
کارگر
Devrim Muhafızları: ABD'nin Bölgedeki Varlığının Sona Erme Süreci Başladı
İran Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Hüseyin Selami, "Kasım Süleymani'ye suikast, ABD'nin bölgedeki varlığının sona ermesinin başlangıç noktasıdır." dedi.
İran devlet televizyonuna konuşan Selami, İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin Bağdat'ta ABD saldırısında öldürülmesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
ABD'nin saldırıyla büyük bir stratejik hata yaptığını ifade eden Selami, "Kasım Süleymani'ye suikast, ABD'nin bölgedeki varlığının sona ermesinin başlangıç noktasıdır. Bu sözler kaydedilmelidir çünkü ileride bunun gerçekleştiğini görecekler. İntikamımız geniş bir coğrafyada, zaman içinde ve belirleyici etkilerle olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
'General Süleymani'nin Irak topraklarında öldürmesi hiçbir uluslararası kurala uymamaktadır'
İran Meclis Başkanı Ali Laricani, ABD'nin İranlı General Kasım Süleymani'yi Irak topraklarında öldürmesinin hiçbir uluslararası kurala uymadığını söyledi.
İran'ın resmi haber ajansı IRNA'ya göre, İran Meclisinde milletvekillerine hitap eden Laricani, "Bir ülkenin uluslararası havalimanında ABD güçleri, helikopter ve uçakla İran ve Irak'ın üst düzey yöneticilerini öldürdü. Bu olay, hiçbir uluslararası kurala uymamaktadır." dedi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın, Süleymani'yi hedef almasının savaş terörü olduğuna işaret eden Laricani, Süleymani'nin öldürülmesinin bölge ve dünya koşullarını değiştirdiğini vurguladı.
Amerikalı yetkililerin, Süleymani'nin Suriye, Lübnan ve Irak'ta ABD güçlerine yönelik saldırılarda bulunacağı yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığının altını çizen Laricani, "Bu iddia yalandan başka bir şey değil. ABD halkı ve meclisi, bunun, bir terör cinayetinin üzerini örtme çabasından başka bir şey olmadığını bilmelidir." ifadelerini kullandı.
İran Meclis Başkanı Laricani, Trump'a "ABD askerlerini bölgeden çekme" çağrısında bulundu.
Öte yandan milletvekilleri, Laricani'nin konuşması öncesinde meclis kürsüsü önünde toplanarak "Kahrolsun Amerika" sloganları attı.
Süleymani'nin öldürülmesi
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in, Bağdat Havalimanı yakınına düzenlenen saldırıda öldürüldüğünü açıklamıştı.
Saldırıda, Süleymani ve İranlı subayların yanı sıra Mühendis'in de aralarında bulunduğu 5 Iraklıyla 10 kişi hayatını kaybetmişti.
İran lideri Ayetullah Ali Hamaney, olayın ardından yaptığı açıklamada, "Onun gidişiyle, onun yaptığı iş durdurulmayacak ve yolu kapanmayacak. Suçluları acı bir intikam bekliyor." ifadelerini kullanmıştı.
Ülkede 3 günlük yas ilan eden Hamaney, Süleymani'nin yerine yardımcısı Tuğgeneral İsmail Kaani'yi getirmişti.
Hamas: Kasım Süleymani'nin Hizmetleri İnsanların Tahminlerinin Ötesinde
Hamas İslami Direniş Hareketinin üst düzey üyesi Mahmud el-Zahar, Şehit General Süleymani hakkında bir konuşma yaptı.
Mahmud el-Zahar bu konuşmada şu açıklamalarda bulundu: ‘Şehit Süleymani’nin Filistin’e hizmeti, insanların tahminlerinin de ötesindedir.
General Süleymani’nin Kudüs, Mescid-i Aksa, Filistin ve direnişe yoğun bir ilgisi vardı ve Devrim Muhafızlarının “Kudüs Gücü” komutanı olarak görev yapması onu tanımlamaya yeter.’
Amerika İHA’ları Cuma günü sabah saatlerinde Bağdat Havaalanı yakınlarında Haşdi Şabi kuvvetlerine bir saldırı düzenleyerek hedef aldı ve bu saldırıda General Hacı Kasım Süleymani ve beraberindeki Haşdi Şabi komutanları şehit oldu.
Erdoğan, Ruhani ile Telefonda Görüştü
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Erdoğan'ın Hasan Ruhani ile görüşmesinde, bölgedeki son gelişmeler ve ikili ilişkiler ele alındı.
Ruhani yapılan görüşmede Erdoğan'a; 'ABD'nin küstah eylemlerine birlikte karşı koyma' çağrısında bulundu. Ruhani Erdoğan'a hitaben, "Saldırgan bir eyleme karşı sessizliğimiz, daha saldırgan eylemlere girişmek için daha fazla gözdağı verilmesine neden olabilir" dedi.
Çavuşoğlu, İranlı mevkidaşı Zarif ile görüştü!
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile telefonda görüştü. Çavuşoğlu, İranlı mevkidaşı Zarif ile ABD'nin Kasım Süleymani'yi öldürmesini konuştu.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif telefonda görüştü.
Görüşmede, İran Devrim Muhafızları Ordusuna bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani'nin öldürülmesi ele alındı.
SÜLEYMANİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in, Bağdat Havalimanı yakınına düzenlenen saldırıda öldürüldüğünü açıklamıştı.
Saldırıda, Süleymani ve İranlı subayların yanı sıra Mühendis'in de aralarında bulunduğu 5 Iraklıyla 10 kişi hayatını kaybetmişti.
Ülkede 3 günlük yas ilan eden Imam Hamaney, Süleymani'nin yerine yardımcısı Tuğgeneral İsmail Kaani'yi getirmişti.
TBMM Başkanı’ndan 'Kasım Süleymani' Açıklaması
TBMM Başkanı Mustafa Şentop Tekirdağ ziyareti kapsamında iskele bölgesini ve Büyükşehir Belediyesini ziyaret etti.
Ziyaret sonrası basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan TBMM Başkanı Şentop, ABD'nin Irak'ta düzenlediği saldırıda yaşamını yitiren İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani hakkında değerlendirmelerde bulundu.
TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop açıklamasında; ‘’Bizim doğduğumuz günden itibaren aslında Ortadoğuda her gün sular ısınıyor, sıcak. Birbirini takip eden çok önemli ciddi gündem maddeleri var. Bir huzur bir barış, yarım asırdır bizim tanık olduğumuz yaşadığımız süre içerisinde ortadoğuya gelmedi. Bizzat Ortadoğu da yaşayan halklar, devletler, ülkeler bu konuda öncülük etmeli bir, ikincisi tabi dünyanın başka yerlerinden buraya gelip petrol için, bilhassa yer altı zenginlikleri için faaliyet gösterenlerinde bölgeye ülke halkına, burada yaşayan devletlerin egemenlik haklarına da saygı göstermesi lazım. Dün yaşanan olayla ilgili İran’ın bir resmi görevlisi Kasım Süleymani ABD tarafından ki bu üstlenildi de, bir suikast ile öldürülmüştür” dedi.
Şentop, Süleymani’nin İran dışında özellikle Sünnilere ve farklı mezheplere yönelik mücadelesi olduğunu iddia ettikten sonra; ABD’nin operasyonu için de “endişe verici” olarak yorumladı.
Kasım Süleymani ve Mehdevi Uyanış
General Kasım Süleymani’nin şehadeti her ne kadar olumsuz gibi görünse de tüm şehadetler gibi çok büyük faydaları ve hikmetleri vardır. Elbette katilleri suçludur ve cezalarını çekeceklerdir. Ancak onlar bu ahmakça saldırılarının nelere mal olacağını bilselerdi asla bu girişimde bulunmazlardı.
Süleymani’nin yükselmesi bize öğretmiştir ki, biz takva ve liyakate önem veren bir milletiz. Ehlibeyt mektebi Mehdevi kadronun oluşumunda hiçbir yer yüzü makamları geçerli değildir. Diplomalar akademik etiketler makamlar vs.. borçlu bir inşaat işçisi bile takvalı ve akıllı olursa Mehdevi yiğitler ordusuna katılır. Orada fedakar ve kahramanlıklar gösterirse hareketin başına kadar geçer. Hatta dünya bağları ve kalıpları onu tutamayacak hale geldiğinde büyük şehadet makamına bile ulaşabilir.
Mehdevi mektebin bir başka öğretisi şehidin görgü tanıklığıdır. Şehit şahittir. Gördüklerini yaşamıyla anlatmaya başlar ve şahdetiyle zirveye taşır. Bir kayıp değildir şehadet. Hemen hemen her şehit yaşamıyla yapamadığı kadar tebliği şehadetinin kanıyla yapmıştır.
Şehit Süleymani kendini yırtsa dünya insanının kaçta kaçına sesini duyurabiliyordu? Ya şimdi şehadetini duymayan kaldı mı? İşte şehadetin bereketi dünya açısından bakıldığında en azıyla budur.
Ortadoğu’da günümüz siyasi gelişmeleri, zuhuru haber veren hadislerle incelendiğinde kesin olarak görürüz ki zuhur çok yakındır. Kasım Süleymaninin şehadeti bu anlamda okunmalıdır. Mehdi (a.s) kıyamı evrensel bir hareket olacaktır. Süleymaninin şehadeti dünya tarihinde en kısa zamanda en geniş kitlelere ulaşıp aksiyon oluşturan belki de ilk olaydır. Zuhurda küresellik vardır, haberin hızla yayılması vardır. İşte internet ve sosyal medyanın dünyanın yaşamına yerleşmesiyle evrensel Mehdevi ilan tüm dünyaya anında ulaşacaktır. Şehit Süleymani’nin şehadeti bu konunun belki de ilk provasıdır. Yani en kısa zamanda dünya insanının en çoğuna belki de tamamına ulaşma başarısı! Bu iletişim tecrübesi ve tatbikatıyla İmam Mehdi (a.s) a.s Kabe’nin örtüsüne tutunup da; “Ben Bakiyyetullah’ım dediğinde anında tüm dünyada bu ses yankı bulacaktır.
Safların belirlenmesi de bu şehadet bize çok şey öğretmektedir. Tarih boyunca hep gizli gizli münafıkça hareket eden ve piyonları kullanan emperyalist zalimler ve Siyonist güçler artık direniş cephesi karşısında çaresiz kaldıklarından direk kendiler girdiler savaş meydanına. Artık onları ilah kabul edenlerin dışında tüm özgür ve temiz fıtratlı insanlar Mehdevi hareketin direniş cephesinden yana tavır alıyorlar. Zalimlerle beraber olanlar isterse adı Müslüman hacı hoca olsun direk kafirlerle beraber olduklarını söyleyemeseler de direniş cephesinden olmadıklarını gizleme ihtiyacı hissetmiyorlar. Onlara kinlerini kusup kafirlerin zalimlerin yaptığı zulüm mü yoksa haklı yasal müdafaa mı hiç bakmadan sevinç çığlıkları atıyorlar.
Kasımininin şehadetinin Mehdevi okunuşu bakımından bir diğer yanı da, direniş cephesinin başının kim olduğudur. Bu cephe Velayeti Fakih Rehber Seyyid Ali Hamenei’dir. Dost düşman tüm dünya gördü ki ABD tekfirci teröristleri Müslümanları içten içe bir kanser gibi eritiyor yok ediyorken, Rehber Ali Hamenei’ye bağlı Kasım komutan Süleymani mucize gibi başarı elde etti. Herkesin titrediği büyük şeytan ABD’nin imajını da ümidini de paramparça edip bir paçavra gibi tarihin çöplüğüne fırlattı. Siyonizmin büyük ümit bağladığı milyar dolarlık bütçelerle kurulan İşid gibi tekfirci projenin onların gözünde basit bir inşaat işçisinin darmadağın edivermesi onları dengesizliğe çaresizliğe ve kontrollü saldırganlıklarının sona ermesine neden oldu. Bu aptalca cinayeti işlemeye itti.
Mehdi (a.s)’ın ferecinde kimlerin onun yanında olacağının neredeyse listesi oluşmuş durumda. Bu gün İmam Hamenei’nin yanında olanlar çok geçmez kısa bir süre sonra Mehdi (a.s)’ın yanında olacaklardır… Onun karşısında ve kincisi kıskananı olanlarsa dünyayı zulümle dolduran deccalin yanında olacaklar!
Rabbim zuhuru tez bizi de İmam Zaman Mehdinin askerlerinden kılsın. Yolun yolumuzdur Ey Mehdi (a.s) askeri General Kasım Süleymani. Senin şehid olmakla öldüğüne değil Mehdi (a.s) ile beraber olup kafirlerden büyük şeytandan intikam planları yaptığın inanıyoruz. Bunun çok sürmeyeceğinden de eminiz, elhamdulillah.
İntikam Alınacaktır Elbet, Ama Ne zaman?
Allah’ın Adıyla
2020 Miladi yılına büyük bir olayla başladık. 3 Ocak Cuma gününün ilk saatlerinde velayet ve şehadet mektebinin başta Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi El-Muhendis olmak üzere on muhlis, iddiasız ve yılmaz komutan ve mücahidi kafirler, münafıklar ve teröristlerle yıllarca süren mücadele ve cihaddan sonra arzuladıkları yüce makama ulaştılar.
İran’dan:
General Kasım Süleymani,General Hüseyin Caferiniya, Albay Şehrud Muzafferiniya,Yarbay Hadi Tarimi,Yüzbaşı Vahid Zamaniyan ve
Irak’tan:
Ebu Mehdi El-Mühendis, Muhammed Rıza El-Cabiri, Hasan Abdulhadi, Muhammed Eş-Şeybani ve Haydar Ali çağın müstekbir gücü ABD’nin terörist çetelerince yapılan kalleşce bir hava saldırısı sonucu şehid oldular.
Bu terör girişimi müminleri mateme boğdu ve dünyanın özgür insanları arasında derin üzüntü uyandırırken kafir ve münafıklarca sevinçle karşılandı. Müminlerin matem ve hüzne garkolmaları ne kadar doğalsa kafir ve münafıkların sevinmeleri de doğal karşılanmalıdır. Çünkü müminler bu olayı ilk defa yaşamıyorlar. Bedir ve Uhud’da onlarca müşriki cehenneme gönderen İmam Ali(as) de şehid edildiğinde cehenneme vasıl ettiklerinin izleyicileri sevinç çığlıkları atmış, onlarca yıl bu eşsiz insana lanet okumuşlardı. İşte aynı zihniyetin izleyicileri de bugün Halep ve Musul’da çok sevdikleri terör çetelerini etkisiz hale getiren Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi El-Mühendis’in şehadetlerine doğaları gereği sevinmekte ve lanetler okumaktalar. Çünkü ” akrebin sokması kininden değil doğasındandır”.
Ama müstekbirler, müttefikleri ve içimizdeki IŞİD sevicilerin sevinci kursaklarında kalacaktır. Çünkü Hacı Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis gibi iki eşsiz komutanı ve arkadaşlarını şehid eden ABD bu cinayetlerinden dolayı mutlaka cezalandırılacak ve şehidlerin intikamı alınacaktır, bundan kimsenin şüphesi yoktur.
Ama bu intikam Amerikalılar, bölgesel müttefikleri ve münafıkların bekledikleri cinsten bir intikam olmayacaktır.
Kimse Direniş Cephesi mücahitlerinin intikam adına aynı kalleş yöntemle adam öldüreceklerini beklemesin. Yolu, yöntemi, hedefi belli olan Direniş Cephesi infiali davranıp düşmanın oyununa gelmeyecektir.
Çünkü; müstekbir düşman bölgede bir biri ardından aldığı yenilgilerinin acısıyla kıvranıp dururken başta İslami İran olmak üzere Direniş Cephesini acele davranmaya zorlamak ve savaş ateşini alevlendirmek suretiyle bir an önce sonuca varmak istemektedir.
Çünkü; Direniş Cephesi’nin kendi yöntemiyle başını ABD’nin çektiği müstekbir güçleri ve bölgesel müttefiklerini tedrici bir şekilde yenilgiye uğrattığını, bir daha dönmemek üzere bölgeden çıkarmaya kararlı olduğunu görmekteler.
Çünkü; Askeri, iktisadi, mali ve medya gücünü elinde bulunduran müstekbir güç ve yandaşları buna rağmen Direniş Cephesini meydandan çıkaramamakta, aksine her geçen gün kendi aralarında ihtilafa düşmekteler. Daha birkaç yıl öncesinde Suriye’de birlikte hareket edenlerin çıkarları çelişmekte, birbirlerine karşı cepheleşmekteler. Halbuki Direniş güçleri ise her geçen gün saflarını daha bir sıklaştırmaktadır.
Çünkü; Filistin davasını kökten kurutmayı planlayanlar, Bazı Filistinli grupları çeşitli vaat ve hilelerle Direniş Cephesinden geçici olarak koparanlar bugün bu komplolarının da sonuç vermediğini görmekteler. Daha birkaç yıl önce mezhebi dolduruş ve vaatlerle Direniş Cephesinden uzaklaştırılan HAMAS bugün hilekarların yalanlarını görmüş ve yeniden Direniş Cephesinin kucağına dönmüştür. Bu ise müstekbirler ve bölgesel dostlarınca tahammülü zor bir durumdur.
Çünkü; Siyonist Rejim tedrici olarak ömrünün sonuna yaklaştığını görmekte ve bu gidişatı önlemek için Direniş Cephesi ve özellikle de İran’ı başta ABD olmak üzere Batı ile geniş çaplı bir savaşın içine çekmeye çalışmaktadır.
Çünkü; Direniş Cephesinin sabrı ve tahammülü sayesinde bölge halkları düşmanların karmaşık planlarının farkına varmakta, dostunu düşmanını tanımakta, kimin hangi hedef peşinde koştuğunu görebilmektedir. Bu süreç Direniş Cephesinin fedakarlıkları sayesinde her geçen gün daha bir olgunlaşmakta, halklar daha bir şuurlanmakta ve müstekbir düşmana karşı daha bir bilenmekteler.
Şehidlerin intikamı ABD’nin bölgeden bir daha dönmemek üzere sürülmesi, İşgalci Siyonist rejimin Filistinden sökülüp atılması ve bunların bölgesel dostlarının, müttefiklerinin uğursuz tahakküm ve varlıklarına son verileceği gün alınacaktır inşallah. Düşmanların acelesi de bundan dolayıdır.
Hacı Kasım Süleymani, Abu Mehdi El- Mühendis ve diğer Direniş komutanlarının şehadeti ve dökülen masum kanları hiç kuşkusuz başta İran ve Irak halkları olmak üzere bölgenin müslüman halkları arasındaki vahdet ve işbirliğini artıracak, dünyanın her yanındaki mümin ve özgür insanları dayanışmaya sevkedecektir.
Allah’tan bu özgürlük şehidlerine rahmet ve mağfiretini artırmasını, beka aleminde Resulullah(sa) ve Ehlibeyt’e (as) komşu etmesini acizane niyaz ederken müminlere ve özgür insanlara taziyelerimi arzederim.
Ziya Türkyılmaz
Imam Hamenei General Süleymani İçin Mesaj Yayınladı
İran İslam İnkılabı Rehberi Imam Hamanei, 3 gün yas ilan ederek İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Şehit Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Genel Komutan Yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis için taziye mesajı yayınladı.
"İslam'ın iftiharlı ve büyük komutanı gökyüzüne ulaştı. Katiller çok sert bir karşılık beklesinler.“ ifadesini kullanan Imam Hamanei şöyle devam etti:"
Sevgili İran milleti İslam'ın büyük komutanı Rahman Allah'ın huzuruna kavuştu. Dün gece şehitlerin temiz ruhları kardeşimiz Kasım Süleymani’nin tertemiz ruhunu kucaklayıp, O’na kavuşturdular. Şehit Süleymani yıllarca Allah yolunda şeytanlar ve onun uşakları ile mücadele etmiş korkusuz, pervasız, mert bir Allah eri ve İslam savaşçısıydı. Süleymani kardeşimizin kanı, yeryüzünün en kötüsünün eliyle dökülmüş oldu. Bu büyük şehadeti Hz Bakiyetullah Hz Mehdiye taziye dileklerimizle arz ediyor ve ümmetin başı sağ olsun diyoruz. Şehit Kasım Süleymani İslam okulunun ve İmam Humeyni ekolünün yetiştirdiği büyük insanlardan biriydi. O bütün hayatını Allah yolunda cihad için harcadı. Şehadet, yıllarca mücadele verdiği davanın ona en büyük hediyesi olmuş oldu. Ömrü boyunca hiç yılmadan Rabb'inin rızasına koşan biriydi ve hiçbir zorluk onu engelleyemedi. Onun yolu devam edecek ve kimse o yolu engelleyemeyecektir. Dünya şunu bilmelidir ki kirli ellerini Şehit Süleyman'ın tertemiz kanına bulaştıranlar mutlaka bunun hesabını verecek ve dün gece bu şehidin kanını dökenlerden bunun hesabı sorulacaktır. Şehit Süleymani'nin kanının intikamı alınacaktır. Şehit Süleymani dünya emperyalizmi karşısındaki direnişin en şanlı ismi ve lideriydi. O halde bilinmelidir ki emperyalizme ve istikbara karşı direnen bütün yürekler bu davanın idame edicileri olacaktır. İslam davasının düşmanları bu yolun devam edeceğini, bu mübarek davanın süreceğini ve zaferin kesinlikle Allah'ın olacağını bilmelidirler. İran milleti Kasım Süleymani ve beraberindeki şehitlerin özellikle Ebu Mehdi Mühendis’in anısını unutmayacak ve bu şehitlerin yolunu sürdürecektir. Bendeniz bütün ülkemizde 3 gün genel yas ilan ediyor ve aziz şehitlerimizin ailelerine ve tüm yakınlarına başsağlığı dileğinde bulunuyorum.”
Seyd Ali Hamanei
Kasım Süleymani Şehid edildi
Kasım Süleymani Şehid edildi: Ortadoğu'da ABD-İran gerilimi yükseliyor!
Iraklı protestocular ABD'nin hava saldırısının ardından 31 Aralık günü Bağdat elçiliğine girmeye çalışmış, olaylar büyümüştü. ABD, protestoları İran'ın yönettiğini savunmuştu. Bu gece ABD'nin Bağdat'a düzenlediği saldırıda kritik isim Süleymani öldürüldü
Yılın son gününde ABD'nin Haşdi Şabi'ye yönelik hava saldırısını kınayan Haşdi Şabi yanlıları, ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği'ne girmeye çalışıp duvarları ateşe vermiş, olaylar giderek büyümüştü. ABD buna bağlı olarak Bağdat'a yaklaşık 750 civarında ek asker gönderme kararı almıştı.
ABD, diplomatlarına yapılan saldırıya misilleme olarak, Hizbullah Tugaylarının, Irak ve Suriye'deki toplam 5 üssüne hava saldırısı düzenlendiğini açıklamıştı. Haşdi Şabi bünyesindeki Hizbullah Tugaylarının Enbar'daki üslerine düzenlenen saldırıda 28 kişinin öldüğü, 48 kişinin yaralandığı açıklanmıştı.
Bunun üzerine 31 Aralık günü Irak'ın başkenti Bağdat'ta bulunan Haşdi Şabi yanlıları, ABD'nin Büyükelçiliği önünde bir araya gelerek, binanın duvarını ateşe verip "ABD'ye ölüm" sloganları atarak ABD bayrağını yaktılar, güvenlik kameralarını söktükleri görüldü. Iraklı protestocular aynı zamanda ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği binasını basarak içeri girdi.
TRUMP: SALDIRIYI İRAN YÖNETİYOR
ABD Başkanı Donald Trump, elçilik binasının protestocular tarafından basılması üzerine, "İran bir Amerikan paralı askerini öldürdü, birçoğunu yaraladı. Güçlü bir şekilde yanıt verdik, ve her zaman vereceğiz. Şimdi ise İran, Irak'taki ABD Büyükelçiliği'ne yönelik bir saldırıyı organize ediyor. Bundan tamamen sorumlu tutulacaklar. Ek olarak, Irak'tan Büyükelçiliği korumak için güçlerini kullanmalarını bekliyoruz ve bunu bildirdik!" açıklamasında bulunmuştu.
ABD SAVUNMA BAKANI ESPER: ARTIK OYUN DEĞİŞTİ
Dün yaptığı açıklamada ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Kerkük'te ABD askerlerinin konuşlu bulunduğu K1 üssüne yapılan saldırılar ve Şii milislerin ABD'nin Bağdat Büyükelçiliğine girme girişimlerini "İran'ın bölgedeki kötü davranışlarının örnekleri" olarak nitelendirerek, İran destekli Şii milislerin, ABD kuvvetlerine saldırı düzenlemeleri halinde buna pişman olacaklarının mesajını aldıklarını vurguladı.
İran destekli Şii milislerden gelebilecek saldırılara karşı ön alma saldırıları da düzenleyebileceklerini ifade eden Esper, "Amerikan kuvvetlerini ve vatandaşlarını korumak için ön alma adımları atacağız. Artık oyun değişti. Gereken ne ise yapacağız." dedi.
Esper, "İran'ın etkisinden kurtarmaları gerekir. Bu çabalara daha çok odaklanmalılar ve tekrar ifade ediyorum; ülkelerinde kimlerin etkili olduğu konusunda egemenliklerini ortaya koymaları lazım ve İran destekli güçleri ya ülkelerinden çıkarmaları veya kontrol altına almaları gerekir." demişti.
"ABD ELÇİLİĞİNE GİREBİLEN OLURSA BİR TESTEREYE DOĞRU KOŞMUŞ OLACAK"
Orgeneral Milley "Bölgedeki tüm kuvvetleri teyakkuza geçirdik. Farklı kuvvetler alarma geçirilmiş durumda ve gerekli durumda adım atmaya hazırlar. Büyükelçiliğin durumundan eminiz. Bu binaya birilerinin girebilme olasılığı oldukça düşük. Ayrıca orada yeterince muharip güç var ki girebilen olursa da bir testereye doğru koşmuş olacak." dedi.
BAĞDAT'TA ABD OPERASYONU
Bağdat Havalimanı'na 3 adet Katyuşa füzesiyle saldırı düzenlendi. Irak'ın başkentinde havalimanına yapılan füzeli saldırıda Şii milis gücü Haşdi Şabi Halkla İlişkiler ve Protokol Sorumlusu Muhammed Rıza Cabiri'nin öldürüldüğü bildirildi. Yerel medya haberlerine göre, Bağdat Havalimanı'na atılan füzelerden birisi Cabiri'nin yurt dışından gelen konuklarıyla birlikte içinde bulunduğu aracı hedef aldı. Cabiri ve aracındaki konukları saldırı sırasında hayatını kaybetti. Saldırıda Haşdi Şabi örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis de öldürüldü.
İRAN'IN KRİTİK İSMİ GENERAL KASIM SÜLEYMANİ Şehid edildi
İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin de saldırıda öldürülmesi tüm dünyada yankı uyandırdı.
Irak devlet televizyonu, "Haşdi Şabi basın kaynaklarına göre, İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis, Bağdat'ta havalimanı yolunda araçlarına yönelik saldırıda öldürüldü." ifadeleriyle haberi duyurdu.
SÜLEYMANİ'NİN ŞEHID EDILMESİ NE ANLAMA GELİYOR?
Kasım Süleymani, ABD ile birlikte İran'ın bölgedeki en büyük rakipleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin de bölgedeki milis güçlere destek vermekle suçladığı, İran'ın ülke dışındaki operasyonlarından sorumlu komutanı.
1998'de Kudüs Gücü'nün komutanı olan Süleymani, Lübnan'da Hizbullah'la, Suriye'de Baas yönetimiyle ve Irak'taki Şii silahlı gruplarla İran'ın ilişkilerini daha da yakınlaştırmada önemli rol oynadı. İsrail ve bazı Arap ülkelerinin istihbaratları tarafından defalarca suikast girişiminde bulunulduğu ve her seferinde bu girişimlerin engellendiği belirtiliyor.
Kudüs Gücü, ABD'nin "yabancı terör örgütleri" listesinde.
PENTAGON: EMRİ TRUMP VERDİ
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), "ABD ordusu, Başkan'ın talimatı ile, ABD tarafından yabancı terör örgütü olarak tanınan İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü'nün Komutanı Kasım Süleymani'yi öldürerek (bölgedeki) ABD personelini korumak için kararlı ve savunma amaçlı bir adım atmıştır." ifadeleri kullanıldı.
Süleymani ve Kudüs Gücü'nün yüzlerce Amerikalının öldürülmesinden sorumlu olduğu ifade edilen açıklamada, "General Süleymani aktif olarak Irak ve bölgedeki Amerikan diplomat ve askerlerine yönelik saldırı planı yapıyordu. Süleymani Irak ve Amerikan vatandaşlarının ölmesine ve yaralanmasına yol açan 27 Aralık'taki saldırı dahil son birkaç ay boyunca Irak'taki koalisyon üslerine düzenlenen saldırıları azmettirmişti. General Süleymani, bu hafta ABD'nin Bağdat'taki Büyükelçiliğine yönelik saldırıları da onaylamıştı. Bu saldırı İran'ın gelecekteki saldırılarını caydırma amacıyla düzenlendi. ABD, dünyadaki vatandaşlarımızı ve menfaatlerimizi korumak için gerekli tüm adımları atacaktır."
IRAKLI YETKİLİLER: CESET PARAMPARÇA, YÜZÜĞÜNDEN TESPİT EDİLDİ
Amerikan AP haber ajansına konuşan Iraklı üst düzey yetkililer, saldırıda Süleymani'nin yanı sıra Irak'taki Şii milis grubu Haşdi Şabi'nin Komutan Yardımcısı Mehdi el-Mühendis ve örgütün havalimanı protokol görevlisi Muhammed Rıza dahil 7 kişinin hayatını kaybettiğini, el-Mühendis'in Bağdat Havaalanına Süleymani'yi karşılamak için bir konvoyla geldiğini ve saldırının ise havaalanının kargo kısmına İranlı komutanın karşılandığı yerde yapıldığını kaydetti.
İsimlerinin açıklanmasını istemeyen yetkililer, Süleymani'nin cesedinin paramparça olduğunu ancak İranlı generalin yüzüğünden tespit edildiğini belirtti.
İRAN'IN BAĞDAT BÜYÜKELÇİSİ SÜLEYMANİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİNİN DETAYLARINI ANLATTI
İran'ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi, Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin ABD saldırısında öldürülmesiyle ilgili ayrıntıları anlattı.
İran devlet televizyonuna konuşan Mescidi, "Cuma gecesi, saat 01.00 civarıydı. Kasım Süleymani, Ebu Mehdi el-Mühendis ve koruma ekipleri, iki araçla Bağdat Havalimanı'ndan şehir merkezine doğru hareket halindeyken, ABD'nin füze saldırısına maruz kaldılar. İki araçta bulunan 10 kişi hayatını kaybetti." dedi.
Mescidi, cenazelerin İran'a nakli için gerekli girişimlerde bulunduklarını kaydetti.
HAMANEY'DEN İNTİKAM MESAJI
İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney de, Süleymani suikastinin ardından yaptığı açıklamada "Süleymani'yi öldüren suçluları mutlak bir intikam bekliyor. Süleymani'nin öldürülmesi, ABD ve İsrail'e karşı direnişin motivasyonunu ikiye katlayacak" dedi.
SÜLEYMANİ'NİN YERİNE YARDIMCISI ATANDI
Hamaney, Kudüs Gücü Komutanlığı'nın başına Süleymani'nin yardımcısını atadı.
Irak'ta ABD'nin düzenlediği saldırı sonucu hayatını kaybeden İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'nin yerine, yardımcısı Tuğgeneral İsmail Kaani getirildi.
İran'ın resmi haber ajansı IRNA'ya göre, ülke lideri Ali Hamaney, Süleymani'nin yerine, yardımcısı Tuğgeneral İsmail Kaani'yi atadı.
Kaani, İran-Irak savaşında Nasr-5 ve İmam Rıza-21 Tugayı komutanlığını yapmıştı.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Süleymani ve Mühendis'in, Bağdat Havalimanı'na düzenlenen saldırıda öldürüldüğünü duyurmuştu.
NETANYAHU ZİYARETİNİ KISA KESTİ
Türkiye'nin Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanları Mutabakatı'nın ardından İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetiminden ilgili bakanlar, Atina'da, Doğu Akdeniz Boru Hattı Projesi'ne (EastMed) imza attı. Kasım Süleymani'nin öldürülmesinin ardından İsrail basını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Atina ziyaretini kısa keserek İsrail'e dönmekte olduğu haberlerine yer verdi.
CEVAD ZARİF: ABD HAYDUTÇA MACERALARINDAN SORUMLU OLACAK
İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, İranlı general Kasım Süleymani'nin ABD saldırısında öldürülmesine ilişkin yaptığı açıklamada, Kasım Süleymani'nin DEAŞ, El Kaide ve Nusra gibi bölgedeki terör örgütleri ile mücadelenin en etkin güçlerinden olduğunu ifade ederek ABD'nin eylemini "uluslararası terörizm" şeklinde nitelendirdi.
İranlı generale yönelik suikasti "çok tehlikeli ve aptalca" olarak yorumlayan Zarif, "ABD, haydutça maceracılığının tüm sonuçlarından sorumlu olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"ABD'DEN ACI BİR İNTİKAM ALACAĞIZ"
İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanlarından Muhsin Rızai, "Kasım Süleymani, şehit kardeşlerine katıldı ancak ABD'den acı bir intikam alacağız." ifadelerini kullandı.
İRAN SAVUNMA BAKANI'NDAN DA İNTİKAM AÇIKLAMASI
İran Savunma Bakanı Emir Hatemi'den intikam açıklaması geldi. Hatemi, "Tahran, Süleymani'nin öldürülmesinden ezici bir intikam alacak" ifadelerini kullandı
Allah'a Ulaşmak Çok Kolay
Allah'a karşı kötü zanlı olmaktan yine O'nun rahmetine sığınırız.
Allah'a giden yollar mahlukların nefesleri sayısıncadır. Her bir şahıs için bütün mahlukların nefesleri sayısı kadar Allah'a giden yol vardır. Günah bataklığına saplanmış insana ise kudretiyle her şeyi kaplayan Allah'ın rahmeti sıkıcı gelir ve bu durum rahmet kapılarının üzerine kapanmasına sebep olur. Allah'ın rahmetine karşı daima ümitli ve iyi niyetli olunması insanı tekamül merhalesine en kısa yoldan ulaştırır. Allah Teala mü'min kulunun niyetine göre takdir eder. Niyet hayır olursa ilahi irade ve takdir hayra vardırır, aksi durumda insanın şerre varması önlenemez.
İnsan, nefsin ve şeytanın ortaklaşa aldatması sonucu alemlerin Rabb'ine karşı kendisini kötü zanlı olmaya alıştırır. Yaratılış hikmet ve felsefesi doğrultusunda imtihan gereği küçük bir olay karşısında sıkıntıya düşme korkusuyla yeise kapılır, şeytana ve nefsine yenik düşerek sui zanna, umutsuzluğa düçar olur. Bu su-i zan ve kötümserlik, kaçmak istedikleri belaya tutulmalarına sebep olur.
Allah'a karşı kötü zanlı olmaktan yine O'nun rahmetine sığınırız.
Allah Tebarek ve Teala affetmediği takdirde insanın bu su-i zannı ve kötümserliği Rabb'inin karşısında gereği muamele görmesine sebep olur.
Resul-i Ekrem (s.a.a) olayları hayra yorar, kötü yorumlardan hoşlanmazdı.
Resul-i Ekrem (s.a.a) Ravzat-ül Kafi'de yeralan bir hadiste şöyle buyurur:
"Kötü yorum (tiyare), sahibinin nazarına, görüşüne bağlıdır. Eğer hafif görürse hafif olur, ağır görürse ağır olur. Hiçbir şey görmezse hiçbir şey olmaz."
O halde Resulullah'ın (s.a.a) sünnetine uymaya çalışan bir mü'min, nefsini Rabb'ine karşı hüsn-ü zanlı olmaya alıştırmalı ve Allah-u Teala'dan az bir amel karşılığı fazla bir karşılık beklemelidir. Zira Hak Teala hakkında her ne kadar hayır çeşitlerinden zan edip beklese de Allah'ın lütf u keremi onun üstündedir; insanın zannının sonu vardır. Ama O'nun kereminin sonu yoktur. Hak Teala ihsanının hüsn-ü zannın karşılığı olduğunu haber vermiştir. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Sana hüsn-ü zanlı olanın zannını doğrula."
O halde, -evliyanın diliyle açıklamak gerekirse- Hak Teala'nın kullarına karşı hüküm ve takdiri, hüsn-ü zan besleyenlerin zanlarını doğrulayıp gerçekleştirmek olarak tarif edilebilir. Bu durumda Hak Teala'nın kendisi buna daha evladır. Hatta insan hadisleri incelediğinde Hak Teala bir şahsın herhangi bir şeye hüsn-ü zannı olduğunda onu doğrulayıp, işi onun güzel zannı doğrultusunda takdir buyurur, bu da Allah'a olan hüsn-ü zannının gayrisinden başka bir şey değildir. Bütün hayırların Allah'tan olduğunu bilip, hüsn-ü niyetle hareket edersek, bu güzel zanlarımızın, Allah Teala'dan doğrulanmış olarak bizlere iade edildiğini görürüz.
Sahih olan hadislerde buyurulduğuna göre eğer birisinin bir taşa bile hayır zannı olursa Allah-u Teala o taşta hayır yaratır. Ravi, İmam'dan, "Taştan da mı?" diye sorunca İmam, "Hacer-ül Esved'i görmüyor musunuz?" diye cevap verdi. Bu hadisten de Hak Teala-'nın, mü'minlerin birbirleri hakkında olan iyi niyetlerini doğrulayıp gerçekleştirdiğini anlıyoruz.
Allah Teala'nın mü'minlerin, ölen birisi hakkında ondan hayırdan başka bir şey bilmediklerine dair verdikleri şehadetlerini doğrulaması, hüsn-ü zannın ehemmiyetini ortaya koyar. Hüsn-ü zannın gereğinden başka bir şey söylememenin insan için ne denli etkili olduğuna güzel bir örnektir bu. Hak Teala bu şehadeti geçerli kılar. Hadise göre hakkında hüsn-ü zan olan ölü konusunda önemli bir engel olmadığı takdirde Allah Teala, hüsn-ü zannın gereğini, hem hüsn-ü zan sahibi ve hem de hakkında hüsn-ü zan bulunan şahıs hakkında gerçekleştirir. Ama hakkında hüsn-ü zan olan şahısta bir engel söz konusu olursa onu yalnızca hüsn-ü zan sahibi hakkında gerçekleştirir. Aynı şekilde eğer birisi diğer birisine, onu hayır ehlinden zannettiği için saygı gösterirse, Allah Teala'nın gerçekte ikram edilen şahsın cehennem ehli olduğunu bilmesine rağmen, hüsn-ü zanda bulunan şahsı cennete götüreceği hadislerde geçmektedir.
Kısacası, mü'min kardeşi hakkında ona emredilen hüsn-ü zan vazifesini yerine getirirse bunun sevabı hem mü'min kardeşine, hem de hüsn-ü zanda bulunana yetişir. Allah Teala'nın rahmetiyle onun zannı doğrulanır, zannı gereğince iş yürür, ya da zannı yalnızca kendisi hakkında gerçekleşir. Zannedilen hakkında gerçekleşmemesi ise, zannedene bir zarar getirmez.
Mü'minlere karşı hüsn-ü zan taşımak büyük bir rahmet kapısıdır. Belki de cemaat namazının büyük sevabı olduğuna dair hadisler bu yüzdendir. Zira mü'minler cemaat imamına olan hüsn-ü zanları gereğince onun namazının kabul olduğunu zanneder ve onu kendileriyle Allah Teala arasında vasıta kabul ederler. Allah Teala da bu hüsn-ü zan sebebiyle hepsinin namazını kabul eder. Bu gibi örnekler çoktur. Teberrük niyetiyle mü'minin artığından içmek de bu kabildendir. Zemzem suyundan alınan fayda da ondan umulana göredir. Büyüklerden birçoğu dünyevi veya uhrevi maksatlar için Zemzem suyundan içerek muratlarına erişmişlerdir.
Bazı dualarda istenmesi gereken en iyi rızık, kesin iman ve Allah'a hüsn-ü zan olarak belirlenmiştir. Hatta bazı hadisler konunun ehemmiyetini vurgulamak için, Allah Teala'nın yersiz hüsn-ü zan iddiasını bile doğruladığını haber veriyor. İmam Sadık'tan (a.s) ulaşan bir hadiste şöyle buyuruluyor:
"Kıyamet günü bir kulun cehenneme götürülmesi emredildiğinde o dönüp geri bakar. Allah Teala,"Kulumu geri çevirin" der. Geri getirilince Allah Teala ona, "Neden dönüp geri baktın" diye buyurur. O şöyle der: "Rabb'im, sana olan zannım bu değildi." O zaman Allah Teala, "Zannın ne idi?" diye sorar. O ise, "Rabb'im, sana olan zannım beni affedip kendi rahmetinle bana cennette yer vermendi." der. O zaman Allah Teala şöyle buyurur: "Ey meleklerim, kendi izzetime, büyüklüğüme ve yüceliğime andolsun ki, bu kulum bir saat bile bana hüsn-ü zanda bulunmamıştır. Eğer bir saat bile bana hüsn-ü zanda bulunsaydı, onu ateşle korkutmazdım. Fakat yine onun bu yalanını doğrulayıp onu cennete götürün."
İşte bu ve benzeri ilahi bahşiş ve rahmetleri açıklayan diğer hadislere dikkat ettiğimizde kalbimizdeki ilahi bahşişlere olan arzuların da Allah'a olan hüsn-ü zandan sayılması yönü güçleniyor. Çünkü bu arzular eğer gerçek hüsn-ü zan olmasa da en azından buna namzet niyetlerdir. Allah Teala'nın kendi keremiyle bunları da gerçek hüsn-ü zanlar gibi doğrulayıp gerçekleştirir. Allah Teala'nın her iki dünyada da hükmü birdir. "Rahman (Allah)'ın yaratışında bir farklılık göremezsin."
Fakat hüsn-ü zan taşımak hüsn-ü zannı bahane ederek işi bırakıp rahata dalmak anlamında değildir. Aksine, bu şeytanın hilelerinden birisidir. Allah Teala Muhammed (s.a.a) ve pâk Ehl-i Beyt'i hürmetine bizi ve bütün mü'minleri şeytanın şerrinden korusun. Tam aksine hüsn-ü zan Allah katında olana bütün bir vücutla yönelip O'nun bahşişlerine daha bir rağbetle bağlanmayı gerektirir. Zira ilahi bahşişlerle tanışıp ondan yararlananlar, buna daha istekli olur, buna ulaşma yönünde zorlukların kolaylaştığını görürler. Ne istediğini ve istediğinin değerini bilen birisi için karşılığında verdiği şey az gelir.
Hz. İmam Rıza'dan (a.s) gelen bir hadiste şöyle buyurulmaktadır: "Allah Teala Hz. Davud'a (a.s) şöyle vahyetti: "Kulum bir hayır iş yaparsa onu cennete götürürüm." Hz. Davud (a.s): "O hayır nedir ya Rabbi?" diye sordu. Allah Teala şöyle buyurdu: "Bir mü'min kulumun üzüntüsünü, bir hurmanın yarısıyla bile olsa gidermektir." O zaman Hz. Davud (a.s): "Allahım, seni tanıyan kimse asla senden ümidini kesmez." dedi."
Öyleyse yer ile gök arası büyüklüğünde, hiçbir aklın tasavvur edemediği, hiçbir gözün görmediği gerçek saadet yurdu olan cenneti yarım hurma karşılığında lütfeden Allah'a cahillerden başka kim sırt çevirir?!
Böyle kerem sahibi birisiyle muamele yapmayı kim terkeder?! Terkederse ne elde eder, yerini neyle doldurabilir?! O halde bir an için olsun Allah'a yönelmekten gaflet eden kimse, yerini hiçbir şeyin dolduramayacağı büyük bir şey kaybetmiş ve büyük bir zarara uğramıştır!
Heyhat heyhat! bununla karışığı olmayan bir fırsatı eldenvermiş ve hiç bir şeyin telafi edemeyeceği bir zarara düşmüştür. İşte bunun için ve Allah Teala'nın kullarına olan büyük re'fetinden dolayıdır ki, mukaddes İslam şeriatında müminlerin bütün hareket ve duruşlarına büyük sevaplar vaadi verilmiştir. Hatta Hz. İmam Zeynül Abidin (a.s) şialarına şu duayı okumalarını öğretmiştir: "Ey Allah'ım, kalplerimizin bütün fısıltılarını, organlarımızın bütün hareketlerini ve dillerimizin bütün konuşuklarını senin mükafatını kazanan şeylerden kıl." Diğer bir duada da şu tabirin yer aldığını görüyoruz: "Ey Allah'ım, senin zikrinden gayrı bir lezzetten sana istiğfar ederim." Allah Teala'nın mümin kullarından isteği ondan muamele etmekten gaflet ederek telafisi olmayan bir zarara düşmemeleridir. Bunun için ona giden yolları mahlukatın nefesleri sayısınca karar kılmıştır. öyle ki, Her kim su içtiğinde Hz. İmam Hüseyin'in (a.s) susuz şehid edildiğini anıp o hazreti şehid edenlere lanet ederse Allah Teala ona yüz bin hayır yazıp yüz bin seyyieyi ondan giderir; onu yüz bin derece yüceltir. Yüz bin köleyi azad etmiş gibi sevap kazanır ve kıyamet günü onu korkusuz olarak meb'us kılır.
Böyle kerem ve bahşiş sahibi ganiyyi mutlak bir mevlanın kendisine muhtaç olan kulunun bir nefesini bile zayi etmeye razı olacağını mı sanıyorsun? Asla! O, bu zavallı kulunun tam manasıyla ona yönelmesini istiyor. Zira O'na yönelmekten başka bir şeref olmadığı gibi ondan gayri bir hayır kaynağı da yoktur. Kulu O'na yönelince O da kuluna yönelir. O kuluna yönelince de fazl ve keremince davranıp onu bütün düşünceleriyle, haraketleriyle, duruşlarıyla, uykusu ve ayıklığıyla Rabb'inin rızasını kazanmağı amaçlamaya hidayet eder.
Hz. İmam Muhammed Bâkır'dan (Allah'ın selamı ona olsun) gelen bir hadis de şöyle buyruluyor: "Allah Teala Hz. Davud'a vahy ederek: Kavmine bildir onlardan herhangi birisi ben emrettiğim takdirde bana itaat ederse benim de ona itaat ederek bana itaat etmesinde ona yardımcı olmam bana hak olur. Eğer benden birşey isterse ona ata ederim, eğer beni çağırırsa ona icabet ederim. Eğer bana sığınırsa ona sığınak olurum. Eğer benden yardım dilerse ona yardımcı olurum. Ve eğer bana tevekkül ederse ona açık noktalarında ben koruyucu olurum, eğer bütün halk ona bir hile yapmağa koyulsalar bile ben hepsinin üstesinden gelirim." buyurmuştur.
Yine geniş rahmetinden dolayıdır ki, zavallı kulunu zararlı olanı bırakın, hatta yararsız olan şeylerle meşgul olmaktan şiddetle tahzir etmiştir. el-Cevahir-üs Seniyye kitabında şunlar yer almaktadır: "Ey Adem oğlu, eğer kalbinin kasavetli, cisminin hasta, malının noksan, rızkının yoksun olduğunu görsen bilmelisin ki, bunlar konuştuğun faydasız sözlerin yüzündendir."
Nerede kalsın ki, haram söz konuşasın o halde boş söz sana zehirden daha zararlıdır. Zira zehir senin ancak cismini tahrip edebilir. Oysa boş sözler kalbi katılaştırır, malı azaltır, rızktan mahrum eder, cismi de hasta eder.
Merhamet sahibi yüce Allah ise kulunun böyle bir büyük bedbahtlığa kendisini marez etmesine elbetteki razı olmaz. Hatta Allah Teala'nın kulunu faydasız sözlereden dolayı hesaba tuttuğu gibi faydasız bakışlardan dolayı da hesaba çekeceği bazı hadislerde yer almıştır.
İşte kulunun, hatta bir bakışının da boşa gitmesini istememesinden dolayıdır ki, alimin yüzüne Kabe'ye, Resulullah'ın (s.a.a) neslinden olan seyyitlere ve ibret almak için mahluklara bakmayı ibadet kılmıştır. Hatta bir saat düşünmeyi atmış sene ibadet etmeye eşit kılmıştır. "Nereye dönseniz orası Allah'ın vechidir." İmam Sadık (a.s) babaları yoluyla Hz. Resulullah'dan (s.a.a) rivayet ediyor ki:
"Allah Teala Davud peygambere (Allah'ın selamı ona olsun) vahyederek şöyle buyurdu: Güneşde oturana güneş dar olmadığı gibi rahmetime girene de rahmetim dar gelmez. Kötümser düşüncelere kapılmayana bir zarar gelmediği gibi de kötümser olanlarsa fitneden kurtulamazlar."
Görüldüğü üzere bu kutsi ilahi hitap kurduğumuz bu ilkeye en büyük şahidlerden biridir ki, kötümser olan kimse Allah Teala'ya olan su-i zannı yüzünden fitneden kurtulmayıp badbahtlığa düşer. Kötümser olmayan kimseye ise Allah Tela'ya iyi niyet taşıdığından dolayı kötümser olan şeyler bir zarar vermeyip Hak Teala'ya olan hüsn-ü zannı hürmetine bela ondan def olur.
Kendisini Ehl-i Beyt'ten gelen hadislere adayarak onlara uyup Allah'ın rahmetine giren bir kimse içinse asla darlık sözkonusu olamaz. Aksine her kapısından bin kapı açılan kapılar onun yüzüne açılır, sonunda ise ilim ve marifet nuruyla onu kalp inşirahı makamına ulaştırır. Bu makam ise Hak Teala'nın peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) hakkında övdüğü en efdal makamdır. Allah Teala Kur'an'da şöyle buyuruyor: "Senin sadrini (göğsünü) açmadık mı?"
Allah Teala bir kuluna minnet koyup bu makama ulaştırırsa o artık dünya ve ahiret belalarının ulaşmadığı kimselerden olur ve eğer herhangi bir bela da ona ulaşırsa bu ancak diğerinin ve halkın nazarında beladır; yoksa onun kendi nazarında Allah Teala'nın ona gösterdiği bu belaya sabretme sonucu ulaşacağı Allah'ın rızası ve yüce makamlara nazaran en büyük lezzetlerden ve en afiyetli bahşişlerdendir.
İşte bu yüzden Aşura günü İmam Hüseyin 'in (a.s) bazı ashaplarına belalar şiddetlendikçe yüzleri daha da açılır ve onları daha çok sevinç alırdı.
Allah Teala size ve bize bu makamları bağışlasın.
Dünyaya düşkün insanlar nerede böyle lezzetlere ulaşabilirler! Allah Teala bize yardımcı ve vekil olmakta yeterlidir. O ne güzel mevla ve ne güzel yardımcıdır.
Şeyh Sâdık el-Behrani
İmam Ali’nin Kelamında “Allah-u Ekber”in Yedi Manası
İmam Ali (a.s), kendisinden nakledilen bir hadiste “Allah-u Ekber” kelimesi hakkında açıklamalarda bulunmuş ve onun için yedi mana zikretmiştir.
Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA - İmam Ali (a.s), kendisinden nakledilen bir hadiste “Allah-u Ekber” kelimesi hakkında açıklamalarda bulunmuş ve onun için yedi mana zikretmiştir.
Şeyh Saduk ,et-Tevhid kitabında İmam Musa Kazım’dan (a.s) bir rivayet nakletmektedir. İmam Musa bin Cafer (a.s) babalarından ve onlar da Seyyidu’ş-Şüheda Hüseyin bin Ali bin Ebi Talip’ten şöyle naklediyor:
“Camide oturuyorduk ki müezzin ezan okumaya başladı. Emirulmüminin Ali (a.s) ezanın sesini duymasıyla birlikte ağlamağa başladı; bizler de onun ağlamasıyla ağladık. Müezzin ezanı bitirdiğinde Hazret şöyle buyurdu: Eğer müezzinin ne dediğini bilseydiniz gülmeniz az ve ağlamanız çok olurdu.
Sonra şöyle buyurdu: “Allah-u Ekber” sözünün birçok manası vardır.
Allah-u Ekber’in ilk manası: Zatta Tevhit
Allah-u Ekber’in bir manası şudur: Allah-u Ekber, ezeli olmaya, daimi olmaya, ebedi olmaya, ilim, kudret, güç, sabır, bağışlamak, vermeye ve Allah’ın büyüklüğüne delalet etmektedir. Öyleyse müezzin Allah-u Ekber dediğinde şu manadadır: Allah, yaratmak ve emretmek kendisine has olandır; onun isteğiyle yaratış vardır; her şeyin yaratılışı ana aittir; yaratıklar ona dönecektir; o her şeyden önce ilktir ve her şeyden sonra sondur. İdrak edilmeyen her şeyin üstünde zahirdir ve sınırsız her şeyin altında batındır. Öyleyse O, bakidir ve O’nun dışındaki her şey fanidir.
Allah-u Ekber’in ikinci manası: Allah’ın sonsuz ilmi
Allah-u Ekber’in ikinci manası şudur ki Allah bilen ve haberdardır. Olanı ve olacağı olmadan önce bilendir.
Allah-u Ekber’in üçüncü manası: Allah’ın kudreti
Allah-u Ekber’in üçüncü manası şudur ki Allah’ın her şeye gücü yeter ve dilediği her şeye karşı güçlüdür. Kendi kudretiyle güçlüdür ve yarattıklarına musallattır. Zati olarak güçlüdür ve kudreti tüm her şeyi kaplamıştır. Bir şeyi yapmaya hükmettiğinde o şeye ol der ve o da oluverir.
Allah-u Ekber’in dördüncü manası: Allah’ın sabrı ve affı
Allah-u Ekber’in dördüncü manası O’nun hilmine ve keremine delalet etmektedir. Sabreder sanki hiç bilmiyormuş gibi ve affeder sanki hiç görmemiş gibi ve üstünü örter sanki hiç günah işlememiş gibi. O, keremi, affediciliği ve hilminden ötürü cezalandırmakta acele etmez.
Allah-u Ekber’in beşinci manası: Allah’ın bağış ve ihsanı
Allah-u Ekber’in beşinci manası şudur ki O, bahşedendir, çokça verendir ve cömertçe güzel işler yapar.
Allah-u Ekber’in altıncı manası: Allah vasfedilemez
Allah-u Ekber’in altıncı manası Allah’ın nitelenemez olmasıdır; sanki şöyle diyor: Allah, niteleyenlerin kendisiyle nitelendiği sıfatı idrak etmesinden daha büyüktür. Niteleyenler onun ancak kendi endazeleri kadar niteleyebilirler, onun celal ve azameti kadar değil. Allah, niteleyenlerin O’nun sıfatını idrakinden daha yüce ve daha büyüktür.
Allah-u Ekber’in yedinci manası: Allah muhtaç değildir
Allah-u Ekber’in yedinci manası ise şudur ki Allah daha yüce ve daha büyüktür; O, kullarına muhtaç değildir ve onların amellerine ihtiyaç duymaz.