İran’a Saldırı Olursa Ne Olur?

Rate this item
(0 votes)

Azerbaycan’daki İsrail Askeri Üssü İddialarının Sızdırılması Ne Anlama Geliyor / İran’a Saldırı Olursa Ne Olur?

 

Siyonist rejimin İran’ın sınır komşusu Azerbaycan’da askeri üsleri olduğu haberlerinin geniş bir şekilde medyaya yansıması İran’a gizlice saldırı manevrasının yenilgisinden sonra bu haberin basına özellikle sızdırıldığı ihtimalini güçlendirmektedir.

Siyonist rejimin İran’ın sınır komşusu Azerbaycan’da askeri üsleri olduğu haberlerinin geniş bir şekilde medyaya yansıması İran’a gizlice saldırı manevrasının yenilgisinden sonra bu haberin basına özellikle sızdırıldığı ihtimalini güçlendirmektedir.

Raja Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre Amerika’da yayın yapan gazeteler içinde İran’ın nükleer meselesi hakkında birinci elden haber yayınlayan New York Times, 19 Mart’ta Amerikan ordusunun İsrail’e saldırı ihtimalinin sonuçları için gizlice askeri bir tatbikat yaptığını ve sınır bölgelerindeki bir savaşın yüzlerce can kaybına neden olacağı sonucuna vardığını yazdı.

New York Times’ın yazdığına göre bu merkezi tatbikata katılanlar ve bu tatbikatın sonuçlarından haberdar olanlar, bu savaşın özellikle Amerika’nın Ortadoğu, Körfez ve Güney Batı Asya’daki askeri kuvvetler komutanı Orgeneral James Ann Matisse için büyük bir sorun olacağına inandıklarını belirtmektedir. Bu tatbikat bu ayın sonunda bittiğinde Orgeneral James Ann Matisse danışmanlara: “Büyük bir ihtimalle İsrail’in ilk saldırısında bunun bütün bölge ve buradaki Amerika askerleri için çok tehlikeli sonuçları olacaktır” dedi. Bu, Amerika’nın İsrail saldırısını savunacağı ihtimalinin az olacağının açık bir mesajıydı.

Haaretz’in yazarlarından Amir Arena; askeri tatbikatla beraber Amerika’nın İsrail’i sürekli olarak füze savunma sistemi Demir Kubbe’nin (Iron Dome) bütçesinin temin etmemekle tehdit etmesi, İsrail’in gelecek bahara kadar İran’a saldırmayacağını garantilemektedir, diyor.

Bu haberin yayınlanmasından ve bazı Amerikan medya gruplarının İran’a olası saldırının sonuçları hakkında yaptıkları araştırmalardan sonra geçen günlerde İsrail’in Azerbaycan’da, yani İran’ın kuzeyinde bazı askeri üslerinin olduğu hakkında yeni bir haber medyaya sızdı. Bazı Amerikalı yetkililer tarafında medyaya sızdırılan bu haberin aslında, İran’ın nükleer dosyası için 5 artı 1 grubu ile yapacağı müzakereleri gündemde tutabilmek ve müzakerelerde İsrail’in öngörüden uzak ve başka ülkelerle uyum içinde olmadan her an bir delilik yapabilecek büyük bir tehlike unvanıyla dile getirilip İran’ın nükleer programlar karşısında Batılıların isteklerini kabul ettirmek için öne sürülen bir iddiadan ibaret olduğu tahmini güç kazanmaktadır.

İsrail’in Azerbaycan’da askeri üsleri olduğuna dair ilk haberleri Foreign Policy dergisi yayınladı. Ancak Azeri yetkililer anında buna tepki gösterdiler ve Azerbaycan savunma sözcülerinden biri Cuma günü yaptığı basın toplantısında, İsrail’in İran’a saldırmak için bu ülkenin topraklarını kullanma hakkı yoktur, dedi. Bu yetkili sözlerinin devamında kaynağı belli olmayan bu gibi haberlerin gayesi İran ile Azerbaycan arasında gerilim yaratmaktır, şeklinde konuştu.

Öte yandan şuanda Amerikalılar İran’ın Amerika ve İsrail blöflerini ciddiye almadığını da anlamış haldeler. İran’ın 1979-1980’deki rehine krizinde Beyaz Saray’ın koordinesinden sorumlu olan ve Ford, Carter ve Reagen dönemlerinde Milli Güvenlik Konseyinde çalışan Gary Sick, Cuma günü İsrail’in tek taraflı girişimi ve Amerika’nın çekincelerinin nedenlerini ele alarak şunları ifade etti: Böylesi bir savaş Başkan Bush ve Başkan Obama tarafında planlanan ambargoların işe yaramamasına neden olmakla beraber bu girişim Amerika’nın çok kötü bir durumda kalmasına ve dünyanın gözünde tecavüzcü olarak algılanmasına da sebep olacaktır.

Gary Sick kaleme aldığı yazısında şöyle demektedir: “Amerika, İran’a saldırması için ister başka ülkelerle İsrail’e yeşil ışık yaksın isterse yakmasın İsrail’in bütün uçaklarının ve bombalarının Amerika’da imal edildiği gerçeği unutulmasın.”

Sick daha sonra şöyle demektedir: “O gün, BM Güvenlik Konseyi İsrail’in saldırısını kınayacak taslağı incelemek amacıyla acil toplanacaktır. Eğer ABD bu taslağı veto ederse Amerika’nın İsrail ile işbirliği yaptığı şüphesi ortadan kalkmayacaktır. Gerçi Avrupa’nın bu taslağı savunması daha çok göze batacaktır. Bu konu uzun yıllardan beri planlanan ve hayata geçirilen ambargoların yok olması anlamına gelecektir. ABD ve AB savaş yerine felç edici ambargoları benimsediklerini hareketleriyle göstermektedir. Ancak savaşın başlaması durumunda bu faraziyenin hiçbir değeri kalmayacaktır. Tabii şuanda hiçbir şey belli değil. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve bu ülkedeki birçok yetkilinin İran’ın bu Yahudi ülkesine karşı ciddi bir tehdit oluşturduğu konusundaki ısrarları devam etmektedir. Ancak bu yakınlarda savaşın olmayacağı kesindir.”

Anthony Cordesman, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin sitesinde yayınlanan makalesinde İran’a yapılacak olası bir saldırının sonuçları hakkında ilginç tespitlerde bulunmaktadır.

Bu senaryoya (rapora) göre İran nükleer çalışmalarını askeri alana kaydırabilmek için askeri saldırıyı bahane edecek ve hava saldırısında nükleer santralinden geriye kalanları nükleer silah üretmek için kullanacaktır. İran’ın göstereceği bir diğer tepki de Tel Aviv’e, İsrail’in şehirlerine, askeri üslerine ve nükleer tesislerine balistik (Şahap 3) füzelerle saldırılar düzenlemek olacaktır.

Anthony Cordesman’a göre Tahran, İsrail’in bu saldırısını Amerika’nın yeşil ışık yakmasıyla gerçekleştirdiğini düşünecek, bu nedenle de Amerikan taraftarı Arap rejimleri aleyhinde İsrail saldırılarına karşı bir şey yapmadıkları şeklinde geniş siyasi propagandaya başvuracaktır. İran’ın müttefikleri olan Hizbullah ve Hamas gibi örgütler de İsrail’e saldıracaktır. İran Amerika’nın Fars Körfezindeki menfaatlerine darbeler vuracak ve hatta Hürmüz Boğazı’ndan petrol geçişlerini yasaklayacaktır. İran; Lübnan, Suriye ve Irak devletlerini İsrail ile düşman yapmak için bu ülkelerdeki nüfuzunu da kullanacaktır.

Anthony Cordesman, İran coğrafik açıdan Körfez ülkelerine karşı stratejik üstünlüğe sahiptir, diye devam ediyor. Şöyle ki, İran sahillerine yakın dağlar, askeri operasyonların radar kapsam alanını daraltabilir. İran topraklarındaki gerçek hedeflerin sahil ile uzaklıkları 500 kilometreden fazladır. Bu uzaklık savaş uçaklarını av haline getirir. İsrail’in ön saldırıda kullanabileceği en yakın noktadan diğer hedeflere uzaklığı 500 kilometreden fazladır.

Anthony Cordesman sözlerinin devamında şunları ifade etmektedir: Bunlara ilave olarak İran geniş bir alana sahiptir. Füzelerini ve nükleer tesislerini saklayabilir. İran’ın 2440 kilometrelik sahili küçük gemilerini ve diğer deniz teçhizatlarını saklamak için elverişli bir konum sağlamaktadır. Keza birçok adası ve deniz üssü de vardır. İran tehdidi klasik savaş alanıyla sınırlı değildir. Bilakis bölge ülkelerinin içişlerine müdahale edecek, silah intikal ettirecek ve bu ülkelerdeki grupları harekete geçirerek küçük saldırılar düzenleyecek ve altyapıları tahrip edecektir.

Söz konusu stratejist öngörülerini şöyle sürdürmektedir: Savaş başlayacağı zaman bunun milli ve küresel ekonomiye etkilerini kimse kestiremeyecektir. Her halükarda bilhassa Asya ülkeleri Fars Körfezi’nin petrol ve gazına bağımlıdır. Fars Körfezi’nin kapanması dünya ekonomisini tehdit edecek ve bu da Fars Körfezi’nden petrol geçişi güvenliği için geniş askeri tepkilere neden olacaktır. Şuanda bile Fars Körfezi petrol nakliyesi için tek yoldur. Zira Arabistan petrolünü Lübnan’ın Seyda şehrine ulaştırması kararlaştırılan boru hattı 1984’ten beri işlerini durdurmuştur. Aynı şekilde Irak ve Arabistan petrollerini Suriye ve Akdeniz limanlarına ulaştıracağı planlanan iki boru hattı da durmuştur. Buna ilave olarak Irak’ın petrollerini Türkiye’ye taşıyan boru hattı da geçen yıllarda defalarca kapatıldı. Arap Emirliklerinin Çin’in yardımıyla yapmaya çalıştığı ve Ebu Zebi’den petrolü alıp Hürmüz Boğazı’ndan sonraki noktaya aktarması planlanan boru hattının da İran’ın saldırısına maruz kalma olasılığı vardır. Umman’daki boru hattı için de böylesi bir ihtimal söz konusudur.

Anthony Cordesman bazı istatistikler göstererek şunları söylemektedir: Asya ülkelerinin enerji ihtiyaçları her gün artmaktadır ve bu ihtiyaçtan ötürü eğer Ortadoğu petrolünde her hangi bir sorun çıkarsa petrol fiyatları başını alıp gidecektir. Resmi istatistiklere göre askeri ve siyasi bir kriz olmasa bile 2020’ye kadar petrolün varil fiyatı 100 dolara ve ufak bir sorun çıkması durumunda ise 200 dolara çıkacaktır.

Sedat Baran tarafından medyasafak.com için çevrildi.

 

Read 2158 times