Matem Tutmanın Felsefesi

Rate this item
(0 votes)
Matem Tutmanın Felsefesi

Yeni oluşan tahlil ve açıklama eğilimlerini de göz önünde bulundurursak, çağımız insanı her zaman karşılaştığı ve kesin olarak kabul ettiği inançlar hakkında araştırmalar ve incelemelerde bulunmaktadır. Aslına bakılacak olursa, böyle araştırmalar peşine düşerek, gerçekleri aramak insanın en belirgin özelliklerinden biridir. Aynı şey matem ve yas tutmak için de geçerlidir. Doğal olarak, insan bu konuyu incelemek ve araştırmak peşindedir. Matem merasimlerini tam olarak aklın kabul edeceği delillerle inanmadığı sürece yahut en azından bu tür işlerin akla ters düşmediğine kanaat getirmedikçe ona inanıp, yapmak istemez.

Her inancı ve yapılacak olan her işi böyle düşünmek takdir edilir bir şeydir. Ancak bu şekilde insanın, İslami bilgi temelleri ve Şia kültürü güçlenecektir. Yani imanında sağlam kalmak isteyen herkesin, inanç temelini akli delillerle desteklemesi gerekir.

Bu teorik görüşler kişinin imanının güçlenmesini sağlayacaktır. Çünkü iman tanıma ve aklı kullanmayla oluşur. Bu yüzden matem merasimlerinin felsefesini araştırmak çok da mantıklıdır. Yeni neslin imanının daha güçlü olması için yas merasimlerinin kabul edilir akli delillerle anlatılması gerekir.

Ehlibeyt’e Yas Tutmanın Felsefesi

Ehlibeyt’in ve masumların şehadet yıl dönümlerinde yas merasimleri düzenlemenin hikmetini şöyle sıralayabiliriz:

1. Sevgi; Kur’ân-ı Kerim, Peygamber’in ailesini ve onun Ehlibeyt’ini sevmeyi bütün Müslümanlara farz kılmıştır.

“De ki: Ben bu tebliğime karşı sizden akrabalarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum.”[1]
Şüphesiz sevginin şartları vardır. Gerçekten ve gönülden seven kimse, bu şartları en güzel şekilde yerine getiren kimsedir. Sevginin en önemli şartlarından birisi, insanın dostunun üzüntülü anında üzülüp ve sevinçli olduğu zamanlarında sevinmesidir.

Bu yüzden hadislerde Ehlibeyt’in mutlu günlerinde sevinç ve yaslı günlerinde matem toplantılarının düzenlenmesi özellikle emredilmiştir. Hz. Ali (a.s) bir rivayetle şöyle buyurmaktadır:

“Bizim Şialarımız, mutluluğumuza ve üzüntümüze ortaktırlar.”

İmam Sadık da (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Bizim Şialarımız, bizim bir parçamızdır ve kalan toprağımızdan yaratılmıştır; bizi üzüp, sevindiren her şey onları da üzüp, sevindirmektedir.”

Bunun dışında akıl da, şeriatta de, Ehlibeyt’in matem günlerinde insanın üzüntüsünü; ağlaması, üzülmesi, az yemek yiyip ve az içerek, kederli olduğunu belli ettirecek giysiler giyerek göstermesi gerektiğini söylemektedir.

2. İnsan yetiştirmek; Şia kültürüne göre o büyük şahsiyetler için matem tutmak, bilinçli bir şekilde yapılmalıdır. Aslında insan bu şekilde onların faziletlerini, makamlarını ve hedeflerini hatırlamaktadır. Böylelikle hayatının her aşamasında olgu olarak onları seçmektedir.

Yas merasimlerine katılan birisi, duygusal toplantıdan ayrıldığı zaman en büyük hedefi; sevdiğinin sıfatlarını, özelliklerini coşkunlukla içsel bir ideali yakalamaktadır ve onu pratiğe dökmektir.

3. Toplumu düzeltme; Bu merasimler tek tek fertleri erdemli olarak yetiştirdi mi, doğal olarak toplum kendisini yetiştirmiş olacaktır. Şahıslar, Ehlibeyt’in hedeflerini toplumun tüm genelinde oluşturmak isteyeceklerdir. Bu yüzden, matemin hikmetlerinden birinin de, İslam’ın bildirdiği olguları toplumda oluşturmak olduğunu söyleyebiliriz.

4. Şia kültürünü yeni nesile aktarmak; Şüphesiz yeni oluşan nesil, Ehlibeyt (a.s) kültürüyle, çocukluk döneminde katıldıkları merasimlerde tanışmaktadır. Yeni nesillere, masum İmamların teorik, pratik inançlarını aktarmanın en önemli ve etkili yollarından biri, bu toplantılardır. Matem merasimleri muhteva itibariyle en güzel eğitim ve öğretim metodudur. Bu şekilde Ehlibeyt’in yaşantısı ve sözleri aktarılmaktadır.

İmam Hüseyin’e (a.s) Yas Tutmanın Felsefesi

Yukarıda zikrettiğimiz insan yetiştirme, toplumu güzelleştirme, Şia kültürünü yeni nesillere aktarma hikmetlerini, İmam Hüseyin’in (a.s) matem törenlerinde daha açık görmekteyiz. Çünkü İmam’ın (a.s) kıyamının mahiyeti, eğitsel, siyasi, kültürel ve toplumsal öğretileri insan ve toplumun yüceliği için belirgindir. Bunlar Şia kültürünün en önemli temel taşlarıdır ve buna da merasimler sayesinde ulaşılmaktadır.

Aşura’nın mesaj ve sözlerine dikkat ettiğimiz zaman insanı ve toplumu geliştirme, Şia kültürünü oluşturma boyutlarını açıkça görmekteyiz. Örneğin; ibadet, fedakârlık, yiğitlik, tevekkül, sabır, iyiliği emredip, kötülükten sakındırmak, Yezidîlerin hâkimiyetiyle İslam’ın yok oluşu, Yezid gibi birisine biatin haramlığı, zilletle yaşamaktansa ölümün yüceliği, imtihan zamanında insanların azlığı, batılın hâkimiyetinde şehadetin önemi, şehadetin insan için bir süs olması, batıl ve zulüm düzenlerine karşı savaş, hak önderin özellikleri, Allah’ın razı olduğuna razı olmak, özgür müminlerin zilleti kabul etmeyişi, ölümün cennet için sadece köprü oluşu, özgürlük, hakkın bekası için yardım isteme… vb. Aşura’nın en önemli mesajları arasındadır.

Dünyaya özgürlük dersi verdi Hüseyin,
Düşüncesiyle himmet tohumu ekti Hüseyin,
Dinin yoksa hiç olmazsa özgür ol dedi,
Bu kelamla sözü bitirdi Hüseyin.
İzzetli ölüm, zilletle yaşamdan daha iyi,
Bu feryadı gönülden haykırdı Hüseyin.

Yukarıda belirttiğimiz hikmetlerin dışında, daha iyi anlaşılması için şunları da sıralayabiliriz:

1. Zalimlerin karşı durup, mazlumlarının yanında yer almak.

2. Adalet peşinde olup, zalimlerden intikam alma hissini güçlendirmek.

3. Şiaların her zaman hakkın yanında olması için bir konum hazırlamak.

–—

[1] Şura, 23, Hud, 29, Mizanu’l-Hikmet, c. 2, s. 236.

Read 1250 times