
کارگر
İran'dan direnişe yardımların artırılması istendi
Filistin İslami Direniş Hareketi HAMAS'ın üst düzey bir yetkilisi, İran'dan, işgal rejimi siyonist İsrail rejiminin yok edilmesi yönünde direniş örgütlerine yardımını artırmasını istedi.
Lübnan el-Menar televizyonu internet sitesinin bildirdiğine göre HAMAS'ın üst düzey yöneticilerinden Mahmud ez.Zahhar dün konuyla ilgili yaptığı açıklamada, HAMAS'ın her zaman ve her yerde direnişin programlarına destek verdiğini bildirerek, İran'a çağrıda bulundu ve bölgede İsrail karşıtı direnişin daha da genişletilmesi ve işgal rejiminin yok edilmesi amacıyla direniş güçlerine maddi ve silah yardımlarını daha da artırmasını istedi.
Ez-Zahhar ayrıca Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah'ın, yurt dışındaki Filistinlilerin HAMAS ile daha fazla dayanışma içinde olması yönünde gerekli koordineyi sağladığını bildirdi.
İmad Mugniye suikastını bakın kim düzenlemiş…
Hizbullah komutanlarından İmad Mugniye’ye 2008 yılında Şam’da düzenlenen suikastın, CIA ve Mossad tarafından ortak olarak düzenlendiği ortaya çıktı.
Hizbullah komutanlarından İmad Mugniye sukiastı, İsrail istihbarat servisi Mossad ve ABD’nin dış istihbarat servisi CIA’in ortak operasyonuymuş. ABD’li eski bir istihbarat yetkilisi, 2008 yılında Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen ve İmad Mugniye’nin ölümüyle sonuçlanan suikastı CIA ve Mossad’ın ortak olarak düzenlediğini söyledi.
Washington Post’ta yer alan habere göre, eski ABD’li yetkili suikastte ABD’nin de rolü olduğunu kabullendi. Saldırı dünya kamuoyunca sadece Mossad tarafından düzenlendi olarak biliniyordu. Hizbullah komutanlarından İmad Mugniye, 12 Şubat 2008’de Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen bombalı bir saldırı sonucunda şehid olmuştu. Bombanın Tel Aviv’de uzaktan kontrol sistemiyle patlatıldığı belirtiliyor.
Mossad ve CIA’in, Mugniye’yi, suikastten önce bir ay boyunca yakından takip ettiklerini ve hergün kullandığı güzergahı tespit ettiklerini söyleyen ABD’li yetkili daha sonra saldırının planının netleştiğini ve en doğru zamanın beklendiğini kaydetti.
ABD, İSRAİL SUÇLANACAĞI İÇİN RAHATTI
ABD’li yetkili, Mugniye’ye düzenlenen suikast konusunda ABD yönetiminin bir endişesi olmadığını söyledi. Eski yetkili bunun, saldırıdan sonra tepkinin doğal olarak İsrail’e yöneleceğinin düşünülmesinden kaynaklandığını belirtti. ABD’nin beklediği gibi de oldu, Hizbullah saldırıdan sadece İsrail’i sorumlu tuttu.
Mugniye’nin öldürülmesinin ABD’nin de istediği birşey olduğunu söyleyen ABD’li eski yetkili, bunun sebebininse 1983 yılında Beyrut’taki ABD büyükelçiliğine düzenlenen saldırı olduğunu söyledi. Bu saldırıda 63 kişi ölmüştü. Saldırıyı Mugniye’nin planladığı ve gerçekleştirdiği ifade ediliyordu.
ABD’li yetkili, Mugniye’ye suikast düzenleme teklifinin ilk olarak İsrail’den geldiğini ABD’ninse bu teklife sıcak baktığını söyledi.
Dünyabülteni
Pakistan’da Cuma namazı sonrası büyük patlama ve kınamalar
Pakistan’ın Sind Eyaleti’nde Cuma namazı sonrası bombalı patlamada 57 kişi öldü veya yaralandı.
Teröristlerce Cuma namazı sonrası Pakistan’ın Sind Eyaleti’nin Şikarpur şehrinde bir camiye yönelik düzenlenen bombalı terör saldırısında Pakistanlı Şia Müslümanlar hedef alınmış ve bu terör saldırısı sonucu 60 müslüman şehit olurken, 50 kişi de yaralanmıştı.
Bu patlama nedeni ile Sind Eyaleti’nde Eyaleti’nde olağanüstü hal ilan edilirken, Başbakan Navaz Şerif ve eski cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari bu patlamayı mahkum etti.
İran’dan Pakistan bombalı saldırılarına kınama
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Pakistan’ın Sind Eyaleti’nde düzenlenen terör saldırılarını kınadı.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Marziye Efhem, Cuma namazı sonrası Pakistan’ın Sind Eyaleti’nde bir Şii camisine karşı düzenlenen bombalı terör saldırısını kınadı.
Laricani:Pakistan'da ki Saldırlar, Yeni Bir Aşırıcı Akımın Göstergesidir
İran İslami Meclisi Başkanı, yazdığı bir mesaj ile, Pakistan'da gerçekleşen saldırılarda yakınlarını kaybeden Şiilere başsağlığı dileğinde bulundu.
MHA'nın haberine göre, Pakistan'da yaşayan Şiilere yönelik gerçekleşen saldırı hakkına bir birlidiri yayınlanan İran İslami Meclisi Başkanı Ali Laricani, Şikarpur bölgesinde gerçekleşen bu saldırının, yeni aşırı etnikçilik akımını daha açık bir şekilde gün yüzüne çıkardığını olduğunu belirterek, müslümanlara karşı gerçekleşen böylesi terör saldırılarının, müslümanlar arasındaki birlik ve beraberliğe zarar veremeyeceği ve müslümanların daha güçlü bir inanç ile yollarında ilerlemelerine neden olacağını vurguladı.
Laricani mesajının devamında bu saldırıyı kınayarak ve Pakistan halkı, meclisi ve devleti ile acılarını paylaştığını belirterek, bu saldırıda yaşamlarını kayvedenler için Allah'tan rahmen ve tüm yaralılar için acil şifa dileğinde bulundu.
İnkılap Rehberi: “Siyasi tartışmaların bilimsel sahalara girmesine izin vermeyin”
İran’da rahmetli İmam Humeyni hüseyniyesinde düzenlenen NANO teknoloji kazanımları sergisini bir buçuk saatliğine ziyaret eden İmam Hamanei, “NANO ve Bioteknoloji” dalında ülkenin genç araştırmacıları ve bilim adamlarının bilimsel çabalarının sonuçlarını ve kazanımlarını yakından izledi.
“NANO ve Bioteknoloji” sanayi sorumluları, hoca ve araştırmacılarına hitaben bir konuşma yapan İmam Hamanei, bu sanayi dalında elde edilen büyük başarı ve kazanımların, ülkenin muhtelif sektörlerindeki sağlanacak kalkınma ve ilerleme konusunda bir model ve örnek teşkil ettiğini belirterek, bu gelişmelerin, uzman, ilgi duyan ve mesuliyetini müdrik bir topluluğun odaklanmasının kayda değer ve his olunabilir bir gelişmeyi beraberinde getirebileceğini söyledi.
İmam Hamanei ayrıca NANO teknolojisi ürünleri ve kazanımlarının ticari ürüne çevrilmesi, tüketim piyasasının bulunması ve servet üretimine katkıda bulunması yönünde çaba harcanması zaruretini hatırlatarak, “NANO teknolojisinde gelişmenin devamlılığının sağlanması faktörlerinden biri halkın, sizlerin bilimsel çalışma ve tahkikatınızın etkilerini kendi hayatlarında müşahede etmeleridir” ifadesini kullandılar.
Hizbullah Şeba eylemini nasıl gerçekleştirdi?
Direniş komutanlığı planı koydu. Seçkin gruplar uygulamaya başladı. İşgal edilmiş çiftliklerde her fısıltı ve hareket diğer alanlarda meşgul olmasına rağmen düşmanla sınır boyunca uyanık ve hazır olarak kalan Direniş’in kontrolündeydi.
Direniş Çarşamba İsrail’e, işgal altındaki Şeba çiftliklerinde içinde yenilik, deneyim ve sürprizin bulunduğu sofistike bir operasyonda ağır darbe indirdi.
Lübnan es-Sefir gazetesi, İsrail’in Kunaytra’ya saldırısından sonra Direniş komutanlığı içinde Tahran ve Şam’la danışılarak karşı seçenekler için detaylı görüşmeler meydana geldiğini, İsrail’in güneyden Golan’a uzanan cephe boyunca yeni oldu bittiyi dayatma girişimini ve angajman kurallarını değiştirmekte Kunaytra saldırısının etkilerini istismar etmesini engellemek için en hızlı bir şekilde cevap verilmesinin kararlaştırıldığını belirtti.
Direniş’in ilgili askeri grupları çiftliklerde vurulacak hedefi, uygulama zamanını ve yerini belirlemek için gözetleme yapması için görevlendirdiğini yazan gazete şunlara değindi: “Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın konuşması, Direniş’in görevini yapabilmesi için Cuma’ya ertelendi. Nasrallah konuya son noktayı koydu: ‘Konuşma öncesinde cevap verilecek. Bu bizimle İsrail arasında açık hesapta ilk parti.’ Direniş komutanlığı planı koydu. Seçkin gruplar uygulamaya başladı. İşgal edilmiş çiftliklerde her fısıltı ve hareket diğer alanlarda meşgul olmasına rağmen düşmanla sınır boyunca uyanık ve hazır olarak kalan Direniş’in kontrolündeydi. Direniş tarafından, saha verileri görüntüsünün tamamlanmasıyla uygulama kararı alındı. Operasyona hazırlık grubu salı günü operasyona başladı. Düşmanın ilgisini ve dikkatini o bölgeye çekmek için işgal edilmiş Golan’a iki füze atıldı. Direnişin beklediği şekilde İsrail’in tepkisi geldi. Bu sırada Kunaytra Şehitleri Grubu karmaşık coğrafi ve keşfedilmemiş bölge kapsamında işgal edilmiş çiftliklerde ön mevzilerde gecesini geçiriyordu. Düşmanın gözetleme ve kontrol cihazlarını aşmayı başardıktan sonra, mesajı iletecek sofistike silahlarla donatılmış olduğu halde hedefin geçmesini bekliyordu. Dün (Çarşamba) binbaşı rütbesinde bir subay, astsubay ve 10 askeri içeren İsrail askeri konvoyu geçti. Konvoy, pusu unsurları atış menzilinde olduğu zaman gündüz vakti 4.nesilden Kornet türü gelişmiş 6 füze ile hedef alındı. Saniyeler içinde düşman zırhlı araçları doğrudan isabet aldı. Araçların içinde bulunan askerler ve subaylar saldıranlara karşılık vermek ve çatışmaya girmek için fırsat bulamadılar. Grup görevini başarıyla tamamladı. Direnişçiler saflarında herhangi bir isabet kaydedilmeksizin Lübnan derinliğindeki mevzilere hızlı bir şekilde geri çekildi. Direniş’e bağlı füze grupları ve topçu sınıfı saldıran güçlerin geri çekilmesine el-Gacer, el-Abbasiye, Rimsa, el-Alem ve el-Semaka’da düşman mevzilerini havanla bombalayarak destek verdi.
Velayeti: Putin’le nükleer müzakereler ve yaptırımlar görüşüldü
İran Cumhurbaşkanı'nın Özel Rusya Temsilcisi Ali Ekber Velayeti, Rusya'ya yaptığı ziyaretinde, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin'le bir araya geldiğini, görüşmede ikili ilişkilerin güçlenmesine vurgu yapıldığını ifade etti.
Fars Haber Ajansına demeç veren Velayeti, Rusya'ya Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin Özel Temsilcisi olarak gittiğine temasla, Moskova ziyaretinde, Putin'le bir araya geldiğini, görüşmenin bir bölümünde Rusya Dışişleri ve Enerji Bakanlarının da hazır bulunduğu kaydetti.
Putin'le yaptığı görüşmede, İran ve Rusya münasebetlerinin geliştirilmesine vurgu yapıldığına dikkat çeken Velayeti, görüşmelerin iki bölümde gerçekleştiğini, bir bölümünün Dışişleri ve Enerji Bakanlarıyla, bir bölümünün de Cumhurbaşkanı Putin'le olduğunu belirtti.
Velayeti, nükleer müzakereler ve yaptırımlarla mücadelenin de ele alındığını, Putin'in Rusya'nın yapabileceği yardımlar için çaba göstereceğini söylediğini belirtti.
Ruhani'nin Özel Rusya Temsilcisi Ali Ekber Velayeti, bir buçuk saat süren bu görüşmede, İran ve Rusya münasebetleri yanı sıra, bölgesel ve uluslararası gelişmelerin de ele alındığı ifade etti.
İran İslam cumhuriyetinin, uluslararası alanda aktif rol üstlenmesi
İran İslam cumhuriyeti, güvenlik ve barış hamisi ve bağımsız bir oyuncu olarak, uluslararası alanda aktif bir konumda olup halkın isteklerinin gerçekleşmesi ve adaletin tahakkuku için çaba göstermiştir. İran, dünya düzeniyle yapıcı teamül kapsamında, kendi milletinin değerleri ve menfaatlerinin korunması yolunda diğer milletlerin ülkülerini savunmuştur.
İslam inkılabının zaferinden sonra, İran uluslar arası alanda yeni bir oyuncu olarak varlık sergiledi. İran bağımsız bir ülke olarak, batı ve doğu bloklarında iktidar paylaşımları açısından, yeni oyuncu olarak tanındı. İran, İslami tealimler kapsamında bir düzen olarak siyasi, iktisadi ve sosyal meseleler karşısında yeni bir bakış açısı ortaya koydu ve bu konuda kendi izlenimlerini hayata geçirdi. Bağımsız varlık sergilemek ve diğerlerinin işlerine müdahale etmemek, İran İslam cumhuriyetinin uluslararası ve bölgesel ilişkilerini kuran unsurlardır. İran İslam cumhuriyeti İslam inkılabının zafere kavuşmasıyla, İslami nizam ve coğrafi şartlar göz önüne alınarak zamanla bölgesel ve uluslararası bazda aktif bir oyuncuya dönüştü. Bölgesel teşkilatlar ve kurumlara üyelik ve bölgesel münasebetlerin gelişmesi, İran'ın karizmatik düzenle yapıcı ve çok yönlü ilişkilerin kurulması için attığı ilk adımdır. İran'ın bölgesel teşkilatların kurulması ve bunların takviye edilmesi ve gelişmesi yönündeki çabaları, İranın uluslar arası düzenle çok yönlü ve yapıcı ilişkilerin kurulması yönündeki ufkudur.
İran'ın bölgesel teşkilatlar ve bu arada İslam işbirliği teşkilatı ve iktisadi işbirliği teşkilatı, bağlantısızlar hareketi ve diğer bölgesel kurumlardaki aktif üyeliği, İran'ın bölgesel ve uluslar arası havzalarda aktif bir oyuncu olmasına neden olmuştur. Uluslar arası düzenle yapıcı teamül kurmak ve dünya güvenliği ve barışını desteklemek, İran'ın dünya düzenine yönelik bakış açısının temelini oluşturmaktadır. Bu konu, İran'ın 20 yıllık kalkınma ufku belgesinde açıkça vurgulanmıştır. İran, 2004 yılında İslam inkılabı rehberi tarafından 20 yıllık kalkınma ufku belgesinin tebliğ edilmesine tanık oldu. Bu belge uyarınca, İran hicri şemsi 1404 yılı ufkunda güney batı Asya ve orta Asya ve Kafkasya ve Ortadoğu ve komşu ülkelere kıyasla birinci sıradaki ekonomik güç olarak, bilimsel ve teknoloji ve ayrıca İslami kimliğin korunmasıyla ve uluslar arası ilişkilerde yapıcı ve etkili teamüle sahip kalkınmış bir ülkeye dönüşecekti. 20 yıllık kalkınma ufku belgesi uyarınca, dünya ile yapıcı ve etkili teamüle bağlı olan dış siyaset, gerilimsiz ilişkilerin kurulması ve güven ortamına doğru hareket etmek yollarıyla İran'ın gelişmesi yönündeki uygun yabancı yatırımın yapılması zeminini hazırlayacaktır.
İran İslam cumhuriyetinin 20 yıllık kalkınma ufkundaki dış siyaseti, uluslar arası ilişkilerde işbirliği ve koordineli münasebetlere bağlıdır. İranın uluslar arası düzenle 20 yıllık kalkınma ufku belgesine göre, etkili ve yapıcı teamül kurması, dış boyutlarda düzenin yönetilmesinde izzet, hikmet ve maslahat temelleri üzerine açıklanmıştır. 20 yıllık kalkınma ufku belgesi uyarınca, İranın stratejik siyasetleri uluslar arası ilişkiler bazında etkili ve yapıcı teamül üzerindeki münasebetlerin kurulması dahilinde, bölgesel ve uluslararası alanda ikili ve çok taraflı etkili ilişiklerin kurulmasıyla meydana gelmiştir. Öyle bir siyaset ki, ortak menfaatleri içererek, tarafların çıkarlarının genişletilmesi zeminini hazırlamaktadır. İran İslam cumhuriyeti bölgesel ve uluslar arası kabiliyetlere sahip bir ülke olarak, dünya çapında etkileyici rol üstlenme gücüne sahiptir. İran bölge ülkeleriyle jeo stratejik, jeo politik ve jeo ekonomik açılarından özel bir konuma sahip olup, bu üç unsur dahilinde nisbi meziyetlere sahiptir.
Günümüzde İran İslam cumhuriyeti iktisadi şartlar gereği doğu ile batı ve kuzey ile güney arasındaki bağlantı köprüsü konumuna sahiptir ve İran'dan malların transit edilmesi, İran'ın en önemli ekonomik ve siyasi oyuncuya dönüşmesine neden olmuştur. Stratejik ve siyasi şartlar, İran İslam cumhuriyetini dünya düzeni gözüyle aktif ve göz ardı edilemeyen bir oyuncuya dönüştürmüştür. Tabi ki bu konu, İran'da tedbir ve umut hükümetinin işbaşına gelmesiyle daha çok ilgi odağında yerleşmesine neden oldu ve gerilimsiz siyaset ve yapıcı teamül siyasetleri İran İslam cumhuriyeti cumhurbaşkanı Hasan Ruhaninin gündeminde yer almıştır. İran İslam cumhuriyetinin 2013 deki BMT yıllık genel kurul oturumunda, şiddet ve aşırıcılık olmadan bir dünya ile ilgili yapıcı ve ilkeli önerisi, İran'ın uluslar arası alanda gerilimsiz ve yapıcı teamül siyasetinin bariz örneğidir. Günümüz dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu konu, dünya çapında kalıcı güvenlik ve barışın sağlanması ve halkların barış içerisinde yaşamalarıdır. Çeşitli ülkelerin BMT genel kurulunda İran İslam cumhuriyeti cumhurbaşkanının önerisini olumlu karşılayarak kararnameye dönüşmesi, uluslar arası düzenin dünyada barış ve güvenliğin sağlanması yönündeki isteğini arttırmıştır.
İran'ın; Suriye, Irak ve Afganistan krizleri ve dünya çapındaki bölgelerde meydana gelen çeşitli buhranlara yönelik yapıcı rolü, İran İslam cumhuriyetinin her türlü terör eylemiyle muhalif olduğunu göstermektedir. Dünyada terörizm ve şiddet ve güvensizliğin artması olgusunun bir araç olarak kullanılması, İran cumhurbaşkanı 2013 de uluslararası düzende yapıcı teamül kapsamında dünyanın şiddet ve aşırıcılığa karşı önerisini ileri sürmesine neden oldu. Bu öneri dahilinde İran, Suriye krizinin başlamasıyla kendi konumunu arttırdı ve bölgesel ve uluslararası alandaki işbirliği kapsamını genişletti. İran bölge ve uluslararası alanda Suriye krizinin çözümü konusunda faal bir oyuncu sayılmaktadır.
Uluslararası alanda en önde gelen diğer oyunculardan sayılan ve BMT güvenlik konseyinde veto hakkına sahip olan Rusya ve Çin gibi ülkelerle daimi istişarelerin yapılması, Suriye halkının isteklerinin dikkate alınması ve bu yöndeki bakış açılarının yakınlaştırılması için çeşitli toplantıların yapılması, İran'ın uluslararası düzende yapıcı teamül dahilinde Suriye meselesinin çözümlenmesi için başvurduğu çabalardan bazılarıdır.
İran İslam cumhuriyeti cumhurbaşkanının dünyada şiddet ve aşırıcılığa karşı uluslararası koalisyonun oluşmasına yönelik önerisinin olumlu karşılanması, terörizmle mücadele yolunda önemli bir strateji sayılmaktadır. Bu süreç dünyada kalıcı barış ve güvenliğin sağlanmasına yardımcı olabilir. Terörizmin dünyayı tehdit ettiğini dikkate alarak, herkes bu ciddi tehditte yönelik doğru program yaparak terörizmin köklerini tespit etmeleri gerekir. Dünyada mustazafların desteklenmesi ve onların haklarının savunulması, İran'ın uluslararası alanda faal rol üstlenmesinde önemli bir faktör sayılmaktadır. Sulta düzeninin zulmüne maruz kalan Mazlum Filistin ve diğer milletlerin desteklenmesi, Filistin meselesinin islam dünyası ve hatta uluslararası düzende bile en temel dış siyasetini oluşturmaktadır. İran dünyada mazlum milletlerin savunulmasında öncü rol oynamaktadır ve onların haklarının tahakkuku yolunda son gücünü kullanmaktadır. İran'ın mazlum Filistin milletinin desteklenmesinde her şeyi göze alması, dünya müstazaflarının zayıflatılmış haklarının takibe alınmasının en bariz örneği sayılarak, İran islam cumhuriyeti bu yönde pazarlığa girmeyi tercih etmemektedir. İran islam cumhuriyeti bölgesel ve uluslararası alanda çeşitli oturumlarda, zülüm altındaki milletlerin oylarına başvurulması, münakaşa konusu meselelerin çözümü için en öncelikli çözüm yolu olduğunu açıkça bildirmiştir.
Günümüzde İran İslam cumhuriyetinin bölgesel ve uluslararası alandaki etkili ve yapıcı girişimleri, Filistin meselesinin islam dünyası ve hatta uluslararası düzende en öncelikli mesele haline gelmesine neden olmuştur. Bu yüzden İran İslam cumhuriyetinin rahmetli kurucusu İmam Humeyni'nin öncülüğünde dünya Kudüs gününün adlandırılması, Filistin meselesinin globalleşmesine sebep olmuştur. Günümüzde İranın dünyada faal bir şekilde varlık sergilemesinden dolayı Filistin konusuna aşina olmayan bir bölgeye rastlanmamaktadır ve mazlum Filistin milletinin meselesi dünyadaki bütün özgürlükçü milletlerce yakından rasat edilmektedir. Örneğin soykırımcı rejim İsrailin 2014 yazında Gazze'ye karşı düzenlediği 50 günlük vahşi saldırısı ve bu önemli olayın dünya medyasında geniş yankı uyandırması, dünyanın çeşitli ülkelerinde soykırımcı rejim karşıtı dalganın daha da takviye olmasına neden oldu. İran islam cumhuriyetinin bu konudaki önemli rolü, diğer tarafların rollerinden daha da geniş olup, siyonistlerin mazlum Filistin milletine karşı girişimlerini daima kınarken, müstazafların hukukunun ayaklar altına alınmaması için bu olayın dünya çapındaki boyutlarını açığa vurmaya çalıştı. İran'ın uluslararası düzendeki yapıcı ve etkili rolü, islam düzenine hakim olan değerler ve temellerin varlığını gün yüzüne çıkarırken, İran bu alanda BMT manifestosu kapsamında bölgesel ve uluslararası meseleleri takip etmiştir .
İran'da azınlıkların dini özgürlükleri dünyada eşsizdir
İranlı Yahudi vatandaşların İslami Şura Meclisindeki milletvekili, İran'da dini azınlıklar için tanınan özgürlüğün dünyada eşsiz olduğunu ve dünyanın hiçbir yerinde böyle bir özgürlüğün bulunmadığını bildirdi.
Lübnan'ın en-Naşre internet sitesine açıklamada bulunan İranlı Yahudi vatandaşların İslami Şura Meclisindeki milletvekili Siyamek Mere Sıdk, İran İslam Cumhuriyetinde yaşayan Yahudi dini azınlığın kesinlikle baskı altında bulunmadıklarını ve kendi dini gereklerini özgürce yerine getirdiklerini bildirdi.
İranlı Yahudilerin sahip oldukları dini özgürlüğün dünyanın başka bir yerinde olmadığını belirten İranlı Yahudi vatandaşların İslami Şura Meclisindeki milletvekili Siyamek Mere Sıdk, İran'da Yahudilerin 1000 yıldır öteki dinlerin mensupları ile aynı ortamda barış ve huzur içinde yaşadıklarını söyledi.
İranlı Yahudi vatandaşların İslami Şura Meclisindeki milletvekili Siyamek Mere Sıdk, İran İslam cumhuriyeti yetkilileri ve özellikle de İslam İnkılabı Rehberinin sürekli olarak dini azınlıkların hak ve hukukunu ve özgürlüğünün korunmasının zaruretini vurguladıklarını belirtti.
İslam İnkılâbı Rehberinin Batılı Gençlere Mesajı Diyalog Ekseni ile Terörizm Ekseni Çatışmasıdır
İran'da üniversite öğretim üyesi Şahap İsfendiyari, İslam İnkılâbı Rehberi imam Hamenei enformasyon sitesinde yayınladığı bir yazısında, batının 11 Eylül 2011 olayı ardından sürekli olarak İslam dünyası ve müslümanlarla ilgili dünya kamuoyunu saptırıcı ve gerçek dışı yayınlar yaptığı bildirdi.
Temmuz 2005 yılında İngiltere'deki terörist olaylarında da müslümanların terörist girişimlerle suçlandıklarını ve batı toplumuna İslam'la ilgili yanlış bilgilerin aktarılmasına çalışıldığını belirten Şahap İsfendiyari, batının İslam'ın hakikatini idrakten yoksun olduğunu bildirdi.
Batılı devletlerin işgalci siyonistlerle ve öteki terör örgütleri ile birlikte terör eksenini oluşturduklarını hatırlatan üniversite öğretim üyesi, İslam İnkılabı Rehberinin Avrupa ve Kuzey Amerika gençlerine hitaben mesajına da değinerek, Terörizm eksenine bağlı medyanın Paris'teki son olaylardan suistifade ederek İslam'ı hırçın ve şiddet yanlısı göstermeye çalıştıklarını, ancak bu mesajın Avrupa ve Amerika gençlerini tarafsız olarak İslam hakkında daha fazla araştırma yapma konusuna sevk ettiğini söyledi.
İslam İnkılabı rehberinin bu mesajla çok aklıca ve beklenmedik bir girişimde bulunduğunu belirten Şahap İsfendiyari, modern iletişim araçlarında ve sosyal paylaşım sitelerinde İslam İnkılabı Rehberinin hızla tüm dünyaya yayıldığını ve tepkileri beraberinde getirdiğini ve artık bununla da batının medya üzerindeki sultasının da devre dışı kaldığını bildirdi.
Hizbullah-Ensarullah ve İran
İmam Musa Sadr ve Mustafa Çamran’ın oluşturduğu Hizbullah, nasıl Lübnan’da doğarak İsrail-ABD ve Batılı güçleri ülkeden kovduysa, Kum-Necef Medreselerinde yetişen Yemen Ensarullah Hareketi de başta yerli işbirlikçiler ve Körfezin Sefil Arabistan Kırallıklarına gerekli cevabı verecektir.
Son günlerde Ortadoğu’da çok hızlı gelişmeler oluyor. Siyonist İsrail’in güvenliği için Arap ve İslam ülkeleri ‘Arap Baharı’ diye tarumar edilirken, Suriye Batı destekli Tekfirci IŞİD terörüne 4 yıldır direniyor.
Irak’ta İran’a yakın Anti-Emperyalist ve Anti- Siyonist bir Irak görmek istemeyen ABD ve Batı Irak’ta IŞİD ile mücadele ediyorum diye, ülkedeki varlığını meşrulaştırmaya çalışıyor. Oysaki IŞİD’i Irak-Suriye ve İslam dünyasının başına bela eden yine ABD-Siyonist İsrail ve Batı emperyalizmi değil mi?
Siyonist İsrail Suriye’de istediği hedeflere ulaşamayınca, bizzat sahaya inerek IŞİD güçlerine destek vermeye başladı. En son Cihad Mugniye’nin de dâhil olduğu Hizbullah’ın 6 üyesini ve bir İranlı Generali Suriye’de Golan bölgesinde füzelerle şehit etti. Hizbullah bu saldırıyı karşılıksız bırakmayacaktır.
Siyonist İsrail Gazze ve Batı Şeria’da zor durumda. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu seçimleri kazanamayacağı için, aşırı sağ oyları almak adına, şiddete başvuruyor. Paris’teki Charlie Hebdo saldırısını kınamak için liderlerle Paris’de yürürken, kendisinin 2500 Filistinliye Gazze’de katliam yaptığını unutmuş gözüküyor. Suriye’ye saldırarak, IŞİD ve Nusra güçlerine yardım ettiği yetmedi, şimdide Hizbullah ve İran güçlerine Suriye topraklarında saldırıda bulunuyor.
Bölge yeteri kadar patlamaya hazır bomba iken, İsrail’in saldırgan tavırları artık ABD’yi bile bıktırdı. Her ne kadar ABD kongresi Benyamin Netanyahu’yu Kongre’de konuşma yapması için ABD’ye çağırsa da Beyaz Saray bunu diplomatik skandal olarak açıkladı ve Barak Obama Netanyahu ile görüşmeyeceğini bildirdi.
Siyonist İsrail saldırgan, çünkü her geçen gün güvenliği daha da kötüye gidiyor.
Ortadoğu’da Müslümanlar arasında fitne çıkararak El Kaide ve Tekfirci güçlere destek veren Suudi Arabistan da zor durumda. Karal Abdullah öldü. Arabistan Siyonist İsrail’in güvenliğini sağlamak için ne kadar çalışırsa çalışsın artık boş. Arabistan artık kendi derdine düştü. Suriye’yi karıştırmak ve Irak’ı zayıflatmak için El Kaide, IŞİD ve Nusra gibi Tekfirci terörist gruplara her türlü desteği verdi ama başarılı olamadı. Bahreyn işgali, alınlarında kara bir leke olarak kalacak. 1988 de İranlı Hacıları Mekke’de katlederek alınlarına sürdükleri ‘Kara Leke’ daha da büyüyor. Yemen’de yaptıkları ve yaktıkları fitne ateşi de bir gün sönecek. Yapılan tüm zulüm ve haksızlıklar kendilerine dönecek ve Ak Saray’ların dostu Suud Hanedanlığı da yaptıkları zulüm nedeniyle çökecek. İsrail’e yardım eden Suud artık kendisini bile yıkılmaktan kurtaramayacak. Irak ve Yemen sınırına öreceği ‘Batıl Duvar’ ve yapay engeller yıkılmaya mahkûm.
İsrail’i destekleyen ABD ve Batılı Emperyal güçler nasıl Lübnan’dan kaçtılarsa, Suudi Arabistan güçleri de Yemen, Bahreyn, Irak ve Suriye’den kaçmaya mecburlar.
İmam Musa Sadr ve Mustafa Çamran’ın oluşturduğu Hizbullah, nasıl Lübnan’da doğarak İsrail-ABD ve Batılı güçleri ülkeden kovduysa, Kum-Necef Medreselerinde yetişen Yemen Ensarullah Hareketi de başta yerli işbirlikçiler ve Körfezin Sefil Arabistan Kırallıklarına gerekli cevabı verecektir.
Sömürgeci Fransa’nın Paris’teki terörü bahane ederek İslam Dünyasına ve Müslümanlara saldırması, Yemen direnişini durduramaz. ABD’nin Uçak Gemileri ve Siyonist İsrail’in örtülü operasyonları Yemenden doğan Hizbullahi güneşi kapatamaz. İslam Dünyasının, İslam’ın ve Müslümanların başına bela olan Vahhabi-Tekfirci Suudi Arabistan Kırallığı yukarıda Hizbullah aşağıda Ensarullah güçlerinin arasında yok olmaya mahkûm.
İran bölgesel güç olmaktan çıkarak İslam Dünyasına önder, küresel bir güç olma yolun da ilerliyor. ABD yaptırımlar ile hiçbir şey yapamadı. ABD ve Başkan Obama da yaptırımların anlamsızlığını kabul etti. İran Nükleer Müzakerelerden başarı ile çıkarak, ABD ve Batı Emperyalizmine gereken cevabı verecektir.
Suriye, Yemen, Filistin ve Irak’tan sonra gücü daha da artan İran İslam Cumhuriyetinin gelecekteki projesi, ‘İslam Medeniyeti’ ve ‘İslam Dünyası’ olmalı.
İşgal altındaki Kudüs ve Filistin davasına destek veren İran, Mekke ve Medine’nin de işgalini sorgulamalı ve İslam Dünyası Mutahhar yerlere yeni bir yönetim sistemi oluşturmalı.
İslam Dünyasının Birliği ve Vahdet projesi gözden geçirilerek, Küresel Emperyalizim ve Birleşmiş Milletlerdeki 5Süper Güç veya Batılı Güçler de sorgulanmalı. İslam Dünyası da Birleşmiş Milletler’de temsil edilmeli. İşte o zaman İslam Batı’ya daha iyi anlatılır, İslam Dünyasındaki sorunlar daha kolay çözülür ve Bati ile İslam arasındaki ‘Medeniyet Diyaloğu’ daha doğru bir çizgide ilerler. Tüm bu çalışmalar İslam’ın sapkın yorumu olan ‘Vahhabi Düşünce’ ve ‘Tekfirci Terör’ ile mücadeleyi de kolaylaştıracaktır vesselam…