کارگر

کارگر

Filistin konusunda somut adım atılması gerektiğini belirten Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin, ‘Kürecik radar üssünün söküp atılması gerekiyor.’ dedi. Bekin, ‘Güvenliğimiz ABD’ye mi bağlı olacak?’ sözleriyle Hükümet’i eleştirdi.


Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin’i pazar günü Ulusal Kanal’da Ezber Bozan programında konuk ettik. Bekin, AK Parti Hükümeti’nin dış politikasına sert eleştiriler getirdi. Hükümet’in ‘günübirlik siyaset belirlediğini’ söyleyen Bekin ‘stratejik planlamalar yapılması’ çağrısında bulundu. Bekin’in sorularımıza verdiği yanıtları okurlarımızın bilgisine sunuyoruz:

Değerli Ulusal Kanal izleyenleri bu haftaki konuğumuz Doğan Bekin. Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili. Bekin, önümüzdeki günlerde TBMM’de yapılacak olan NATO’nun genişlemesi oylamasında ‘Hayır’ oyu kullanacaklarını açıklayarak dikkat çekmişti. Çok sayıda konuyu şimdi masaya yatıracağız. Sayın Bekin kaç yıldır Milli Görüş hareketi içerisindesiniz?

  
12 yaşından beri. 

Siyasi mücadeleye nasıl başladınız?
1969 yılında 12 yaşındayken Erbakan Hocamızla ailevi bir yakınlaşmamız vardı. Dayım siyasi mücadelenin içindeydi. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden tanışıyorlardı. Seçim zamanı büroda çay servisinde bulunuyordum, oranın işlerini yapıyordum. Bir yandan da konuşulanları dinleyip öğreniyordum. O günlerden beri Milli Görüş hareketinin içindeyim. 

 Türk siyasetinde pek göz önünde bulunmayan önemli isimler var. Sayın Hasan Korkmazcan’la tanıştığımda bunu düşünmüştüm. Korkmazcan’ın anıları büyük dersler içeriyor. Şu anda da Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı olarak milletimize hizmet etmeye devam ediyor. Siz de yıllardır önemli görevler yaptınız. Daha çok hangi alanda çalıştınız?
Necmettin Erbakan Hocamızla birlikte daha çok dış politika alanında çalışmalarda bulundum. 

O zaman dış politikayla başlayalım. Ama öncesinde bir makalenizde dikkatimizi çeken bir noktayı sormak isterim: 12 Eylül 2020’de yazdığınız bir makalede şöyle diyorsunuz: “ (12 Eylül darbesi sürecinde yaşadıklarına atıfla) Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’nın bu zor imtihanda sabır örneği göstermesi, ister istemez bizlere Şeyhülislam Hasan Hayrullah Efendi’nin Taif’e sürgüne gönderilmesiyle ilgili yaşam öyküsünden kesitleri hatırlattı.” Hayrullah Efendi Namık Kemallerin kuşağından bir Jön Türk’tü. Mithat Paşa gibi Taif’e sürüldü. Süren kişi de, 2. Abdülhamit’ti. 26 Temmuz 1877 tarihinde sürüldü. Merhum Necmettin Erbakan’ı 2. Abdülhamid’in sürgün cezası verdiği bir din adamına benzetmenize bir itiraz geldi mi?
Yok gelmedi. Gelseydi de cevabım hazırdı.

 Neydi o yanıt?
Haksızlığa uğradı. İftiraya kurban olduğu için sürgün edildi. Taif’ten yazdığı mektuplar elimde mevcut. Son yazdığı mektup çok duygusal. Ailesine kişisel eşyalarının satılıp borçlarının ödenmesini istiyor. Çok önemli görevler ifa etmiş bir isim. Devlet görevlileri Hayrullah Efendi gibi dürüst olmalı.

Dış politikayla başlayalım dilerseniz. Ben bir analiz atayım ortaya dilerseniz onu çekiştirelim birlikte. AK Parti Hükümeti özellikle seçimlerden sonra ABD ve AB’yle kriz konularını soğutmaya çalışan bir çizgi izliyor. Mavi Vatan’da sondaj gemileri, Yunanistan’la ilişkiler, Suriye’yle normalleşme sürecinin dondurulması, AB hedefinin yeninden kamuoyunun gündemine getirilmesi gibi çok sayıda başlık sayabiliriz. Yeniden Refah Partisi’nin dış politika siyasetiyle bu hedefler birbirine uygun mu?
AK Parti'nin dış politikası sürekli değişiyor. Dış politikanın iç politikaya eklemlenmemesi gerekir. Dış politika kendi başına bir yapılanma olmalı. Argümanlarınızın çok güçlü olması gerekir. Günübirlik politikalarla dış politikayı yürütmek mümkün değil. Adalar Denizi’nde Yunanistan'la ciddi kriz yaşıyoruz. Bunu soğutmak çözüm değil. Yunanistan, Türkiye’nin savaş sebebi demesine rağmen hala karasularını 12 mile çıkaracağını seslendirmektedir. Adalarımızı kendi uhdesine alıyor. En son Yunanistan Dışişleri Bakanlığının Zürafa Ada’sıyla ilgili açıklaması var. Zürafa Adası her ne kadar bir kayacık adası gibi görünüyorsa da şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nin Dedeağaç’ta kurduğu büyük üssün hemen altında yer alması itibariyle stratejik önemdedir. Bu adayla ilgili Dışişleri Bakanlığının bir ses çıkartmasını bekliyorduk ama ne yazık ki olmadı. Cihat Yaycı Paşa bir tek bu konuya eğildi.

 

AB bu konuya doğrudan müdahil durumda. Sizce Türkiye'nin Avrupa Birliği’ne kabul edilme ihtimali var mı?
Hemen hemen yok gibi

Siz TBMM’de Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi değil misiniz?
Doğrudur. 

Bu komisyon ne iş yapıyor o zaman?
AB’den ‘kabul’ yönünde bir sinyal olmadığı için komisyon tam olarak çalışmalarını başlatmadı. Ortada hiçbir somut adım yok. AB Komisyonu’nun raporları da Türkiye’nin aleyhine. 17 Aralık’ta da kesinleşecek. Türkiye stratejik bir hata yaptı. Önce Gümrük Birliği anlaşmasını imzalayarak büyük hata yaptı. 

Nasıl bir sonuca yol açtı bu?

Avrupa Birliği Türkiye açısından amacına ulaştı. Avrupa Birliği'nin inisiyatifiyle ihracatımızı yapabiliyoruz. Kamyonlarımıza vize zorluğu çıkarılıyor. Bazı mamullerimizin üçüncü dünya ülkelerine satışı mümkün olmuyor. Çünkü hepsi Avrupa Birliği tasallutu altında. Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi gerekiyor. Gümrük Birliği Türkiye’nin dış ticaretinde idam sehpasıdır. Bu 1838’deki kapitülasyonlara benzer bir anlaşmadır.

AK Parti hükümetini neden bu konuyu yeniden Türkiye'nin gündemine soktu o zaman?
AK Parti zaman zaman yaklaşıyor, zaman zaman uzaklaşıyor. Türkiye’nin AB’ye kabul edilmesi mümkün değil. Avrupa Birliği’nin kuruluş sürecine bakınız. Aslında bir Katolik birliğidir. Türkiye Hükümeti Erbakan Hoca’nın Çırağan Sarayı’nda 15 Haziran 1997’de D8 ülkeleriyle başlattığı çalışmayı devam ettirmelidir. 

TBMM’de NATO’nun genişlemesine onay çıkacak mı?
Biz Yeniden Refah Partisi Milletvekilleri olarak ‘Hayır’ diyeceğiz. İsveç Devleti ayrıca Suriye’nin kuzeyinde bir Asuristan devleti kurmak için çaba içerisinde. Parlamento kararı bile aldılar. 750 bin Asuri’ye soykırım kararı aldı, anıt dikti. Türkiye’nin bu sessiz politikası nereye kadar… IŞİD nereden çıktı? Batı ülkelerinin planlarıyla bağlantılı. 

IŞİD nereden geldi?
Paraşütle inmediler 35.000 kişi birden savaşçı geldi oraya. Büyük kısmı Orta Asya. Cumhuriyetlerinden geldi. Hepimiz biliyoruz ki oradaki insanların bir pasaport alma imkanları bile zor. Her biri cebine 1.000 dolar, 2.000 dolar koyuldu. Bu bir devlet aklıyla oldu. Musul’a kadar geçmeleri sağlandı. Tam bu süreçte Japonya’nın Irak’a pikap araç ihracı tam 10 kat arttı. O araçlar silah kullanmaya daha müsait çünkü. 28 Ekim 2017 deşifre edilen belgelerde IŞİD’in CIA ve MOSSAD’la ilişkileri tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. 

Batı neden bunu yapıyor?
Türkiye’ye Sevr’i dayatıyorlar. Irak’ı, Suriye’yi, Libya’yı böldüler. Bazı Arap devletlerinin hükümetlerini değiştirdiler. Batı bölgede güçlü devlet istemiyor. Demokrasi söylemi adı altında Irak’a, Suriye’ye müdahale ettiler. 

Filistin konusuna geçebiliriz izninizle. Hükümetin tutumunu yeterli buluyor musunuz?
Bulmuyoruz. Çünkü somut adımların atılması gerekiyor. Kürecik’teki radarın butonu ABD’nin elinde diye açık açık söylediler. Radar sistemi kurulmadan önce yine Türkiye üzerinde baskı uyguladılar. Bu müstemleke bir ülkenin uygulayacağı bir şeydi. Sökülüp atılması gerekiyor. Savunmamız ABD’ye mi bağlı olacak? İran’a karşı kurulan bir radar topraklarımızda ne arıyor. Komşumuzla, Müslüman bir ülkeyle ABD ve İsrail için neden karşı karşıya gelelim. İncirlik Üssü de kapatılmalıdır.

Türkiye’de İslamcı görüşü öne çıkaran isimlerin bir çoğu İran’a karşı ciddi bir düşmanlık içerisinde. AK Parti içinde de böyle isimler var. Partiniz İran’la ilişkiler konusunda nasıl bir tutum benimsiyor?
Refah yol döneminde yaptıklarımızı bu sualinize yanıt niteliğinde. Erbakan Hocamız ilk dış gezisini İran'a yapmıştı. Recai Kutan Beyefendi Enerji Bakanıydı. Enerji anlaşmaları yapmıştık komşumuzla. İlk defa burada anlatmak isterim. Hazineden Sorumlu Bakanımız Fehim Adak’a o zaman Amerikalılar sordu ‘Neden İran’la görüştünüz’ diye. 

Yıl kaçtı?
Sanıyorum 1997. İran’la anlaşma rahatsız etti onları. ‘Biz size temin ederdik’ dediler. 

Bakan ne yanıtı verdi?
Biz milli menfaatimize bakarız demiş ve ‘Daha ucuza mı bulacaksınız?’ diye sormuş. Bunun garantisini veremeyiz diye yanıt vermişler. Bakanımız ‘Peki neden karışıyorsunuz’ diye yine sorunca ‘İran’la böyle bir ticarete girmenizi istemiyoruz’ demişler. ABD, Türkiye ve İran’ın birlikte hareket etmesini istemez. Hatta birbirine düşman olması için yapay sorunlar üretirler. 

Yeniden Refah Partisi Şangay İşbirliği Örgütü ve BRICS’in yükselişine ve Atlantik sisteminin karşısında yarattığı fırsatlara pek vurgu yapmıyor, neden?
Bu söylediğiniz kurumlardan önce D8’i kurduk. Endonezya, Bangladeş, Malezya, Pakistan, İran, Türkiye, Mısır ve Nijerya vardı. O zaman Erbakan Hoca’ya ‘Bunlarla mı kalkınacağız’ demişlerdi. Ama şu anda gelişmenin dinamikleri değişiyor. Batı müdahale ediyor mazlum ulusların gelişmesine. 

Hangi yöntemlerle müdahale ediyor?
Endonezya'nın rahmetli Cumhurbaşkanı Yusuf Habibi bizzat bana anlattı. IMF anlaşma şartı olarak ülkenin en iyi fabrikasını kapatma şartı koyuyor. Erbakan Hoca’nın sanayileşme yönündeki adımlarına ithalatçılar baskı uyguladı engellemeye çalıştı. Yusuf Habibi’nin Boeing ve Airbas’larda patenti var. Sonradan öğrendik 62 patenti varmış. 

  İran ve Türkiye dışişleri bakanları Gazze ve Batı Şeria'da Filistin halkına yönelik Siyonist suçlarını ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile telefonda görüştü.
 

Görüşmede Gazze ve Batı Şeria'da Filistin halkına yönelik Siyonist suçlar ve ikili ilişkilerle bölgesel konular ele alındı.

Hakan Fidan bu görüşmede, İran ile Türkiye arasında 8'inci üst düzey heyetler arasındaki toplantının yakın gelecekte gerçekleştirileceğine işaret ederek, İran'ın Gazze'ye karşı savaşta ateşkes sağlanmasına yönelik diplomatik çabalarını takdir etti ve Filistin meselesinin İslam dünyasının temel meselesi olarak değerlendirdi.

Emir Abdullahiyan da bu görüşmede iki ülke cumhurbaşkanları arasında yapılacak görüşmelerin önemini vurguladı ve Gazze meselesiyle ilgi olarak, ABD'nin Siyonist rejime kapsamlı desteğini, bu rejimin savunmasız insanlara karşı saldırganlığının devam etmesinde en önemli faktör olarak nitelendirdi ve bu cinayetlerin ve Gazze Şeridi'ndeki soykırımın durdurulması için diplomatik girişimlerle azami çaba gösterilmesi, Filistinlilere acil yardım sağlanması ve acılarının hafifletilmesi gerektiğini vurguladı.

Pazar, 10 Aralık 2023 05:08

Amerikancılığın Bugünkü Şifresi

Amerikancılığın Bugünkü Şifresi
 

-  Amerika sıkıntıda…
 

Ciddi itibar kaybediyor.

Özellikle Gazze’de yaşanan son olaylar…

ABD’nin tüm yaldızlarını döktü.

Ukrayna’da söyledikleri…

Siviller, insan hakları yaygarası…

Gazze’de yerle bir oldu.

İSRAİL’E DESTEK

Siviller, çocuklar, kadınlar, yaşlılar…

Hastanede yatan hastalar…

Okullardaki öğrenciler…

Camilerde, kiliselerde ibadet edenler…

Hepsi İsrail’in hedefindeydi.

ABD de İsrail’in vahşetine destek oldu.

Savaş uçakları, savaş gemileri…

Füzeleri, mühimmatları, askerleri…

Hepsini İsrail’e tahsis etti.

Yürümekte bile zorlanan Biden…

Koşa koşa Tel Aviv’e gitti.

NATO ülkelerinin devlet ve hükümet başkanları…

Boncuk gibi Netanyahu’nun önünde dizildi.

Netanyahu bu güçle Filistinlilere saldırdı.

EL ŞİFA HASTANESİ

Irak işgali sırasında Bağdat’a girmişti.

Firdevs Meydanı’ndaki gösteri…

Saddam heykelinin yıkılışı…

Saatlerce sürdü.

Dünyaya zaferin ilanı (!) olarak sunulmuştu.

Şimdi aynı taktik devrede.

El Şifa Hastanesi’ne giriş…

Psikolojik harekatın bir parçasıydı.

FOS ÇIKTI

İddiaya göre HAMAS’ın karargahı oradaydı.

Pentagon açıklama yaptı.

“İstihbarat bileşenlerimiz emin.”

İsrail hastaneye girdi.

Her yeri kırıp döktü.

Hastalar öldü.

Küvözdeki yeni doğan çocuklar yaşamını yitirdi.

Hiçbir şey bulunamadı.

Uydurdukları görüntüler o kadar komikti ki…

Sonra utanıp silmek zorunda kaldılar.

Aynı Irak’taki gibi.

Saddam’ın kitle imha silahları bahane edildi.

1 milyon Iraklı öldürüldü.

“İstihbarat hatası” denilip geçildi.

Yine aynı taktik, aynı rezalet…

AMERİKANCILAR DA ZORDA

Sade Amerika değil…

Amerikancılar da zorda.

Dünyanın her yerinde nefret artıyor.

İngiltere’de yaşananlar…

İngiliz devleti panik halinde.

Sokağa dökülen 100 binler…

Ya kontrolden çıkarsa…

Londra sokakları Paris sokakları gibi olursa…

İstihbarat örgütleri, hükümet…

Şimdiden çıkış arayışında.

Amerika’da da tepki büyüyor.

İsrail politikasına destek hızla eriyor.

Yüzde 30’a düşmüş durumda.

BİZDE DURUM

Bizdeki Amerikancılar…

Açıkça “Biz Amerikancıyız” diyemiyorlar.

Sürekli kenardan dolaşıyorlar.

Gazze’de yaşananlar…

Turnusol kağıdı gibi…

İsrail’i eleştirirken bile HAMAS’la başlıyorlar.

Önce HAMAS’ı kınıyorlar sonra İsrail’i.

SAVAŞI HAMAS BAŞLATMIŞ

Savaşı HAMAS başlatmış…

7 Ekim’de İsrail’e saldırmışlar…

Haritaya bile bakmıyorlar.

1947-2023…

Filistin toprakları sürekli azalmış.

Peki bu nasıl olmuş?

İsrail saldıra saldıra ilerlemiş.

Filistinliler işgal altındaki topraklarını istiyorlar…

Hemen “terörist” damgası vuruluyor.

Peki uluslararası hukuk ne diyor:

“Toprakları işgal edilmişse, o halkın savaşması haktır.”

Filistinlilerin yaptığı da bu.

Filistinliler 7 Ekim’de harekete geçti.

Geçmeseydi İsrail 9 Ekim’de saldıracaktı.

Filistinliler ön aldı.

ŞİFRE: HAMAS’I ELEŞTİRMEK

Gazze’de, Batı Şeria’da yaşananlar…

Bütün dünyada isyan var.

Batılı ülkelerde bile insanlar ayakta.

Bu koşullarda Gazze’yi konuşurken işe HAMAS’ı eleştirerek başlamak…

İşte Amerikancılığın şifresi bu.

Bizdeki muhalefete gelince…

14-28 Mayıs seçimlerinden hâlâ ders almadı.

Karadeniz’de Ukrayna’nın,

Çin’de Uygur ayrılıkçılarının,

Gazze’de İsrail’in yanındalar.

Daha doğrusu hep Amerika’nın safındalar…

Yazık..!

 
İsmet Özçelik/Aydınlık

 Cumhurbaşkanı, "Aksa Tufanı"nın direnişin sınırlarını bölgeden bütün dünyaya genişlettiğini açıklarken şunları söyledi: Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan'ın ABD ve müttefiklerine karşı zafer kazandığı gibi, Filistin milleti de zafer kazanacak.

 

IRNA'nın haberine göre, Dr. Seyyid İbrahim Reisi Cumartesi akşamı Suriye Başbakanı "Hüseyin Arnus" ile görüşmesinde, İran İslam Cumhuriyeti ile Suriye ilişkilerinin köklü ve stratejik olduğunu belirterek bu yılın Mayıs ayında Şam'a yaptığı ziyarette bu ülkenin cumhurbaşkanı Sayın Beşar Esad ile yaptığı anlaşmaların önemli miktarının hayata geçirilmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

 

Cumhurbaşkanı, Siyonist rejim ve müttefiklerinin dünya kamuoyunda benzeri görülmemiş öfke ve nefretini, İslam Cumhuriyeti'nin bu rejimi sahte ve suçlu olarak gören son 43 yıldaki tutumunun doğruluğunun bir işareti olarak değerlendirerek "Aksa Tufanı" operasyonunun direnişin sınırlarını bölgeden bütün dünyaya genişlettiğini açıkladı ve şunları söyledi: Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan'ın ABD ve müttefiklerine karşı zafer kazandığı gibi, Filistin milleti de zafer kazanacak.

 

Suriye Cumhurbaşkanı "Hüseyin Arnus" da bu görüşmede, İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın Şam'a ziyaretini, iki ülkenin tarihî ve stratejik ilişkilerinde bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Bu ziyarette özellikle finans, bankacılık, enerji, turizm ve ticaret sektörlerinde yapılan anlaşmaların uygulanması, Tahran ve Şam'ın üst düzey yetkililerinin öncekinden daha fazla etkileşim ve işbirliğini geliştirme konusundaki gayret ve ciddiyetlerinin bir göstergesi olduğunu söyledi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Washington'un Gazze'deki ateşkes karar tasarısını veto etmesine tepki olarak, ülkesinin ABD ve diğer insan hakları ihlalcilerine karşı duracağını vurguladı.

IRNA’nın Anadolu haber ajansından aktardığı habere göre, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Batılı ülkeler İslam karşıtı eylemleri düşünce özgürlüğü bahanesiyle meşrulaştırdı ve onayladı” dedi.

Erdoğan, “Batı toplumlarını zehirli bir bitki gibi saran İslamofobi, insan haklarına yönelik en büyük tehditlerden biri olarak kabul ediliyor” ifadesini kullandı.

Türkiye Cumhurbaşkanı “Zenofobien, ırkçılıktan ve faşizmden en çok zarar görenler şüphesiz göçmenlerin çoğunluğunu oluşturan Müslümanlardır” diye konuştu.

Erdoğan, “Şu anda Gazze'de ve İşgal altındaki Filistin topraklarında İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin ihlal edildiğine açıkça tanık oluyoruz” ifadelerinde bulundu.

Washington'un Gazze'deki ateşkes karar tasarısını veto ettiğine tepki olarak, “Ne yazık ki Gazze'deki ateşkes karar tasarısı, Güvenlik Konseyi'nin diğer üyelerinin görüşünün aksine ancak ABD tarafından reddedildi. Böyle bir adalet mümkün mü?” dedi.

Recep Tayyip Erdoğan, “İsrail, Batı'dan sınırsız destek alıyor, zulüm yapıyor ve insanlık karşıtı katliamlar işliyor” ifadesini kullandı.

Erdoğan, “Washington İsrail'e mali ve silah desteği sağlıyor, biz de ABD’ye ve insan haklarını ihlal eden tüm ülkelere karşı duracağız” ifadelerinde bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri'nin önerdiği karar tasarısı dün BM Güvenlik Konseyi’nde düzenlenen acil oturumda oylandı. Bu oylamada 15 üyeli Güvenlik Konseyi'nin 13 üyesi ateşkes taslağının lehine oy kullanırken sadece ABD ateşkesi reddetti. İngiltere "çekimser" oy kullandı.

IRNA’ya göre, BMGK'de herhangi bir kararın çıkarılması için 5 daimi üyeden (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin) hiçbirinin buna itiraz etmemesi koşuluyla 15 toplam üyeden en az 9'nun onayı gerekiyor. BAE'nin önerdiği karar da ABD tarafından veto edildi.

ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Linda Thomas Greenfield’in yerine toplantıya katılan Amerikalı diplomat Robert Wood, oylama öncesinde Gazze'de derhal ateşkes yapılmasına açıkça karşı çıkarak, “ABD, hem İsraillilerin hem de Filistinlilerin barış ve güvenlik içinde yaşayabileceği kalıcı bir barışı güçlü bir şekilde destekliyor. Ancak acil ateşkes çağrılarını desteklemiyoruz. Bu sadece bir sonraki savaşın tohumlarını atıyor çünkü Hamas'ın kalıcı bir barış yapma niyetinde değil” dedi.

“Filistin'de Öldürülen Her Çocuğun, Her Kadının Elindeki Kanda ABD Yönetiminin de Payı Var”
 
 Filistin ve Siyonist İsrail arasındaki çatışmaya dair konuşan TBMM Başkanı Kurtulmuş, Gazze'de soykırım boyutlarına ulaşmış çok adi bir işgal var. Bu bir etnik temizlik. Dünkü karardan sonra Filistin'de öldürülen her çocuğun, her kadının elindeki kanda ABD yönetiminin de payı vardır" dedi.
 

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ‘’100 Sanatçı 100 Eser’’ isimli 100. Yıl Cumhuriyet Sergisi’nin açılış töreninde konuştu.

Gazze'deki çatışmalara ilişkin açıklamalarda bulunan Kurtulmuş, "(BMGK'deki veto kararı) Dünkü karardan sonra Filistin'de öldürülen her çocuğun, her kadının elindeki kanda ABD yönetiminin de payı vardır" dedi.

 Yemen Silahlı Kuvvetler Sözcüsü, Gazze’ye gerekli gıda ve ilaç yardımının sağlanmaması durumunda, hangi ülkeden olursa olsun İşgal altındaki Filistin limanlarına gidecek tüm gemileri engelleyeceğiz açıklamasında bulundu. 

Yemen Silahlı Kuvvetler Sözcüsü Yahya Seri, Gazze’nin gıda ve tıbbi ihtiyaçları karşılanmadığı takdirde, Siyonist rejime doğru giden her milletten gemileri engelleyeceğiz, bu gemiler silahlı kuvvetlerin meşru hedefi olacaktır açıklamasında bulundu.

Seri, Siyonist rejimle anlaşma yapan gemi ve şirketleri bu konuda net bir şekilde uyardı.

 

Yemen Ordusu Siyonist İsrail'i İHA'larla Hedef Aldı 

 -Arap medyasına göre, Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri, Siyonist İsrail hedeflerine yönelik insansız hava araçlarıyla (İHA) operasyon düzenlediklerini bildirdi. 

Siyonistleri uyaran Yahya Seri, Yemen güçlerinin İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırganlığı sona erene kadar özel operasyonlar yürütmeye devam edeceğini vurguladı.

Daha önce Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü, Siyonist İsrail’in tüm gemilerinin veya bu rejimle işbirliği yapan gemilerin Yemen Silahlı Kuvvetleri için meşru bir hedef olacağı konusunda uyarmıştı.

Siyonist İsrail rejiminin Gazze'ye yönelik saldırılarının yoğunlaşması sonrası Yemen'den Siyonist hedeflere yönelik birçok füzeli ve İHA'lı operasyon yapıldı.

 

 İslami İran Cumhurbaşkanı Reisi, Rus mevkidaşı Putin'le ziyaretinde "Filistin meselesi ve bu bölgenin güçlü ve mazlum halkı konusunu sizinle görüşmek istiyorum. Orada her 10 dakikada bir çocuk öldürülüyor" dedi.


 Cumhurbaşkanı Ayetullah Seyyid İbrahim Reisi Moskova'da Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüştü.

Ayetullah Reisi bu görüşmede yaptığı konuşmasında, iki ülke arasında giderek artan ilişkilerin geliştirilmesinden duyduğu memnuniyetini ifade ederek, Rusya ile işbirliğini İran İslam Cumhuriyetinin komşuluk siyaseti doğrultusunda diye tanımladı.

Cumhurbaşkanı Reisi daha sonra "Bugün insanlığa acı veren şey, dünya çapında yapılan adaletsizlik ve tek taraflılıktır. Onun bir örneğini bugün Gazze'de görüyoruz" ifadesini kullandı.

Reisi ayrıca Filistin ve Gazze'de yaşanan facia dolu şartlara, her 10 dakikada Filistinli bir mazlum çocuğun şehid düşürüldüğüne değinerek, Gazze'ye karşı bombardıman girişimlerinin derhal durdurulması ve bugün dünyanın en önemli kaygılarından biri olarak Filistinliler aleyhine işlenen cinayetlere karşı tavır sergilenmesi gerektiğini vurguladı.

İran, yerli yapımı Salman fırlatma aracıyla 500 kg'lık biyolojik kapsülü uzaya göndererek önemli bir başarıya ulaştı. Kapsül, İran'ın uzaya insan gönderme planı doğrultusunda hayata geçirilen projeyle Dünya'dan 130 km yüksekliğe ulaştı. Fırlatma anının videosu haberimizde...

     
MEHR'in duyurduğu habere eşlik eden ve fırlatma anını gösteren video, İran'ın gelişmiş uzay teknolojileri hakkında bilgi veriyor. Ajansın bildirdiğine göre “bu başarı, İran'ın 2010 yılında Kavoshgar taşıyıcısını kullanarak canlılar içeren ilk biyolojik kapsülü fırlatması da dahil olmak üzere daha önceki başarılarını takip ediyor.”

BİYOLOJİK UZAY KEŞİFLERİ
Haberde İran'ın “biyolojik uzay keşiflerinde üstün başarı gösteren yedi ülkeden biri” olduğu ve bu başarılı projenin, “İran'ın bilimsel ve teknolojik yeteneklerini geliştirme konusundaki kararlılığının altını çizdiği” ifadelerine yer verildi.

  Bakü'de ADA Üniversitesinde düzenlenen "Karabağ: 30 yıl sonra geri dönüş. Kazanımlar ve zorluklar" toplantısında konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ABD ile diyalogda son dönemde yaşanan gerginliğin Bakü'den kaynaklanmadığını, sorunun sebebinin bilinmediğini söyledi. 

İlham Aliyev, Azerbaycan-Ermenistan diyaloğunun son yıllarda ABD, AB ve Rusya eksenli sürdürüldüğünü hatırlatarak "Şu an Bakü'de bulunan ABD'nin Avrupa ve Avrasya'dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı James O'Brien, ülkemize yönelik bazı suçlamalarda bulundu. ABD yönetimi de ilk kez Azerbaycan’ın üst düzey yetkililerinin ziyaretlerini engelleyeceğini duyurdu. Önceleri stratejik boyutta seyreden diyaloğumuz, şu anki ABD yönetimi yüzünden asgari düzeye indi. Bunun sebebini açıkçası bilmiyoruz." ifadelerini kullandı.

ABD'den yapılan "Azerbaycan'la ilişkiler eskisi gibi olmayacak" açıklamalarını anımsatan Cumhurbaşkanı Aliyev, "Peki o zaman ABD, Bakü ve Erivan'a yeni barış görüşmesi önerirse Azerbaycan Dışişleri Bakanı bu diyaloga nasıl katılacak? Ziyaret engellenecek mi? Demek ki Washington, Güney Kafkasya’da arabulucu vasfını kaybediyor. James O'Brien ile bugünkü görüşmemizde, 'İlişkiler normale dönüyor' ifadesi bekliyoruz. Aksi durumda, barış masasında aracı olarak sadece Brüksel ve Moskova kalacak." değerlendirmesinde bulundu.

AB 'Karabağ' sorusuna cevap veremedi: 30 yıldır neredeydiniz?

Avrupa Birliği (AB) ile ilişkiler konusuna da değinen Azerbaycan Cumhurbaşkanı, AB üyeliğinin Bakü için siyasi bir amaç olmadığını söyledi.

Aliyev, "Dış politikamız AB üyeliğini amaçlamıyor. Azerbaycan bu konuda çok pragmatik bir tutum sergiliyor. Çünkü AB'nin bizleri hiçbir zaman üye olarak almayacağını iyi biliyoruz. Bunun sebepleri de bellidir." dedi.

Azerbaycan'ın sanal değil, gerçek bir dünyanın parçası olduğunu vurgulayan Aliyev, "Azerbaycan neden alınmayacağı kapıyı çalsın? Neden ev sahibini rahatsız edelim ve bir nevi kendimizi utandıralım ki? Bu amacı edinmeden, ilişkileri geliştirme rotasını seçtik." diye konuştu.

"AP'de 10'dan fazla Azerbaycan karşıtı belgenin onaylandı"

Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Azerbaycan karşıtı tutum sergilediğini belirten Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, şunları kaydetti:

"AB Komisyonu ile görüşmelerde Avrupa’ya doğal gaz ihracatı ile ticaretin boyutu ve yatırımların artırılmasını görüşüyoruz. Oysa AP, sorumsuz insanlar topluluğuna benzemeye başladı. Hatta orada bazıları tam bir manyak gibi davranarak Azerbaycan karşıtı açıklamalarda adeta normal psikolojinin sınırlarını zorluyorlar. Şu an azami düzeyde diplomatik ifadeler kullanmaya çalışıyorum."

AP'de 10'dan fazla Azerbaycan karşıtı belgenin onaylandığını belirten Aliyev, "Aslında sayıları hiç önemli değil. Üzücü bir durum. Aslında AB'nin tüm üyeleri böyle bir tutum içinde değiller." ifadelerini kullandı.

İlham Aliyev, Fransa ve Hindistan'ın Ermenistan'a silah satarak, ateşe körükle gittiklerini belirterek "Ermenistan söz konusu silahlarla Karabağ'ı tekrar işgal edebileceğini düşünebilir. Ben, şu an silahların kalitesinden konuşmuyorum bile. Ancak Ermeni ordusu en modern silahlarla donatılsa bile savaşı kazananın insanlar ve onların ruhu olduğunu unutmamalılar. Ermenistan 2. Karabağ Savaşı döneminde 12 bin asker kaçağının olduğunu duyurmuştu. Yani onlar Azerbaycan karşısında duramazlar." değerlendirmesini yaptı/trt

Siyonist İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim’den bu yana ABD’nin işgalci İsrail ordusuna 200 kargo uçağıyla 10 bin tondan fazla askeri teçhizat gönderdiğini duyurdu.
 

Sputnik’in haberine göre, Siyonist rejim Savunma Bakanlığı, yaptığı yazılı açıklamada, ABD’den İsrail ordusu için askeri teçhizat taşıyan 200'üncü kargo uçağının ülkeye ulaştığını belirtti.

Açıklamada, işlgalci İsrail Savunma Bakanlığı'na bağlı ABD Tedarik Misyonu'nun çabalarıyla gerçekleşen sevkiyatların büyük önem taşıdığı ifade edildi.

Bu kapsamda, Gazze’deki çatışmaların başladığı 7 Ekim’den bu yana İsrail ordusuna 10 bin tondan fazla askeri teçhizat gönderildiği bilgisi verilen açıklamada, bunların içinde zırhlı araçlar, silahlar, kişisel koruyucu ekipmanlar, tıbbi malzeme, mühimmat ve daha fazlasının olduğu kaydedildi.