کارگر

کارگر

 Gazze direnişinin sembolleri arasında yer alan Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, İsrail'e yönelik operasyonlarının son günlerdeki bilançosunu açıkladı.
 

Yazılı bildiri yayınlayan Ebu Ubeyde, 15 İsrail askerini öldürdüklerini, 43 askerî aracın imha edildiğini duyurdu.

Ebu Ubeyde, İsrail'e ait 4 İHA'yı ele geçirdiklerini belirtti. Toplamda ise 43 İsrail İHA'sının hedef alınarak etkisizleştirildiğini kaydetti.

Ebu Ubeyde'nin açıklamasının öne çıkan maddeleri şöyle:

Mücahidlerimiz, 17 farklı askeri görevde, 15 Siyonist askeri sıfır noktasından öldürdüklerini doğruladı. Bir subay ve bir askerin keskin nişancılarla öldürüldüğü, onlarca işgal askerinin yaraladığı doğrulandı.

Askeri görevler sırasında saldıran siyonist güçler füzeler, anti-tahkimat ve anti-personel cihazları ve çeşitli makineli tüfeklerle hedef alındı.

Bir tünelin girişi çok sayıda düşman askeri ile birlikte havaya uçuruldu ve mücahitlerimiz 4 insansız hava aracını ele geçirdi.

Toplamda 43 askeri araç tamamen veya kısmen hedef alındı.

Mücahidlerimiz, çatışmanın tüm cephelerindeki askeri yoğunlaşmaları havan toplarıyla yok ettiler ve Tel Aviv ve çevresine yoğun bir füze bombardımanı düzenlediler.

Yemen'den sonra Orta Doğu'daki diğer direniş hedeflerini de bombalayan ABD'de siyasetçiler, saldırıların biçimi ve sonuçları üzerine ikiye bölündü. Ana akım Amerikan basını dahi Batı Asya'da artan gerilimin düşmesi için Gazze'yi işaret etmeye başladı.

 

Amerikan Ordusu, cuma gecesi Irak ve Suriye'ye düzenlediği saldırılarda 85 hedefi vurduğunu açıklarken, ABD basını Washington'ın “çok ama kuru gürültü çıkarttığı” ve operasyonun “yankısının pek uzun sürmeyeceği” görüşünde. Konuya ilişkin yapılan haberlerde, Pentagon'un verdiği tepkinin “beklentilerin” çok uzağında kaldığı belirtildi. Saldırılar, hatırlanacağı üzere geçen pazar günü Ürdün'de ABD güçlerine karşı düzenlenen ve 3 Amerikan askerinin ölümüne onlarcasının da yaralanmasına neden olan saldırıya bir yanıt niteliğindeydi. 
Başkan Joe Biden, operasyonun ardından cumartesi günü ABD'nin Irak ve Suriye'deki saldırılarının “sadece bir başlangıç” olduğunu belirtti. "Müdahalemiz bugün başladı. Bizim seçtiğimiz zaman ve yerlerde devam edecek" söylemini tekrar eden Biden, İran'la savaş aramadıklarını bir kez daha vurguladı.

 

'SALDIRIYI İLAN ETTİNİZ'
ABD'li siyasetçiler, Biden yönetiminin verdiği “sınırlı cevap” hakkında bölünmüş vaziyette. The Washington Post'a (WP) göre Cumhuriyetçi milletvekilleri, ABD'nin Irak ve Suriye'deki direniş gruplarına karşı düzenlediği son saldırıları “çok kısıtlı ve çok geç” olarak nitelendiriyor. Demokratlar ise Biden yönetiminin hamlesini “orantılı” buluyor. 
Senato Silahlı Hizmetler Komitesindeki en üst düzey Cumhuriyetçi Roger Wicker, Biden'ı “İran'a yeterince yüksek bir maliyet ödetmemekle” ve yanıt vermekte “çok geç kalmakla” eleştirdi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ise yaptığı açıklamada, "yönetim, bir hafta boyunca bekledi ve İran da dahil olmak üzere dünyaya vereceğimiz cevabın niteliğini telegrafla ilan etti" şeklinde konuştu. ABD yaklaşık beş gün önce vereceği tepkiyi duyurmuş hatta niteliği, şiddeti ve hedefleri hakkında bilgi vermişti. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby eleştirilere cevap olarak, ABD'nin "saldırılardan önce Irak hükümetini bilgilendirdiğini" söyledi ancak ayrıntı vermediklerini ifade etti. Temsilciler Meclisi Başkanı Johnson'a göre bu durum, ABD'nin direniş saldırılarına "kesin bir son verme kabiliyetini zayıflattı."

'HİÇBİR BAŞKAN ÇÖZÜM BULAMADI'
Irak Savaşı'nda iki bacağını da kaybetmiş eski bir asker olan Senatör Tammy Duckworth CNN'e verdiği demeçte, Biden'ın “yurtdışındaki Amerikan birliklerini yaralamaya cüret edenlerden intikam almaya niyetli gibi göründüğünü düşünüyorum” diyerek operasyondan pek de tatmin olmamış izlenimi verdi.

Irak'ta direniş güçleriyle savaşmış olan Temsilciler Meclisi Üyesi Seth Moulton ise saldırıları "hasar değerlendirmelerini bile görmeden" yetersiz olarak eleştiren Cumhuriyetçilerin "siyaset yaptıklarını" söyledi. Moulton sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "20 yıl önce Irak'ta İran'ın vekil güçleriyle savaştım. O savaş sırasında yüzlerce ABD askerini öldürdüler. Bu yeni bir sorun değil ve Demokrat ya da Cumhuriyetçi hiçbir başkan iyi bir çözüm bulamadı." ifadelerini kullandı.

 

SEÇİMLER GELİYOR
Amerikan basınında yer alan değerlendirmelerde İsrail'in Filistin'e saldırıları tüm şiddetiyle sürerken, Orta Doğu'da daha geniş çaplı bir çatışmanın patlak vermemiş olması neredeyse “mucizevi” bir durum ifadesine yer verildi. ABD'nin son saldırıları ışığında bölge kaynamaya devam etse de “daha büyük bir savaş hala olası görünmüyor.” Diğer yandan hem Tahran hem de Washington savaş istemediğini üst düzey yetkililer aracılığıyla açıkladı.

ABD haber kaynaklarının ortak görüşü, Biden yönetiminin yaklaşan seçimlerle karşı karşıya olduğunu dolayısıyla yüksek maliyetli yeni bir dış macerayı, İsrail politikasıyla ilgili sorunları ve yükselen petrol fiyatlarını kesinlikle istemeyeceği yönünde.

 

GAZZE'Yİ İŞARET ETTİ
ABD'li gazeteci Peter Bergen CNN için kaleme aldığı makalesinde, Orta Doğu'daki direniş gruplarına yönelik bu tür saldırılarının “büyük ölçüde başarısız olduğunu”, ABD'nin yanıtı ve “müteakip herhangi bir askeri harekatın” bölgedeki Amerikan hedeflerine yönelik yeni saldırılarda caydırıcılık yaratmasının “pek olası olmadığını” belirtti. Nitekim tüm hava operasyonlarına rağmen Yemen güçleri de Kızıldeniz ve Umman Denizi'ndeki saldırılarını sürdürüyor. 

Bergen, ABD ana akım medyasında pek sık karşılaşmadığımız bir gözlemde bulunarak, “Daha geniş çaplı bir bölgesel savaş olasılığını azaltmak için ABD'nin çabalarını bu çalkantılı çatışmanın altında yatan nedene yani Gazze'de devam eden savaşa odaklaması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Amerikalı gazeteci, Biden yönetimini, “Orta Doğu'yu saran mevcut bölgesel yangının altında yatan nedenlere eğilmek için hızla harekete geçmeye” çağırarak, Washington'a aslında herkesin bildiği o formülü sundu: Gazze'deki savaşı hemen durdurmak, rehine ve tutuklu takasını sağlamak, Gazze'de silahların sustuğu "ertesi gün" için makul bir plana sahip olmak.

 ABD'nin Ürdün-Suriye sınırındaki askeri üssüne yapılan insansız hava aracı (İHA) saldırısı ve 3 ABD askerinin hayatını kaybetmesi üzerine, ABD'nin Irak ve Suriye'deki İran personellerinin bulunduğu tesislere yönelik saldırı planları yaptığı ortaya çıktı. ABD'li yetkililer, Irak ve Suriye'deki İran personeli ve tesisleri de dahil olmak üzere hedeflere yönelik birkaç gün içinde birçok saldırı planının onaylandığını doğruladı. Saldırılar, Ürdün'ün Suriye sınırına yakın ABD üssünde üç askerin ölümüne yol açan İHA saldırısı da dahil olmak üzere, bölgedeki ABD güçlerini hedef alan İHA ve roket saldırılarına yanıt olarak gerçekleştirilecek.
 

CBS News'e konuşan yetkililer, hava durumunun saldırıların zamanlamasında önemli bir faktör olacağını, ABD'nin kötü hava koşullarında saldırı gerçekleştirme kabiliyetine sahip olduğunu ancak son anda bölgeye girebilecek sivillerin yanlışlıkla vurulmasına karşı bir önlem olarak seçilen hedeflerin daha iyi görülebilmesini tercih ettiğini söyledi. Yetkililer ayrıca, Aden Körfezi üzerinde bir İHA'nın daha düşürüldüğünü, Kızıldeniz'de ise patlayıcı yüklü bir İHA'nın imha edildiğini söyledi.

İran destekli milis gücü Kataib Hizbullah'ın dün ABD güçlerine yönelik askeri operasyonları askıya aldığını açıklamasından bu yana bölgedeki ABD birliklerine yönelik yeni bir saldırı gerçekleşmedi. ABD'li yetkililerden grubun ilan ettiği askıya alma kararının ABD ordusunun misilleme saldırılarını geciktirdiğine dair bir açıklama da gelmedi.

İRAN DESTEKLİ GRUPLAR SALDIRILARI ARTIRDI

İsrail'in Hamas'la savaşı sürerken Orta Doğu'da İran destekli bir dizi grup ABD ve İsrail bağlantılı kuruluşlara yönelik saldırılarını artırdı.

Hamas'ın önemli bir destekçisi olan İran, Kızıldeniz ve Aden Körfezi'nde gemilere saldıra düzenleyen Yemen'deki Husiler ve İsrail güçleriyle düzenli olarak sınır ötesi çatışmaya giren Lübnan'daki Hizbullah da dahil olmak üzere bölgede birçok grubu destekliyor.

Mütedeyyin toplum kuruluşları Filistin’le dayanışma konusunda hükümetten beklentilerini açıkladı. 7 maddelik önerilerde İncirlik ve Kürecik üslerin yabancı güçlerin kullanımına kapatılması ve İsrail’le ticaretin sonlandırılması öne çıktı.
 

Anadolu’nun 20 ilindeki Filistin dayanışma ağları, “Ankara Filistin İçin Sivil Toplum Platformu” ev sahipliğinde bir araya geldi. 31 Ocak-1 Şubat 2024 tarihlerinde yapılan toplantılar neticesinde bir beklenti metni oluşturan toplum kuruluşları bugün hükümete seslendi. 7 maddede Filistin’e yönelik beklentilerin ifade edildiği metin bugün Meclis’e de sunuldu.

‘SOMUT ADIM KAÇINILMAZ’
 
Yaklaşık 2 bine yakın toplum kuruluşunun katkısıyla hazırlandığı aktarılan metinde Türkiye daha etkin diplomasiye çağrıldı. “İnsan haklarını koruma amacıyla inşa edildiği ifade edilen bütün uluslararası kurumların ve mekanizmaların sadece emperyalistlerin hizmetinde olduğu bir kez daha tartışmasız şekilde görülmüştür.” denildi. “Siyonistlere ve onların işbirlikçilerine karşı somut adımlar atılması kaçınılmazdır.” vurgusunun yapıldığı açıklamayı Konya Filistin İçin Sivil Toplum Platformu Başkanı Adem Ceylan okudu. Ceylan, Anadolu’nun dört bir yanından temsilciler olarak sorumluluklar almaya hazır olduklarını da bildirdi. Ceylan’ın 20 ilden 2 bin kitle örgütü adına ilan ettiği 7 madde şöyle:

‘LAHEY’E MÜDAHİL OLUN’
1. Gazze direnişinin Türkiye’nin Milli Güvenliği açısından da önemi dikkate alınarak bedeli ne olursa olsun, insani yardımların bölgeye ulaşmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması için derhal harekete geçilmeli ve inisiyatif alarak uluslararası kurumlar da hareke geçirilmelidir.

2. Acil ateşkesin sağlanması ve İsrail’in Gazze’yi tamamen terk etmesi için siyasi ve diplomatik bütün kanallar kullanılmalıdır.

 
3. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin İsrail aleyhine Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda açmış olduğu Soykırım davasına ve bundan sonra açılacak bütün davalara bir an önce müdahil olmalıdır.

‘TİCARET SONLANDIRILSIN’
4. Filistin Halkına karşı gerçekleştirilen Soykırım suçunun sorumluluğunu Netenyahu hükümetine yıkma kolaycılığına kaçmayıp, Siyonist İsrail’in tüm unsurlarıyla bir terör ve işgal rejimi olduğu gerçeği tüm platformlarda dillendirilmelidir.

5. Apartheid anlayışa sahip İsrail rejimi ile yapılmış siyasi, askeri, ekonomik ve ticari bütün anlaşmalar fesh edilmelidir. Adana İncirlik'te ve Malatya Kürecik'te yer alan Amerikan üsleri derhal kapatılmalı, başta İskenderun limanı olmak üzere tüm limanlarımızdan İsrail’e yapılan tüm ticari faaliyetler sonlandırılmalıdır.

6. İsrail ordusunda askerlik yapan TC vatandaşları hakkında Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 29. Maddesi gereğince işlem yapılmalı ve vatandaşlıktan çıkartılmalıdır.

7. Siyonizmin en büyük can damarı olan ekonomik gücünü baltalayacak boykot bir silah olarak kullanılmaya devam ettirilmeli, boykot bir yaşam biçimine dönüştürülmelidir.

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Hamas Hareketi Siyasi Dairesi Başkanı İsmail Haniye, bu akşam yaptıkları telefon görüşmesinde Siyonist rejimin Gazze saldırısıyla ilgili son gelişmeleri değerlendirdiler.
 

Diğer ülkelerin ve uluslararası kuruluşların yetkilileriyle son temaslarına ve toplantılarına değinen Dışişleri Bakanı, Siyonist rejimin Gazze'deki evsiz insanlara karşı işlediği suçların derhal durdurulmasını tüm bölgede istikrar ve barışın sağlanmasının anahtarı olarak nitelendirdi.

Emir Abdullahiyan, Filistin milletinin son 4 aydaki kahramanca direnişini kutlarken, kendi kaderi ve geleceği hakkında yalnızca bu toprakların asıl sahibi olan Filistin milletinin karar verme hakkına sahip olduğunu, hiçbir tarafın kendi iradesini ve siyasi planlarını empoze edemeyeceğini belirtti.

Filistin halkının ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria'daki direniş gruplarının tarif edilemez istikrarını vurgulayan İsmail Haniye, Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ndeki suçlarını durdurmak ve esir değişimi için önerilen siyasi plan ve girişimler hakkında bir rapor sundu. Direniş gruplarının birlik ve bütünlüğünü koruyacağını, önerilen girişimlere ancak Filistin milletinin en yüksek çıkarlarını karşılaması halinde önem vereceklerini vurguladı.

 

Emir Abdullahiyan, Ziyad En-Nahale İle Telefonda Görüştü
 
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve Filistin İslami Cihat Hareketi Genel Sekreteri Ziyad En-Nahale, Gazze ve Filistin'deki son gelişmeleri, ateşkes sağlanması ve esir değişimine yönelik önerilen plan ve girişimleri değerlendirdi.
 

Bu görüşmede Dışişleri Bakanı, Siyonist rejimin Gazze'deki evsiz halka karşı işlediği suçları derhal durdurmak, Filistin halkına insani yardım sağlamak ve zorunlu göçe karşı çıkmak için Filistinlilerin bölgesel ve uluslararası çaba ve hareketlerinin sürdürülmesinin gerekliliğini vurguladı.

Emir Abdullahiyan, Siyonist rejimin yaygın suçlarına rağmen Filistin ulusunun ve direniş gruplarının son 4 aydaki istikrarını tüm İslam alemi, dünya özgürlükçüleri ve insanlık için gurur kaynağı olarak nitelendirerek şunları vurguladı: Bu toprakların asıl sahibi olan millet, kendi kaderini ve geleceğini belirleme hakkına sahiptir ve hiçbir taraf onlara kendi iradesini ve siyasi planlarını dışarıdan dayatamaz.

Ziyad En-Nahale, İran yönetiminin, cumhurbaşkanının, hükümetinin ve halkının Filistin ve Kutsal Kudüs'ün özgürlüğü davasına verdiği desteği takdir ederken, Filistin halkının ve Gazze Şeridi'ndeki grupların kahramanca direnişine ilişkin bir rapor sundu. Filistin halkı ve direnişinin kesinlikle mevcut savaşın nihai galibi olacağını, Siyonist işgalin Filistin halkının çelik iradesine teslim olmaktan başka seçeneği kalmayacağını vurguladı.

 Yemen Ensarullah Hareketi, Kızıldeniz'de işgal altındaki Filistin limanlarına giden İngiltere'ye ait bir ticari gemiyi hedef aldıklarını duyurdu.


Ensarullah, bu saldırının ABD ve İngiliz kuvvetlerinin Yemen'in kıyı kenti Hudeyde'ye düzenlediği hava saldırılarına yanıt olduğunu söyledi. 

Ensarullah Hareketi Askeri Sözcüsü Yahya Seri, X sosyal medya hesabından konuya ilişkin açıklamada bulundu.

 

Filistin halkıyla dayanışma mesajı veren Seri, "ABD-İngiltere'nin Yemen'i hedef almasına cevaben" Kızıldeniz'de bir İngiliz ticari gemisini "uygun deniz füzeleriyle" hedef aldıklarını belirtti.

Hedef aldıkları geminin, işgal altındaki Filistin topraklarına gittiğini kaydeden Seri, Gazze'ye yönelik ablukanın kaldırılıp Siyonist İsrail saldırıları son bulana kadar Kızıldeniz ve Umman Denizi'nde İsrail gemilerine veya İsrail'e giden gemilere yönelik saldırıların devam edeceğini ifade etti.

 

Husi: ABD ve İngiltere Kendi Başlarını Belaya Soktular 

Yemen Ensarullah Hareketi Lideri Abdulmelik El-Husi, bugün yaptığı açıklamada; Gazze'deki acı ve zulmün Amerika'nın, İsrail rejiminin ve destekçilerinin başına gelecek bir lanet olduğunu söyledi.
 

Husi: Tel Aviv'in son dönemde El Kassam taburları tarafından bombalanması çok önemli bir başarıdır dedi.

Londra ve Washington, Tel Aviv'i desteklemek amacıyla Yemen ordusunun Siyonist rejime bağlı gemilere yönelik operasyonuna tepki gösterdiğini söyleyen Ensarullah Lideri: İşgal altındaki topraklara giden tüm gemileri hedef almaya son derece hazırız. Amerika ve İngiltere yalnızca kendi başlarını belaya soktu ifadesini kullandı.

Yemen Ensarullah Hareketi Lideri şunu vurguladı: Amerika gücünü göstermek istedi ama İngiltere ile birlikte ağır bir yenilgiye uğradı ve gemilerini bile emniyete alamadılar.

El-Husi şuna dikkat çekti: Amerika'nın, Yemen ordusunun Kızıldeniz'de İsrail'e bağlı gemilere saldırmasını önlemek amacıyla arabuluculuk yapmak üzere Çin'den yardım istemesi, Amerika ve İngiltere'nin misyonlarında başarısız olduklarını gösteriyor.

Saldırganlar CIA’nın tarlasından
Terör örgütü DEAŞ’ın Santa Maria Kilisesi’nde düzenlediği saldırının faillerinin Orta Asya uyruklu olması dikkat çekti. DEAŞ’ın Reina, Atatürk Havalimanı saldırılarında kullandığı teröristler de Orta Asya kökenliydi. Saldırı, ABD’nin Orta Asya’yı terör kaynağı olarak kullanmasını akıllara getirdi


İİçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, önceki gün Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi'nde suikastle öldürülen Tuncer Murat Cihan’ın 2 failinin DEAŞ’lı terörist olduğunu açıkladı. Bakan Yerlikaya, "Zanlıların her ikisinin de yabancı uyruklu olduğunu ifade etmek istiyorum. Biri Tacikistanlı, diğeri Rusyalı olan bu iki yabancı uyruklunun DEAŞ'lı olduklarını değerlendiriyoruz." diyerek katillerin yabancı uyruklu olduğunu duyurdu. Olayın ardından gözaltına alınanların sayısı 51’e yükselirken 28 şüphelinin Emniyet’teki işlemleri de sürüyor.

 

BAŞAKŞEHİR’DE BİR ADRESE GİTTİLER
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat Şubesi ekiplerinin, yürüttüğü çalışmada görevlendirilen 150 kişilik ekip kamera görüntülerini izleyerek şüphelilerin kaçış güzergahını belirledi. Ekipler, yabancı plakalı bir otomobille olay yerine yakın bir noktaya kadar gelen ve kiliseye yaya olarak giren 2 zanlının, saldırının ardından aynı araçla kaçarak Başakşehir'de bir adrese gittiğini tespit etti. Bunun üzerine harekete geçen emniyet güçleri, saldırıyı gerçekleştiren ve onlarla bağlantılı olduğu değerlendirilen şüphelilerin yakalanmasına yönelik 30 adrese düzenledikleri eş zamanlı operasyonda, 51 kişiyi yakaladı. Gözaltına alınan 51 kişiden 23'ü olayla bağlantıları bulunmadığı gerekçesiyle idari işlemlerinin ardından sınır dışı edilmek üzere geri gönderme merkezine teslim edildi. Gözaltına alınan zanlıların dijital materyallerinin de incelendiği belirtildi.

 

ADRESİN YAKININDA KAR MASKELERİ BULUNDU
 
Operasyonda, silahlı saldırıyı gerçekleştiren Tacikistan uyruklu A.K. ile Rus uyruklu D.T'nin yakalandıkları adresin çevresinde yapılan aramalarda, olayda kullandıkları değerlendirilen kar maskeleri de bulundu. Saldırıda kullanılan silaha ise ulaşılamadığı belirtildi. Öte yandan, gözaltındaki şüpheliler A.K. ile D.T'nin terör örgütü DEAŞ'la bağlantılarının araştırıldığı bildirildi. Tuncer Cihan’ın cenazesi dün Sarıyer Cumhuriyet Mahallesi Cem Evi’nden kaldırılarak toprağa verildi.

DEAŞ’IN ORTA ASYA KÖKENLİ SALDIRGANLARI
Kilise saldırganlarının Tacikistan ve Rusya asıllı olmaları, DEAŞ’ın önceki yıllardaki saldırılarını akıllara getirdi. Yabancı uyruklu isimler üzerinden planlanan saldırılarda Orta Asya kökenli olanlar dikkat çekmişti. 1 Ocak 2017’de Ortaköy'deki Reina isimli gece kulübünde düzenlenen saldırıyı DEAŞ üstlenmiş, saldırganın Ebu Muhammed el Horasani kod isimli Özbekistan vatandaşı Abdulkadir Masharipov olduğu ortaya çıkmıştı. Saldırıda 39 kişi hayatını kaybederken 70 kişi de yaralanmıştı. DEAŞ’ın yabancı uyruklu isimlerle yaptığı saldırılardan biri de Atatürk Havaalimanı saldırısıydı. 28 Haziran 2016’daki saldırıda biri Özbek, diğeri Kırgız olan 3 saldırgan, İstanbul Atatürk Havaalanı'nda bombalı ve silahlı saldırı düzenledi. Saldırganlar hariç 45 kişi hayatını kaybetmiş, 230'dan fazla kişi yaralanmıştı. Yabancı saldırganların isimlerinin Rakhım Bulgarov ve Vadım Osmanov olduğu tespit edilmişti.

ANKARA GAR SALDIRISI
Terör örgütü DEAŞ’ın bir başka saldırısı da 10 Ekim 2015'te Ankara Garı'nda vatandaşları hedef almıştı. DEAŞ, biri Türk biri Suriye uyruklu teröristi, saldırı için Gaziantep'ten Ankara'ya göndermişti. İki canlı bombanın patlatıldığı saldırıda, 2'si çocuk 100 kişi yaşamını yitirmiş, 391 kişi yaralanmıştı.

 

DİĞER YABANCI UYRUKLU SALDIRGANLAR
6 Ekim 2023’te Ankara’da DEAŞ adına geçmiş yıllarda çatışma bölgelerinde faaliyet gösterdiği belirlenen 15 Iraklı şahıs yakalanmıştı. 3 Ocak 2023’te de İstanbul'da düzenlenen operasyonda Türkiye'de terör saldırısı hazırlığında olduğu tespit edilen yabancı uyruklu DEAŞ'lı terörist yakalanmıştı. DEAŞ’ın yabancı uyruklularla planladığı saldırılardan biri de Sultanahmet saldırısıydı. 12 Ocak 2016’daki saldırıda 10 kişi yaşamını yitirirken 15 kişi de yaralanmıştı. Bombacının 28 yaşındaki Suriye doğumlu Nebil Fadli olduğu belirtilmişti. Dikkat çeken başka bir unsur da terör örgütü FETÖ’nün en çok örgütlendiği yerlerden biri de Orta Asya ülkeleriydi.

CIA’NIN TERÖRİST TRAFİĞİYLE FAALİYET
Aydınlık yazarı Fikret Akfırat, 18 Ocak 2024’teki “İran, Türkiye’nin düşmanlarını vurdu” başlıklı yazısında, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’de yuvalanan terör gruplarına dikkat çekerek bunların CIA aracılığıyla faaliyet yürüttüğünü yazmıştı. Akfırat şunları vurgulamıştı:

“Suriye’nin kuzeybatısında Türkiye sınırında HTŞ’nin kontrolü altındaki İdlib bölgesinde yuvalanan bu grup, Suriye’den başlayıp özellikle Irak’ın kuzeyinden ve kimi zaman da Türkiye üzerinden Orta Asya’ya uzanan ve iki yönlü olarak CIA’nın örgütlediği terörist trafiğiyle faaliyetlerini sürdürüyor. Bu trafik, yasadışı olarak çeşitli yöntemlerle gerçekleştiriliyor. Özellikle Kırgızistan, Tacikistan ve Özbekistan’dan örgütlenen gruplar ile Çin’in Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nden kaçıp gelen unsurlar, bu ülkelerdeki devlet denetimi dışındaki alanlardaki kamplarda teorik ve pratik eğitimlerden geçiriliyor. Farklı yollarla Suriye’ye getirilen teröristler, buradaki saha eğitimlerinin ardından yeniden Orta Asya’ya ve diğer bölgelere çeşitli yöntemlerle götürülüyor. 2017 yılbaşında İstanbul’daki Reina baskınını yapan Abdülkadir Masharipov adlı terörist de aynı güzergahlardan geçirilerek getirilmiş, aynı yöntemlerle yetiştirilmişti.”

YAKINLARINDAN ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALAR
Hayatını kaybeden Cihan’ın ablası Özlem Cihan, Hürriyet’e konuşarak, kardeşinin yüzde 80 zihinsel engelli olduğunu, 5 yaşındaki bir çocuk aklına sahip olduğunu, Müslüman, emekli, bekâr olduğunu belirtti. Cihan’ın annesiyle kaldığını aktaran abla Cihan, kardeşinin 2 aydır bu kiliseye gittiğini, cemaatin de onu çok sevdiğini, kilisede vakit geçirip yemek yediğini kaydetmişti. Cihan’ın Gazete Duvar’a konuşan kuzeni Murat Cihan ise Tuncer Cihan’ın 20 yıldır Yeşilpınar’da yaşadığını, Sarıyer’e ilk defa gezmeye gittiğini, kiliseye daha önce de gittiği iddiasının doğru olmadığını söyledi.
 ‘DEAŞ’I OBAMA KURDU’
2016’daki ABD Başkanlığı seçim çalışmaları sırasında Cumhuriyetçi Parti'nin Adayı Donald Trump, dönemin Başkanı Barack Obama'yı "DEAŞ’ın kurucusu", Demokrat Parti'nin Adayı rakibi Hillary Clinton'ı da "DEAŞ’ın kurucu ortağı" diye tanımlamıştı. 10 Ağustos 2016’daki Florida mitinginde konuşan Trump, DEAŞ için "Başkan Obama'yı onurlandırıyorlar. Obama DEAŞ’ın kurucusu. Onlar DEAŞ’ın en değerli oyuncaları.” ifadelerini kullanmıştı.
 MİT’İN UYARISI
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Aralık 2023’te Türkiye’ye yönelik yabancı saldırganlığıyla ilgili uyarıda bulunarak bunlara izin verilmeyeceğini bildirmişti. İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’in Direktörü Ronen Bar’ın İsrail devlet televizyonu KAN'da yayımlanan bir kayıtta, "Katar, Türkiye ve Lübnan dahil olmak üzere dünyanın her yerinde Hamas liderlerini, yıllar sürse bile öldürmeye kararlı olduklarını" belirtmişti. Türk istihbarat kaynakları, İsrail'in, Türkiye dahil Filistin dışında yaşayan Hamas üyelerini hedef alacağına dair uluslararası basında yer alan haberlere ve İsrailli yetkililerin bu yöndeki açıklamalarına istinaden muhataplara gerekli uyarıların yapıldığını ve aksi yöndeki bir tutumun ciddi sonuçları olacağını aktarmıştı. Anadolu Ajansına konuşan yetkililer, muhtelif istihbarat servislerinin daha önce de Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yasa dışı faaliyetler gerçekleştirmeye çalıştığını anımsatarak, hiçbir servisin bu tür operasyonlarına müsaade edilmeyeceğini vurgulamıştı.

ABD Merkez Komutanlığı, (CENTCOM) Ürdün'ün Suriye sınırına yakın bir ABD askeri üssüne düzenlenen insansız hava aracı saldırısında 3 ABD askerinin öldüğünü ve 25 askerin yaralandığını açıkladı.


CNN, hava savunmasının drone'u neden engelleyemediğinin net olmadığını yazdı. ABD Başkanı Joe Biden, ABD kuvvetlerine yönelik saldırıyı İran destekli gruplara atfetmeye çalıştı ancak Washington'un hâlâ saldırı hakkında bilgi toplamakta olduğunu itiraf etti.

Son dakika haberine göre Başkan Joe Biden yaptığı açıklamada saldırıdan sorumlu olanlardan "hesap sorma" sözü verirken, kesin bilgiler gelmiş olmasa da "Suriye ve Irak'ta faaliyet gösteren İran destekli radikal militan gruplar tarafından gerçekleştirildiğini biliyoruz" dedi.

Şu ana kadar Irak ve Suriye'de ABD ve koalisyon güçlerine 158'den fazla saldırı düzenlendi. (Ajanslar)

 

ABD'li senatörlerden savaş çığırtkanlığı: Tahran'ı vurun!
ABD'li senatörler Suriye-Ürdün sınırında üç ABD askerini öldürmesinin ardından İran'a doğrudan saldırı çağrısında bulundu.
Texas'tan John Cornyn, X'te "Tahran'ı hedef alın" paylaşımını yaptı. Daha sonra Devrim Muhafızları Birliği'ne (IRGC) yönelik saldırıları kastettiğini ve bunun "savaşla değil caydırıcılıkla ilgili" olacağını açıkladı.

Güney Carolina'dan Lindsey Graham, Başkan Biden'ı, yine "caydırıcılık" amacıyla, "İran içindeki önemli hedefleri vurmaya" çağırdı.

Arkansas'tan Tom Cotton, "hem İran'da hem de Orta Doğu'da İran'ın terörist güçlerine karşı yıkıcı bir askeri misilleme" görmek istediğini söyledi.

Mississippi'den Roger Wicker ayrıca "İran hedeflerine ve liderlerine doğrudan saldırılması" çağrısında bulunurken, Iowa'dan Chuck Grassley "Başkan Biden sonunda İran'a karşı kararlı bir eyleme geçecek mi?" ifadelerini kullandı. (Ajanslar)

  Gazze savaşının başlaması ile birlikte ABD'nin bölgedeki askeri üslerine yönelik saldırılar arttı. ABD üslerine düzenlenen saldırıların sebebi nedir?
 

ABD'nin Ürdün-Suriye sınırındaki askeri üssüne düzenlenen İHA’lı saldırda 3 ABD askeri öldü, 34 asker de yaralandı. ABD Başkanı Joe Biden saldırının İran destekli gruplar tarafından yapıldığını öne sürdü.

İran'ın New York'taki BM Daimi Temsilciliği ise Ürdün’ün kuzeydoğusunda 3 ABD askerinin öldürüldüğü saldırıya ilişkin bir açıklama yayınladı. İran’ın ABD'nin askeri üssüne yönelik saldırıyla bir bağlantısı ya da bir ilgisinin olmadığı kaydedildiği açıklamada, bölgede ABD güçleri ve direniş grupları arasında çatışma olduğu, bunun misilleme saldırılarına neden olduğu kaydedildi.

Peki tüm bu gelişmelere baktığımızda bu saldırı ABD için nasıl bir mesaj içermektedir?

 

1. Amerikan mevzilerine yönelik saldırı Gazze savaşının sonucudur

Dört aydır devam eden Gazze savaşında ABD açık bir şekilde İsrail’i desteklemeye devam ediyor. Defalarca İsrail’e askeri yardımında bulunan ABD, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Gazze’deki ateşkes ile ilgili aldığı tüm kararları veto etti. Amerika hükümeti sadece Gazze’ye insani yardımları ile ilgili alınan iki kararı kabul etti.

Çoğu zaman, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere dünya çapındaki insanlar Filistin’e destek gösterileri düzenledi. Göstericiler ABD’nin İsrail'in Gazze soykırımına destek vermesine tepki gösterdi.

Öte yandan direniş grupları ABD’nin İsrail’i desteklemeye devam ettiği sürece bu ülkenin Batı Asya’daki üstlerine saldırı düzenleyeceği konusunda uyarılarda bulunmuştu.

 

2. ABD üstüne yönelik saldırı Batı Asya’daki güvensizlikten kaynaklanıyor

Batı Asya Amerikan politikaları nedeniyle istikrarsız bir bölge haline gelmiştir. Bölgedeki istikrarsızlık, 2011'den bu yana ABD'nin de aralarında bulunduğu bazı Batılı ülkelerin terör ve tekfirci gruplara verdiği destekten dolayı daha da artmış.

Son yıllarda bölgedeki aktörler diyalog ve diplomasi yoluyla gerilimi azaltmak için ciddi adımlar atıyordu, fakat Gazze savaşı bu süreç kesintiye uğrattı. Başta ABD olmak üzere büyük güçler Gazze savaşının azaltılması yönünde hiçbir girişimde bulunmazken İsrail saldırılarını Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşmasının 51. maddesine göre, meşru müdafaa hakkı olduğunu iddia ederek rejimin yayında yer aldı.

İranlı yetkilileri, Siyonist rejimin cinayetlerine destek vermenin bölgede savaşın ve istikrarsızlığın yayılmasına yol açacağını ve bunun ABD’nin de zararına olacağını söylemişti.

Örneğin son haftalarda Yemen Ordusu ABD ve İngiltere gemilerini birkaç kez hedeg aldı. Güvenlik meselesi herhangi bir ülke politikasının ayrılmaz bir parçasıdır. Şöyle ki bir ülke, bölgede güvensizlik ortamı yaratıyorsa bu güvensizlik kendisini de etkileyebilir.

3. Bölgedeki istikrarsızlığın devam etmesi Amerika açısından daha büyük sonuçlar doğurabilir

Ürdün’deki saldırının sorumlularından, ABD'nin seçeceği zaman ve şekilde hesap sorulacağını öne süren Biden, bu savaşta mücadeleye devam edeceklerini söylemişti. ABD bu saldrıya karşılık vermezse itibarının zedeleneceğini düşünüyor.

ABD'nin misilleme olarak Irak ve Suriye'deki direniş mevzilerine bir saldırı düzenleme ihtimali yüksektir. Ancak ABD'nin bu tepkisi bile direniş gruplarının Batı Asya’daki faaliyetini dürdürmayacaktır.

 Gazze savaşının başlamasıyla birlikte bölgedeki direniş hareketleri bölgedeki ABD askeri üslerini hedef almaya devam ediyor. Pentagon'a göre bu saldırılarda 70’e yakın ABD personeli yaralanmıştı ama dün geceki saldırıda 3 ABD’li asker öldürüldü.

İlk defa direniş gruplarının eyleminde ABD askeri öldürülmüştür. Bu olay ABD’nin Batı Asya bölgesinde krizi yönetime konusunda eski güce sahip olmadığını gösteriyor. Gazze'de ateşkesin sağlanması ve Amerika’nın Siyonist rejimi desteklemeyi bırakması takdirde ABD üslerine yönelik saldırılar da durabilir.

ABD İran ile çatışmaya girmek istemiyor

Siyonist İsrail'nin Batı Asya’daki en önemli politikalarından biri İran ve ABD’yi karşı karşıya getirmektir. Ancak ABD yönetimi her zaman İran'a yönelik doğrudan askeri eylemden kaçınmıştır. ABD makamlarının açıklamalarına baktığımızda bu ülkenin Irak topraklarından İran'a karşı askeri saldırı arayışında olmadığını gösteriyor.

ABD Başkanı Joe Biden bu saldırının İran destekli gruplar tarafından yapıldığını iddia ediyor. Öte yandan Pentagon, ABD'ye yönelik saldırıda İran'ın rolünün olmadığını da açıkladı. Gerçek şu ki, İran bölgedeki müttefiklerinin bağımsız bir politika izlemesi taraftarı. Hatta Aksa Tufanı Operasyonu bizzat Hamas tarafından yapılmıştır. Bu ABD’nin de teyit ettiği bir gelişmeydi. Direniş gruplarının bağımsız bir şekilde hareket ettiğini bilen ABD İran ile doğrudan çatışmaya girmeyi düşünmüyor./mehr

Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas'ın askeri kolu Kassam Tugayları, Siyonist rejimin Filistinli sivillere karşı işlediği suçlara yanıt olarak Tel Aviv'i füzeyle hedef aldığını duyurdu.


Al Jazeera muhabiri, saldırının Gazze Şeridi'nin güneyinden işgal altındaki topraklara doğru gerçekleştirildiğini bildirdi.

İşgal altındaki bölgelerin merkezindeki birçok önemli bölgede alarm verildi. Tel Aviv'de de şiddetli patlamalar duyuldu.

Siyonist rejimin Kanal 14'ü, Gazze'den Tel Aviv'e 15'e yakın roket atıldığını duyurdu.

Siyonist rejim televizyonunun Kanal 12'si de Siyonist rejimin hava savunma sistemleri tarafından en az 12 füzenin imha edildiğini iddia etti.

Filistin direnişinin Tel Aviv'e roket saldırısı, Siyonist ordunun Gazze Şeridi'ne yönelik barbarca saldırılarının 115'inci gününde gerçekleştiriliyor ve bu da Siyonist rejimin İsrail'in Filistinli Direniş askerlerinin roket saldırılarını önleyemediğini gösteriyor. (Al Jazeera)

Gerçekleştirilen bu son saldırının, Gazze'deki savaşın başlamasının ardından, Irak direnişinin İsrail rejiminin bölgedeki mevzilerine yönelik 20. saldırısı olduğu vurgulandı.