
کارگر
Ayetullah Murtaza Turabi'den Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır’a Cevap 2
Prof. Abdulaziz Bayındır’a Cevap
Abdulaziz Bayındır sözlerinin bir bölümünde Hz. Mehdi’yi inkar etmek için şöyle diyor:
Kur’an ayrıntılı ve mufassal bir kitaptır.
Çünkü Allah Hud Suresi 1. Ayette buyuruyor ki:
1. Elif, Lâm, Ra. Bu, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından (indirilmiş,) ayetleri sağlamlaştırılmış ve sonra açıklanmış bir kitaptır.
Yani birisi Kur'an'ı açıklamya çalışırsa kendisini Allah yerine koymuş olur.
Peygamber de sadece munzirdir yani uyarıcıdır.
Zariyat suresinin 50. Ayetinde buyurmakta :
"O halde Allah'a doğru kaçın. Kuşkusuz ben, O'nun tarafından size gönderilmiş, apaçık bir uyarcıyım."
Sonra Kur’an’da Mehdi ile ilgili bir müjde olmadığına göre ve dinin kemale erdiğine göre Mehdi Hz.Muhammed’dir diyor.
Cevap:
“Sen sadece bir uyarıcısın ve her kavmin bir hidayetçisi var Ra’d 7 veya” "O halde Allah'a doğru kaçın. Kuşkusuz ben, O'nun tarafından size gönderilmiş, apaçık bir uyarcıyım." Zariyat 50 ayetlerinin anlamı Peygamber’in (s.a.a) kimseyi imana zorlayacak bir gücünün olmadığını ifade eder yani insanlar muhayyerdir, insanlardan bir kısmı ilahi daveti kabul eder bir kısmı kabul etmez. Peygamber (s.a.a) kimseyi zorla imana getirecek değildir. Demek ki bu ayet Peygamber’in (s.a.a) diğer görevlerinin olmayışı anlamına gelmez.
Nitekim bir çok ayette peygamber hem müjdeci hem uyarıcı olarak vasıflandırılması - örneğin furkan 56 “biz seni sadece müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik” – diye buyurmaktadır. Bu anlamı ifade eden ayetler göz ardı edilerek “sen sadece bir uyarıcısın” ayetine istinat edilmiştir ve yanlış bir anlam çıkarılmak istenmiştir.
Halbuki Peygamber’in, (s.a.a) Kur’an’ı açıklamakla görevli olduğu Kur’an’da açıkça bildirilmiştir:
Nitekim Nahl suresi 44 ayette buyuruyor ki :
44. Onları apaçık deliller ve kitaplar ile (gönderdik). İnsanlara, kendilerine indirilmiş olanı açıklayasın ve belki öğüt alırlar diye sana da Zikr'i (Kur'an'ı) indirdik.
İşte bu ayette indirileni açıklamak Peygamer’in görevi olduğu söz konusu edilmiştir.
Yani Peygameber’in Kur’an tilavet etmenin yanı sıra bir de onu öğretmesi beyan etmesi görevi vardır.
NitekimCuma suresi ayet 2 de şöyle denilmekte :
Okuma ve yazma bilmeyenler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındıran, kitap ve hikmeti onlara öğreten bir elçi gönderen O'dur. Oysa onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
Peygamber, (s.a.a) Kitab’ın ayetlerini ulaştırmanın yani tilavet etmenin yanı sıra, kitabın beyanı onu ve hikmeti öğretmek çerçevesinde kendisinden sonra dininin yer yüzüne hakim olacağını beyan buyursa ve bunun salih bir imam ve komutan yani Mehdi vasıtasıyla gerçekleşeceğini söylerse buna inanmak Kur’an’a ters mi düşer?!
Açıktır ki böyle bir müjde Kur’an’a ters düşmediği gibi Peygamber’in görevli olduğu müjdeleme ve Kur’an’ın açıklama görevinin bir örneğidir.
Bayındır’ın iddiasının geçersizliğini görmek için şu noktalara dikkat edilmelidir:
1. Kur'an'ın açık ve mufassal bir kitap oluşunda veya başka bir ayette yer aldığı üzere “her şeyi açıklayan” olmasından maksat bütün inanç sisteminin ve dini hükümlerin hatta namaz ve hac gibi farzların geniş ve ayrıntılı şekilde Kur’an’da açıklandığı anlamına gelmez. Çünkü bunu söylemek dinin bir çok temelini ve hükümlerini değiştirmeyi ve dini yıkıma uğratmak anlamına gelir ve dinin zaruriyetini inkarı gerektirdiği için kişinin kafir olmasına sebep olur.
Sayın Bayındır Cevap Versin!
“Kur’an’ı her şeyi açıklayan kitap olarak indirdik” tabirinden
Acaba fizik, kimya, tıp vb. ilimlerle uğraşmak yerine bilim adamlarının yalnız Kur’an’a başvurmaları yeterli olur mu?
Elbette koca karılar köylerde bu tür lafları bazen söylerler ama bu gibi sözleri söylemek ilim iddiasında bulunan bir profsörden gülünç değil mi?
Evet, Kur’an bilime önem vermiştir sözünün manası kendisinin bizzat fizik formulllerini de açıkalmış olması demek değildir.
Akait ve İbadetler konusunda da durum bundan ibarettir. Kur’an kılavuzları açıkça belirlemiş ve bu kılavuzların başında; Hz. Muhammed’e başvurmamızı, ona itaat ememizi ve onun Kur’an’ı açıkladığını beyan etmiştir.
4. İddia
Dİn Kamildir artık Mehdi’nin gelişine ihtiyaç yoktur.
Maide Suresi ayet 3 de
Bugün dininizi size kâmil kıldım ve nimetimi size tamamladım ve din olarak İslam'ı size seçtim.
Bayındır’ sözlerinde yukarıdaki ayete de istinat ediyor ve zahiren şöyle demek istiyor ki: Artık din tamamlanmıştır. Mehdi’nin gelmesi ve dini tamamlaması düşünülemez.
Cevap:
Hz. Mehdi dini kamil etmek için gelmeyecek çünkü o peygamber değildir o dini dünyaya egemen kılmak için gelecektir. Yani onun görevi vahyi iletmekle görevli olan peygamber’in görevinden farklıdır.
Kur’an’nın tabiriyle
Gerçekten Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebur'da da, "Yeryüzüne mutlaka salih kullarım mirasçı olacaklar." diye yazdık.
İşin üzücü yanı şu ki! Sayın Bayındır Kur’an’daki yeryüzüne Allah’ın dininin hakim olacağına dair bu ilahi vaatle ilgili açık ayetleri kolayca göz ardı ediyor ama başka bir yerde nice tevillere başvurarak Kur’an’da olmayan anlamları ona yüklüyor.
Örneğin sayın Bayındır “yanları üzerinde Allah’ı anarlar . Al-i İmran 191” ayetinden maksadın namazda ruku etmek olduğu anlamını çıkarıyor.
Ve daha nice zorlamalı tefsir ve tevil yoluyla anlamlar Kur’an’a yüklerken, açık ifadeli ayetlerin anlamı hakkında şüphe ve tereddüt ve inkarı tercih ediyor.
5. İddia Mehdi Hz. Muhammed’dir
Cevap:
Evet Hz. Muhammed Mehdi’dir yani hidayete ermiş bir kimsedir nitekim bütün Peygamberler mehdidirler ve aynı zamanda hadi yani hidayet edendirler ancak bu, İslam’ın bütün dünyaya egemen kılacak Mehdi’nin geleceğine dair inançla bir çelişkisi yoktur.
Nitekim Kur’an ayetleri böyle bir günün geleceğini vaat etmiş ve mütevatir hadisler bunu açıklamışlardır.
Murtaza Turabi
4 - Ramazan Mubarek - Hicri 1445
Ayetullah Murtaza Turabi'den Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır’a Cevap.
Bismillahirrahmanirrahim
Sayın Prof. Abdulaziz Bayındır Mehdeviyet konferansındaki konuşmasında “Resul” Kur’an’dır diyor. Buna göre, “Allah’a ve resule’e itaat edin” ayetinden maksadın Kur’an’a itaat edin’dir. Yoksa Resulullah’ın Kur’an’ı açıklamak diye bir görevi ve yetkisi yoktur.
Niçin Sayın Bayındır böyle bir görüşü savunmakta?
Çünkü bir çok ayette Allah’a itaatın yanısıra Resul’e de itaate emredilmiştir ve o eğer Resul’den maksadın Resul yani Hz. Muhammed olduğunu söylerse o zaman Resulullah’ın Kur’an’ı açıklama konusundaki sözlerini geçerli bilmesi gerekecek oysa ona göre Kur’an’ı açıklamak konusunda Resulullah dahil hiç kimsenin sözü geçerli değil yalnız Allah’ın açıklamasına yani Kur’an’ın kendisine bakmak gerekir.
Cevap:
Kur’an’ın bir çok ayetinden Allah’a itaatin yanı sıra Resul’e de itaate emredilmiştir; Sayın Bayındır’ın cevabına geçmeden önce bu ayetleri görelim örneğin şöyle buyurmaktadır:
Al-i İmran 32:
“De ki: "Allah'a ve Resul'e itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse, (bilsinler ki) kuşkusuz, Allah kâfirleri sevmez.”
Al-i İmran 132
“Allah'a ve Resul'e itaat edin; olur ki size merhamet edilir.”
Nisa: 13
“Kim Allah'a ve Resuli'ne itaat ederse, onu altından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir; orada sürekli kalırlar. Büyük kurtuluş ve başarı budur işte.”
Nisa 64:
“Biz her resuli ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilsin diye”
Nisa 59
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin; Resul'e ve sizden olan o yetki sahiplerine de itaat edin. Eğer Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, bir şeyde çekiştiğiniz zaman o hususta Allah'a ve Resul'e başvurun. Böyle yapmanız, hem daha iyidir ve hem de sonu daha güzeldir.”
Nisa 69
“Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar, (kıyamette) Allah'ın kendilerine nimet verdiği resuller, doğrular, şehitler (veya amelleri gözetleyiciler) ve salihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştırlar!”
Nisa 80
“Kim Resul'e itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, (bil ki) biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.”
Nur 54
“De ki: "Allah'a ve Resul'e itaat edin." Eğer yüz çevirirseniz, (bilin ki,) o (Resul) yükümlü kılındığı şeyden sorumludur ve siz de yükümlü kılındığınız şeyden sorumlusunuz. Eğer ona itaat ederseniz, hidayete erişirsiniz. Resul'e düşen, sadece (mesajı) apaçık iletmektir.”
Nur 56
“Namazı hakkıyla kılın; zekâtı verin ve Resul'e itaat edin ki, size merhamet edilsin.”
Muhammed 33
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Resul'e itaat edin ve yaptıklarınızı boşa çıkarmayın.”
Bütün bu ve benzeri ayetlerde Kur’an özellikle Resule itaate emrediyor Bayındır’a göre bu ayetlerde resulden maksat Kur’an’dır.
Şimdi onun kendisinin de başvurduğu Kur’an’ı Kur’anla açıklamak yöntemine başvurarak onun bu sözünün doğru olup olmadığını görelim.
Acaba Gerçekten Resul Kur’an anlamına mı gelir?
Eğer bu doğruysa resul kelimesini kaldırıp yerine Kur’an kelimesini yerleştirmek doğru olacaktır oysa aşağıdaki ayetlere baktığımızda bunun açıkça yanlış olduğunu görebiliriz:
Furkan 7
Dediler ki: "Bu ne biçim resul? Yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor! Kendisiyle beraber uyarıcı olması için ona bir melek indirilseydi ya!"
Şimdi acaba bu ayette resulden maksadın Kur’an olduğunu söylersek ve resul yerine Kur’an kelimesi yerleştirirse şöyle dememiz gerekir:
Bu ne biçim Kur’an? Yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyo…
Görüldüğü gibi Bayındır’ın mantığına göre yukarıdaki gibi gülünç bir anlam ortaya çıkamaktadır.
Şimdi diğer örnekleri inceleyelim:
Bakara 214
Yoksa sizden önce gelip geçmiş olanların başlarına gelen zorlukların benzerinin sizin de başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?! Onlar, öylesine yoksulluk, darlık ve sıkıntılara uğramış ve sarsılmışlardı ki, (nihayet) resul ve beraberindekiler, "Allah'ın yardımı ne zaman?!" demişlerdi. Biliniz ki, Allah'ın yardımı yakındır!
Maide 41
Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla "iman ettik" diyenlerden ve Yahudilerden süratle küfre koşanlar, seni üzmesin.
Maide 67
Ey Resul! Rabbinden sana indirileni (halka) ilet. Eğer bunu yapmazsan, O'nun mesajını iletmemiş olursun (elçilik görevini yerine getirmemiş olursun). Allah seni insanlardan korur. Kuşkusuz, Allah kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez
Tevbe 13
Yeminlerini bozan, Resul'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve size karşı (savaşı) ilk olarak kendileri başlatan kimselerle savaşmaz mısınız yoksa onlardan korkuyor musunuz?! Oysa Allah, imanınız varsa, kendisinden korkmanıza daha layıktır.
Bu yukarıdaki ayetlerde resulu kaldırıp yerine Kur’an koysak ayetin anlamı açıkça yanlış olur.
Buda gösteriyor ki Sayın Bayındır açıklaması tamamen tutarsız bir açıklamadır.
Peygamber’e tefsir va açıklama hakkı tanımazken kendisine bu hakkı tanıyor ve bu gibi büyük yanlışlıklara imza atıyor.
Murtaza Turabi
10-3-2024
İmam Hamanei: Direniş ABD’nin Bölgedeki Tüm Hesaplarını Bozdu
İslam İnkılabı Rehberi İmam Hamanei, Nevruz Bayramı münasebetiyle İran halkıyla bir araya geldi.
İmam Hamanei, halka konuşmasının başında, 1403 Hicri Şemsi yılının “Halkın Katılımıyla üretimde sıçrama” adı altındaki sloganıyla ilgili olarak, “Yılın sloganı genellikle ülkenin temel stratejisinin bir parçası; son birkaç yıldır yılın sloganı ekonomik konulara odaklanmaktadır” dedi.
Ekonomi meselesinin ülkenin temel meselesi olduğunu belirten İmam Hamanei, “Ülke ekonomisi olumlu bir şekil alırsa bu durum insanların dinini ve dünyasını etkileyebilir” ifadesini kullandı.
İmam Hamanei, düşmanın yıllardır ülke ekonomisini dize çökertmeye çalıştığını ancak başaramadığını ifade etti.
İmam Hamanei, “Ülke ekonomisinin gelişmesi için tüm çarkların harekete geçmesi gerekiyor. Başarılı olmak için halkın, gerçek anlamıyla önemli işlere katılımı gerekiyor” diye konuştu.
Konuşmasının diğer bölümünde Gazze'deki olaylara değinen İmam Hamanei, “Gazze'de 30 binden fazla insan katlediliyor, Batı dünyası bunu izliyor, hatta yardım ediyor” dedi.
Batı Asya'daki direniş cephesinin daha da gelişmesi gerektiğini vurgulayan İmam Hamanei, “Direniş, Siyonist suçluların sürekli baskısıyla yüzleşmektir; Direniş yeteneklerini ortaya koydu ve düşmanın tüm hesaplamalarını bozdu” ifadelerinde bulundu.
İmam Hamanei, konuşmasının devamında Filistin direnişine dikkat çekerek, “Direnişin gücü ABD’lilerin bölgedeki yanlış hesaplamalarını bozdu; Siyonist rejim krizden çıkma konusunda bile kriz içinde; Bugün Siyonist rejimin karar alma yetkisi yoktur” dedi.
İmam Hamanei, direniş cephesinin oluşumuna değinerek, “bölgede vicdanı uyanık olan insanların, Siyonistlerin yetmiş yıldır devam eden zulmünü gördüklerinde sessiz kalmamaları doğaldır. Direniş cephesi, Siyonist suçluların Filistin halkına ve Filistin destekçilerine karşı devam eden baskısına karşı çıkmak için oluşmuştur” ifadesini kullandı/mehr
İslam İnkılabı Rehberi'nin 1403 Yılının Nevruz Mesajı
İslam İnkılabı Rehberi Imam Seyyid Ali Hamenei 1403 yılı başlangıcı münasebetiyle yayınladığı tebrik mesajında, İran milletinin Nevruz bayramını tebrik ederken, başta şehit aileleri ve Nevruz'u anan tüm milletler olmak üzere, yeni hicri şemsi yılını " Halkın katılımıyla üretimde sıçrama" yılı olarak adlandırdı.
İran Press'in verdiği habere göre, İslam İnkılabı Rehberi, şehitlerin anısını ve isimlerini ve şehitlerin imamını saygıyla anarak, İran milletinin tabiat ve maneviyatın iki pınarından istifade etmesini ümit ederek, 1402 yılının acı ve tatlı olayları ile ilgili şunları belirtti: Geçtiğimiz yılın güzel olayları ve müjdeleri arasında önemli, “Bilimsel ve teknolojik ilerlemeler, altyapı alanında üretim, halkın özellikle ‘Kudüs Günü’ ve ‘İslam Devrimi Zaferi 22 Behmen yürüyüşlerine’ kapsamlı katılım, seçimlerin başarılı bir şekilde yapılması, hükümetin çeşitli ekonomik ve siyasi alanlardaki faaliyetleri bu ilerlemeler arasında yer alıyor” dedi.
İslam İnkılabı Rehberi Imam Hamenei ayrıca, 1402 yılının acı haberleri arasında halkın ekonomik ve geçim sorunları olduğunu belirterek şunları kaydetti: Şehit Süleymani'nin yıldönümünde Kerman'da yaşanan acı olay, Belucistan'daki sel ve son aylarda güvenlik görevlilerinin başına gelen olaylar, Geçtiğimiz yılın diğer acı olaylarından biri... Fakat Gazze'deki olayı en acı olay olarak değerlendirmek gerekir.
Geçen yılki slogana atıfta bulunan İslam İnkılabı Rehberi, enflasyonun düşürülmesi ve üretim artışı alanında yapılan çalışmaları iyi, ancak yeterli olmadığını belirterek şunları kaydetti. Elbette bu kadar önemli bir konunun bir yıl içinde tam olarak hayata geçmesinin beklenmemesi gerektiğini belirterek şu vurguda bulundu: Yeni yılda da ülkenin asıl meselesi hâlâ "ekonomi". Zira ülkenin asıl zayıflığı bu alanda ve bu alanda aktif olarak hareket edilmesi gerekiyor.
İslam İnkılabı rehberi, Yeni yılda da ülkenin temel meselesinin ekonomik sorunlar olduğunu belirterek, "Ülkenin ‘enflasyon’, ‘istihdam’ ve ‘ulusal para biriminin değeri’ başta olmak üzere ekonomik sorunlarının çözüm yolu ‘üretim’den geçmektedir. Bu nedenle son yıllarda üretim konusuna daha fazla ağırlık verilmiştir” ifadelerini kullandı.
Imam Hamenei sözlerinin devamında şunları kaydetti: Buna göre yeni yılda üretim konusuna ağırlık vererek, bu konuda bir atılımı bekliyoruz.
İslam İnkılabı Rehberi, halkın ekonomiye ve üretim alanına katılımı olmadan üretimde sıçramanın mümkün olamayacağına değinerek şunları belirtti: İnsanların üretim sektöründe varlığının önündeki engeller kaldırılmalı ve büyük kapasiteleri harekete geçirilmelidir.
Yeni yılda da üretim konusuna odaklanılacağına dikkat çeken Ayetullah Hamenei, 1403 Hicri Şemsi yılını "Halkın katılımıyla üretimde sıçrama" yılı olarak adlandırdı.
Imam Hamenei sözlerinin sonunda, Hz.Mehdi (AS)'a halisane selamlarını sunarak, büyük ve aziz İran milletinin başarısı için Yüce Allah'a dua ettiler.
Yemen direnişinin operasyonları İsrail ekonomisini vurdu
Kanadalı avukat ve gazeteci Dimitri Lascaris, Yemen direnişinin Kızıldeniz'de düzenlediği operasyonların İsrail rejiminin liman yerleşimi Eylat'a olan sevkiyatları azalttığını ve rejim ekonomisine ağır bir darbe vurduğunu bildirdi.
Lascaris, 17-18 Mart tarihlerinde Eylat liman yerleşimini ziyaret etti ve Ensarullah tarafından yürütülen operasyonların limanı yük gemilerinden yoksun bıraktığını belirtti.
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Lascaris, "Burada görünürde yük gemisi ve tanker yok," ifadesini kullandı.
Tüm göstergelerin Kızıldeniz'deki operasyonların söz konusu liman tesisi üzerinde dramatik etkiler yaratmaya devam ettiğine dikkat çeken Lascaris, ayrıca yerleşimin 'İsrail'in başlıca nüfus merkezlerinden çok uzakta' olduğunun altını çizerek, "En azından henüz demiryolu ulaşımı da yok," dedi.
Durum, Kızıldeniz ablukasının demiryolu güzergâhlarının olmaması nedeniyle hiçbir yolu olmayan yerleşimi fiilen boğduğunu ortaya koyuyor.
İşgal rejimi, Eylat aracılığıyla Asya'dan araç ithal ediyor ve petrol kargosu teslim edip geçici olarak depoluyor.
Lascaris, "Bu plajlarda neredeyse hiç kimse yok. Burada herhangi bir turizm belirtisi yok," diye ekledi. Gazeteciye göre yılın bu zamanında, pazar günü büfeler ve dükkanlar bile kapalı görünüyor.
İsrail medyası, Eylat yerleşimini şimdiye dek turistik destinasyonlarından biri olarak lanse ediyordu.
İşgal ekonomisi konusuna da değinen gazeteci, Aksa Tufanı operasyonunun ilk iki ayında ekonominin yüzde 20 oranında küçüldüğünü anımsatarak "O zamandan bu yana daha da küçülmüş olabilir," değerlendirmesini yaptı.
Gazeteci, liman tesisi yöneticisinin Aralık 2023'te yaptığı bir açıklamaya atıfta bulunarak, "Eylat'taki deniz trafiği saldırılar nedeniyle yaklaşık yüzde 85 oranında düştü," diye konuştu.
Lascaris, aynı zamanda 'İsrail sularında ya da limanında herhangi bir ticari gemi faaliyeti olmadığını' da sözlerine ekledi.
Gazeteci, şöyle devam etti: "Eğer İsrail ve destekçileri ekonomiye verilen ağır zararı telafi etmekle ciddi olarak ilgileniyorlarsa, bu konuda izlenecek basit, açık ve ahlaki açıdan doğru bir yol var; o da Gazze'ye yönelik soykırım saldırılarına ve açıkçası Batı Şeria'ya yönelik suç teşkil eden saldırılara son vermektir." (YDH)
Yemen'den BMGK'ye: “Kızıldeniz'deki operasyon Gazze savaşı bitene kadar devam edecek”
Yemen Dışişleri Bakanlığı, Güvenlik Konseyi'nin Yemen karşıtı açıklamasına tepki gösterdi.
Güvenlik Konseyi'nin Yemen karşıtı açıklamalarına tepki gösteren Yemen Dışişleri Bakanlığı " Güvenlik Konseyi'nin Kızıldeniz ve Umman Denizi'nde yaşanan olaylara ilişkin açıklaması, ABD'nin cezai taleplerine tehlikeli bir şekilde boyun eğildiğini gösteriyor." açıkşamasında bulundu.
Açıklamanın devamında "Güvenlik Konseyi'nin yaklaşık 200 gündür İsrail'in Gazze'de her gün çocuk ve kadın öldürmesini kınayan bir açıklama yayınlayamaması çok yazık. Binlerce Filistinlinin öldürülmesi nedeniyle Güvenlik Konseyi Amerika'nın Siyonist rejime silah göndermesini engelleseydi daha iyi olurdu. Siyonistlerin Gazze'ye yönelik canice saldırganlığı durdurulmadıkça ve abluka kaldırılmadıkça Yemen silahlı kuvvetlerinin operasyonları devam edecektir." ifadelerine yer verildi.
Güvenlik Konseyi üyeleri dün gece, "Yemen'deki Ensarullah'a Hareketi'nin Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik saldırıları" olarak adlandırdıkları saldırıyı kınayan bir bildiri yayınlayarak Sana'dan gemilere yönelik saldırıları durdurmasını ve gerilimi daha da tırmandırmaktan kaçınmasını istedi.
Ensarullah demir kubbeyi deldi!
İşgal rejimine yönelik saldırılarını sürdüren Yemen'deki Ensarullah Hareketi'nin Eliat'a yönelik saldırısında demir kubbe devreye girmedi.
Welayet News - Siyonist rejim ordusu Ensarullah'ın Eliat'a gerçekleştrdiği saldırıda demir kubbenin devreye girmediğini itiraf etti.
Orduya göre, Pazar gecesi Eilat'ın kuzeyine tanımlanamayan bir nesnenin indiği yönündeki raporlar, Kızıldeniz yönünden gelen bir seyir füzesine işaret ediyordu. Ancak savunma sistemi devreye girmedi.
BM: Kıtlıkla karşı karşıya olan Gazze’ye giden insani yardımlar çok yetersiz
İşgalci İsrail’in zorla aç ve susuz bırakarak insanlık felaketine yol açtığı Gazze’ye günde en az 500 tır ulaştırılması gerekirken Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Gazze’ye giden insani yardımların çok yetersiz olduğunu duyurdu.
UNRWA, X sosyal medya platformundan paylaştığı mesajında, "Gazze'de kıtlık kapıda, 1,1 milyon insan felaket seviyesinde gıda güvensizliğiyle karşı karşıya." uyarısında bulundu.
Buna karşın Gazze'ye insani yardım ulaştıran tırların bir çoğuna İsrail tarafından izin verilmediğine dikkati çeken UNRWA'nın mesajında, "Mart ayında şu ana kadar günde ortalama 159 yardım kamyonu Gazze Şeridi'ne geçti. Bu ihtiyaçların çok altında." ifadelerine yer verildi.
UNRWA, ayrıca Gazze Şeridi'ndeki 24 sağlık merkezinden yalnızca 8'inin faaliyet gösterdiğinin bilgisini paylaştı.
İşgalci İsrail, işgal, saldırı ve açlığın pençesindeki Gazze'ye insani yardımları engelliyor
Dünya genelinde çok sayıda ülke Mısır toprakları üzerinden Gazze’ye ulaştırılmak üzere insani yardım gönderdi ancak katil İsrail’in engellemeleri nedeniyle bu yardımların çok büyük bölümü Mısır'da beklemeye devam ediyor. Siyonist İsrail, Mısır sınırındaki Refah sınır kapısından Gazze’ye insani yardımların girişine izin vermesi için yapılan uluslararası çağrıları da dikkate almıyor.
Tel Aviv yönetimi, Uluslararası Adalet Divanının (UAD), Güney Afrika'nın İsrail aleyhinde açtığı soykırım davasında Gazze'ye insani yardımlara izin verilmesi konusunda aldığı geçici tedbir kararını da uygulamayı reddediyor.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, X hesabından yaptığı paylaşımda, "Şu anda (Gazze’ye) günde en az 500 tır veya eş değer yardımın girişine ihtiyaç var." ifadelerini kullanmıştı.
İsrail Kürsülerde Yerden Yere Vuruluyor Ama Ticaret Devam Ediyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Siyonist İsrail yönetimini Gazze'de yürüttüğü savaş nedeniyle yerden yere vuruyor. Fakat hükümet, Tel Aviv ile olan ticari bağlarını sürdürüyor, İsrail gemileri Türk limanlarına yanaşmaya devam ediyor. Kocaeli'de üzerine vinç devrilen geminin de İsrail'e mal götürdüğü ortaya çıktı!
Hatırlanacağı üzere 16 Mart tarihinde Kocaeli'deki Evyapport Limanı’na yanaşan bir geminin çarpması sonucu konteyner taşımada kullanılan 4 kule vinçten 3'ü devrilmişti. MarineTraffic internet sitesine göre Evyaport'a çarpan Hong Kong bandıralı YM WITNESS adlı gemi, İsrail'in Aşdod Limanı'ndan geliyordu ve kargosu yüklendikten sonra İsrail'e geri dönecekti. Bu gemilerin yanaştığı limanların büyük kısmı Erdoğan'ın desteklediği Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'ne (MÜSİAD) bağlı şirketlerce işletiliyor. Kazanın yaşandığı liman da MÜSİAD üyesi Evyap Holding'e ait.
BİR GEMİ DE AMBARLI'YA
Araştırmalarımız bizi VesselFinder internet sitesinde bir başka bulguya daha taşıdı. Buna göre Hong Kong bandıralı YM WONDROUS isimli bir başka konteyner gemisi de Aşdod Limanı'ndan 18 Mart tarihinde yola çıktı ve bugün İstanbul'daki Ambarlı Limanı'nda olması bekleniyor. Ambarlı Limanı, ülkemizin konteyner hacmi bakımından en büyük, kargo tonajı olaraksa beşinci büyük limanı olarak ön plana çıkıyor. Görünen o ki ne Gazze'deki “soykırım”, ne yöneticilerin sert söz düelloları, iki ülke arasındaki “kırılgan” olduğu söylenen bağları zedelemeyi başarıyor. İstanbul'daki Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsüyle de işbirliklerinde bulunan Grenoble Üniversitesinden Profesör Jean Marcou'ya göre Türkiye-İsrail ilişkilerinin nasıl ayakta kaldığını ve düzenli olarak yeniden canlandığını anlamak için onları kalıcı bir şekilde yapılandıran şeyin öncelikle ekonomik bağlar olduğunu anlamak gerek.
BAŞDÖNDÜREN RAKAMLAR
Profesörün verdiği rakamlara bakılırsa İsrail'in ithalatının yüzde 5,2'sini Türkiye sağlıyor. Ülkemiz bu şekilde İsrail'in beşinci büyük tedarikçisi ve ihracatının yüzde 2,2'si (yılda 2,5 milyar dolar) ile yedinci en büyük müşterisi konumunda. Bu ticari ilişkiler hayati alanlarla ilgili. İsrail'in Türkiye'den ithal ettiği ürünlerin başında çelik, demir, tekstil, motorlu taşıtlar ve çimento geliyor; Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı (BTC) ile Kafkaslar ve Doğu Anadolu üzerinden Ceyhan Limanı'na ulaşan ve İsrail'in yıllık brut petrol tüketiminin yüzde 40'ını karşılayan Azerbaycan petrolü de cabası. Bu durumu tenkit eden Arap basınında konuya ilişkin olarak “Erdoğan, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırımın ortasında İsrail'e giden bu önemli petrol akışını engellemek için hiçbir adım atmadı.” yorumları yapılıyor. Ayrıca Zorlu Holding İsrail'in elektriğinin yüzde 7'sini sağlıyor. İsrail'in ise Türkiye'ye ihracatının büyük bir kısmını kimyasal ürünler ve ileri teknoloji ekipmanlar oluşturuyor. Prof. Marcou'ya bakılırsa bunlar, son yıllarda Türk sanayi üretiminin, özellikle de silah imalatının modernleşmesinde önemli bir rol oynadı.
STRATEJİK ÇIKARLAR
Bir başka önemli kalem de turizm. İsrailli turistler, Ankara ve Tel Aviv arasında yıllar içinde yaşanan birçok krize rağmen Ekim 2023'ten önce Türkiye'yi en çok ziyaret edenler arasında bulunuyordu. Prof. Marcou'ya göre bunda iki ülke arasındaki ortak tarihi hafızanın büyük rolü var. Marcou üçüncü olarak Türkiye-İsrail ilişkilerini çevreleyen ortam ne kadar çelişkili olursa olsun, iki ülkenin ortak stratejik çıkarlarına vurgu yapıyor. Türkiye, her ne kadar karşıt fikirler sergilese de NATO üye olması nedeniyle Batı'nın müttefiki olmaya devam ediyor ve önemli üslere ev sahipliği yapıyor: İttifakın İzmir'deki Müttefik Kara Komutanlığı Karargahı, Kürecik'teki anti-balistik füze radar istasyonu ve tabii ki gerektiğinde İsrail'e askeri teçhizat sevkiyatında aktarma görevi de gören İncirlik Hava Üssü.
SAVAŞLA ARTAN DİKENLİ TEL İHRACATI
Aydınlık 14 Mart'ta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) verilerine dayandırdığı haberinde, Türkiye'nin 7 Ekim’den beri İsrail’e dikenli tel ihracatına devam ettiğini sütunlarına taşımıştı. Verilere göre 2023 yılında İsrail'e dikenli tel ihracatı toplamda 850 bin 554 doları bulurken, “Örme halat, dikenli tel, burulmuş çelik tel şerit” satışı da 2023 yılında toplamda 34 milyon 164 bin 565 dolar oldu. 7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonu’ndan itibaren (Kasım verisi bulunmuyor) 3 aylık süreçte yaklaşık 10 milyon TL değerinde İsrail’e ihracat yapıldı. Dikenli tel satışındaki artışı göstermek için tek bir veri dahi yeterli gibi görünüyor: İhracat, Haziran 2023'te 135 bin 567 dolarken, savaşın iyice kızıştığı 2024 Ocak ayında 196 bin 540 dolara ulaştı.
İNCİRLİK’İN SABIKASI
Hatırlanacağı üzere 7 Ekim'den bu yana Güney Kıbrıs'taki NATO üsleri defalarca İsrail'e silah taşınan noktalar olarak ele alınmıştı. İngiltere merkezli Declassified UK, geçen kasım ayında ABD’nin İsrail’e silah ulaştırmasında Güney Kıbrıs’taki İngiliz Agratur Üssü'nün uluslararası bir merkez haline getirildiğini belirtmiş, ABD ve İngiliz uçaklarının Almanya, Türkiye (İncirlik), İtalya ve İspanya’daki üslerinden Agratur’a, oradan da İsrail’e nakliye uçuşları yaptığını açıklamıştı. Aydınlık yazarı gazeteci Fikret Akfırat konuyu 19 Kasım tarihli gazetede ele almıştı./aydınlık
Gazze soykırımında şehit sayısı 31 bin 923'e yükseldi https
Siyonist İsrail rejiminin, yardımların ulaşmasını engelleyerek kıtlığa sürüklediği Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda şehit sayısı 31 bin 923'e yükseldi.
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne 166 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi.
İşgal güçlerinin son 24 saatte Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 104 Filistinlinin daha şehit olduğu, 162 Filistinlinin yaralandığı belirtildi.
Siyonist rejimin 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şehit olanların sayısının 31 bin 923'e, yaralı sayısının da 74 bin 96'ya ulaştığı bildirildi.
Açıklamada ayrıca hala enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğu ancak işgal güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı vurgulandı.
Abdulaziz Kıranşal Yazdı: Muhasebe ve arınma ayı Ramazan için Peygamberimizden 10 tavsiye!
Hayırda yarışacağız:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah’ın rahmeti sizi kuşatır. O ayda yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir, dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyleyse kulluğunuzla kendinizi Allah’a sevdirin. Bu ayda asıl bedbaht olan, Allah’ın rahmetinden nasibini alamayan kimsedir. (et-Tergib ve’t-Terhib)
Kimseyle Tartışmayacağız:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Oruç perdedir. Oruçlu kötü söz sarf etmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa ‘ben oruçluyum!’ desin (ve ona bulaşmasın)” (Buhari) Efendimizin (S.A.S.) bu talimatı gereği kavgadan, tartışmadan, kinden, stresten, kalp kırmaktan, ahlaksızca konuşmaktan uzak duracağız.
Orucumuzu Yıpratmayacağız:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Nice oruç tutanlar vardır ki, (günahlardan uzak durmadıkları için) onların oruçlarından geriye sadece açlık ve susuzluk kalır. Ve yine nice namaz kılanlar var ki, (namazlarının hakkını veremedikleri için) bu namazlarından onlara sadece yorgunluk kalır.” (İbn Mâce) Efendimizin (S.A.S.) bu uyarısı gereği tuttuğumuz oruca, kıldığımız namaza yaraşır bir hayat yaşamaya gayret edeceğiz.
Dilimizi Koruyacağız:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Kim yalan söylemeyi, cahilliği ve cahillikle amel etmeyi (günah işlemeyi) terk etmezse, Allah’ın onun yemesini, içmesini terk etmesine ihtiyacı yoktur.”(İbn Mace) Efendimizin (S.A.S.) bu uyarısı gereği Ramazan’ı büyük bir fırsat bilerek şahsiyetimizi onaracağız. Eksiklerimizi gidereceğiz. Müslümana yaraşır bir duruş ve kimlik kazanmaya gayret edeceğiz.
Ramazan’ın Her Dakikasını Değerlendireceğiz:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Oruç tutanın uykusu bile ibadet sayılır, oruçlunun susması bile tesbih sayılır. Oruçlunun iyilik ve ibadetlerine kat kat sevap verilir. Duası kabul olunur, günahları affedilerek silinir.” (Kenzü’l-Ummal) “Eğer insanlar Ramazan ayının kıymetini, şerefini ve önemini hakkıyla bilmiş olsaydı, bütün bir yılın Ramazan olmasını temenni ederdi.” (et-Tergib ve’t-Terhib) Efendimizin (S.A.S.) bu müjdesi gereği uykumuz da dahil her saniyesinin ibadete dönüşme imkanı olan bu ayı en iyi şekilde değerlendirip, gaflete düşmekten ve boş işlerden uzak duracağız.
Ramazan Gecelerini Dizilerle Heba Etmeyeceğiz:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Kim inanarak ve ihlasla, sevabını yalnız Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutar, Ramazan gecelerini de ibadetle (teravih, dua, zikir, Kur’an tilaveti) geçirirse annesinden doğduğu gibi tertemiz olur.” (Nesai) Efendimizin (S.A.S.) bu müjdesi gereği Ramazan gecelerini dizilerle, maçlarla, internetle, gezilerle ve kesintisiz uykuyla geçirmekten kaçınacağız.
Günahlarımız İçin İstiğfar Edeceğiz:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Bir kul Ramazan ayına erişir de o aydan günahlarını affettirerek çıkamazsa burnu yerde sürünsün.” (Beyhâki) Efendimizin (S.A.S.) bu uyarısı gereği Ramazan’ın gündüz ve gecelerinde tevbe ve istiğfara büyük bir zaman ayırıp, bu ayın sonunda günahları affolunmuş bir kul olmaya gayret edeceğiz.
Allah’ın Zikrini Dilimizden Düşürmeyeceğiz:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Ramazan günlerinde zikirle meşgul olanlar mağfiret edilir, o günlerde Allah’tan dilekte bulunanlar eli boş dönmezler” (Kenzü’l-Ummal) Efendimizin (S.A.S.) bu müjdesi gereği bu ayda ibadetlerimizi, zikrimizi ve dualarımızı mümkün olduğu kadar artırmaya gayret edeceğiz.
Sadakasız Bir Gün Geçirmeyeceğiz:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “En faziletli sadaka Ramazan ayında verilen sadakadır” (Beyhâki) Efendimizin (S.A.S.) bu müjdesi gereği bu ayda gücümüz ve imkanlarımız ölçüsünde infak etmeye, bir garibe iftar ettirmeye, bir yetimi sevindirmeye çalışacağız.
Öfkemize Hakim Olacağız:
Efendimiz (S.A.S.) buyuruyor ki: “Oruç sabrın yarısıdır.” (Tirmîzi), “Ramazan sabır ayıdır.” (Ebû Dâvûd) Efendimizin (S.A.S.) bu uyarısı gereği bu ay boyunca sabrı kuşanacağız, öfkemize, gözlerimize, sözlerimize hakim olmak için gayret edeceğiz.
Milli Gazete