül aynasında ruhu daralmıştı karanlıklar içinde,söylemeliydi konuşmalıydı kuyularla, içindekileri sayıp dökmeliydi bir munacaat havasında tam bu düşünce ile şaşkın dolaşırken bir ses fısıldadı kulaklarına kuyuların sahibi seni beklemekteydi seher vakti esen rüzgar esintisi ile…

Çıkar ayakkabını ve gir derin kuyulara…

İçinde kopan fırtınalarla basamak basamak inmekteydi yükseldiğini fark etmeden bir başka alemde yürüyordu sanki zihninde tasarlamış dı konuşacaklarını gözleri nemli ve uykusuz bir şekilde süzüldü birden taa en derinlere…Tam da o esnada kalbindekiler dilinde idi etrafını kontrol etmeden süzülmüşdü bir kenara’’’’ ilk sözcük’’’’….. ‘’Neredesin’’

Yaklaş dendi ona tamda karşısından, bu ses çok manalı ve derindi çok hüzünlü ve kederliydi kendini unutturacak kadarda etkiliydi…

Bir anda bu denli ses ruhunu okşamış ve bu çağırma samimiyetin en son derecesini göstermiş di kendisine kalbinden diline dökülen sözcükler bir anda silinmiş di tüm benliğinden, ve merakını sese doğru yöneltmiş di şimdi bomboşdu gönlü ve karanlıktan seçemiyordu merakına merak katıyordu bu sesin etkisi ile kuyuya neden indiğini bile düşünmeden…

Bütün madde bir anda manaya bürünmüşdü fena makamı hasıl olunca bekada zaman durmuşdu..Güneşin ne işi vardı dipsiz kuyularda ve anladı artık O da ceddi Ali (a.s) gibi yalnız ve kimsesizdi…

Ve Mevlası ile başladı Münacata…….

Mevlam bilirim kalemim senden habersiz seni yazmaya cüret edemez gayb da olan senden haberde veremez lakin izin ver kutsal vadiye Şahid olalım…Çıplak ayakla ile girilen ve birçok mucizeyle çıkılan alemini tanıyalım günahkar bedenlerimiz bize sunacağın abı hayat ile belki sukunet bulur…

Avare olmuş gönüllere sığınak senin Ruhundur, nerede olduğunu bilmeden faydalanırız senin ışığından, sen ise bulut arkasında değilsin ama hicap perdeleri var aramızda bir engel olarak, haddimiz değil masumiyetine tefsir sözü söylemek, zira sen kendini tanıt ki biz tevilde yanlışa sapmayalım…

Senin kutlu doğumun üzerimize bir nimet iken bizlerin senden uzaklaşmaması için kalbini bizden gizleme gönlünü bize daraltma daraltma ki intizarını hakkıyla bekleyelim…

Mevlam uzaktan ışığa el tutanlar gibi şaşkınız yakını seninle görebilmek için duana muhtacız…

Mevlam incitmekten korkduğumuz narin kalbini bizden saklama yoksa karanlıkda boğuluruz…

Mevlam kelimelerim yetersiz senin yüce şahsiyetin karşısında sen kendini bize tanıtki cahil aklımız saçmalamaktan vazgeçip tüm benliğini sana teslim etsin…

Şimdi söyle bize söyleki bu dağınıklık ve perişan halimiz senin rengine bürünsün, seni hangi gönüllerde bulalım bulupta teselli olalım sözlerin bittiği yerdemi,byoksa kırılan gönüllerdemi, ayak izlerine hangi harabelerde rastlayalım, hangi açın hangi çıplağın yanında seninle olalım, adını kendine zikr etmiş hangi abiden soralım, intizarın bizi yorgun düşürmüşken bakide mi yoksa Samarradamı seni bulalım!!

Yoksa yeri belli olmayan beli ısınan bir annenin kabrindemi!!!

Söyle bize ey Mevlam söyleki; acıların yaşandığı coğrafyalarda senin adın ve zikrin ile büyüyen çocuklar devrim ruhunu dağlara yazsınlar, kızıl kana boyanmış laleler seninle tekrar dirilip tekrar kana boyansın..

Söyle bize ey Mevlam söyleki; bir dava inancını kuşanmış geceleri uykusuz nöbetler tutan aşıkların Zülfikar kalemi ile senin için bütün sessizlikleri bütün rahatlıkları rahatsız etsin…

Mevlam ayrılığın zor gelecek bana ayrılık vakti gelmeden sana müjdelerimiz var bu güzel doğumunda;Senin yokluğunda senin gelişine zemin hazırlayan evlatların bu gün her yerde zaferden zafere koşmaktadırlar, senin ayak seslerini kafirlerin kalplerine bir bir yazmaktadırlar..

Mevlam artık gönlünü ferah tut bugün kızıl laleler ölümü saadet bilmekte zalimlerle yaşamayı alçaklık bilmektedirler..Şimdi bir ses yükseliyor arşa zalimler tek tek yıkılmaktadır senin şahsında…

Selam olsun doğduğun güne yaşadığın güne ve tekrar dirileceğin güne...

Murat Avci