
کارگر
İran iyi bir pazar olacak
TAV Grubu Üst Yöneticisi Şener, "İran'ın iyi bir pazar olacağını düşünüyorum" dedi.
TAV Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Sani Şener, "Yurt dışında, özellikle Orta Doğu'da büyük bir sıkıntımız yok" dedi.
Son dönemde yurt dışında kazandıkları ihalelerle uluslararası platformlarda adından söz ettiren TAV Grubu, milyar dolarlık ihaleleri başarıyla bitirerek Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde başarılı işlere imza atıyor.
Şener, yurt dışında, özellikle Orta Doğu'da büyük bir sıkıntıları bulunmadığına dikkati çekti.
Şener, "Önümüzdeki dönemde yurt dışında yeni projeler olacak mı? Ön hazırlıkları olan ihaleler var mı?" sorusunu ise "Yurt dışında bütün dünya pazarımız. Özellikle Güneydoğu Asya'da projeleri takip ediyoruz. Ancak yeni stratejimiz gereği biz servis şirketlerimizle de dikey büyüme yapacağımızdan dolayı, Kuzey Amerika ve Afrika'da da proje takip ediyoruz. İran'ın iyi bir pazar olacağını düşünüyorum" şeklinde cevapladı.
Türkiye, İran’daki yaptırımlar sonrası döneme hazırlanıyor
Başta Avrupa ülkeleri ve Çin olmak üzere dünyanın dört bir yanından İran pazarına başlatılan akından Türkiye'nin sahip olduğu avantajları değerlendirerek azami düzeyde pay alabilmesi için 2002 yılında kurulan Türkiye-İran İş Konseyinin de çalışmalarını yoğunlaştırdığı anlatılan açıklamada, Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Bilgin Aygül'ün katılımıyla her iki ülkenin ticari geçmişi, bugünü ve geleceğinin ele alındığı bir toplantı yapıldığı kaydedildi.
Açıklamada, 1980'li yıllarda İran'ın Avrupa ülkelerinden ithal ettiği malların nakliyesinde Trabzon limanı büyük yer tuttuğu anımsatılarak, zaman zaman yıllık 600 bin tona kadar ithal malın Trabzon limanına getirilerek buradan Gürbulak Sınır Kapısı üzerinden İran'a nakledildiği ifade edildi. İran'a yönelik ambargonun kalkmasının Trabzon'da heyecan uyandırdığı belirtilen açıklamada, Mart 2016'da Trabzon'da İran ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler konusunda bir toplantı yapılacağı bildirildi.
Diğer taraftan, Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Aygül de yaptığı açıklamada, İran'a ambargonun kalkması ile Türkiye-İran dış ticaretinin birkaç yıl içerisinde 20 milyar dolar artabileceğini ifade ederek, "2012'de 22 milyar dolar civarındaki İran dış ticaretimiz geçen yıl 12 milyar dolara kadar inmişti. Bu ülkeye uluslararası düzeyde uygulanan ambargonun kalkması ile sahip olduğumuz ulaşım, yakın komşuluk ve tarihten gelen dostluk avantajlarını kullanabilirsek İran ile ticaret hacmini kısa sürede 20 milyar dolar arttırabiliriz" dedi.
Türkiye'nin İran'dan başta petrol ve doğalgaz olmak üzere petrol ürünleri alımı yaptığını, Türkiye'nin ise bu ülkeye reel sanayi malları ve hizmet sektörü ile çok rahatlıkla girebileceğini hatırlatan Bilgin Aygül, iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması için araştırmalar yaptıklarını, işadamlarının da beklemeden bu ülkedeki yatırımlarını arttırmalarını beklediklerini sözlerine ekledi.
Velayet-94 adlı deniz tatbikatı başladı
İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Seyyari’nin açılışıyla Velayet-94 adlı askeri tatbikat başladı.
İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Halkla İlişkiler Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, bu tatbikat Fars Körfezi’nin kuzeyinden başlayarak Hürmüz Boğazı’na kadar uzayan bir alanda gerçekleşiyor.
Bu bağlamda bütün olasılıklar düşünülerek Deniz Kuvvetleri’nin tedarik birimleri de Hürmüzgan ve Sistan ve Belucistan eyaletlerinin güneyinde konuşlanarak göreve başladı.
İran'dan tatbikat alanına yaklaşan ABD gemisine uyarı
Hürmüz Boğazı'nda geniş kapsamlı bir askeri tatbikat başlatan İran Deniz Kuvvetleri’nin, tatbikat alanına yaklaşan ABD'ye ait bir savaş gemisini uyardığı bildirildi.MHA- İran’ın ‘Velayat 94’ adıyla bugün başlayan tatbikat, Hürmüz boğazının doğusu, Umman Denizi ve Hint Okyanusu’nun kuzeyini kapsayan 3 milyon kilometrekarelik geniş bir alanda sürdürülüyor.
İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Habibullah Seyyari, tatbikat sırasında ABD'ye ait bir savaş gemisinin tatbikat alanına yaklaştığını, yapılan uyarı üzerine alandan uzaklaştığını söyledi.
Hürmüz Boğazı’ndaki tatbikat bölgesine yaklaşan ABD donanma gemisinin, füze yüklü USS Monterey olduğu belirtildi. ABD Donanması’ndan yapılan açıklamada ise, İran’ın açıklaması ‘rutin’ olarak nitelendirildi.
İran, 12 Ocak’ta iki botla yanlışlıkla kendi karasularına giren 10 ABD askerini gözaltına almış ve daha sonra serbest bırakmıştı.
Çin Devlet Başkanının İslam İnkılabı Rehberi ile görüşmesi
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei Cumartesi öğleden sonra Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve beraberindeki heyeti kabulünde yaptığı konuşmada İran ve Çin halklarının çok eskiye dayanan ticani ve kültürel ilişkilerine temasla, İran halkı ve devletinin her zaman Çin gibi güvenilir bağımsız ülkelerle ilişkileri geliştirmek istediğini ve bu doğrultuda İran ve Çin cumhurbaşkanlarının 25 yıllık stratejik ilişki içinde olmak konusunda vardıkları anlaşmanın çok doğru ve hikmet içerikli olarak bildirdi.
Çin devlet başkanının "İpek Yolu"nun ihya edilmesi ve bu yol üzerinde bulunan ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi zaruretiyle ilgili açıklamasının tamamen mantıklı ve kabul edilir açıklama olduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, İran İslam cumhuriyetinin asla, İran aleyhindeki yaptırım yıllarında Çin'in işbirliğinde bulunmasını unutmayacağını söyledi.
İslam inkılâbı rehberi, 'enerji' meselesini dünyanın en önemli meselelerinden biri olarak nitelerken, İran'ın bölgede bağımsız tek ülke olarak enerji alanında bölgenin bazı ülkelerinin aksine güven verdiğini, hiçbir şekilde İran'ın enerji siyasetinin dış etkenlerin etkisinde kalmayacağını söyledi.
Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, başta Amerika olmak üzere bazı ülkelerin samimi olmayan tutumları ve sultacı siyasetlerine de işaretle, bu şartlarda bağımsız ülkelerin kendi aralarında işbirliklerini geliştirmeleri gerektiğini, İran ve Çin arasında imzalanan 25 yıllık işbirliği anlaşmasının bu doğrultuda olduğunu ve bunun ciddiyetle takip edilmesi ve yürürlüğe geçirilmesi gerektiğini söyledi.
İran kültüründe doğuya bakış ve eğilimi hatırlatan İslam inkılâbı rehberi Ayetullah Hamanei, batılıların hiçbir zaman İran halkının güvenini kazanamadıklarını belirtti.
İran'ın hiçbir zaman yaptırımlar döneminde Çin'in işbirliğini unutmayacağını ve 'Bir Bütün Çin'in İran İslam Cumhuriyetinin kesin ve ilkeli siyasetlerinden olduğunu söyledi.
Batılı ülkeler içerisinde Amerika'nın İran'a karşı siyasetlerinin daha düşmanca ve kötü olduğunu ve bu düşmanca siyasetlerin İran halkı ve yetkililerinin, bağımsız ülkelerle olan ilişkileri geliştirmeye yönelttiğini belirten İslam inkılâbı rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei konuşmasının devamında "Birleşik ve bir bütün Çin" meselesinin İran İslam Cumhuriyetinin kesin ve ilkeli siyasetlerinden olduğunu belirterek, "Maalesef bölgemiz batılıların yanlış siyasetleri, ayrıca İslam'dan yanlış ve sapık bir algı sonucu güvensizliğe sürüklenmiş olup bu yayılma tehlikesine sahiptir ve akıllı işbirliği sayesinde bunun engellenmesi gerekir" ifadesine yer verdi.
İslam inkılâbı rehberi, bazı bölge ülkelerini sapık düşüncelerin kaynağı olarak niteleyerek; ''batılıların da bu düşünce ve terörist gruplara karşı mücadele vermeleri gerekirken, Avrupa'da ve Amerika'da Müslümanlara saldırdıklarını ve onlara baskı uyguladıklarını hâlbuki teröristlerin tamamen sahih İslam düşüncesiyle ters olduklarını'' söyledi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında Amerikalılar ve batılıların bir takım terör örgütlerine ısrarla "İslam Devleti" lakabını vermelerini hatırlatarak, bunun müslümanlara karşı hakaret olduğunu ve sorunun çözümü yerine bu terör örgütlerinin takviyesine sebep olduklarını belirtti. Ayetullah Hamanei, Amerikalıların terörizmle mücadele koalisyonu oluşturdukları yolundaki iddialarına da değinerek, Amerikalıların tüm meselelerde aynı eğilim içinde olduklarını ve onların kesinlikle sadakatli davranmadıklarını söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının son bölümünde ise İran ve Çin arasında gerçekleşen Tahran görüşmelerinin sonuçlarının gerçek anlamda her iki taraf için de yararlı olduğunu bildirdi.
İslami İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin de hazır bulunduğu bu görüşmede Çin devlet başkanı Şi Cinping yaptığı konuşmada, İran'ı ziyaret etmekten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, İran halkı ve devletinin samimi duygularından ötürü teşekkürlerini bildirdi ve Çin ile İran arasındaki ikili işbirliğinin "karşılıklı çıkarlar" esasına dayalı olduğunu söyledi.
Çin Devlet Başkanı iki ülkenin geçmişte ipek yolu ile birbirine bağlandığına işaretle; İpek yolu'nu 'barış, ilerleme ve dostlukların simgesi' olarak niteledi ve ''İpek yolu üzerindeki ülkeler ticari alan başta olmak üzere her alanda işbirliklerini güçlendirmek suretiyle Amerika'nın bölgenin ekonomisini ve şartlarını bozmaya dayalı tutumunu önleyebilirler ve böylece kendi çıkarlarını savunabilirler'' dedi.
Bazı süper güçlerin kendi tekellerini ve "Ya Bizimlesin Veya Düşmanımızla" gibisinden orman kanununu dünyaya egemen kılmak istediklerini, ancak yeni ekonomilerin giderek güç kazanmasının onların tekelcilikte bulunma fırsatını ellerinden aldığını ve bağımsız devletlerin gelişmesi için iyi bir ortam ortaya çıkardığını belirten Çin devlet başkanı ayrıca İran'ın nükleer dosyasına desteği ve İran'ın da 'Birleşik Çin'e verdiği desteği, karşılıklı güven ve iki ülkenin bağımsız siyasetlerinin örnekleri olarak niteledi ve ''Çinlilerin yaptırım döneminde nasıl İran'ın yanında olduysa yaptırımların kalkmasından sonra da İran'la her alanda ilişkileri geliştirmekten yanalar' dedi.
Çin Devlet Başkanı ayrıca İslam inkılâbı rehberinin hekimane ve uzak görüşlü açıklamasına işaretle, bu ülke halkının ona karşı dostça ve samimi bakışının olduğunun söyledi.
Çin Devlet Başkanı ayrıca terörizmle mücadele ve karmaşık bölgesel meseleler karşısında İran ve Çin arasında yakın güvenlik işbirliğinin daha da artırılması için gerekli araç ve gereçlerin temin edilmesinin zaruri olduğunu bildirdi.
Cumhurbaşkanı Ruhani İtalyada
İtalya’ya giden Cumhurbaşkanı Ruhani İtalyan mevkidaşı Mattarella tarafından resmi törenle karşılandı.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin İtalyan mevkidaşı Sergio Mattarella tarafından resmi törenle karşılandı.
Törenin ardından birlikte basın mensuplarına görüntü veren iki cumhurbaşkanı daha sonra baş başa görüşmeye geçti.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, İtalya'nın ardından Fransa’yı da ziyaret edecektir
İran ve İtalya arasında 17 milyar Avroluk dev anlaşma
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin İtalya ziyareti sırasında 17 milyar Avroluk dev anlaşmalar yapıldı.
İran liderinin hedefinde bölgesel meseleleri görüşmenin yanı sıra, yabancı sermaye yatırımlarının yılda 50 milyar dolara ulaşmasını sağlayarak canlandırmak bulunuyor.
Pazartesi günü İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile Roma'da bir araya gelen Ruhani, akşam ise Başbakan Matteo Renzi tarafından Capitolini Müzeleri'nde ağırlandı.
İkili ve heyetlerarası görüşmelerin ardından iki ülke bakanları ve kurum temsilcileri, ticari, enerji, sağlık, eğitim, kültür ve alt yapı gibi alanlardaki bazı anlaşmalara kameralar karşısında imza attı.
Dün imzalanan ve bugün de imzalanacak olanlarla birlikte İran ve İtalya arasındaki anlaşmaların 17 milyar Euro’ya ulaşacağı ve bunun henüz başlangıç olduğu kaydediliyor.
Ruhani ve Papa dünya ülkelerini barışa çağırdı
Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İtalya ziyaretinin ikinci gününde Roma'nın merkezindeki Vatikan'da Papa Francis ile bir araya geldi.Ruhani, bu ziyaretin kendisi için büyük zevk olduğunu ifade ederken Papa'nın da ziyaretinden ötürü İran Cumhurbaşkanı’na teşekkür ederek, barış dileklerinde bulunduğu kaydedildi.
Vatikan'dan yapılan resmi açıklamaya göre, "samimi" bir ortamda görüşen iki liderin gündeminde, iyi bir seyir izleyen İran-Vatikan ilişkileri, İran'da Katolik Kilisesi'nin varlığı, Vatikan'ın İran'da insan onuru ve din özgürlüğü lehine girişimleri, ve bölgedeki diğer ülkelerle birlikte İran'ın, Ortadoğu'yu etkileyen sorunların siyasi çözümünde ve terörizm ile silah ticaretinin yayılmasıyla mücadeledeki önemli rolü vardı
İki liderin dinlerarası diyalog ile dini toplulukların, uzlaşma, hoşgörü ve barışın teşvikindeki sorumluluğunu ele aldığı belirtilirken, Ruhani'nin Papa'ya el yapımı bir kilim ile minyatür kitabı hediye ettiği, Papa'nın da Ruhani'ye üzerinde Aziz Martino figürü olan bir madalya vererek, bunun "kardeşlik simgesi" olduğunu söylediği aktarıldı.
Zarif: ABD'nin füze yaptırımları yasal değil
İslam cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, İran'ın füze programı aleyhindeki Amerikan yaptırımlarının yasal olmadığını bildirdi.
Davos'ta Associatedpers'in sorularını cevaplandıran İran İslam cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Amerikanın zorbalıklarının devam etmesini eleştirerek bu yaptırımların yasal olmadığını bildirdi.
Amerika'nın temel ilkeleri ayaklar altına aldığını hatırlatan Zarif, İran'ın füze programının tamanen savunma amaçlı v emeşru olduğunu bildirdi.
Amerika, nükleer yaptırımların kalkmasının hemen ardından İran'ın füze programlarını bahane ederek İran'la ilgili 11 özel ve tüzel kişi hakkında yaptırım kararı aldı.
ABD ile ilişkilerin iyileşmesinin geleceğinin çok uzak olduğunu ifade eden Zarif, ABD’nin güvensizliğe son vermek için adımlar atabileceğini ifade etti.
General Cevani:İran füze programını hızlandıracaktır
Mehr Haber Ajansı’na bir röportaj veren Yedullah Cevani, Amerika’nın İran’a karşı uyguladığı son yaptırımlara değinerek, “Füze denemesi gerekçesiyle ABD’nin uyguladığı yaptırımlar ülkemizin füze geliştirilmesi yönünde hiçbir etkisi yoktur. İran İslam Cumhuriyeti savunma gücünü artırmak amacıyla füze programını da hızlandıracaktır” dedi
General Cevani, “Geçenlerde de Amerika’nın İran füze programı yönünde uyguladığı yaptırımlar konusunda Cumhurbaşkanımız Savunma Bakanı’na bir mektup yazarak, füze programının ulaşılan seviyeden daha da hızlandırılmasını istedi” açıklamasında bulundu.
İran’ın geçmişte de benzer durumla karşı karşıya olduğunu ifade eden Yedullah Cevani, “Bundan önce da Amerika, nükleer programı gerekçesiyle İran’a karşı yaptırımlar uyguladı. Lakin Amerika İran’daki 20 bin santrifüj, birkaç ton zenginleştirilmiş uranyum ve %20 yakıt ile karşı karşıya kaldı” dedi.
General Cevani, son yıllarda da nükleer programı konusunda İran’ın büyük gelişmeler kaydettiğini belirterek, “İran nükleer programının askeri boyutlar kapsadığını göstermeye çalışan Batı ve özellikle de Amerika, füze programı yönünde de aynı politikayı izlemektedir” diye söyledi.
Ülkenin savunma gücü ve güvenliği ile ilgili konuların asla müzakere edilmeyeceğini bildiren General Cevani, “Yaptırım, baskı ve hiçbir durumda İran, füze programını durdurmayacaktır” şeklinde konuştu.
General, “ABD'nin bu tür yaptırımlar uygulaması KOEP’nin ihlali anlamına gelmektedir. Amerika asla güvenilir değildir. Çünkü daha önce bu ülke hiçbir gerekçeyle İran’a karşı yeni yaptırımlar uygulamamaya söz vermişti” dedi.
ABD’nin İran’a yönelik son tavrının ciddi bir şekilde yanıtlanması gerektiğini söyleyen General Cevani, sözlerinin sonunda da “Amerika, gelecekte de farklı gerekçelerle İran’a karşı yaptırımlar uygulayabilir. Diplomatlarımız bu konuda duyarlı olmalıdır” dedi.
Imam Hamanei; Amerika "Büyük Put"/Nükleer meselesindeki düşmanın asıl amacı
Amerikalıların asıl amaçları hususunda yetkilileri uyandıran İslam İnkılabı Rehberi, Amerika'yı "Büyük Put"a benzeterek, Ortadoğu'daki eylemlerinden dolayı Amerika'yı tanımak gerektiğini söyledi.
10. İslami Şura Meclisi ve 5. Rehberlik Uzmanlar Meclisi'nin seçim yetkilileri bu sabah İslam İnkılabı Rehneri Imam Hamenei tarafından kabul edildiler. Imam Hamanei bu görüşmede yaptığı konuşmasının ikinci bölümünde, Kapsamlı Ortak Eylem Planı dolaysıyla İran Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve nükleer müzakereci heyetine teşekkürlerini dile getirerek, İran İslam Cumhuriyeti'nin bütün istekleri yerine getirilmemesine karşın bu konudaki yetkililerinin çabalarını takdir etti.
Kapsamlı Oratk Eylem Planı'nın hataya geçmesiyle elde edilen sonucunu Amerika'nın lütfüne bağlayanları eleştiren İslam İnkılabı Rehberi, emperyalist çehresini makyaj yapmaya çalışan bazılarının bu hareketlerini çirkin ve tehlikeli bir girişim olarak değerlendirdi.
Imam Hamanei, ba hareketin mantıksızlığını açıklayarak, "Eğer kabadayı birisi sizi evinizden ve mallarınızdan zorla alıkoyar ve evinizden çıkartırsa, acaba bu onun zorbalığından mıdır? yoksa sizin çabalarınızın ve güğcünüzün sonucudur?"diye konuştu.
Başta dört nükleer şehitlerin ve İran milletinin dik duruşunun olmak üzere nükeerdeki bütün getiriler İran bilimadamlarının çabalarının sonucu olduğunun altını çizen İslam İnkılabı Rehberi, düşman bu gerçekler dolaysıyla geri adım attığını, bu sonuçların Amerikalıların lüftü olarak gösterilmesinin insafsızca olduğunu vurguladı.
Imam Seyyid Ali Hamanei, son zamanlarda Amerikalılar tarafından pervasızca dile getirilen sözlere istinat ederek, "Düşmanın amacı İran halkını kızdırarak sokaklara çekmekti, fakat İran milleti sabırla direnerek, düzen yetkilileri ile birlikte kendi onur ve iktidarlarını sergiledi. Bundan daha iyi sonuç elde edilebilmesine rağmen, mevcut güçler, fırsatlar ve imkanlarla önemli ve kaydedeğer bir iş başarılabildi"diye konuşmasına ekledi.
İslam İnkılabı Rehberi, Amerika'yı "Büyük Put"a ve batılı yandaşlarını emperyalist yanlıları olan "Put"a benzeterek, nükleer meselesindeki emperyalistin İran'a yönelik arttırdığı baskıların asıl amacını İran İslam Cumhuriyeti'nin gün gittikçe bölgede ve dünyada artan nüfuzunu sonlandırmak olduğunun altını çizdi.
Amerikalıların asıl amaçları hususunda yetkilileri uyandıran İslam İnkılabı Rehberi, Amerikalıların, zorbalık ve propaganda uygulamakla işlerini ilerletmek istediklerini vurgulayarak, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nı gözetleyen devlet yetkilileri ve KOEP heyetini, Amerikalıların düzenbazlığı karşısında dikkatli olmalarına çağırdı.
Imam Hamanei, bugünkü Amerika'nın, Bush ve Raygan döneminde takip ettiği İran karşırtı politikaların henüz devam ettirdiğini açıklayarak, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın Amerikalılar tarafından gerçek anlamda uygulanmasına yönelik yetkilileri dikkatli olmalarına çağırdı.
Konuşmasının diğer bölümünde Amerika'yı nitelik açısından değerlendiren İslam İnkılabı Rehberi, bugün Ortadoğu'da devam eden hadiselerden yola çıkarak, Amerikalıların yeni Ortadoğu şekillenme mahiyeti ortaya çıktığını, onların asıl Ortadoğu anlayışı, Ortadoğu savaşı, radikalizm, gericilik, mezhepsel ve iç savaşlar olduğunu kaydetti.
Rehber tavsiyede bulunarak, Amerika'yı bu gibi eylemlerinden tanımak gererktiğini konuşmasına ekledi.
Avusturyalı Siyasal Bilimci Vizer Rehber Hamaney’in Batılı Gençlere Yazdığı Mektubu Değerlendirdi
Avusturyalı siyasal bilimci Vibren Vizer, Tasnim Haber Ajansına verdiği röportajda İslam İnkılâbı Rehberi Hamaney’in batılı gençlere hitaben yazdığı son mektuba ilişkin şu açıklamalarda bulundu: “Ayetullah Hamaney, kaleme aldığı son mektubunda, batıda ve İslam ülkelerinde bulunan masum halkların karşı karşıya kaldıkları terörün gerçek karakterini ortaya koymuştur.”
İslam İnkılâbı Rehberi batılı gençlerden dünyanın neresinde olursa olsun terörizm ve baskıyı kınamalarını istemiştir
Vibren Vizer konuya ilişkin sözlerini şöyle sürdürdü: “Rehber Ayetullah Hamaney’in yazdığı mektuba göre Müslümanlar batılı ülkelerden önce, terörizmin kurbanları olmuşlardır. Batılıların ve batılılar tarafından yönlendirilen uluslararası kuruluşların İsrail’in izlediği politikalar karşısında ikiyüzlü davranmalarının aksine Rehber Hamanei gençlerden bu tutumu değiştirmelerini ve her nerede olursa olsun terörizm ve baskıları kınamalarını istedi.”
Terörist grupların çoğu batılı ülkelerin istihbarat kuruluşları tarafından oluşturulmuştur
Vizer sözlerinin devamında; “El-Kaide ve IŞİD gibi terörist grupların çoğunun batı ülkeleri istihbarat teşkilatları tarafından oluşturulduğuna ve eğitildiğine inanıyorum. Aslında bu teşkilatlar, dünyada savaşların devam etmesi ve bütün ülkelerde özgürlüklerin ortadan kaldırılması görevini üstlenmişlerdir. Bu savaşlar, sahte gözyaşı döken bazı kuruluşlarla sınırsız irtibatı olan büyük ticari şirketlerin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilmektedir” şeklinde konuştu.
IŞİD Amerika’nın dünyada bölgelerinde savaşı tetikleme stratejisinin bir parçasıdır
Sözlerinin sonunda; Amerika ve bazı batı ülkelerinin IŞİD terör örgütünün oluşturulmasında ve silahlandırılmasındaki rolüne de değinen Vibren Vizer şöyle konuştu: “Terör örgütlerinin tamamının Amerika ve müttefiklerinin mümkün olan tüm bölgelerde uygulamaya çalıştığı savaşı tetikleme stratejilerinin bir parçası olduğuna şüphe yoktur. Nitekim Amerika’nın müttefikleri geçmişte bu grupları açıkça veya gizlice silahlandırılıyor ve onlara mali destek veriyordu.”
İmam Hamaney'den Çok Önemli Uyarılar/ ABD’nin Yalanlarına ve İhanetlerine Karşı Uyanık Olunmalı
İmam Hamaney, nükleer antlaşma ve kaldırılan ambargolar hakkında Cumhurbaşkanı Ruhani'ye çok önemli uyarılarda bulundu.
İran İslam İnkılabi Lideri İmam Hamaney, ambargoların kaldırılması nedeniyle İran halkının mutluluğunu paylaştığını belirtirken bir yandan da ihtiyatı elden vermemeyi öğütledi.
Yürütülen nükleer müzakerelerde İran'ı temsil eden yetkilileri, düşmanın geri çekilmesinde rol oynayan devlet yetkililerini ve ambargo sürecinde büyük direniş gösteren İran halkına teşekkür eden İmam Hamaney, Cumhurbaşkanı Ruhani'ye hitaben yazdığı mektupta şu ifadeleri kullandı:
"Bismillahir Rahmanir Rahim
Sayın Cumhurbaşkanı Dr. Ruhani
Selam ve tahhiyatle
İran halkının yaptırımlar karşısında gösterdiği direniş ve bu önemli sanayinin geliştirilmesi doğrultusunda nükleer bilim adamları ve müzakerecilerin yorulmak bilmeyen çabaları sayesinde bazıları İran halkıyla düşmanlık etmekle bile tanınan karşı tarafların geri çekilmek ve zalimce yaptırımların bir bölümünü kaldırmak zorunda kaldığından dolayı memnuniyetimi ifade ediyor, şahsınız, müzakere heyeti ve Sayın Bakan ve tüm bu hususta yardımda bulunanlara teşşekürlerimi iletiyorum. Şahsınızdan şu konulara dikkat etmenizi istiyorum:
Birinci: Karşı tarafın da taahhütlerine bağlı kalması konusunda dikkatli olunuz. Amerikan yetkililerin son iki üç gün içerisinde yaptığı açıklamalar şüphe uyandırmaktadır.
İkincisi: Ülkedeki ekonomik sorunların çözüm yolunun direniş ekonomisi doğrultusunda olan düşünceye dayalı kesintisiz çabalara bağlı olduğu konusunda hükümet yetkililerini izah ediniz. Ülke ekonomisin geliştirilmesi ve halkın geçim şartları için sırf yaptırımların kaldırılması yeterli değil.
Üçüncüsü: Bu anlaşmadan elde edilenlerin pahası ağır olmuştur. Bu gerçeği inkar etmeye ve bu anlaşmayı Batı’ya borçlu göstermeye çalışan yazılar ve açıklamalar İran halkının kamuoyuyla sadık değildir.
Dördüncüsü: Bu kadar kazanım da direnişle zorba ve mustekbir cephe karşısında elede edilmiştir. Biz bunu İran İslam Cumhuriyeti gelişmeleri ve olaylarında büyük bir ders olarak bilmeliyiz.
Beşinci de: Bu konu ve diğer konularda mustekbir hükümetler özellikle de Amerika’nın verdiği sözleri tutmaması konusunda gaflet etmeyiniz.
Siz ve ülkenin diğer yetkililerine de başarılar dilerim
Seyyid Ali Hamanei
Şiiler mezhepçilik mi yapıyor?
Allah’ın adıyla
İki bin bir yılında kurgulanmış “ikiz kule saldırıları”nı kendine dayanak eden dönemin Amerikan Başkanı George Bush İslam coğrafyasına yapacağı istila girişimini “çağdaş Haçlı Seferi başlamıştır” diye deklare etmişti.
Bir sonraki dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condelazza Rice ise kısaca BOP diye adlandırılan “Büyük Ortadoğu Projesi”ni şöyle duyurmuştu: “Yirmi iki ülkenin sınır ve rejimleri değiştirerek Ortadoğu’ya yepyeni bir şekil vereceğiz ve yeni bir dünya kuracağız.!”
Afganistan ve Irak işgali ile başlayan bu büyük istila hareketi, “Arap baharı” adıyla Tunus, Libya ve Mısır’da rejim değişiklikleri ve çatışma ortamlarının oluşturulması ile devam etti.
Yüz beş ülkenin birlikte kotarıp başlattıkları Suriye Vekalet Savaşı ve on İslam ülkesinin “halk devrimi”ni bastırmak için Yemen’e savaş açmaları ile istila girişimi doruğa ulaşmış oldu.
İlginçtir, emperyalizm ve Siyonizm İslam coğrafyasını istila ederken bizatihi kendi askeri varlığını kullanmıyor. Bir vekalet savaşı yürütüyor. Bu vekalet savaşını emperyalizm ve Siyonizm adına üstlenmiş olanlar ise “Vahhabizm” ve ondan neşet etmiş tekfirci örgüt ve yapılar.!
Evet, küresel istikbarın yani emperyalizm ve siyonizmin elindeki en önemli silah “tekfircilik ve mezhepçilik”tir. Küresel istikbar, tüm gücüyle bu alana yatırım yapıyor. Küresel istikbar yüzyılların deneyimi ile şunu biliyor ki; “İslam coğrafyasına sulta kurabilmenin yegane yolu Müslümanları “vahdet”ten uzaklaştırıp tefrikaya duçar etmektedir. Ve Müslümanların “vahdet”ine engel olmanın yegane yolu da “tekfircilik ve mezhepçilik”i hortlatmaktır.
Küresel istikbar, mezhep fitnesini uyandırabilmek için elindeki sınırsız sermaye ve medya gücünü kullanarak akla hayale gelmez fitne, fesat, hile ve desise planlıyor.
Küresel istikbar ve onların İslam toplumlarındaki uzantılarının mezhep fitnesini uyandırmak için dillerine pelesenk ettikleri bir iddia var: “Şiiler, mezhepçilik yapıyor! Şiiler, sahabeye bilhassa halifelere ve ümmülmüminin Aişe’ye lanet ediyorlar, küfrediyorlar!”
Cenab-ı Allah, Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor ki: “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”
Öyleyse şimdi samimiyet ve cesaretle soralım ve ardından cevap arayalım: “Gerçekten Şiiler mezhepçilik yapıyor, Ehl-i Sünnet’in kutsallarına ve bilhassa sahabeye, halifelere ve Hz. Peygamber (s.a.a)’in eşlerine dil uzatıyor, (haşa) lanet okuyor ve küfrediyorlar mı?”
İnsaf sahibi her akıl ve vicdan şunu kabul etmektedir ki, bir mektebin genel kanaatini öğrenmek için o mektebin öncüllerine kulak vermeliyiz. Bu genel geçer ilkeden hareketle bizler de sorumuzun doğru ve kamil cevabı için çağdaş Şii ulema, kanaat ve siyaset önderlerine kulak vermeliyiz. Bakalım Şii ulema ve önderler bu konuda neler söylemişler:
Şii dünyanın çağdaş büyük ulemalarından taklit mercii Ayetullah Vahit Horasani’nin konuya dair görüş ve fetvası şöyledir: “ Ehl-i Sünnet’in mukaddesatına hakaret etmek caiz değildir!”
Ayetullah Mekarim Şirazi ise şöyle buyurmuşlardır: Ehl-i Sünnet’in kutsallarına hakaret caiz değildir! Herkese apaçık yolu gösteriyoruz ve herkesi bu yola çağırıyoruz!
Irak halkının büyük önderi Ayetullah Sistani: “Sahabeye hakaret ehli beytin sözlerine muhalefettir. Bizim vahdet ve birlikteliğe davetimiz sağlamdır. Ben defalarca söyledim ve söylüyorum ki Sünnilerin kardeşimiz olduğunu söylemeyin, bilakis onlar bizim özümüz ve canımızdır!” buyurmuşlardır.
Hayatını İslam’a ve siyonizm ile mücadeleye adamış rahmetli Lübnanlı alim Ayetullah Muhammed Fadlullah: “Biz, Şii Müslümanların projelerinin Ehl-i Sünnet kardeşlerinden farklı olmasını kabul etmiyoruz. Çünkü biz büyük İslam davasını kucaklayan bir İslam projesinin varlığının farkındayız.” buyurmuşlardı.
İslam dünyasında büyük bir şöhret ve ağırlığa sahip Lübnan Hizbullah Hareketi lideri Hasan Nasrallah’ın ise konuya dair görüşleri şöyledir: “Sünni kardeşlerimizin sembollerine dil uzatmak haramdır! Bunun yanı sıra Peygamberin hanımının şerefine leke sürülecek bir şekilde itham edilmesi de haramdır!”
Irak Sadr Hareketi’nin öncüsü Mukteda Sadr ise: “Mezhepçiliğin tırmandırılmasına vesile olacak her gelişme reddedilmelidir!” diyerek mezhepçiliği ve diğer mezheplerin kutsal ve sembollerine hakaret ve küfürden beri olduğunu belirtmiştir.
İran’ın bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmedinejat ise: “Türkiye ve İran el ele verirse tüm bölgesel sorunlar çözülür. Eğer bu teklifim gerçekleşmezse her iki ülke de zarar görecektir. Zira “küresel emperyalizm ve gasıp siyonizm”in sadece bir ülke için değil bölgedeki tüm ülkeler için planları vardır.” diyerek vahdet ve birliğin önemine bilhassa da Türkiye-İran işbirliğine en üst düzeyden işaret etmişti.
Şii dünyanın en öncül ve sembol isimlerinin “mezhepçilik, sahabe ve diğer kutsallara hakaret”le ilgili görüş ve fetvaları böyle. Ama burada görüşlerine en fazla kulak vermemiz ve sözlerini dakik bir şekilde analiz etmemiz gereken iki büyük şahsiyet daha var. Bunların birincisi İslam İnkılabı’nın kurucu önderi İmam Humeyni (r.a) ve diğeri ise şu an İslam İnkılabı’na öncülük etmekte olan Rehber Seyyid Ali Hamaney (r.a)’dir. Zira bu iki şahsiyetin görüşlerinin Şii dünya üzerindeki belirleyicilik ve etkinliğinin çapı reddedilemeyecek bir büyüklüktedir.
Tefrika “şeytan”dan, birlik ve vahdet-i kelime “Rahman”dandır. Buyurarak vahdetin önem ve kaynağını gösteren İslam İnkılabı’nın kurucu önderi İmam Humeyni (r.a): “Biz kendi aramızda namazda elimizi şöyle bağlayalım böyle bağlayalım diye tartışıp dururken düşman gelip o elleri kesiyor.” Ve yine: “İslam ülkelerinde, kirli eller, Şiiler ve Sünniler arasında ihtilaf yaratıyorlar. Bunlar ne Şii ne de Sünni’dirler. Bunlar emperyalizmin elleridir. İslam ülkelerini ellerimizden almak istiyorlar.” Buyurarak “vahdet”in önemi ve “mezhepçilik” fitnesinin kaynağını göstermiştir. Yüce İmam (r.a): “İslam’ın, Kuran-ı Kerim ve şanı yüce Peygamberimizin asıl düşmanı Amerika ve onun şirret çocuğu İsrail’dir!” buyurarak İslam ümmeti için esas tehdit ve tehlikenin üzerindeki perdeyi de kaldırmıştır.
İmam Humeyni Şii-Sünni tüm Müslümanlara ortak bir çağrı ve vasiyet olarak şöyle buyurmuşlardır: “Benim bu çağdaki Müslümanlara tavsiyem şudur: Egemen güçlerin komplolarına tepki gösterin, birlik ve beraberliğinizi mümkün olan her yolla güçlendirerek kafirleri ve münafıkları umutsuzluğa düşürün. Ateşli ve ateşsiz silahlarınızı, yani kalem, söz ve makineli tüfeklerinizin namlusunu birbirinize değil, insanlık düşmanlarına ve onların başında gelen Amerika’ya çevirin! Ne kadar feryadınız varsa hepsini Amerika’ya yöneltiniz! Eğer vazifenizi tam olarak yerine getirirseniz ki; bu da katil Amerika ile mücadeledir, o zaman çocuklarımızın zaferi tattıklarını göreceksiniz.!”
İslam İnkılabı Rehberi Seyyid Ali Hamaney, sahabe ve Ehl-i Sünnet’in mukaddesatına hakaret ile ilgili olarak açık ve kesin olan şu fetvayı vermişlerdir: “Müminlerin anneleri olan Hz. Peygamber’in eşleri ve Ehli-i Sünnet ’in sembol isimleri hakkında aşağılayıcı, hakarete varan ifadelerin kullanılması haramdır!”
“Şia ve Sünni bahaneleri ile vahdeti baltalayanlar, düşmanların uşağı ve İslam düşmanıdır” sözleri ile mezhepçiliğin İslam için ne türden bir ihanet olduğunu ortaya koyan İslam İnkılabı Rehberi Seyyid Hamaney ise bir başka sözünde:
“Her kim başka fırkanın kutsallarına ihanet ederse, eğer öfke ve ihanetle başka fırkaya davranırsa vahdete darbe vurmuştur. Her kim olursa olsun!” buyurmuşlardır.
Rehber Seyyid Hamaney, bir başka sözlerinde “mezhepçilik” fitnesinin ne manaya geldiğini: “Mezhebi ihtilafları körüklemek, düşmanın kılıcını keskinleştirmektir” buyurarak ortaya koymuştur. Rehber Seyyid Hamaney, “mezhep-vahdet” çizgisinin nasıl çizilmesi gerektiğini de şöyle ifade etmişlerdir: “İslami vahdetin anlamı açıktır. Kastedilen mezheplerin tek mezhepte toplanması değildir. Var olan mezheplerin her biri kendi alanlarında sıradan işlerini yapsınlar; ama birbirleri ile ilişkilerini iyileştirsinler.”
Sorunun kaynağı ve çözüm yolunu mutlak bir şekilde ortaya koyan Rehber Seyyid Ali Hamaney’in şu yüce sözleri ile bitirelim: “Şia ve Sünni arasındaki ihtilaf, Amerika’nın hedefidir, küresel sultaların hedefidir ve onların kukla hükümetlerinin hedefidir. Sizin bütün çabanız İslami vahdeti ve bütünlüğü mümkün olan her şekilde korumak olsun! Üç temel önceliğimiz: Vahdet, Filistin meselesi ve öz Muhammedi İslam’ın tanıtılması olmalıdır..!”
Muntazar Musavi / Rasthaber
İran, Amerika'nın kanunsuz girişimlerine gereken cevabı verecek
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yayınladığı bildiride, İran'ın savunma amaçlı güze programı bahanesiyle ABD'nin yeni yaptırım kararı almasına tepki göstererek, "ABD yönetiminin bu gibi rahatsız edici girişimlerine, füze programlarının ciddi olarak takib edilmesiyle gerekli cevabın verileceğini bildirdi.
İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansının bildirdiğine göre, dün ABD yönetimi halkın irade ve direnişi ve İran İslam Cumhuriyeti hükümetinin onur verici teamülü karşısında teslim olarak bir günde nükleer yaptırımların kaldırılması, İran ile ticaret ve iktisadi işbirliği önündeki engellerin giderilmesi, İran'ın bloke edilmiş onlarca milyar dolarlık sermayesini serbet bırakmak ve İran'ın ekonomik ilerlemesi ve daha fazla siyasi konumlarının oluşmasına mecbur kaldığı gibi hatta ondan daha ötesi 37 yıl aradan sonra İran'ın askeri alımları dosyasının bir bölümünün çözümünü de kabul ederek, İran'a 1 milyar 700 milyon dolar ana para ve cezasını İran'a ödemeyi , 4 Amerikalı mahkumun serbest bırakılması karşılığında ABD'deki 28 İranlının serbest bırakılması ve üzerlerindeki tüm sınırlamaları kaldırmak ve ABD'nin KOEP kapsamındaki taahhütlerinden olan İran'ın Sepah bankası üzerindeki yaptırımı derhal kaldırmayı kabul etmekle gerçekte kendi baskı ve yaptırım siyasetinin etkisiz ve kof olduğunu pratikte kabul etmiştir.
Böyle bir ortamda haksız nükleer yaptırımların kaldırılacağı günün ABD Hazine bakanlığı tarafından İran'ın savunma amaçlı füze programı bahane edilerek yeni özel ve tüzel kişiler hakkında yaptırım kararı açıklanması gerçekte Amerikan dış siyasetini ellerinde rehin tutan ve şimdi İranofobia siyasetlerinin akamete uğraması ve İran'ın kendi nükleer hak ve hukukunu elde etmesi ve mali ve ekonomik kaynaklarından bir bölümü elde etmesinden dehşete kapılman ve KOEP planının yürürlüğe girmesini engellemeye çalışan iç ve dış bir takım mihrak ve güç odaklarına haraç vermeye çalışmaktadır.
Kendi yenilgilerini örtmek için Amerikan yönetiminin tekrar tek taraflı yaptırımları hayata geçirmeye çalıştığını hatırlatan İran dışişleri bakanlığı bildirisinin bir başka bölümünde ise her yıl dolaylı olarak bölgede Filistin, Lübnan ve son olarak da Yemen halkına karşı işlenen cinayet ve tecavüzlerde kullanılan bölge ülkelerine onlarca milyar dolarlık modern silahlar satan Amerikan yönetiminin İran'ın savunma amaçlı füze programını bahane etmesi, meşru, yasal ve ahlaki hiç bir gerekçesinin bulunmadığını ve İran'ın füze programının kesinlikle uluslararası kurallara uygun olduğu vurgulanmıştır. Dışişleri bakanlığının bildirisinin devamında şöyle deniliyor:
- İran İslam cumhuriyeti bundan önce sarahatle ilan ettiği gibi KOEP anlaşmasının icrası karşısında Amerika'nın taahhütlerinin uygulanıp uygulanmadığını yakından takib ederek Amerika'nın bu gibi propaganda amaçlı rahatsız edici girişimlerini ciddiyetle takip ederek, kendi yasal füze programını tam ciddiyetle takip edip, milli savunma ve güvenlik kudretini artırmak suretiyle gerekli cevabı verecektir.
Ensari: Amerika ile diğer hususlarda müzakere etmeyeceğiz
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cabir Ensari bugün düzenlediği haftalık basın toplansında yerli ve yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Konuşmasının başında Kapsamlı Orak Eylem Planı'nın hayata geçmesinden dolayı tebriklerini dire getiren Ensari, bu bağlamda başta dünyada olmak üzere batı Asya'da barış ve istikrarın yerleşmesini diledi.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın icrasında İran Dışişleri Bakanlığı'nın ikili görüşmelere ihtiyaç duyup duymadığı sorusuna Cabir Ensari, KOEP'nın icrasında meydana gelen herhangi bir meselede gerek kılındığı takdirde istişareler ve görüşmeler gerçekleşebileceğini dile getirdi.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın yükümlülüklerinin icrası gelecekte etkili olabileceği bağlamında ABD ve KOEP'ya ortak olan diğer ülkeler tarafından yerine getirilip getirilmeyeceğinin İran tarafından dikkatle izleneceğini belirterek, ABD'nin dış politikasında görünen geçeklere esas olarak İran İslam Cumhuriyeti, ABD ile diğer hususlarda müzakere etmeyeceğini söyledi.
İranlı ve Amerikan vatandaşlarının serbest bırakılmasıyla ilgili soruya da Ensari, göz altında olan kişilerin takası konusu nükleer müzakerelerinin palelinde devam ettiğini ve sonucu ise kamuoyuyla paylaşıldığının cevabını verdi.
Ensari, bu konuda başta insani boyutlar olmak üzere İran İslam Cumhuriyeti'nin vatandaşlarına getirilen kısıtlamar ön plana çıktığını konuşmasına ekledi.
Amerika ve İran arasında 35 yıla aşıkn devam eden davanın sonuçlanmasına ilişkin sorusuna Cabir Ensari, değeri 400 milyon dolar ve kazanılan tazminat ise 1 milyar 300 milyon olan bu davanın kazanılması İran İslam Cumhuriyeti'nin eşsiz başarılarından olduğuna dikkat çekti.
ABD’nin yeni İran yaptırımları sorusuna da Ensari, ABD’nin İran’a nükleer programı nedeniyle uygulanan yaptırımların kaldırılmasının hemen ardından balistik füze yaptırımı getirmesini eleştirerek, ABD’nin sattığı silahların Filistinli ve Yemenlilere karşı kullanıldığına dikkat çekip yaptırımların hukuka aykırı olduğunu söyledi.
Ensari, "ABD'nin İran'ın balistik füze programına uyguladığı yaptırımların hiçbir hukuki veya etik meşruiyeti yok. ABD her yıl bölgedeki ülkelerde on milyarlarca dolarlık silah satıyor. Bu silahlar Filistinli, Lübnanlı ve son zamanlarda Yemenlilere yönelik savaş suçlarında kullanılıyor" dedi.
Ensari, "Bize zarar vermeye yönelik bu tür propaganda gösterileri ve tedbirlerine hukuka uygun füze programımızı daha da geliştirmeye ve savunma imkanları ile ulusal güvenliğimizi artırmaya devam ederek cevap vereceğiz" ifadelerini kullandı.