
کارگر
Müminle Kâfirin Rızkı Arasında Ne Fark Var? İşte Cevabı…
Ayetullah Cevad Amuli, Kur’an ayetlerini referans alarak Yüce Allah’ın – ister kâfir olsun ister mümin, ister muvahhit olsun ister mulhit – tüm varlıklara rızık verdiğini söyledi ve ekledi: Fakat kâfirle müminin rızkı arasında şu fark vardır: Allah, tevhid sofrasının başına oturan kimseye hiç ummadığı ve aklına gelmeyecek yerden rızık verir.
Ayetullah Cevadi Amuli, Hud suresinin 6. Ayetine göre Yüce Allah’ın yeryüzünde debelenen her varlığa rızık verdiğini kaydetti ve şu izahatta bulundu: Bu ayete göre Yüce Allah, tüm varlığı kendi ailesi olarak kabul etmiş ve onların rızıklarını temin etmeyi kendine bir görev saymıştır. O halde insan rızık kaygısı içinde olmamalı ve bu hususta çok da hırslı davranmamalıdır. Çünkü Yüce Allah başka bir ayette şunu ifade ediyor: Eğer takvalı olursanız fizik ötesi âleme, tevhide ve gayba olan imanınız artsın diye size tabii olmayan yollardan rızık ulaştırırım. Talak suresinin iki ve üçüncü ayetlerinde şöyle buyurmuştur: “Kim Allah’tan sakınırsa Allah ona bir çıkış yolu sağlar ve ona ummadığı yerden rızık verir.” Hud suresinde geçen ayete göre Yüce Allah – mümin-kâfir, muvahhid-mulhit – herkese rızık verir. Ama Talak suresindeki ayette mümine özel bir rızık verildiğinden söz ediyor. Mümine Yüce Allah hiç ummadığı ve aklına gelmeyen yerden rızık ulaştırarak onun tabiat ötesi âleme olan imanını artırır.
safaqna
İran’ın Yemen konusundaki dörtlü önerisi BM’ye sunuldu
İslami İran’ın BM nezdindeki temsilciliği, İran dışişleri bakanının Yemen buhranının çözümüne dair dört maddelik teklifini içeren mektubu BM genel sekreter vekiline teslim etti.
İran’ın BM nezdindeki temsilcisi ve büyükelçi Gulam Ali Huşro, İran dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif’in Yemen buhranının çözümüyle ilgili dört maddelik teklifini içeren mektubu BM genel sekreteri Ban Ki Muun’un gıyabında onun vekili Yan İlyason’la görüşmesinde ona teslim etti.
İran dışişleri bakanının sunduğu dört maddelik önerinin yer aldığı mektupta, Suudi Arabistan’ın Yemene başlattığı hava saldırıları sonucu Yemen’de durumun her geçen gün çok daha kötü olduğuna işaret edilirken, bu saldırıların açık bir şekilde en temel insan hakları ilkeleri ve BM bildirgesini çiğnediğine dikkat çekildi.
İran İslam Cumhuriyeti, Yemen’de buhranın askeri çıkış yolu olmadığını ve barış ve sebat için tek yolun, Yemen’de bütün partilerin yabancıların müdahalesi olmaksızın kapsamlı milli uzlaşı hükümetinin kurulmasından geçtiğine vurgu yapmaktadır.
İran İslam cumhuriyeti bu hedefe varmak için, BM bildirgesi ve insan hakları ilkeleri çerçevesinde 4 maddelik teklifinde; ateşkesin derhal sağlanması ve yabancıların askeri saldırıların derhal durması, kayıtsız şartsız bir şekilde Yemen halkına sağlık ve insani yardımların derhal gönderilmesi, Yemenli bütün siyasi grup ve partiler arasında milli görüşmelerin tekrar başlaması ve Yemen’de milli uzlaşı ve koalisyon hükümetinin kurulması yer almaktadır.
İran mektubunda BM’lerin elindeki yetkileri Yemen sorununun sona erdirilmesi ve Yemen’e yönelik saldırıların durdurulması için kullanması temennisi yer alırken, bir an önce Yemen’de facianın durdurulması ve sorunun siyasi yolla halledilmesi için gerçek görüşmelerin başlatılması için girişimde bulunması umudu dile getirildi.
Savunma Bakanı: "Amerika'ya karşı direniş cephesi oluşturulmalı"
İran ve Rusya savunma bakanları Moskova'da yaptıkları görüşmede, iki ülke arasında bölgesel ve uluslar arası meseleler konusunda görüş alış verişlerinde bulundu.
Mehr Haber Ajansı'nın İRNA'dan aktardığı habere göre, İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanı Tuğgeneral Hüseyin Dehgan, Rusya Ferderasyonu Savunma Bakanı Sergey Şaygo ile görüşmesinde, dünyada kalıcı bir barışın sağlanması için Amerika ve müttefiklerinin yayılmacılığa dayalı siyasetleri karşısında bir direniş cephesinin olması gerektiğini söyledi.
Dehgan, Rusya'nın bölgesel ve uluslararası meselelerle ilgili görüşünün İran'a yakın olduğunu belirterek, Tahran'ın Amerika'nın güvenilir bir dost ve müttefik olamayacağına dair Rusya'nın görüşüne destek verdiğini söyledi.
Sözkonusu görüşmede Rusya Savunma Bakanı Şaygo da, İran ve Rusya arasında ilişkilerin gelişmesini olumlu olarak nitelerken, ikili ilişkilerin bölgesel ve dünya istikrarında önemli olduğunu söyledi ve yakın bir zamanda, ortak tehditlere karşı mücadele amacıyla, İran, Rusya ve Çin arasında üçlü bir oturumun gerçekleşeceğini söyledi.
İran ve Rusya savunma bakanları ayrıca Rusya'nın İran'a bu yılın sonuna kadar teslimatını yapacağı S-300 hava savunma füze sistemleriyle ilgili olarak teknik konularda da görüştü.
Savunma Bakanı:“Suudi Arabistan, Yemen’e saldırmakla kendi çöküşünü hazırlamıştır”
Şangay İşbirliği Örgütü Güvenlik Konferansı’nda konuşan İran Savunma Bakanı, Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı başlattığı hava saldırıları vesilesiyle kendi çöküşünü kendi elleriyle hazırladığını söyledi.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, Moskova’da düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü Güvenlik Konferansı’nda konuşan İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanı Hüseyn Dehgan, Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı başlattığı hava saldırıları vesilesiyle kendi çöküşünü kendi elleriyle hazırladığını söyledi.
Dehgan ayrıca Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı düzenlediği hava saldırılarında ağır ve gelişmiş bombalar kullanarak, Yemen alt yapısını imha ederken bu ülkenin mazlum halkının ölümü ve yaralanmasına da yol açtığını ve bu olayların Siyonist İsrail Rejimi’nin mazlum Filistin halkına yönelik gerçekleştirdiği saldırı ve cinayetleri aratmadığını da ekledi.
Zarif: “Yemen müzakreleri sadece Yemenliler arasında yürütülmeli”
Dışişleri Bakanı Yemenli gruplardan bu ülkede ceryan eden krizin çözümü için bir araya gelerek müzakere etmelerini istedi.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Euronews Kanalı’na verdiği mülakatta, Yemenli siyasi grupların bu ülke krizinin çözümü için bir araya gelerek müzakere masasına oturmaları gerektiğini belerterek, bu müzakerelerin ise sadece Yemenli gruplar arasında düzenlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Zarif ayrıca, “Biz sadece Yemenlilerin müzakeresine şahit olmalıyız” açıklamasını yaptı.
Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Yemenliler dışında başka bir tarafın bu müzakre sürecine müdahale etmemesi gerektiğini söyledi ve “Dış ve yabancı güçler Yemen’in
Zarif Yemen krizini Ban Ki-moon ile görüştü
İran Dışişleri Bakanı BM Genel Sekreteri ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı düzenlediği hava saldırılarının bir an önce durdurulması gerektiğini söyledi.
Mehr Haber Ajansı’nın haberine göre, İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon arasında gerçekleşen telefon görüşmesinde önemli ve güncel uluslararası ve bölgesel konular ele alındı.
Bu telefon görüşmesinde Zarif Suudi Arabistan’ın Yemen’e karşı düzenlediği hava saldırılarının devam ettiğini ve böylece bu ülkenin alt yapısının tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, Yemen’in savunmasız halkına yönelik gerçekleştirilen bu saldırıların bir an önce durdurulması gerektiğine vurgu yaptı.
Zarif Moon ile yaptığı bu telefon görüşmesinde ayrıca İran’ın dört maddeden oluşan çözüm önerisini hatırlatarak, Yemenli değişik siyasi gruplar arasında bir çözüme ulaşmak için müzakerelerin bir an önce başlaması gerektiğini söyledi.
Bu görüşmede BM Genel Sekreteri Moon ise İran İslam Cumhuriyeti’nden bu konuda yaptığı çalışmalarından dolayı teşekkür etti ve Yemen hava saldırılarında zarar görenler için bir an önce ve acilen yardım edilmesi gerektiğine de vurguda bulundu.
IŞİD’le İlgili Çarpıcı Açıklama!.. ‘IŞİD Dini Bir Soykırımı Planlıyor’
Geçtiğimiz aylarda Rakka ve Musul’da IŞİD kamplarını gezip, bir kitap çıkaran Alman yayıncı Jürgen Todenhöfer, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Geçtiğimiz aylarda Rakka ve Musul’da terör örgütü IŞİD kamplarını gezip, bir kitap çıkaran Alman yayıncı Jürgen Todenhöfer IŞİD’in dini bir soykırımı planladığını söyledi.
Todenhöfer Stern dergisine verdiği röportajda kendisine yöneltilen IŞİD propagandası yapma suçlamalarını “Düşmanı ancak onu yeterince tanırsak yenebiliriz” diyerek yanıtladı.
Todenhöfer “Oraya bu geziye karşı gelen oğlum Frederic ile birlikte gittik. Beni tehlikeli ortamda yalnız bırakmamak için geldi. Tehlikeyi çok iyi bildiğimizden yanımıza dört tane zehirli hap alarak gittik. Herhangi bir esir alınma durumumuza karşı, ölüm kararımızı IŞİD’e bırakmak istemedik. Ama hapları elime almamı gerektirecek bir an olmadı” dedi.
“Dini soykırımı” planları
Al-Bagdadi’nin verdiği yaşam güvencesi mektubu ile tehlikeli geziyi gerçekleştirdiklerini söyleyen Jürgen Todenhöfer, gördüklerinden sonra IŞİD’in dini temizlik aksiyonu planladığı endişesi taşıdığını söyledi.
Todenhöfer “onlarla ilgili her şeyi bilmek zorundayız. Onlar soykırımı planlıyorlar. Şimdiye kadar insanlık tarihinde görülenleri gölgede bırakacak dini bir temizlik hareketi planlıyorlar” dedi.
Cihatçı John’la tartışmış
Bir çok kafa kesme olayında cellat olarak bilinen İngiliz “Cihatçı John’a da rastladıklarını söyleyen Todenhöfer “gezi boyunca sık sık tartışmalarımız oldu. Özellikle “Cihatçı John” ile”. Onlar için biz kanlı düşmandık” dedi.
Todenhöfer, gezisinde daha önce vaizlik yapan birinin orada yargıçlık yaptığını gördüğünü söylerken “Daha önceki yargıç Dünya yasalarını Allah’ın yasalarından üstün tuttuğu için infaz edilmiş” dedi.
ajanslar
Hedef: IŞİD- Hizbullah Savaşı!
Kosova bağımsızlık savaşı sırasında bölgede NATO başkomutanı olan ABD’li General Wesley Clark, CNN International Televizyonu’nda katıldığı bir programda ”IŞİD’i Batılılar kurdu” ve “IŞİD-Hizbullah savaşı hedefleniyor” iddiasında bulundu.
1998-1999 Kosova bağımsızlık savaşı sırasında bölgede NATO başkomutanı olan, ABD’li General Wesley Clark, Gazeteci Amy Goodman ve Juan Gonzalez’in yönetimindeki democracynow.org sitesine bir mülakat verdi.
Clark, “Bush yönetimince 5 yılda 7 ülkeyi kapsayan bir savaş planı hazırlandığını, Saddam’ın devrilmesine karşın ABD’nin Irak’ı yönetmeyi başaramaması üzerine planın devre dışı kaldığını” açıkladı.
11 Eylül hadisesinden 9 gün sonra bir generalin, kendisine ‘bir karar alındığını ve Irak’a girileceğini’ söylediğini aktardı. Bunun üzerine, nedenini sorduğunu belirten eski NATO komutanı General Clark, ‘hem zamanı, hem de nedeni hakkında hiç bir şey bilmediğini, ancak teröristlerin işgale bahane edileceğini’ biliyorum dediğini söyledi.
İSRAİL VE İNGİLTERE TÜRKİYE’Yİ BÖLGEDEN ÇIKARMAK İSTİYOR
ABD’li Orgeneral Wesley Clark, geçtiğimiz günlerde ise CNN International’de canlı yayın konuğu oldu. Bu yayında Clark, “İsrail ve İngiltere’nin, Amerika Birleşik Devleri ve Türkiye’yi bölgeden çıkarmak istediğini” iddia etti.
Clark, “2007’de yaptığı ifşaatla, Irak’ın işgali ile başlayacak olan senaryo, daha sonra Suriye, Libya, Somali, Sudan, Lübnan’la devam ederek, İran’la bitecekti. Irak savaşında Saddam’ı devirseler de, Irak’ı yönetemediler. Bu ekonomik ve siyasi anlamda ABD için tam bir hezimetti” ifadesini kullandı.
“DEAŞ’I BATILILAR KURDU”
CNN International’de, “IŞİD’i en yakın dostlarımız kurdu ve destekliyor” diyen Clark’a göre, bölgenin daha da istikrarsızlaştırılması ve ABD’nin bölgede sürekli savaş halinde kalması için, İsrail ve batılı diğer müttefikler IŞİD’i oluşturdular.
Böylece, Amerika’nın bölgedeki itibarı daha da kötüleştirmiş olacak ve İsrail’le mücadele edebilecek güçlerin enerjisi bu şekilde yok edilecekti.
Clark’ın iddiaları doğrulayan açıklamalar yapan CIA Ortadoğu masasından emekli Elizabeth Murray’de El Kaide’nin kuruluşunda rol alan CIA’ın, IŞİD’in kurulmasında da önemli rol oynadığını belirtiyor.
“DEAŞ-HİZBULLAH SAVAŞI HEDEFLENİYOR”
Hizbullah’la savaşabilecek Sünni görünümlü bir güç oluşturulduğunu belirten Clark, “IŞİD ile Hizbullah savaştırılarak, Müslümanlar arasında bir mezhep savaşı planlandığını” iddia ediyor.
Batılı pek çok yorumcuya göre, Türkiye’nin bölgedeki soğukkanlı davranışları nedeniyle, planlanan savaşın prova alanı olarak Yemen seçildi.
Batı, Körfez ülkeleri ile İran arasında meydana getirdikleri gerilim ile kendi planladıkları hedeflere erişmek istiyor.
Saddam’ın ‘sağ kolu’ öldürüldü
Selahaddin Eyaleti Valisi de, Duri’nin öldürüldüğünü doğruladı
Saddam Hüseyin‘in “sağ kolu” diye bilinen ve Irak’ta yasaklı Baas Partisi’nin yeraltındaki lideri olan İzzettin el-Duri‘nin öldürüldüğü öne sürüldü.
Harmin Dağı’na Irak ordusu tarafından düzenlenen bir hava saldırısında öldürüldüğü iddia edilen Duri’nin cesedinin fotoğrafları da yayımlandı.
Selahaddin Eyaleti valisi de, Duri’nin öldürüldüğünü doğruladı.
Duri’ye ait olduğu iddia eidlen cesedin, uzun sakallı ve bıyıksız olduğu görülüyor.
Duri’nin, Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) ile ittifak yapan eski Baas’çıların oluşturduğu Nakşibendi Ordusu’nu yönettiği iddia ediliyordu.
Duri, uzunca bir süredir İran ve Şii karşıtı bir siyaset üretiyordu.
İranlı kadın araştırmacı: “Bakteriyel enfeksiyonların tedavisi Devedikeni ile mümkün”
İranlı araştırmacılar Devedikeni bitkisinden normal antibiyotik ilaçlara dirençli bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde kullanılan bir çeşit nanotek antibiyotik üretmeyi başardı.
Mehr Haber Ajansı’nın aktardığı habere göre, İranlı kadın araştırmacı Zohre Faezizade MHA’ya yaptığı açıklamada, bazı bitkisel maddelerin ilaçların taşınması için kullanılan nano taneciklerinde yerleşme özelliğine sahip olduklarını ve kendilerinin de bu yolu kullanarak Devedikeni bitkisinden bakteriyel enfeksiyonların tedavisi için yeni ve çok etkili olan yeni nonotek antibiyotik geliştirdiklerini söyledi.
Faezi ve ortaklaşa çalıştığı diğer araştırmacıların bu konuyla ilgili vardıkları yeni buluşlar, Iranian Journal of Pharmaceutical Research dergisinin 2015 sayısında yayımlandı.
Ruhani: Anlaşma olmasa bile, yaptırımlar eskisi gibi devam edemez
Gilan'a giden İran Cumhurbaşkanı, nükleer müzakereler ve İran'a uygulanan yaptırımlar ile ilgili konuştu.
MHA'nın haberine göre, Gilan'a giden İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, düzenlenen basın toplantısında nükleer müzakereler konusu ile ilgili sorulara yanıt verdi. Müzakerelerin anlaşma ile sonuçlanmaması durumunda, devletin nasıl planlar belirleyeceği hakkında sorulan soruyu yanıtlayan Ruhani, "Anlaşmaya varılmamsı durumunu şimdiden konuşmak istemiyoruz. Daha önce de belirttiğimiz gibi, sadece bizim bu anlaşmaya ihtiyacımız yok ve herkesin bu anlaşmaya ihtiyacı vardır. İran, nükleer alanda ülkemizin asılsız ve yanlış bir suçlama ile karşı karşıya olduğunu söylemiştik. Bu anlaşmadan en önemli amacımız, tüm dünyaya İran aleyhine öne sürülen bu iddiaların asılsız ve yalan olduğunu vurgulamaktır. Tüm dünya artık İran halkının tüm halklar gibi barışçıl nükleer teknolojiden yararlanma hakkına sahip olduğunu söylüyor. Kuşkusuz genel anlaşma, İran ve P5+1 ve tüm dünya için daha uygun bir diyalog olanağı sağlayacaktır" dedi.
Devam eden müzakerelerin karmaşık olduğu ve asla basit olmadığını belirten Ruhani, "İran'ın kararı, müzakerelere anlaşmaya varana kadar devam etmektir. Bugüne kadar gerçekleşen çalışmaların büyük önemi vardır ve sorunların büyük bir bölümünde çözüme ulaştık. Lozan bildirisi ile, genel anlaşmanın çerçeveleri belirlenmiştir. Ama genel anlaşmaya kadar zor bir yolumuz var. P5+1 ülkeleri şimdiye kadar gösterdikleri iradeye devam ederler ise, önümüzdeki 2 ay içerisinde anlaşmaya ulaşabiliriz. Anlaşmaya varılmaması durumunda bile yaptırımlar eskisi gibi devam edemez ve karşı taraf da bunu biliyor. Anlaşmamak kimsenin yararına olmayacaktır ve tüm tarafların gösterecekleri irade ile çalışmalarını devam ettirmelerini umut ediyoruz" dedi.
Putin, İran’a S-300 füze yasağını kaldırdı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran’a S-300 füze savunma sistemi sevkiyatının önündeki yasal engeli kaldırdı.
Kremlin Basın dairesinden yapılan açıklamaya göre Rusya’nın İran’a S-300 füzesi sevk etmesini engelleyen yasak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kararıyla iptal edildi. Açıklamada, “Karar, Rusya topraklarından (hava sahası dahil) İran İslam Cumhuriyeti’ne transit sevkiyat yapılması ve İran’a deniz ve hava yoluyla S-300 füze savunma sistemleri sevk edilmesi önündeki yasağı kaldırıyor” denildi.
Rusya ve İran, 2007 yılında 800 milyon dolar değerinde S-300 füze savunma sistemi anlaşması imzalamıştı. Ancak BM’nin İran’a nükleer programı nedeniyle uyguladığı uluslararası yaptırımlar nedeniyle, 2010 yılında dönemin Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev, İran’a S-300 sevkiyatını askıya almıştı. Bunun üzerine İran Savunma Bakanlığı, Rusya askeri ihracat şirketi Rosoboronexport aleyhine Cenevre Tahkim Mahkemesi’nde Nisan 2011’de 4 milyar dolarlık dava açmıştı.
Rusya’nın İran’a yeniden silah sevk edebilmesinin önünü açan gelişme, İran’ın 2 Nisan günü P5+1 ülkeleri ile nükleer programı konusunda çerçeve anlaşma imzalaması oldu. Anlaşma, Tahran’ın uranyum zenginleştirme programını sınırlaması karşılığında İran’a uygulanan yaptırımların kaldırılmasını öngörüyor.
Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, çerçeve anlaşmasının imzalanmasından sonra vakit kaybetmeden, İran’a uygulanan silah ambargosunun da kalkacağını söylemişti.
sputniknews