
کارگر
İmam Hamanei’den Nevruz Bayramı Mesajı
İmam Hamanei Nevruz Bayramı yayınladığı mesajda tüm İran halkına şehit yakınlarına ve Nevruz Bayramı’nı kutlayan herkese tebriklerini iletti.
İmam Hamanei, Nevruz bayramı münasebetiyle yayınladığı mesajda Hz. Fatımatüz Zehra’nın (s) kutlu doğum günü dolayısıyla şehit aileleri başta olmak üzere tüm İran halkını tebrik ederek, yeni yılı “direniş ekonmisi: üretim ve çalışma” olarak adlandırdı.
Geçen senenin beraberinde birçok acı ve tatlı olayı getirdiğini kaydeden İmam Hamanei, “İran milletinin onuru tüm olaylarda ortadaydı ve düşmanlar dünyanın dört bir yanında İran’ın güçlü bir ülke olduğunu itiraf etmek zorunda kaldılar” şeklinde konuştu.
İmam Hamanei, İran milletinin 11 Şubat gösterilerine katılmasıyla Kudüs gösterilerindeki görkemli tavrına işaret ederek, şu açıklamalarda bulundu: Komşularımızla bölgedeki ülkelerde yerleşen istikrarsızlığa rağmen ülkemizde geçen sene boyu kalıcı bir güvenliğe tanık olduk.
Geçen yıldaki acılarla zorlukların başta fakir kesimler olarak halkın geçimi ile ekonomik alanlarında oluştuğuna değinen İnkılap Rehberi, “Benim milletin durumundan haberim var. Enflasyon, işsizlik, ayrımcılık ve toplumsal eşitsizliklerden dolayı ortaya çıkan sorunları hissedebiliyorum ” ifadelerini kullandı.
İmam Hamanei, geçen yılın uygulama ve pratik yılı olarak isimlendirilmesinin altını çizerek, bu yönde yetkililerin önemli adımlar attığını hatırlatıp sözlerine şunları da ekledi: Tabii yapılanlarla bizim ve milletin bekledikleri arasında yine pek bir fark söz konusudur. Bunun çözüm yolu ise direniş ekonomisini anahtar kısımlara bölüp onlara odaklanmaktır. Bu önemli konular da iç üretim ve gençlerin çalışmasıdır.
Yeni yılı “direniş ekonomisi: üretim ve çalışma” olarak adlandıran İmam Hamanei, bu anahtar kısımlara odaklanarak yıl sonunda rapor hazırlanmasını Rehber ile milletin yetkililerden istediği en önemli talep olduğunu vurguladı.
İran Asya Plaj Futbolu'nda şampiyon oldu
Malezya’da gerçekleşen 2017 AFC Plaj Futbolu Şampiyonası finalinde İran Birleşik Arap Emirlikleri'ni mağlup ederek şampiyon oldu.
Malezya’da düzenlenen 2017 AFC Plaj Futbolu Şampiyonası final maçında İran Plaj Futbolu Milli Takımı, BAE’yi 7-2 mağlup ederek şampiyonluğa ulaştı.
Yarı final maçında İran Plaj Futbolu Milli Takımı, Japonya’yı 8-6 yenerek adını finale yazdırmıştı.
Final maçından önce yapılan karşılaşmada da Lübnan Milli Takımı'nı 6-3 mağlup eden Japonya Milli Takımı 2017 AFC Plaj Futbolu Şampiyonası’nı üçüncü sırada tamamlamıştı.
Alınan bilgiye göre İran, BAE ve Japonya, AFC (Asya Futbol Konfederasyonu) tarafından Bahama’da düzenlenecek olan Dünya Plaj Futbolu Şampiyonası’na katılacaktır.
Şam’da Bombalı Saldırı: 40 Ölü
Suriye’nin başkenti Şam’ın Eski Şam adıyla anılan bölgesinde gerçekleşen çifte bombalı saldırıda Al Mayadeen televizyonunun verdiği bilgilere göre 49 kişi hayatını kaybetti.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, saldırının Şii ziyaretçileri hedef aldığını bildirdi. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA’ya göre, Suriyeli yetkililer olayı bir terör saldırısı olarak tanımladı.
Suriye’nin Başkenti Şam’da kutsal mekanları ziyaret için giden yolcuları taşıyan otobüslere tekfirci teröristler tarafından intihar saldırısı düzenlendi.
Suriyeli bir kaynağın verdiği bilgiye göre; Eski Şam bölgesinde dini mekanları ziyaret için gelen Şii yolcuları taşıyan iki otobüse tekfirci teröristler tarafından düzenlenen intihar saldırısı sonucu en az 40 kişi şehit oldu ve 120 kişi de yaralandı.
Bu terörist saldırı, Suriye’nin başkenti Şam’ın Eski Şam denilen bölgesinde gerçekleşti. Züvvarları taşıyan otobüsler, Ehl-i beyt üyelerinin, sahabelerin bulunduğu türbenin otoparkında park etmişlerdi.
İran Şam’daki bombalı saldırıyı kınadı
İran Dışişleri Bakanlığı, Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen ve çok sayıda kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanmasına neden olan bombalı saldırıyı şiddetle kınadı.İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, yaptığı açıklamada, bugün Suriye'nin başkenti Şam'da gerçekleşen çifte bombalı saldırıyı kınayarak, “Kadın, çocuk ve yaşlı demeden sivilleri katletmek çok alçakça ve utanç verici bir girişimdir. Bu da günbegün yenilgiye uğrayan teröristlerin son çabalarını göstermektedir” dedi.
Bu saldırı nedeniyle Suriye devleti ve halkına başsağlığı dileyen Kasımi, “Teröristler ve onların destekleyicileri sonlarına yaklaştıklarını çok iyi biliyor. Dolayısıyla bu tür çirkin eylemlerle Suriye’deki barış ve istikrarı hedef almaktadırlar” ifadelerini kullandı.
Uzmanlar Meclisi başkanı ve üyelerinin İnkılap rehberi ile görüşmesi
Yüce inkılap rehberi imam Hamenei bugün sabah (Perşembe) Uzmanlar Meclisi başkanı ve üyeleri ile yapmış olduğu görüşmede, ülkenin durumu ve geleceği için bu meclisin istisna, çok önemli ve etkili olduğuna değinerek,
yetkililerin halk karşısında ve özellikle yaşam konularında sorumlu olduklarını vurguladı ve şöyle dedi: Halkın yaşamında ekonomik direnişin etkilerini gerçekleştirmek için aralıksız olarak gayret göstermeli ve iftihar verici olan son dört on yıldaki harekete hız vererek geliştirmeliyiz.
imam Hamenei, Uzmanlar Meclisinin çalışmalarının kalite ve derinliği konusunda Hz. Ali’nin (a.s) Malik Ejder’e olan buyruklarının bir bölümüne değinerek sözlerine şöyle devam etti: Hz. Ali’nin (a.s) buyruklarının bu bölümünde, yetkililerin Allah ve halk karşısında yapmış oldukları her adım, her söz ve hatta sessiz kalmalarının da delilleri olmalı ve cevap verebilmelidirler.
Yüce lider, marjinal bir noktaya değinerek, “Bazı aydın görüşlü görünen kimselerin halk karşısında sorumluluklarının kaynağının batı öğretileri olduğu imajını vermek şeklinde konuşmaktadırlar. Oysa Allah ve halk karşısında toplumsal sorumluluk ve sorumluluk bilinci İslami hükümet kaynakları ve Kur’an öğretileridir” dedi.
O, “Savaş sadece askeri olarak karşı karşıya gelme değildir. Aksine kültürel, fikirsel, siyasi ve güvenlik alanlarında savaşın değişik yolları vardır” dedi.
İnkılap rehberi, dünyadaki güç sahiplerinin İran karşısında olan değişik düşmanlıklarına değinerek, “Amerika ve Siyonist İsrail’in düşmanlığı “Eleştirisel, sert ve operasyonludur” ama bazıları da çıkarları sebebi ile bu düşmanlıklarını dil ve amelde göstermemektedirler” dedi.
Yüce inkılap rehberi, güvenilir kaynaklara dayanarak düşmanın asıl plan ve operasyonunun bölümlerinin güvenlik ve siyasi meseleler, sıkı ekonomik baskılar ve kültür alanında geniş ve sessiz saldırılar olduğuna değinerek şöyle dedi: Onların asıl hedefi halkın İslam düzeninden ümitsizliğe düşmeleri ve düşman karşısında durmada yetkililerin asıl desteğinin alınmasıdır.
imam Hamenei, “mantığa dayalı, güçlü ve saldırgan karşı koymayı” müstekbirlerin plan ve oyunlarının bozulmasında asıl yol olduğuna değinerek şöyle dedi: İnsan hakları, terörizm ve savaş cinayetleri gibi batının karşısında her alanda saldırı boyutunda olmalıyız.
Yüce lider, İran’ın seçimlerindeki Amerika’nın son eleştirilerini alaya alarak şöyle dedi: “Amerikalılar, bölgede en aşağılık ve en insanlık dışı olan rejimlerle dostluk kurmaktadırlar. Bu büyük skandalı son olan seçimlerinde uygulamaya koyarak İran halkının seçimlerine karşı saldırı ve eleştiride bulunmaktadırlar.”
İslam inkılabı rehberi, konuşmasında şu noktaya da değindi: “Süper güçlerin ve medya imparatoru Siyonistlerin kesintisiz olan bütün saldırıları karşısında, İran halkı inkılaptan sonra bütün alanlarda ilerlemişleridir.”
TR. JAMNEWS
İran İslam Cumhuriyeti’ne Yönelik Yaptırımların Ana Sebebi
Direniş ve kıyamın ilmi, toplumsal ve ekonomik alanlarda meydana getirdiği inkılap, düşmanları korkuturken dostların şaşkınlığına neden olmuştur”
Filistin’e Dönüş Küresel Hareketi üyesi Abdülmelik Sukara Puya Haber Ajansı’na verdiği röportajda, bölgenin içinde bulunduğu mevcut durumda Filistin İntifadası’na Destek Konferansı’na ve mevcut şartlarda direnişe desteğin önceliğine değinerek şunları söyledi:
“Bugün bölgemizde direniş, korkunç bir savaşla karşı karşıyadır ve bu savaş tam anlamıyla bir dünya savaşıdır. Bu savaşa Amerika ve dünya Siyonizm’inin komutanlığı ile NATO ve çeşitli yardımlarla Siyonistlerin uşağı olan Körfez ülkeleri ve Körfez ülkeleri dışındaki Arap kuruluşlar katılmıştır.
Bu savaşı, siyasi, mali, ekonomik, medya ve yıpratıcı savaşta yüksek bir güce sahip olan bu düşmanlar yürütüyor ve onlarca yıldır bize karşı savaşıyorlar. Biz de imkanlarımız ve gücümüz dahilinde onlarla mücadele ettiğimizi ve onlara karşı efsanevi bir direniş gösterdiğimizi ve 2000 ve 2006 yıllarında Lübnan’da, 2009, 2012 ve 2014 yıllarında Gazze’de birçok zafer kazandığımızı ilan ediyoruz. Bu yüzden onlar bu savaşın kapsamını Direniş ekseninde daha da genişlettiler ve bugün Suriye, Irak ve Yemen’de şahit olduğumuz savaşların tamamının direniş eksenine karşı yürütülen savaşlar olduğunu görüyoruz. İran İslam Cumhuriyeti’ne karşı uygulanan yaptırımların nedeni de İran’ın yani direnişin müdebbir aklının direnişe olan desteği değil mi? Bu yüzden onlar bu müdebbir aklı ve direnişin destekçisini hedef almak istiyorlar.
Biz bu savaşa gireceğiz. En önemli öncelik bizim kendimize olan güvenimiz ve yolumuzun doğru olduğuna dair inancımızdır. Biz kendimizi savunacağız. Biz hak üzereyiz ve batıl ile mücadele edeceğiz. Onlar yalancıdır ve büyük paralar harcayarak sapkınlık oluşturmaya çalışmaktadır. Küçük savaşlar için yüzlerce milyar dolar harcıyorlar ama biz çok az harcama yapabiliriz. Mali ve askeri imkanlarımız az olmasına rağmen yine de direniş gösterdik ve ayakta durduk. Çünkü biz hakikatin dostları ve bu toprakların sahibiyiz, direniş göstereceğiz ve asla bu toprakları terk etmeyeceğiz. Bu topraklardan göç etmekten Allah bizi korusun. Allah’ın izni ile zafer bizimdir.”
Filistin’e Dönüş Küresel Hareketi Üyesi, bu tip konferanslardan ne gibi beklentilerin olduğu konusunda şu ifadelerde bulundu: “Bu konferans en üst düzeyde önemlidir. İlk olarak, konferansın düzenlendiği zaman açısından önemlidir ve bu konferans Amerika’nın yeni Başkanı seçildikten bir ay sonra düzenlenmiştir. Hiç kimse onun programlarının ne olduğunu bilmiyor. Onun ne yapacağını kimse tahmin edemez. Her gün yeni bir siyasi tutum sergiliyor. O direniş ekseninin düşmanıdır ve bu yüzden ılık savaş döneminde beklediğimiz her şey hatta askeri bir çatışma bile olasıdır. Askeri çatışmalar yaşanması mümkündür ama düşman her ne şekilde olursa olsun askeri bir çatışma yaşandığında ağır maliyetler ödeyeceğini bilmektedir. Çünkü Direnişin, İran İslam Cumhuriyeti’nin, Irak’ın, Lübnan’ın, Suriye’nin ve Filistin’in direniş gücünden haberdardır. Bu nedenle konferansın düzenlenme zamanı bu açıdan çok önemlidir. Bu konferansın böyle bir dönemde düzenlenmesi , bizim direniş yoluna devam edeceğimiz ve düşman ne kadar güçlü olursa olsun ve ne kadar çok imkana sahip olursa olsun bu yolu sürdüreceğimiz konusu kendileri için önemli olan kişilere, eğer savaşa girerlerse bizim de savaşa gireceğimiz konusunda açık bir mesajdır.”
Abdülmelik Sukara İran İslam Cumhuriyeti’nin tecrübesine ve yoluna devam etmesi için Direnişe verdiği öneme değinerek şunları söyledi: “Biz hakikatin dostlarıyız ve batıl karşısında hakkı savunuyor ve savaştan korkmuyoruz. Biz, bizi Amerika ve Amerika dışındakileri yenilgiye uğratacak bazı imkanlar, uzmanlıklar ve tecrübeler kazandık. Böyle bir olay yaşandığı zaman farklı bir dünya oluşacaktır. Yeni bir dünya, onların insan haklarını savunduklarını iddia ettikleri yalancı bir dünya değil, hakikatin ve gerçek anlamda insan haklarının dünyası olacaktır. İnsan haklarını savunan bizleriz. Biz zulme uğradık ve onlar zalimdir. Biz kendimizi savunuyoruz. Bu yüzden bu insan haklarının dünyaya mesajı, Muhammed’i iman gerçeği mesajıdır. Görüldüğü gibi, bütün savaşlara, kuşatmalara ve yaptırımlara rağmen, İran İslam Cumhuriyeti’nin 38 yıllık tecrübesinin başarısına şahit olmaktayız. Direniş ve kıyamın ilmi, toplumsal ve ekonomik alanlarda meydana getirdiği inkılap, düşmanları korkuturken dostların şaşkınlığına neden olmuştur. Bu yüzden kazananın biz olduğunu söylüyoruz. Allah’ın izni ile İran İslam Cumhuriyeti’nin mesajı bütün bölgeyi kapsayacaktır.”
Tuğgeneral İsmaili: “S-300” düşmana karşı yıkıcı bir güce sahiptir
Hatemül Enbiya Hava Savunma Karargahı Komutanı, ufak uçaklar dahil balistik füzelerle cruz füzelerini de hedef alma olanağıyla donanan S-300 sisteminin düşmana karşı yıkıcı bir güce sahip olduğunu açıkladı.
Hatemül Enbiya Hava Savunma Karargahı Komutanı Tuğgeneral Ferzat İsmaili, S-300 Hava Savunma Sisteminin denemesinde gerçekleştirdiği basın açıklamasında, “Gökyüzünün dikkat çeken derinliğinde küçük bir cismi bile takibe alıp imha etmeyi başaran bu sistem, düşmanlara daha ağır şekilde karşılık verecektir” ifadelerini kullandı.
S-300 sisteminin İran’ın doğal hakkı olduğuna dikkati çeken Tuğgeneral İsmaili, sözlerini şöyle devam ettirdi: Bu sistem, “Mersad” ve “Telaş” yerel savunma sistemleriyle birlikte İran’ın velayet hava sahasını daha güvenli hale getirecektir.
S-300 Hava Savunma Sistemi’nin sahip olduğu yüksek performans kapasitesine değinen Hatemül Enbiya Hava Savunma Karargahı Komutanı, “Ufak uçaklar dahil balistik füzelerle cruz füzelerini de hedef alma olanağıyla donanan S-300 sistemi, düşmana karşı yıkıcı bir güce sahiptir ” açıklamalarında bulundu.
Tuğgeneral İsmaili, İran’ın bir sürü S-300 sistemine sahip olduğunu bildirerek, sözlerine şunları da ekledi: Bu konuda daha önemli bir başarımız S-300 sisteminin yerel yapımı olan 373-Baver isimli sistemin yakın bir gelecekte deneme aşamasına ulaşacağıdır.
İnkılap Rehberi: Siyonist Rejim, İran-Azerbaycan ilişkilerini zedelemeye çalışıyor
İran İslam İnkılabı Rehberi Imam Hamanei, Siyonist Rejim'in İran ve Azerbaycan arasındaki ilişkileri zedelemeye çalıştığını belirtti.
Resmi bir ziyaret kapsamında Tahran'a gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve beraberindeki heyet bugün akşam saatlerinde İran İslam İnkılabı Rehberi Imam Hamanei'yle görüştü.
Bu görüşmede nükleer müzakereler gibi konularda Azerbaycan devletinin İran’a yönelik sergilediği yaklaşımları çok iyi olarak nitelendiren İnkılap Rehberi ImamHamanei, “Azerbaycan devleti uluslararası konularda her zaman İran’ın yanında olmuştur ve bu olumlu tavır iki ülkeyi birbirine daha çok yakınlaştırıyor” dedi.
İran ve Azerbaycan arasındaki yakın ilişkilerden düşmanların öfkelendiğini belirten Imam Hamanei, “Bütün düşmanlardan daha çok habis Siyonist Rejim İran-Azerbaycan ilişkilerini zedelemeye çalışıyor. Dolayısıyla da buna karşı çıkmak için İran ve Azerbaycan’ın samimi ilişkileri korunmalıdır” beyanatında bulundu.
Dini eğilimleri nedeniyle Azerbaycan halkını takdir eden İslam İnkılabı Rehberi, “Halkın dini duygularına eşlik etmek Azerbaycan devleti için maslahat ve hayırlıdır. Azerbaycan halkı dini konularda devlet tarafından herhangi bir endişe duymamalıdır” dedi.
Dünya güçleri karşısında dik bir duruş sergilemek için halkın güven ve desteğini kazanmanın çok önemli bir konu olduğunu belirten Imam Hamanei, “Azerbaycan devleti halka güvenip onların desteğini kazandığını taktirde hiçbir güç size zarar veremez ve biz de Azerbaycan devleti ve halkının başarısı için dua ederiz” şeklinde konuştu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de bu görüşmede iki ülke arasındaki dini, tarihi ve kültürel ilişkilere işaret ederek, “İran ve Azerbaycan her zaman birbirlerinden yana olmuş ve olacaktır. Geçen sene içerisinde yaklaşık olarak 1 milyon kişinin Azerbaycan’dan İran’a yolculuk yapması bu kültürel ve dini ortaklıkların göstergesidir” ifadelerini kullandı.
İlham Aliyev Tahran'da
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, resmi temaslarda bulunmak üzere Tahran’a ayak bastı.Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in üst düzey bir siyasi ve ekonomik heyet başkanlığında İran’a geldiği açıklandı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın Tahran ziyareti kapsamında İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve diğer üst düzey yetkililerle görüşeceği belirtildi. Görüşmelerde Tahran-Bakü ilişkileri başta olmak üzere Karabağ meselesi, bölgesel ve uluslararası konuların ele alınacağı öngörülüyor.
Ruhani:Suriye ve Karabağ sorunları müzakereyle çözülmelidir
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le beraber ortak basın toplantısı gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Suriye ve Karabağ krizlerinin müzakereyle çözülmesi gerektiğini açıkladı.İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Azerbaycanlı mevkidaşı İlham Aliyev’le birlikte gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında, iki ülke arasındaki günden güne gelişen ilişkilere değinerek, “Bu gelişmeler, siyasi, bölgesel ve uluslararası alanlardan başlayarak ekonomik ve kültürel alanlara kadar geniş bir boyuta sahiptir. İki ülke arasındaki ticaret hacmine baktığımızda karşılıklı ilişkilerin daha da gelişmesi yönde çaba gösterildiğine tanık olabiliriz” ifadelerini kullandı.
Azerbaycan Cumhuriyeti’yle enerji ve araç üretimi alanlarında işbirliği sağlamayı planladıklarını açıklayan Ruhani, sözlerini şöyle sürdürdü: İki ülke arasındaki ortak ekonomik programlarının yakın bir gelecekte başarılı şekilde tamalanmasını ümit ediyorum. Bunların yanında, Hazar Denizi’nin kaynaklarından yararlanma konusunda da ortak bir çalışma başlatmak üzere süregelen müzakereler gerçekleştiriyoruz.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı’yla iki ülke tarafından gerçekleştirilmesi amaçlanan üçlü oturumlara ilişkin konuşulacağına işaret eden Hasan Ruhani, “Heyetler arasında İran, Azerbaycan ve Rusya arasındaki üçlü müzakereleriyle birlikte İran-Azerbaycan-Türkiye ve İran-Azerbaycan-Gürcistan arasındaki toplantılar da konuşuldu” açıklamalarında bulundu.
Suriye ve Irak’taki olaylara ilişkin hemfikir olduklarını belirten İran Cumhurbaşkanı, konuşmalarına şunları da ekledi: Aramızdaki müzakerelerde Suriye kriziyle ilgili ülkemizin Rusya ve Türkiye’yle beraber gerçekleştirdiği çabaların nihai sonuçlara varılana dek devam edilmesi üzerinde anlaştık. Daha önce vurguladığımız gibi bu ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır.
Karabağ sorununun da bölgedeki diğer krizler gibi görüşme ve siyasi yollarla çözülmesi gerektiğinin altını çizen Ruhani, “İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler stratejik ve samimidir” diye konuştu.
Tahran ve Bakü arasında 2 işbirliği anlaşması imzalandı
İran ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasındaki ortak işbirliğinin daha da geliştirilmesi için 2 anlaşma imzalandı.Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın İran’a gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında, iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da geliştirilmesi yönünde 2 anlaşma imzalandı.
Cumhurbaşkanlarının huzurunda imzalanan anlaşmalardan birisi teröre tahsis edilen para desteğinin engellemenmesi için İran’ın Kara Para Aklamayla Mücadele Merkezi ile Azerbaycan Cumhuriyeti’nin mali Pazar Denetleme Odası arasında gerçekleşti. İmzalanan bir diğer anlaşma ise demiryollarının geliştirilmesine ilişkin iki ülke arasındaki demiryolları şirketleri arasında yapıldı.
Ruhani: Türkiye ile ilişkileri takviye etme üzerine anlaştık
Cumhurbaşkanı Ruhani, Türk mevkidaşı Erdoğan’la görüşmesinde ilişkileri takviye etme üzerinde iyi anlaşmalara vardıklarını açıkladı.
EKO liderler zirvesinin kulisinde Erdoğan’la görüştüğünü belirten Ruhani, Türkiye ile ikili ilişkileri veözellikle bankalarararsı işbirliği ve ikili ticarette milli para birimlerinin kullanılması, Erdoğan’la ele aldıkları konular olduğunu belirtti.
Rehani Erdoğan’la ayrıca Türkiye’nin İran’da yatırım yapmasını görüştüklerini vurguladı.
Suriye meselesini de ele aldıklarını kaydeden Ruhani, terörle mücadelede işbirliğinin geliştirilmesi, İran, Irak ve Türkiye arasında işbirliğinin arttırılması ve Yemen krizinin Yemenli taraflarca çözümlenme zarureti, Erdoğan’la görüşmede ele alınan diğer başlıklar olduğunu ifade etti.
Türkiye’nin İran’a Karşı Suçlamalarının Ve Ardından Hızlı Bir Şekilde Özür Dilemesinin Nedeni Nedir?
Türkiye Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanının İran’a karşı suçlamaları ve bir haftadan daha kısa bir süre içerisinde Tahran’dan özür dilemesi, “esasen Türkiye neden bu suçlamaları dile getiriyor?” sorusunu gündeme getirdi.
Abdel Bari Atvan bugün kaleme aldığı yazısında Recep Tayyip Erdoğan ve Mevlüt Çavuşoğlu’nun İran’a karşı yaptıkları suçlamalara ve bir haftadan daha kısa bir süre içerisinde Tahran’dan özür dilemelerine değindi ve şunları yazdı: “Bu konuda şu soru gündeme gelmektedir: Neden Türkiye İran’a karşı bu suçlamaları dile getiriyor ve sonrasında bir hafta bile geçmeden özür dilemek zorunda kalıyor?
Türkiye’nin özür dileyeceği tahmin ediliyordu
Atvan’a göre, Türkiye’nin İran’a karşı yaptığı suçlamalar, onların Suriye ve Irak’ı bölme çalışmalarının İran’ın çok sert uyarısı ile karşı karşıya kalmasına dayanıyor. Tabi eski tecrübelere dayanarak ve Türkiye’nin geçen altı yıl boyunca resmi duruşuna derin bir şekilde bakıldığında Türkiye’nin şiddetli tutumunu azaltacağı öngörülüyordu.
Erdoğan ya da Davutoğlu’nun Tahran’a ziyarette bulunması muhtemeldir
Bu beklenti doğruydu ve Recep Tayyip Erdoğan ve Mevlüt Çavuşoğlu çok çabuk bir şekilde İran’a karşı yaptıkları açıklamalardan geri adım attılar. Öyle ki Çavuşoğlu İran resmi haber ajansına verdiği röportajda şu açıklamalarda bulundu: “İran halkının ve hükümetinin darbe girişiminde Türkiye’ye verdiği desteği asla unutmayacağız. Türkiye ve İran arasında birçok ortak nokta bulunmaktadır ve bu noktalar iki ülke arasındaki kardeş ilişkilerin gelişmesine yardım edecektir.”
Çavuşoğlu’nun iki ülkenin ilişkileri güçlendirmek ve yanlış anlaşılmaları engellemek için daha fazla görüşmelerde bulunulması gerektiği yönündeki açıklamaları, Türkiye Dışişleri Bakanı ya da Erdoğan’ın çok yakında Tahran’a bir ziyarette bulunmasının muhtemel olduğunu gösteriyor.
Türkiye yine hızlı bir şekilde tutumunu değiştirdi
Türkiye’nin geri adım attığına ilk kez şahit olmuyoruz. Ankara’nın bu konudaki dosyası oldukça kabarıktır ve bu olay Rusya’dan özür dilemekle başlamış, Siyonist Rejim ile stratejik ilişkilere yeniden başlamakla ve Gazze’deki kuşatmanın sonlanması konusundaki bütün şartlardan taviz vermekle devam etmiştir ve son olarak ta İran’a karşı yapılan suçlayıcı ifadeler yerini kardeşlik ilişkilerinden bahsetmeye bırakmıştır.
İran Dışişleri Bakanının Türkiye’ye tepki olarak açık ve sert ifadeleri
Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun İran’a karşı yaptıkları suçlamaların ardından, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif, bu suçlamalara sert bir dille yanıt verdi ve şunları söyledi: “Türkiye hafızası zayıf, nankör bir komşudur, çünkü İran’ı mezhepçilik yapmakla suçlarken, Türkiye bir Şii hükümeti olmamasına rağmen, bizim darbe gecesi duruşumuzu ve tutumumuzu ve süreci sabaha kadar takip ettiğimizi unutmuş gibidir.”
Türkiye’nin hafızası gerçekten zayıf mı?
Bu konuda şunu söylemeliyiz ki, evet Türkiye’nin hafızası zayıf ve nankördür. Bu yüzden de etrafını dostları yerine düşmanları sarmıştır ve on yıl önce özellikle Suriye’de olmak üzere mezhep savaşının alevlenmesinde yer almış ve aynı zamanda bu ülkenin topraklarını tampon bölge oluşturma bahanesiyle işgal etmiştir.
Öte yandan şunu sormak gerekir, eğer Türkiye hükümeti Rusya ile ilişkilerin gerginleşmesinden ve Vladimir Putin’in muhtemel ekonomik yaptırımlarından korktuğu için özür dilemek zorunda kaldıysa, neden birkaç saniyeliğine hava sahasını ihlal ettiği bahanesiyle Rus uçağını düşürdü?
Diğer bir soru ise, eğer Türkiye İran’a karşı yaptığı kışkırtıcı açıklamalardan geri adım atmak zorunda kalacaksa, neden bu suçlamaları dile getirdi?
Türkiye’nin duruşuna güvensizlik
Burada şunu söylemek gerekir ki, Türkiye’nin bu sarsıntılı açıklamaları ve hızlı bir şekilde attığı geri adımlar, bu ülkenin duruşu ve tutumunda güvensizliğe neden olmuş, bu ülkenin itibarını azaltmış ve bölgesel ve uluslararası konumunu etkilemiştir ve tabi Türkiye’nin durumu bütün komşuları için çok acı vericidir.
Türkiye’nin düşmanlık çıkarmada ve dostlarını kaybetmedeki hızı
Atvan yazısının devamında şu ifadelerde bulundu: “Şu an Türkiye’nin istikrarı hükümetin politikaları nedeniyle tehdit altındadır ve düşman safları onun karşısında dizilmiş, ayrılıkçılar sınırlarında konuşlanmıştır ve bir zamanlar Ankara’nın bölgesel ve dünya boyutunda gelişmişliği ile gurur duyduğu bu ülkenin ekonomisi de çökmek üzeredir. Bu ülkenin otellerinde turist kalmamıştır ve liranın değeri de aynı şekilde düşmektedir. Bütün bunlara rağmen Türkiye yetkilileri görülmemiş bir hızla düşmanlık çıkarmaya ve birbiri ardına dostlarını kaybetmeye devam etmektedir.
Türkiye’nin İslam karşıtı Amerika Başkanı Donald Trump’a umut bağlaması boştur ve İran, Rusya ya da Çin karşısında saf tutması çok riskli bir kumardır. Çünkü Türkiye’nin gerçek gücü, komşuları ile iyi ilişkilerde bulunmasında ve mevcut krizlerin çözümü için müzakere kanallarını açık tutmasında gizlidir. Bununla birlikte Türkiye, bütün ırklarla ve gruplarla barış içerisinde yaşamaya dayalı eşsiz kültürel mirasını korumalıdır. Bunun dışında yapılacak olan tüm eylemelerin sonucu, yıkım, iç savaş ve ekonomik çöküş olacaktır.”