YANDAŞ MEDYANIN MEZHEP KIŞKIRTMASI HAYRA ALAMET DEĞİL

Rate this item
(0 votes)

 Allah’ın adıyla…

Emperyalizmin Ortadoğu’daki yeni stratejisinin “mezhep çatışması” üzerine kurulduğu artık gizli değil… Ortadoğu’ya hakim olabilme ve özellikle de İsrail’in güvenliğinin sağlanması için başvurulan yeni taktik bu: Orada bulunan ülkelerin birbirleri ile “kavgalı” olması ve kendi içişlerinde de büyük karmaşalar yaşanması… Özellikle Suriye’yi düşürme ve direniş aksını koparma girişimi de mezhep ayrımı üzerine kurulmuş, itiraz edecek olanların itirazına “kulak verilmemesi” için “mezhebi kimlik” özellikle ön plana çıkarılmış… Bu cümleden olarak, Esad üzerinden Alevileri aşağılama ve ötekileştirme, İran ve Hizbullah üzerinden de Şiilik ve Şiileri hedef tahtasına oturtma ameliyesi sonuç vermiş, dün “Ümmetin kahramanları” olarak selamlananlar, bu gün “baş düşman” olarak addedilmeye başlanmış… Ülkeler, ülkelerin yöneticileri artık mezhepleri ile beraber anılıyor. Özellikle de Şii olanlar… Bunlar artık sıradanlaştı…

Bu çok tehlikeli oyun, bütün hızıyla ülkemizde de sahneleniyor… Suriye'de “taraf” olmanın verdiği psikoloji o kadar sarmalamış ki yöneticileri ve yandaşlarını, bu yangının bırakın farkına varmayı, odun taşıyıcısı konumuna itecek söylem ve eylemleri görmüyorlar bile… Ülkemizde 15 milyon civarında bir Alevi nüfusu var… Yöneticilerimizden tutun, medyaya kadar herkesin kullandığı dilin, verdiği tepkinin hassasiyetleri gözetecek şekilde olması gerekmez mi?... Ama ne gezer? Bizzat Hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik, Suriye politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu’na; "Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriye’ye bu manada sahip çıkıyor" diye çatmakta bir beis görmüyor. Hükümete yakın medya, özellikle de Nurcular cemaati ile ilişkili olanlar Esad, İran ve Hizbullah üzerinden öyle mezhebi argümanlar kullanıyorlar ki, mezhebi karışıklık çıkarmak için özellikle mi gayret gösteriyorlar diye sorası geliyor insanın… Her gün, mutlaka bir vesileyle içinde "Şiilik, Şiiler, Aleviler" barındıran cümlelerle mezhebi hassasiyetleri kaşınıyor, tahrik gücü yüksek söylemlerle yorumlar yapılıyor. Televizyon dizileri de bu anlamda "önemli işlevler" icra ediyor... "Kurtlar Vadisi" gibi, "Derin Devlet Osmanlı" gibi hükümete yakın kanallarda gösterilen diziler işin tuzu biberi... İnternet medyasında ise durum daha vahim… Yazıların altına alınan yorumlar tam bir fecaat… Özellikle kendilerini "İslamcı" ya da en azından "Muhafazakar" olarak addeden sivil toplum kuruluşları da bu korodan geri kalmıyorlar... Birkaç gün önce bir “İslamcı” sivil toplum kuruluşunun başkanının Şiilik ile ilgili açıklamaları yenilir yutulur cinsten değil…

Bütün bunlara rahmet okutacak başka bir gelişme var…Suriye’nin Lübnan sınırında bulunan Kusayr kasabasında Suriye askerlerinin sağladığı askeri başarının acısıyla, ülkemizde bulunan Özgür Suriye Ordusu sözcüsü Abdulhamit Zekeriya, El Arabiya televizyonuna yaptığı açıklamada; Kusayr’ın Suriye yönetiminin eline geçmesi durumunda Suriye’deki Şiilerin ve Alevilerin “haritadan silineceğini” söylemiş… İşin vahim olan kısmı, bu açıklamayı Türkiye’den yapmış olması…

Reyhanlı’daki katliam üzerine hükümet yandaşı medyanın, açıkça Alevi düşmanlığı yapması ve bazı ellerin de “Alevileri kışkırtmak” üzere faaliyette olması sizi de dehşete düşürmüyor mu? Bu ülke mezhep çatışmasından az mı çekti? Onca acı yetmedi mi?

Bir başka husus daha… Halkının yarıdan fazlası Şii olan Iğdır ile ilgili yine bir “İran casusluğu” masalı dillendirildi geçende… Hürriyet Gazetesi tarafından servis edilen ve İstanbul’da, masa başında hazırlandığı, basit ve komik içeriğinden de kolayca anlaşılan haber (1), Iğdır Valiliğince de resmen yalanlandı (2) . Iğdır’da, “kritik noktalarda bulunan bürokratlardan, İran’dan getirilen kadınlarla muta nikâhı yapılarak bilgi sızdırıldığı, bu yolla “casusluk”yapıldığı” iddiası üzerine Iğdır Valiliği bir basın açıklaması yapmış ve haberin içeriğinin asılsız olduğunu belirtmiş. Valiliğin açıklamasından da anlaşılacağı gibi, bu bir " Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak ve Örgüt faaliyeti Çerçevesinde Göçmen Kaçakçılığı Yapmak, Fuhşa Yer temini ve Aracılık Etmek, Rüşvet Almak ve Vermek " suçlarına yönelik bir operasyon… Böyle bir operasyondan devşirilen haberin mahiyeti dehşet verici değil mi?... Habere "İran" ve " Muta nikahı" gibi Şiiliği çağrıştıran unsurlar özellikle katılmış... Ve haberin altına da “muta nikahının” Şiilere ait bir uygulama olduğu özellikle belirtilmiş… Iğdır Valiliğinin hassasiyeti takdire şayan. Ancak bu tür haberlerin neden ısrarla yapıldığı, ne gibi oyunlar tezgâhlandığı, bununla kimin ne amaçladığı, sorusu da orta yerde duruyor…

Iğdırlılar, Iğdır Valiliğinin yaptığı resmi açıklamayı yeterli görmüş ve bu yalan haberi sadece yerel gazetelerde yayınlamakla yetinmişlerdi. Ancak 24.05. 2013 tarihli Sabah gazetesi, bu olayı ısıtıp, yeniden servis edince, bu haberin hiç de “öylesine” yapılmış bir haber olmadığı düşünülmeye başlandı…(3)

Sabah adlı yandaş gazete, yukarıda da belirttiğimiz haberi, çok daha allayıp pullayarak vermiş… Gösterdiği kaynak ise çok ilginç: 11 Mayıs tarihli Hürriyet Gazetesi’nin, yukarıda da belirttiğimiz haberi… Ancak, Sabah gazetesi hızını alamadığından olacak, Hürriyet’in o haberinde yer almayan bir çok ayrıntı da eklemiş… Ne kadar ilginç değil mi? Kaynağın kendisinde olmayan bilgiler!... Mesela Hürriyet’in haberinde hiçbir isim geçmezken, Sabah’ın haberi isimlerle ve o isimlerin açıklamaları ile dolu… “Soruşturma Dosyasına giren” diye belirtilen açıklamalar, neden kaynak gösterilen haberde yok? Eğer bu soruşturma dosyası, bizzat Sabah gazetesi tarafından ele geçirildiyse, neden kaynak olarak Hürriyet gazetesi gösteriliyor?!

Hürriyet’in haberinde olmayan bir başka ayrıntı da “Grup muta” haberi!... Muta nikahı ile ilgili hiçbir bilgileri olmayan bu masa başı kalemşörlerin, Şiileri karalamak, kötülemek, aşağılamak için yapmayacakları şey yok herhalde… Bunlar Allah’tan korkmuyorlar, ama insanlardan da mı utanmıyorlar? Zaten haberin başlığı da “Sabaha kadar Muta”!...Haber kaynağını dahi gölgede bırakacak bu uydurmalarla ne amaçladıkları az çok belli değil mi?

Sabah’ın haberinde, ilginç bir ayrıntı daha var! Diyor ki Sabah; “Ajanlık yaptığı iddia edilen İranlı 10 kadın ise sınırdışı edildi.”… Ajanlık yapanlar ne zamandan beri sınır dışı ediliyor? Ajanlık büyük bir suç değil midir? Bu ne çelişki? Yalanları içinde gizli…

Haberden; “Kritik yerlerdeki bürokratlar”dan kastın Asker ve polisler olduğu anlaşılıyor. Iğdır’da “Şii” olan asker ve polis mi var ki; onlar “muta nikahı”na inansınlar ve muta yapsınlar?!... Hani muta, sadece Şiilere has bir inançtı?!...

Yani neresinden tutsan orası dökülen bu haberin, 13 gün sonra yeniden hem de daha çirkef, daha rezil bir şekilde, iftiralara yeni ve katmerlisini ekleyerek servis edilmesi neyin işaretidir? Ne amaçlanıyor? Ne yapılmak isteniyor? Bir inancın, İslam fıkhıyla ilgili bir ayrıntının bu kadar alçakça ve iğrenç bir şekilde örselenmesi, o inanca sahip vatandaşların, diğerleri gözünde “öteki” duruma düşürülmesi kimin işine yarar? Iğdır'ın adının, ikide bir böyle uyduruk "casusluk" haberleriyle gündeme getirmenin arkaplanı nedir?

Bilindiği gibi geçen yıl Eylül ayında da yine Iğdır’da “casusluk” ile ilgili manipüle haberler yapılmış, Iğdırlı Caferilerin İran adına casusluk yaptıkları iddia edilmiş, ancak konu ile ilgili onca soru işaretinin yanında, sanıkların hiç birisinin Caferi-Şii dahi olmadığı anlaşılmıştı… (4). Ve şimdi de bu haber…

Haberler bitmiyor ki!... İşte haber 7’den bir başka haber: “ Kim bir Sünniyi öldürürse cennete girer”… (5)

Suriye'nin Kusayr kasabasında Suriye askerleri ile çarpışan muhaliflerin açıklamalarını içeren haber, hedef tahtasına yine Hizbullah üzerinden Şiileri oturtuyor... Haberde Hizbullah militanlarına ait olduğu iddia edilen bazı eşyalar gösteriliyor ve bu eşyalardan çıkarılan sonuca göre Hizbullah militanlarının "inançları gereği", "sünni öldürerek cennete girmek için" Kusayr'a geldikleri özellikle vurgulanıyor... Verilen videoda, gösterilen eşyaların Hizbullah elemanlarına ait olduğuna dair hiç bir belirti yok. Sadece bazı kağıtlar, bazı yazılar, bazı yeşil renkli şeritler gösterilip, bunların Hizbullah'tan "ganimet alındığı" ve bu eşyaların Hizbullah'ın Suriye'de savaştığının delilleri olduğu iddia ediliyor... Hiç bir inandırıcılığı olmayan bu iddialar bir yana, bizi asıl dehşete düşüren, o eşyalar içinde olduğu iddia edilen bir kitapçıkla ilgili iddia!... Haberde de başlık olarak bu kısım öne çıkarılmış. Haberin o kısmı şöyle:

"Hizbullah örgütünden elde edilen bu ganimetlerde ise Kusayr'da Hizbullah'ın varlığının kanıtı olarak gösteriliyor. Ganimetler arasında 'Cennet'in anahtarı' diye bir kitap ta var. Bu kitapta ise 'Kim bir sünni öldürürse cennete girer' diye uydurma bir hadis var."

"Cennetin Anahtarı" adlı kitap dedikleri, Şia'nın meşhur dua kitabı Mefatih'ul Cinan! Mefatih'ul Cinan'ın anlamı "Cennet'in Anahtarları"... Bir dua kitabı olan Mefatih'ul Cinan'da "Kim bir Sünni öldürürse cennete girer" diye bir hadis asla yok! Zaten bir hadis kitabı olmayan Mefatih, dua ve münacaatlar, Ziyaretnameler, Üç aylarda ve yılın diğer günlerinde yapılması tavsiye edilen ameller ve okunacak zikir ve dualar içermekte... Nereden buldukları belli olunmayan bir kitap üzerinden, o kitapta asla olmayan bir ibareyi, "Şiilerin inancı" diye pazarlamak hangi dine, hangi inanca sığar? En önemlisi de Haber 7 bu uydurma bilgiyi, araştırmadan, soruşturmadan nasıl böyle iştahla verebilir? Şiileri sevmeyebilirsiniz!... Ama iftira atmanın ne büyük bir vebal olduğunu da mı bilmezsiniz? Sizde hiç Allah korkusu yok mu? Selefilerin, hergün onlarcası yayınlanan vahşet görüntülerini örtmek için mi bu çabanız?

Ey yandaş basın! Bu şekilde, yalanlarla, iftiralarla tahrik ettiğiniz vatandaşlarınızın, yarın yapabilecekleri taşkınlıkların oluşturacağı yangının bu ülkeye hiç bir faydasının olmayacağını hesap edemiyor musunuz?

Son söz, Allah korusun ülkemizi de içine alabilecek "mezhep kavgası" yangınına odun taşımak yerine, bu yangını en azından kendimizden uzak tutmak ve acısını bizzat yaşayarak gördüğümüz bu fitneye karşı uyanık olmak hepimizin vazifesi... Ama en çok da icra gücünü elinde tutanların, halkı yönlendirme gücüne sahip olanların...

Allah basiretimizi açık etsin...

---------------

(1) 11 Mayıs 2013, Hürriyet gazetesi

(http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23254147.asp)

(2) Yeşil Iğdır Gazetesi, Pazartesi, Mayıs 13 2013

(http://www.yesiligdir.com/igdir-duyuru-haberleri-son-duyurular/item/11899-igd-r-valiliginden-gazete-haberlerine-bas-n-ac-klamas.html).

(3) 24.05.2013, Sabah Gazetesi

http://www.internethaber.com/sabaha-kadar-muta-nikahi-1000-tl-538926h.htm

(4) http://www.rasthaber.com/yazar_13629_491_igdir-siileri-ajan-ha.html

(5) 24.05.2013 haber 7 sitesi

http://www.haber7.com/ortadogu/haber/1030392-kim-bir-sunniyi-oldururse-cennete-girer

MUHSİN KÜÇÜKER

 

 

Read 1587 times