کارگر

کارگر

Pazar, 17 Temmuz 2016 10:57

Zarif Türk halkını takdir etti

İran İslam Cumhuriyeti Dışişeri Bakanı, demokrasiyi ve seçilmiş hükümeti koruyan Türk halkının tepkisini cesurca bir davranış olarak değerlendirdi.

Twitter hesabında Türkiye'deki darbe girişimini değerlendiren İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Ankara'nın stratejik bölgeleri ve mekanlarını darbecilerin elinden kurtarmak için gece boyunca mücadele eden Türk halkının tepkisini cesurca bir davranış olarak değerlendirerek takdirlerini dile getirdi.

Zarif, demokrasi ve seçilmiş hükümeti savunmak amacıyla cesurca mücadele eden Türk halkının bu tepkisi, bölgede darbelerin yeri olmadığını ve yenilgiye gebe olduğunu belirtti.

İran İstihbarat Bakanı'nın Darbe değerlendirmesi
ürkiye'deki darbe girişimine tepki gösteren İran İslam Cumhuriyeti İstihbarat Bakanı, İran askeri, güvenlik ve istihbarat birimlerinin Türkiye ile olan sınırların boyunca hazır durumda olduklarını bildirdi. Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, İran İslam Cumhuriyeti İstihbarat Bakanı Seyyid Mahumud Alevi, Türkiye'deki darbe girişimine tepki olarak yaptığı değerlendirmede, İran askeri, güvenlik ve istihbarat birimlerinin Türkiye ile olan sınırların boyunca hazır durumda olduklarını ve güvenliğin tam olarak sağlandığını bildirdi. 

İran İstihbarat Bakanı, Türkiye'de güvenliğin ve istikraraın sağlanmasını diledi.

Cumhurbaşkanı Ruhani, “Kimileri tank ve topla halkın seçtiğini devirebileceğini sanıyor. Darbe dönemi ve tank ile topun cirit attığı günler bitmiştir” dedi.

29. eyalet gezileri kapsamında İran’ın batısında yer alan Kirmanşah’a giden Cumhurbaşkanı Ruhani, yetkililer ve Kirmanşahlılar tarafından karşılandı.

Bölgedeki ülkelerde bazı kesimlerin darbe ile işi yürütebileceğini söyleyen Ruhani, “Kimileri tank ve topla halkın seçtiği hükümetleri devirebileceğini sanıyor. Darbe dönemi ve tank ile topun cirit attığı sahneler bitmiştir” diye belirtti.

Bugün Türkiye, Suriye, Bahreyn, Irak ve Yemen gibi ülkelerde sadece seçim sandığının çözüm yolu olduğunu kaydeden Ruhani, bölgede bazı çocuk katili ülkelerin de bulunduğuna dikkat çekti.

İran’ın bölgede işgalcilerin önüne almakta ön cehpede olduğunu bildiren Ruhani, “Bölgemizde sorunlarımıza baktığımızda, bu sorunların birlik, direniş, Vilayet-i Fakih ve İslam birliği bayrağı altında birleşmekten geçtiğini görürüz” diye konuştu.

İran halkının düşmanı bu topraklardan kovduğunu ve bugün de nükleer anlaşma vasıtasıyla Siyonistler, süper güçler, işgalciler ve Amerika’nın egemenliğini yıktığını belirten Ruhani, İran’da kimsenin yaptırımların önünün kesildiği için üzülmediğini vurguladı.

İran’ın 2 milyar 700 milyon dolarlık değerindeli varlığını bu paraya el koyanların boğazından çıkartıp geri alacağının altını çizen Cumhurbaşkanı, Yargı Erki’ne bir an önce bu konuda harekete geçmesi için çağrıda bulundu.

Son günlerde İran'daki iç politikanın ana gündemlerinden biri olan astronomik maaşlar konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Ruahani, “Sadece birkaç yüz müdür astronomik maaş alıyordu ve diğer müdürlerin karnesi temizdir” diye açıkladı.

Cumhurbaşkanı halka hitap ettiği konuşmanın sonunda hükümetin astronomik maaşlar konusunu halledeceği ve yolsuzlukla sonuna kadar mücadele edeceği vaadinde bulundu.

Çarşamba, 13 Temmuz 2016 10:40

Vahabilerin tarihi kirlettikleri gün

İslam tarihinin büyük facialarından biri 8 Şevval 1345 (21 Nisan 1925) tarihinde Medine-i Münevvere'de yaşandı.

Vahabî inancına bağlı kral İbn Suud, Cennetü'l-Baki mezarlığı’ndaki bütün türbeleri ve kabirleri, Vehhabî alimlerinin fetvalarına dayanarak tahrip ettirdi.

Suudiler’in tarih mirasına yönelik korkunç yıkımları, Peygamberi ve hatta dinin kendisini dahi ‘put’ ilan etme noktasına varan Vahabi inanışına dayanıyor. Öyle ki 1802'de, Emir Abdülaziz'in oğlu Suud'un kumandasında Kerbela'da Aşura matem merasimine, Müslümanların üzerine saldırdılar. Bir rivayete göre 2000, bir başka anlatıma göre 10 bin Şii bu saldırıda öldü. Hz. Hüseyin'in (a.s) türbesi yağma oldu. Kerbela yandı, yıkıldı, tarihte bir kere daha mateme büründü.

Vahabiler durmadı, Mekke ve Medine'yi ele geçirip Hz. Muhammed’in ailesinin ve İslam büyüklerinin mezarlarını tahrip ettiler. Tüm bunlar üzerine Osmanlı Padişahı İkinci Mahmud döneminde duruma müdahale edildi. Padişah tarafından sapkın ilan edilen bu teröristler ve liderleri İstanbul’a getirilerek asıldı. Vahabi fırkası, 1744 yılında Arabistan çöllerine hakimiyet kurmak isteyen Muhammed Bin Suud liderliğindeki Suudi kabilesi ile onun akıl hocası Muhammed İbn Abdül Vahab arasındaki anlaşmayla yayılmaya başladı.

Kur’an’ın bile ancak kendi yorumlarına göre okunmasına izin veren, ibadet etmeyen vatandaşlarına ölüme varan cezalar uygulayan, kadınların sosyal hayatta hiçbir varlık göstermesine izin vermeyen, kendileriyle aynı inancı paylaşmayan Müslümanlar’ı bile ‘kafir’ ilan eden Vahabi mezhebi, sırtını milyarlarca dolar değerindeki petrol rezervlerine dayıyor. 2000 yılında Afganistan’daki binlerce yıllık Budist heykellerini yıkmaları için Taliban’a maddi yardım gönderen Vahabiler ‘İslamcı terör’ yaftası yapıştırılarak bütün Müslümanlar’ı töhmet altında bırakan dalganın da finansörü ve ideoloğu.

İngilizler, kendi emelleri doğrultusunda yönlendirdikleri Muhammed Abdülvehhab ve onun kurduğu Vahabilik mezhebi aracılığı ile toplumda İslam adına mevcut olan motifleri çökertmek ve yerine İslamî olmayan ve İslam’ın özünde bulunmayanları koyma hedeflerini gerçekleştirdiler.

Kabir ve türbe ziyaretlerini şirk kabul eden Vehhabiliği destekleyen Suud Hükümetinin, Ehlibeyt  (a.s) İmamlarının, İslam büyüklerinin ve sahabelerin kabirlerini tahrip ederek, belirsizleştirmeleri bu hakikatin açık bir misalidir. Zira Müslümanların mukaddes türbeleri ziyaretten hangi şekilde olursa olsun alıkonulması düşüncesi bizzat Sömürgeler Bakanlığı’nın misyoner-ajanlarına dağıttıkları kitaplarda “Müslümanları güçlendiren faktörleri yok etmek için tavsiyeler” bölümünde yer almaktadır.

İran İstihbarat Bakanı Muhammed Alevi, Kadir Geceleri ve Kudüs Günü’nü sabote etmek isteyen 6 teröristin tutuklandığını bildirdi.

İran İstihbarat Bakanı Muhammed Alevi gerçekleştirdiği basın toplantısında, istihbarat bakanlığının ülkenin ve halkın güvenliğine gelebilecek en ufak bir zarara bile izin vermeyeceğini vurgulayarak, Vahhabi ve tekfirci teröristlerin Tahran’da tutuklanmasının ardından, Kadir Geceleri ve Kudüs Günü’nü sabote etmek isteyen 6 teröristin de ülkenin çeşitli şehirlerinde art arda tespit edilerek tutuklandığını belirtti.

Muhammed Alevi kendisine yöneltilen, Ramazan ayında bir grup teröristin tutuklanması hususunda ve teröristlerle ilgili başka bir sorunun olup olmadığına ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

“Ramazan ayında patlama ve güvenliği sarsacak geniş çaplı eylem planı içerisinde olan bu terörist grubun tespit edilmesini nasip ettiği için Allah’a şükürler olsun. Bu durum etkisiz hale getirildi ve ardından da halka duyuruldu.

Biz daha önce, patlayıcı maddelerin elementlerinin temin edildiği ve bu merkezde birleştirildiği yer olan, bombaların yapıldığı evleri tespit ettik ve kaydettik. Aynı zamanda konuyla bağlantısı olan kişileri de belirledik.

Daha önce de terörist gruplar Muharrem, İran İslam İnkılabı Yıldönümü ve Kudüs Günü gibi çeşitli münasebetlerde bir eylemde bulunmak istediler. Hatta normal şartlarda bile metro istasyonları, Cuma Namazı ve üniversiteler gibi toplu alanlara saldırmak istediler. Ama Allah’ın yardımıyla bunların hepsi tespit edilerek istihbarat tarafından gözlemlendi ve etkisiz hale getirildi.

Bu terör örgütü mensuplarına yapılan soruşturmalar sonucu, bu örgüt mensuplarıyla ilişkisi bulunan bazı kişileri de tespit ettik. İran İstihbarat Bakanlığı en kısa ve uygun zamanda onları da tutuklayacak, ülkenin ve halkın güvenliğine en küçük zararın bile gelmesine izin vermeyecektir. Bu kişilerin çoğu genellikle IŞİD terör örgütüne bağlıdır.”

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Karadağ Milli Günü dolayısıyla bu ülkenin develti ve halkına yönelik tebrik mesajı yayınladı.

Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vujanoviç’e hitaben tebrik mesajı yayınlayan Cumhurbaşkanı Ruhani, Karadağ Ulusal Günü’nü bu ülkenin halkı ve devletine tebrik ederekü iki ülke arasındaki ilişkilerin her yönden gelişmesimi umduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Ruhani’nin tebrik mesajının metni şöyledir:

“Bismillahirrahmanirrahim

Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Vujanoviç

Karadağ Ulusal Günü dolayısıyla, zatı alinizi ve Karadağ devleti ve halkını tebrik ediyorum.

İki devletin ortak çabası sonucusnda siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin günden güne artmasını umuyorum.

Size uzun ömür, halkınıza ise mutluluk diliyorum.

İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı

Hasan Ruhani”

İmam Hamanei muhtelif öğrenci dernekleri ve teşkilatları temsilcilerini kabul ettiği programda iç ve dış siyasete yönelik önemli açıklamalarda bulundu.

İmam Hamanei, İnkılap ve İmam Humeyni’yi desteklediklerini söyleyen ama aynı zamanda 2009 yılı olaylarında duruşunu belli etmeyen kişileri eleştirerek şunları söyledi: “Benim 2009 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraki olaylardaki duruşum tamamen açıktır, bu konuda duyarlıyım ve o olayın liderlerini ya da o olayları su istimal edenleri ve şimdiye kadar onlardan beri olduklarını açıklamayan kişileri desteklemem.”

İmam Hamanei, muhafazakârlar ve reformcular ya da modern reformcular ve geleneksel muhafazakârlar şeklinde gruplandırmalar asla önemli değil vurgusunda bulunarak, “Önemli olan konu ve içeriktir” dedi.

İmam Hamanei, İslam İnkılabını akılcı bir inkılap olarak nitelendirerek sözlerine şunları ekledi: “Akılcılığa dayalı olarak şunu söylemek gerekir ki ülkenin ilerlemesi için Batılı ülkelere sığınılması gerektiğine inanlar, akıllarını kaybetmiştir. Çünkü akıl, tecrübelerden ders al demektedir.”

İmam Hamanei İran halkının, ‘otoriter ve diktatör Pehlevi hükümetinin dayatılması, milli hükümetin devrilmesi ve korkunç ve baskıcı SAVAK’ın kurması’ gibi Batı’ya dair çok kötü tecrübeleri olduğuna değinerek şunları söyledi: “İslami İnkılabın zaferinden sonra da; ilk yaptırımlardan, casusluklara, ihanetlere, propagandalara, İnkılap karşıtı gruplara desteğe, 8 yıl dayatılan savaşa, Saddam’a tam desteğe ve yolcu uçağının düşürülmesinden Nükleer Anlaşmayı sabote etmeye kadar yaşanan bu olayların hepsi, Batı ve özellikle Amerika tarafından gerçekleştirilmiştir.”

İmam Hamanei, Nükleer Anlaşmada Fransızlar ve Amerikalıların çok kötü tavrına değinerek; “Nükleer Anlaşma olayı, Amerikalıların hükümetinden kongresine kadar aynı şekilde İran halkına düşman olduklarını ispatladı.” dedi.

İmam Hamanei, “Akılcılık, böylesi bir düşmanla, akıl ve tedbirle muamele etmeye ve onun aldatmalarına kanmamaya ve onun şekillendirdiği bir meydana girmemeye hüküm veriyor” ifadesinde bulundu.

İmam Hamanei; Amerika’nın Suriye gibi bölge meselelerini İran ile görüşmeye ve bu konuda koordinasyona hazır oldukları yönündeki açıklamalarına değinerek şunları söyledi: “Biz böyle bir koordinasyon istemiyoruz çünkü onların asıl hedefi İran’ın bölgedeki varlığını kesmektir.”

İmam Hamanei İran İslam Cumhuriyeti’nin Amerika’nın bölgeye müdahale etmesini ve bulunmasını istemediğini belirterek sözlerine şunları ekledi: “İslam İnkılabının bölge meselleri hakkındaki tutumu, akılcılık çerçevesindedir. Ben dini, şer’i ve ahlaki sorumluluklarıma dayalı olarak, hayatta olduğum sürece direneceğim. Halka ve aynı şekilde direnişin neticesine yani zafere inanıyorum. Ülkedeki elit kesim arasında özellikle akademisyenler ve üniversiteliler arasında, direnişin mümin ve inançlı mensupları bulunuyor, bu durum isteksiz kişileri bile cesaretlendiriyor.”

Salı, 05 Temmuz 2016 06:39

İran’da IŞİD Operasyonu

İran Yargı Sözcüsü Gulam Hüseyin Muhsini, terörist ve tekfirci gruplara bağlı 10 ila 12 kişinin yakalandığını belirterek;“Bu kişilerin dosyaları incelenmektedir” dedi.

Gulam Hüseyin Muhsini gerçekleştirdiği basın toplantısında kendisine yöneltilen, “ülkenin batısındaki şehirlerden birinde IŞİD mensubu kişilerin yakalandığı söyleniyor” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Şu an bazı batı ülkeleri ve bölgedeki Arabistan gibi gerici ülkeler, İran’da huzursuzluk yaratmaya çalışıyorlar ve teröristlerle mücadele ettiklerini söyleyenlerin kendileri terörist üretmekte ve onları donatmaktadır.

Bu ülkeler için İran’ın bölgede ve hatta dünyanın bazı kesimlerinde en güvenilir ülke olması çok ağır bir durum. Bu yüzden huzursuzluk ve güvensizlik yaratmaya çalışıyorlar. Bazı tekfirci grupları İran’da güvensiz bir ortam oluşturmaları için donatıp gönderiyorlar. Neyse ki, Devrim Muhafızları, ordu, polis ve istihbarat birimleri her zaman düşmanın bu komplosunu engellemiştir. Son haftalarda da medyanın haberlerini yayınladığı gibi, bazı sınır şehirlerinde çatışmalar yaşadık.

Bu kişilerin kimlikleri belirlendi ve yakalandılar ve bu çatışmalarda da çok sayıda kişi tutuklandı. Şu an 10 ila 12 kişi tutuklandı ve dosyaları incelenmektedir.”

Gazeteci ve yazar Robert Fisk, 3 yıl boyunca IŞİD kuşatmasına direnen Kuveyres üssüne giden ilk Batılı gazeteci oldu. Fisk, üsse dair izlenimlerini yazdı.

Independent‘ta yer alan yazıda, kuşatma sırasında yaşananlar anlatılıyor. Yazıda Suriyeli General Münzer Zaman’ın tahminine göre kuşatmanın başında üssü savunan asker sayısının 1100 olduğu, sonundaysa geriye yalnızca 300 asker kaldığı söyleniyor.

Fisk’e üssü gezdiren Suriyeli istihbarat subayı Mahir, beş arkadaşının kuşatma sırasında öldüğünü söylerken, bunlardan birinin general olduğunu belirtiyor.


‘DAYANIKLILIK VE CESARET DESTANI’
“Suriye ordusunun bu korkunç savaştan kurtulması durumunda”, Kuveyres kuşatmasının “dayanıklılık ve cesaret destanı” olarak tekrar tekrar anlatılacağını bildiren Fisk buna karşın Suriyeli General Süheyl kuşatmayı kırdığında savaşın bitmediğini, bölgede çatışmaların devam ettiğini aktarıyor.

General Zaman ise Suriye’nin yeniden inşa edileceğini söyleyerek, “teröristler gelmeden öncekinden daha güzel olacak” diyor.

 

‘STALİNGRAD’DAN SONRAKİ EN BÜYÜK KUŞATMAYDI’
Zaman, Kuveyres’teki IŞİD kuşatması için “tarihte Stalingrad’dan sonraki en büyük kuşatmaydı” derken, Fisk de kuşatmanın “Altıncı Almanya Ordusu’nun Sovyet kentine düzenlediği kuşatmanın bir minyatürü” olabileceğini kabul ederek, “arada açık tarihsel paralellikler var” diyor.

Ancak Fisk, Kuveyres kuşatmasının kırılmasının “Rusya’nın hava desteği olmadan” gerçekleşemeyeceğini öne sürüyor.

 

‘TÜRKİYE VE SUUDİ ARABİSTAN ABD VE İSRAİL İÇİN ÇALIŞIYOR’
Suriyeli General Zaman, kuşatma sırasında teslim olmaları için her şeyin denendiğini aktarırken, duvarların üzerinden kaçmak isteyen askerlerin araması için telefon numaraları atıldığını söylüyor.

 

Teslim olmak isteyen askerlere “güvenlik koridorları” teklif edildiğini de belirten Zaman, “ancak askerlerimiz sadıktı” diyor.

Telefonuna Türkiye ve Suudi Arabistan’dan numaraların da yollandığını söyleyen Zaman, “bu numaraları istihbaratımıza verdim” diyerek, Türkiye ve Suudi Arabistan için “bu ülkeler ABD ve İsrail için çalışıyor” diyor.
‘SURİYE’DE TÜM DÜNYANIN İNSANLIĞINI SAVUNUYORUZ’
“Düşmanımız için hiçbir mesajımız yoktu, onlara silahlarımızla yanıt verdik” diyen Zaman, “bu ideolojiye sahip olan insanları değiştiremezsiniz, ancak onları öldürebilirsiniz” diyor.

1982 yılında Hama’da Müslüman Kardeşler tarafından gerçekleştirilen ayaklanmayı hatırlatan Suriyeli general, “Suriye’de tüm dünyanın insanlığını savunuyoruz” diyerek, “eğer Suriye yenilirse, İngiltere bile kaçamaz, Fransa, Türkiye veya Ürdün de öyle” sözleriyle, Suriye ordusunun yenilmesi durumunda İslamcıların diğer ülkelere sıçrayacağına işaret ediyor.

Dışişleri Bakanı Zarif, Medine'de yaşanan patlamaya tepki göstererek, “Artık teröristlerin geçmediği, ihlal etmediği kırmızı çizgi kalmamıştır” dedi.

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, dün sosyal paylaşım sitesi Twiter'den yaptığı açıklamada, “Teröristlere karşı birlikte olunmaması halinde hem Sünni hem Şii müslümanların kurban olmaya devam edecek” diye belitti.

Daha önce de İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi, Suudi Arabistan’ın Mescid-i Nebevi yakını ve Kadif bölgesinde yaşanan patlamaları kınamıştı.

Behram Kasımi, patlamalarda hayatını kaybedenlerin yakınlarıyla dert ortaklığı içinde olduklarını bildirirken; İran’ın daha önce de vurguladığı gibi terörizmin her çeşidinin dünyanın neresinde olursa olsun kınanması gerektiğini ve bununla mücadele için, terörizmin yayılmasına neden olan sebeplerinin bulunarak ciddi olarak mücadele edilmesi gerektiğini bildirdi.

Kasımi, bugün bölgede kontrol edilemeyen terörizmin hiçbir sınır ve milliyet tanımayan bir bela olduğunu ve buna karşı bölgesel ve uluslararası ortak işbirliğinin dışında da mücadele yolunun olmadığını söyledi.

Medine'de Mescid-i Nebevi yakınında ve Suudi Arabistan'ın doğusunda yer alan Kadif bölgesinde bir camide meydana gelen patlamalarda 4'ü güvenlik görevlisi 6 kişi ölürken 5 kişi de yaralandı.

Zarif:Teröre karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, İstanbul, Bağdat ve Dakka’da son dönemde meydana gelen terör saldırılarıyla ilgili attığı Twitte, “Teröre karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz” diye paylaşımda bulundu.

Zarif, Twitter hesabından paylaştığı yazısında, “Bu terör eylemlerinin arkasında birileri varken ve onların ideolojileri yenilgiye uğramamışken, mücadeleden vaz geçmemeliyiz ve vaz geçmeyeceğiz de” cümlesine yer vedi.

İran Dışişleri Bakanı’nın bu Tweetini son günlerde Türkiye, Bengladeş ve Irak’ta meydana gelen ve birçok kişinin ölümüyle sonuçlanan terör olayları nedeni ile attığı belirtildi.

Çarşamba, 29 Haziran 2016 11:32

KADİR GECESİ


-‘Velayetsiz Kadir Gecesi’nin ihyası temizliği yapılmadan kılınan namaz gibidir’
 
 
‘’Biz Kur’an-ı Kadir gecesinde indirdik….’’

‘’Bilirmisin nedir Kadir gecesi?’’

‘’Bin aydan daha hayırlıdır Kadir gecesi….’’

‘’O gece Rab’lerinin izniyle Ruh ve melekler, her türlü iş için iner de iner….’’

‘’Artık o gece bir esenliktir gider….’’

Ta Fecir sökünceye kadar….’’

Evet! Beşeriyetin hayat kaynağı Kur’an-i kerim ilahi sırların perdesini aralıyarak bir gecenin bin ayda daha hayırlı olduğunu beyan ederek ona Kadir gecesi adını verir. Kadir: “Mevki, şeref, değer, azamet, itibar, kudret sahibi, güçlü ve Allah’ın isimlerindendir.” Kur’an-i kerimde 50’den fazla yerde geçmektedir.

Bu gecenin bin aydan daha hayırlı olduğunu açıklayan Kur’an-i kerim, insaniyet mektebine uyarı yaparak Kadir gecesinin kadrini bilmelerini ister. Kadir gecesi bir insan ömrünün ortalama olarak seksen yılından fazlasına tekabul eder; oldukca düşündürücü bir rakam! Akıllara durgunluk veren ilahi sırrın gizlendiği bir gece; melekler durmadan arzla sema arasında suratla gidip gelmekte, bir haber var hemde önem arzetmekte! Evet! Bütün evreni ilgilendiren bir haber; ins ve cinin beklediği bir haber; melekler uçuşuyor şevku şadi içinde, zira Nubüvvet, Risalet, imamet tacı giydirilecek bu gecede Hz. Muhammed’e (s.a.a); bütün alemler cezbe halinde rahmet peygamberi görevlendirilmiştir Kadir gecesinde.

Evet! Cibrili Emin Muhammed’in(s.a.a) yanıda durmuş saygı ve edeple, verilmiş ilahi görevi iblağ edecektir mana alemindeki merasimde, Ruh ve bütün cunudussemavati vel erd toplanmış mana ile maddenin birleştiği alemde; Cebrail gece merasiminin açılış konuşmasını başlatır Oku emrile: ’’Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! İnsana bilmediklerini öğreten, kalemle yazmayı öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.’’ (Alak suresi)

Evet! Gece oldukca mana dolu bir gece, beşeriyetin yol haritası çiziliyor bu gecede; Buna binaen ilk emir ‘oku’ diyor mevlayı layazal insan oğluna;Kur’an’ın ilk emri oku diyor; oku kendini oku, ilim, marifet, hikmet var sende, sen ilahi esrarın hazinesisin oku, kendini tanımık için oku ki Rabbini tanımış olasın, oku Rabbini tanı, tanı ki dünyadaki görevinin ne olduğunu bilmiş olasın, görevini bilmeyen ne kendini tanımıştır nede Rabbini; nerden bilsin Kadir gecesinin kadrini!

Evet! (Bin aydan hayırlı) olan Kadir gecesinden haber veriyor bize yaratan! Düşün tefekür et; bu geceye değer, kıymet veren gerçeği bulmaya çalış ki dünya pazarında kayb ettiğin insaniyet kimliğini bulmuş olasın!

Bu geceyi idrak etmeye çalış; Kur’an’i kerim senin için inmiştir Hz. Muhammed’in (s.a.a) sinesine; ilahi kelam Kur’ani kerim Nebiyi ümminin sinesinden davet ediyor insanı insaniyet kimliğini Muhammed’in (s.a.a) elinden almaya; Aliyel Murteza (a.s) Velayet görevini almış durmuş peygamberin yanında; senin kimliğini, zatını ve sendeki varolan seni senille tanıştırmak için gönderilmişler bu gecede; çünkü senin sen olman için rahmet peygamberini elçi olarak göndermiştir sana. Zalimin zulmundan mazluma kurtulma müjdesi verilmiştir bu gece; bütün hüviyeti elinden alınmış ruhen ve bedenen köleleştirilmiş insanlara özgürlük müjdesi var bu gecede; insaniyet mektebinin yeniden inşası var oku emrile bu gecede; üstün ahlakla insanlığa ahlak abidesi olarak gönderilen Ahmed Muhammed Mustafa (s.a.a) var bu gecede.

Evet! Kimdir dersen Muhammed (s.a.a) Rahmet peygamberidir alemler, haberini vermiştir Allah bize; Allah yüce bir değer vermiştir peygamberine ve şöyle demiştir kelamı olan Kur’ani kerimde:

‘’Resulüm! Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik’’21/107 ve şöyle devam eder mevla:

O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab’ı da sana, herşey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.’’16/89

Evet! Bütün alemlere rahmet olan peygamber, bütün insalara şahitlik yapacaktır yavmi mehşerde!..

Düşün şimdi sen tekrar düşün bak bu bin aydan daha hayrlı olan gecede, kim durmuş bu büyük merasimde en önünde, ve bütün mana alemi secde halinde, şükür secdesi yapıyorlar çünkü ilahi velayetin sorumluları belli oldu bu gecede; artık velayet çizgisi belirlendi yol haritası ile birlikte, ta kıyamete kadar bu gecede! İlahi emanet olan velayet, sahibine verilmiştir bu gecede! Devam edecektir ilahi velayet nesli Muhammed’le (s.a.a), ta kıyamete kadar. Evvel imam Ali bulunmuştur Kadir gecesinde ki merasimde! Erzi edeple durur peygamberin yanında; İtaatta kusur etmez hayatını vakfetmiştir Allah elçisi Muhammed’e(s.a.a). Evet! Resuli Ekrem beraberinde götürmüştü Ali’yi bu manevi merasime, çünkü peygamberden sonra velayet görevi kime verileceği belirlenecekti bu gecede! Ali’ye işaret etmişti peygamber o kundakta iken; Evet! Bu gece belirlenmiştir canişini peygamber; ilanını yapmıştır peygamber Gadri Hum denilen yerde!..

Niçin bu geceye Kadir gecesi ismi verilmiştir?

‘’Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.’’3/190

Akıl sahiplerini muhatap alan Allah, insanın dikkatını yerle gögün, gece ile gündüz nasıl bir düzen içinde işlediğine çekmektedir. İlahi ayet olan gece ve gündüz ilahi kanunlara göre işlemektedir. Gece, güneşin batmasından güneşin doğmasına kadarki süreye verilen isimdir. Yaradılış itibarile hiç bir gecenin diğer bir geceye üstünlüğü yoktur zira aynı özellikleri taşımaktalar. Ancak  gece ve gündüze değer veren o gecede veya gündüzde gerçekleşen olay ve hadiselerdir. Buna binaen Kadir gecesinde gerçekleşen manevi ve maddi değerler akıllara durgunluk veren mucizevi olaylardır. Kadir gecesinde vukubulan manevi hadiselerden bir kaçını ele alarak neden bu geceye Kadir gecesi denilmiştir sorusunun cevabını almış olalım!.

1-Alemlere rahmet olarak göderilen rahmet peygamberi Hz. Muhammed’e (s.a.a) bu gecede giydirilmiştir, nubuvet, risalet ve imamet tacı onun başına; madde ve mana aleminin manevi varlıkları hazır bulunmuşlar bu merasimde; ins ve cin aleminin manevi şahsiyetleride bulunmuşlardır nubuvet, risalet ve imamet merasiminde. Bu gecede; bütün evrendeki manevi şahsiyetlerin bir araya geldiği bir geceye Kadri yüce ismi verilmiştir Kur’an’ın indiği geceye! Evet! aydınlatıcı nur ve misbahul hüda olarak tanıtmıştır yer ve gökteki olanlara; mevla son peygamerini bu gecede mebus kılmıştır kaffeten linnasa! „Sen olmasaydın ben eflaki yaratmazdım” demiştir Ona!

Allah’ın habibi alemlere rahmet peygamberi ve insanlara hidayet yolunu gösteren siracen ve munira olan Muhammed (s.a.a) nubuvet, risalet ve imamet göreviyle görevledirilmiştir bu gecede!..

2-İnsanlığın hidayet kaynağı muttekilerin yol göstericisi, mümin gönüllerin şifası yüce rabbimizin kelamı Kur’an-i kerim bu gecede indirilmiştir Hz. Muhammedin (s.a.a) sinesine!.

3-Bütün melaikelerin ve ruhun da aralarında bulunduğu bu büyük merasimin bu gecede olması diğer gecelere nisbetle ilahi bir imtiyazdır Kadir gecesine; bütün mana aleminin huzur bulduğu bu ilahi merasimde Ruhunda bulunması geceye ayrı bir özellik verilmiştir.

Ruh kimdir: İmam Sadık’tan (s.a) sormuşlar Ruhdan murad Cibrili eminmidir? İmam buyurmuş Cibrili emin meleklerdendir ruh ise meleklerden üstün bir kimliğe sahiptir buyurmuşlardır.

4-Bu gecenin azametine binaen yüce rabbimiz rahmet, bereket ve mağfiret kapılarını kullarına açmıştır. Bu gecede yapılan ibadet ve ta’atlar bin aydan daha hayırlı kabul edilecektir.

5-Melekler ve ruh Rabbilerinin izni ile her emir için iner dururlar; bu gece beşeriyetin yaşam haritasının tanziminde görev almış olanlar ilahi emirleri birbir yerine getirmek için iner dururlar, zira bir yıllık mukadderatı Allah’ın verdiği emirle belirlerler.

6-Bu gece öyle bir gecedir ki esenlik, rahmet, ilahi berektle donatılmış manevi bir gecedir. Peygamberin nubüvvet, risalet ve imameti, Kur’an-i mecidin bu gecede inmesi geceye değer kıymet ve üstünlük vermiştir. Allah’ın gaybi kuvvetlerinin bu gecede hazır olmaları ayrı bir imtiyaza sahip kılmıştır bu geceyi; Allah kullarına rahmet kapısını açmıştır bu gecede; Allah kullarını af etmek için özel günler özel geceler özel aylarla almak ister rahmet sofrasının başına; buna binaen Kadir gecesini bin aydan hayırlı kılmışt el açıp yalvaran kullarına.

Kadir gecesi hangi gecedir?

‘’leyletül kadr’’ Kadir gecesinin Ramazan ayında olduğ kesindir. Bakara suresinin 185. Ayeti şöyle buyurur: ‘’Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. 2/185

Kur’an-i kerimin Ramazan ayında indiği kesin hükümle beyan edilmiştir; Kadir geceside Kur’an’ın indiği gecedir ‘’Biz Kur’anı Kadir gecesinde indirdik’’ hükmüyle sabitleşmiştir; ancak Ramazan ayının gecelerinden hangi gecededir sorusu cevap beklemektedir. Bu konuda müfessirler farklı farklı gecelerde olduğunu söylemişlerdir, bazıları  bir-yedi- ondokuz- yirmibiri- yirmiüçü- yirmiyedi ve yirmidokuz demişlerdir, ama meşhur olan ise son ongünde olması söylenmiştir; yirmibir ve yirmiüçüncü gecelerde olduğu sahih senedle söylenmiştir. Rivayet olunur ki Peygamber Ramazan ayının son on gününü hep ibadetle geçirirdi. İmam Sadık’tan (s.a) sormuşlardır buyurmuşlardır ki: Yirmibir ile yirmiüçüncü geceler de arayın zira bu iki geceden biri Kadir gecesidir. Diğer bir rivayette ise imam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Taktir mukadderat ondokuzuncu gecededir; onun tehkimi ise yirmibirinci gecededir; yirmi üçüncü gecede imzalanmış ve hitam bulmuştur. Ehl-i Beyt rivayetlerinin ekserisi yirmiüçüncü gece olduğunu işaret etmişlerdir. Ehl-i Sünnet ise yirmiyedinci gece üzerinde ittifak etmişlerdir.

Neden Kadir gecesi geceler arasında gizlenmiştir?

Kadir gecesinin geceler arasında gizli olması, insanın arzu ve iştiyakını artırmaktadır; çünkü gizlenmiş bir şeyin cazibesi insanı etkisi altına alır ve onu görme ve ondaki faziletten dah çok istifade etme arzusu gelişir. Bu nedenledir ki insanlar Ramazan gecelerine önem vermiş olsunlar; bir rivayette şöyle deninir:“Allah cellecelaluhu rızasını ibadetler arasına gizlemiştir ki insanlar bütün ibadetlere önem vererek yerine getirmiş olsunlar, gazabini de günahlar arasına gizlemiştir ki insanlar günah işlemekten uzak dursunlar; dostlarını insanlar arasında gizlemiştir ki insanlara ihtirtam edilsin, duanın kabulunu dualar arasında gizlemiştirki insanlar çeşitli yalvarışlarla Allah’a yalvarmış olsunlar;İsmi azamı isimleri arasında gizlemiştir ki tüm isimleri büyük bilerek Allah’ı isimleriyle ansınlar; ölümü gizlemiştir ki insan her an kendini ölüme hazırlamış olsun.”

Kadir gecesi bu ümmete mi hastır yoksa diğer ümmetlerde de varmıydı?

Kadir suresinin metninden anlaşıldığı kadarıyla Kur’an’ın indiği ve peygamberin Risalet görevi aldığı gecenin ismi Kadir gecesi olmuştur. Daha önceki ümmetler de böyle bir gecenin olduğunun haber verilmemekte; bu gecenin Muhammed (s.a.a) ümmetine hediye edildiğini peygamberimiz şöyle buyurur: “Kerim olan Allah, hiç bir ümmete nasip etmediği Kadir gecesini ümmetime hediye etmiştir.” diyerek Kadir gecesinin bu ümmete verildiğini beyan eder.

Kadir gecesi muhtelif bölgelerde ve kıtalarda nasıl değerlendirilmesi yapılır?

Bilindiği gibi kameri aylar kıtalar ve bölgelerde aynı değildir, bir yerde ayın biri olurken diğer bir ülkede ikisi olma ihtimalı olabilir. Bu farklılık gecenin kutsiyetinde bir değişiklik meydana getirmez; zira evren içindeki yeri sabittir. Madde ile mana aleminin birleştiği noktadaki alemde bu ilke değişmez, zira Kadir gecesindeki büyük merasim yaşadığımız dünyada gerçekleşmiş değildir; belki bulunduğumuz dünyanın içinde oluşmuş bir alemde merasim gerçekleşmiştir. Meleklerin, Ruhun ve mana alemindeki cunudus’semavati velard’ın peygamberlik görevinin verildiği bir gecede nasıl Cebelünur ve etrafını tehayul edebiliriz, belki aynı mekanın içinde madde ile manayı birleştirerek oluşturulmuş bir alanda gerçekleştirilmiştir. Bu alanda bir iki geceler yoktur her nerde Ramazanın yirmiüçüncü gecesi varsa Kadir gecesi orda vardır.

Bin aydan hayırlı olan Kadir gecesi evrensel bir gecedir nasıl ki Peygamberi ekrem bütün evrene rahmet peygamberidir görevi aldığı gecedeki değer ve kıymet evrenin tamamına aittir. Bu yüce değeri belli kalıplara sokarak madde ile görmek doğru birşey değildir, belki dönen eflakın tümünde seyr eden bir gecedir. Bin aydan hayırlı kılınmış bir gece evreni kucaklayan rahmet peygamberinin ilahi velayet görevinin yüklediği gecedir, beşeriyetin değil yaratılmış varlık aleminin dengede durabilmesi için verilmiş evrensel bir görevdir; gecenin değeri bu ilahi velayeti verildiği gece olmasındadır; o gün ve bu gün Ramazanın yirmi üçüncü gecesini ihya ederken velayet mihverli ihya edilmesi gerekirki bin ayda yapılmış ibadetin kabulune mazhar olasın; velayetsiz Kadir gecesini ihya etmek temizliği yapılmadan kılınan namaz gibidir!…

WELAYET