İran ve Türkiye

Rate this item
(0 votes)

BM ve Arap Birliği’nin Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan ile ateşkes konusunda anlaşan Beşşar Esad, baştan beri savunduğumuz “Esad halkının yanında ve Suriye’nin demokrasiye ihtiyacı yok” düşüncemizi haklı çıkarmıştır.

Demokrasi getirmek bir senaryodur ve Esad ile Suriye halkı bunu kabul etmemektedir.

Son gelen haberlerde muhaliflerin ateşkesi bozduğu ve bazı şehirlerde yine silah seslerinin duyulduğu bildiriliyor.

Muhaliflerin anlaşmaya rağmen silahlı isyana devam etmesi, Suriye’nin işgal edilmeden bırakılmayacağını göstermektedir. Zira muhalifler, Batının talimatları ile hareket etmektedirler.

BOP’un planları içinde yer alan İran, hem savaş istememekte, hem de tehditlere rağmen Suriye’nin yanında yer alarak dik duruşunu bozmamaktadır.

Suriye’ye olan tavrını değiştirmek için kendinden alınan petrolün azaltılacağını söyleyen AB’ye ve ABD’ye karşılık resti çeken İran, İtalya, İspanya, İngiltere’ye petrol akışını tamamen durdurmuştur.

Dahası kontrolünde bulunan Hürmüz Boğazı’nı da kapatmakla tehdit etmektedir. Bilindiği gibi dünya petrol ihracatının yüzde 35’i bu boğazdan yapılmaktadır.

İran’ın, dünyanın en büyük 18. ekonomisi olması bu direnişini güçlendirmektedir.

İran örneği göstermiştir ki, bağımsız bir ekonomi, en etkili tehdit olan ekonomik ambargoya rağmen ülkeleri ayakta tutabilmektedir.

Bunun bir ileri adımı savaştır ki, ne ABD ne de AB ülkeleri bunu göze alamazlar.

Türkiye’nin öne sürüleceği bir İran savaşına ise Türk halkı izin vermeyecektir.

Sınır komşumuz, son gelişmeler karşısında Türkiye’ye de Batıya karşı sergilediği tavrı takınmıştır: İsrail’in güvenliğini temin için ülkemize konuşlanmasına izin verdiğimiz Füze Kalkanı hakkında İran geçtiğimiz günlerde, “Eğer NATO kuvvetleri İran’a saldırırsa, ilk hedefimiz Türkiye’deki füze sistemi olacaktır” açıklamasında bulunmuştur.

Ve Türkiye’nin ABD adına hareket ettiğini her fırsatta vurgulamaktadır.

Bizce İran, Batıyı dize getirmiştir. Ucu kendine de dokunacak işgali kabul etmeyen bu tavrı ile Batının oyununu da engellemektedir.

Topyekün işgale hazır Hıristiyan Batıya karşı tek başına mücadele vermektedir.

Ne hazindir ki, İslam alemi Batının oyunları ile birbirinden koparılmıştır. Haçlı seferi olarak adlandırılan bu gidişat karşısında Hıristiyan Batı gibi tek yürek olamamaktadır.

Gelinen noktada Türkiye haçlının yanında ve Müslüman İran’a karşıdır.

Türkiye haçlının yanında ve Müslüman Suriye’ye karşıdır

Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretle, Suriye’ye olan baskının arttırılması yönünde telkinlerde bulunan Türk hükümeti, izlediği politikalarla İslam alemine karşı safta yer aldığını bir kere daha göstermiştir.

Müslüman Türk’ün safı bu değil, tarih boyunca olduğu gibi haçlının karşısında ve İslam’ın savunuculuğu olmalıdır.

Prof.Dr.Haydar Baş

16 Nisan 2012, yenı mesaj gaetesi

Read 1959 times