
کارگر
Direniş Bugün, Zirveye Ulaşmıştır
Filistinli analist ve Ray el-Yevm gazetesinin editörü Abdulbari Atvan, Gazze savaşındaki son gelişmeler ve bu bölgede geçici ateşkes anlaşması hakkındaki makalesinde şöyle yazdı:
Gazze Şeridi'ne yönelik Siyonist saldırının ilk 50 günü ve sonuçlarının değerlendirilmesi konusunda nihai bir hüküm vermek için henüz çok erken olabilir. Ayrıca geçici ateşkesin 4 gün sürecek ve cuma günü başlayan bir sonraki aşamasına ilişkin net bir perspektiften bahsetmek için de henüz erken.
Yahya el-Sinvar ve Muhammed el-Deyf, Dostlarını ve Düşmanlarını Şaşırttı
Ama artık şunu söyleyebiliriz ki, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki lideri Yahya el-Sinvar, Aksa Tufanı operasyonunun mühendisi ve mimarı olarak tüm şartlarını düşmana dayattıktan sonra istediğini elde etti ve İsrail'in askeri ve siyasi dahil tüm kurumlarını, tüm iddialarıyla, mali ve askeri olanaklarıyla bu rejimi yenilgiye uğratmayı başardı. Yahya el-Sinvar ve sağ kolu İzzeddin el-Kassam taburlarının komutanı Muhammed el-Deyf, olağanüstü bilimsel ve pratik yöntemler kullanarak ve dostları ve düşmanları şaşırtan doğru bilgiler vererek bu savaşı iyi yönetti.
Binyamin Netanyahu, Yoav Galant ve Benny Gantz gibi Siyonist siyasi ve askeri liderler intikamcı bir yaklaşımla bu savaşa girdiler. İsrail'in Gazze savaşındaki askeri, siyasi ve diplomatik kayıplarının çok önemli olmasının ve Siyonistlerin bu savaşta ilan ettikleri hedeflerden birine bile ulaşamamasının nedeni budur. Bu hedeflerden en bariz olanı Hamas'ın ve diğer Filistinli direniş gruplarının yok edilmesiydi.
Askeri hukuk, savaşlarda zafer ve yenilginin ölçütünün ölü ve yaralı sayısı değil, savaşı hazırlama ve yönetme biçimi ile sağlam ve kararlı bir komuta sahip olma şekli olduğunu söylüyor. Vietnam'da katledilen insan sayısı Amerikalıların 20 katıydı ama kazanan Vietnam oldu, aynı şey Amerika'nın Afganistan'daki yenilgisi için de geçerli ve tarih bunun örnekleriyle dolu. Gazze Şeridi'ndeki mevcut savaşı işgalci İsrail rejimiyle yapılan önceki tüm Arap savaşlarından ayıran şey, savaşın yönetimidir ve burada özellikle Filistin tarafından bahsediyoruz.
Yahya el-Sinvar'ın Savaş Yönetimindeki Benzersiz Özellikleri
Belki de son on yıllarda ilk kez Filistin halkının liderliği, işgalci rejimi, onun tüm generallerini ve siyasi yetkililerini ve ABD Başkanı Joe Biden'ı şok eden ve şaşırtan birinin elinde. Yahya el-Sinvar'dan bahsediyoruz. Yahya el-Sinvar'ın kendisine savaşı yönetme konusunda özel bir güç kazandıran en önemli özelliği, askeri hazırlık ve doğru bilgilere göre savaş kararlarını alma ve bunu doğru zamanda gerçekleştirme yeteneği ve tereddütsüzlüğüdür.
Aksa Tufanı, İsrail'in Sahte Varlığının Temellerini Yerle Bir Etti
Ancak bugün Filistin'in liderliği, Filistin halkının şiddetle ihtiyaç duyduğu Yahya el-Sinvar ve Muhammed el-Deyf'in elindedir. Savaşı işgalci düşman mevzilerinin derinliklerine kadar çekmeyi başardılar ve Araplar ile İsrail arasında 1400 Siyonist’in öldürüldüğü ve aralarında Siyonist ordusunun üst düzey generallerinin de bulunduğu 240 kişinin esir alındığı böyle bir savaş daha önce hiç yaşanmamıştı. En önemlisi, sahte İsrail rejiminin üzerine kurulduğu temellerin çoğu, yani askeri üstünlüğü, güvenliği ve uluslararası desteği de bu savaşta yok edildi.
Direniş, Bugün Zirveye Ulaşmıştır
Netanyahu ve Siyonist generallerin ateşkes şartlarını kabul etmesi, İsrail'in başarısızlığının, Yahya el-Sinvar ve Muhammed el-Deyf'e teslim olmasının, bu ikisinin ve Hamas hareketinin tanınması anlamına geliyor. Bunlar, Siyonistlerin bu iki kişiye suikast düzenleyip Hamas hareketini yok etme sözü vermesinden sonra yaşandı. Ancak tüm bu iddialardan vazgeçmek zorunda kaldılar. Netanyahu ve arkadaşları, Yahya el-Sinvar'ın tuzağına düştüler ve kibirleri, Sinvar'ın neyin peşinde olduğunu değerlendirmelerini engelledi.
İsrail ve Amerika'nın tüm istihbarat ve casusluk servisleri ve tüm casus uyduları, Yahya el-Sinvar'ın ve adamlarının ikametgahını, operasyon odasını, Hamas tünellerini veya füze ve drone deposunu tespit edemedi. Siyonistler ilk başta Yahya el-Sinvar'ın operasyon odasının el-Şifa hastanesinin altında olduğunu iddia ederken, bugün bu odanın Gazze Şeridi'nin güneyinde bir yerde bulunduğunu söylüyorlar. Siyonistlerin bu tutumları onların kafa karışıklığını açıkça ortaya koymaktadır.
İran Ordusu Hazar Denizi'ndeki Gemi Filosunu Güçlendiriyor
Deylaman destroyerinin Kuzey Filosu ve İmam Rıza (a.s)'ın Dördüncü Deniz Bölge Donanması'na katılma töreni bu sabah bir grup üst düzey komutanın katılımıyla gerçekleştirildi.
Deylaman destroyerinin Kuzey Filosu ve Ordu Donanması İmam Rıza (as) 4'üncü Deniz Bölgesi'ne katılma töreni, bu sabah Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Ordu Başkomutanı Emir Tümgeneral Musavi ve Deniz Kuvvetleri Komutanı İranlı Amiral'in huzurunda gerçekleştirildi.
Törende konuşan Tümgeneral Bakıri, şu ifadelerde bulundu: ‘İran İslam Cumhuriyeti'nin yerli yapım muhrip gemisi Deyleman'ın Hazar Denizi Filosu'na teslim edilmesi, ülkenin deniz gücünün simgesidir.
Hazar barış ve dostluk denizidir ve bu törenle İran milletinin barış ve dostluk mesajını tüm komşu ülkelere duyuruyoruz.’
Deylaman, İran İslam Cumhuriyeti Donanması'nın 1.500 ton ağırlığındaki en yeni destroyeri olup, Donanma gözetiminde ve Savunma Bakanlığı Denizcilik Endüstrisi Kompleksi tarafından tasarlanıp inşa edilmiştir.
Deylaman, kuzey sularında görevini yürüten Cemaran sınıfı destroyerlerden oluşan Moj Project serisinin en gelişmiş destroyeridir.
“Gazze’deki Savaş, Batı’nın Uyguladığı Çifte Standardı Ortaya Koydu”
İranlı siyaset uzmanı Abşenas, İngiliz gazetecilerinin BBC yayın kuruluşuna yönelik İsrail yanlısı tutum sergileme suçlamasının, Batı medyasının, meşru müdafaa konusunda uyguladığı çifte standardı ortaya koyduğunu belirtti.
İranlı uluslararası siyaset uzmanı Emad Abşenas, Sputnik’e açıklamasında, BBC muhabirlerinin, kurumlarına yönelik, İsrail-Filistin meselesinde İsrail yanlısı tutum sergilemek ve yayınlarında İsraillilere kıyasla Filistinli sivillere yeterince yer vermeme eleştirisini değerlendirdi.
Abşenas, “Gazze’deki savaş, Batı ülkelerinin medya kuruluşlarının, ülkelerini ve egemenliğini savunmanın meşruiyeti gibi bir meselede uyguladıkları çifte standardı yansıtıyor. Meşru müdafaa olarak güç kullanımı ne kadar kabul edilebilir?” ifadesini kullandı.
“Aslında günümüzde birçok Batı ülkesinin medya politikası bu hale geldi” diyen İranlı uzman, “Dünya toplumu Filistin halkının kendini savunma ve hayatta kalma mücadelesindeki haklılığının ve İsrail’in uyguladığı zulmün farkına varırken birçok Batı medya kuruluşunun İsrail’e destek politikaları öne çıkarmaya çalıştığını görüyoruz” diye ekledi.
Abşenas, “Elbette, sonuçta aynı bu medya kuruluşları, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa yönelik uyguladıkları çifte standardı sergilediğini belirtmek iyi olur. Oysa Ukrayna’nın doğu bölgelerindeki Ruslar her zaman baskı gördü, Ukrayna hükümeti de onlara barbarca davrandı. Bunları kimse dile getirmedi. Lakin Rusya özel hareket başlatır başlatmaz, Rusları kendilerini korudukları için kınamaya başladılar” yorumunda bulundu.
Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Reisi İle Görüştü
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Ayetullah İbrahim Reisi ile görüştü.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, görüşmede, İsrail'in Gazze'ye yönelik hukuksuz saldırıları, Filistinlilere yönelik insani yardım faaliyetleri ve bölgede kalıcı ateşkese ulaşmak için atılabilecek adımlar ele alındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye ve İran başta olmak üzere İslam dünyasının Filistin topraklarındaki İsrail vahşeti karşısında ortak tutum sergilemesinin önemini ifade etti. Erdoğan, İran ve Türkiye'nin geçici ateşkesin kalıcı hale getirilmesi ve kalıcı barışa ulaşılması için birlik içinde çalışmaya devam edeceklerini belirtti.
Görüşmede liderler, Türkiye'de düzenlenecek Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin hazırlıkları ve gündemi ile ilgili de görüş alışverişinde bulundu.
Filistin'de Ateşkes Değerlendirmesi
Ehlader Genel Başkanı Kadir Akaras, Camlıkahve Ehlibeyt Mescidi'nde kılınan cuma namazında konuştu. İnsanın kemale doğru yolculuğu konusuna değindi. Filistin'de yapılan ateşkes hakkında açıklamalarda bulundu.
İstanbul Camlıkahve Ehlibeyt Mescidi'nde cuma namazı eda edildi. Cuma namazı öncesi mimbere çıkan Türkiye'deki Ehlibeyt Alimlerinin çatı kuruluşu Ehlader Genel Başkanı Kadir Akaras cemaate seslendi.
Akaras bu haftaki cuma hutbesinde insanın kemale doğru yolculuğuna değindi ve "kemal yolculuğu için iki aşama vardır. Bunlar varlık ve yokluk mücadelesidir" dedi.
İnsanın yokluktan var olduğunu ve tekrar yok olacağına değinen Akaras şunları kaydetti:
"İnsan manevi yolculuğunda iki farklı aşamadan geçer. Varlık dönemleri ve yokluk dönemleri. İnsan manevi olarak mükellef olmadığı dönemde yok kabul edilir. Çocukluk dönemleri buna dahildir. Kemal yolculuğuna başlamayan ve bundan sorumlu olmayan her şey yokluktur diyebiliriz. Daha sonrasında insan olunur diyebiliriz. Akıl olgunlaşması var olma sürecini başlatan olgudur. Yokluktan çıkış sürecini başlatan kemale ulaşma yolcuğunu başlatan şey akıl ve mükellefiyet sürecidir."
İlahi mülakata ulaşmak bu yolculuğun son durağı. Orada suyun içinde bir buz parçası gibi eriyoruz ve özümüze dönüyoruz. Bu kemale ulaşma yolculuğu bizim için buz ve suyun birbiriyle buluşması gibi bir öze dönüş yolculuğudur. Bunun aksi bir rota izlenirse eğer karanlığa batmış bir kalp ve akılla kalmış oluruz. Allah'a dönmeyen bir kalp karanlık olarak kalmaya mahkumdur."
Hz. Zeynep ve Allame Tabatabai'nin veladet günlerine de değinen Ehlader Başkanı "Allame Tabatabai tek başına bir mektep olmuş örnek bir şahsiyet. Tefsir, matematik, astronomi ve felsefe alanlarından uzmanlaşmış bir ekol ve mektep haline gelmiş bir şahsiyettir" dedi.
Gazze'de gerçekleştirilen ateşkese değinen Kadir Akaras "Siyonist İsrail tarihini okuyanlar bilirler. İsrail tarihi boyunca hiçbir anlaşmaya uymamıştır." diyerek sözlerine şöyle devam etti:
"Bizler olaylara peygamberi bakış açısıyla bakmak zorundayız. İnsani değerleri ön planı çıkarmalıyız. Liberaller gibi para olarak ya da materyalist gibi sadece sonuç odaklı bakamayız. Peygamberi bakış açısını kullanmalı ve ona uygun parametrelerle olayları değerlendirmeliyiz. Toplumumuz olaya kim kazandı kim kaybetti olarak bakıyor. Böyle bakmak için bile tüm yanlarına hâkim olmak gerekiyor. Gazze halkının neler yaşadığı nelere maruz kaldıkları bilinmiyordu. Üretim yapmalarına ve kendi başlarına ayakta durmalarına engel olunuyordu. Toplumlar Filistin'i ve neler yaşadıklarını öğrendi. Bu olaya kazanım olarak bakmamak mümkün değil."
Hamas ve Direniş ekseni ilişkisine değinen Ehlader Başkanı şunları söyledi:
"Filistin'de yıllardır üretim yapılmasına izin verilmiyor. Yıllardır ambargo uygulanan bu halk artık taş atmayı bırakıp füzelerle işgalcilere cevap veriyor. Filistin halkı bu duruma nasıl geldi? Bu durumun değişmesinin en büyük sebebi İran ve Suriye üzerinden giden yardımlardır. Bu yardımların önüne geçmek için Suriye işgal edildi ama durum ortadadır."
İsrail işgal tarihinin en büyük felaketi
Siyonist İsrail'in ekonomik durumunu değerlendiren Kadir Akaras Şunları kaydetti:
"Siyonist İsrail, tarihinde olmadığı kadar kayıp verdi. İşgal güçleri günlük 300 milyon dolar harcama yapıyor. Ekonomisi çöküşe girmiş durumda. Maddi olarak benzeri görülmemiş bir durumda. Aynı zamanda toplum olarak da bölünmüş ve parçalanmış bir şekilde. Ayetullah Hamanei'nin dediği gibi "İsrail içinden çürüyecek."
Toplumların Hamas'a bakışı
Avrupa toplumlarının Hamas ve Filistin halkına inanılmaz bir bağla bağlandığını ve sahip çıktığını ifade eden Ehlader Başkanı şunları söyledi:
"Gazze'de ölümler çoğunlukla kadın ve çocuk olarak sayılıyor. İsrail savaşta denklemde olmayan kişileri vurarak çaresizliğini ve insani değerlere ihanetini açıkça gösteriyor. Diğer yanda bizim bazı gazeteci ve yazarlarımız Hamas'ı terörist ilan ediyorlar. Avrupa halkları düşünürleri bile Filistin direnişinin yanında olurken bizim bazı yazarlarımız Filistin ve Gazze konusunu kavrayamamakta."
"Avrupa ülkeleri yıllardır maddi ve manevi olarak sınırsız kaynak harcayarak İslam'ı kötülemeye ve gizlemeye çalışıyor. Ama Hamas tek bir hareketle bu çalışmaları alt edip insanların Filistin'i ve İslam'ı tanımasını sağlıyor. İnsanlar İslam'a yönelmeye başlıyor."
Ebu Ubeyde'nin selamı
Konuşmasının son bölümünde Ebu Ubeyde'nin dün akşam yayınlığı konuşmaya değinen Akaras şunları söyledi:
"Ateşkes çerçevesinde yapılan esir takasları Filistinli mücahitlerin uzun zamandır uyguladığı bir taktiktir. Ama bu değişim sivil-sivil takası şartlarında yapılmaktadır. Asker takasları devreye girince göreceğiz. Hamas'ın elinde rehin tuttuğu rütbeli askerlere karşı binlerce Filistinli özgürlüğüne kavuşacak. Diğer yandan Hamas ve Ebu Ubeyde'yi destekleyenler bir yandan Direniş Cephesine saldırmaya çalışıyor. Ama Ebu Ubeyde nerelere selam gönderiyor açıkça görülmekte. Lübnan'da Hizbullah'a, Yemen'de Ensarullah'a, Irak'ta Haşdi Şabi'ye selam gönderiyor. Direniş cephesi tüm güçleriyle bir ve beraberdir. Birbirinden ayrılması mümkün değildir."
Hakikat-i Takva
Hakikat-i Takva:
1- “Hakikat-i takva, sizin için en hayırlı azıktır. Allah hayırlarınızı iyi bilir.”1
2- “Hakikat-i takva, sizin ayıplarınızı örtecek elbise ve sizi süsleyecek bir giysidir.”2
3- “Siz muamelelerde adaletten yüz çevirip şaşarsınız. Allah’tan sakının, (sakındığınız takdirde) Allah size öğretir.”3
4- “Hakikat-i takva, sizi yaratan Allah’ın size kötülükleri ve takvayı öğretmesine sebep olur.”4
5- “Hakikat-i takva, sizin mescitlerde bulunmanıza ve orada ıslah olmanıza sebep olur.”5
6- “Hakikat-i takva, kalplerinizin imtihan vesilesidir.”6
“Allah’a takva ile sarılın (sığının) ki, takvanın sağlam kökleri vardır ve güvenilir bir sığınaktır.”7
Takva, imana göre yüce bir derecedir
Takva, imandan daha yüce bir derecedir. Yakin ise imandan daha yüce bir derecedir ve halk arasında en az yakin taksim edilmiştir. (Yani halk arasında yakin ehli olan çok az bulunur.)8
“Ey Allah’ın kulları! Biliniz ki takva, sağlam ve yenilgi kabul etmeyen bir kaledir. Günah ise çürük bir kaledir, sizi hiçbir afet ve beladan koruyamaz. Ona sığınanlar emanda olmazlar. Biliniz ki insanlar, sadece takva vesilesi ile haricî belalardan korunup emanda olurlar.”9
“Takva, hidayet ve istikametin kilidi ve ahiretin azığıdır. Takva bütün tutsaklıklardan kurtulup, özgürlüğü bulmak ve helâk olmaktan (maddî-manevî yıkımlardan, fikrî ahlâksızlıklardan, ruhsal bunalımlardan) kurtuluştur.”10
--------------------------------------------
1- Bakara, 179.
2- Araf, 26.
3- Bakara, 282.
4- Şems, 8.
5- Tevbe, 108.
6- Hucurât, 3.
7- Nehcu’l-Belaga, 190. Hutbe, Hz. Ali (a.s).
8- Biharu’l-Envar, c. 70, s. 163.
9- Nehcu’l-Belaga, 157. Hutbe, Hz. Ali (a.s).
10- age, 230. Hutbe, Hz. Ali (a.s).
İbadetin İrfanî Tasavvuru
İbadet, Allah’a yakınlaşma merdivenidir, insanın miracıdır, ruhun yücelmesidir, ruhun varlık âleminin görünmeyen merkezine uçuşudur, ruhsal yeteneklerin eğitilmesi ve insanın melekûtî güçlerinin idmanıdır, ruhun bedene galibiyetidir, insanın varlık âlemini meydana getirene, Yaradan’a tepkisi ve en yüce şükrediş şeklidir, insanın mutlak kâmile ve mutlak güzele, aşk ve hayretini sergilemesidir ve sınırsız kemale doğru ilerlemesi, seyr ü sülûküdür.
Bu anlayış uyarınca, ibadetin bir bedeni, şekli vardır; bir de ruhu. Bir zâhiri vardır, bir de bâtını. Dil ve diğer organlar vasıtasıyla yapılanlar, ibadetin şekli, kalıbı ve zâhiridir; fakat ibadetin ruh ve anlamı başka bir şeydir. İbadet ruhu ve derinliği, âbidin ibadetten algıladığı mefhuma, onun ibadet anlayışına, onu ibadete yönelten motivasyona, amelî olarak ibadetten aldığı nasip, haz ve lezzete, ibadetinin onu ne derecede Allah’a doğru sülûk ve yaklaşmaya sevk ettiğine bağlıdır. 1
Nehcü’l-Belâğa’da ibadetin suretini daha iyi anlayabilmemiz için İmam’ın sözlerinden bazı örnekleri aşağıya almamız gerekiyor. İmam Ali (a.s.)’dan, insanların ibadet hakkındaki tutumlarını göz önüne seren sözleriyle başlayalım.
“İnsanlardan bir grup, Allah’a rağbet (mükâfat) için kulluk eder, bu, tüccarların ibadetidir. Bir grup da Allah’tan korkarak kulluk eder, bu, kölelerin ibadetidir. Bir grup da Allah’a şükür etmek için kulluk eder, bu da hürlerin ibadetidir.” 2
“Allah, kendisine karşı yapılan günaha azap vaat etmeseydi bile, nimetlerine şükretmek için isyan edilmemesi gerekirdi.” 3
“İlahî, ne cehennem ateşinden ne de cennetine duyduğum iştiyaktan dolayı sana ibadet ediyorum. Seni ibadete layık gördüğümden dolayı sana ibadet ediyorum.”
Burada geçen “Seni ibadete layık gördüğümden” ifadesi derin anlamlar içermektedir. Ben seni benim mâbudum olarak görüyorum ve dolayısıyla sana ibadet ediyorum.
Bilmiyorum, Kumeyl Duası’nın içerdiği yüce içeriklere dikkat ettiniz mi? Bu duanın başından, yani “Allah’ım senin her şeyi kuşatan rahmetinin hakkına” ifadesinden sonuna kadar içerdiği anlamlarının üzerinde derince düşünün. Ali (a.s.)’ın muhib/seven ve şükreden kimsenin ibadetinin ve mâhbubda eriyişin anlamı hakkında sözleriyle tanışabilesiniz diye derince düşününüz. İmam Ali (a.s.)’ın mantığı abartıdan uzak bir mantıktır. Özellikle de Rabbiyle münacat ettiği esnada. O, cehennem ateşinden bahsederken “Göklerin ve yerin dayanamayacağı” ifadesini kullanmaktadır.
Yani cehennem ateşi dünyadaki ateş türlerinden değildir. O öyle bir ateştir ki, ne gökler ne de yer tahammül edebilir.
Ama aynı İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmaktadır:
“Azabına tahammül etsem bile, senin ayrılığına nasıl dayanabilirim? Diyelim ki ateşinin hararetine dayandım; ama keremine nazar etmekten mahrum olmama nasıl sabredeyim.”
Ali (a.s.) mahbubunun firakına ve O’na nazardan mahrum kalışa asla sabredemiyor. İşte hakikî ibadet de budur. Sadece Ali (a.s.)’ın nitelenebileceği özellik işte budur. İnsanın konumu bundan çok daha üstündür.
---------------------------------------------
1 Mutahharî, Nehcü’l-Belağa Üzerine, s. 73.
2 Nehcü’l-Belâğa, 237. Hikmet
3 A.g.e., 290. Hikmet
ABD: Irak ve Suriye'deki Üslerimize Yönelik 73 Saldırı Düzenlendi
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), 17 Ekim'den bu yana Irak ve Suriye'deki ABD üslerine 73 saldırı düzenlendiğini belirtti.
Amerikan haber kanalı Fox News'a konuşan ABD Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkili, 17 Ekim'den bu yana Irak ve Suriye'deki ABD üslerine 73 saldırı düzenlendiğini belirtti.
Adını açıklamak istemeyen yetkili, ''Bu saldırılardan üçü dün gerçekleşti.'' dedi.
Daha önce Pentagon, 17 Ekim'den bu yana Irak ve Suriye'deki ABD üslerine yaklaşık 66 saldırı yapıldığını itiraf etmişti.
ABD güçlerine, 17 Ekim'den bu yana 32'si Irak'ta, 34'ü Suriye'de toplam 66 saldırı düzenlendiği aktarıldı. Söz konusu saldırılarda 62 kişinin yaralandığı bilgisi paylaşıldı.
ABD’nin Irak'ta 2 bin 500, Suriye'de ise 900 askeri bulunuyor.
Hasan Nasrullah: Düşmanın mağlubiyeti kesin
Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri, İslami İran Dışişleri Bakanı ile görüşmesinde, Direnişin muhtelif cephelerde tam hazırlık içinde olduğunu vurgulayarak, Direnişin nihai zaferini kesin diye tanımladı.
Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, Lübnan'a yaptığı ziyareti çerçevesinde Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah ile görüştü.
Bu görüşmede iki taraf, bölgeye ilişkin en son gelişmeler, Lübnan, Filistin ve Gazze savaşının durumu, bu tarihi ve kader belirleyici aşamada bütün tarafların Filistin davasına destek vermelerine dair sorumlulukları, işgalci İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı barbarca saldırılarını durdurabilecek siyasi çabalar ve bu bağlamda gündemde olan muhtemel senaryolar etrafında görüş alışverişinde bulundu.
Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah yaptığı konuşmada, Direniş mücahitleri ve dirençli Filistin halkının Gazze Şeridi ve Batı Şeri'da gösterdikleri kahramanca dirençlerine değinerek, Direnişin muhtelif cephelerde tam olarak hazır durumda olduğunu vurguladı ve işgalci düşmanın mağlubiyeti ve Direnişin nihai zaferini kesin diye tanımladı.
Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan Beyrut ziyaretini tamamladıktan sonra Katar'ın başkenti Doha'ya geçti.
İran, Dünya Gençler Halter Şampiyonu oldu
İran Gençler Milli Halter Takımı, Meksika'da düzenlenen dünya şampiyonluk müsabakalarında "dünya şampiyonu" unvanını kazandı.
Meksika'da 15 ila 23 Kasım günleri arasında düzenlenen Dünya Gençlik Halter Şampiyonası Müsabakalarının son gününde İranlı genç halterci Alirıza Yusefi 109 kg. dalında, tek hareketle 180 kg., çift hareketle 240 kg. ağırlığı kaldırarak toplam 420 kg. ile 3 altın madalya sahibi oldu.
Taha Nimeti Mukaddem de aynı dalda 381 kg. rekoru ile gümüş madalya kazandı.
Bu müsabakaların kapanışında İran Gençler Milli Halter Takımı, kazandığı 660 puan ve 5 altın madaıya, 9 gümüş ve 1 bronz ile Meksika'nın Guadalarjara kentinde düzenlenen 2023 Dünya Şampiyonasında "Dünua Şampiyonu" unvanını kazandı.