Displaying items by tag: Gazze

Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı, Siyonist İsrail Rejimi topraklarının tamamının Hizbullah ve Gazze halkının sahip olduğu füzelerin menzilinde olduğunu belirtti.


Devrim Muhafizları Ordusu bilgilendirme bürosundan aktarılan habere göre, İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı General Muhammed Ali Caferi, Ramhormoz şehrinin şehitlerini anma merasimini anma merasiminde yaptığı konuşmada, Filistin’de işgal olunmuş toprakların tümünün Hizbullah Hareketi ve Gazze halkının sahip olduğu füzelerin menzilinde olduğunu belirtti.

General Caferi, İsrail Ordusu elinde bulundurduğu dünyanın en gelişmiş silahlarıyla, ne kadar çalışsa ve çaba gösterse de Lübnan ve Gazze sınırlarına giremediğini hatırlattı ve “Bu ne tür bir güçtür ki bölgenin en teçhizatlı ordusunu durdura bilmeyi başarmıştır? Neden Gazze’ye giremiyorlar? Bugün işgal olunmuş Filistin topraklarının tamamı Hizbullah Hareketi ve Gazze halkının sahip olduğu füzelerin menzilinde ve bu da İsrail’in düşeceği ve yıkılacağı anlamına gelmekte, zaten Siyonistler kendileri de bunu biliyor, ama hiç bir şey yapamıyorlar” diye konuştu.

 

Published in Rapor
Pazar, 11 Ocak 2015 00:00

Gazze'de çocuklar soğuktan can veriyor

Irkçı rejimin Gazze Şeridine yönelik son saldırılarında evlerinden avare olan ve yakıt sıkıntısıyla karşı karşıya olan Gazze'de insanlar aşırı soğuktan üçü çocuk dört kişi yaşamını yitirdi.

İrna'nın Filistin Mea haber ajansından naklen verdiği haberde,  Filistinli iki aylık bir bebek cumartesi günü Beytu Hanun'da  soğuktan donarak öldü.

Aşırı soğuklar 22 yaşındaki Ahmet Sofyan El Laham adındaki Filistinli'nin de Hanyunus'un güneyinde hayatını kaybetmesine sebep oldu.

Gazze Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref El Kudre cumartesi günü yaptığı açıklamada, Adel Maher El Laham(bir aylık) ve Rhof Ebu Asi(iki aylık) bebeklerin de Hanyunus'un güneyinde aşırı soğuklardan öldüklerini belirtti.

Irkçı rejimin Gazze'ye düzenlediği son saldırılar sebebiyle, Gazze halkı avare hayatını yaşamakta ve aşırı soğuklar onların çilelerini daha da artırıyor.

Published in Rapor

İran Cumhurbşkanı, İran’ın terör ile mücadelenin ister Gazzede olsun, ister Pakistn’da en önemli destekçisi olduğunu belirtti.


İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 28. Uluslararası İslami Vahdet Konferansı’nda yaptığı konuşmada, “İran İslam Cumhuriyeti terör ve radikalizme karşı koyan tüm müslümanlara ister Şam’da, Musul’da, Kürdistan’da veya Pakistan’da olsun, destek verecektir” diye konuştu.

Ruhani geçen bir yıl içerisinde İslam Alemi’nde yüz gösteren terör olaylarına dikkat çekerek, “geçen bir yıl içerisinde İslam Dünyası bir çok ölüm, kargaşa ve savaşa şahit olmuştur, vahdet olayı İslam Dünyası’nda sadece bu kelimenin ağızlarda tekrarlanmasıyla meydana gelmeyecektir ve düzenlenen böylesi konferanslar da müslümanlar arasındaki zorlu ve uzun vahdet yolu için sadece bir başlangıç görevi görmektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı bazı yağmacı grupların islam adına neler yaptığını hatırlatarak, “bunlar sadece Afganistan, Lübnan ve Musul halkının değil, hatta Peygamber efendimizin adına da leke sürmüşlerdir, bazı kukla gruplar Kuran ayetlerinin adıyla İslam ve Peygamberi lekelemişlerdir”diye ekledi.

Hasan Ruhani İran İslam Cumhuriyeti’nin, dünayanın neresinde olursa olsun terör ve zülme karşı koyan tüm müslümanların yanında olacağını ve bu müslümanların Gazze, Şam veya Afganistan’da olmasının bu niyeti etkilemeyeceğini de belirtti.

O/SH

Published in Rapor
Tagged under

Gazze’de Hamas’a yakın haber ajansı Er-Ray, Suudi Arabistan yönetiminin, Hamas heyetinin İran’da temaslarda bulunmasından rahatsızlık duyduğunu iddia etti.
 
Er-Ray’ın haberine göre, Suudi Arabistan istihbarat yetkilileri ve Hamas’ın yurt dışındaki yöneticileri ‘İran-Hamas ilişkilerindeki gelişmeler’ üzerine bir araya geldi.

Görüşmelerde Suudi Arabistanlı yetkililerin, İran-Hamas ilişkilerinden rahatsız olduklarını vurguladıkları ifade edildi.

Habere göre, İran ve Hamas arasındaki her türlü ilişkinin sonlandırılmasını isteyen Suudili yetkililer, buna karşılık,  Gazze Şeridi’ndeki İsrail ablukasının kırılması için ağır baskı yapmayı vadetti.

Haberde ayrıca Suudi Arabistan’a Hamas’ın henüz karşılık vermediği ancak teklifin inceleneceği öne sürüldü.

Hamas heyetinin ziyareti

Hamas yöneticilerinden oluşan bir heyet, geçen hafta İran’ın başkenti Tahran’da temaslarda bulunmuştu.

Hamaslı üst düzey yetkililerinden oluşan bir heyet 9 Aralık’ta İran’nın Başkenti Tahran’ı ziyaret etti.  

Hamas’ın siyasi bürosunun üyesi Muhammed Nasr’ın başkanlık ettiği heyet İranlı yetkililerle bir araya gelmiş ve bölgede yaşanan gelişmeleri ele almıştı.

Gündemde Filistin topraklarında yaşanan gelişmeler ve işgal altındaki Kudüs’te meydana gelen son olaylarda vardı.
 
Al Jazeraa

 

Published in Rapor
Tagged under
Cumartesi, 06 Aralık 2014 00:00

Hizbullah füzeleri İsrail’i yok edebilir

Kudüs Ordusu İkinci Komutanı General İsmail Kaani, bugün İsrail dünyanın en güvensiz noktası olduğunu, Hizbullah füzeleri İsrail’i yok edebilecek güçte olduğunu vurguladı.

 
Bir törende konuşan General Kaani, bugün Hizbullah’ın korsan İsrail’e doğru fırlattığı füzelerin menzili bu rejimin en uzak noktasına kadar ulaşabildiğni belirtti.

 General Kaani, Hizbullah füzeleri Gazze’ye de ulaştığını ve Gazze’den de İsrail’e doğru fırlatılabildiğini kaydetti.

Amerika İran’ı dize getirmeye çalıştığını belirten General Kaani, oysa İran milleti izzetle yaşadığını ve Amerika karşısında güçsüz olmadığı gibi asıl Amerika ve istikbarı İran karşısında zillete düşürdüğünü vurguladı.

General Kaani ayrıca, İsrail’in güvenliğini tehdit eden füzelerin Filistin topraklarında imal edildiğini ifade etti.

 

Published in Rapor
Tagged under

Filistin İslamî Cihat Hareketi Temsilcisi Nasır Ebu Şerif, Gazze’nin İran’dan başka yardımcısı olmadığını vurguladı
 
 
Filistin İslami Cihat Hareketi Tahran Temsilcisi Nasır Ebu Şerif, Batı Şeria’da güçlü bir intifadanın başlamasının yolunun Fetih Hareketi’nin arenaya inmesinden geçtiğini aksi takdirde  Batı Şeria’da güçlü bir intifadanın başlayamayacağını belirtti.

Ebu Şerif, İmam Hamanei’nin Batı Şeria’nın silahlandırılmasıyla ilgili çağrısına ‘Lebbeyk’ dediklerini, İmam Hamanei’nin sözlerine inançlarının ve teslimiyetlerinin tam olduğunu ve Batı Şeria ile ilgili beyanatının pratikte gerçekleşmesini umduklarını ifade etti.

Gazze Şeridi yalnız olduğunu belirten Ebu Şerif, Gazze’ye İran’dan başka hiç bir ülke yardım etmediğini, Mısır, Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi İslam ülkelerinin Gazze’ye yardımcı olmadıkları gibi, bazen Gazze kuşatmasında siyonistlere destek olduklarını söyledi.

Published in Rapor

Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Sayda’daki Kudüs Camii İmamı Şeyh Mahir Hammud, 21 Kasım tarihli Cuma hutbesinde Kudüs’teki gelişmeleri değerlendirdi.

Hammud, Kudüs’te başlayan yeni intifadayı alışılmışın dışında olarak nitelendirirken “istişhad eylemlerinin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi durumunda Siyonist komplolara darbe vurulacağını” ifade etti.

 

Mahir Hammud’un 21 Kasım tarihli hutbesi:

Filistin’de Tarihi Bir Olay Yaşanıyor

“Biz bugün yepyeni bir intifada türüyle karşı karşıyayız. Filistin halkıyla dayanışma amaçlı düzenlenen bir toplantıda bugün Kudüs’te yaşananların 3. İntifada mı yoksa yeni bir tür olarak “günlük intifada” mı olduğu konusunun tartışıldığına tanık oldum. Her iki düşüncede birbirini tamamlayıcı nitelikteydi. Dolayısıyla böyle bir konuda ancak genel çerçeve üzerinden bir tartışma yapılabilirdi. Neden? Çünkü bugün Kudüs’te yaşananlar zaman, mekan ve şekil bağlamında önceki intifada hareketlerine oranla çok büyük farklılıklar içeriyordu.

Mekan bağlamında Kudüs’ten söz ediyoruz. Kudüs doğrudan işgal altında ve mücadelenin kalbi niteliğinde… Kudüs’te bugün Siyonistler Kudüs’ün Yahudi olduğunu ısrarla vurgulayarak Kudüs halkına yönelik saldırılarını yoğunlaştırmış durumdalar… Diğer yanda yüksek vergiler ve aşırı güvenlik önlemleri sonucunda çok sayıda kişi göç etmeye mecbur kalıyor. Yine Yahudi yerleşimcilerin sayısını artırma yönündeki girişimler Kudüs’ün demografik yönden sıkıntıya düşmesine yol açıyor. Ve en önemlisi söz konusu Kudüs olunca, Kudüs’te bir sinagoga yapılan saldırı Kudüs ve çevresinde işgal güçlerinin manevi temsilcileri olan aşırı Yahudilerin sokaklara dökülmelerine yol açabiliyor.

Zaman bağlamında bir değerlendirme yapacak olursak; Gazze’nin zaferinden bu yana uzun bir zaman geçmedi. Medyada da siyasi arenada da Gazze’de yaşananın zafer değil yenilgi, Filistinliler için şeref değil yıkım olduğu yönünde bir fikir oluşturmak için yoğun çaba sarf edildi, sarf edilmeye de devam ediyor. Ancak son olarak ortaya çıkan bu direniş hareketi Filistin halkının izzet ve şeref sahibi olduğunu, Filistinli gençlerin kısa bir süre önce Gazze’de kazanılan zaferin yolunun müdavimleri olduklarını açıkça ortaya koyuyor.

Şekle gelecek olursak, yepyeni bir direniş türüyle karşı karşıyayız. Bir aileden iki kişi istişhad eylemi gerçekleştiriyor. Son eylem bir sinagogun içinde silahla gerçekleştirilirken bir önceki eylem ise arabayla yapılıyor. Tüm bunlar bu eylemlerin ciddi bir içeriğe sahip olduğunu, Filistin halkının Siyonistlerin hesap edemediği büyük bir potansiyel taşıdığını ortaya koyuyor. Öyleyse bu intifadanın nasıl bir intifada olduğunu tartışmanın bize ne faydası olabilir? Son iki haftada yaşananlar önceki hiçbir intifada döneminde yaşanmadı. Çünkü bu kez olayların merkezi çok farklı… Kudüs… Zamansal olarak bir zaferin devamındaki süreç yaşanıyor. Direnişin şekli ise alışılmışın dışında… Elhamdülillah…

Bugün tarihi bir olaya tanık oluyoruz. Bugün Filistin’de yaşananlar bir müjde niteliğindedir. Tüm dünya İsrail’i aklamaya çalışsa da, herkes tarihi gerçekliklerin üstünü örtmeye ve bu toprakların İsrailoğullarına vaat edilmiş topraklar olduğuna tüm dünyayı ikna etmeye çalışsa da bugün yaşananlar doğruyu savunmaktan asla vazgeçmeyeceğimizin habercisidir: Bu topraklar onlar için ancak yok olacaklarının vaat edildiği yerlerdir.

Diğer yanda tüm dünya bu ruhun kırmızıçizgi içerisinde, Kudüs’te hala korunuyor olması karşısında şaşkınlık yaşıyor. Siyonistlerin batıdan ve Amerika’dan aldıkları destek sayesinde tarihi gerçekleri çarpıtıyor olmalarına rağmen hiçbir başarı elde edemedikleri gözler önüne serildi. İsrail’in yok olması Kuran’da ve Tevrat’ta yer alan tarihi bir meseledir. Ancak İslami veya ulusal gayeyle çalışan taraflar öncelikler listesinin başına İsrail’in yok olması meselesini alamamışlar, üstelik bu anlamda kültürel bir çalışma da yürütmemişlerdir.

Yine bu bağlamda bugün, bölgede yaşanan büyük ya da küçük her olayın Siyonist oluşumun bekasının temini için olduğu unutulmamalıdır: Suriye, Irak, Mısır ve Libya bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır. Bu bölgelerde yaşanan tüm çatışmalar direnişi ve gerçek İslami ulusal ruhu engellemeyi amaçlamaktadır. Yaşanan olaylar karşısında gözlemciler tarafından yapılan yorumlarda İslam’ın cinayet ve kavga dini olduğu, İsrail’in değil Arapların yok olmaya yüz tuttuğu ifade edilmektedir. Bu anlamda eğer istişhad eylemleri doğru bir şekil üzere gerçekleştirilebilirse üzerimizde oynanan komplolara büyük bir darbe vurmayı başaracaktır, diyebiliriz.”

 

Published in Rapor
Perşembe, 06 Kasım 2014 00:00

Batı Şeria direniş merkezine dönüşüyor

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, Ürdün Nehri Batı Yakasının da yakında aynı Gazze gibi Siyonist rejime karşı direniş merkezi haline geleceğini belirtti.     El-Ahde haber sitesine demeç veren Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, terör örgütü IŞİD’ı kuran ve destekleyen istihbarat teşkilatlarının başında MOSSAD’ın […]
 

İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, Ürdün Nehri Batı Yakasının da yakında aynı Gazze gibi Siyonist rejime karşı direniş merkezi haline geleceğini belirtti.

El-Ahde haber sitesine demeç veren Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Emir Abullahiyan, terör örgütü IŞİD’ı kuran ve destekleyen istihbarat teşkilatlarının başında MOSSAD’ın geldiğini ifade ederek, bu bağlamda çok sayıda kanıt ve belgenin ortada olduğunu belirtti.

Terör örgütü IŞİD’in İslam adı altında eylem yaptıklarına temas eden Emir Abullahiyan, IŞİD eylemlerinin İslam ile hiç alakası olmadığını, tam tersine İslam’ı karalamaya çalıştığını kaydetti.

Bazı bölgesel ve uluslararası istihbarat servislerinin “tersine mühendislikle”, bölgeyi yıkmaya çalıştığını söyleyen İran Dış İşleri Bakan Yardımcısı, bunların Dera’dan başlayarak Suriye’de sahte bir devrim çalışmaları başlattıklarını ve hemen ardından muhaliflere silah sevkiyatına start verdiklerini hatırlattı.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı sözlerinin başka bir bölümünde, İran’ın terörle mücadele eden Irak halkı ve hükümetine desteğinin devam edeceğini belirtirken, BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Stephan D. Mitstura’nın görevinde başarılı olmasının Suriye halkının taleplerine dayalı gerçekçi siyasi çözüm sunulmasına bağlı olduğunu ifade etti.

Emir Abullahiyan, İran’ın terörle mücadele için Lübnan ordusuna destek verdiğini de sözlerine ekledi.

 irna
 

Published in Rapor
Tagged under

Hasan Ruhani, Tahran'da Slovakya başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı Miraslav Layçak'ı kabulünde yaptığı açıklamada, İran'ın nükleer müzakerelerde çok ciddi olduğunu belirterek, karşı tarafların da ciddi olması gerektiğini ve ancak bu şekilde kalan süre içinde kapsamlı bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu

Ruhani, Filistin’de terör rejiminin cinayetleri ve Gazze halkının içinde bulunduğu zor durumun yanı sıra terör örgütü IŞİD'in bölgede estirdiği cinayet ve terör havası gibi gelişmelere de temasla; ''terör rejimi İsrail tarafından Gazze'de savunmasız insanların öldürülmesi son derece üzüntü ve kaygı vericidir'' dedi.

İran İslam cumhuriyeti cumhurbaşkanı Ruhani, terörün dünya üzerindeki tehlikesine de temasla; burada gülünç olan durumun, terör örgütlerini silahlandıran ve mali destek veren ülkelerin şimdi bunlarla aniden mücadeleye girmeleri olduğunu söyledi.

Terörün ortadan kaldırılması için bütün ülkelerin ciddi bir işbirliği içinde olmaları gerektiğini belirten Ruhani, 'Zira terör bütün bölge ve dünyayı yakından tehdit etmektedir'' dedi.

Ruhani, İran ve Slovakya ilişkilerine de temas ederek, iki ülke arasında ilişkilerin geliştirilmesi için önemli kapasitesinin olduğunu belirtirken, Slovakya dışişleri bakanı da, İran'la her alanda ilişkileri geliştirmek istediklerini söyledi.

Published in Rapor

Gazze’ye yönelik savaşın sonuçlanmasından sonra yavaş yavaş İsrail’in 51 günlük savaş boyunca üstünü örttüğü bazı meseleler de ortaya çıkmaya başladı.
 
Telaviv Üniversitesi’ne bağı Ulusal Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin internet sitesinde yeni bir çalışma yayınlandı. Yapılan çalışmada bilişim alanında üst düzey uzman olan bir subayın sözleri aktarılıyor. Subay Gazze’ye yönelik operasyon süresince İran’ın İsrail’i hedef alan çeşitli siber saldırılarda bulunduğunu ifade ediyor: “Bu saldırılar üzerinden İran, İsrail’in mali ve güvenlik şebekelerine zarar vermeye çalıştı. Bu da İran’ın altyapı sistemlerine karşı saldırı gücünü geliştirmek için ciddi bir çaba sarf ettiğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla İran yakın bir gelecekte İsrail’in savunma sistemleri için tehlike teşkil ediyor, diyebiliriz.”

Çalışmayı hazırlayan Askeri İstihbarat Şubesi’nde Araştırma Bölümü eski Başkanı olan Gabi Siboni ve Araştırma Merkezi’nden arkadaşı Sam Kronfeld… Çalışmada İran İslam Cumhuriyeti’nin çeşitli kullanım alanlarına saldırı düzenleyebilecek kadar siber saldırı gücünü geliştirdiği ortaya koyuluyor.

Çalışmada ayrıca İran’ın hedef aldığı ve Gazze’ye yönelik saldırılar boyunca siber saldırı gerçekleştirdiği hedeflerin sadece askeri değil aynı zamanda sivil hedefler olduğu da ortaya konuyor.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, son dönemde İran, Hizbullah ve Hamas tarafından İsrail’deki önemli kurumlara yönelik siber saldırıların arttığını açıklamıştı. Ayrıca Netanyahu teknolojilerini geliştirdikçe bu saldırıların daha da genişleyeceğini vurgulamıştı.

Netanyahu şunları söylemişti: “İsrail bu saldırılara doğru bir şekilde karşılık verebilmek için ABD’yle yardımlaşıyor ve şu anda “Elektronik Demir Kubbe”ye ihtiyaç duyuyor. Siber savaş şu anda meydan savaşının bir parçası haline geldi. Bu savaş gelecekle ilgili bir savaş değil… Bu savaş şu anda burada yaşanıyor. Üstelik bu savaşın daha da kızışması bekleniyor. Bu saldırılara bir çözüm üretmek için İsrail bir çalışma başlattı ve Ulusal Siber Bürosunu kurdu.”

Bu bağlamda Haaretz Gazetesi Şin-Bet Genel İstihbarat Birimi’ndeki üst düzey subaylardan birinin şu sözlerini aktarıyor: “Biz siber saldırıların sebep olduğu zararların farkındayız. Bu konuda uyanık ve hazırlıklı olmak zorundayız. Bundan yaklaşık 2 yıl önce Şin-Bet’te “Siber Saldırılarla Mücadele Etmek İçin Ulusal Heyet” kuruldu. Heyetin çalışanları bu alanda uzman kişiler… Bu birim çeşitli saldırılar gerçekleştirerek İsrail’in savunma gücünü yükseltti. Ancak bu gücün şu anda daha da geliştirilmesi gerekiyor. Çünkü düşman hem savunma hem de saldırı gücünü yükseltmeye devam ediyor. İsrail’deki önemli içeriğe sahip olan siteler sağlam bir şekilde savunuluyor. Ancak İsrail’in elinde geliştirmek için kaynak yok. Amerika ise bu alanda uçaklara sahip… Klasik savaşın tam aksine bu alanda saldırı en iyi savunma biçimidir. Siber âlemde bu anlayış yaygındır. Ancak İsrail şu an için bu hususta ne sağlam bir savunma yapabilecek güçte, ne de saldırı…”

 

islamanaliz

Published in Rapor
Tagged under
Sayfa 1 / 2