
کارگر
İran baskıya ve tehdide boyun eğmez
İslami İran’ın BM nezdindeki daimi temsilcisi, Kanada’nın girişimiyle İran aleyhinde BM’de çıkartılan karara işaretle, “Bu gibi kararları çıkartan ülkeler bilmeli ki İslami İran hiçbir ülkenin baskısı ve gözdağına boyun eğmeyecektir” dedi.
Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, İslami İran’ın BM nezdindeki daimi temsilcisi Muhammed Hazai, İran’daki insan hakları konusunda toplanan Birleşmiş Milletler Teşkilatı genel kurulunda yaptığı konuşmasında bazı ülkeler tarafından insan hakları terimine getirilen yorumlara işaret ederek, bu yorumların üzüntü verici olduğunu ifade etti ve Kanada’daki insan haklarının vahim durumuna işaret etti.
Hazai, insan haklarını kendi ülkesinde ihlal eden ülkeler, insan hakları konusunu siyasi amaçlı olarak malzeme ettiklerini konuşmasına ekledi.
İslami İran’ın BM nezdindeki daimi temsilcisi, Kanada’nın girişimiyle İran aleyhinde BM’de çıkartılan karara işaretle, “Bu gibi kararları çıkartan ülkeler bilmeli ki İslami İran hiçbir ülkenin baskısı ve gözdağına boyun eğmeyecektir” dedi.
İsrail'in İran korkusu
İsrail, İHA’larının İran tarafından avlanmalarından korkuyor
Siyonist İsrail’in bugün, daha önce Amerikalı 2 İHA’yı avlamış olan İran’ın İsrailli İHA’ları da avlama peşinde olduğu konusunda hiç kuşkusu yok.
Siyonist İsrail’in askeri-güvenlik kaynaklarına yakın olan “Debka File” sitesi “İran, Azerbaycan’da İsrailli İnsansız Hava Araçlarını (İHA) Avlama Peşinde” başlığıyla yayınladığı bir haberinde “İran bugün kendi kuzeybatı sınırlarında, İsrail yapımı İHA’ları avlamaya çalışıyor” diye kaydetti.
FHA'nın “Nida-i İnkılap” sitesine dayanarak bildirdiğine göre, Debka File söz konusu haberinde ayrıca, İran’da kimi medya kaynaklarının İsrail’le ABD’nin Azerbaycan Cumhuriyetinin Astara Rayon bölgesinde (İran’ın Hazar Denizi’ndeki sınır hattı) keşif ve istihbarat bilgileri edinme çalışmalarını arttırdıklarını bildirdiklerine değinerek “Azerbaycan, İsrail’den satın aldığı İHA’larından bir kısmını İran’la ortak sınırı bölgesinde kendi keşif ve istihbarat operasyonu kapsamında kullanıyor” diye yazdı.
Haberde İsrailli söz konusu İHA’ların, Azerbaycan’ın en son Siyonist İsrail’den satın aldığı Hermes-10 modeli insansız uçaklardan olduğu hatırlatılıyor.
Debka File haberinin devamında korsan İsrail yetkililerinin bu uçakların İran tarafından avlanabileceğinden endişe duyduklarını belirtti.
ABD, İran’a karşı yeni yaptırımlar kararı aldı
ABD Temsilciler Meclisi 2013 savunma bütçesi kalıbında İran karşıtı ticari-ekonomik yeni yaptırımlar tasarısını onayladı.
Press TV’nin bildirdiğine göre, söz konusu yaptırımlar İran’ın enerji alanına karşı yeni yaptırımlar uygulanması, bunun yanında kendi füze sistemini geliştirmesi için Siyonist İsrail’e 500 milyon dolarlık mali yardım yapılmasıyla ilgili.
Aynı habere göre, ABD’nin savunma bütçesi ayrıca Afganistan savaşı için 89 milyarlık bir bütçe ayrılmasını istiyor. ABD’nin 633 milyar dolarlık savunma bütçesinin bir kısmı aynı zamanda İran’ın enerji ve gemicilik alanlarını hedef almış durumunda.
Bu karar dün Amerikan Temsilciler Meclisinde 107 “ret” oya karşı 315 “kabul” oyuyla onaylandı. Bu aşamadan sonra kararın Senato ve ABD Başkanı Barack Obama tarafından da onaylanması gerekiyor.
AB bu konuda bir bildiri yayınlayıp İran’ın nükleer programında rolleri oldukları veya İran düzenini desteklemeleri nedeniyle 1 kişiyle 18 kuruluşun adlarının AB’nin mal varlıklarına el konması ve Avrupa’ya seyahatlerinin yasaklarıyla ilgili yaptırım listesine eklendiğini ilan etti.
Bu yeni liste üzerine AB yaptırımlarına uğrayan İranlı kuruluş sayısı 490’a ve kişi sayısı da 105’e ulaştı.
Savunma Bakanı Vahidi'den Patriot füzelerine tepkiİran ecnebilerin bölgede bulunmasına karşıdır
Savunma Bakanı General Ahmet Vahidi, İran İslam Cumhuriyeti her zaman ecnebi askeri güçlerin bölgede bulunmasına karşı olduğunu vurguladı.
Gezetecilere Suriye gelişmelerini değerlendiren General Vahidi, Suriye çatışmalarında kazanan tarafın şimdiye kadar korsan İsrail ve esas kaybeden taraf, silahlı teröristlerce katledilen Suriye halkı olduğunu belirtti.
NATO'nun Türkiye'de konuşlandırdığı Patriot füzelerinin İran'a yönelik bir tehdit oluşturup oluşturmadığı ile ilgili bir soruya General Vahidi "Biz her zaman bölgede ecnebi askeri güçlerin varlığına karşı olduğumuzu beyan ettik ve bunun bölgedeki müslüman milletlerin yararına olmadığını söyledik, çünkü batı, müslüman milletlerin çıkarlarını düşünmediğini, bilakis sürekli kendi çıkarlarını gözetlediğini ispat etmiştir" şeklinde karşılık verdi.
Nurettin Şirin FHA özel haberiİmam Hüseyin İslam ümmetini tek bayrak altında buluşturabilecek bir değerdir
“Aşura ve İmam Hüseyin” panelinde konuşan Nurettin Şirin, Hazreti Hüseyin’in Müslümanları bir çatı altında birleştirme mesajını anlatarak “Yezid bugün Amerika’dır, İsrail’dir,haçlı emperyalistlerle Siyonistlerdir” dedi.
Türkiye’de bu yıl Muharrem ayında Türkiye’nin birçok yerinde “Aşura ve İmam Hüseyin” ile ilgili paneller ve programlar düzenlemeye devam ediyor. Muharrem ayı dolayısıyla, Mardin’in Midyat ilçesinde düzenlenen "Aşura ve İmam Hüseyin’in Misyonu" konulu konferansa davetli olarak katılan Türkiye’deki Şii Alimlerinden Nurettin Şirin bir konuşma yaptı. Yoğun bir katılımın olduğu programda konuşan Şirin, NATO ve müttefiklerine seslenerek, NATO ve müttefiklerinin yeni saldırılar için hazırlıklar yaptığını söyleyen Şirin, “Ey NATO ve müttefikleri! Siz yeryüzünü Hüseyin’siz mi sandınız?” diye sordu.
Hz. İmam Hüseyin’in misyonunun anlaşılmasının, Hz. Zehra’nın bir Kevser olarak İslam Ümmeti'ne nasıl bahşedildiğinin anlaşılmasından geçeceğini, Ummu’l Eimme ve Umm-i Ebiha olan Hz. Fatıma’nın oğullarının tüm tarih boyu İslam’ın savunulmasına adandıklarını belirten Şirin, Hz. Fatıma’nın gerçekte İnkılab ve direnişlerin anası olduğunu söyledi.
Nurettin Şirin konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz Hüseyn’in Kerbela’da dökülen kanında, Beyazsaray’ların, Kızıl sarayların sarsıntılarını görürüz. Tel Aviv’deki haydutların kaçışlarını, sığınaklara doluşlarını görürüz. Biz Hz. Seyyidüşşüheda’nın kanlarında İslam ümmetine vurulan esaret zincirlerinin ve prangalarının parçalanışını görürüz. Biz Hz. Seyyidüşşüheda’nın kanlarında mazlumların gözyaşlarının dinmesini görürüz. Bu olmayacaksa, Hüseyin niçin kendisini feda etmişti ki?
Ortadoğu ve İslam dünyası Amerikan üsleriyle doldu
Bizler Hz. Seyyidüşşüheda’nın kanlarında, altı aylık yavrusu Ali Asgar’ın boğazından akan kanlarında, Hz. Resulüllah’ın şahsiyet ve hürmetine saldırmaya kalkanların yüzüne inen yumrukları görürüz. Biz Hüseyn’in kanında Tel Aviv’in üzerine yağan Fecr füzelerini görürüz. Biz Hüseyn’in kanında “ene Rabbikumu’l ala” diyen zamanın Firavunu Büyük Şeytan Amerika’nın ordularının ve işgal güçlerinin nasıl hüsrana uğratıldığını görürüz. Ortadoğu Amerikan gemileriyle doldu. İslam dünyası Amerikan üsleriyle doldu. Sağ olsunlar, bizimkiler de geri kalmazlar, bir tarafı radar sistemleriyle bir tarafı Patriot füzeleriyle doldurdu. Hüseyn’in kanı İslam dünyasındaki Amerikan üslerini, ordularının donanmalarını, işgal çapulcularını söküp atmakta görülür. O zaman ki İmam Hüseyin buyurmuştu: "Hel minnasirin yensuruni bi hatiri ceddina Resulillah: Ceddim Resulüllah için kimdir benim yardımcılarım? Nerede benim yardımcılarım? İmam Hüseyin bu çağrısı tüm çağlara ve nesillere idi. Yani, “benim bayrağım her zaman ellerde olacak. Bu bayrak her zaman ellerde olacak; Salihlerin, eminlerin ve muttakilerin elinde olacak. Bu bayrağı her zaman tutan rehberler olacak, önderler olacak. O bayrağı tutan elleri yalnız bırakmayın. O bayrağı tutan elleri yardımcısız koymayın.”
Günümüzün Yezidi’si Amerika ve İsrail’dir
Yezid kimdir? Tarihteki Yezid ibni Muaviye toprak oldu, kül oldu, o ilahi adalet önünde hesap verecektir. Günümüzde Yezid Amerika’dır, Yezid İsrail’dir. Yezid haçlı emperyalistler ve Siyonistlerdir. O halde, ey Hüseyn dostları! Sizin yeriniz, hepimizin yeri, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla bizim yerimiz NATO’nun karşısında durmak, Amerika’nın karşısında durmak, İsrail’in karşısında durmak, göğsümüzü İslam’a ve ümmete siper etmektir. Bu olmadıktan sonra Hüseyn hiç olmaz. Bu olmayacaksa Kerbela hiç olmaz. Zehra hiç olmaz. Ekber’i, Kasım’ı, Asgar’ı, Abbas’ı hiç olmaz.
Şeytan Amerika ve Siyonist İsrail Müslümanları korkutmak istiyor
Havadan uçan uçaklarına, denizden yüzen gemilerine, karadan yürüyen tanklarına güvenip de Müslümanları korkutacağını, diz çöktüreceğini, İslam ümmetinin kazanımlarını yok edebileceğini, Siyonist rejimin varlığını güvence altına alabileceğini hesap eden büyük Şeytan Amerika ve onun NATO’lu müttefikleri! Siz yeryüzünü Hüseyin’siz mi sandınız? Siz Brüksel’de, Paris’te, Washington’da Londra’da toplanıp ne zaman nereye saldırı yapacağınızı planlarken yeryüzünü Hüseyin’siz mi sandınız? Heyhat minnezzilleh! Siz bu cüret, bu küstahlık ve bu saldırganlığı yeryüzünün Hüseyn’siz kaldığını sanarak yapıyorsanız, bu yeryüzü coğrafyasında Hüseyin’ler, sizi öylesine bozguna uğratacak ki, Siz Tel Aviv’i korumak için bunu yapıyordunuz ama Washington’u koruyamayacaksınız! Beyaz Saray’ı koruyamayacaksınız!
Anaların kucaklarında Hüseyin’ler büyüyecek
Siz Beytullah Müslümanlarını, Beytu’l Ebyaz, yani Beyaz Saray Müslümanlarına çevirmeye çalışıyorsunuz! Siz Daru’l Erkam’ın, Mekke’nin, Medine’nin Müslümanlarını Washington Müslümanlarına çevirmeye çalışıyorsunuz. Siz Müslümanların karşısına yeni Ömer ibni Saad’lar, Yeni Şimr’ler, yeni Hermele’ler çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bu da boşuna. "Ve mekeru ve mekerallah vallahu hayru’l makirin". Kurun kuracağınız tuzakları! Yapın yapacağınız ittifakları! Toplayın toplayacağınız orduları! Hazırlayın hazırlayacağınız füzeleri,bombaları, uçakları! Elbette Allah’ın da bir hesabı var. "İnna a’tayna kel Kevser." Kevser kurumadı ki, kurumaz ki, kurumayacak ki! Bu pınar aktıkça bu ümmete hep Hüseyin’ler kazandıracak! Bu pınar aktıkça bu ümmete her zaman izzet yağdıracak! Bu pınar aktıkça bu ümmet her zaman özgürlüğün, adaletin, onurun ve şerefin hazzını tadacak! Bu pınar aktıkça elbet Rabbimizin mübarek ve mukaddes kıldığı o Filistin toprakları nehirden denize her karış toprağı kurtulacak! Kuds-i Şerif ve Mescid-i Aksa o Kevser pınarının damlalarıyla özgürlüğüne kavuşacak. Çünkü o Kevser hep Hüseyin’ler yetiştirecek. Anaların kucaklarında Hüseyin’ler büyüyecek, Zeyneb’ler büyüyecek. Ekber’ler, Kasım’lar, Abbas’lar büyüyecek.
Muhammedi İslam bayrağı bütün dünyada dalgalanacak
Ey İslam’ın ve ümmetin azılı düşmanları! Ebu Cehil’lerin, Ebu Leheb’lerin, Ebu Süfyan’ların, Yezid ibni Muaviye’lerin, Şimr’lerin, Hermele’lerin, zalimlerin, tağutların, müstekbirlerin kurutamadığı Kevser’i siz asla kurutamayacasınız! O Kevser’den kaynaklanan ve doğrulan bayrağı onlar ki indiremediler, siz asla indiremeyeceksiniz! Biz bu bayrağı, bu Muhammedi İslam bayrağını, bu Hüseyni bayrağı sadece yaşadığımız toprakların yüksekliklerinde değil, biiznillahi Teala, Mağrib’ten maşrike kadar, Washington’undan Londra’sına, Paris’inden Moskova’sına, dünyanın her karış toprağında dalgalandıracağız. Çünkü bu Kevser pınarı ferecin müjdesidir. Evrensel adalet ve kurtuluş gününün müjdesidir. Ve o gün gelecektir.
Arzumuz İsrail ’siz bir Ortadoğu ve Amerika ’sız dünyanın kurulmasıdır
Arzumuz ve niyazımız İslam ümmetinin tek bir bayrak altında buluşması. Amerika’nın yeni dünya düzenleri varmış, büyük Ortadoğu projeleri varmış, bilmem daha neleri varmış, müttefikleri varmış. Sizin neyiniz olursa olsun, sizin ne kadar planınız ve projeniz varsa bir de Kevser pınarıyla yazılan bir proje vardır. Hüseyin’in kanıyla yazılan bir proje vardır. Hüseyni’lerin alınlarını kazıdığı bir ahid bir misak vardır; bu da İsrail’siz Ortadoğu, Amerika’sız dünya projesidir. Özgür Kudüs’te, Kudüs’ün özgür ve aydınlık şafaklarında, Mescid-i Aksa’nın mihrabında ve avlusunda zaferlerimizi kutlamak üzere. İşte Hüseyn’in mesajı budur. Hüseyin’in insanlığa ve ümmete verdiği budur şeklinde konuştu./ CESİM İLHAN
Alptekin Dursunoğlu’yla söyleşi Türkiye İran’la birlikte olsaydı Suriye olaylarını engelleyebilirdi
FHA özel- Suriye’de Suriye ulusal Konseyi Katar-ABD ve Ankara ekseninde bir yönetim oluşturulmak isteniyor.
Beyan Eğitim ve Yardımlaşma Derneğinin hazırlamış olduğu “Ortadoğu” konulu seminerde konuşmacı olarak yazar Alptekin Dursunoğlu katıldı. “Arap Baharı, Suriye Olayları ve Türkiye” konulu seminerinde çok sayıda dinleyici katıldı. Ortadoğu ve İsrail ilişkileri üzerine yayınlanmış “Stratejik İttifak” ve “Dördüncü Dünya Savaşı” “Suriye’de elde var sıfır” ve Ortadoğu” kitapları olan Alptekin Dursunoğlu, son dönemde ulusal medyada Suriye Olayları konusunda yaptığı yorumlar ve yazdığı yazılarla dikkat çekmektedir. İşte Seminerde Arap Baharı ve Suriye Olayları ekseninde siyasal analiz yönteminin temelleri üzerinde yoğunlaşan Alptekin Dursunoğlu’nun dikkat çeken konuşması:
İsrail Filistin’i vurduğu zaman Arap baharı toplanmayı başaramadı
Alptekin Dursunoğlu, “Arap birliği dediğimiz örgüt sözde Filistin meselesi için kurulan bir örgüttür. Ama şimdiye kadar Arap birliğinin girişimine tanık olmuş değiliz diyerek, 2008 yılında İsrail Gazze’yi 22 gün mezbahaya çevirdiği dönemde Arap birliği toplanmayı başaramadı. İsrail’in en son sekiz günlük Filistin saldırısında Arap birliği dört gün sonra dışişleri düzeyinde toplandı. Ama bu Arap birliği Suriye konusunda aslan kesildi” dedi.
Arap baharı Suriye üzerinden insanların duygularına hitap ediyor
Alptekin Dursunoğlu, seminerine genelde Arap Baharı özelde Suriye olayları üzerinde yapılan eksik siyasal analizlerin akla değil duygulara hitap ettiğini, kitlesel olarak kamplaşmaya yol açtığını ifade etti. Bu noktada siyasal analizin temel basamaklarını ifade eden Dursunoğlu, siyasal analizin birinci aşamada nesnel veri toplama aşamasıyla başladığını, bu aşamanın anlama aşaması olarak isimlendirildiğini ifade etti. İkinci aşamada anlaşılan olgunun çeşitli parametrelerle yorumlanmasına dayalı açıklama aşamasının olduğu ifade edildi. Son aşamada ise anlaşılan ve açıklanan olgu üzerinden propagandanın yapıldığı yönlendirme aşamasının geldiği vurgulandı.
Türkiye’deki Arap baharı bir kısır döngüdür
Dursunoğlu, Türkiye’de son dönemde Arap Baharı ve Suriye Olayları üzerinde yapılan siyasi analizlerin ilk iki aşamadan yoksun bir şekilde yapıldığını ya da bu iki aşamanın çok zayıf bırakıldığını ifade etti. Dolayısıyla nesnel verilerin azlığı, yanlılığı ile değerlendirme kullanılacak parametrelerin sınırlılığının siyasal analizleri bir kısır döngüye sürüklediğini belirtti.
Dursunoğlu, Arap Baharı tanımlamasını mercek altına alıp, bu tanımlamanın kendi içinde bir yönlendirme barındırdığından bahsetti. “Bu tanımlamanın ilk bölümünde nesnel bir veri sunulurken, ikinci bölümünde ise, sübjektif bir yorumlamada bulunulmaktadır” dedi. İkinci bölümde verilen bahar kavramının henüz sonuçlanmamış üç ülkedeki isyanları da içine alan olumlu bir sonuç duygusunu oluşturduğunu ve yönlendirme barındırdığını belirtti. Dursunoğlu, seminerinin bundan sonraki kısmında batı kavramsallaştırması olarak belirttiği bu tanımlama yerine “Arap İsyanları” kavramını kullandı.
Türkiye isyancıları destekledi
Dursunoğlu, Türkiye’nin Suriye olayları bu hale gelmemişken, İran ile birlikte hareket ettiğinde Beşşar Esad’ı rahatlıkla reform hareketleri için ikna edebilecek durumda olduğunu ifade eden Dursunoğlu, Türkiye’nin mevcut konumunun avantajını kullanamadığını ve isyancıları desteklemeyi tercih ettiğini, belirtti. Bu durumunda Suriye yönetimi ile Ankara’nın arasını tamiri zor bir biçimde bozduğunu belirtti.
Ankara’nın İsrail karşıtı söylemleriyle Arap sokaklarını hedef alırken, İsrail’le fiili ilişkilerini hiç aksatmadığını ifade etti. Askeri ticaretle ilgili anlaşmaların durdurulmasının bir anlam ifade etmediğini çünkü F-16’lar dahil olmak üzere ordudaki pek çok modernizasyon anlaşmalarının bu tarihten öncesinde bitirilmiş olduğunu ifade ederek hükümetin bu noktada bir göz boyama hamlesi yaptığını savundu.
Suriye’de ABD- Katar ve Ankara eksenli bir yönetim oluşturulmak isteniyor
Libya isyancıları bir halk tabanına hitap etmedikleri için tamamen dış müdahale desteği ile Libya Kaddafi yönetimi, devrilmek istenmişti. ABD ve Batı Tunus ve Mısır’da kontrol edemedikleri, kendilerinden bağımsız başlayan isyan hareketlerini Libya ile kontrol altına almış olacaklardı. Bununla birlikte, Bahreyn’de sadece meşruti monarşi isteyen el-vifak hareketinin taleplerine karşı, Suudi Arabistan destekli olarak bastırılmaya çalışıldığı görüldü. Suriye’de ise Libya’dakine benzer bir model uygulanmaya çalışıldı. Suriye ulusal Konseyi Katar-ABD ve Ankara ekseninde oluşturuldu.
İran Dışişleri BakanıSalihi: Amerikalı yetkililerin söylediklerine güven yok
İran Dışişleri Bakanı, Amerikalıların görüşmeyi gündeme getirmekle aslında İran’a baskı yollarını aradıklarını belirtip “Onların söylediklerine güven olamıyacağını tecrübeyle öğrendik” dedi.
Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton dahil Amerikalı yetkilillerden kimilerinin ABD’nin İran’la nükleer konusunu direkt görüşmeye hazır olduğuna dair açıklamaları ve dolaysıyla ABD’nin İran’a yönelik tavrında değişiklik olup olmadığına ilişkin sorulan bir soru üzerine şöyle konuştu:
“Dışişleri Bakanlığındaki arkadaşlarım ABD’nin ilan ettiği ve fiilen gösterdiği tavırlarını dakik ve sürekli bir şekilde değerlendiriyorlar. Fakat henüz ABD’nin İran halkına karşı düşmanca politikalarında hiçbir değişikliğe rastlanmamıştır. ABD’deki muhtelif yetkili ve hükümetler genelde ilan ettikleri tavırlarının tersini sergilemişlerdir.”
Dışişleri Bakanı Salihi daha sonra ABD’nin bugünkü Başkanı Barack Obama’nın politikalarını değerlendirirken “ABD’nin bugünkü Başkanı da bir yandan nükleer silahsızlanmadan söz ederken, diğer taraftan ülkesinin nükleer silahlarının modernizasyonu için 70 milyar dolar ayırıyor ve aynı zamanda nükleer testler yapıyor” ifadesini kullandı.
Bakan Salihi ayrıca “Biz bugüne kadar, Amerikalı yetkililerin söylediklerine güven olamıyacağını tecrübeler üzerine öğrendik. İran, ABD politikalarının bu ülke Hükümetinin fiilen sergilediği tavırları üzerine değerlendirilmesi gerektiğine inanıyor” dedi.
Salihi: "Türkiye'ye Patriot yerleştirilmesi kışkırtıcı "
İran'dan uyarı: Türkiye'ye Patriot yerleştirilmesi kışkırtıcı
Ali Ekber Salihi, Türkiye'ye Patriot füze savunma sistemlerinin konuşlandırılmasının, 'Beklenmedik sonuçlar doğurabilecek kışkırtıcı bir eylem' olduğunu iddia etti
NATO tarafından Türkiye-Suriye sınırına yerleştirilecek Patriot füze savunma sistemine bir tepki de İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi'den geldi. Salihi, Patriotların Türkiye'ye yerleştirilmesini, "Beklenmedik sonuçlar doğurabilecek kışkırtıcı bir eylem" olarak değerlendirdi.
İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, Türkiye'ye Patriot füze savunma sistemlerinin konuşlandırılmasının, ''Beklenmedik sonuçlar doğurabilecek kışkırtıcı bir eylem'' olduğunu iddia etti.
İran'ın resmi haber ajansı IRNA'nın haberine göre, İran Dışişleri Bakanı Salihi, Patriot füzelerinin Türkiye'ye yerleştirilmesinin hiçbir olumlu sonucu olmayacağını ve bunun provokasyon olduğunu ileri sürdü.
İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi, füzelerin yerleştirilmesinin caydırıcılıktan çok kışkırtıcı etkisi olacağını belirterek, füzelerin bölgede güvenliğin sağlanmasına yardım etmeyeceğini vurguladı.
'Dünya savaşına zemin hazırlar'
İran Genelkurmay Başkanı Hasan Firuzabadi de geçtiğimiz Cumartesi günü yaptığı açıklamada, Türkiye-Suriye sınırına yerleştirilmesi planlanan NATO'ya ait Patriotların dünya savaşına zemin hazırladığını ileri sürmüştü.
İran Genelkurmay Başkanı Firuzabadi, "Söz konusu Patritoların her biri, dünya haritası üzerinde kara bir leke ve bunlar dünya savaşına zemin hazırlar" demişti.
Seyyid Hasan Nasrullah: Batı Suriyeli muhalifleri tuzağa düşürdü
Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrullah, “Seyyidi Şuheda Üniversitesi” öğrencilerinin mezuniyet töreninde konuşma yaptı.
Al Manar Kanalından canlı yayınlanan konuşmasında Seyyid Hasan Nasrullah Suriye konusuna da önemli noktalara değindi.
Nasrullah Suriye hakkında şöyle dedi:
“Suriye’de durum her geçen gün biraz daha karmaşık hale geliyor. Muhaliflerin ülke kontrolünü ele geçireceklerini düşünenler yanılıyorlar. Çünkü sorun hükümet ve halk arasında değil.
Ben azıcık dahi olsa ahlaktan nasibini almış insanlara şunu soruyorum; Silahlı muhalifler okuldan, işten evlerine dönen çocuk ve adamların yoluna bomba bırakıyor, kamera karşısında insanları çatıdan aşağı atıyor. Suriyeli olduklarını iddia eden bu insanlar vatandaşlarını hangi bahaneyle katledebiliyorlar?
Silahlı muhalifler neden siyasi anlaşmayı reddediyorlar?
Silahlı muhaliflerin anlaşma teklifini reddetmeleri, bu cinayetlere devam etmek istemelerinden kaynaklanmaktadır.
Ben buradan silahlı muhaliflere sesleniyorum:
Bazı Müslüman ülkeler ve batılı ülkeler siz Suriye halkına tuzak kurup, birbirinize düşürdü!
Kazanan hangi taraf olursa olsun yaşanan bu çatışmaların bedelini Suriye halkı ödüyor.
Amerika Suriye’deki sorunun çözülmesini istemiyor. Amerika Suriye’yi milli ve uluslar arası alanda yok etmeye çalışıyor. Bunun için de daha çok insanın katledilmesini istiyor.
Suriye’de ölen her insan için üzüldüğünü iddia eden her kes, siyasi çözüm yolu taraftarı olmalıdır. Herkim buna engel olursa canidir ve bütün bu katliamın sorumlusu da odur.”
İran devasa gaz kaynağı buldu
İran petrol araştırma merkezi yetkililerinden Nasır Keşaverz, İran'ın Umman Denizi karasularında devasa gaz hidratı kaynağı bulunduğunu açıkladı.
Bir basın toplantısında konuşan Keşaverz, Umman Denizi'nde, Fars Körfezi'nin batısından İran'ın doğusuna kadar uzanan karasularında yapılan araştırmalarda devasa bir gaz hidratı kaynağı bulunduğunu belirtti.
Keşaverz, ilk belirlemelere göre yeni keşfedilen gaz hidratı kaynağının İran'ın şimdiye kadar keşfettiği petrol ve doğalgaz kaynaklarına eşdeğerde olduğunu kaydetti.
Keşaverz, gaz hidratı şeklinde denizin 600 metre derinliğinde bulunan bu kaynağı yeryüzüne çıkarma maliyetinin fazla olduğunu, ancak gelecekte fosil yakıtların tamamının yerine geçebileceğini vurguladı.
Dünyada fosil yakıt tüketiminin azaldığını belirten Keşaverz, buna karşın fosil yakıtların gerekliliği kaçınılmaz olduğunu vurguladı.