
کارگر
Hz. Fatıma'nın (s.a) Viladeti ve Dünya Müslüman Kadınlar Günü
Hz. Fatıma (s.a) Mekke’de Hz. Peygamberin (s.a.a) evinde dünyaya geldi. Ancak Şia ve Sünni kaynaklarında dünyaya gelişi hakkında farklı görüşler vardır. Ehlisünnet tarihçileri, Hz. Fatıma’nın (s.a) doğumunu Allah Resulü’nün (s.a.a) Bi’set’inden (peygamberliğinden) beş yıl önce ve Kâbe’nin yenilendiği yıl olarak kaydetmiştir. Ama Kuleyni, "Usul-u Kâfi" kitabında şöyle yazmaktadır: Hz. Fatıma’nın (s.a) viladeti Bi’set’ten beş yıl sonra gerçekleşmiştir. Yakubi ise şöyle yazmaktadır: Hz. Fatıma (s.a) vefat ettiğinde (şehit olduğunda) yirmi üç yaşındaydı. Dolayısıyla, doğumu Hz. Resulullah’ın (s.a.a) bi’set yılında olması gerekir. Aynı zamanda bu görüş, Şeyh Tusi’nin Hz. Fatıma’nın (s.a) Hz. Ali (s.a) ile evlendiğinde yaşının (Hicretten beş ay sonra) on üç olduğunu belirttiği görüşle de uymaktadır.Vahiy evinde dünyaya gelen Hz. Fatıma (s.a) değerli babası ve İslam peygamberinin yanı başında, yüce insani derece ve fazilete ulaşmıştır.
Peygamber efendimizin sevgili kızı, Ehl-i beyt'in ilk imamı Hz. Ali (a.s) ile evlenerek o hazretin samimi ve sefa dolu evinde, eşlik ve annelik görevini en iyi şekilde yerine getirerek, Hz. Hüseyin, Hz. Hasan ve Hz. Zeyneb gibi yüce şahsiyetler yetiştirmiştir.
Hz. Fatıma (s.a) dünya kadınlarına örnek teşkil ettiğinden hadis ve rivayetlerde, dünya ve ahiret kadınlarının en üstünü olarak tanıtılmıştır. İran'da islam inkılabından sonra, o hazretin mübarek viladet yıldönümü, 'Dünya Kadınlar ve Anneler Günü' olarak kutlanmakta, aynı zamanda İslam İnkılabının kurucusu rahmetli imam Humeyni'nin de doğum gününe denk gelmektedir.
İmam Hamanei: ABD Suriye’de Kazandığını Sanıyor Ama Yanılıyor
İmam Hamanei, Hazreti Fatıma'nın (s.a) kutlu doğum günü nedeniyle bugün Tahran'daki İmam Humeyni (r.a) Hüseyniyesi'nde bir grup Ehlibeyt (s.a) mersiyehanı ile görüştü.
Ehl-i Beyt (s.a) mersiyehanlarına seslenen İmam Hamanei, “Mersiyehanlık önemli bir açıklama aracıdır. Şüphe uyandırmak düşmanın temel amaçlarından biridir ve bugün bir açıklamaya ihtiyacımız var. Sizler Ehl-I Beyt (s.a) mersiyehanları olarak bu büyük işi yapabilecek olanlar arasındasınız” dedi.
İmam Hamanei'nin konuşmasının önemli başlıkları şöyle:
Hazreti Fatıma (s.a) hak yolunda direniş, cesaret, açık sözlülük, mantık ve muhakeme gücü konusunda tüm insanlık için mükemmel örnektir.
Düşmanlar toplumda korku, nifak ve ümitsizlik yaratmaya çalışmaktadır. Şeytan’a itaat edenlerin özelliği abartı ve yalan söylemedir, çözüm ise cihad-ı tebyin, gerçekleri açıklamak ve kabul edilebilir mantık sunmaktır.
İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgedeki herhangi bir eylem için vekil bir güce ihtiyacı yoktur. Yemen'in, Hizbullah'ın, Hamas'ın ve İslami Cihad'ın savaşı ve mücadelesi iman gücüne dayanmaktadır.
Siyonist rejimin Hamas ve Hizbullah'ı yok etmeye yönelik hedeflerinden hiçbiri gerçekleşmemiştir.
Bölgenin şerefli ve asil milletleri, Allah'ın izniyle bu alçak rejimi ortadan kaldıracak ve bölge için daha güzel bir yarın oluşturacaktır.
Yabancı hükümetlerin yardım ve planlamasıyla isyancı bir grup, Suriye'nin iç zayıflıklarından yararlanarak bu ülkeyi kaosa sürüklemeyi başardı.
Amerika'nın bölge ülkelerine yönelik ikili planı vardı, bu, zorbalıkla uzlaşan otoriter bir bireysel hükümeti hakim kılmak ya da eğer bu mümkün olmazsa o ülkede kargaşa ve kaos yaratmaktır. Onların Suriye'deki planları kafa karışıklığına ve kaosa yol açmış, şimdi de Amerika, Siyonist rejim ve müttefikleri, zafer duygusuyla şeytanın dostları gibi saçma sapan konuşmaya başlamışlardır.’
İmam Hamanei, ABD’li bir yetkilinin üstü kapalı olarak “İran’da ayaklanmak isteyen herkese yardım etmeye hazırız” şeklindeki açıklamalarına değinerek, “Aptallar kebap kokusu almış gibi görünüyorlar ama İran milleti bu konuda ABD’nin paralı askeri olmayı kabul eden herkesi ayaklarının altına alacaktır.’
İmam Hamanei, bölgedeki gelişmelerle ilgili bir başka hususu da dile getirerek Siyonist unsurların zafer iddiasına, övünme ve abartmalarına değinerek şunları söyledi: ‘Zavallılar, hani nerede kazandınız? 40 bin kadın ve çocuğu bombalarla öldürmeniz ama savaşın başında belirttiğiniz hedeflerden bir tanesini bile gerçekleştirememeniz bir zafer mi? Hamas'ı yok edip Gazze'deki esirlerinizi kurtarabildiniz mi? Seyyid Hasan Nasrallah gibi büyük bir şahsiyetin şehadetine rağmen Lübnan Hizbullah Hareketini yok edebildiniz mi?’
İmam Hamanei, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihat'ın da aralarında bulunduğu bölgedeki direnişin canlı ve büyük olduğunu belirterek Siyonistlere seslendi ve şu ifadelerde bulundu: ‘Siz galip değil, mağlupsunuz.’
İmam Hamanei, Siyonistlerin Suriye topraklarında ilerleyişinin ve işgalinin kendilerine karşı tek bir askerin bile direnememesinin sonucu olduğunu belirterek şunları söyledi: ‘Bu engel olmadan gerçekleşen hareket bir zafer değildir ve elbette, gayretli ve cesur Suriye gençliği sizi oradan çıkaracaktır.’
İmam Hamanei’nin bölgedeki gelişmelere ilişkin bir diğer açıklaması da İran'a karşı bölgedeki vekil güçlerini kaybettiği yönünde yürütülen psikolojik ve propaganda savaşına ilişkindi ve İslam İnkılabı Rehberi konuyla ilgili olarak şunları söyledi: ‘İran İslam Cumhuriyeti'nin bölgedeki herhangi bir eylem için vekil bir güce ihtiyacı yoktur. Yemen'in, Hizbullah'ın, Hamas'ın ve İslami Cihad'ın savaşı ve mücadelesi iman gücüne dayanmaktadır.
Yemen'de, Irak'ta, Lübnan'da, Filistin'de ve Allah'ın izniyle yakın gelecekte Suriye'de imanlı ve şerefli yiğitler ve İran İslam Cumhuriyeti zulme karşı cani Siyonist rejime karşı savaşmaktadır ve Allah'ın izniyle bu rejimi bölgeden temizleyeceğiz.
İmam Hamanei, bu sözleri siyasi bir söylem değil, somut gerçekler olarak nitelendirdi ve Hizbullah'ın güçlü, cesur ve onurlu hareketinin 1960'larda Lübnan'daki huzursuzluk ve iç savaşlardan yükselişine değinerek şu ifadelerde bulundu: ‘Bu tehdit ve güvensizliklerin ortasından Lübnan'da Hizbullah gibi büyük bir fırsat ortaya çıktı ve Seyyid Abbas Musavi gibi büyüklerinin şehit edilmesi gibi olaylar onu zayıflatmadığı gibi daha da güçlendirdi ve direnişin bugünü ve yarını da aynı böyle olacaktır.
Tehditlerden fırsatlar doğar ama bu, bilinç ve sorumluluk duygusuna sahip olmaya bağlıdır. Yarın bölge bugünden daha iyi olacaktır. Suriye'de de güçlü ve onurlu bir hareketin ortaya çıkacağını öngörüyoruz. Çünkü bugün Suriyeli gençlerin kaybedecek hiçbir şeyi yok, okulları, üniversiteleri, evleri, sokakları güvensiz, bu nedenle güvensizliği planlayan ve uygulayanlara karşı güçlü bir duruş sergilemeleri ve onlara galip gelmeleri gerekmektedir.’
Siyonist Askerler, Suriye'de Halka Ateş Açtı!
İşgal rejimi askerleri; İsrail'in işgal ve saldırılarının son bulması için bir araya gelen Suriye halkına ateş açtı!
Suriye'de Esad hükümetinin devrilmesiyle eş zamanlı olarak İsrail ordusunun ülkeye saldırıları arttı.
Ülkenin askeri altyapı ve imkanları imha etmeye başlayan İsrail ordusu, Suriye toprağı Golan Tepeleri'ndeki işgalini genişletti.
Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye giren işgalci İsrail ordusu, işgali daha ileriye taşıyarak başkent Şam'ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.
Son olarak İsrail ordusu, Suriye'de güneydeki Dera kentine bağlı Yermuk havzasında yer alan Cemle ve Maaraba köylerini de işgal etti.
Suriye’nin güneyinde bbir araya gelen topluluk İsrail işgal rejiminin eylemlerine karşı ayaklandı. Bölge sakinleri İsrail'in ülke topraklarını işgalini protesto etti. Gösterilerde "Defol İsrail" sloganları atıldı.
Gösteri sırasında İsrail güçleri, mevzilendikleri tepelerden kalabalığın üzerine ateş açtı. İşgal ordusunun saldırısında 1 kişi yaralandı.,
İsrail ordusu yaptığı yazılı açıklamada, Yermuk havzasındaki İsrail işgalini protesto eden sivillere ateş açtığını kabul etti.
Açıklamada, İsrail askerlerinin gösteriler sırasında "tehdit algıladığı" iddia edilirken, Suriyeli göstericilerden birinin bacağından vurulduğu kaydedildi.
Katil İsrail Sivilleri Hedef Almaya Devam Ediyor
Siyonist İsrail savaş uçaklarının Gazze kentine düzenlediği hava saldırılarında 2 Filistinli daha şehit oldu.
Gazze'deki El Ehli Baptist Hastanesi'nden bir kaynak, yaptığı açıklamada, soykırımcı İsrail'in, Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Tuffah mahallelerine yönelik hava saldırılarında ölen 2 Filistinlinin cenazelerinin ve çok sayıda yaralının hastaneye getirildiğini söyledi.
Görgü tanıklarının ifadesine göre, katil İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Meşru Beyt Lahiya bölgesinin batısındaki evleri yıkmayı sürdürdü.
Tanıklar, patlamaların şiddetli seslerini duyduklarını ve yıkım sonucu bölgeden yoğun duman bulutlarının yükseldiğini aktardı.
Soykırımcı İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne saldırılarında son 10 günde 422 Filistinli şehit oldu, 1738 kişi yaralandı.
Şeytanın Musallat Olma Aşamaları
“Rahman olan Allah’ı anmayı görmezlikten gelene, yanından ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz. Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkoyarlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar.” Zuhruf, 36 – 37
1 – Şeytanın siyaseti adım adım yaklaşmaktır: “Şeytanın izinden yürümeyin…” 1
2 – Birinci merhale vesvese telkin etmektir: “Nihayet şeytan ona vesvese verip…” 2
3 – İkinci merhale temas sağlamaktır: “…kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman” 3
4 – Üçüncü merhale kalbe nüfuz edip işgal etmektir: “O ki insanların göğüslerine fısıldar” 4
5 – Dördüncü merhalede ruhta kalıcı olmaktır: “…biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur” 5
6 – Beşinci merhalede insanı kendi hizbine nefer yapmaktadır: “Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp…” 6
7 – Altıncı merhalede insanın velisi olur: “…onlara emredeceğim…” 7
8 – Yedinci merhalede insanın kendisi bir şeytana dönüşmektedir: “…insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık” 8
İmam Ali (a.s) Nehcu’l Belağa’da şöyle buyurur: “Şeytan gönüllerinde yuva yaptı, yumurtladı, civciv çıkardı, onları kendi eteğinde terbiye etti, büyüttü.” 9
Allah’ın Zikrinden Yüz Çevirmenin Neticeleri
Allah’ın zikrinden yüz çevirmenin neticeleri şu şekilde görülür:
1 – Hayır yolundan uzakta kalmak: “Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkoyarlar…” 10
2 – Fikrî olarak yanlış düşüncelere dalarak hidayet yolunda olduğunu sanmak: “…bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar.” 11
3 – Nasihat kabul etmemek: “Kendilerine öğüt verildiğinde öğüt almazlar.” 12
4 – Tövbe etmez çünkü kendisini yoldan çıkmış olarak görmez.
5 – Hayatını sıkıntı içersinde idame ettirir: “Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak…” 13
6 – Her kim dünyada gerçeği ve hakkı görmekten yana kör ise, ahirette de kör olarak haşredilecektir: “Kim bu dünyada körlük ettiyse ahirette de kördür.” 14
--------------------------------------------
1 Bakara, 168
2 Taha, 120
3 A’raf, 201
4 Nas, 5
5 Zuhruf, 36
6 Mücadele, 19
7 Nisa, 119
8 Enam, 112
9 Nehcu’l Belağa, 7. Hutbe
10 Zuhruf, 37
11 Zuhruf, 37
12 Saffat, 13
13 Taha, 124
14 İsra, 72
MEDYANIN HALLERİ… Türk basınındaki sessizlik: İsrail’i neden görmüyorlar?
Günlerdir Şam sokaklarından, Suriye’den, Sednaya’dan yayın yapan gazeteler, televizyonlar böyle bir şey olmamış gibi davranıyorlar. Çünkü Suriye sahasında ABD-İsrail gerçekliği örtülmeye çalışılıyor.
Örneğin:
Suriye’ye dönüşler çığ gibi. Gerçek ise İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın önceki akşam TBMM Genel Kurulu’nda verdiği sayılarla ortaya çıkıyor: “Toplam 4 milyon 171 bin 415 yasal olarak kalan yabancı var. (…) Gönüllü, güvenli, onurlu geri dönüşlerle ülkesine dönenler 8 Aralık’ta Şam düştüğünde günlük 240’dı. Suriye özgürlüğüne kavuştuğunda günlük 1847 oldu.” Yani toplam dönen Suriyeli sayısı, 13 Aralık itibarıyla 7 bin 621’di.
Bir de Sednaya yalanları var. Yapay zekâyla yapılmış videolar dönüyor. Mustafa Armağan gibi sözde tarihçilerin ‘Sednaya’daki gizli tüneller’ diye paylaştığı yerler, İngiltere’nin Dover kasabasındaki kalenin içi çıktı.
Sednaya Hapishanesi Mahkumlar ve Kayıplar Derneği Başkanı Diab Serriya bile duruma isyan etti. Serriya, “Öncelikle, Sednaya Hapishanesi hakkında yayılan bu kemik öğütme veya mahkûmlara işkence için kullanılan pres iddiaları, tamamen yalan. Görsellerde gösterilen bu pres, aslında bir marangoz atölyesinin tahta presidir. 2008’den önce, Sednaya Hapishanesi'nde bir marangoz atölyesi bulunuyordu. Ancak isyan ve çatışmalar sonrası bu atölye kapatıldı. Bu pres kesinlikle mahkûmların cesetlerini öğütmek ya da işkence yapmak için kullanılmamıştır. İnternette, bu tip preslerin benzer modellerini kolayca bulabilirsiniz.” dedi.
Peki tüm bu yalanlar niye ortaya atılıyor?
Gizlenen, perdelenen gerçek ne? Şudur:
Suriye yönetiminin düşmesinden sonra İsrail, Suriye’de Golan Tepeleri’nden Şam’a kadar ilerledi. Arada yalnızca 15 kilometre var. İsrail’in Suriye’de el koyduğu alan, üç Gazze büyüklüğünde. Suriye’nin askerî altyapısını büyük oranda tahrip ettiler.
Dikkat ederseniz, günlerdir Şam sokaklarından, Suriye’den, Sednaya’dan yayın yapan gazeteler, televizyonlar böyle bir şey olmamış gibi davranıyorlar.
Çünkü Suriye sahasında ABD-İsrail gerçekliği örtülmeye çalışılıyor.
Son olarak HTŞ, Filistin direnişinin silahlarına el koydu.
HTŞ temsilcileri, Suriye'deki Filistinli gruplarla bir araya geldi. HTŞ, Filistinlilere artık silah, eğitim kampı ya da askeri karargâh bulundurmalarına izin verilmeyeceğini bildirdi.
Filistinli grupların yeni Suriye Devleti çatısı altında sadece siyasi çalışmalar ve hayır işleri yapabilecekleri bildirilirken, askeri oluşumların bir an önce feshedilmesi gerektiği iletildi.
El Fetih, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık (FHKC-GK), Saiqa ve Filistin İslami Cihad (FİC) Şehit Ali Esved Tugayı gibi Filistinli gruplar, on yıllardır Suriye'de Esad Hükûmeti’nin misafiri olarak varlık gösteriyordu.
Rus üslerini vurabileceklerini fakat tercih etmeyeceklerini belirten HTŞ Lideri Colani, konu İsrail olunca daha sakin bir üslup kullanıyor. “İsrail'in argümanları artık dayanaksız ve son ihlallerini haklı çıkarmıyor.” dedi, İsrail'in Suriye'de angajman sınırlarını aştığını ve bunun da bölgedeki gerilimi artırdığını söyledi.
Suriye'nin yıllarca süren çatışmalardan sonra tükendiğini vurgulayan Colani, bu aşamada önceliğin, daha fazla yıkıma yol açabilecek çatışmaların içine çekilmek değil, yeniden inşa ve istikrarı sağlamak olduğunu sözlerine ekledi.
Colani güzellemesi yapan, Suriye yalanlarına sarılan basının işte üzerine örttüğü gerçek tehdit bu:
ABD-İsrail saldırganlığı.
İsrail'i Düşman Saymayan HTŞ, Filistinli Direniş Örgütlerine 'Silah Bırakın' Dedi
Suriye'de yönetimi ele geçiren Heyet Tahrir'uş Şam (HTŞ), ülkede faaliyet gösteren Filistinli direniş örgütlerine silah bırakma ve askeri kamplarını kapatma talimatı verdi.Lübnan merkezli El-Ahbar'ın haberine göre, terör örgütü HTŞ lideri Ebu Muhammed Culani, Filistinli gruplarla bir araya gelerek ülkede artık silah, eğitim kampı ya da askeri karargah bulundurmalarına izin verilmeyeceğini bildirdi.
Filistinli grupların sadece siyasi çalışmalar ve hayır işleri yapabilecekleri iletildi.
Toplantıda yer alan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC), Filistin Halk Kurtuluş Cephesi-Genel Komutanlık (FHKC-GK), Es-Saike ve Filistin İslami Cihad'a (FİC) bağlı Şehit Ali Esved Tugayı gibi Filistinli gruplar, on yıllardır Suriye'de faaliyet gösteriyordu.
Direniş grupları Suriye'de IŞİD'e karşı mücadelenin ön saflarında yer almıştı.
Hamas ve El Fetih'e çağrı yok
Suriye'de silah bırakması istenen gruplar arasında Hamas ve El Fetih'in olmaması dikkat çekti. Hamas cihatçı grupların Esad yönetimini devirmesinin ardından yayımladığı mesajda “Suriye halkını özgürlük ve adalet isteklerine ulaştıkları için" kutlamıştı.
HTŞ lideri Culani'yse İsrail ile savaşılmayacağı ve asıl düşmanın Beşar Esad yönetimi, Hizbullah ve İran olduğunu belirtmişti.
Suriye'de yönetimi ele geçiren gruplara seslenen İsrail Başbakanı Netanyahu, "İran'ın Suriye'de yerleşmesine veya silahlarının Hizbullah'a devredilmesine izin verirlerse ağır bedel ödeteceğiz" demişti.
İsrail, Esad'ın yönetiminin düşmesinin ardından Suriye'de oluşan güvenlik boşluğundan yararlanıyor. İsrail güçleri, 8 Aralık'tan bu yana düzenlediği yüzlerce hava saldırısında, Suriye'ye ait önemli askeri tesisleri vurdu.
Hava savunma tesislerinden donanmaya gemilerine stratejik noktaları vuran İsrail, Suriye'nin askeri altyapısını büyük oranda kullanılamaz hale getirdi.
Siyonist İsrail Suriye’yi Vurmaya Devam Ediyor
Silahlı terörist grupların Şam’ı ele geçirmesini fırsat bilen İsrail, Suriye'ye saldırıları devam diyor. İsrail, Suriye'nin başkenti Şam ile Humus ve Dera kentlerine hava saldırıları düzenledi.
İşgalci İsrail ordusuna ait uçaklar, Şam'ın kuzeyindeki Beşşar Esed rejiminin işkence merkezi olarak bilinen Sednaya Hapishanesi çevresini kapsayan Telmunin bölgesi, ülkenin güneyinde bulunan Dera kentindeki rejim güçlerine ait silah deposu ve Humus şehrini hedef aldı.
Suriye'de 27 Kasım'da şiddetlenen çatışmaların ardından 8 Aralık'ta 61 yılık Esad hükümetinin düşürülmesiyle eş zamanlı, İsrail ordusunun Suriye’ye saldırıları arttı.
Suriye’nin askeri altyapı ve imkanlarını imha etmeye başlayan İsrail ordusu, Suriye toprağı olan Golan Tepeleri'ndeki işgalini genişletti.
Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, işgali daha ileriye taşıyarak başkent Şam'ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.
İsrail, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni 1967'den bu yana işgal altında tutuyor. İsrail ile Suriye arasında 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti.
Abluka Altındaki Gazze Kan Ağlıyor: Şehit Sayısı 50 Bine Yaklaştı
Siyonist rejimin, 435 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de şehit sayısı 44 bin 930'a yükseldi.
Siyonist İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda şehit olanların sayısı son 24 saatte 55 artarak, 44 bin 930'a yükseldi.
Katil İsrail'in 435 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de şehit sayısı 44 bin 930'a yükseldi
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 435 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi.
Soykırımcı İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiği "2 katliamda" 55 kişinin şehit olduğu, 170 kişinin yaralandığı belirtildi.
Siyonist İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şehit olanların sayısının 44 bin 930'a, yaralı sayısının da 106 bin 624'e yükseldiği kaydedildi.
Açıklamada ayrıca hâlâ enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğu ancak İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı yinelendi.
HTŞ İsrail’le savaşmayacak
İsrail, Beşar Esad Hukûmeti’nin düşmesinin ardından Suriye’yi işgale başladı. Stratejik noktalar bombalandı. Ülkenin askeri yetenekleri yok edildi. Sessizliği nedeniyle eleştirilen Heyet Tahrir Şam (HTŞ) Lideri Ebu Muhammed el Cevlani ise sonunda konuştu: Savaşmayacağız
İHeyet Tahrir Şam (HTŞ)'ın lideri Ebu Muhammed el-Cevlani salı akşamı İngiliz kanalı Sky News'a konuştu. Müttefiklerine dostluk ve güvence mesajları gönderdi. İsrail'in devam eden işgaline karşı koymayacaklarını şu şekilde dile getirdi:
“Suriye yeni bir savaşa girmeyecek. İnsanlar savaştan yoruldu. Ülke yeni bir savaşa hazır değil.”
Gerçek ismi Ahmed Hüseyin el-Şara olan Cevlani, kendileri için asıl düşmanın direniş cephesi olduğunu şöyle açıkladı:
“Bizim için en büyük tehdit Hizbullah, Suriye'deki İran destekli milisler ve bugün gördüğümüz katliamları yapan rejimdi. Korkularımızın kaynağı onlardı. Dolayısıyla Suriye için çözüm onların ortadan kaldırılmasıdır. Mevcut durum paniğe geri dönülmesine izin vermeyecektir.”
Suriye'nin yeniden inşa edileceğini söyleyen 42 yaşındaki HTŞ lideri, Batılı devletlere şu ifadelerle güven vermeye çalıştı: “Onların korkuları Allah'ın izniyle gereksiz. Korku, Esad rejiminin varlığından kaynaklanıyordu. Ülke kalkınma ve yeniden yapılanma yolunda ilerliyor. İstikrara doğru gidiyor.”
NETANYAHU'DAN 'İYİ NİYET' MESAJI
Binyamin Netanyahu da aynı gün Suriye'de şekillenmekte olan yeni rejime bir mesaj göndererek Tel Aviv'in Şam ile “iyi ilişkiler” kurmak istediğini ancak İsrail'in tehdit edilmesi halinde saldırmaktan da çekinmeyeceğini söyledi.
Netanyahu'ya göre İsrail, Suriye'ye şu şartlar oluştuğu takdirde “ağır bedel” ödetecek:
“İran'ın Suriye'de yeniden güçlenmesi ya da İran silahlarının veya başka silahların Hizbullah'a aktarılmasına izin verilmesi veya bize saldırılması durumunda önceki rejimin başına gelenler bu rejimin de başına gelecektir.”
Tüm bu ifadelere rağmen “Suriye'nin içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok.” iddiasında bulunan işgalcilerin lideri, İsrail Hava Kuvvetlerinin, Suriye ordusunun “askeri stratejik kabiliyetlerini” “cihatçıların eline geçmemesi için” bombaladığını öne sürdü.
BAŞAN OKU OPERASYONU
İsrail ordusu da Şam'ın düşüşünden beri savaş jetlerinin Suriye'ye 350'yi aşkın saldırı düzenlediği duyurdu, yıkımın bilançosunu açıkladı. Hava operasyonlarına Golan Tepeleri ve Suriye'nin güneyinin İncil'deki ismi olan "Başan Oku" adı verildi.
Ordu, eski Esad yönetiminin stratejik askeri kapasitesinin “yüzde 70-80'ini”, stratejik silah stoklarının ise “çoğunu yok ettiğini” ilan etti. Bu sağlamak için Suriye genelinde 320'den fazla hedefin vurulduğunu belirtti.
Açıklamada, Başan Oku operasyonunun ilk aşamasında Suriye hava savunma sistemleri etkisiz hale getirilerek savaş uçaklarına daha fazla özgürlük sağlandığını ifade edildi. Bunun ardından avcı jetleri ve İHA'lar Şam, Humus, Tartus, Lazkiye ve Palmira kentlerindeki hava üsleri, silah depoları ve silah üretim tesisleri vuruldu.
'HİÇBİR ŞEY KALMADI'
Ordu, hava saldırılarında çok sayıda uzun menzilli mermi, Scud, seyir, kıyıdan denize ve hava savunma füzelerinin yanı sıra savaş uçağı, helikopter, radar, tank, hangar ve daha fazlasının imha edildiğini bildirdi.
Reuters'a konuşan konuşan bölgesel kaynaklar ve eski Suriye ordusu subayları, daha da kötümser bir tablo çizerek “geriye hiçbir şeyin kalmadığını” belirtti.
Ordu ayrıca el-Beyda ve Lazkiye limanlarında Suriye donanmasına düzenlenen saldırılarda 15 geminin imha edildiğini bildirdi. İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz önceki saatlerde, Lazkiye Limanı'na düzenlenen saldırının sorumluluğunu üstlenerek, Suriye'nin deniz filosunun yok edildiğini iddia etti.
İsrail'in Suriye sınırındaki tampon bölgeyi işgalini tamamlamaya yakın olduğunu kaydeden Katz, Suriyeli muhaliflere Netanyahu ile aynı tonda seslendi: "Kim Esad'ın yolundan giderse sonu onun gibi olur."