
کارگر
Pazartesi Günü İmam Hasan Ve İmam Hüseyin’in Ziyareti
İmam Hasan’in Ziyareti
اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ رَسُولِ رَبِّ الْعالَمينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ فاطِمَةَ الزَّهْراءِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا حَبيبَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا صِفْوَةَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَمينَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا حُجَّةَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا نُورَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا صِراطَ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا بَيانَ حُكْمِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا ناصِرَ دينِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا السَّيِدُ الزَّكِيُّ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْبَرُّ الْوَفِيُّ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْقائِمُ الاَْمينُ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْعالِمُ بِالتَّأْويلِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْهادِي الْمَهْديُّ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الطّاهِرُ الزَّكِيُّ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا التَّقِيُّ النَّقِيُّ السَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الْحَقُّ الْحَقيقُ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ اَيُّهَا الشَّهيدُ الصِّدّيقُ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يا اَبا مُحَمَّد الْحَسَنَ بْنَ عَلِيٍّ وَ رَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكاتُهُ .
İmam Hüseyin’in (a.s) Ziyareti
اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ رَسُولِ اللهِ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ اَلسَّلامُ عَلَيْكَ يَابْنَ سَيِّدَةِ نِساءِ الْعالَمينَ اَشْهَدُ اَنـَّكَ اَقَمْتَ الصلاةَ وَ آتَيْتَ الزَّكوةَ وَاَمَرْتَ بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَيْتَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَعَبَدْتَ اللهَ مُخْلِصاً وَجاهَدْتَ فِي اللهِ حَقَّ جِهادِهِ حَتّى أتاكَ الْيَقينُ فَعَلَيْكَ السَّلامُ مِنّي ما بَقيتُ وَبَقِيَ اللَّيْلُ وَالنَّهارُ وَعَلى آلِ بَيْتِكَ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ، اَنَا يا مَوْلايَ مَوْلىً لَكَ وَلاِلِ بَيْتِكَ سِلْمٌ لِمَنْ سالَمَكُمْ وَحَرْبٌ لِمَنْ حارَبَكُمْ مُؤْمِنٌ بِسِرِّكُمْ وَجَهْرِكُمْ وَظاهِرِكُمْ وَباطِنِكُمْ لَعَنَ اللهُ اَعْداءَكُمْ مِنَ الاَْوَّلينَ وَالاْخِرينَ وَاَنـَا أبْرَأُ اِلَى اللهِ تَعالى مِنْهُمْ يا مَوْلايَ يا اَبا مُحَمَّد يا مَوْلايَ يا اَبا عَبْدِ اللهِ هذا يَوْمُ الاِْثْنَيْنِ وَهُوَ يَوْمُكُما وَبِاسْمـِكُما وَاَنـَا فيهِ ضَيْفُكُما فَاَضيفانى وَاَحْسِنا ضِيافَتى فَنِعْمَ مَنِ اسْتُضيفَ بِهِ اَنْتُما وَاَنـَا فيهِ مِنْ جِوارِكُما فَاَجيرانى فَاِنَّكُما مَأْمُورانِ بِالضِّيافَةِ وَالاِْجارَةِ فَصَلَّى اللهُ عَلَيْكُما وَآلِكُمَا الطَّيِّبينَ
İmam Hasan(a.s) Ziyareti’in tercümesi
“selam olsun sana ey âlemlerin rabbinin resulünün oğlu selam olsun sana ey Emirelmümininin oğlu selam olsun sana ey Fatım-ı Zehra’nın oğlu selam olsun sana ey Allah’ın habipi, selam olsun sana ey Allah’ın halis kulu, selam olsun sana ey Allahın emini, selam olsun sana ey Allah’ın hücceti, selam olsun sana ey Allah’ın nuru, selam olsun sana ey Allah’ın sıratı, selam olsun sana ey Allah’ın hükmünün açıklayıcısı, selam olsun sana ey Allah’ın dininin yardımcısı, selam olsun sana ey tertemiz efendi, selam olsun sana ey çok hayır işleyen ve vefalı kişi, selam olsun sana ey Allah’ın dininde emin ve ayakta duran, selam olsun sana ey Kur’anın teviline âlim olan, selam olsun sana ey hidayet eden ve hidayet olunan, Selam olsun sana ey tertemiz ve bütün kusurlardan arınmış, selam olsun sana ey çekinen ve tertemiz, selam olsun sana ey hak ve hakikat, selam olsun sana ey şehit ve sıddık, selam olsun sana ey eba Muhammed Hasan b. Ali; Allah’ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun.”
İmam Hüseyin (a.s) Ziyareti’in tercümesi
“selam olsun sana ey Resulullah’ın oğlu, selam olsun sana ey Emirelmümininin oğlu, selam olsun sana ey âlemdeki kadınların efendisinin oğlu; Şahadet ederim ki sen namazı ayakta tuttun zekâtı verdin, insanları iyiliğe emir ettin ve kötülükten sakındırdın; İhlâsla Allah’a ibadet ettin; Allah yolunda hakkıyla cihat ettin; taki (ölüm zamanı) yakin makamına ulaştın. O halde ben ve gece gündüz kaldığı müddetçe benden sana ve senin tertemiz Ehl-i Beyt’ine selam olsun; Ey efendim! Ben senin ve Ehl-i Beyt’inizin seveniyim; sizinle barışık olanlarla barışığım, sizinle savaş halinde olanlarla savaş halindeyim; sizin gizlinize ve açıkça olanınıza, zahirinize ve batınınıza inanıyorum. Allah sizin geçmişteki ve gelecekte ki düşmanlarınıza lanet etsin. Ben onlardan Allah’a teberi ediyorum. Ey Mevla’m ey Eba Muhammed, ey Mevla’m Ey Eba Muhammed! Bu pazartesi günü sizin gününüzdür, Sizin isminize aittir; ben ise bu günde sizin misafirinizim; o halde beni misafirliğe kabul edin ve beni iyi misafir edin; gerçekten siz en güzel misafirperverlersiniz. Ben ise bugünde size sığınanlardanım; o halde bana sığınak verin; şüphesiz siz ziyafet ve sığınak vermek üzere görevlendirilmişsinizdir. Allah’ın rahmeti sizin ve tertemiz Ehl-i Beyt’inizin üzerine olsun.”
Salı Gününün Duası
اَلْحَمْدُ للهِِ وَالْحَمْدُ حَقُّهُ كَما يَسْتَحِقُّهُ حَمْداً كَثيراً وَاَعُوذُ بِهِ مِنْ شَرِّ نَفْسى اِنَّ النَّفْسَ لاََمّارَةٌ بِالسُّوءِ اِلاّ ما رَحِمَ رَبّى وَاَعُوذُ بِهِ مِنْ شَرِّ الشَّيْطانِ الَّذى يَزيدُنى ذَنْباً اِلى ذَنْبى وَاَحْتَرِزُ بِهِ مِنْ كُلِّ جَبّار فاجِر وَسُلْطان جائِر وَعَدُوّ قاهِر اَللّـهُمَّ اجْعَلْنى مِنْ جُنْدِكَ فَاِنَّ جُنْدَكَ هُمُ الْغالِبُونَ وَاجْعَلْنى مِنْ حِزْبِكَ فَاِنَّ حِزْبَكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ وَاجْعَلْنى مِنْ اَوْلِيآئِكَ فَاِنَّ أولياءك لا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلا هُمْ يَحْزَنُونَ اَللّـهُمَّ اَصْلِحْ لى دينى فَاِنَّهُ عِصْمَةُ اَمْرى وَاَصْلِحْ لى اخِرَتى فَاِنَّها دارُ مَقَرّى وَاِلَيْها مِنْ مُجاوَرَةِ اللِّئامِ مَفَرّى وَاجْعَلِ الْحَيوةَ زِيادَةً لى فى كُلِّ خَيْر وَالْوَفاةَ راحَةً لى مِنْ كُلِّ شَرٍّ اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد خاتَمِ النَّبِيّينَ وَ تَمامِ عِدَّةِ الْمُرْسَلينَ وَعَلى آلِهِ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ وَاَصْحابِهِ الْمُنْتَجَبينَ وَهَبْ لى فِى الثُّلاثاءِ ثَلاثاً لا تَدَعْ لى ذَنْباً اِلاّ غَفَرْتَهُ وَلا غَمّاً اِلاّ اَذْهَبْتَهُ وَلا عَدُوّاً اِلاّ دَفَعْتَهُ بِبِسْمِ اللهِ خَيْرِ الاَْسْماءِ بِسْمِ اللهِ رَبِّ الاَْرْضِ وَالسَّماءِ اَسْتَدْفِعُ كُلَّ مَكْروه اَوَّلُهُ سَخَطُهُ وَاَسْتَجْلِبُ كُلَّ مَحْبُوب اَوَّلُهُ رِضاهُ فَاخْتِمْ لى مِنْكَ بِالْغُفْرانِ يا وَلِيَّ الاِْحْسانِ .
Salı Gününün Duasının tercümesi
“Hamd Allah’a mahsustur. Hamd Allah’ın hakkıdır (o’na layıktır). Nitekim Allah çok hamda layıktır. Nefsimin şerrinden o’na sığınıyorum; şüphesiz nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder; Rabbim merhamet buyurarak koruduğu hariç. Günahıma günah ekleyen şeytanın şerrinden Allah’a sığınıyorum. Her günahkâr zorbadan, zalim sultandan ve galip düşmandan o’na sığınıyorum. Allah’ım; beni kendi askerinden kıl; çünkü senin askerlerin galiptir. Beni kendi partinden kıl; şüphesiz senin partin zafere erendir. Beni kendi evliyandan et; gerçekten senin evliyan ve dostların için (dünya ve ahrette) ne bir korku var ne de bir keder. Allah’ım; dinimi ıslah eyle; çünkü o işimi koruyandır. Ahretimi ıslah eyle; çünkü orası mukim olacağım menzilimdir. Orası benim, kötülerle komşu olmaktan kaçıp sığınacağım yerimdir. Hayatı her hayırlı işte benim için fazlalık mayası kıl. Ölümü benim için kötülüklerden kurtulma vesilesi kıl. Allah’ım; peygamberlerinin sonuncusu olan ve onların sayısını tamamlayan Muhammed’e ve onun tertemiz Ehl-Beyt’ine ve seçkin ashabına salâvat gönder. Bana, bu Salı gününde üç şey bağışla; affetmemiş bir günah bırakma, (kalbimdeki) tüm hüzün ve kederleri yok et, tüm düşmanları defet. İsimlerin en güzeli olan Allah’ın ismiyle, yerin ve gökyüzünün Rabbi olan Allah’ın ismiyle, evveli o’nun gazabı olan sevilmeyecek her şeyi kendimden defediyorum ve evveli o’nun rızası olan sevilecek her şeyi talep ediyorum. O halde ey kerem ve ihsan sahibi (Allah); işimi mağfiretinle sonuçlandır.”
Pazartesi Gününün Duası
اَلْحَمْدُ للهِِ الَّذى لَمْ يُشْهِدْ اَحَداً حينَ فَطَرَ السَّمواتِ وَالاَْرْضَ وَلاَاتَّخَذَ مُعيناً حينَ بَرَأ النَّسَماتِ لَمْ يُشارَكْ فِى الاِْلهِيَّةِ وَلَمْ يُظاهَرْ فِي الْوَحْدانِيَّةِ كَلَّتِ الاَْلْسُنُ عَنْ غايَةِ صِفَتِهِ وَالْعُقُولُ عَنْ كُنْهِ مَعْرِفَتِهِ وَتَواضَعَتِ الْجَبابِرَةُ لِهَيْبَتِهِ وَعَنَتِ الْوُجُوهُ لِخَشْيَتِهِ وَانْقادَ كُلُّ عَظيم لِعَظَمَتِهِ فَلَكَ الْحَمْدُ مُتَواتِراً مُتَّسِقاً وَمُتَوالِياً مُسْتَوْسِقاً وَصَلَواتُهُ عَلى رَسُولِهِ اَبَداً وَسَلامُهُ دائِماً سَرْمَداً اَللّـهُمَّ اجْعَلْ اَوَّلَ يَوْمى هذا صَلاحاً وَاَوْسَطَهُ فَلاحاً وَآخِرَهُ نَجاحاً وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ يَوْم اوَّلُهُ فَزَعٌ وَاَوسَطُهُ جَزَعٌ وَ آخِرُهُ وَجَعٌ اَللّـهُمَّ اِنّى اَسْتَغْفِرُكَ لِكُلِّ نَذْر نَذَرْتُهُ وَكُلِّ وَعْد وَعَدْتُهُ وَكُلِّ عَهْد عاهَدْتُهُ ثُمَّ لَمْ اَفِ بِهِ وَأَسْأَلُكَ فى مَظالِمِ عِبادِكَ عِنْدى فَاَيَّما عَبْد مِنْ عَبيدِكَ اَوْ اَمَة مِنْ اِمائِكَ كانَتْ لَهُ قِبَلى مَظْلِمَةٌ ظَلَمْتُها اِيّاهُ فى نَفْسِهِ اَوْ فى عِرْضِهِ اَوْ فى مالِهِ اَوْ فى اَهْلِهِ وَوَلَدِهِ اَوْ غيبَةٌ اغْتَبْتُهُ بِها اَوْ تَحامُلٌ عَلَيْهِ بِمَيْل اَوْ هَوىً اَوْ اَنَفَة اَوْ حَمِيَّة اَوْ رِياءاَوْ عَصَبِيَّة غائِباً كانَ اَوْ شاهِداً وَحَيّاً كانَ اَوْ مَيِّتاً فَقَصُرَتْ يَدى وَضاقَ وُسْعى عَنْ رَدِّها اِلَيْهِ وَاْلتَحَلُّلِ مِنْهُ فَأَسْأَلُكَ يا مَنْ يَمْلِكُ الْحاجاتِ وَهِىَ مُسْتَجيبَةٌ لِمَشِيَّتِهِ وَمُسْرِعَةٌ اِلى اِرادَتِهِ اَنْ تُصَلِيَّ عَلى مُحَمَّد وَآلِ مُحَمَّد وَاَنْ تُرْضِيَهُ عَنّى بِما شِئْتْ وَتَهَبَ لى مِنْ عِنْدِكَ رَحْمَةً اِنَّهُ لا تَنْقُصُكَ الْمَغْفِرَةُ وَلا تَضُرُّكَ الْمَوْهِبَةُ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ اَللّـهُمَّ اَوْلِنى فى كُلِّ يَوْم اثْنَيْنِ نِعْمَتَيْنِ مِنْكَ ثِنْتَيْنِ سَعادَةً فى اَوَّلِهِ بِطاعَتِكَ وَنِعْمَةً فى اخِرِهِ بِمَغْفِرَتِكَ يا مَنْ هُوَ الاِْلهُ وَلا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ سِواهُ .
Pazartesi Gününün Duasının tercümesi
“Hamd Allah’a mahsustur. O, gökleri ve yeri yarattığı zaman hiç kimseyi –istişare için- hazır etmedi. Canlı varlıkları yarattığında kendisine yardımcı tutmadı. İlahlığında ortağı olmamış ve birliğinde desteklenmemiştir (her şeyi tek başına yaratmıştır). Diller o’nun vasfının nihayetinde acizdir. Akıllar o’nun marifetinin künhünden dehşettedir. Zorbalar o’nun heybeti karşısında hor ve hakirdir. Yüzler o’nun korkusundan boyun eğmiştir. Bütün büyükler o’nun azameti karşısında teslimdir. Öyleyse tüm övgüler, daimi, muntazam, peyderpey ve kâmil olmak sana mahsustur. Allah’ın salât selamı ebedi ve daimi olarak o’nun resulünün üzerine olsun. Allah’ım; bugünün evvelini salah, ortasını felah ve sonunu necat (gayeye varış) kıl. Allah’ım! Evveli korku, ortası sabırsızlanma ve sonu dert ve rahatsızlık olan bir günden sana sığınıyorum. Allah’ım! Nezredip de yerine getirmediğim her nezir, vaat edip de üzerinde durmadığım her vaat ve ahdedip de vefa etmediğim her ahit için senden mağfiret diliyorum. Allah’ım! Boynumda hakları olan kullarının hakları hususunda; herhangi bir kulunun veya cariyenin boynumda hakkı olurda canlı veya haysiyeti veya malı veya ailesi hususunda ona zulmetmişsem veyahut hava ve heves veya tekebbür veya taassup veya riya veya asabiyet üzerine kullarından birinin- ister gaip ister hazır, ister diri ister ölü olsun gıybetini etmişsem veya ona ağır bir yük yüklemişsem, eğer o hakkı telafi etmeğe gücüm yetmemiş ve sahibinden helallik almamışsam; ey hacetleri reva eden Allah ve ey hacetleri isteğiyle icabete ulaşan ve iradesiyle hemen tahakkuk bulan Allah; senden Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salât etmeni ve boynumda hakkı olan kulunu dilediğin şekilde benden hoşnut etmeni ve katından bana rahmet bağışında bulunmanı istiyorum. Şüphesiz mağfiretin senden bir şey eksilmez, bahşişin sana zarar vermez; ey merhametlilerin en merhametlisi. Allah’ım; her pazartesi günü iki nimet ihsan eyle: Evvelinde sana itaat etme mutluluğu ve sonunda mağfiretine nail olma nimeti ver. Ey yegâne mabut olan ve günahları kendisinden başkası bağışlayamayan Allah.”
Pazar Gününün Duası
بِسْمِ اللهِ الَّذى لا اَرْجُو اِلاّ فَضْلَهُ وَلا اَخْشى اِلاّ عَدْلَهُ وَلا اَعْتَمِدُ اِلاّ قَوْلَهُ وَلا اُمْسِكُ اِلاّ بِحَبْلِهِ بِكَ اَسْتَجيرُ يا ذَا الْعَفْوِ وَ الرِّضْوانِ مِنَ الظُّلْمِ وَالْعُدْوانِ وَمِنْ غِيَرِ الزَّمانِ وَتَواتُرِ الاَْحْزانِ وَطَوارِقِ الْحَدَثانِ وَمِنِ انْقِضآءِ الْمُدَّةِ قَبْلَ التَّاَهُّبِ وَ الْعُدَّةِ وَاِيّاكَ اَسْتَرْشِدُ لِما فيهِ الصَّلاحُ وَالاْصْلاحُ وَبِكَ اَسْتَعينُ فيما يَقْتَرِنُ بِهِ النَّجاحُ وَالاِْنْجاحُ وَاِيّاكَ اَرْغَبُ فى لِباسِ الْعافِيَةِ وَتَمامِها وَشُمُولِ السَّلامَةِ وَدَوامِها وَاَعُوذُ بِكَ يا رَبِّ مِنْ هَمَزاتِ الشَّياطينِ وَاَحْتَرِزُ بِسُلْطانِكَ مِنْ جَوْرِ السَّلاطينِ فَتَقَبَّلْ ما كانَ مِنْ صَلاتى وَصَوْمى وَاجْعَلْ غَدى وَما بَعْدَهُ اَفْضَلَ مِنْ ساعَتى وَيَوْمى وَاَعِزَّنى فى عَشيرَتي وَقَوْمى وَاحْفَظْنى فى يَقْظَتى وَنَوْمى فَانْتَ اللهُ خَيْرٌ حافِظاً وَاَنْتَ اَرْحَمُ الرّاحِمينَ اَللّـهُمَّ اِنّى اَبْرَأ اِلَيْكَ فى يَوْمى هذا وَما بَعْدَهُ مِنَ الاْحادِ مِنَ الشِّرْكِ وَالاِْلْحادِ وَاُخْلِصُ لَكَ دُعائى تَعَرُّضاً لِلاِْجابَةِ وَاُقيمُ عَلى طاعَتِكَ رَجاءً لِلاِثابَةِ فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد خَيْرِ خَلْقِكَ الدّاعى اِلى حَقِّكَ وَاَعِزَّنى بِعِزِّكَ الَّذى لا يُضامُ وَاحْفَظْنى بِعَيْنِكَ الَّتى لا تَنامُ وَاخْتِمْ بِالاِنْقِطاعِ اِلَيْكَ اَمْرى وَ بِالْمَغْفِرَةِ عُمْرى اِنَّكَ اَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحيمُ .
Pazar Gününün Duasının tercumesi
“Allahın adıyla; ben yalnız O’nun fazl ve rahmetini ümit ediyorum; yalnız O’nun adaletinden korkuyorum; yalnız O’nun sözüne itimat ediyorum; yalnız O’nun ipine sarılıyorum. Ey af ve rıza sahibi Allah; zulüm ve düşmanlıktan, zamanın değişiminden, ardı ardına gelen kederlerden, gece ve gündüzün afet ve felaketlerinden ahret için hazırlıklı olmadan ve azık toplamadan tükenen ömürden sana sığınıyorum. Sadece senden, beni içerisinde salah ve ıslah olan şeylere yönlendirmeni istiyorum. Zafer ve galibiyetin birleşmesinde (başarı ve iyi sonuç elde etmek için) senden yardım diliyorum. Yalnız senden beni, tamamen sağlık ve afiyet giysisine büründürmeni ve daima sağlıklı kılmanı istiyorum. Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınıyorum. Sultanların zulmünden senin saltanatına sığınıyorum. O halde namaz ve orucumu kabul buyur. Yarınımı ve öbür günümü bu saatten ve bugünümden daha hayırlı kıl. Beni ailem ve kabilem arasında aziz eyle. Uykuda ve uyanıklığımda beni (fenalıklardan) koru. Zira sen en iyi koruyan ve sen merhametlilerin en merhametlisi. Allah’ım; ben bu Pazar gününde ve gelecek Pazar günlerinde şirk ve küfürden sana sığınıyorum. Duamın icabete erişmesi için ihlâsla dua ediyorum. Sevap kazanmak ümidiyle itaatine duruyorum. O halde yaratıkların en üstünü olan ve halkı senin hakkına (marifet ve tevhidine) davet eden Muhammed’e salât eyle. Eksilmeyen izzetinle beni aziz kıl. Uyumayan gözlerinle beni koru. İşimi, başkalarından kopup sana yönelmekle sonuçlandır. Ömrümün mağfiretinle sona erdir. Şüphesiz sen çok bağışlayan ve merhamet edensin.”
Cumartesi Gününün Duası
بِسْمِ اللهِ كَلِمَةُ الْمُعْتَصِمينَ وَمَقالَةُ الْمُتَحَرِّزينَ وَاَعُوذُ بِاللهِ تَعالى مِنْ جَوْرِ الْجائِرينَ وَكَيْدِ الْحاسِدينَ وَبَغْيِ الظّالِمينَ وَاَحْمَدُهُ فَوْقَ حَمْدِ الْحامِدينَ اَللّـهُمَّ اَنْتَ الْواحِدُ بِلا شَريكِ وَالْمَلِكُ بِلا تَمْليك لا تُضادُّ فى حُكْمِكَ وَلا تُنازَعُ فى مُلْكِكَ أَسْأَلُكَ اَنْ تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّد عَبْدِكَ وَرَسُولِكَ وَاَنْ تُوزِعَنى مِنْ شُكْرِ نُعْماكَ ما تَبْلُغُ بى غايَةَ رِضاكَ وَاَنْ تُعينَنى عَلى طاعَتِكَ وَلُزُومِ عِبادَتِكَ وَاسْتِحْقاقِ مَثُوبَتِكَ بِلُطْفِ عِنايَتِكَ وَتَرْحَمَني بِصَدّى عَنْ مَعاصيكَ ما اَحْيَيْتَنى وَتُوَفِّقَنى لِما يَنْفَعُني ما اَبْقَيْتَني وَاَنْ تَشْرَحَ بِكِتابِكَ صَدْري وَتَحُطَّ بِتِلاوَتِهِ وِزْري وَتَمْنَحَنِيَ السَّلامَةَ فى دينى وَنَفْسى وَلا تُوحِشَ بى اَهْلَ اُنْسي وَتُتِمَّ اِحْسانَكَ فيما بَقِىَ مِنْ عُمْرى كَما اَحْسَنْتَ فيما مَضى مِنْهُ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ .
“Allah’ın adıyla başlıyorum. Allah’ın adı, sığınanların kelimesidir (onların dilinden düşmez), korunanların sözüdür. Zorbaların zorbalığından, hasetçilerin hilesinden ve zalimlerin azgınlığından Allah’a sığınıyorum. Allah’ım; sensin ortağı olmayan yegâne ve hiç kimse mülk sahibi etmeksizin melik (sultan, padişah) olan. Hükmüne muhalefet edilmez ve mülkünde (saltanatında) münakaşa yapılmaz. (Allah’ım!) senden, kulun ve elçin olan Hz. Muhammed’e salât etmeni, beni hoşnutluğunun nihayetine ulaştıracak nimetlerinin şükrünü yerine getirmeğe muvaffak kılmanı, itaatinde bulunmak, kulluğunda durmak ve lütuf ve inayetinle katındaki sevaba layık olmak için bana yardımda bulunmanı, hayat verdiğin sürece sana isyan etmekten beni alıkoyarak bana merhamette bulunmanı, yaşattığın müddetçe faydama olan şeye beni muvaffak etmeni, kitabınla göğsümü genişletmeni, onu okumakla günahımı dökmeni, dinim ve nefsimde esenlik bağışlamanı, benimle dost arkadaş olanları benden ürkütmemeni ve geçmiş ömrümde bana ihsanda bulunduğun gibi, geriye kalan ömrümde de ihsanını hakkımda tamamlamanı senden diliyorum; ey merhametlilerin en merhametlisi.”
Pazar Günü Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın Ziyaret Günü
Hz. Ali’nin (a.s) ziyareti
اَلسَّلامُ عَلَى الشَّجَرَةِ النَّبَوِيَّةِ وَالدَّوْحَةِ الْهاشِمِيَّةِ المُضيئَةِ المُثْمِرَةِ بِالنَّبُوَّةِ الْمُونِقَةِ بِالاِْمامَةِ وَعَلى ضَجيعَيْكَ آدَمَ وَنُوح عليهما السلام، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ وَعَلى اَهْلِ بَيْتِكَ الطَّيِّبينَ الطّاهِرينَ، اَلسَّلامُ عَلَيْكَ وَ عَلَى الْمَلائِكَةِ الُْمحْدِقينَ بِكَ وَالْحافّينَ بِقَبْرِكَ يا مَوْلايَ يا اَميرَ الْمُوْمِنينَ هذا يَوْمُ الاَْحَدِ وَهُوَ يَوْمُكَ وَبِاسْمِكَ وَاَنَا ضَيْفُكَ فيهِ وَ جارُكَ فَاَضِفْنى يا مَوْلاىَ وَاَجِرْنى فَاِنَّكَ كَريمٌ تُحِبُّ الضِّيافَةَ وَ مَأْمُورٌ بِالاِْجارَةِ فَافْعَلْ ما رَغِبْتُ اِلَيْكَ فيهِ وَرَجَوْتُهُ مِنْكَ بِمَنْزِلَتِكَ وَ آلِ بَيْتِكَ عِنْدَاللهِ وَمَنْزِلَتِهِ عِنْدَكُمْ وَبِحَقِّ ابْنِ عَمِّكَ رَسُولِ اللهِ صلى الله عليه وآله وسلم وَعَلَيْهِمْ اَجْمَعينَ .
Hz. Fatıma-ı Zehra’nın (s.a) Ziyareti
اَلسَّلامُ عَلَيْكِ يا مُمْتَحَنَةُ امْتَحَنَكِ الَّذى خَلَقَكِ فَوَجَدَكِ لِمَا امْتَحَنَكِ صابِرَةً اَنَا لَكِ مُصَدِّقٌ صابِرٌ عَلى ما اَتى بِهِ اَبُوكِ وَوَصِيُّهُ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْهِما وَاَنَا أَسْأَلُكِ اِنْ كُنْتُ صَدَّقْتُكِ إلاّ اَلْحَقْتِنى بِتَصْديقى لَهُما لِتُسَرَّ نَفْسى فَاشْهَدى اَنّى ظاهِرٌ بِوَلايَتِكِ وَوَلايَةِ آلِ بَيْتِكِ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْهِمْ اَجْمَعينَ .
Hz. Fatıma-ı Zehra’nın (s.a) Başka Bir Ziyareti
اَلسَّلامُ عَلَيْكِ يا مُمْتَحَنَةُ اِمْتَحَنَكِ الَّذى خَلَقَكِ قَبْلَ اَنْ يَخْلُقَكِ وَكُنْتِ لِما امْتَحَنَكِ بِه صابِرَةً وَنَحْنُ لَكِ اَولِياءُ مُصَدِّقُونَ وَلِكُلِّ ما اَتى بِهِ اَبُوكِ صلى الله عليه وآله وسلم وَاَتى بِهِ وَصِيُّهُ عليه السلام مُسَلِّمُونَ وَ نَحْنُ نَسْأَلُكَ اَللّـهُمَّ اِذْ كُنّا مُصَدِّقينَ لَهُمْ اَنْ تُلْحِقَنا بِتَصْديقِنا بِالدَّرَجَةِ الْعالِيَةِ لِنُبَشِّرَ اَنْفُسَنا بِاَنّا قَدْ طَهُرْنا بِوَلايَتِهِمْ عليهم السلام
Hz. Ali’nin (a.s) ziyareti
Selam olsun nübüvvet şeceresine, Haşim oğullarının nübüvvet nurlu ve meyveli ve imametle süslü ağacına; selam seninle yan yana yatan Âdem ve Nuh aleyhimasselama; selam olsun sana ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine. Selam olsun sana ve etrafını saran, kabrini çevreleyen meleklere. Ey Mevla’m, ey Emirulmüminin! Bu Pazar günü sana aittir; senin ismini taşır. Ben ise bugünde senin misafirinim, komşunum. O halde beni misafirliğine kabul et; ey Mevla’m ve bana sığınak ver. Gerçekten sen cömert ve misafirperverliği seviyorsun; Allah tarafından insanlara- sığınak vermeye emredilmişsin. O halde bugünde sana rağbet ettiğim ve senden ümit ettiğim şeyi yerine getir; senin ve Ehl-i Beyt’inin Allah katındaki makam ve mevkiiniz hürmetine ve o’nun da sizin yanınızdaki makam ve mevkisi hürmetine ve amcan oğlu Resulullah’ın –Allah’ın salât ve selamı onun ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun- hakkı hürmetine.”
Hz. Fatıma-ı Zehra’nın (s.a) Ziyareti
“selam olsun sana ey imtihan edilmiş; seni yaratan sen imtihan etti ve seni imtihan ettiği şeyde sabırlı buldu. Ben senin yüce makamını tasdik ediyorum, babanın ve vasisinin Allah’ın selamı onların üzerine olsun getirdiği şeye sabrediyorum. Ben senden diliyorum ki, ben senin makam ve mevkiini- tasdik ettiysem sen de bu tasdikim vesilesiyle beni o ikisine ulaştır ki gönlüm sevinsin ve şahit ol ki ben seni ve senin Ehl-i Beyt’inin-Allah’ın salâtı onların hepsinin üzerine olsun- velayetine açıkça itiraf ediyorum.”
Hz. Fatıma-ı Zehra’nın (s.a) Başka Bir Ziyareti
“selam olsun sana ey kendisini yaratan –Allah’ın- yaratmadan önce imtihan ettiği ve imtihan ettiği şeye sabırlı olan müntehine (imtihan edilen)! Bizler senin dostun ve seni tasdik edicileriz; babana –Allah’ın salât ve selamı ona ve Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun- ve onun vasisine-Allah’ın selamı onun üzerine olsun- gelen şeye teslim olmuşlarız. Allah’ım! Biz onları tasdik ettiysek, kendimize onların- Allah’ın selamın onların üzerine olsun- velayetiyle temizlendiğimizi müjdelemek için senden bizi tasdikimiz vesilesiyle yüce bir dereceye ulaştırmanı diliyoruz.”
Cumartesi Günü Peygamber Efendimizin Ziyaret Günü
Cumartesi Günü Peygamber Efendimizin Ziyaret Günü
اَشْهَدُ اَنْ لا اِلـهَ إلاّ اللهُ وَحْدَهُ لا شَريكَ لَهُ وَاَشْهَدُ اَنَّكَ رَسُولُهُ وَاَنَّكَ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللهِ وَاَشْهَدُ اَنَّكَ قَدْ بَلَّغْتَ رِسالاتِ رَبِّكَ وَنَصَحْتَ لاُِمَّتِكَ وَجاهَدْتَ فى سَبيلِ اللهِ بِالْحِكْمَةِ وَالمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَاَدَّيْتَ الَّذى عَلَيْكَ مِنَ الْحَقِّ وَاَنَّكَ قَدْ رَؤُفْتَ بِالْمُؤْمِنينَ وَغَلَظْتَ عَلَى الْكافِرينَ وَعَبَدْتَ اللهَ مُخْلِصاً حَتّى أتاكَ اليَقينُ فَبَلَغَ اللهُ بِكَ اشَرَفَ مَحَلِّ الْمُكَرَّمينَ اَلْحَمْدُ للهِِ الَّذِي اسْتَنْقَذَنا بِكَ مِنَ الشِّرْكِ وَالضَّلالِ اَللّـهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ وَاجْعَلْ صَلَواتِكَ وَصَلَواتِ مَلائِكَتِكَ الْمُقَرَّبينَ وَاَنْبِيائِكَ الْمـُرْسَلينَ وَعِبادِكَ الصّالِحينَ وَاَهْلِ السَّماواتِ وَالاَْرَضينَ وَمَنْ سَبَّحَ لَكَ يا رَبَّ الْعالَمينَ مِنَ الاَْوَّلينَ وَالاخِرينَ عَلى مُحَمَّد عَبْدِكَ وَرَسُوِلِكَ وَنَبِيِّكَ وَاَمينِكَ وَنَجِيبِكَ وَحَبيبِكَ وَصَفِيِّكَ وَ صَفْوَتِكَ وَخاصَّتِكَ وَخالِصَتِكَ وَخِيَرَتِكَ مِنْ خَلْقِكَ وَاَعْطِهِ الْفَضْلَ وَالْفَضيلَةَ وَالْوَسيلَةَ وَالدَّرَجَةَ الرَّفيعَةَ وَابْعَثْهُ مَقاماً مَحَمْوُداً يَغْبِطُهُ بِهِ الاَْوَّلُونَ وَالاخِرُونَ اَللّـهُمَّ اِنَّكَ قُلْتَ وَلَوْ اَنَّهُمْ اِذْ ظَلَمُوا اَنْفُسَهُمْ جاؤوكَ فَاسْتَغْفَرُوا اللهَ وَاسْتَغْفَرَ لَهُمُ الرَّسُولُ لَوَجَدُوا اللهَ تَوّاباً رَحيماً اِلـهى فَقَدْ اَتَيْتُ نَبِيَّكَ مُسْتَغْفِراً تائِباً مِنْ ذُنُوبى فَصَلِّ عَلى مُحَمَّد وَآلِهِ وَ اْغِفْرها لي، يا سَيِّدَنا اَتَوَجَّهُ بِكَ وَبِاَهْلِ بَيْتِكَ اِلَى اللهِ تَعالى رَبِّكَ وَرَبّى لِيَغْفِرَ لى ثمّ قل ثلاثاً : اِنّا للهِِ وَاِنّا اِلَيْهِ راجِعُونَ ثمّ قل : اُصِبْنا بِكَ يا حَبيبَ قُلُوبِنا فَما اَعْظَمَ الْمُصيبَةَ بِكَ حيَْثُ انْقَطَعَ عَنّا الْوَحْيُ وَحَيْثُ فَقَدْناكَ فَاِنّا للهِِ وَاِنّا اِلَيْهِ راجِعُونَ يا سَيِّدَنا يا رَسُولَ اللهِ صَلَواتُ اللهِ عَلَيْكَ وَعَلى آلِ بَيْتِكَ الطّاهِرينَ هذا يَوْمُ السَّبْتِ وَهُوَ يَوْمُكَ وَاَنَا فيهِ ضَيْفُكَ وَجارُكَ فَاَضِفْنى وَاجِرْنى فَاِنَّكَ كَريمٌ تُحِبُّ الضِّيافَةَ وَمَأْمُورٌ بِالاِْجارَةِ فَاَضِفْني وَأحْسِنْ ضِيافَتى وَاَجِرْنا وَاَحْسِنْ اِجارَتَنا بِمَنْزِلَةِ اللهِ عِنْدَكَ وَعِنْدَ آلِ بَيْتِكَ وَبِمَنْزِلَتِهِمْ عِنْدَهُ وَبِما اسْتَوْدَعَكُمْ مِنْ عِلْمِهِ فَاِنَّهُ اَكْرَمُ الاَْكْرَمينَ .
Şahadet ederim ki Allah’tan; başka ilah yoktur; tektir; ortağı yoktur. Şahadet ederim ki sen onun elçisisin ve sen Muhammed b. Abdullah’sın. Şahadet ederim ki sen Rabbi’nin elçiliklerini ulaştırdın ve kendi ümmetine nasihatte bulundun; Allah yolunda hikmet ve güzel nasihatle cihadı ettin; üzerindeki hakkı eda ettin. Gerçekten sen müminlere karşı şefkatli, kâfirlere karşı ise sert ve katıydın. Ölüm gelip seni yakalayıncaya kadar sen ihlâsla Allah’a ibadet ettin; böylece Allah da seni kendilerine ikram edilenlerin en yüce mevkisine çıkardı. Senin vasıtanla bizi şirk ve delaletten kurtaran Allah’a hamd olsun. Allah’ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle; kendi rahmetlerini, meleklerinin, peygamberlerinin, elçilerinin, Salih kullarının, gökyüzü ve yeryüzündeki varlıkların ve ey âlemlerin rab’i, evvelkilerden sonrakilere kadar sana tespih edenlerin salât ve selamı kulun, elçin, peygamberin, eminin, seçtiğin, habipin, aradığın, beğenip çıkardığın, kendine has ve halis kıldığın ve yarattıkların arasından seçtiğin Muhammed’e kıl; ona fazilet, üstünlük, vesile ve yüce derece ver ve onun evvellerden sonrakilere herkesin gıpta edeceği beğenilmiş bir makama yükselt. Allah’ım; sen dedin ki: “eğer onlar kendi nefislerine zülüm ettiklerinde sana gelip de Allah’tan bağışlama dileseler ve elçinde onlar için bağışlanma dilese, Allah’ı tövbeyi kabul eden ve şefkatli bulurlar.” İlahi! Gerçekten ben bağışlanma dileyerek ve günahımdan tövbe ederek seni peygamberine geldim; o halde Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle ve günahlarımı bağışla. Efendim! Senin ve Ehl-i Beyt’inin vasıtasıyla günahlarımı bağışlaması için senin ve benim rabbim olan Allah’a yöneldim. Sizden dolayı musibete uğradık ey kalbimizin sevgilisi; pek de büyük bir musibete; senin ayrılığınla bizden vahi kesildi. Şimdi seni kaybettiğimize göre inna lillah ve inna ileyhi raciun (biz Allah için ve biz o’na dönücüleriz). Efendimiz ya Resulullah! Allah’ın rahmeti senin ve tertemiz Ehl-i Beyt’inin üzerine olsun. Bu cumartesi günü sana ait bir gündür ve ben ise bugünde senin misafirinim, senin komşunum. O halde beni misafirliğine kabul et ve bana sığınak ver. Gerçekten sen cömert ve misafirperversin; -Allah tarafından insanlara- sığınak vermeye emredilmişsin. O halde beni misafir et ve güzel bir şekilde ağırla. Bize iyi bir şekilde sığınak ver; Allah’ın senin ve Ehl-i Beyt’inin Allah tarafından insanlara- sığınak vermeye emredilmişsin Allah’ın size verdiği ilmin hakkı için; gerçekten o cömertlerin en cömerdidir.”
Selam olsun sana ey Allah’ın resulü; Allah’ın rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam olsun sana ey Muhammed b. Abdullah; selam olsun sana ey Allah’ın seçtiklerinin en üstünü; selam olsun sana ey Allah’ın habipi; selam olsun sana Allah’ın seçtiği; selam olsun sana ey Allah’ın emini; şahadet ederim ki sen Allah’ın resulüsün; şahadet ederim ki sen Abdullah oğlu Muhammed’sin; şahadet ederim ki sen gerçekten ümmetine nasihatte bulundun, Rabbi’nin yolunda cihad ettin ve yakin (ölüm) gelip seni buluncaya kadar o’na ibadet ettin; o halde Allah, ümmetinden dolayı bir peygamberini mükâfatlandırdığı en üstün mükâfatla seni mükâfatlandırsın ey Allah’ın elçisi. Allah’ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine rahmet eyle. İbrahim ve İbrahim oğullarına ettiğin rahmetin en üstünüyle; gerçekten sen övgüye layık yücesin.
Tesettür Kadının Şahsiyet ve Vakarını Sergiler
İslam İnkılabı Rehberi İmam Seyyid Ali Hamenei bugün Hz. Fatıma selamullahi aleyhanın kutlu veladeti ve Kadın Günü münasebetiyle Tahran'daki İmam Humeyni Huseyniyesi'nde yaptığı konuşmada bugünün Kadın Günü olarak anılmasından herkes ve özellikle de İran'lı kadınların önemli dersler çıkartmaları gerektiğini hatırlatarak, müslüman kadınların kendilerini takva, iffet, bilim, cesaret, direniş, sağlıklı bir çocuk terbiyesi ve aileye önem verme gibi özelliklerle donatması gerektiğini vurguladı.
Günümüz kadınlarının Hz. Fatıma'yı kendilerine örnek edinmelerini öğütleyen İmam Hamenei şöyle konuştu: 'Maddi dünyanın yalancı modellerinin tam tersine bu büyük kadın ve pak imamlarımızın hayatı ve söylemleri insanlara doğru yol ve yaşama biçimini göstermekte ve insanları bu çizgiyi katetmeye çağırmaktadır.'
İnkılap Rehberi daha sonra İran'lı müslüman kadınların meşrutiyetten İslam İnkılabı'nın zaferine kadar diktatörlük aleyhinde sürdürdükleri mücadeleye değinerek şunları söyledi: 'Kadınların sosyal görevlerini yerine getirebilmeleri için tesettürlerini terketmeleri gerektiğini söyleyen Batı'lı propagandalara rağmen, İran'lı kadınların çeşitli sosyal ve siyasal alanlardaki etkin katılımı, kadınların tesettürleriyle birlikte sosyal görevlerini yerine getirebileceğini göstermiş olup, bunun en somut örneği şehidlerimizin muhterem anneleridir.'
İslam İnkılabı Rehberi, düşmanın, sahip olduğumuz zaaf noktalarından yararlanmak peşinde koştuğunu ve insanın her an zarara açık olduğunu kaydederek konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Hepimiz davranışlarımıza dikkat etmek zorundayız. Kimi teşhir biçimleri, takvasızlık, kötü örtünme ve iffetsizlik toplum ahlakı ve siyaseti açısından tahripkar bir rol oynamaktadır ve bu bağlamda özellikle de kadınların daha da dikkatli olmaları gerekir. Hicab ve tesettür, kadının şahsiyet ve vakarını sergiler ve onun toplumdaki saygınlığının artmasına yol açar. Bu yüzden örtünme konusuna bakışı nedeniyle İslam'a teşekkür edilmesi gerekir.'
İmam Hamenei konuşmasının bir başka bölümünde de Ehli Beyt'i tanımanın Allah'ın büyük bir lütfu olduğunu belirterek şöyle konuştu: 'Ehli Beyt'in manevi erdemlerini tanıtmak, toplumda uygun modeller oluşturmak anlamına gelir. Eğer bu hareket toplumda halis niyetlerle gerçekleştirilirse, etkili ve yüce bir eylem gerçekleştirilmiş demektir.'
İnkılap Rehberi konuşmasının sonunda İran toplumunun yüksek düzeydeki anlayış, bilinç ve sağduyusuna işaretle İslami İran'ın günümüzde sahip olduğu kudretin, tamamen maddeye dayalı günümüz dünyasındaki çeşitli alanlarda bir güneş gibi parladığını ifade etti.
İran'da nükleer fizikçiye suikast düzenleyen hain idam edildi
İran'da 2010 yılında nükleer fizikçi Mesud Ali Muhammedi'ye suikast düzenlemek ve Mossad ajanı olmakla suçlanan Mecid Cemali Faşi idam edildi.
İran devlet televizyonu, 2010 yılında nükleer fizikçiyi öldüren ve İsrail gizli servisi Mossad ajanı olmakla suçlanan 24 yaşındaki Mecid Cemali Faşi'nin başkent Tahran'da asılarak idam edildiğini duyurdu.
Cemali Faşi, suçunu kabul etmiş ve pişman olduğunu açıklamıştı. Faşi geçen yıl Ağustos ayında idama mahkum edilmişti.
Tahran Üniversitesi fizik profesörü Mesud Ali Muhammedi, 2010 yılı Ocak ayında işe gitmek üzere ayrıldığı evininin önünde düzenlenen bombalı saldırıda hayatını kaybetmişti.
Laricani: "Bahreyn Suudi Arabistan için kolay bir lokma değil"
İran İslami Şura Meclisi Başkanı, Bahreyn’i kendine mal etmek isteyen Suudi Arabistan’ın bu girişimine tepki göstererek, Bahreyn’in Suudi Arabistan için kolay bir lokma olmadığını söyledi.
MHA parlamento muhabirinin bildirdiğine göre, bugün yapılan meclisin açık oturumunda Suudi Arabistan’ın Bahreyn’i kendine mal etmesi girişimine itiraz eden Zahidan milletvekili Hüseyinali Şehriyari, 1961’e kadar İran’ın bir eyaleti olan ve Şah’ın hainliği ve dönemin milli şura meclisinin onayladığı kara lekeli kararla Bahreyn’in bağımsızlığına kavuştuğunu söyledi.
Zahidan milletvekili,”Bahreyn’de cereyan eden hadiselerde İran’ın taraf olma hakkı olduğunu, ama Suudi Arabistan’ın değil”dedi.
Hüseyinali Şehriyari, Al-i Halife ve Al-i Suud’un komploları ile mücadele etmek gerektiğinin altını çizdi.
İslami Şura Meclisi Başkanı Ali Laricani ise bu sözlere yanıt olarak Bahreyn’in Suudi Arabistan için kolay bir lokma olmadığını söyleyerek bu gibi girişimlerin bölgeyi krize sürükleyeceğini belirtti.