کارگر

کارگر

Doğu Kudüs'te bir geçiş noktasında İsrail askerleriyle tartışan Filistinli genç son çare olarak elindeki bıçakla İsrail askerlerine saldırdı.

Filistinli genç birkaç askerin kendisini bir köşeye sıkıştırmasından kurtulmak isterken taşıdığı bıçağı çıkararak İsrailli askerlerin üzerine yürüdü.

Haaretz gazetesinin internet sitesinde manşetten yayımlanan habere göre, Muhammed Ebu Halef adındaki 20 yaşındaki Filistinli genç, Doğu Kudüs'teki geçiş noktasında bekleyen İsrail sınır polisine elindeki bıçakla saldırdı.

Polisi yaralayan Filistinli genç kaçmaya çalışırken İsrail askerleri tarafından vurularak etkisiz hale getirildi. Ancak askerler yerde hareketsiz yatan gence defalarca kez ateş ederek adeta kurşuna dizdi.

Yayımlanan videoda gencin askerlerin kıskacından kurtulmak istediği görülüyor. Fakat Siyonist rejime hizmet eden askerler, Filistinli genci etkisiz hale getirmesine rağmen içlerindeki kin ve öfkeyi gösteren hareketlerle ölmüş bir bedene defalarca ateş etmekten geri durmuyor.

Pazartesi, 22 Şubat 2016 18:45

Asya Futsal Şampiyonu İran

İran Milli Futsal Takımı, Özbekistan'da düzenlenen karşılaşmalarda Asya’nın en iyi takımı oldu.

İran Milli Futsal Takımı, Asya Futsal Şampiyonası’nın final maçında Özbekistan Milli Futsal Takımı’nı 2-1 yenerek şampiyonluğu kazandı.

İran Milli Futsal Takımı, 14. Asya Futsal Şampiyonası yarışmaları çerçevesinde birinciliğe varmak için grup maçlarında Ürdün, Çin ve Irak takımlarını yenerek elemeler aşamasında da Kırgizistan’a galip geldikten sonra final maçında Özbekistan Milli Futsal Takımı’na karşı maçı kazandı ve böylece Asya şampiyonu oldu.

Cumartesi, 20 Şubat 2016 03:47

Gençlik Cevheri

Gençlik çağı coşku, safa, gelişme ve büyüme çağıdır. Ancak gençlik çağı sefa ve coşku dolu olduğu kadar ve belki de daha çok türlü tehlikelere de maruzdur. Günümüzde toplumların kültürel şartları, gençlerin aralıksız türlü bilgilerin ve çeşitli bilimlerin ürettiği mesajların bombardımanı altında kalmalarına yol açmaktadır. Kitle iletişim araçları ise bu mesajları insanlara ve özellikle gençlere ulaştıran irtibatı dilidir. Uydu kanalları güçlü bir kitle iletişim aracı olduğu kadar, programları faydalı olmaktan ziyade zararlı ve tehlikelidir ve toplumda ahlaki ve sosyal bozuklukları beraberinde getirir. Nitekim müptezel ve müstehcen filmlerin seyredilmesi, insanlarda ahlaki değerlerin ve dini inançların ve maneviyatın yok olmasında etkilidir. Nice gençler Batı medyasının bu tür güdümlü programlarını ve müstehcen filmlerini izledikten sonra yanlış yola sapmış ve başkalarını da bu yol sürüklemiştir. Bu noktada İslam Peygamberi'nin –s– şu vecizesi gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken sözlerdir. Allah Resulü –s– şöyle buyurur: size neler oluyor, uygunsuzu uygun ve kötüyü iyi gördüğünüz zaman?


Beşeri toplumlarda ve özellikle Batılı toplumlarda gençlerin karşı karşıya bulunduğu sorunlardan biri bu kesimde cinsel eğilimlerin ortaya çıkması ve bu alanda sapkınların baş göstermesidir. Kuşkusuz insana verilen yetenek ve güç onu geliştirmeye yöneliktir ve eğer mantıklı ve doğru kriterlere göre kullanılırsa, insanın gelişmesine ve kemale ermesine vesile olur. Cinsel güç de aile ocağını kurmak ve insanın soyunu sürdürmek için değerlendirilebilen yeteneklerden biridir, fakat eğer bu güç sapkın yolda ve akıl ve vahiyin belirlediği çerçevenin dışında yer alırsa, insanı helak etmesi kaçınılmazdır.


Günümüzde kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve yeni sanatsal ürünlerin ortaya çıkması ile birlikte üretilen ve cinsel duyguları tahrik eden programlar ve başka ürünler, gençlerin cinsel sapkınlığına zemin oluşturmaktadır. İmam Ali –s– şöyle buyurur: nefsi emmare, şiddetlenince akla galip gelin içgüdüsel eğilimlerin ta kendisidir.
Bu durumda seyrek sayıda insan bir şeyin iyi veya kötü olduğunu düşünür veya tehlikesini hisseder. Üstelik sırf müstehcen filmleri seyretmek gençlerin cinsel ihtiyaçlarını karşılamadığı için bu içgüdüsel ateş daha da alevlenir ve gençleri ahlaki olmayan cinsel meselelere yönlendirir.
Günümüzde çeşitli Batılı toplumlarda gündeme gelen ve normal insanlarca tenkit edilen ilişkilerden biri eşcinselliktir. Gerçi Ortadoğu'da İslam ülkelerinde bu duruma tepki gösterilir, fakat maalesef bazı Batılı ülkelerde eşcinsellik yasalara göre serbesttir, nitekim Amerika'nın bir çok eyaletinde eşcinsellerin evlenmeleri için de yasalar çıkarılmıştır.


Günümüzde cinsel içgüdüleri tatmin etmek için sapkınlık sayılan eşcinsellik bir çok genci tehdit etmektedir. Eşcinsellik İslam dininde haramdır. Yüce Allah Müminun suresinin 7. Ayetinde şöyle buyurur:
Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. Kur'an'ı Kerim bu meseleyi tenkit etmek üzere Hz. Lut'tan naklen kavminin erkeklerine hitaben neden dünyada bunca kadın varken erkeklerin peşine düştüklerini ve Allah'ın onlar için yarattığı eşleri bıraktığını buyurur ve Lut kavminin zulmettiğini vurgular.
İmam Rıza –s– kadının kadına ve erkeğin de erkeğe haram sayılmasının felsefesini beyan ederken, bu durumun Allah teala kadın ve erkek için belirlediği doğaya aykırı olduğunu ve bu fıtri ve doğal yapıya karşı çıkmanın insanın cismi ve ruhi açıdan sapmasına yol açtığını buyurur. Zaten eğer erkekler ve kadınlar eşcinsel olursa, insan soyu da kesilir ve sosyal yaşamın tedbiri fesada bulaşır ve dünya yıkılır.
Merhum Allame Muhammed Tagi Caferi, Avrupalı ünlü filozof Bertrand Rasel'in neden İslam dini bu kadar çok izdivaca önem vermiş ve bu amel için kanunlar belirlemiş? Sorusuna şöyle cevap veriyor: çünkü izdivaçla insan yaratılacak, insanın doğumu söz konusu da ondan.


Genç insan sürekli eksikliklerini tamamlamak için çalışır ve fikri bağımsızlığa kavuşmak için çaba harcar. Genç insan bir çok eksiğini ve sayısız gereksinimlerini karşılamak için izdivaç ameline yönelir ve uygun ve şayeste bir eş seçerek gelişmesine ve kemale ermesine katkı sağlayabilir.
Şehit Ayetullah Mutahhari bu konuda şöyle diyor: aile ocağını kurmak, bir nevi başkalarının kaderine ilgi duymaktır. İslam dininde izdivaç fiilinin kutsal bir amel ve bir ibadet telakki edilmesinin bir sebebi de budur. İzdivaç, insanın doğal bireyselliğinden çıkışı ve beşeri kişiliğini geliştirmesi bağlamında ilk merhaledir. İzdivaç ve aile ocağını kurmakla elde edilen pişkinliği başka hiç bir yerde bulamazsınız. Öte yandan izdivaç insanın gelişmesi ve kemale ermesinin vesilesidir. Gerçekte Allah insanı öyle yaratmıştır ki karşıt cins olmadan eksiktir ve ancak karşıt cinsle tamamlanır. Erkek kadına ve kadın da erkeğe muhtaçtır. Her iki cins ruhi ve cismi açıdan birbirine bağımlıdır ve yan yana geldikleri takdirde birbirini tamamlamış olur.


Gençlerin cinsel sapkınlığa yönelmeleri, medya propagandasından başka kökleri ailevi davranışlara uzanır. Geçenlerde Amerika'da aile danışmanlığını yapan sosyoloji kurumlarından biri, gençlerin eşcinselliğe yönelmeleri ve evlenmeye istekli olmamalarının sebepleri üzerinde yaptığı araştırmada ilginç sonuçlar elde etti. Kurum eşcinsel eğilim olan veya evlenmek istemediklerini düşünen 2 bin kadar genç kız ve erkekten sorduğu sorularla bu tür gençlerin davranış bozukluğunun kökleri geçmişlerine ve ebeveynlerinin onlara karşı davranışlarına uzandığı sonucunu elde etti. Erkeklerin %30'u ve kızların %25'i çocukluk çağında ebeveynin kötü davranışından etkilendiklerini belirtiyordu. Söz konusu kötü davranışlara yeteri kadar sevgi göstermemek, çocukları taciz etmek, dayak atmak, çocukların arasında ayrımcılık yapmak, ilgisizlik, başka çocuklarla aşağılayıcı bir şekilde karşılaştırmak ve küfür etmek gibi davranışları örnek vermek mümkün.


Araştırmaya katılan erkeklerden biri çocukluk çağında annesinin ona karşı davranış biçiminde şikayet ediyor ve annesinin sürekli ona küfür ettiğini ve asla sevmediğini ve her zaman uygunsuz davranışları ile onu aşağıladığını ve mahcup olmasına sebep olduğunu, ancak babası ona büyük sevgi gösterdiğini ve bu yüzden kendisi duygusal açıdan babasına eğilim gösterdiğini belirtiyor. Bu erkek çocuk zamanla kadınlara karşı kötü bir duygu hissetmeye başlamış, öyle ki şimdi karşıt cinsten insanlarla kolay kolay duygusal bağ kuramadığını ve zaten bunun için kendisinde hiç bir istek de hissetmediğini ifade ediyor. Bu erkek çocuk bundan böyle sürekli karşıt cinsten insanlardan uzaklaşmaya çalışmış ve zamanının önemli bir bölümünü erkek arkadaşları ile geçirmiş ve bu da cinsel eğilimlerinin kendi hemcinslerine karşı güçlenmesine yol açmıştır.


Araştırmaya katılan kızlardan biri de babasının kötü davranışlarından ve kendisi çocukken ona getirdiği aşırı kısıtlamalardan şikayetçi oluyor ve bu durum eşcinsellik eğilimini güçlendirdiğini beyan ediyor. Bu kız, babasını kötü ve çirkin davranışları ve kötü laflar etmesi onda erkeklere karşı kin ve nefret duygusunu güçlendirdiğini, öyle ki artık hiç bir erkekle ilişki kurmak istemediğini ve erkeklerden uzak durmak istediğini vurguluyor. Bu kız erkeklere karşı güvenini kaybetmiş ve bütün erkekleri babası gibi gibi ona karşı her türlü sevgiden yoksun olarak görmeye başlamış ve bu da zamanla kendi hemcinslerine eğiliminin güçlenmesine yol açmıştır.
Araştırmada ayrıca ebeveynin çocuklara karşı kötü davranışından başka, birbirine karşı kötü davranmaları da gençlerin eşcinselliği üzerinde etkili olduğu ortaya çıktı.


Sosyologlar, aile ocağı sapkın davranışların ortaya çıkmasına sebebiyet verdiği gibi, insanların sapkınlığını ve sosyal suçları önlemekte de en etkili rolü ifa edebilecek bir kurum olduğunu belirtiyor. Dolaysıyla eğer bireyin çocukluk çağını geçirdiği aile ortamı sağlıklı ve uygun ve düzenli bir ortam olursa, bu bireyin sapkınlıklardan ve uygunsuz davranışlardan korunması muhtemeldir. Gençlere karşı davranışta en makul ve en etkili yöntem, ebeveynin kendilerini gençlerin yerine koymaları ve meselelere gençlerin açısından bakmaları ve onların yeni kişiliklerini tanımaları ve kendilerini gençlerin bin bir soru işaretinden sorumlu bilmeleri ve onlar için iyi rehber olmaya çalışmalarıdır. Nitekim Allah Resulü –s– de evladına hayır amellerde yardım eden babalara ilahi rahmet niyaz etmiştir.


Gençlere karşı büyük sorumluluğumuzu yerine getirirken dikkat edilmesi gereken konu, genç kuşağa karşı nasıl davrandığımızdır. Kuşkusuz gençlere karşı doğru ve mantıklı yaklaşılmadığı takdirde onların sapkınlıklara yönelmeleri doğaldır. Gençlere karşı tutumumuz sürekli eleştiri ve tenkit dolu ve agresif ve aşağılayıcı olmamalı ve yine onları kibirlendirecek aşırı takdir ve teşvikten de kaçınılmalıdır.015

Cumartesi, 20 Şubat 2016 03:41

Çocuklar için Namazın Çekiciliği

Namaz İslam dininin direği ve yüce Allahın en yüce zikri sayılır. Hiçbir bina direği olmadan sağlam kalamaz ve Allah insanın ebedi saadetinin kavşağı olan İslam dinini namaz direği olarak bina etmiştir. İmam Rıza as şöyle buyuruyor: 'namaz, kendi yaratanını unutmamak ve yolundan sapmaması için her gece ve gündüzde Allahın sürekli yâd edilmesini gerekli kılmıştır. Namaz her türlü itaatsizlikten ve fesat ve sapkınlıktan korunması için yüce Allahın sürekli yâd edilmesi ve onun mazharına dikkat edilmesi aracıdır'. 5 vakit namaz kılınması ergenlik yaşına ulaşanlar için vaciptir ve namazın kılınmaması büyük günah sayılmaktadır ve insanın amellerinin heba olmasına neden olur.

Allah resulü şöyle buyurmakta: 'benim şefaatim namazını hafife alanları kapsamamakta ve Allaha ant olsun ki böyle birisi Kevser havuzu kenarında asla bana yönelmez'. Rivayetler ve hadislerde belirtildiği gibi, namaz için bol bereketler zikredilmiştir ki bunlar, Allaha yönelmek, fesat ve sapkınlıktan uzak kalınması, kötü ahlakın önlenmesi, kibir ve bencillikten uzak kalmak, gafletin terk edilmesi , pak ve nurlu bir yaşama yönelmektir. Namazın insan saadetine olan sonsuz önemini dikkate alarak bazı kimseler bu farizayı yerine getirmiyor ve kendi şakavetine neden olmaktadır. Ancak neden bazı Müslümanlar bu pak ve saf çeşmeden mahrumdurlar. Dini terbiye uzmanları bu sorunun kökünün insanların çocukluğunda yattığı inancında. Namaz öyle bir farizadır ki her gün 5 vakitte ve insana özel anlarında vacip olmaktadır.

Hastalık ve kabiliyetsiz olmak ve hatta savaş, namaz kılmamak için bir neden sayılmaz. Bu ilahi fariza kızlar için 9 yaşında ve erkekler için 15 yaşında vacip sayılsa da ancak bunun için özel terbiye şartlarını gerekli kılmaktadır. Eğer bu özel terbiye şartları ebeveynlerce ihmal edilirse şahsiyet sebatına sahip olmayan genç yaşındaki bir kimse için büyük zorluklar ortaya çıkarır. İslam dinindeki tavsiyelerde bir kimsenin dini terbiyesi onun dünyaya gelmesinden önceki döneme geri dönmekte. Bu konuda bir takım rivayetler ve hadisler vardır ki ebeveynlere ceninin oluşmasından önce ve hamilelik döneminde Allahtan gafil olunmaması ve helal ve haramı dikkate almaları tavsiye olunmakta. Kuran okuyun ve vacip olan şeyleri yerine getirin ve haram malı kullanmayın ve yemek yemekte dikkat edin. Bir çocuğun Allaha yönelmesine hazırlanması o kadar hayatidir ki İslam peygamberinin hadislerinde bir bebeğin kulağına ezan ve şahadet kelimesinin okunması tavsiye olunmuştur.

Çocuklar küçük yaşında ebeveynlerini örnek almaktadır. Daha yeni oturmayı ve durmayı öğrenen bir çocuk babası ve annesini taklit ederek secde etmekte. Bu taklitçilik ileri yaşlarda da devam etmekte ve çocuk şevkle namaz hareketlerini taklit etmekte. Eğer baba ve anneler namazlarını dikkatsizlikle okurlarsa veya bazen okuyup bazen de okumaz iseler bu olay çocuğun zihninde iyi iz bırakmaz. Buna karşılık düşünün ki ezanın okunmasından önce kendilerini namaz kılmaya hazırlayan anne ve baba abdest alırlar ve uygun elbise giyerler ve paklıklarını sağlıyorlar ve parfüm sürerler ve ezan sesini duyduklarında şevkle namaz ikame ederler. Böylesi bir evde yaşayan çocuk namazı zevkli bir sevindirici bir amel olarak addeder.

Bu çocuk hiçbir amelin namaz kadar ebeveynleri sevindiremediğini anlamaya başlar. Öyle ise çocuğun namaza ilgi duymasını sağlamanın ilk adımı ebeveynlerin namaza ilgi duyduklarının gösterilmesidir ki bu yolla çocuk namazın önemi ve konumunu öğrenir. Çocuklarını İran'daki iyi çocuk yuvalarına bırakan ebeveynler bir süre sonra anladılar ki çocukları namaza özel ilgi duymaktadırlar. Bu ebeveynler olayı ciddi şekilde takip ettikten sonra adı geçen çocuk yuvaları müdürlerin her gün seccadeleri herhangi bir sınıfta serdiklerini ve güzel bir çarşafla namaz ikam ettiklerini gördüler. Adı geçen çocuk yuvası hanım müdürü merakla kendisine yaklaşan çocuğa güzel kokulu parfüm sürmeye başladı. O namaz hakkında küçük yaştaki çocuklarla konuşmadan kendi el hareketleriyle onları namazı kast ettiklerini anlatmaya çalışıyorlar.

Ehlibeyt rivayetlerinde namazın çocuklara adım adım öğretilmesine vurgu yapılmıştır. İmam Sadık as bu konuda şöyle buyuruyor: 'bir çocuk 3 yaşına girdiğinde onu 7 kez Lailahaillallah, ardından onu rahat bırakın. 3 yıl 7 aylık ve 20 gününü doldurunca çocuğa öğretilecek ikinci cümle Muhammed Resulullah kelimesini öğretin ve bunu 7 kez tekrarlasın. 4 yaşına varınca 7 kez peygambere salâvat getirsin ve ardından onu rahat bırakın'. Bu hadisin devamında çocuk 5 yaşına varınca kıbleye doğru secde etsin ve 6 yaşının sonunda ona namazı ikame etmesini öğretin ve rükû ve secde etmeyi ona öğretin. 7 yaşın sonunda çocuk elleri ve yüzünü yıkamayı öğrensin ve ona namaz kılmasını söyleyin. 9 yaşın sonunda namaz ve abdesti öğretin. İmam Sadık as'ın sözü edilen hadisindeki 'ardından onu rahat bırakın' sözü, bu merhalede çocuğa kendi haddinden fazlası işleri ona yaptırılmaması vurgusuna işaret edilmektedir.

Öyle ise bir çocuk 15 yaşına varınca namaz kılma yükümlülüğü altına girer ve namazı terk etmesi onun için büyük günah sayılır ve ilahi azabı gerektirir. Dini terbiye konularında güzel bakış açılarına sahip olan Hüccetulislam Penahiyan hiçbir zaman çocukların namaz kılmaları yönünde teşvik edilmeleri için onlara namazın rahat bir şey olduğunu söylemeyin zira bu durumda namaz onlar için önemsiz bir iş sayılır. Çocuklara namazın çok önemli bir fariza olduğunu öğretin. Çocuğun büyümesi ve akıllı olmasıyla çocuksu dille Allahın nimetlerini şükretmesini ve namazın felsefesini söyleyin. Çocuğun namaz konusunda teşvik edilmesi ilk başta onun namaz kılmak için teşvik sayılır ancak onun fikri yönden gelişmesi yetmez. Dini terbiye uzmanları çocuk 7 yaşından itibaren edep öğrenmesi gerekir.

Ebeveynler, öğretmenler karşısında edepli olmak zaruridir. Diğer yandan teşekkür etmek terimi, çocuğun 7 yaşından itibaren öğrenmesi gereken ibaredir. Çocukluğundan beri edepli ve terbiyeli olunmayı öğrenen kimse namazı Allaha yönelik edepli olmak ve Allahın nimetlerini şükretme manasında olduğunu öğrenir. Allah resulü ve ehlibeytinin hadisleri uyarınca namazın çocuklara öğretilmesi onun ergenlik dönemine bırakılmamalıdır üstelik çocuğa adım adım Lailahaillallah ibaresi öğretilmesi gerekir ve bu iş çocuğun yaşına göre olmalıdır. Bu dönemde çocuktan haddinden fazla görev verilmemesi gerekir. Çocuk namazı şevk ve zevkle öğrenmesi gerekir ve ona namazı muhabbetle öğretilmesi lazım.001 015

Cumartesi, 20 Şubat 2016 03:37

İran Grekoromende Asya şampiyonu oldu

İran İslam Cumhuriyeti Grekoromen Milli Takımı, Asya şampiyonu oldu.İran Erkekler Grekoromen milli takımı, final ve üçüncülük için son 3 yarış düzenlenmeden önce Tayland'ın başkenti Bangkok'ta düzenlenen müsabakalarda erken şampiyonluğu kazandı.

59, 71 ve 85 kilolarda Asya Grekoromen şimpiyonası bugün yerel saatle sabah başladı, ancak ilk gününde 3 altın, iki bronoz madalya aldığı ve iki güreşçisi daha finale ve bir göreşçisi de üçüncülüğe yükseldiği için İran müsabakalar bitmen erken şampiyonluğu yakalamış oldu.

Asya 2016 27. Büyükler Grekoromen Şampiyonası dün Bangkok'ta başladı, bugün kapanış merasimi düzenleniyor. İran serbest güreşçileri de Asya Şampiyonası'na katılmak için dün akşam Tayland'a gitti.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ankara’da meydana gelen terör saldırısını ağır bir şekilde kınadı.

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hüseyin Caberi Ensari yaptığı açıklamada bu akşam Ankara’da meydana gelen bombalı terör saldırısını ağır bir şekilde kınadı ve bu terör saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri  ve Türkiye halkı ve devletinin acılarını paylaştıklarını bildirdi.

Caberi Ensari ayrıca bu terör saldırısının, terörle mücadele konusunda ülkelerin ortak tavır alınmasının önemini bir kez daha gündeme getirdiğini de ekledi.

İslam İnkılabı Rehberi, İslami Şura ve Bilgeler Meclisi seçimlerine halkın yoğun ve bilinçli katılmasının, düşmanların komplolarını etkisiz hale getireceğini belirtti.
İslam İnkılabı Rehberi Imam Seyyid Ali Hamenei bugün Tebriz halkının 18 Şubat 1978 kıyamı yıl dönümü dolaysıyla Doğu Azerbaycan eyaletinden muhtelif halk kesimlerinden binlercesini kabul ettiği görüşmede, 26 Şubat seçimlerini, İran halkının uyanış, nizam ve bağımsızlığı savunma ve ulusal izzetin simgesi olduğunu belirterek, halkın seçimlere topyekun ve bilinçli katılarak, düşmanın isteğinin tersine hareket edeceğini vurguladı.

Imam Hamenei, düşmanın özel bir planlamayla seçimlerde kendi komplosunu hayata geçirmeye çalıştığını, ancak İran halkının ülkenin asıl sahipleri olarak, bu uğursuz niyetlerin önüne geçmek için bazı gerçekleri bilmesi gerektiğini kaydetti.

İslam İnkılabı Rehberi, ecnebilerin İran'da seçimlerin yapılmaması için İslam İnkılabı'nın başından beri planlar yaptığını ve bazı çabalarda da bulunduğunu hatırlatarak, ancak ümitsizliğe düştükleri için, son yıllarda seçimleri sorgulama üzerinde yoğunlaşmaya ve seçim sürecine sızmaya çalıştıklarını belirtti.

Imam Hamenei, ABD ve birçok Avrupalı ülkenin Siyonist çetenin etkisi ve sultası altında politika izlediğini ifade ederek, ABD'lilerin nükleer konudaki icraatının da bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini beyan etti.

Imam Hamenei, bir Amerikalı yetkilinin, Washington'un dünya yatırımcılarının İran'a yatırım yapmasını engelleyeceğine dair sözlerine işaretle, bu tür açıklamaların ABD'nin İran halkıyla düşmanlığının ne kadar derin olduğunu yansıttığının altını çizdi.

İslam İnkılabı Rehberi ayrıca, İran halkına 22 Behmen zafer yürüyüşüne muhteşem katılım göstermesinden dolayı teşekkür ederek, bunun halkın kararlı duruşu, direnişi ve uyanışının göstergesi olduğunu ifade ederek, "Allah'ın yardımıyla İran gençleri, ABD ve hatta ABD'den daha büyüklerinin İran halkının karşısında hiçbir halt etme gücüne sahip olmadığı günü görecekler" dedi.

İslam İnkılabı Rehberi Imam Hamenei, sözlerinin başka bir bölümünde, direniş ekonomisinin İran'ın etrafına duvar örmek anlamına gelmediğini, direniş ekonomisinin içten büyüyen ve dışarıya açılan bir ekonomi olduğunu, başka bir ifade ile ulusal ekonomi içerinden kaynamazsa bir yere varılmayacağını beyan etti.

Imam Hamenei, dünya ülkeleriyle teamülün iyi olduğunu belirterek, bu teamülün, akıllıca olması ve sonucunun da ekonomiyi içten büyüyen bir ekonomi haline getirmesi gerektiğini, bu hedefin ancak halkın direnişi ve yetkililerin bilinçli hareketiyle sağlanabileceğini vurguladı./

İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şamhani  İran’ın Direnişe ve Filistin’in mazlum halkına kesinlikle destek vereceğini ifade ederek Gazze halkına gıda ve ilaç yardımlarının gönderilmesine devam edileceğini belirtti.

Filistin ve Lübnan Direniş Liderleri ile görüşen Şamhani şu açıklamalarda bulundu:

“ Filistin meselesi, İslam dünyasının müstekbirler ve sömürgecilere karşı mücadelesinin temel çizgisidir. Bölgede gelişen olayların tamamı ve İslami ülkelerde terörizmin yayılması, Filistin meselesinin önemsizleştirilmesi ve Siyonist rejim ile mücadelenin gündemden düşürülmesi içindir.

Filistin’in destekçisi ülkelerle onun dışındakilerin karıştırılması, perde arkasında İsrail ile ittifak kuran ve İslam dünyası ile Filistin’in kaderine hiçbir önem vermeyen kimselere eğilim gösterilmesine sebep oldu.”

Sözlerinin devamında İran’ın Direnişe ve Filistin’in mazlum halkına kesinlikle destek vereceğine ve Gazze halkına gıda ve ilaç yardımlarının gönderilmesine devam edileceğine vurgu yapan Ali Şamhani konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Gazze’nin yeniden yapılandırılması ve çocuk katili Siyonist rejimin saldırıları karşısındaki savunma gücünün geliştirilmesi İran’ın gündemindedir.

Geçmişte İsrail’in saldırıları sonucu oluşan yıkımların telafisi için vaat edilen mali yardımların hayata geçirilmemesini eleştiren Şamhani, yıkımların kapsam alanının genişletilmesinin ve savunmasız halkın katledilmesinin engellenmemesinin sorumlusunun uluslararası kurumlar olduğunu açıkladı.

Öte yandan, gerçekleştirilen görüşmede Filistinli grupların üyeleri ve üst düzey yetkilileri de işgal altındaki topraklardaki son durum hakkında bir rapor sundu. Başta İslam İnkılâbı Rehberi İmam Hamaney olmak üzere İran İslam Cumhuriyeti hükümeti ve İran halkının direnişe verdikleri destekten ötürü şükranlarını sunan Direniş üyeleri, Siyonist rejimin vaatlerine ve ateşkes anlaşmasına bağlı kalmaması yönündeki sayısız tecrübelerine değinerek direnişin Siyonist rejimin işgaline karşı daha fazla hazırlıklı olması gerektiğine vurgu yaptı.

Avrupa Birliği, Türkiye'den Suriye'ye yönelik bombardımana son vermesini istedi.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, "Birkaç gün önce Türkiye'nin de bulunduğu masada, şiddetin azalması yönünde karar alındı. Beklediğimiz bu değildi" dedi.

Mogherini ayrıca Suriye'deki çatışma taraflarını saldırıların durdurulması için Brüksel'de sağlanan anlaşmaya bağlı kalmalarını istedi.

Bu arada AB dönem başkanı Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koender de, "Çatışmasızlık planına herkes uymalı" ifadesini kullandı.

Avrupa Birliği dışişleri bakanları bugün Brüksel'deki toplantıda Suriye ve sığınmacılar konusundaki gelişmeleri de ele alıyor.

Hollanda ve Fransa da yaptığı açıklamalarda Türkiye'de Suriye'deki Kürt güçlerin mevzilerine saldırılarını durdurmasını istedi.

Bilindiği üzere, Suriye Dışişleri Bakanlığı daha önce BM ve Güvenlik Konseyi'ne yazdığı mektupta, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyine yaptığı top atışlarını kınayarak, Türkiye'nin saldırılarının terörist gruplara doğrudan destek anlamına geldiğini belirtti.

 

Zarif: Esad'in geleceği hakkında Suriye halkı karar verecek

Dışişleri Bakanı Zarif, Suriye devletinin geleceği hakkında karar verecek olanın Suriye halkı olduğunu söyledi.

Zarif, Münih'ten ayrılmadan önce basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry'in Suriye devleti hakkında yaptığı açıklamaya tepki göstererek, “Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın geleceği hakkında karar verme durumunda olanın Suriye halkıdır” dedi.

Zarif, Beşar Esad ile siyasi çözüm yolunun mümkün olduğunu belirterek, bu konuda hiçbir ülkenin görüş bildiremeyeceğini ve ancak Suriye halkının karar verme yetkisinin olduğunu dile getirdi.

Zarif ayrıca Münih'te Suriye oturumunun Suriye'de çatışan taraflar arasında bir anlaşmayla sonuçlandığını belirtti.

52. Münih Güvenlik Konferansı 12-14 şubat tarihlerinde Almanya'da düzenlenmiş ve dünyanın 23 ülkesinden lider ve onlarca bakan söz konusu konferansa katılırken İran'ı ise bu konferansta Dışişleri Bakanı Zarif temsil ediyordu.

İran Ulusal Petrol Şirketi Genel Müdürü, Fransız Total firmasının İran'dan 2 milyon varil petrol satın aldığını açıkladı.

Rukneddin Cevadi, Fransız Total firmasının İran'dan 2 milyon varil petrol satın aldığını açıkladı. Cevadi, nükleer anlaşmadan sonra İran'ın ilk kez Avrupa'ya resmen petrol ihracatına başlamış olacağını söyledi.

Rukneddin Cevadi, kiralık tankerlerin İran'dan 4 milyon varil petrolün Rusya, Fransa ve İspanya'nın üç şirketi için dolum yapacağını bildirdi.

Cevadi ayrıca, 3 petrol tankerinin 24 saat içinde Avrupa ülkelerine gitmek üzere Fars Körfezi petrol terminallerinde petrol dolduracağını söyledi.