
کارگر
İran'dan 4lü Ortaklık Önerisi Geldi
İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Reza Bikdeli, İran Büyükelçiliğinde bazı gazetecileri ağırladı. Görüşmede ikili ilişkileri gündeme alan Bikdeli bölgede devam eden sorunlar için Ankara'nın Tahran'la yakın ilişkide olması gerektiğini söyledi.
Bikdeli, gazetecilerle yaptığı görüşmede şu ana başlıklar üzerinde durdu:
TÜRKİYE’YE ‘HAZIRLIK YAPIN’ DEDİK
Bir yılı aşkın süredir Türkiyeli dostlarımıza nükleer anlaşma ile ilgili görüşmelerin olumlu sonuçlanacağını, buna göre hazırlık yapmalarını öneriyorduk. Görüşmeler zaferle sonuçlandı. Bu İran halkının direnişi, İran İslam Cumhuriyeti Hükümetinin dirayetli tutumu ve dost ülkelerin desteği ile gerçekleşti. Şimdi Batılı ülkelerle İran arasında yeni bir dönem başladı.
100 MİLYAR DOLAR SERBEST BIRAKILACAK
Varılan anlaşma ile İran’ın yurt dışında bloke edilmiş olan paraları serbest bırakılacak. İlk etapta 30 milyar dolar serbest kaldı. Yakında 100 milyar dolar İran’a dönmüş olacak. Bunun yanı sıra petrol piyasasında azalan payımız yeniden artacak. Bunun sonucu olarak gelirimiz de artacak.
İRAN YENİDEN YAPILANACAK
İran önümüzdeki dönemde yeniden yapılandırılacak. Bankacılık, demir-çelik, havayolu ulaşımı gibi konularda yeni yatırımlar gündeme gelecek. Turizm alanında da beklentilerimiz var. Yeni durum İran Hükümetinin yeni planlar yapmasını da gündeme getiriyor.
KOMŞULARIMIZA ÖNEMLİ FIRSATLAR ÇIKACAK
Dış yatırımcıların İran’a ilgisi arttı. Rekabet eksenli yeni yatırım alanları ortaya çıkacak. Varılan anlaşma komşularımız için de önemli fırsatlar yarattı. Bu rekabette Türk firmaları daha fazla olanaklara sahip. Bu nedenle iki ülke özel sektörünün daha fazla işbirliğine girmesi gerekiyor. Türk firmalarının avantaj sağlaması için Türkiye ile İran arasında çok sayıda mekanizma var. Bu mekanizmaları iyi işletirsek çok daha verimli sonuçlar alınır. Petrol ve doğalgaz konusunda çıkarma, nakil, rafineri ve doğalgazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması konularında işbirliği yapabiliriz. Türk özel sektörü ile enerjiye ihtiyaç duyan elektrik ve demir-çelik konularında ortak yatırımlar gündeme gelebilir. Enerji alanında 300 milyar dolar civarında yatırım planlıyoruz. Bu yatırımlarda ortaklıklar kurabiliriz.
KADERİMİZ ORTAK
Biz öyle bir bölgede yaşıyoruz ki hepimizin kaderi ortak. Bu nedenle geleceğimizi birlikte kurmak zorundayız. Türkiye ve İran da geleceğini ortak kurmalı. Ekonomik ilişkiler bunun için bir teminattır. Türkiye ile İran arasında imzalanan doğalgaz anlaşması sadece bir ekonomik bir anlaşma değildir. Türk-İran dostluğunun teminatıdır. Ortaklıklarımız bağlarımızı güçlendirmektedir. Biz birlikte zenginleşir, birlikte fakirleşiriz. AB ülkelerinin kendi aralarında kurdukları işbirliğini biz de bölgemizde kuralım. Türkiye-İran-Irak-Suriye ortaklığı kuralım.
‘TÜRK İŞADAMLARI İRAN’DA OLMALI’
Türk işadamları İran’da olmalı. Geçtiğimiz aylarda Türk firmaları 900 milyon dolarlık Tebriz-Doğubayazıt yol inşaatını kazandılar. Biz Türkiye ile işbirliği istiyoruz. Bunun bölge için de İslam dünyası için de çok olumlu sonuçlar yaratacağına inanıyoruz. Türk özel sektörü İran’a gelsin. Projelerimizi yerinde incelesin.
TÜSİAD İRAN’A GİTMEK İSTİYOR
Türkiye’den çok sayıda işadamı İran’a gitmek istiyor. İran’da iş yapmak istiyor. Aralarında çok tanınmış kuruluşlar da var. İran’a gitmek isteyen kuruluşlar arasında TÜSİAD da var. TÜSİAD üyelerinin İran ziyareti için yazışmalar sürüyor. Biz bundan çok memnun oluyoruz.
TÜRK TIR’LARINA KISITLAMA YOK
İran olarak Türk TIR’larına hiçbir engelleme yapmıyoruz. Türk TIR’larına kısıtlama yapmıyoruz, yapmayız. Türk TIR’ları İran üzerinden orta Asya ülkelerine rahatça gidip geliyorlar. Rusya’ya giden TIR’larda da bir sorun yok. Ama İran üzerinden Rusya’ya giden yaş meyve ile ilgili sorun Rusya ile Türkiye arasındaki sorun.
TURİSTLERİ İRAN’A BEKLİYORUZ
İran’dan Türkiye’ye yılda 2 milyona yakın turist gidiyor. Ama Türkiye’den İran’a sadece 300 bin civarında kişi geliyor. Bunların çoğu da TIR şoförleri. Türk halkı da İran’a ziyaret yapmalı. İran halkı Türkleri çok sever. Misafirperverdir.
Türkler İran’da çok iyi vakit geçirebilir. Tarihi ve doğal güzelliklerimiz zengindir. Dini merkezlerimiz vardır. Arabaları ile de gelip İran’ı çok rahat gezebilirler. Türkleri İran’da ağırlamaktan çok memnun oluruz.
İSRAİL BİZİ BİRBİRİMİZE KARŞI KIŞKIRTIYOR
İsrail, Müslüman ülkeler arasında ihtilaf çıkarmaya çalışıyor. Müslüman ülkeler arasındaki sorunları gözetleyip bunları büyütmeye gayret ediyorlar. İsrailli bakanların Türkiye ile İran arasında Kürt devleti istemeleri de kötü niyetlerinin göstergesi. Bölgede yaşanan kargaşa İsrail’in güvenliği için çıkarılıyor. Bunun için üç araç kullanıyorlar. Ekonomik zaaflar, mezhep farklılıkları, etnik farklılıklar. İsrail bu tür konulara yatırım yapıyor, kışkırtıyor. Biz birbirimizle işbirliği yaparsak, sinerji yaratırsak bu sorunlar marjinal kalır. Zaaflarımızın üzerinde durursak düşmanlar bayram yapar.
PKK İLE MÜCADELEYE DESTEK
Türkiye ile yıllarca bu konuları konuştuk. Türkiye’de yaşanan terör olaylarında Türkiye Cumhuriyeti devleti ve halkının yanında olduğumuzu birçok kez açıkladık. Terörle mücadelesinde Türkiye’nin yanındayız. Düşmanlar terörü bölgenin parçalanması için kullanıyorlar. Türkiye-İran teröre karşı da birlikte hareket etmelidir.
SURİYE MİLLİ DEVLETİ GÜÇLENDİRİLMELİ
Suriye’de teröristler mevcut hükümete karşı darbe yapmaya çalışıyor. Organize bir faaliyet yürütüyorlar.Suriye sorunu milli hükümet güçlendirilerek çözülür. PYD yaşanan kriz ortamında kendi bekasını korumaya çalışıyor. Suriye’de merkezi sorun çözülürse diğer sorunlar marjinal kalır. Cenevre’de konu masaya yatırılacak. Barışçı çözümden başka çare yok. Eğer Türkiye-İran yan yana durursa Suriye’de kalıcı barış kısa sürede sağlanır. Rusya Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumaya çaba gösterdiği sürece doğru bir iş yapar. Suriye’de Rusya ve İran’ın bu konudaki tutumu aynı.
Bigdeli: İran-Türkiye’nin bankacılık ilişkileri normale döndü
İran’ın Ankara Büyükelçisi Alirıza Bigdeli, İran ve Türkiye arasında bankacılık ilişkilerinin normale döndüğünü duyurdu.
Bigdeli bu bağlamda yaptığı açıklamada, Millet Bankası’nın Ankara, İstanbul ve İzmir’deki şubelerinin yeniden Türkiye bankalarıyla faaliyetine başladığını belirtti.
İran’ın Ankara Büyükelçisi Bigdeli bugün Facebook’taki sayfasından yaptığı açıklamada, Türkiye Merkez Bankası başkanı Erdem Başçı ile yapılan görüşmede, iki ülkenin bankacılık ilişkilerinin normal faaliyetine döndüğünü açıklandığını söyledi.
Bigdeli, ayrıca, 900 milyon dolar değerinde Tebriz-Merend oto yolunun inşaatına ilişkin anlaşmanın Bergiz firması ile imzalandığını duyurdu.
Büyükelçi Bigdeli, yaptırımların kalkmasının ardından ilk Türk yatırımcının İran’a geldiğine temasla, Bergiz firmasının İran’a yaptırımların ardından gelen ilk Türk yatırımcı olduğunu kaydetti.
Bigdeli ayrıca, Bergiz İnşaat Firması yöneticilerinin katılımıyla bu değerli işbirliğini Büyükelçilik’te incelediklerini ifade etti./
İslam İnkılabı Rehberi'den ABD'li denizcileri gözaltına alan komutanlara fetih nişanı
İslam İnkılabı Rehberi, İran kara sularına giren ABD'li denizcileri gözaltına alan İnkılap Muhafızlar komutanlarını fetih nişanı ile ödüllendirdi.
ABD'li denizcilerini cesurca ve yerinde bir operasyon ile Farsi Adası açıklarında gözaltına alan İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Ali Fedevi ve 4 komutanı daha, İslam inkılabı rehberi tarafından fetih nişanına layık görüldü.
Fetih nişanına layık görülen komutanlar, İslam İnkılabı Rehberi ve Başkumandan'ın elinden nişanlarını aldı.
Ayetullah Hamenei, operasyonda görev alan diğer komutanlar ve çalışanlar için İran Genelkurmay Başkanlığı'nın talebi üzerinde rütbelerini yükseltti.
ABD'ye ait 2 adet bot, 12 Ocak 2016 tarihinde Fars Körfezi'ndeki İran sularına yasa dışı girmesinin ardından, 10 mürettebatı ile birlikte İslam İnkılabı Muhafızlar güçlerince alıkonuldu.
ABD'li denizciler, İran sularına girişlerinin kasıtlı olmadığının sabit görülmesinin ardından serbest kaldı./
Şam’da 3 bombalı saldırı: 60 ölü
Suriye’nin başkenti Şam’ın çevresinde 3 bombalı saldırı düzenlendi. Şam’ın çevresindeki Zeynebiye kasabasında düzenlenen saldırılarda 60 kişi hayatını kaybetti, 110 kişi de yaralandı.
PRESSTV'nin Suriye içişleri bakanlığından naklen verdiği habere göre, Zeynebiye kasabasında meydana gelen bombalı saldırılarda, 60 kişi hayatını kaybederken, 110 kişi de yaralandı.
Suriye İçişleri Bakanlığı'ndaki kaynak, tekfirci teröristlerinin bomba yüklü bir aracı, Zeynebiye kasabasının Sudan mahallesinde infilak ettirdiğini, ardından da iki intihar eylemcisinin, üzerlerindeki bombayı, olay yerinde toplanan halk arasında patlattığını belirtti.
Aynı kaynak, saldırılarda yaralananların arasında durumu ağır olanların olduğunu, patlama etkisiyle etraftaki binaların zarar gördüğünü kaydetti.
Bazı Arap kaynakları, terör örgütü IŞİD'in saldırıları üstlendiğini duyurdu.
Son sıralarda Humus'ta da Şiilerin yoğunlukta olduğu Zehra bölgesindeki iki bombalı saldırıda 32 kişi hayatını kaybetti, 90 kişi de yaralandı.
Bu arada Suriye yönetimi söz konusu saldırıyı şiddetle kınadı.
İran Şam’daki terör eylemini kınadı
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Cabiri Ensari, bugün Suriye’nin başkenti Şam’da düzenlenen ve onlarca Suriye vatandaşının hayatını kaybetmesine neden olan terör eylemini şiddetle kınayarak, bu saldırıda yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı diledi.
Suriye halkı ve hükümetine taziyelerini ileten Cabiri Ensari yaptığı açıklamada, “Dış güçler tarafından desteklenen terör örgütleri Cenevre görüşmeleri arifesinde sivilleri öldürmekle Suriye krizinin siyasi yollarla çözülmesine engel olmak istiyorlar” ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ayrıca, Suriye’deki terör örgütlerine verilen desteklerin sona ermesi yönünde ülkelerin ciddi girişimde bulunması gerektiğini vurguladı.
İran, Şafakta On Gün kutlamalarına hazırlanıyor
İslam İnkılabı Kurucusu Rahmetli İmam Humeyni'nin İran'a tarihi girişinin yıl dönümünde, 1 Şubat'tan itibaren "Şafakta On Gün" kutlamaları düzenlenecek.
İslami Tebliğ Koordinasyon Kurulu Başkanı Muhsin Sebbağ bu bağlamda bugün düzenlediği basın toplantısında, İslam İnkılabı'nın zafer yıl dönümü kutlamalarının, Rahmetli İmam Humeyni'nin 15 yıl sürgünün ardından İran'a dönüş tarihinden itibaren, muhtelif halk kesimleri, şehit aileleri, askeri ve mülki yetkililerinin katılımıyla İslam İnkılabı Kurucusu'nun pak türbesinde yarın düzenlenecek merasim ile başlayacağını kaydetti.
Sebbağ, hş 12 Behmen'e tekabül eden 1 Şubat'ta ayrıca, İran genelinde kiliselerin çanları ve okulların zilinin saygı işareti olarak çalacağını ifade etti.
Yetkili, 12 Behmen etkinliklerinin, 550 gazeteci ve muhabir tarafından takip edileceğini, bunlardan 80'nın yabancı basın temsilcileri olduğunu belirtti.
İslami Tebliğ Kurulu Başkanı sözlerinin devamında, Şafakta On Gün'ün İslam İnkılabı değerleri ve hedeflerinin korunması anlamında gözden geçirme fırsatı olduğunu ifade etti./
Arabistan’da Şii Camisine Bombalı Saldırı
Arabistan yerel kaynakları, patlamanın ‘‘Mehasin’’ bölgesinde ki İmam Rıza (a.s) Camisinde meydana geldiğini duyurdular.
Cam Haber Ajansı Uluslararası Bölümü’nün El Menar kanalının web sitesinden aktardığına göre; Bombalı terörist saldırı, Arabistan’ın doğusunda yeralan ‘‘El Ehsa’’ eyaletinde gerçekleşti.
El Menar’ın, Arabistan yerel kaynaklarına dayandırarak verdiği haberinde, teröristler El Ehsa eyaletine bağlı Mehasin bölgesinde ki Şiilere ait İmam Rıza (a.s) camiini hedef aldılar.
Arabistan yerel kaynaklarının bildirdiğine göre; saldırıda çok sayıda sivil vatandaş şehit olurken birçokları da yaralandı.
Kuveyt gazetesi ‘‘El Gabs’’ Suudi kaynaklara dayandırdığı haberinde, bombalı terör saldırısında 3 kişi şehit oldu.
El Menar, haberin devamında saldırganlardan birinin halk tarafından yakalandığını duyurdu.
Teröristler patlamanın hemen ardından Camiye uzun namlulu silahlarla ateş açarak kaçtılar.
Şii Genç Cesur Hamlesiyle Yüzlerce Kişinin Hayatını Kurtardı
Hatırlanacağı üzere; Suudi Arabistan’ın El Ahsa şehrinde geçtiğimiz Cuma günü iki intihar bombacısının İmam Rıza mescidine düzenledikleri saldırı sonucu 4 kişi şehit olmuş, 18 kişi de yaralanmıştı.
Fakat bahsi geçen saldırıda intihar bombacılarından ilkinin gerçekleştirdiği saldırının ardından, ikinci intihar bombacısı kendini patlatamamış, halk tarafından tutuklanıp emniyet güçlerine teslim edilmişti.
“Haydar El- İssa” isimli bir genç, demir bir sandalye ile intihar bombacısının başına vurup onu yere yatırarak intihar eylemini önledi ve yüzlerce kişinin hayatını kurtardı.
Haydar El-İssa intihar eylemcisinin kanlı planını nasıl başarısızlığa uğrattığını şöyle anlattı: “İntihar bombacısı birkaç kez düğmeye basıp kendini patlatmak istedi; hızlıca mescitten içeri girdi ve etrafa ateş etmeye başladı ve bu esnada birkaç kişi yaralandı.
Demir bir sandalyede oturan yaşlı bir amcanın yanındaydım, intihar bombacısını namaz kılanların arasında görünce sandalyeyi alıp, kafasına vurdum ve yere yığıldı. O esnada insanlar başına toplandı ve ilk olarak mermileri boşalan tüfeğini elinden aldılar.
Sonra ellerini tuttum, çünkü bombaların olduğu kemer çok belliydi ve O, bombaları patlatmaya çalışıyordu ama başarılı olamadı, Onu puşi ile bağladık ve intihar bombalarının olduğu kemeri açıp mescitten dışarı çıkardık.”
Şafakta On Gün – 1 İslam inkılabı; Batı'nın sultacı politikaları ile mücadele modeli
İslam inkılabını zafere götüren en hassas on günü kapsayan ve "Şafakta on gün" olarak anılan günleri idrak ediyoruz.
İran'da İslam inkılabının zafere kavuşması, yirminci yüzyılın en büyük hadiselerinden biriydi ve çağdaş tarihimizin eşsiz bir gelişmesi olarak beşeriyet tarihinde yeni bir dönüm noktası oldu ve bir çok kültürel, sosyal, siyasi ve iktisadi değişime kaynaklık etti. Buna göre de İslam inkılabı dünyada en önemli siyasi ve sosyal hareket ve inkılapçı hareketlere en iyi örnek olarak tarihte kayda geçti.
İslam inkılabı İran milleti için bir gereksinim ve önemli bir zaruretti ve sonuçta milletlerin sultacı düzenlere karşı direnişinde de yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Bu yüzden İslam inkılabının zafere kavuşması bölgesel bir hadisenin çok çok ötesinde bir gelişmedir.
Aslında her inkılap vuku bulduğu insani coğrafyada kendine özgü etkileri vardır ve bazı köklü değişikliklere sebep olur. Ancak bir inkılabı koruyan ve ona kıvam ve süreklilik kazandıran şey, o inkılabın tesirinin derinliği ve kapsamıdır. Bu özellik ise İran İslam inkılabında çok belirgin ve aşikardı, öyle ki dünyada bir çok mustazaf millet de ülkülerini ve arzularını İslam inkılabını örnek aldıkları takdirde gerçekleşebileceğini görmeye başladı.
İran'da İslam inkılabının zafere kavuşması bölgesel ve küresel hakim siyasi düzeni altüst etti ve halkın gücü ve bağımsızlık talebi gibi ilkeleri ön plana çıkarmak sureti ile sultacı düzenle mücadelede başarılı bir örnek ortaya koydu. Buna göre İran'da İslam inkılabının zafere kavuşması dünyanın özgürlük talep eden milletleri için bir ilham kaynağı oldu ve bugün bu inkılabın üzerinden yaklaşık kırk yıl geçtiği bir sırada da çeşitli ülkelerde inkılapçı hareketlere ilham kaynağı olmayı sürdürüyor.
Dünyada yaşayan inkılapların teorisyenlerine göre İran İslam inkılabı üç kalıcı ve önemli tesire sahiptir ve bu yüzden istikbar güçleri bu inkılapla mücadele etmek için telaşa kapılmıştır. İran İslam inkılabının birinci ve belki de en önemli tesiri, dünyada sulta düzenini sorgulamasıydı. İslam inkılabı güdümlü zaferi ile bir milletin hatta eli boş olduğu halde küresel güçlerin hesaplarını bozabileceğini ve bir çok dengeyi altüst edebileceğini gösterdi. İkinci tesir ise, İslam inkılabının bir milletin küresel hiç bir güce dayanmaksızın bir milletin gücünü ortaya koymasından ibaretti. İşte bu yüzden İslam inkılabı dünya genelinde büyük bir siyasi değişime zemin oluşturdu. Bu değişim, İslam dininin siyasi kapasitelerini ve muazzam gücünü tüm dünyaya tanıttı ve sömürüye karşı direniş ve sultanın altından kurtuluş hareketini ihya etti.
İslam inkılabının üçüncü tesiri ise İslamî değerleri korumasından kaynaklanıyordu. İran İslam inkılabı dünyada yaşanan bir çok devrimin aksine ana yörüngesinden sapmadı ve hiç bir koşul altında ülkülerinden ve değerlerinden tüm baskılara ve komplolara karşın taviz vermedi. Bu yüzden İslam inkılabı dünyada siyasi ve sosyal hayat arenasında haktalep bir akımın simgesine dönüştü.
İran milletinin gerçekleştirdiği inkılap aslında farklı yönleri itibarıyla başka milletler için de ilginçtir ve ayrıca insani ve ilahi değerlere dayanma açısından yeni bir deneyim olarak da dünyanın bir çok sosyal ve siyasi hareketine ve gelişmesine ilham kaynağı olmuştur.
İran'da İslam inkılabı vuku bulmadan önce dünya genelinde kapitalizm ve komünizm düşüncelerinin hakimiyetinden hareketle herhangi bir ülkede yönetim düzeni mutlaka liberal demokrasi veya sosyalizm temeline dayanması gerektiği telkin ediliyordu ve eğer dünyanın bir yerinde bir devrim gerçekleşirse, bu iki düşünceden birine dayanmaktan ve Doğu veya Batı bloklarından biri tarafından desteklenmesinden başka çaresi olmadığı savunuluyordu. Buna göre de devrim teorisyenlerinin büyük bir bölümü İran İslam inkılabını da bu iki düşünceden birinin çerçevesinde yorumlamaya çalışıyordu, oysa İslam inkılabı hem temeli atıldığında ve hem zafere kavuştuğu zaman ve hem hedefleri itibarıyla her iki düşünceden bağımsızdı.
Gerçekte İran İslam inkılabı, bireysel ve sosyal yaşamda insan unsuru dışlandığı bir sırada zafere kavuştu ve pek az sayıda insan bir milletin sulta düzeni ile mücadele etmek için İslam modelini seçebileceğini ve inkılabını İslamî değerlere uygun biçimde ilerletebileceğini düşünüyordu. Ancak İran milleti bu mücadelede imkansız olanı mümkün hale getirdi ve inkılabı boyunca hakkın batıl karşısında zafer kazandığını ortaya koyacak hedefleri takip etti.
Bu yüzden İran İslam inkılabı da diğer inkılaplar gibi az çok bölgesel ve küresel tesirleri vardır ve stratejik derinliğini yaratmak amacıyla bazı mesajlar sunmaktadır, nitekim bu mesajlar bir çok insanı kendine çekmeyi başarmıştır.
Ancak İran İslam inkılabı başka hareketlere örnek oluştururken, İslamî dünya görüşüne dayanan bazı farklı özellikleri de vardı. Bu inkılap dünyada liberal ve sosyal hareketler cazibesini kaybettiği bir dönemde gerçekleşti. İran milletinin gerçekleştirdiği İslam inkılabı, İslam dini ülkülere dayanan bir din olduğu ve büyük bir mücadeleyi organize edebilecek güce sahip olduğu ve küresel güçler karmaşık sorunlar çıkardıkları bir dönemde toplumun sorunlarını çözebilecek ve toplumu yönetebilecek ve bekasını güvence altına alabilecek bir din olduğu mesajını tüm dünyaya verdi. İran İslam inkılabı ilk kez dünyanın siyasi hakimiyetlerinin beşeriyete yönelik her türlü zulüm ve adaletsizliğini reddetmeyi bir model olarak gündeme getirdi ve tüm dünyayı İslam inkılabının adalet ve hakikat peşinde olduğunu gösterdi ve bu hedefi de İslam inkılabının ülküleri arasına yerleştirdi.
Gerçekte her inkılabın değeri ve önemi, izlediği ülkü ve hedefe göre belirlenir. Nitekim ülkülerin ve hedeflerin büyüklüğü veya küçüklüğü de her inkılap için ödenmesi gereken bedelin miktarını belirler. Bir inkılabın hedefleri her ne kadar yüce ve daha cazip ise, inkılabın zafere ulaşması için katlanılması gereken zorluklar ve baskılar bir o kadar büyük olur. İslam inkılabı ve İslam Cumhuriyeti nizamının son 38 yılda katlandığı baskılar ve zorluklar, İran milletinin ülkülerine ve hedeflerine ulaşmak için tüm baskılara ve zorluklara karşı direndiğini gösterir ve bu direnişin en belirgin bileşene ise küresel güçlerin ve zorba devletlerin sultasını ve insanların ve milletlerin aşağılanmasını ve ayrımcılıklara maruz bırakılmalarını reddetmektir. Nitekim İran İslam inkılabı bu hedeflerin temelinde kuruldu ve İslam Cumhuriyeti nizamı da bu inkılabın ürünüydü.
İslam inkılabı tarihi açıkça düşmanların tüm düşmanlıkları ve dayatılan savaş ve iktisadi yaptırımlar ve çıkarılan fitneler gibi tüm komploların İslam inkılabından ve bir modele dönüşmesinden duydukları kaygıdan kaynaklandığını açıkça ortaya koyuyor. İslam inkılabı zafere kavuşunca tüm maddi çıkarları yok olduğunu düşünen küresel istikbar işin ta başından İslam inkılabına karşı komplo kurmaya ve fitne çıkarmaya başladı ve kendi batıl düşüncesinde bu inkılabı durdurmayı veya saptırmayı ve sonuçta yenilgiye sürüklemeyi bir görev olarak bildi. Sulta düzeni bu amaç uğruna İslam Cumhuriyeti nizamı ile mücadele etmeye başladı, ancak yenilgiden başka hiç bir kazanımı olmadı. İran İslam inkılabı tüm gücü ile ileriye doğru hareketine devam etti ve İslam ümmetinin uyanmasına vesile oldu. Nitekim bugün hakikaten İran İslam inkılabı 1979 yılında İmam Humeyni –ks– önderliğinde zafere kavuştuktan sonra dünyanın bir çok bölgesinde özgürlükçü milletler için bir model oldu.
Gerçekte İslam inkılabının en güçlü dayanağı, halkın bu inkılapta rol ifa etmesiydi. İran milleti uzun mücadelelerin ardından saltanat düzenini devirmeyi ve İslamî nizamı egemen kılmayı başardı. İslam inkılabı İran'da uzun yılların ardından İslam'ı ihya etti ve İslamî toplumları inzivadan kurtardı. İran İslam inkılabı İslamî akımların ve hareketlerin gücü olarak bölgenin müslüman milletlerini hakları ve yetenekleri hakkında bilgilendirdi. Bu yüzden İslam Cumhuriyeti nizamının siyasi düşüncesi hak ve adalet yolunda mücadele etmekten ibaret olduğu söylenebilir. Zaten bu yüzden küresel istikbar ve en başta Amerika işin ta başından İslam inkılabı ile mücadeleyi siyasi öncelikleri arasına aldı ve kendince İslam Cumhuriyeti nizamını devirmek istedi. Amerika son 38 yılda sürekli İran milletine karşı hasmane bir politika izledi, ancak İran milleti direnişi ile düşmanlara büyük bir ders verdi.
İran İslam inkılabı ve İran milletinin tüm baskılara karşı direnişi İran ile dış dünya ilişkilerinde de ciddi değişimlere sebep oldu. İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei'nin tabiri ile tehditlerin çokluğu aslında İslamî nizamın gücünün işaretidir, çünkü eğer İslam Cumhuriyeti güçlü ve etkili bir devlet olmasaydı İran milletinin düşmanları bu denli telaşa kapılmazdı.
İran milleti İslam inkılabından sonraki yıllarda sürekli düşmanların fitnelerine ve komplolarına ve her türlü saygısızlıklarına ve sapkın siyasi akımlara ve iktisadi komplolara ve İran'ın ilerlemesi yolunda çıkarılan engellere karşı tüm gücü ile ve büyük bir iktidarla direndi.
Kuşkusuz bu tarzda bir direniş ve bu direnişin model haline gelmesi küresel istikbarın çıkarlarına aykırıydı ve bu yüzden de İran İslam inkılabı hedef tahtasına oturtuldu.015
İmam Hamaney: "Bu Olay Allah'ın Bir İşiydi"
İran İslam İnkılabı Lideri İmam Hamaney, Amerikalı askerleri göz altına alan askerleri kutladı.
İmam Hamaney, bugün devrim muhafızları deniz kuvvetleri komutanlığında görev yapan askerlerle bir araya geldi.
Son yaşanan olayda Amerika'ya ait iki hücum botunun İran karasularına girmelerinin ardından devrim muhafızları komutanlığına bağlı askerler, botları durdurmuş ve gözaltına almıştı.
On Amerikan komandosunun bulunduğu botlara el koyan Sipah askerleri bugün İmam Hamaney'le bir araya geldi.
İmam Hamaney, yaptığı kısa konuşmada gösterdikleri cesaretten ötürü askerleri tebrik ederken şu beyanatta bulundu:
"Sizin yaptığınız bu iş çok büyük, göz alıcı ve yerinde bir hareketti. Aslında bu olayı Allah'ın bir işi olarak görmek gerekir. Nitekim Amerikan askerlerini bizim karasularımıza çekti, sizin tam yerinde teşebbüsünüzle, o da elleri başlarının arkasında teslim olmuş şekilde tutuklanmalarını sağladı."
Sipah askerleriyle yakından ilgilenen İmam Hamaney, her bir askeri tebrik ederek görevlerinde başarılarının devamı temennisinde bulundu.
İran iyi bir pazar olacak
TAV Grubu Üst Yöneticisi Şener, "İran'ın iyi bir pazar olacağını düşünüyorum" dedi.
TAV Grubu Üst Yöneticisi (CEO) Sani Şener, "Yurt dışında, özellikle Orta Doğu'da büyük bir sıkıntımız yok" dedi.
Son dönemde yurt dışında kazandıkları ihalelerle uluslararası platformlarda adından söz ettiren TAV Grubu, milyar dolarlık ihaleleri başarıyla bitirerek Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde başarılı işlere imza atıyor.
Şener, yurt dışında, özellikle Orta Doğu'da büyük bir sıkıntıları bulunmadığına dikkati çekti.
Şener, "Önümüzdeki dönemde yurt dışında yeni projeler olacak mı? Ön hazırlıkları olan ihaleler var mı?" sorusunu ise "Yurt dışında bütün dünya pazarımız. Özellikle Güneydoğu Asya'da projeleri takip ediyoruz. Ancak yeni stratejimiz gereği biz servis şirketlerimizle de dikey büyüme yapacağımızdan dolayı, Kuzey Amerika ve Afrika'da da proje takip ediyoruz. İran'ın iyi bir pazar olacağını düşünüyorum" şeklinde cevapladı.
Türkiye, İran’daki yaptırımlar sonrası döneme hazırlanıyor
Başta Avrupa ülkeleri ve Çin olmak üzere dünyanın dört bir yanından İran pazarına başlatılan akından Türkiye'nin sahip olduğu avantajları değerlendirerek azami düzeyde pay alabilmesi için 2002 yılında kurulan Türkiye-İran İş Konseyinin de çalışmalarını yoğunlaştırdığı anlatılan açıklamada, Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Bilgin Aygül'ün katılımıyla her iki ülkenin ticari geçmişi, bugünü ve geleceğinin ele alındığı bir toplantı yapıldığı kaydedildi.
Açıklamada, 1980'li yıllarda İran'ın Avrupa ülkelerinden ithal ettiği malların nakliyesinde Trabzon limanı büyük yer tuttuğu anımsatılarak, zaman zaman yıllık 600 bin tona kadar ithal malın Trabzon limanına getirilerek buradan Gürbulak Sınır Kapısı üzerinden İran'a nakledildiği ifade edildi. İran'a yönelik ambargonun kalkmasının Trabzon'da heyecan uyandırdığı belirtilen açıklamada, Mart 2016'da Trabzon'da İran ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler konusunda bir toplantı yapılacağı bildirildi.
Diğer taraftan, Türkiye-İran İş Konseyi Başkanı Aygül de yaptığı açıklamada, İran'a ambargonun kalkması ile Türkiye-İran dış ticaretinin birkaç yıl içerisinde 20 milyar dolar artabileceğini ifade ederek, "2012'de 22 milyar dolar civarındaki İran dış ticaretimiz geçen yıl 12 milyar dolara kadar inmişti. Bu ülkeye uluslararası düzeyde uygulanan ambargonun kalkması ile sahip olduğumuz ulaşım, yakın komşuluk ve tarihten gelen dostluk avantajlarını kullanabilirsek İran ile ticaret hacmini kısa sürede 20 milyar dolar arttırabiliriz" dedi.
Türkiye'nin İran'dan başta petrol ve doğalgaz olmak üzere petrol ürünleri alımı yaptığını, Türkiye'nin ise bu ülkeye reel sanayi malları ve hizmet sektörü ile çok rahatlıkla girebileceğini hatırlatan Bilgin Aygül, iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması için araştırmalar yaptıklarını, işadamlarının da beklemeden bu ülkedeki yatırımlarını arttırmalarını beklediklerini sözlerine ekledi.
Velayet-94 adlı deniz tatbikatı başladı
İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Seyyari’nin açılışıyla Velayet-94 adlı askeri tatbikat başladı.
İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Halkla İlişkiler Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, bu tatbikat Fars Körfezi’nin kuzeyinden başlayarak Hürmüz Boğazı’na kadar uzayan bir alanda gerçekleşiyor.
Bu bağlamda bütün olasılıklar düşünülerek Deniz Kuvvetleri’nin tedarik birimleri de Hürmüzgan ve Sistan ve Belucistan eyaletlerinin güneyinde konuşlanarak göreve başladı.
İran'dan tatbikat alanına yaklaşan ABD gemisine uyarı
Hürmüz Boğazı'nda geniş kapsamlı bir askeri tatbikat başlatan İran Deniz Kuvvetleri’nin, tatbikat alanına yaklaşan ABD'ye ait bir savaş gemisini uyardığı bildirildi.MHA- İran’ın ‘Velayat 94’ adıyla bugün başlayan tatbikat, Hürmüz boğazının doğusu, Umman Denizi ve Hint Okyanusu’nun kuzeyini kapsayan 3 milyon kilometrekarelik geniş bir alanda sürdürülüyor.
İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Habibullah Seyyari, tatbikat sırasında ABD'ye ait bir savaş gemisinin tatbikat alanına yaklaştığını, yapılan uyarı üzerine alandan uzaklaştığını söyledi.
Hürmüz Boğazı’ndaki tatbikat bölgesine yaklaşan ABD donanma gemisinin, füze yüklü USS Monterey olduğu belirtildi. ABD Donanması’ndan yapılan açıklamada ise, İran’ın açıklaması ‘rutin’ olarak nitelendirildi.
İran, 12 Ocak’ta iki botla yanlışlıkla kendi karasularına giren 10 ABD askerini gözaltına almış ve daha sonra serbest bırakmıştı.
Çin Devlet Başkanının İslam İnkılabı Rehberi ile görüşmesi
İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei Cumartesi öğleden sonra Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve beraberindeki heyeti kabulünde yaptığı konuşmada İran ve Çin halklarının çok eskiye dayanan ticani ve kültürel ilişkilerine temasla, İran halkı ve devletinin her zaman Çin gibi güvenilir bağımsız ülkelerle ilişkileri geliştirmek istediğini ve bu doğrultuda İran ve Çin cumhurbaşkanlarının 25 yıllık stratejik ilişki içinde olmak konusunda vardıkları anlaşmanın çok doğru ve hikmet içerikli olarak bildirdi.
Çin devlet başkanının "İpek Yolu"nun ihya edilmesi ve bu yol üzerinde bulunan ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi zaruretiyle ilgili açıklamasının tamamen mantıklı ve kabul edilir açıklama olduğunu belirten İslam İnkılâbı Rehberi, İran İslam cumhuriyetinin asla, İran aleyhindeki yaptırım yıllarında Çin'in işbirliğinde bulunmasını unutmayacağını söyledi.
İslam inkılâbı rehberi, 'enerji' meselesini dünyanın en önemli meselelerinden biri olarak nitelerken, İran'ın bölgede bağımsız tek ülke olarak enerji alanında bölgenin bazı ülkelerinin aksine güven verdiğini, hiçbir şekilde İran'ın enerji siyasetinin dış etkenlerin etkisinde kalmayacağını söyledi.
Ayetullah Seyyid Ali Hamanei, başta Amerika olmak üzere bazı ülkelerin samimi olmayan tutumları ve sultacı siyasetlerine de işaretle, bu şartlarda bağımsız ülkelerin kendi aralarında işbirliklerini geliştirmeleri gerektiğini, İran ve Çin arasında imzalanan 25 yıllık işbirliği anlaşmasının bu doğrultuda olduğunu ve bunun ciddiyetle takip edilmesi ve yürürlüğe geçirilmesi gerektiğini söyledi.
İran kültüründe doğuya bakış ve eğilimi hatırlatan İslam inkılâbı rehberi Ayetullah Hamanei, batılıların hiçbir zaman İran halkının güvenini kazanamadıklarını belirtti.
İran'ın hiçbir zaman yaptırımlar döneminde Çin'in işbirliğini unutmayacağını ve 'Bir Bütün Çin'in İran İslam Cumhuriyetinin kesin ve ilkeli siyasetlerinden olduğunu söyledi.
Batılı ülkeler içerisinde Amerika'nın İran'a karşı siyasetlerinin daha düşmanca ve kötü olduğunu ve bu düşmanca siyasetlerin İran halkı ve yetkililerinin, bağımsız ülkelerle olan ilişkileri geliştirmeye yönelttiğini belirten İslam inkılâbı rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamanei konuşmasının devamında "Birleşik ve bir bütün Çin" meselesinin İran İslam Cumhuriyetinin kesin ve ilkeli siyasetlerinden olduğunu belirterek, "Maalesef bölgemiz batılıların yanlış siyasetleri, ayrıca İslam'dan yanlış ve sapık bir algı sonucu güvensizliğe sürüklenmiş olup bu yayılma tehlikesine sahiptir ve akıllı işbirliği sayesinde bunun engellenmesi gerekir" ifadesine yer verdi.
İslam inkılâbı rehberi, bazı bölge ülkelerini sapık düşüncelerin kaynağı olarak niteleyerek; ''batılıların da bu düşünce ve terörist gruplara karşı mücadele vermeleri gerekirken, Avrupa'da ve Amerika'da Müslümanlara saldırdıklarını ve onlara baskı uyguladıklarını hâlbuki teröristlerin tamamen sahih İslam düşüncesiyle ters olduklarını'' söyledi.
Ayetullah Hamanei konuşmasının devamında Amerikalılar ve batılıların bir takım terör örgütlerine ısrarla "İslam Devleti" lakabını vermelerini hatırlatarak, bunun müslümanlara karşı hakaret olduğunu ve sorunun çözümü yerine bu terör örgütlerinin takviyesine sebep olduklarını belirtti. Ayetullah Hamanei, Amerikalıların terörizmle mücadele koalisyonu oluşturdukları yolundaki iddialarına da değinerek, Amerikalıların tüm meselelerde aynı eğilim içinde olduklarını ve onların kesinlikle sadakatli davranmadıklarını söyledi.
İslam İnkılâbı Rehberi konuşmasının son bölümünde ise İran ve Çin arasında gerçekleşen Tahran görüşmelerinin sonuçlarının gerçek anlamda her iki taraf için de yararlı olduğunu bildirdi.
İslami İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin de hazır bulunduğu bu görüşmede Çin devlet başkanı Şi Cinping yaptığı konuşmada, İran'ı ziyaret etmekten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, İran halkı ve devletinin samimi duygularından ötürü teşekkürlerini bildirdi ve Çin ile İran arasındaki ikili işbirliğinin "karşılıklı çıkarlar" esasına dayalı olduğunu söyledi.
Çin Devlet Başkanı iki ülkenin geçmişte ipek yolu ile birbirine bağlandığına işaretle; İpek yolu'nu 'barış, ilerleme ve dostlukların simgesi' olarak niteledi ve ''İpek yolu üzerindeki ülkeler ticari alan başta olmak üzere her alanda işbirliklerini güçlendirmek suretiyle Amerika'nın bölgenin ekonomisini ve şartlarını bozmaya dayalı tutumunu önleyebilirler ve böylece kendi çıkarlarını savunabilirler'' dedi.
Bazı süper güçlerin kendi tekellerini ve "Ya Bizimlesin Veya Düşmanımızla" gibisinden orman kanununu dünyaya egemen kılmak istediklerini, ancak yeni ekonomilerin giderek güç kazanmasının onların tekelcilikte bulunma fırsatını ellerinden aldığını ve bağımsız devletlerin gelişmesi için iyi bir ortam ortaya çıkardığını belirten Çin devlet başkanı ayrıca İran'ın nükleer dosyasına desteği ve İran'ın da 'Birleşik Çin'e verdiği desteği, karşılıklı güven ve iki ülkenin bağımsız siyasetlerinin örnekleri olarak niteledi ve ''Çinlilerin yaptırım döneminde nasıl İran'ın yanında olduysa yaptırımların kalkmasından sonra da İran'la her alanda ilişkileri geliştirmekten yanalar' dedi.
Çin Devlet Başkanı ayrıca İslam inkılâbı rehberinin hekimane ve uzak görüşlü açıklamasına işaretle, bu ülke halkının ona karşı dostça ve samimi bakışının olduğunun söyledi.
Çin Devlet Başkanı ayrıca terörizmle mücadele ve karmaşık bölgesel meseleler karşısında İran ve Çin arasında yakın güvenlik işbirliğinin daha da artırılması için gerekli araç ve gereçlerin temin edilmesinin zaruri olduğunu bildirdi.