Displaying items by tag: Suriye

 Cumhurbaşkanı Ruhani Suriye Başbakanı el Halki’yi kabul etti.
 Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve İran’da temaslarda bulunan Suriye Başbakanı Vail el Halki Salı akşamı bir araya gelerek ikili ilişkiler ve bölgesel konuları ele aldılar.

Bu görüşmede Ruhani Suriye halkı ve ordusunun 4 dört yıla yakın bir süre mükemmel bir şekilde tüm ihanet ve komplolara karşı koyduklarını belirterek, “Bugün artık tüm dünya Suriye halkı ve ordusunun teröristlere ve dış komplolara karşı savaş verdiğini” anlamıştır dedi.

Cumhurbaşkanı Suriye krizinin sadece siyasi diyalog ve müzakere ile bir çözüme kavuşabileceğini ve İran halkı ve hükümetinin gönlünün güvenlik ve istikrarın bir an önce Suriye’ye geri dönmesinden ve bu vesile ile de Suriyeli mültecilerin kendi vatan ve evlerine dönmekten yana olduğunu belirtti.

Hasan Ruhani el Halki’nin bu ziyaretini iki ülke ilişkilerini daha da ileriye taşımak için bir fırsat olduğunu ve ikili ve özellikle de ekonomik alandaki ilişkilerin daha da geliştirilmesini istedi.

Suriye Başbakanı ise Ruhani ile yaptığı görüşmede Suriye Başkanı Beşşar Esed’in en içten selamlarını İnkılap Rehberi, Cumhurbaşkanı ve İran halkına ileterek, “Suriye halkı ve hükümeti Suriye’nin bu zor ve cetin geçen dört yıl boyunca İran’ın onların yanında olduğu ve bir çok yardımda bulunduğu için İran halkı ve hükümetine minnetdardır”  diye konuştu.

El Halki ayrıca Suriye’nin Birleşmiş Milletler ve ya Rusya’nın diplomatic diyalog üzerine kurulu olan çözüm planlarını incelemeye hazır olduğunu belirtti.

Published in Rapor
Tagged under

Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, İran’ın ölüm kalım anında Irak’a yardım ettiğini belirterek bu ülkeyle ilişkilerin bozulmasına rıza göstermeyeceğini söyledi.


Lübnan’ın el-Meyadin televizyonuna demeç veren Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, Suudi Arabistan’la ilişkilerin iyileştirilmesinden başka bir seçenek olmadığını; ancak Körfez ülkelerinin hala IŞİD tehlikesini kavrayamadığını ifade etti.

Başbakan Haydar el-İbadi, bazı çevrelerin İran’la ilişkilerin bozulmasını istediğini; ancak kendisinin buna rıza göstermeyeceğini belirterek “Biz şu an Irak’ta bir ölüm kalım savaşı ile karşı karşıyayız. İran bu savaşta bizim yanımızda yer aldı” dedi.

ABD Başkanı Barack Omaba’nın kendisiyle yaptığı görüşmede Bağdat’ın tehditle karşı karşı karşıya olduğunu; ancak ABD’nin Irak’ı ve güvenlik güçlerini desteklemekte tereddütlü olduğunu söylediğini nakletti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

Ancak İran, bize ve Kürtlere yardım etmekte hiçbir tereddüt göstermedi, İranlılar, Irak’a yönelik bir tehdidi kendilerine yönelik olarak gördüler; çünkü iki ülke de ortak çıkarlara sahip.”

Suriye sorununa da değinen İbadi, Suriye sorununun siyasi yollarla çözülmesi gerektiğini vurguladı ve “Suriye’de çatışmaların durması için yardıma hazırız. Suriye’de kanın dökülmeye devam etmesi, bu ülkede her şeyi yok ediyor ve biz bundan son derece rahatsızız” diye konuştu.

Irak’la Suudi Arabistan ilişkilerinin iyileşmesinin de bir zaruret olduğunu belirten Haydar el-İbadi, “Suudi Arabistan’la ilişkilerin iyileştirilmesinden başka seçenek yok; ancak Körfez ülkelerindeki bazı liderler hala IŞİD’in bölge ülkelerine yönelik tehlikesinin farkında değil” dedi.

İbadi, Suudi yetkililerle şimdiye kadar bu konuda görüşmelerinin olup olmadığı yönündeki bir soruya da sözlü olarak temaslarının olduğunu ancak pratik ve gerçekçi düzeyde işlerin yavaş ilerlediğini söyledi ve bu durumun iki ülkenin de yararına olmadığını ifade etti.

Published in Rapor

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, IŞİD saflarında 600 Türk vatandaşının savaştığı, 100 Türk vatandaşının ise Suriye’deki çatışmalarda öldürüldüğü yönündeki açıklamada bulundu. Türkiye Dışişleri Bakanı, Suriye krizinin başladığı andan beri ilk kez Türk vatandaşlarının Suriye krizine katılımına ilişkin bir açıklama yaptı.
 
  Peki, Türk vatandaşları neden IŞİD saflarında savaşıyorlar? Türkiye’nin güvenliği için tehdit oluşturuyorlar mı?

Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) uzmanlarından Hanife Çetin, Uluslararası Haber Ajansı ‘Rusya Bugün’e verdiği demeçte konuyla ilgili görüşünü anlattı:

‘IŞİD sosyal medyaya bugüne kadar terör örgütlerinde görülmemiş derecede hakim bir örgüt. Bir şirket ya da belki kurumsal bir yapı gibi sosyal medyayı etkin kullanıyorlar ve bu yolda dünya çapında milyonlarca insana ulaşmışlar. Bu bakımdan sosyal medyadaki propaganda yöntemiyle mücadelede sosyal medya kullanımı IŞİD’in militan toplamasına büyük bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Öte yandan Türkiye’de maalesef uzun bir süredir IŞİD’in bir terör örgüt olarak anılmamış olması da IŞİD’e duylan sempatinin altındaki bir başka etken. Türkiye’den IŞİD’e katılımlar da ayni şekilde bu çerçevede değerlendirilebilir. Yani hem sosyal medyanın hem siyasi söylemlerin bunda önemli bir etkisi var. Hani bu sadece dışarıdan, Avrupa’dan çok fazla gelenlerin, katılanların olduğu haberlerini gördük ama bu sadece Avrupa’nın bir sorunu değil. Burda bir kandan gelen bir motivasyon var oradaki insanların radikalizmin sınırlarını zorladığını görebiliyoruz, kafa kesmelerden bahsediyorum burda, ya da işte daha ciddi vahşet dolu görüntülerden bahsediyorum. Yani bunlardan etkilenmemek yani bu savaşa girip te bunlardan etkilenmemek mümkün değil. Bu kişilerin de topluma geri kazandırılmaları oldukça zor görünüyor. Bu bakımdan bu geçecek süreçte bunların geri kazandırılıp kazandırılamıyacağı konusunda ciddi endişelerimiz var ve bu endişeler de tehdit endişeleridir. Bu katılımlardan tehdit algılamamız gerekiyor’.

Bizim diğer muhatabımız İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Kıvanç Ulusoy bu konuda şunu dedi:

‘İdeolojik sebeplerden katılıyorlar diye düşünüyorum. Büyük ölçüde inanıyorlar tabii böyle bir şeye. Suriye’de bir İslamci devleti kurabileceklerini düşünüyorlar. İkinci sebep, hükümetin doğrudan desteği olmasa da uygun bir ortam var. Türkiye’de buna uygun siyasi bir ortam var. Yıllarca bu yaklaşımlar destekleyen bir yapı vardı ve şimdi o yapının sonuçlarını alıyoruz. Türkiye açısından ciddi bir güvenlik tehdidi aslına bakarsanız. Yani ben bu politkaları doğrusu yapılmış bir politikalar olarak görmüyorum hiç bir şekilde. Kesinlikle uzun vadede Türkiye açısından böyle politikaların negatif etkileri olacak diye düşünüyorum’.

Published in Rapor
Cumartesi, 15 Kasım 2014 00:00

BM: IŞİD Suriye’de ‘terör estiriyor’

Birleşmiş Milletler (BM), Irak Şam İslam Devleti IŞİD’in, Suriye’de denetimindeki bölgelerde ‘terör estirdiğini’ duyurdu.


BM’nin, 300’den fazla tanıkla yapılan söyleşilere dayandırdığı ‘Terör Yönetimi: Suriye’de IŞİD idaresinde yaşamak’ adlı raporda, IŞİD’in sivillere karşı ‘aşırı şiddet’ uyguladığı belirtildi.

Rapora göre, sigara içen erkeklerin parmakları kesildi, bir erkek hastayı tedavi eden kadın diş hekiminin de halkın gözü önünde kafası kesildi

İnsan hakları denetçilerinin hazırladığı rapor, BM’nin IŞİD’in taktiklerini yakından incelediği ilk rapor olarak kayda geçti.

Raporda, IŞİD’den kaçan veya Suriye’de IŞİD kontrolünde yaşayan erkekler, kadınlar ve çocuklarla yapılan söyleşilerin yanı sıra örgütün dağıttığı fotoğraflar ve videolar da incelendi.

BM, halka açık alanlarda yapılan infazların yaygın olduğunu ve cesetlerin ‘yerli halka uyarı’ olarak teşhir edildiğini belirtti.

Raporda, IŞİD’in bölge istikrarına oluşturduğu tehdidi uluslararası toplumun göz ardı ettiği vurgulanırken Suriye’deki krize siyasi bir çözüm bulunamamasının da ‘tehlikeli bir boşluk doğurduğu’, bu boşluğun da IŞİD tarafından doldurulduğuna dikkat çekildi.

 

İşkence yaygınlaştı

IŞİD militanlarının gıda ve tıbbi malzeme yardımı tedarik yollarını engellemesi, tecavüz, recm ve sivillere yönelik işkenceler, Ezidi kadınların seks kölesi olarak alı konulması ve IŞİD militanlarının çocuklarını doğurmaya zorlanmaları da raporda yer alan maddeler arasında.

BM ayrıca, IŞİD’in çocukları savaşmaya zorlamasına ve yine çocuklara zorla toplu infaz videoları izletmesine dikkat çekti.

IŞİD militanlarının, ABD hava saldırılarına karşı sivillerin evlerine ve çiftliklerine konuşlanmaları da raporda yer aldı.

Rapor, BM’nin Uluslararası Bağımsız Suriye Arap Cumhuriyeti Soruşturma Komisyonu tarafından hazırlandı.

Komisyon, Suriye’deki insan hakları ihlallerini inceleme amacıyla BM İnsan Hakları Komisyonu tarafından 2011 yılında kurulmuştu.

Raporda, IŞİD’in yanı sıra sivillere ve ele geçirilen savaşçılara yönelik insan hakları ihlallerinden Suriye hükümeti dâhil diğer tarafların da sorumlu olduğu belirtildi.

Diğer tarafların ihlalleri sakladığı, IŞİD’in ise kendi idaresini zorla kabul ettirmek için ‘ihlalleri ve suçları’ açıkça teşhir ettiği kaydedildi.

 

BBC

Published in Rapor
Tagged under

Moskova Üniversitesi’nde enerji ve enerji güvenliği üzerine çalışan Yardımcı Doçent Tuğçe Sevim Varol, İsrail’in güvenliği, S.Arabistan ve Katar’ın çıkarı doğrultusunda Orta Doğu’da Kürdistan projesinin devreye sokulduğunu söyledi.
 

 Irak’ın kuzeyinde bağımsızlığını ilan edecek Kürt devletinin yaşaması için Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e koridor açılacağını vurgulayan Varol, “Kürt koridorunun taşları döşeniyor. Türkiye, en büyük politik gollerden birini yedi” dedi.

İsrail’in güvenliği, S.Arabistan ve Katar’ın çıkarları için Irak’taki Bölgesel Kürt yönetimi Suriye’nin kuzeyinden açılacak bir koridor ile Akdeniz’e bağlanaca Moskova Üniversitesi’nde enerji ve enerji güvenliği üzerine çalışmalarını sürdüren Yardımcı Doçent Tuğçe Sevim Varol, İsrail’in güvenliği, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu’da İran, Irak ve Suriye’den oluşan bir Şii bloğunun ABD ve NATO üyesi Batılı devletler tarafından istenmediğini belirterek, bunun için Kürdistan projesinin devreye sokulduğunu söyledi. Irak’ın Kuzey’inde bağımsızlığını ilan edecek bir Kürt devletinin yaşaması için Suriye’nin Kuzey’in den Akdeniz’e bir koridor açılacağını vurgulayan Varol, şöyle konuştu:

Yeni yol planı

“Kürt koridorunun taşları döşeniyor. Amaç, Kerkük Ceyhan boru hattı ile Erbil’den gelen boru hattının birleştiği Fişabur’dan itibaren döşenmesi planlanan boru hattının yolunun üzerindeki güzergahı boşaltmak. Bu boru hattının Halep üzerinden geçirilerek Lazkiye’de Akdeniz’e ulaştırılması planlanıyor. Fişabur’dan Ayn el-Arap’a doğru yeni bir çıkış yolu planlanıyor. Buraları da tabii ki Peşmergeye verilecek. Kesinlikle ve kesinlikle ben buraya giren peşmergenin hiç bir şekilde geri çıkacağını düşünmüyorum. Mümkün değil. ABD, Ayn el Arap’ı tekrar Esad’a geri vermek için mi yardım etmiyor. Şunu da gözlemliyoruz. Her geçen gün Barzani bir devlet başkanı statüsüne yükseliyor.”

Türkiye gol yedi

Varol, Türkiye’nin tarihindeki en büyük dış politika gollerinden birini yediğini kaydederek, şöyle konuştu: “Çünkü, Bölgesel Kürt yönetimi ile kurduğu enerji politikaları ile zannetti ki, Barzani kendisine bağlanacak. Onun bütün enerji çıkışları Türkiye’den olacak. Ama Barzani Türkiye’den çıkışın değil, Suriye’den çıkışın peşinde. Türkiye’nin düşman sayısı daha fazlalaştı. Esad var, PKK var, PYD var, IŞİD var.

Peşmerge bile Türkiye’nin müttefiki değil. Türkiye bu sözde çözüm sürecinde PKK’ya o kadar çok göz yumdu ki PKK’nın orada devletçilik oyunu oynamasına. Şimdi Türkiye bundan pişman oldu ve geri adım atmaya çalışıyor. Ama iş öyle kritik bir noktadaki şimdi devletleşmeye çalışan Kürdistan, PKK’nın o bölgede kazandığı otoriteyi kaybetmesini istemiyor. Çünkü, peşmergenin PKK’ya da ihtiyacı var. IŞİD ile savaşmasında. Türkiye şu anda PKK’ya tekrar ‘Sen teröristsin’ tanımlaması yapmaya çalışıyor. İki yıldır yapmıyordu biliyorsunuz. Ama bu sefer karşısında koca bir blok var. Bu koca bloğun arkasında da bir ABD gölgesi var.

 

ajanslar

Published in Rapor

Lübnan Hizbullah Partisi Genel Sekreteri Hasan Nasrullah bölgedeki savaşın kesinlikle dini ya da mezhepsel bir savaş olmadığını vurgulayarak; bu savaşın tüm bölge halklarının kader ve geleceğini belirleyecek savaş olmasıyla herkesi ilgilendirdiğini vurguladı
 

 Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, Beyrut’un güneyinde bulunan Seyyidüşşüheda kompleksinde düzenlenen ve binlerce kişinin izlediği Muharrem ayı sohbetlerine video-konferans şeklinde katıldı.

Nasrullah konuşmasında; “savaşımız herkesi ezmek ve yok etmek isteyen tekfirciler, ABD hegemonyası ve İsrail projesine karşı savaştır..” dedi.

Nasrallah , terör örgütü IŞİD’in cinayetlerine temasla; ‘Eğer Hizbullah Suriye’de olmasaydı, IŞİD’in cinayetleri Lübnan’da aşiretlere de kadar yayılırdı” dedi.

Libya ve Mısır’da yaşanan olaylara ilaveten Suriye’de muhtelif terör örgütleri arasında yaşanan çatışmaların savaşın mezhepsel yada dini, Sünni yada Şii savaşı olmadığını net bir şekilde kanıtladığını vurgulayan Nasurllah; kimi taraf ve devletlerin kasıtlı bir şekilde bu savaşı dini savaş olarak yansıtmaya çalıştıklarına dikkat çekti.

 Nasrullah, Hizbullah hareketinin Suriye halkını teröristlere karşı savunmayı sürdüreceğini de söyledi.

Siyonist İsrail ve Amerika yanlısı işbirlikçi bazı çevrelerin, Hizbullah’ın Suriye halkını savunmasını siyasi düşmanlıktan dolayı çekemedikleri ve kabullenemediklerini belirterek, bunların gerçekte Lübnan halkını da düşünmeyen çevreler olduğunu söyledi.

Nasrallah konuşmasında ayrıca Hz.Mehdi’nin zuhurunun uluslararası bir vaka olacağını ve zamanın tüm tağutlarını yerle bir edeceğini; mustazafların iktidara geleceğini belirterek, ”Tabii bunun gerçekleşmesi için de ön hazırlığa ihtiyacı vardır. Yüce Allah mümin mustazafları iktidara ulaştıracaktır ve kıyametten önce onların hükümeti ahir zaman hükümeti olacaktır. Allah, nihayetinde Müslümanların muzaffer olacaklarını, müşriklerin ise yenilgiye mahkum olacaklarını vaad etmiştir. Müminler bu vaadlerin gerçekleşeceği günü sabırsızlıkla beklemektedirler” diye konuştu.

Nasrullah partisinin Mişel Avn’un Lübnan’da cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklediğini resmen açıklarken; Suriye ve İran’ın Lübnan’da cumhurbaşkanlığı seçiminin kolaylaştırılması karşılığında kimseden kesinlikle bir karşılık beklemediklerini belirtti.

 

Published in Rapor