
کارگر
İsrail'in Katliamında 123. Gün; 100 Bine Yakın Kişi Şehit Edildi, Yaralandı ve Kayboldu
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre, Siyonist İsrail'in 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 27 bin 478 kişi şehit edildi, 66 bin 835 Filistinli de yaralandı.
Açıklamada, hala enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğunu ancak işgalci İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı ifade edildi.
Öte yandan Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana bombaladığı Gazze Şeridi'nde 100 bine yakın kişinin öldürüldüğü, yaralandığı veya kaybolduğunu belirtti.
Lazzarini, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada Gazze nüfusunun yüzde 80'inden fazlasının yerinden edildiğine dikkati çekti.
Gazze'de 17 bin çocuğun korumasız kaldığı ya da ailesinden ayrıldığına işaret eden Lazzarini, şunları kaydetti: "4 ay süren savaşta Gazze'de 100 bine yakın insan öldürüldü, yaralandı veya şu anda kayıp. Bu nüfusun yaklaşık yüzde 5’ine tekabül ediyor. Bunun şehrinizde veya ülkenizde ne anlama geldiğini kolaylıkla anlayabilirsiniz."
Lazzarini, Gazze'de çatışmaların devam ettiğini vurgulayarak "Savaş hız kesmeden devam ediyor ancak kazanan olmayacak. Yalnızca acı, sefalet ve keder olacak. Ateşkesin vakti geldi. Gazze'deki, İsrail'deki, bölgenin başka yerlerindeki ve ötesindeki insanların iyiliği için farklı bir yola ihtiyaç var." değerlendirmesinde bulundu.
İsrail, Gazze'ye Giden BM Yardım Tırını Hedef Aldı
Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), bir BM yardım tırının İsrail Deniz Kuvvetleri tarafından hedef alındığını bildirdi.
IRNA'nın bildirdiğine göre, Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), yerel saatle Pazartesi günü şunu belirtti: Bombalama ve ateş altında insani yardım ulaştıramayız.
UNRWA şunu açıkladı: Gazze'nin kuzeyi de dahil her yerde güvenli ve sürdürülebilir insani erişim zorunludur.
UNRWA'nın belirttiğine göre bu tır, hedef alındığında Gazze Şeridi'nin kuzeyine gönderilmek üzere gıda yüklemek için bekliyordu.
Netanyahu Katliama Doymadı; Saldırılar Aylarca Sürecek
Likud Partisi’nin Siyonist İsrail Meclisi’ndeki (Knesset) haftalık toplantısında konuşan işgalci rejim Başbakanı Binyamin Netanyahu, 7 Ekim’den bu yana işgalci İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik saldırılara ilişkin açıklamalarda bulundu.
Netanyahu, "Amacımız Hamas'a karşı kesin bir zafer. Hamas lider kadrosunu öldüreceğiz, bu nedenle Gazze Şeridi'nin her bölgesinde aktif olmaya devam etmeliyiz." ifadelerini kullandı.
Hamas’ın lider kadrosu öldürülmeden saldırılarının nihayete ermemesi gerektiğini savunan Netanyahu, "Savaş o zamandan önce bitmemeli ancak yıllar değil, aylar sürecek." dedi.
Times of Israel gazetesinin haberinde, Gazze Şeridi'nde esir tutulanların yakınlarının Likud Partisi haftalık toplantısına alınmadığı belirtildi.
Haberde, düzenli olarak aylardır Knesset’te esirlerin serbest bırakılması için lobi yürüten esir yakınlarının, haftalardır toplantıya girmek için çabaladıkları aktarıldı.
Kızıldeniz’de İngiliz Gemisi Hedef Alındı
Yemen'e düzenlenen hava saldırılarına katılan İngiltere’nin bugün Kızıldeniz'deki bir kargo gemisi hedef alındı.
İngiltere Deniz Ticaret Merkezi (UKMTO), olayın batı Yemen'deki el-Hudeyde limanının yaklaşık 57 mil batısında meydana geldiğini bildirdi.
İngiltere’nin Embry Deniz Güvenlik Şirketi, bir İngiliz kargo gemisinin İHA tarafından vurulduğunu bildirdi. Söz konusu firma bu gemide herhangi bir hasarın olmadığını iddia etti.
Henüz bu saldırının sorumluluğunu üstlenen olmadı ancak son gelişmelere ve olaylara dayanarak, bu misilleme operasyonunu Yemen ordusunun gerçekleştirmiş olması muhtemel gibi görünüyor.
Yemen ordusu defalarca Siyonistlerin Gazze'deki suç ve cinayetlerini durdurmak amacıyla sadece İsrail gemilerini veya işgal altındaki topraklara giden gemileri hedef alacaklarını ve bunu engelleyen her ülkenin, Yemen silahlı kuvvetlerinin İHA ve füze saldırılarının hedefi olacağını açıkladı.
11 Ocak'ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kızıldeniz'deki saldırılara ilişkin ABD ve Japonya'nın Yemen'e karşı önerdiği kararı onayladı. Bu karar 11 lehte oy ve Rusya, Çin ve Cezayir'in 4 çekimser oyuyla kabul edildi. Bu karar, Yemen'in saldırı ve misilleme operasyonlarına karşı İsrail rejimine yardım etmek ve bu Arap ülkesine denizden ve yakın üslerden hava saldırıları düzenlemek için ABD ve İngiltere'ye yeşil ışık yaktı.
Geçtiğimiz birkaç gün içinde Saada, Hudeyde, Bayda ve San’a eyaletleri ABD koalisyonunun saldırılarının hedefi oldu. Ancak Yemen ordusu bu saldırılara her defasında misilleme yaptı ve bu hafta iki İngiliz gemisi hedef alındı. Yemen Ulusal Kurtuluş Hükümeti, saldırıların durdurulmasının Gazze'ye yönelik savaşın durdurulmasına bağlı olduğunu söyledi.
Ensarullah’tan Kızıldeniz'de Operasyon Açıklaması
Yemen Silahlı Kuvvetleri sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, bu sabah yaptığı açıklamada, “Mazlum Filistin halkına yönelik zulme ve ülkemize yönelik Amerikan-İngiliz saldırganlığına cavap olarak, Yemen Silahlı Kuvvetleri'nin Deniz Kuvvetleri, Kızıldeniz'de iki askeri operasyon gerçekleştirdi” dedi.
Yahya Seri, iki gemiden biri olan Star Nasia'nın Amerika Birleşik Devletleri'ne, Morning Tide adlı diğer geminin ise İngiltere’ye olduğunu söyledi.
Kızıldeniz'deki bu iki geminin uygun deniz füzeleriyle isabetli bir şekilde hedef alındığını bildiren Yahya Seri açıklamasına şu şekilde devam etti: "Yemen Silahlı Kuvvetleri, saldırılara karşı meşru cevap hakkı olarak ve Yemen'in ve onun mücadeleci halkının savunulması kapsamında, Kızıldeniz ve Arap Denizi'ndeki Amerikan ve İngiliz hedeflerinin hepsine karşı daha nitelikli askeri operasyonlar gerçekleştirecektir."
Tuğgeneral Yahya Seri açıklamasının sonunda şunları vurguladı: “Yemen Silahlı Kuvvetleri’nin, Gazze’deki Filistin halkına yönelik abluka kaldırılana ve saldırılar durana kadar İsrail seyrüseferine ve işgal altındaki Filistin limanlarına giden gemilere karşı Kızıldeniz ve Arap Denizi'ndeki askeri operasyonları devam edecektir.”
Bu bağlamda, Birleşik Krallık Deniz Ticareti Operasyonları (UKMTO), bu sabah, Yemen'deki Hudeyde limanının yaklaşık 57 deniz mili batısında, Kızıldeniz'de bir olay meydana geldiğini duyurdu. İngiliz deniz güvenlik şirketi Ambrey de bir İngiliz kargo gemisinin insansız hava aracı tarafından vurulduğunu söyledi./ydh
ABD ve İngiltere Yemen’i Bombalamaya Devam Ediyor
ABD ve İngiliz kuvvetlerinin, ülkenin batısındaki Kızıldeniz sahilinde bulunan Hudeyde kentine saldırı düzenlediğini duyurdu.
El-Mesire haber sitesinin bildirdiğine göre, ABD ve İngiltere, Hudeyde kentindeki El-Kesib bölgesine saldırı düzenledi.
Saldırının sonuçlarına ilişkin bilgi verilmezken, ABD ve İngiltere'den de henüz açıklama yapılmadı.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre ise hava saldırıları Hudeyde Limanı'na bakan Ard el-Ahlam Bahçesi yakınlarındaki Husilerin kontrolündeki bir bölgede yoğunlaştı.
İmam Musa Kazım kimdir?
İmam Kâzım diye ünlenen Musa bin Cafer veya İmam Musa Kazım (Safer 7, H.128, Medine- Recep 25, 183 H. Bağdat) On İki İmam'ın yedincisidir. İmam Kâzım (a.s) Ebva'da (Mekke ve Medine arasında) bir yerde dünyaya geldi.
Ehl-i Beyt'in yedinci İmamı İmam Musa Kazım (a.s) Hicri Kameri 148 - 183
Değerli babası İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şehadetinin ardından imamet makamına erişti. İmameti hicri 148 yılından 183 yılına kadar yani 35 yıl sürdü. Hicretin 183. yılında Recep ayının yirmi beşinde Bağdat’ta Sindi b. Şahik hapishanesinde, zamanın zalim yönetimi tarafından zehirlenerek şehit edildi.
Ehl-i Sünnet'in büyük ulemalarından İbn Hacer Heytemi (ö. 974) İmam Musa Kâzım’ın (a.s) ahlâkî özellikleri hakkında şöyle yazmaktadır: Onda olan çok bağışlama ve hoşgörüden dolayı ona “Kâzım” denilmiştir. Iraklılar arasında “Babu Kazai’l Havaic İndellah” (Allah katındaki hacetler kapısı) diye ünlüydü. Zamanının en abidi, en bilgini ve bağışta bulunanıydı.” Denildiğine göre 37 çocuğu olmuştur. En meşhur çocukları İmam Rıza (a.s), Ahmed b. Musa, Hamza b. Musa, Muhammed b. Musa’dır. En meşhur kızı ise Hz. Fatıma Masume’dir.
Nesep, Künye ve Lakapları
Annesinin adı, Hamide Berberiyye’dir. Künyeleri: Ebu İbrahim, Ebü’l Hasan, Ebu Ali’dir. Şeyh Müfid’in dediğine göre İmam Musa (a.s), “Abd-ı Salih” (Salih kul) diye tanınmıştır ve “Kâzım” diye anlatılmaktadır. Meşhur künyeleri: Ebü’l Hasan el-Evvel veya Ebü’l Hasan el-Mazi’dir. Züht ve ibadetinin çokluğundan “Salih kul” diye meşhur olmuştur. Zalimlerin zulmü ve hasetçilerin hasedi karşısında öfkesini yenerek sabır gösterdiği için kendisine “Kâzım” denilmekteydi. Şialar arasında “Babü’l Havaic” (Hacetler kapısı) diye ünlüdür.
Doğumu ve Şehadeti
İmam Musa Kâzım (a.s) hicretin 128 veya 129’unda Safer ayının 7’sinde Ebva’da (Mekke ve Medine arasındaki bölgede) dünyaya geldi. Bazıları da Medine’de dünyaya geldiğini belirtmiştir. İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadeti 25 Recep 183’te Bağdat’ta meydana gelmiştir. Orta boylu, nur yüzlü, buğday tenli olup gür ve siyah renkli sakalı vardı. Şeyh Saduk’un naklettiğine göre yüzüğünün üzerinde “Hasbiyallah” (Allah bana yeter) yazılıydı. Başka bir rivayette ise “el-Mülkü lillahi vahde” (Mülk tek olan Allah’ındır) yazılıydı. Şeyh Müfid şöyle yazmaktadır: İmam Musa (a.s) en abid, en fakih, en çok bağışta bulunan ve insanların en üstünüydü.”
İmamet
Babası İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şehadetinin ardından hicretin 148. yılında Şiaların imamet görevini üstlendi. İmamet süresi 35 yıldır. Her ne kadar İmam Cafer Sadık (a.s) Abbasi halifesinin İmam’ı (a.s) öldürmek için tezgâhladığı komployu ortadan kaldırmak için halifenin de aralarında olduğu beş kişiyi kendisi için vasi tayin etmiş olsa da gerçek Şialar İmam Musa Kâzım’ın (a.s) imametini kabul etmişlerdir.
Çağdaşı Halifeler
İmam Musa Kâzım (a.s) kendi imameti döneminde Abbasî halifelerinden dördüyle aynı zamanda olmuştur:
Mensur Devaneki (Hükümeti: H. 136-158)
Mehdî (Hükümeti: H.158-169)
Hadi (Hükümeti: H.169-170)
Harun Reşit (Hükümeti: 170-193)
Şiaların Bölünmesi
Bazı Şialar, İmam Cafer Sadık (a.s) daha hayatta iken oğlu İsmail’in imametine inanmaktaydılar! Kendisi İmam Cafer Sadık (a.s) hayatta iken ölmesine rağmen ölümüne inanmamış ve onu aynı şekilde imam olarak kabul etmişlerdir. İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şehadetinin ardından bir grup İsmail’in yaşamından ümidini kesmiş ve onun oğlu “Muhammed b. İsmail”in imam olduğuna inanmışlardır. Bu fırka İsmailiyye diye meşhurdur. Bazıları ise İmam Cafer Sadık’ın (a.s) şehadetinden sonra Abdullah b. Eftah’ı takip etmiş ve ona tabi olmuşlardır. Bu gruba ise “Eftahiyye” denilmektedir. İmamın (a.s) asrında ortaya çıkan bir diğer fırka ise Navus adlı bir kişiyi takip eden “Navusiyye” fırkasıdır. İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadetinin ardından, İmam Rıza’nın (a.s) imametine inanmayan bazıları, İmam Musa Kâzım’ın (a.s) imametinde sabit kalmışlardır. Bu kişiler İmam Kâzım’ın Mehdi ve kaim olduğuna inandıklarından “Vakıfiyye” diye anılmaktadırlar. Mehdiyet ve kaimiyet akımı, Şiaların temel ilkelerindendir ve Masumların (a.s) hadislerinden esinlenilerek elde edilmiştir. Kaim ve Mehdi adlı birisi Hz. Muhammed’in (s.a.a) neslinden gelerek dünyayı adaletle dolduracaktır.
İmam Kâzım Dönemindeki Şii Kıyamlar
Hüseyin b. Ali b. Hasan b. Hasan b. Ali b. Ebu Talib’in Abbasîlere karşı başlattığı kıyam başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu kıyamın adı Şehit Fehh kıyamı diye meşhurdur. Her ne kadar İmam (a.s) kıyam emri vermemiş olsa da kıyamın şekillenmesinden haberdardı ve Hüseyin b. Ali ile irtibat halindeydi. Naaşı, cihadı ve şehadeti hakkındaki buyrukları, İmamın (a.s) Şehit Fehh’ın kıyamından haberdar dolduğunu ortaya koymaktadır. Alevi seyyidlerinin gerçekleştirdiği diğer kıyamlar ise Yahya b. Abdullah ve İdris b. Abdullah’ın kıyamlarıdır.
Tutuklanması ve Hapse Atılması
İmam Kâzım’ın (a.s) tutuklanmasının nedeni hakkında farklı görüşler nakledilmiştir ki bunlar İmam Kâzım’ın (a.s) Şiaların yanındaki güçlü konum ve makamını ortaya koymaktadır. İmam Kâzım (a.s) iki kere Harun Reşit’in emriyle hapse atılmıştır. Birinci zindan hayatının ne kadar sürdüğü bilinmemektedir, ancak İmamın şehadetine neden olan ikinci zindan hayatı 179 ile 183 yılları arasında gerçekleşmiştir. Tarih yazarlarının rivayetlerine göre İmam'ın (a.s) Hârûn tarafından tutuklanmasının sebebi, Yahya b. Bermeki veya İmam'ın yeğenlerinden birinin İmam Kâzım’ı (a.s) kıskandığı için Harun Reşit’in yanında iftira atması ve İmam aleyhinde propaganda yapmasıdır. Elbette İmam'ın (a.s) defalarca tutuklanmasının asıl sebebi Abbasî halifelerinin İmamet makamının Müslümanlar arasında kuvvetlenerek onların hilafetini zayıflatacağı endişesiydi. Bazı Şiaların İmam'ın takiyye yapmaları için emir vermesine rağmen, bu emre uymayarak değişik yerlerde başka mezhep mensupları ile tartışma yapmaları, İmam Kâzım’ın (a.s) tutuklanmasında etkili olan faktörlerdendir. Çünkü Şiaların bu tartışmaları ve sahip oldukları keskin deliller ve güçlü mantık, halifelerin konumunu zayıflatıyordu. Casuslar tarafından halifelere rapor edilen bu olaylar da onları endişelendiriyordu. Harun Reşit, İmam Musa Kâzım’ı (a.s) hicretin 179. yılında Medine’de tutukladı. İmam (a.s), zilhicce ayının 7’sinde İsa b. Cafer zindanı diye meşhur olan Basra’daki zindana atıldı. Daha sonra imamı Bağdat’taki Fazıl b. Rebi’ zindanına intikal ettirdiler. Fazıl b. Yahya ve Sindi b. Şahik zindanları İmamın (a.s) ömrünün sonuna kadar yaşadığı zindanlardır.
Şehadeti Nasıl Gerçekleşmiştir
İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadeti hicretin 183. yılında Recep ayının 25’inde Bağdat’ta Sindi zindanında gerçekleşmiştir. İmam Musa Kâzım’ın (a.s) şehadetinin ardından Sindi, İmamın naşını Bağdat köprüsü üzerinde yere bırakarak İmamın doğal yollardan öldüğünü insanlara ilan ettirmiştir. İmam Kâzım’ın (a.s) nasıl şehit olduğuna dair farklı görüşler ileri sürülmüştür. Tarihçi yazarların birçoğu İmamın (a.s) zehirletilerek şehit edildiğine inanmaktadır. Tarihçilerin çoğuna göre İmam (a.s) Yahya b. Halit ve Sindi b. Şahik tarafından zehirletilerek şehit edilmiştir. Ancak bazı yazarlar ise şöyle demiştir: Halıya sarılmış ve boğularak şehit edilmiştir. Bir grup ise dökme kurşun hazırlanarak İmamın mübarek boğazına döküldüğüne ve o şekilde şehit edildiğine inanmaktadır.
İmamın Türbesi ve Ziyaret Sevabı
Şialar, İmam Kâzım’ın (a.s) şehadet haberini aldıktan sonra toplanarak İmamı Kureyş kabristanı diye meşhur olan Kâzımeyn’de defnetmişlerdir. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim babamın kabrini ziyaret ederse Allah Resulü (s.a.a) ve Ali b. Ebu Talib’i (a.s) ziyaret etmiş gibi olur. Başka bir yerde ise İmam Kâzım’ın (a.s) kabrinin ziyaret edilme sevabını İmam Hüseyin’in (a.s) kabrinin ziyaret edilme sevabı gibi olduğunu açıklamıştır.
Hatip Bağdadi’nin Açıklaması
Hatip Bağdadi, Hasan b. İbrahim Ebu Ali Hilal’den –Kendi zamanının Hanbeli şeyhi- şöyle nakletmektedir:
Her ne sıkıntıyla karşı karşıya gelsem Musa b. Cafer’in (a.s) kabrinin yanında tevessül ederdim ve Allah Teâlâ istediğim şeyi bana kolaylaştırırdı.
İmam Hamanei: İslam Dünyası Gazze Meselesi Konusunda Sorumludur
İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei bu sabah İran İslam İnkılabının Zaferinin 45. yıldönümü (Fecr Günleri) ve Ordu Hava Kuvvetleri günü münasebetiyle Tahran'daki İmam Humeyni (ra) Hüseyniyesi'nde İran Ordusu Hava Kuvvetleri komutanları ve personelleri ile bir araya geldi.
İmam Hamanei’nin bu görüşmede yaptığı konuşmanın önemli başlıkları şöyle:
Toplumda elit kesimin görevlerini ihmal etmesinin sonucu millete ağır tarihi darbeler olacaktır.
Düşman cephesinin bu elit kesim için planları vardır ve bu planlardan en önemlisi, bu kesimin toplumdaki hızlandırıcı rolünün önüne geçmek ve şüphe ve gecikme yaratmaktır.
Elit kesim seçimlerin coşkulu bir şekilde gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynayabilir. Coşkulu bir şekilde gerçekleşen seçimlerin sonucu ulusal gücün artması demektir.
Bu yıl da inkılabın yıldönümünde halkın yürüyüşü Allah’ın izniyle coşkulu olacaktır. Halkın 22 Behmen (11 Şubat) yürüyüşlerindeki bu varlığı ulusal gücün bir göstergesidir.
İslam Dünyasının elit kesimi Gazze konusunda sorumludur. Bu kesim, Siyonist rejimle bağların kesilmesi yönünde kamuoyunda bir talep oluşturmalıdır. Keskin bir darbe, Siyonist rejimle savaşa girmek değil, Siyonist rejimle ekonomik ilişkilerin kesilmesi anlamına gelir. Milletler, hükümetlerini Siyonist rejimi desteklemeyi bırakmaya zorlama yeteneğine sahiptir.
Bu zalim ve cani rejim kadın ve çocuk demeden yirmi binden fazla kişiyi katletmesine rağmen bazı İslam ülkelerinin hâlâ bu rejime ekonomik yardım yaptığı, hatta bazılarının Siyonist rejime silah bile verdiği duyulmaktadır.
İnkılaptan önce hava kuvvetlerinin bazı unsurlarıyla bağlantım vardı, gelip giderlerdi. Bu kuvvetler içinde mümin kişiler vardı ama bu kuvvetlerin başkanları Amerika’ya bağlıydı. Hava kuvvetlerinin araçları, savaş uçakları ve diğer teçhizatlar Amerika'ya aitti ve Amerika'nın malıydı. Evet İran tarafından satın alınmıştı ama Amerika'ya aitti. Yetkisi Amerika'nın elindeydi. Komutanlarının yetkisi de Amerika'nın elindeydi.
Hava kuvvetlerinin bu mümin unsurları hava kuvvetlerini ABD’ye ait olmaktan çıkardı ve İran’a ait yaptı. Komutanı İranlı, unsurları İranlı, karar vericileri İranlı, teçhizatı İranlı oldu. Evet Amerika üretimiydi ama İran'a aitti, artık dokunmaya cesaret edemiyorlardı. Hava Kuvvetleri böyle bir geçmişe sahiptir.
Hava kuvvetleri inkılaba katılmada başı çekmiştir. Elbette bünyesi doğru, halkçı, Müslüman ve imanlı bir yapıya sahip olan ordu da inkılaba rahatlıkla katıldı. Ancak Hava Kuvvetleri hepsinden önce katıldı. Önce 19 Behmen’de (8 Şubat) biat etti, sonra da Şah'ın muhafız kuvvetlerine karşı direnerek o muhteşem olayı gerçekleştirdi. Bu öncü adım, inkılabın hızlandırıcısı olmuştur.
Hızlandırıcı bir kuvvete her zaman ihtiyaç vardır. Neden? Çünkü büyük ve hedefi olan hareketler çoğu zaman hatta durmasa bile yavaşlar ve ağırlaşır. Büyük hareketler böyledir.
Toplumsal hareketler de durmaya ya da gerilemeye maruz kalabilir ve eğer bu hareket devam etmek istiyorsa bir hızlandırıcıya ihtiyacı vardır.
Bu hızlandırıcı ne içindir, bu hızlandırıcı hareketin yavaşlamaması içindir. Büyük işler karşısında korku ve dehşete kapılmayın. Büyük bir iş yapılacağı zaman bu işi yapacak ve uygulayacak olan grupta yetersizlik ve aşağılık duygusu oluşmamalıdır. Hızlandırıcı burada rol oynamaktadır.
Peki hızlandırıcı kimlerdir? Benim yorumuma göre hızlandırıcı, toplumun elitleridir.
Elit yani ne demek? İsmi ve şöhreti olan kişiler mi, mesela eğitimli kişiler ve bilim adamları mı? Elit bu demek değildir. Elit yani işlerinde düşünerek, tanıyarak ve teşhis ederek hareket eden kişilerdir ve bu kişiler ortamdan etkilenmezler.
Bu elit kesi, ülke için hassas olan konularda ve durumlarda etkili bir rol oynayabilir ve onların sorumlulukları ağırdır.
Bu kesim, toplumun hareketinin genel yönünü korumalı ve bu hareketin sapmasına izin vermemelidir. Toplumun fertleri bu görevi ihmal ederse meydana gelecek olaylar milletlere tarihi darbeler vuracaktır.
Irak direnişinden ABD’nin Suriye’deki üssüne İHA’lı saldırı
Irak İslami Direnişi yaptığı açıklamada, Suriye'nin doğusundaki El Ömer petrol sahasındaki ABD üssüne düzenlenen saldırının sorumluluğunu üstlendi.
Suriye'nin doğusundaki El Ömer petrol sahasındaki ABD üssüne İHA’lı saldırı düzenlendi.
Irak İslami Direnişi yaptığı açıklamada, Suriye'nin doğusundaki El Ömer petrol sahasındaki ABD üssüne düzenlenen saldırının sorumluluğunu üstlendi.
Irak İslami Direnişi; Siyonist işgalcilere karşı koyma ve Gazze sakinlerine yardım etme ve gaspçı Siyonist işgalciler tarafından sivillerin, çocukların, kadınların ve yaşlıların öldürülmesine karşılık verme doğrultusunda El Ömer petrol sahasındaki ABD üssünü hedef aldıklarını duyurdu.
Irak direnişi düşmanın mevzileri imha edilinceye kadar saldırılarına devam edeceğini vurguladı.
Arap medyası bugün sabahın erken saatlerinde, ABD güçlerinin Deyrizor'daki "El Ömar" petrol sahasındaki üssünün İHA saldırısıyla hedef alındığını bildirdi.
Gazze savaşının başlangıcından bu yana Irak İslami direnişi, Irak ve Suriye'deki ABD üslerine onlarca saldırı gerçekleştirmiştir.
Irak direnişi, Siyonist rejimin başta Gazze olmak üzere Filistin'in mazlum halkına yönelik vahşi saldırıları ve suçları ve Washington'un bu saldırılara verdiği destek nedeniyle bölgedeki ABD üslerini hedef alacağı konusunda uyarıda bulunmuştu.
İran'ın Çabahar Uzay Üssünde Bir İlk Yaşanacak
İran Uzay Teşkilatı Başkanı Hasan Salariye, İran Uzay Araştırmaları merkezinde düzenlenen Milli Uzay Teknoloji töreninde yaptığı konuşmada "Çabahar limanından ilk kez güneş eş zamanlı fırlatılışlar gerçekleşecek. Zafer 2 ve Nahid 2 uydularımız fırlatılacak. Zafer 2, ölçüm uydusu ve Nahid 2 de komünikasyon uydusudur" dedi.
Hasan Salariye ayrıca "Son dönemde iki fırlatılış gerçekleştirdik. Önce Süreyya uydumuzu ve ardından da Kaim 100 füzesini fırlattık. Yörüngeye yerleştirdik, bir sonraki uydu Mehta indi. Keyhan ve Hatef ile yerküre yörüngesine yerleştiler" dedi.
İranlı yetkili sözlerine şunları da ekledi: "İlk aşamada Çabahar üssü, güneş eşzamanlı yörüngesine fırlatılması için katı yakıtlı uydu fırlatıcılarına ayrıldı. Bir kaç ay önce büyük bir olay yaşandı ve Salman fırlatıcısı tarafından uzaya fırlatılan İran'ın biyolojik kapsülünün fırlatılışına tanık olduk. Yine bir ay önce Süreyya uydusu yerel Kaim 100 fırlatıcısıyla başarıyla uzaya fırlatıldı ve bir hafta sonrasında şaşırtıcı bir şey oldu; Mehta, Keyhan ve Hatef uydularının çoklu fırlatılışına tanık oldu. Şimdi ise Zafar 2, Nahid 2 ve Saman 1 uydularından oluşan fırlatılmaya hazır üç uydumuz var."
Salariye şunları da söyledi: "Zafer 2 uydusu, şu anda İran Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nde bulunan ve gelecek yıl fırlatılacak olan 16 metrelik görüntüleme doğruluğuna sahip bir algılama ve ölçüm uydusudur. Nahid 1 uydusu ise 120 kg ağırlığında bir telekomünikasyon uydusu da tamamlandı. 100 kg'a kadar nesnelerin taşınmasından sorumlu Saman 1 yörünge transfer bloğu da önümüzdeki yıl fırlatılacak, mevcutta uçuş örneği sistem testlerinden geçiyor."/tesnim
İslami Cihad: Arap ülkeleri Yemen'i örnek almalı
ABD'nin Yemen'e yönelik saldırılarını şiddetle kınayan Filistin İslami Cihad Hareketi, Yemen’in Gazze ve Filistin konusundaki tutumunu övdü.
Filistin İslami Cihad Hareketi bugün yaptığı açıklamada, ABD ve İngiltere'nin Yemen'e düzenlediği saldırılara tepki göstererek, bu saldırıları şiddetle kınadı.
El-Ahd internet sitesinin yayımladığı açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Bu saldırılar, Amerikan hükümetinin iddiasının aksine bölgeyi ateşe vermeyi ve çatışma çemberini genişletmeyi amaçlamaktadır ve bu şantajın tüm sonuçları ABD'nin omuzlarındadır. "
İslami Cihad, açıklamanın devamında, "Washington ve Batı başkentleri, Siyonist düşmanın Gazze'deki saldırganlığını yönetmeye ve rejime siyasi, ekonomik ve askeri destek sağlamaya devam ediyor ve bu nedenle Filistin’deki soykırımın suç ortağıdır" dedi.
"Yemen'in, bu saldırıların Filistin halkını destekleme yükümlülüklerini yerine getirmelerini engellemediği yönündeki insani ve resmi tutumunu takdir ediyoruz." diyen bu Filistinli direniş grubu tüm Arap ve İslam ülkelerinin de "Yemen'in özgün konumunu" örnek alacaklarını ümit ettiklerini söyledi.
ABD Savunma Bakanlığı bu sabah bir açıklama yayınlayarak, İngiltere ile birlikte Avustralya, Kanada, Danimarka, Hollanda, Yeni Zelanda ve Bahreyn'in desteğiyle Yemen'deki hedeflere saldırdığını duyurmuştu.
Bu açıklamada, Amerikan ve İngiliz kuvvetlerinin Yemen hedeflerine yönelik saldırılarında 13 silah deposunun hedef alındığı iddia edildi.
Yemen silahlı kuvvetleri sözcüsü de Amerikalı ve İngiliz savaş uçaklarının 13'ü Sana'da olmak üzere Yemen'e 48 hava saldırısı düzenlediğini bildirdi.
Yemen silahlı kuvvetleri sözcüsü ayrıca, bu saldırıların Yemen’in dini, ahlaki ve insani sorumluluğu gereği Gazze’deki Filistin halkını desteklemeye devam edeceğini ve saldırıların cevapsız kalmayacağını vurguladı.(YDH)
İran: Bölgenin gazabını sınamayın
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, ABD ve İngiltere'nin Yemen'e yönelik askeri saldırıları ile ABD'nin Irak ve Suriye'ye yönelik saldırılarını şiddetle kınadıklarını bildirdi.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ile görüşmesinde açıkça savaşın devam etmesinin çözüm olmadığını vurguladığını belirten Abdullahiyan, “Bölgenin gazabını sınamayın. Irak, Suriye, Yemen ve Filistin'in güvenliğini bölgenin güvenliği olarak görüyoruz.” dedi.
Irak hükümeti Cumartesi günü şu açıklamalarda bulundu: ‘Amerika'nın Cumartesi sabahı gerçekleştirdiği saldırıda bu ülkenin batısındaki Akaşat ve El Kaim bölgeleri ile bu bölgelerin civarındaki bazı sivil noktalar ABD savaş uçakları tarafından hedef alındı ve bu saldırıda aralarında sivillerin de bulunduğu 16 kişi şehit olurken, 25 kişi de yaralandı ve bazı konutlar ve halkın şahsi mülkleri zarar gördü.’
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, ABD’nin saldırılarında çok sayıda Haşdi Şabi kuvvetinin ve bu ülkedeki sivillerin şehit olmasının ardından ülkede 3 gün yas ilan etti. Irak Dışişleri Bakanlığı da Cumartesi günü öğleden sonra Bağdat'taki ABD Büyükelçiliği maslahatgüzarını çağırdığını ve Bağdat'ın itirazları hakkında kendisini bilgilendirdiğini duyurdu.
Washington Cumartesi sabahı yaptığı açıklamada, son günlerde bu ülkenin 3 askerinin öldürülmesine tepki olarak savaş uçaklarının Irak ve Suriye'deki 85 mevziyi hedef aldığını duyurdu.
Öte yandan Yemen Ensarullah Hareketi de dün ABD ve İngiltere'nin, başkent San’a dahil 5 kente saldırı düzenlediğini duyurdu.
El-Mesire televizyon kanalının X sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, ABD ile İngiltere'nin, Sana'nın yanı sıra Zemar, Hacce ve El-Beyda kentlerini hedef aldığı belirtildi.
Ensarullah haber sitesi ise, ABD ile İngiltere'nin, Taiz kentindeki Hayfan ve El-Berah bölgelerine 11 hava saldırısı düzenlendiği aktarıldı.(Ajanslar)
Ebu Ubeyde İsrail’in Uğradığı Ağır Darbenin Bilançosunu Açıkladı
Gazze direnişinin sembolleri arasında yer alan Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, İsrail'e yönelik operasyonlarının son günlerdeki bilançosunu açıkladı.
Yazılı bildiri yayınlayan Ebu Ubeyde, 15 İsrail askerini öldürdüklerini, 43 askerî aracın imha edildiğini duyurdu.
Ebu Ubeyde, İsrail'e ait 4 İHA'yı ele geçirdiklerini belirtti. Toplamda ise 43 İsrail İHA'sının hedef alınarak etkisizleştirildiğini kaydetti.
Ebu Ubeyde'nin açıklamasının öne çıkan maddeleri şöyle:
Mücahidlerimiz, 17 farklı askeri görevde, 15 Siyonist askeri sıfır noktasından öldürdüklerini doğruladı. Bir subay ve bir askerin keskin nişancılarla öldürüldüğü, onlarca işgal askerinin yaraladığı doğrulandı.
Askeri görevler sırasında saldıran siyonist güçler füzeler, anti-tahkimat ve anti-personel cihazları ve çeşitli makineli tüfeklerle hedef alındı.
Bir tünelin girişi çok sayıda düşman askeri ile birlikte havaya uçuruldu ve mücahitlerimiz 4 insansız hava aracını ele geçirdi.
Toplamda 43 askeri araç tamamen veya kısmen hedef alındı.
Mücahidlerimiz, çatışmanın tüm cephelerindeki askeri yoğunlaşmaları havan toplarıyla yok ettiler ve Tel Aviv ve çevresine yoğun bir füze bombardımanı düzenlediler.
ABD'nin Irak ve Suriye saldırıları: Kuru gürültü
Yemen'den sonra Orta Doğu'daki diğer direniş hedeflerini de bombalayan ABD'de siyasetçiler, saldırıların biçimi ve sonuçları üzerine ikiye bölündü. Ana akım Amerikan basını dahi Batı Asya'da artan gerilimin düşmesi için Gazze'yi işaret etmeye başladı.
Amerikan Ordusu, cuma gecesi Irak ve Suriye'ye düzenlediği saldırılarda 85 hedefi vurduğunu açıklarken, ABD basını Washington'ın “çok ama kuru gürültü çıkarttığı” ve operasyonun “yankısının pek uzun sürmeyeceği” görüşünde. Konuya ilişkin yapılan haberlerde, Pentagon'un verdiği tepkinin “beklentilerin” çok uzağında kaldığı belirtildi. Saldırılar, hatırlanacağı üzere geçen pazar günü Ürdün'de ABD güçlerine karşı düzenlenen ve 3 Amerikan askerinin ölümüne onlarcasının da yaralanmasına neden olan saldırıya bir yanıt niteliğindeydi.
Başkan Joe Biden, operasyonun ardından cumartesi günü ABD'nin Irak ve Suriye'deki saldırılarının “sadece bir başlangıç” olduğunu belirtti. "Müdahalemiz bugün başladı. Bizim seçtiğimiz zaman ve yerlerde devam edecek" söylemini tekrar eden Biden, İran'la savaş aramadıklarını bir kez daha vurguladı.
'SALDIRIYI İLAN ETTİNİZ'
ABD'li siyasetçiler, Biden yönetiminin verdiği “sınırlı cevap” hakkında bölünmüş vaziyette. The Washington Post'a (WP) göre Cumhuriyetçi milletvekilleri, ABD'nin Irak ve Suriye'deki direniş gruplarına karşı düzenlediği son saldırıları “çok kısıtlı ve çok geç” olarak nitelendiriyor. Demokratlar ise Biden yönetiminin hamlesini “orantılı” buluyor.
Senato Silahlı Hizmetler Komitesindeki en üst düzey Cumhuriyetçi Roger Wicker, Biden'ı “İran'a yeterince yüksek bir maliyet ödetmemekle” ve yanıt vermekte “çok geç kalmakla” eleştirdi.
Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ise yaptığı açıklamada, "yönetim, bir hafta boyunca bekledi ve İran da dahil olmak üzere dünyaya vereceğimiz cevabın niteliğini telegrafla ilan etti" şeklinde konuştu. ABD yaklaşık beş gün önce vereceği tepkiyi duyurmuş hatta niteliği, şiddeti ve hedefleri hakkında bilgi vermişti. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby eleştirilere cevap olarak, ABD'nin "saldırılardan önce Irak hükümetini bilgilendirdiğini" söyledi ancak ayrıntı vermediklerini ifade etti. Temsilciler Meclisi Başkanı Johnson'a göre bu durum, ABD'nin direniş saldırılarına "kesin bir son verme kabiliyetini zayıflattı."
'HİÇBİR BAŞKAN ÇÖZÜM BULAMADI'
Irak Savaşı'nda iki bacağını da kaybetmiş eski bir asker olan Senatör Tammy Duckworth CNN'e verdiği demeçte, Biden'ın “yurtdışındaki Amerikan birliklerini yaralamaya cüret edenlerden intikam almaya niyetli gibi göründüğünü düşünüyorum” diyerek operasyondan pek de tatmin olmamış izlenimi verdi.
Irak'ta direniş güçleriyle savaşmış olan Temsilciler Meclisi Üyesi Seth Moulton ise saldırıları "hasar değerlendirmelerini bile görmeden" yetersiz olarak eleştiren Cumhuriyetçilerin "siyaset yaptıklarını" söyledi. Moulton sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "20 yıl önce Irak'ta İran'ın vekil güçleriyle savaştım. O savaş sırasında yüzlerce ABD askerini öldürdüler. Bu yeni bir sorun değil ve Demokrat ya da Cumhuriyetçi hiçbir başkan iyi bir çözüm bulamadı." ifadelerini kullandı.
SEÇİMLER GELİYOR
Amerikan basınında yer alan değerlendirmelerde İsrail'in Filistin'e saldırıları tüm şiddetiyle sürerken, Orta Doğu'da daha geniş çaplı bir çatışmanın patlak vermemiş olması neredeyse “mucizevi” bir durum ifadesine yer verildi. ABD'nin son saldırıları ışığında bölge kaynamaya devam etse de “daha büyük bir savaş hala olası görünmüyor.” Diğer yandan hem Tahran hem de Washington savaş istemediğini üst düzey yetkililer aracılığıyla açıkladı.
ABD haber kaynaklarının ortak görüşü, Biden yönetiminin yaklaşan seçimlerle karşı karşıya olduğunu dolayısıyla yüksek maliyetli yeni bir dış macerayı, İsrail politikasıyla ilgili sorunları ve yükselen petrol fiyatlarını kesinlikle istemeyeceği yönünde.
GAZZE'Yİ İŞARET ETTİ
ABD'li gazeteci Peter Bergen CNN için kaleme aldığı makalesinde, Orta Doğu'daki direniş gruplarına yönelik bu tür saldırılarının “büyük ölçüde başarısız olduğunu”, ABD'nin yanıtı ve “müteakip herhangi bir askeri harekatın” bölgedeki Amerikan hedeflerine yönelik yeni saldırılarda caydırıcılık yaratmasının “pek olası olmadığını” belirtti. Nitekim tüm hava operasyonlarına rağmen Yemen güçleri de Kızıldeniz ve Umman Denizi'ndeki saldırılarını sürdürüyor.
Bergen, ABD ana akım medyasında pek sık karşılaşmadığımız bir gözlemde bulunarak, “Daha geniş çaplı bir bölgesel savaş olasılığını azaltmak için ABD'nin çabalarını bu çalkantılı çatışmanın altında yatan nedene yani Gazze'de devam eden savaşa odaklaması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Amerikalı gazeteci, Biden yönetimini, “Orta Doğu'yu saran mevcut bölgesel yangının altında yatan nedenlere eğilmek için hızla harekete geçmeye” çağırarak, Washington'a aslında herkesin bildiği o formülü sundu: Gazze'deki savaşı hemen durdurmak, rehine ve tutuklu takasını sağlamak, Gazze'de silahların sustuğu "ertesi gün" için makul bir plana sahip olmak.